Şengül Şirin
|
# Ömer Seyfettin
28 Şubat 1884’te Gönen’de doğdu 6 Mart 1920’de İstanbul’da yaşamını yitirdi Çağdaş Türk öykücülüğünün ile "Milli Edebiyat Akımı"nın kurucularından Kafkas göçmenlerinden Yüzbaşı Ömer Şevki Bey'in oğlu Öğrenimine Gönen’de başladı Babasının görevi nedeniyle sürekli yer değiştirmemeleri için annesiyle bilikte İstanbul'a gönderildi 1892'de Aksaray’daki Mekteb-i Osmaniye’ye yazdırıldı 1896'da Eyüp’teki Baytar Rüşdiyesi’ni bitirdi Edirne Askeri İdadisi’nden sonra 1903'te İstanbul’da Mekteb-i Harbiye’den mezun oldu Mülazim (teğmen) rütbesiyle orduya katıldı İzmir Zabitan ve Efrat Mektebi'nde bir süre öğretmenlik yaptı
1908'de merkezi Selanik'te olan 3'üncü Ordu'da görevlendirildi 1911’da ordudan ayrıldı Ama Balkan Savaşı çıkınca tekrar askere alındı Sırp ve Yunan cephelerinde savaştı Yanya Kalesi'nin savunması sırasında Yunanlılara esir düştü Bir yıl süren tutsaklıktan sonra İstanbul'a döndü Kısa bir süre "Türk Sözü" dergisinin başyazarlığını yaptı 1914'te Kabataş Lisesi'ne edebiyat öğretmeni olarak atandı Ölümüne dek bu görevi sürdürdü Yazmaya Edirne'deki öğrenciliği sırasında başladı İlk şiiri "Hiss-i Müncemid" "Ömer" imzasıyla 1900'de "Mecmua-i Edebiye"de yayınlandı İlk öyküsü "İhtiyarın Tenezzühü" 1902'de Sabah gazetesinde yer aldı İzmir ve Makedonya'da görevliyken yazdığı şiir, öykü ve makaleler çeşitli dergilerde çıktı Askerliğe ara verdiği dönemde ise yazıları "Rumeli" gazetesi ve çeşitli dergilerde yayınlandı
Selanik'te yayınlanan "Genç Kalemler" dergisindeki yazılarıyla ünlendi Derginin ikinci dizisinin ilk sayısında Nisan 1911'de yayınlanan "Yeni Lisan" başlıklı yazısı "Milli Edebiyat" akımının başlangıç bildirgesidir Yazılarında, yalın, halkın konuştuğu ve anladığı bir dil kullanmak gerektiğini savundu Türkçe'nin kendi kurallarına uygun yazılmasını, Arapça ve Farsça sözcüklerden arındırılmasını istedi Milli Edebiyat akımının öncülüğünü Ziya Gökalp ve Ali Canip Yöntem'le birlikte sürdürdü 1 Dünya Savaşı yıllarında "Yeni Mecmua"da yayınlanan öyküleriyle ününü iyice yaygınlaştırdı Öykülerini kişisel deneyimlerine, tarihsel olaylara ve halk geleneklerine dayandırdı Günlük konuşma dilini kullanması, öykülerine canlı ve etkileyici bir özellik verdi Çok değişik konular işledi Bunları anlatırken yergiye, polemiğe, komik durumlara ve toplumsal yorumlara da yer verdi
Sağlık durumu bozulup ölümünden sonra 1926’da öykülerini önce Ali Canip Yöntem derledi Ardından Ahmet Halit Kitabevi 1936’da bir derleme yaptı 1950’den sonra Şerif Hulusi, öykülerini yeniden gözden geçirip 10 cilt halinde yayınladı Rafet Zaimler Yayınevi 1962’de 30 öykü daha ekleyerek 11 ciltlik bir külliyat halinde yayınladı Son olarak Bilgi Yayınevi, "Bütün Eserleri" adıyla tüm öykülerini 16 kitapta topladı Kahramanlar, Bomba, Yüksek Ökçeler, Yüzakı, Yalnız Efe, Falaka, Aşk Dalgası, Beyaz Lale, Gizli Mabet bu dizideki öykü kitaplarından bir bölümü İnceleme kitaplarında "Tarhan", "Ayın Sin" rumuzlarını kullandı
ESERLERİ
ŞİİR:
Ömer Seyfettin’in Şiirleri (1972, Fevziye Abdullah Tansel derlemesi)
ROMAN:
Ashâb-ı Kehfimiz (1918)
Efruz Bey (1919)
Yalnız Efe (1919, 1988)
ÖYKÜ:
Harem (1918)
Yüksek Ökçeler (1922, 1988)
Gizli Mabed (1923, 1988)
Beyaz Lale (1938)
Asilzâdeler (1938)
İlk Düşen Ak (1938, 1980)
Mahçupluk İmtihanı (1938, 1982 bir oyun da içerir)
Dalga (1943, 1952)
Nokta (1956)
TarihEzelî Bir Tekerrürdür (1958)
İNCELEME:
Milli Tecrübelerden Çıkarılmış Ameli Siyaset (1912)
Yarınki Turan Devleti (1914)
Türklük Mefkuresi (1914)
Türklük Ülküsü (ilk 3 kitap birarada ölümünden sonra, 1975)
Ömer Seyfettin 11 Mart 1884 tarihinde Balıkesir'in Gönen ilçesinde doğdu Babası Ömer Şevki Bey, Kafkas Türkleri'ndendi Yazarın annesi Fatma Hanım ise İstanbul'un tanınmış ailelerinden birinin kızıdır
Ömer Seyfettin
Ömer Seyfettin 11 Mart 11 Mart Gregorian Takvimine göre yılın 70 günüdür Sonraki sene için 297 gün var (Artık yıllarda 298)
  Detaylı bilgi için linke tıklayınız
1884 tarihinde 1884 yılı olayları, ölümler, doğumlar ve diğer önemli gelişmeler
Balıkesir Marmara Denizi ve Ege Denizi sahilinde bulunan, turizm bakımından gelişmiş, Türkiye'nin önemli illerinden biri Kaplıcaları, yeraltı ve yer üstü suları bakımından zengin, üçte biri ormanlık, Türkiye'nin zeytin ambarı olan ili; Marmara Denizi, Bursa, Kütahya, Manisa, İzmir, Ege Denizi ve Çanakkale arasında yer almaktadır 39°04' ile 40°40' kuzey enlemleri
Gönen ilçesinde doğdu Babası Ömer Şevki Bey, Kafkas Türkleri'ndendi Yazarın annesi Fatma Hanım ise
İstanbul'un tanınmış ailelerinden birinin kızıdır
Ömer Seyfettin dört yaşındayken mahalle mektebine verilir Yazarın çocukluk yılları Gönen'de ve Karalar köyündeki çiftlikte geçer
Ayancık'taki Reşit Efendi'nin Mahalle Mektebi'nde yedi yaşına kadar okuyan yazar, eğitimini yetersiz bulan ailesi tarafından İstanbul'da bulunan Mekteb-i Osmani'ye kaydettirilir Daha sonra babası tarafından Askeri Baytar Rüştiyesi'ne yazdırılır Baytar Rüştiyesi'nde iken yazar gözlerinden rahatsızlanınca Ayancık'a babasının yanına gönderilir Rüştiye'yi İstanbul, Marmara Bölgesi'nde il ve Türkiye'nin en büyük kenti Tarih boyunca çeşitli imparatorluklara başkentlik yapan, 133 milyar dolarlık yıllık üretimiyle Dünyada 34 sırada yer alır Türkiye'nin kültür ve finans merkezidir İstanbul, 41° K, 29° D koordinatlarında yer alır Marmara kıyısı ve İstanbul Boğazı (Boğaziçi) boyunca, Haliç'i de çevreleyecek şekilde Türkiye'nin kuzeybatısında kurulmuştur
1896 yılında bitirdikten sonra, arkadaşı Aka Gündüz ile birlikte Edirne Askeri Lisesi'ne girerler 1896 yılı olayları, ölümler, doğumlar ve diğer önemli gelişmeler
  
1900 yılında buradan mezun oldular
İstanbul'a dönen yazar Mekteb-i Harbiye-i Şahane'ye kaydolur
  
22 Ağustos 22 Ağustos Gregorian Takvimine göre yılın 234 günüdür Sonraki sene için 131 (Artık yıllarda 132) gün var
  
1902 tarihinde bu okulu Piyade Asteğmeni ünvanıyla bitirir Yazar Kuşadası'ndaki orduda beş yıl görev yapar
Ömer Seyfettin
  
İzmir'de İzmir, Türkiye'nin nüfus, sanayi, ticaret, turizm ve kültür yönlerinden üçüncü büyük şehridir
Tarihi ve tabii güzellikleri ile de Türkiye'nin en güzel llerinden biridir 37° 45' ve 39° 15' kuzey enlemleri ile 26° 15' ve 28° 20' doğu boylamları arasında yer alır Balıkesir, Manisa, Aydın ve Ege Denizi ile çevrilidir İzmir, renkli bir tabiata, zengin bir tarihi mirasa ve bol ürün veren topraklara sahip bir ildir Trafik plaka numarası 35'tir
  
Yakup Kadri Karaosmanoğlu Baha Tevfik, Türk, romancı ve yazar Romanlarında Türk toplumunun Tanzimat'tan bu yana çeşitli dönemlerdeki toplumsal gerçekliğini sergilemiştir
  
Şahabettin Süleyman, Türkçü Necip gibi yazarlarla tanışır Serbest İzmir, Sedat ve Muktebes gibi gazete ve dergilerde yazılar yazar
Şahabettin Süleyman, (d 1885 İstanbul - ö 1921 İsviçre), Türk yazar
  
1909'da Köprülü'deki Askeri Rüştiye'de Üsteğmen rütbesiyle beden eğitimi öğretmenliği yapar Genç Kalemler dergisiyle çalışmaya başlar Bu sıralarda
  
Ziya Gökalp ile tanışır Ziya Gökalp (1876 - 1924) yılları arasında yaşamış, ünlü fikir adamı ve şair 1876'da Diyarbakır'da doğdu İkinci Meşrutiyet'ten başlayarak Türkçülük akımının en büyük temsilcisi sıfatıyla Türk düşünce ve siyaset hayatını kuvvetle etkilemiş, Milli Edebiyat akımı içinde verdiği eserlerle Türk edebiyatının biçim ve dil yönünden yenileşmesini sağlamıştır
  
Trablusgarp Savaşı ve Trablusgarp Savaşı, 1911-1912 yılları arasında Osmanlı Devleti ile İtalya arasında, İtalya'nın Trablusgarp ve Bingazi' nin uygarlık bakımından geri bırakıldığı, burada yaşayan İtalyanlara kötü davranıldığım bahane ederek 28 Eylül 1911'de bu bölgeyi işgale başlaması ve Trablusgarp, Tobruk, Derne ve Bingazi'ye asker çıkarması ile başlayan savaş
  
Balkan Savaşları nedeniyle orduya döner Daha sonra Balkan Savaşları Osmanlı Devletinin Balkanlar’daki dört devlete karşı yaptığı savaşlar İngiltere, Rusya ile Tallin'de gizli bir anlaşma yaparak, Rusya'yı İstanbul ve Boğazlar üzerinde serbest bıraktı Osmanlı Devleti'nin Balkanlardaki varlığına son vermek isteyen Yunanistan, Bulgaristan, Sırbistan ve Karadağ, Rusya'nın aracılığıyla aralarında anlaşarak, Türkleri Balkanlardan atmak istediler Trablusgarp Savaşı da onları cesaretlendirdi
1913'te İstanbul'a döner İstanbul'da Türk Sözü Dergisi'nin başyazarlığına getirilir Ömer Seyfettin
  
1914 yılında Kabataş Sultanisi'nde
 
Edebiyat Öğretmenliği yapar ve hayatının sonuna kadar bu görevde kalır
Ömer Seyfettin'in hayatı
Ömer Seyfettin (Edebiyat ya da yazın, yazarın düşünce ve duygularını, okuyanın estetik bir tat almasını sağlamak amacıyla yazılmış ya da böyle bir amaç gütmese de biçimsel olarak bu düzeye ulaşmış yazılı yapıtların tümüne verilen isimdir
  
1884-1884 yılı olayları, ölümler, doğumlar ve diğer önemli gelişmeler
  
1920) Türk edebiyatının en çok okunan hikaye yazarıdır Asker ve öğretmendir Türk kısa hikayeciliğinin kurucu ismidir Ayrıca edebiyatta
  
Türkçülük akımının kurucularındandır Türkçede sadeleşmenin savunucusudur Kısa ömrüne çok sayıda eser sığdırmıştır En tanınan eseri "
  
Kaşağı" isimli öyküsüdür
Kaşağı Hayvanları tımar etmek için kullanılan madenden yapılmış dişli alet Bazı yörelerde kaşak da denir Hayvanların üzerlerinde biriken toz, çamur çöp vs gibi maddelerin temizlenmesinde kullanılır İnsanın sırtını kaşıyabilmesi için uzun saplı, ucu el şeklinde, ekseriya ağaçtan yapılan alete de kaşağı adı verilmektedir Bunlar, fildişi, sedef, abanoz, bağa gibi maddelerden de yapılırdı
Kaşağı yapımı Özellikle Osmanlılarda çok yaygındı Günlük hayatta ve harpte vazgeçilmez yardımcı
  
1884 yılında 1884 yılı olayları, ölümler, doğumlar ve diğer önemli gelişmeler
Balıkesir) doğdu Hatko Çerkezlerindendir İyi derecede Adige dili konuşurdu Yüzbaşı Ömer Şevki Bey'le, Fatma Hanım'ın ikisi küçük yaşlarda ölen dört çocuğundan birisidir Öğrenimine Balıkesir Marmara Denizi ve Ege Denizi sahilinde bulunan, turizm bakımından gelişmiş, Türkiye'nin önemli illerinden biri Kaplıcaları, yeraltı ve yer üstü suları bakımından zengin, üçte biri ormanlık, Türkiye'nin zeytin ambarı olan ili; Marmara Denizi, Bursa, Kütahya, Manisa, İzmir, Ege Denizi ve Çanakkale arasında yer almaktadır 39°04' ile 40°40' kuzey enlemleri
  
Gönen'de bir mahalle mektebinde başladı Ömer Şevki Bey'in görevinin nakli dolayısıyla Balıkesir`in bir ilçesidir
  
Gönen'den ayrılan aile Balıkesir`in bir ilçesidir
  
İnebolu ve Ayancık'tan sonra Kastamonu iline bağlı bir ilçe Yüzölçümü 563 kilometrekare, nüfusu 40 bin 403 dür İlçenin kuzeyini Karadeniz kıyıları meydana getirmektedir Yüzeyi Karadeniz kıyılarına bakan dik meyilli yer yer  
  
İstanbul'a geldi
Ömer Seyfettin, önce İstanbul, Marmara Bölgesi'nde il ve Türkiye'nin en büyük kenti Tarih boyunca çeşitli imparatorluklara başkentlik yapan, 133 milyar dolarlık yıllık üretimiyle Dünyada 34 sırada yer alır Türkiye'nin kültür ve finans merkezidir İstanbul, 41° K, 29° D koordinatlarında yer alır Marmara kıyısı ve İstanbul Boğazı (Boğaziçi) boyunca, Haliç'i de çevreleyecek şekilde Türkiye'nin kuzeybatısında kurulmuştur
Mekteb-i Osmanî'ye, 1893 ders yılı başında da 1893 yılı olayları, ölümler, doğumlar ve diğer önemli gelişmeler
Askerî Baytar Rüştiyesi'ne kaydedildi Bu okulu 1896'da tamamlayarak Edirne Askerî İdadîsi'ne devam etti 1900'de İdadî'yi bitirerek İstanbul'a döndü Burada Mekteb-i Harbiye-i Şahâne'ye başladı 1903 yılında Makedonya'da çıkan karışıklık üzerine "Sınıf-ı müstacele" denilen bir hakla imtihansız mezun oldu
Ömer Seyfettin, mezuniyetten sonra piyade asteğmeni rütbesiyle, merkezi Selanik'te bulunan Üçüncü Ordu'nun İzmir Redif Tümeni'ne bağlı Kuşadası1906'da İzmir Jandarma Okulu'na öğretmen olarak atandı Bu, Ömer Seyfettin için önemlidir; zira bu vesileyle İzmir'deki fikrî ve edebî faaliyetleri takip edecek ve bunlar içerisinde yer alan gençlerle tanışacaktır Nitekim batı kültürünü tanıyan Baha Tevfik'ten Fransızca bilgisini artırmak için teşvik gördü; Necip Türkçü'den ise sade Türkçe ve millî bir dille yapılan millî edebiyat konusunda önemli fikirler aldı
Ömer Seyfettin Ocak 1909'da Selanik Üçüncü Ordu'da görevlendiridi Selanik'te çıkmakta olan Hüsün ve Şiir dergisinin ismi Akil Koyuncu'nun istek ve ısrarı üzerine Genç Kalemler'e çevrildikten sonra 11 Nisan 1911'de Ömer Seyfettin'in Yeni Lisan isimli ilk başyazısı imzasız olarak yayımlandı
Genç Kalemler yazı heyetini oluşturanlar Balkan Savaşı'nın başlaması üzerine dağılmak zorunda kaldı Ömer Seyfettin yeniden orduya çağrıldı, Yanya Kuşatması'nda esir düştü Nafliyon'da geçen 1 yıllık esareti sırasında sürekli okumuştu "Mehdi", "Hürriyet Bayrakları" gibi hikâyelerini bu dönemde yazdı Hikâyeleri Türk Yurdu'nda yayımlandı Esareti süresince gerek okuyarak, gerekse yaşayarak yazarlık hayatı için önemli olacak tecrübeler kazandı
Ömer Seyfettin 1913'te esareti bitince İstanbul'a döndü 23 Ocak 1913'te Enver Paşa'nın organize ettiği Babıali Baskını'na katıldı Daha sonra askerlikten ayrıldı, yazarlık ve öğretmenlikle hayatını kazanmaya başladı Türk Sözü dergisinin başyazarlığına getirildi ve burada Türkçü düşüncenin sözcülüğünü yapan yazılar yazdı 1914 yılında Kabataş Sultanisi'nde öğretmenlik görevine başladı ve bu görevini ölümüne kadar sürdürdü
1915'te İttihat ve Terakki Fırkası ileri gelenlerinden Doktor Besim Ethem Bey'in kızı Calibe Hanım'la evlenmiştir Bu evlilik Güner isimli bir kız çocuğuna rağmen bozulunca tekrar yalnızlığına döndü
1917'den ölüm tarihi olan 6 Mart 1920'ye kadar geçen zaman birçok acı ve sıkıntıya rağmen verimli bir hikâyecilik dönemini içine alır Bu dönemde 10 kitap dolduran 125 hikaye yazdı Hikâye ve makaleleri Yeni Mecmua, Şair, Donanma, Büyük Mecmua, Yeni Dünya, Diken, Türk Kadını gibi dergilerle Vakit, Zaman ve İfham gazetelerinde yayımlandı Bir yandan öğretmenlik yapmayı sürdürdü
Hastalığı 25 Şubat 1920'de artınca yazar, 4 Mart'ta hastahaneye kaldırıldı 6 Mart 1920'de hayata gözlerini yumdu Önce Kadıköy Kuşdili Mahmut Baba Mezarlığı'na defnedilir Daha sonra mezarı buradan yol geçeceği veya araba23 Ağustos 1939'da Zincirlikuyu Asri Mezarlığı'na nakledildi
En yakın arkadaşı Ali Canip Yöntem, onun hayatını ve mizacını anlatan, en kuvvetli hikayelerini içeren Ömer Seyfettin ve Hayatı adlı bir kitap yazdı ve bu kitap 1935 yılında yayımlandı Kısa bir süre sonra da bütün hikâyeleri bir kitap serisi halinde basılmıştır ve bu hikayeler günümüzde de okunmaktadır
Redif Taburu'na tayin edildi garajı yapılacağı gerekçesiyle Fikrî ve edebî kişiliği
Ömer Seyfettin, Perili Köşk
Ömer Seyfettin, yirminci yüzyıl Türk realist hikâyeciliğinin önemli simalarındandır Birbirinden güzel hikâyeler kaleme almış olan Ömer Seyfeddin’in bu hikâyelerinin çıkarıldığı kaynakları şu şekilde sıralayabiliriz:
1 Çocukluk hatıralarından alınmış hikâyeler: Bunlar, Çocuk Edebiyatımızın en güzel örnekleridir Baba ocağının şefkat ve muhabbet dolu hatıralarının, ilkokul günlerinin dile getirildiği eserlerdir Bâzıları hafif bir mizah karıştırılarak anlatılmıştır And, Falaka, Kaşağı bu devrenin mahsülü hikâyelerdir
2 Yakorit sınır bölüğünün ilham ettiği hikâyeler: Balkanlı kavimlerin, özellikle Bulgar eşkiyasının Müslüman Türk halkına ve Osmanlı tebaası olan kendi soylarından insanlara karşı işledikleri çirkin ve pek âdî cinâyetler, tecâvüz ve tasallutlar, sataşmalar dile getirilmiş ve açık sahnelere yer verilmiştir Bu yönden okuyucuda menfî tesir uyandırmıştır
Bugün medenî insanlığın gözleri önünde cereyan eden, Türklere karşı işlenen insanlık suçu, o devirde de aynen devam ediyordu Ömer Seyfeddin, Balkan kavimlerindeki bu insanlık dışı Türk-İslâm düşmanlığını Beyaz Lâle, Tuhaf Bir Zulüm gibi hikâyelerinde dile getirdi
3 Türk savaş târihinden çıkarılan hikâyeler: Ömer Seyfeddin, Türkün kahramanlığına, vatan sevgisine îmânına hayrandı Son zamanlarda Türk münevverinin Batıya karşı hayranlığı, kendisinde korkunç bir aşağılık duygusunun doğmasına sebep olmuştu Ömer Seyfeddin, mâzideki muhteşem devirleri, Türkün yenilmez, aşılmaz îmân gücünün sembolü yiğitlikleri dile getirmek sûretiyle yeni kahramanların yetişmesine yardımcı olmak istiyordu Bu maksatla yarı târih, yarı destan havası taşıyan hikâyeler neşretti Çok sevilen bu hikâyeler, Birinci Dünyâ Harbinin muhtelif cephelerinde çarpışan insanlarımıza ümit aşılıyordu
4 Folklörden ve Anadolu efsanelerinden çıkarılan hikâyeler: Bunlar, Anadolu ve Rumeli Türkleri arasında dolaşan hikmetli kıssalardır Yazar, bu efsâneleri modern hikâye tekniğiyle ifâde etmiştir Yüz Akı, Üç Nasihat, Kurumuş Ağaçlar gibi Bitirilememiş Yalnız Efe adlı bir roman tasarısı da, mevzuunu bir Anadolu efsânesinden alır
5 Bir fikri yermek veya övmek için yazılmış hikâyeler: Hikâye tekniği îtibâriyle zayıftırlar Bu hikâyelerde Türklüğü inkâr eden kozmopolit, yabancı kültürlere hayran kişiler ve zümreler, enine boyuna işlenir Türklüğü hakir gören bu âsî tiplere karşı kahramanları, daha doğrusu kendisi ateş püskürür Onlara karşı isyan eder Efruz Bey, Fon Sadriştayn’ın Oğlu, Kızıl Elma Neresi, Primo Türk Çocuğu bu duyguların yaşandığı hikâyeleridir
6 Günlük hayattan alınmış hikâyeler: Onun en realist olduğu hikâyelerdir Çoğunda açıkça bir mizah göze çarpar Bâzılarında bir fikir ağır basar (Mahçupluk İmtihanı, Perili Köşk, Gizli Mâbed, Bahar ve Kelebekler vb )
Bâzı hikâyeleri, üzerinde durulmamış olmalarından dolayı hikâye tekniği îtibâriyle zayıftırlar
Ömer Seyfeddin, edebiyatımızda, destan rûhu taşıyan millî hikâyeleriyle şöhrete ulaşmış, İttihat ve Terakkinin bütün menfiliklerinden uzaklaşmış bir şahsiyettir
Eserleri
Yazarın sağlığında müstakil kitap olarak yayınlanan eserleri çok azdır Târih Ezelî Bir Tekerrürdür (hikâye, 1910), Ashab-ı Kehfimiz (roman, 1918), Harem (roman, 1918), Efruz Bey (roman, 1919), Yalnız Efe (roman tefrikası, 1919) Ölümünden sonra ise, Gizli Mâbed (hikâye, 1926), Yüksek Ökçeler (hikâye, 1926), Bahar ve Kelebekler (hikâye, 1927) adlı hikâye kitapları basıldı Ömer Seyfeddin’in tahkiyeli, hikâye türündeki eserlerinin ilk külliyatı 1938 yılında şu isimlerle yapılmıştır:
Yüksek Ökçeler, İlk Düşen Ak, Bomba, Gizli Mâbed, Asilzâdeler, Bahar ve Kelebekler, Beyaz Lâle, Mahcupluk İmtihanı, Dalga, Tarih Ezelî Bir Tekerrürdür
Ömer Seyfeddin otuz altı yıllık ömrüne 159 hikâye, 7 piyes, bâzısı yarım kalan 7 roman, 1 masal, 71 şiir, 81 makâle sığdırmıştır
Yazar 6 Mart 1920'de vefat eder ve Mahmut Baba Mezarlığı'na defnedilir Daha sonra 23 Ağustos 1939 tarihinde Zincirlikuyu Asri Mezarlığı'na nakledilir
ESERLERİ Hikayeleri:Ashab-ı Kehfimiz, Harem, Efruz Bey, Yüksek Ökçeler, Gizli Mabet, Asilzadeler, Bahar ve Kelebekler, Beyaz Lale, Mahcupluk İmtihanı, Nokta, Kaşağı, And, Falaka, Tuhaf Bir Zulüm, Bomba, Başını Vermeyen Şehit, Vire Forsa, Şehit, Pembe İncili Kaftan, Topuz, Diyet, Yalnız Efe, Binecek Şey, Yüz Akı, Kurumuş Ağaçlar
|