[KAPLAN]
|
İoniada İmparatorluk Kültüne Sosyopolitik Bakış
Din ve siyaseti aynı zamanda kullanarak oluşturulan ve gelişen Roma Dönemi İmparator Kültü, iktidarın gücünü ve dönemin emperyalist propagandasını yaymakta nasıl yöntemler kullanıldığını göstererek, bir toplumun bir düşünce yapısıyla nasıl değişikliğe uğradığını ve mimarinin, kent mekânının bu ideolojiye uyarlanmasını incelemeyi amaçlayan bu çalışma, sosyolojik olguların ve inanışların bakış açılarımızı nasıl değiştirdiğini göstermeyi hedeflemektedir

Tanrı sembolünün koruyucu bir kabuğu olarak nitelendiren tapınak kavramının ve Tanrı ideası ile ilgili mimari formların, yerleşme düzeyinde değişen yapısı ve imparatora bu yapılarda bir yer bulma çabası Roma dönemi İmparatorluk Kültünün özünü oluşturan unsurlar arasında yer almaktadır
Temelini soysal ibadetten alan ve Kahramanlık kültüyle ortaya çıkan, ölümlü insanlara sunularda bulunma, tapınma ve yüceltme duygusunun giderek artan bir tebaa ile belli küçük toplulukların ibadetinden çıkartılarak kamusal alana daha yaygın bir biçimde etki etmesi, hükümdar kültünün oluşturulmasıyla sağlanmıştır Hellenistik dönem, kahramanlık kültüyle başlayan bu süreç, hükümdar kültünün oluşturulmasıyla temelini daha çok siyasi bir denge üzerine kurmuş ve Roma egemenliği ile birlikte gelişen ve değişime uğrayan kült yapısı belli bir kamusal bakış açısı ile imparatorluk kültüne geçişi kolaylaştırmış ve imparatorlarını kutsal kavramlardan hareketle sınıflandırılarak, tebaa ile imparator arasındaki iktidar ilişkisinde önemli bir unsur oluşturmuştur Birbirlerinin devamı gibi görünen bu kültler aslında, dönemin var olan iktidar biçimine uyum sağlamak için kurulmuşlardır
Karmaşık ve detaylı bir sistemin oldukça basit gibi görünen “din ve iktidar” gibi kavramlarının birleştirilmesi, yüzyıllar boyu bu sistemin özünü oluşturan unsurlar olmuştur Din ve iktidar genellikle gücü ve yönetimi sağlamak amacıyla birlikte kullanılmış, var olan iktidara karşı bağlılık ve sadakatin arttırılması ve düzenli hale getirilmesini sağlamak için her türlü iletişim araçları ve alanları kullanılarak belirli imparatorluk mesajlarının yerine ulaştırılması sağlanmıştır Böylelikle hem imparatorun gücü ve iktidarı sağlanmış hem de halk bu sistemin içinde kendine bir yer bulmuştur İmparator tanrı benzeri olarak tanımlanmış ve iktidarını korumak ve yaygın hale getirmek amacıyla tanrısal nitelikler yüklenerek, hem dünyevi hem de ölümsüz kişiliklere bürünerek tanrılar katına çıkartılmıştır İmparatorun somutlaştırılmış bu ikili otoritesi, karmaşık dini ve sosyal sistemleri (ki bunu pagan toplumlarda bulmak mümkündür); temsil etmektedir
İmparatorluk kültünün ideolojik bir üstyapının parçası olduğunu ve siyasi iktidarı meşrulaştırmasının bir yolu olarak kullanıldığını ve dinin de bu ideolojinin asıl hedefinin üzerini örten bir kavram olarak adlandırılması basit bir yaklaşım olacaktır Dönemin koşulları ve inanış biçimlerini bugünkü kavram karşılıklarıyla açıklamak yanlış düşüncelere sebep olabilir İktidar en basit anlamıyla, kuvvet gerektirmeden oluşturulan bir toplumdaki karmaşık stratejik durumları çözümlemek için kullanılan bir yöntemdir Siyaset bilimcileri tarafından ilişkileri çözümleyen bir kavram olarak nitelendirilen iktidar özünde ilişkiseldir Yani iktidarı, bir kurum, bir yapı veya belirli insanların sahip olduğu bir kuvvet olarak nitelendirmek kuvvetten destek alan bir yaklaşımı akla getirecektir ki bu yaklaşım eksik kalacaktır; çünkü Roma egemenliği sırasında Asya eyalet kentleri, imparatora karşı duydukları sadakat ve bağlılığı, imparatorun elinde olan gücünü zor kullanmasından korktukları için imparatora itaat etmemişler, tersine İmparator ve halk arasında ki iktidar ilişkinde halk ortak değerler ve inançlar açısından imparatorun koruyucu gücünün sürekliliğinin kendilerinin yaşamsal çıkarları için gerekliliğinin bilincinde olarak imparatorluk kültünün varlığını desteklemişlerdir
Perslerin ya da Hellenistik dönem krallıkların sağlayamadığı ve çoğu kez kuvvete dayanan iktidar biçimi, Roma egemenliğinde özellikle de imparator Augustus’un siyasi yetkiyi yeniden kurması ile üçüncü yüzyılın sonuna kadar olan zaman dilimi içinde yavaş yavaş gelişmiş, imparatorluktaki hiyerarşi artmış, merkezi denetim yoğunlaşmış ve siteler bu yeni iktidar biçimine kendi rızaları ile bağlanmış ve büyük bir egemenlik himayesi altına girmişlerdir Toplumun dokusunu oluşturan iktidar ağının önemli bir parçası olan İmparatorluk kültü, bu bağlamda tanrılara ait geleneksel kültler gibi, imparator ve tebaası arasında bir iktidar ilişkisi oluşturmuştur Kent hayatı için önemli olan imparatorluk kültü, dolayısıyla külte özgü kurumsal gelişmeyi de beraberinde getirmiştir Yeni mimari düzenlemeler, Tanrı ideası ile ilgili mimari formların yerleşme düzeyindeki etkisi, mali işlere nezaret eden ve özel olarak atanan imparatorluk görevlileri ortaya çıkmıştır Bu kamusal gelişmeler, imparator için düzenlenen şenlikler, yerel seçkinlerin hiyerarşik konumlar için birbirleriyle rekabeti, insanların kendi sitelerinin eyalette ki diğer siteler arasındaki itibarıyla ilgili kaygıları bir bütün olarak imparatorluk kültünün önemini arttırdı İmparatorluk kültü böylece düzeni sağlayan bir güç olarak içinden çıktığı sosyal ve siyasi hiyerarşileri güçlendirdi ve toplumun vazgeçilmez bir unsuru olarak iktidarı benimsetmek için kuvvete başvurmadan siteler tarafından kabul gördü
Kent hayatının bir parçasını oluşturan imparatorluk kültü, mali açıdan bireyler tarafından desteklense de kültün sorumluluğunun tümü siteye aitti Özel bir ödenekten, imparatorluk toprakları ya da hazinesinden ya da seçkinler zümresinden sağlanan kaynakla kültün kuruluşu ve idamesi genellikle konsül ve halkın ortaklaşa karırının sonucuydu Mimari yapılar, şenlikler, geçit törenleri ise İmparatorluk kültünün çerçevesini oluşturan unsurlardı ve şenliklerin örgütlenmesi, süresi, kutlama biçimi sitenin tüm vatandaşlarını kapsayacak biçimde oluşturulmaktaydı Kent mekânının bu yeni ideolojiye uyum sağlaması için sitelerde belli başlı değişiklikler meydana gelmiştir Akropoliste tapınak inşa etme geleneğinin ardından M Ö beşinci yüzyıldan sonra uygulamaya geçen rektagonal şehir planlamasıyla bu yapılar şehir merkezine taşınmış ve böylelikler koruyucu aynı zamanda egemen doğasını, yerleştirildiği alanın merkezi konumundan almıştır İmparatorluk ideolojisini yansıtan görkemli yapılar, tapınaklar, revaklar kentin en merkezi yerine inşa edilerek günlük hayatın içine doğrudan girmiş ve düzenli biçimde yapılan şenlikler ve geçiş törenleri, sitenin kilit konumundaki dini ve siyasi merkezler arasındaki ilişkiyi de kolaylaştırmıştır
Tez kapsamında incelenen imparatorluk tapınaklarının tümü sitenin en can alıcı yerine inşa edilirken, mimari düzenlemeler bakımından birbirleriyle aynı özellikleri taşımaktadır Ephesos kent mekânı İmparatorluk döneminde yeniden tasarlanmış, imparatorluk imgeleri sıkça kullanılmış, kent meydanı, merkezi ve önemli siyasi yapılar ve imparatorluk tapınakları bu yeni ideolojiyi en iyi biçimde yansıtması bakımından tekrar tasarlanarak görkemli görünüşleri ile sitenin ana merkezine yerleştirilmiştir Genellikle yüksek bir platform üzerine konumlandırılan tapınaklar, imparatora ve kentin koruyucu tanrı ya da tanrıçasına ithaf edildiğine dair yazıtlar taşımaktadır Priene’deki Athena Polias Tapınağı, Tanrıça Athena’ya yapılsa da İskender ve Augustus gibi imparatorların da ithaf yazıları tapınakta bulunmaktadır Tapınakların iç mekân düzenlemeleri çeşitlilik gösterse de genelde imparatorun ya aslı boyutundaki heykeli ya da devasa heykeller, tanrı-tanrıçaların yanında yer almaktadır Böylece tanrılarla eş tutulan imparatorlara da tapınak içinde bir yer ayrılmış ve aynı düzeyde tanrılar gibi tapınım görmeleri sağlanmıştır Merkez tarafından tasarlanan ve eyaletlere birer kopyaları gönderilerek üretimin sürekliliğini sağlayan imparatorun prototip büst ve heykelleri, bu sayede tüm Roma egemenliği altında olan şehir devletlerinde kolektif bir kurgunun doğmasına da neden olmuştur İmparatoru, kolektif kurgulama yolunun bir başka önemli unsuru ise zaman ölçeğinin bile imparatorluk kültüyle değişikliğe uğramasıdır İmparator Augustus’u şereflendirecek bir yol bulma arayışından hareketle Asya eyalet takviminin dönüşümü köklü değişikliye neden olmuştur Böylesine büyük bir değişimin Roma egemenliği altındaki tüm şehir devletleri tarafından itiraz edilmeden kabul görmesi ve hatta coşkuyla karşılanması, imparatora yüklenen tanrısal kimliğin gündelik yaşamda tam anlamıyla benimsendiğinin kanıtıdır
İmparatorun görsel ifadesi, kamusal kutlamalar yoluyla toplulukların gündelik hayatına özümsenmişti Barışı, refahı, zenginliği ve kudreti temsil eden imparatora tapınma bu yüzden zor kullanılmadan gerçekleştirilmiş, onun eylemleri tanrıların eylemleri ile karşılaştırılmış ve mimari yapılarla somutlaştırılarak imparatorun site içindeki yeri ve önemi meşrulaştırılmıştır Bu yapı M S 4 yüzyıla gelinceye kadar imparatorluğun giderek genişlemiş olan sınırlarının getirdiği siyasal, ekonomik ve toplumsal hareketlenmelere karşın varlığını korumuşsa da bazı sarsıntılar geçirmiştir Roma dinine saygıyı reddeden ve törenlerine katılmayan yeni Hırıstiyanları ve bu yeni dini devletin dağılmasına neden olabilecek bir tehdit olarak algılaması, imparatorluğun son iki yüz yılını büyük bir dönüşümün başladığı dönem olarak belirler Ancak sonuç yaklaşmıştır 395’te idari olarak ikiye ayrılmış olan imparatorluğun başkentinin Konstantinopolis adını alarak Byzantiona taşınmasıyla ve son yılında Konstantinin Hırıstiyanlığı resmi devlet dini olarak ilan etmesiyle İmparatorluk Roma kültünün sonunu getirecek ve pagan dinleri ve ona bağlı tüm gizem din ve törenleri tarih sahnesinden silinmesiyle son bulacaktır
Y Arkeolog Zeynep Çulha
Kaynak
Batı Anadolu'da İmparator Kültü Tapınakları, Yüksek Lisans Tezi,2005, Zeynep Çulha, Ege Üniversitesi
|