Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ezanın, serüveni, tarihi

Ezanın Tarihi Serüveni

Eski 08-10-2009   #1
GöKKuŞaĞı
Varsayılan

Ezanın Tarihi Serüveni



Kutlu davet ezanın tarihî serüveni

Ezan; çocuklar için ninni, hastalar için şifa, yaşlılar için bir tembih, gençler için iradelerini hatırlatma, insanlık için kurtuluş, gaflet halinde olanlar için hatırlatıcı, uyarıcı ve kulluk bilinci anlamını taşır Kim olduğumuzu ve nasıl bir konumda bulunduğumuzu hatırlatıp, derli toplu bir şekilde yeni ufuklara yönelten bu kutlu ifadenin çağrıştırdığı mesajlar oldukça fazladır
Ezan; İslam’ın sembol sözlerinden biridir Kelime-i Tevhid, Kelime-i Şehadet nasıl ki İslam’a girişin belirtisi ise, ezan da bireyin, ailenin, ülkenin, ümmetin İslam ile olan bağını haykıran kutlu nidadır İslam inancı ve uygulamalarının bütününü, az sözle özetleyen ifadelerdir
Günde beş defa okunan mesaj yüklü bu daveti değerlendiren insan, ezan sesini işittiği zaman, Allah’ın (cc) varlığını, birliğini, büyüklüğünü, Efendimizin (asm) risaletini, önder kimliğini, kıyamet günündeki davetin dehşetini düşünür Ezanın verdiği mesajı çabucak kavrayarak bedensel, zihinsel ve ruhsal bir hazırlık yaşayarak sorumluluklarını bilir Bu hazırlanış onu görünen görünmeyen pek çok kötülüklerden koruduğu gibi güzelliklere ulaştırır
Ezan, asırlardır gönüllerimize konuşan sihirli bir beyan olmuştur Bizler bu seslerin birer çağlayan olarak üzerimize dökülen bir dünyada yaşadık Hep aynı ses ve güzellikle söylense de, sadece bir duyuru olmamakla beraber, değişik kesimlerce çok farklı bir şekilde algılanan ezan; çocuklar için ninni, hastalar için şifa, yaşlılar için bir tembih, gençler için iradelerini hatırlatma, insanlık için kurtuluş, gaflet halinde olanlar için hatırlatıcı, uyarıcı ve kulluk bilinci anlamını taşır Kim olduğumuzu ve nasıl bir konumda bulunduğumuzu hatırlatıp, derli toplu bir şekilde yeni ufuklara yönelten bu kutlu ifadenin çağrıştırdığı mesajlar oldukça fazladır
Bu nedenle ezan; duadır, fazilettir, ibadettir, zikirdir, nurdur, namazdır, diriliştir, direniştir, şehadettir, fetihtir, düşüncedir, uyanıştır, kurtuluştur, güvendir, huzurdur, özgürlüktür, haberdir, vakittir, müjdedir, tekbirdir, vahdete, tevhide yapılan yükseliş ve yüceliş çağrısıdır

Ezanın tarihçesi
Ezan’ın başlangıcı Medine-i Münevvere’dir Kutlu Hicret’in ilk ve bir rivayete göre de ikinci senesinde ezan okunmaya başlanmıştır Ondan önce yollarda, “namaza, namaza” veya “cemaatle namaza” anlamındaki “es-salah, es-salah” veya “es-salah cemiatün” ifadeleriyle çağrılırdı Sonra ezan emrolundu
Efendimiz (asm) Medine’ye teşrif ettiklerinden sonra namazı bazen erken, bazen de geç kılıyorlardı Bundan dolayı mescide yakın ve uzak olanlardan bazıları, namazı cemaatle kılmak üzere camiye erken geliyor ve uzun süre beklemek zorunda kalıyorlardı İşte bu durumdan dolayı, namaz vakitlerinin duyurulması konusunda bir vasıta belirlemek üzere istişare edildi Bazıları “çan” çalınmasını teklif ettiler Efendimiz (asm) “O, Hıristiyanlarındır” buyurdu Bazıları da “boru” çalınmasını söylediler Allah’ın Resulü, “O da Yahudilerindir” buyurdular Diğer bazıları da “ateş yakalım” dediler Efendimiz (asm), “Mecusilere ait bir özelliktir, onların şiarıdır” buyurdular ve kabul etmediler İstişare esnasında “Bayrak dikiniz, görenler birbirlerine haber verirler” diyen olduysa da Efendimiz (asm) onu da beğenmedi Görüşler henüz bir fikir üzerinde birleşmeden toplantı dağılmıştı Bunun üzerine Kainatın Efendisi’nin (asm) mübarek yüzlerinde görülen üzüntü tavrı, iştirak edenleri kedere boğdu
Ezan olayını nakleden sahabe Hz Abdullah b Zeyd’dir Hazrec Kabilesi’nden olan Abdullah b Zeyd el-Ensarî, Akabe’de Efendimiz’e (asm) biat etmiştir Bedir Savaşı’na katılmış, Mekke’nin fethinde Beni Haris’in sancaklarını taşımıştır Efendimiz’le birlikte bütün savaşlara katılmış olan bu sahabe Hicri 32 senesinde 64 yaşında Medine’de vefat etmiş, cenazesini de Hz Osman (ra) kıldırmıştır
Abdullah b Zeyd el-Ensarî (ra) der ki: “Ben de kederli olarak yatmıştım Uykuyla uyanıklık arası bir durumdaydım Üzerinde iki kat yeşil elbise bulunan biri yanıma geldi Bir duvarın üzerinde ayakta durdu Elinde bir de çan vardı ’Bunu bana satar mısın?’ dedim ’Ne yapacaksın?’ dedi ’Namaz vakitlerinde çalarız‘ dedim ’Ben sana daha hayırlısını bildirsem olmaz mı?’ dedi ’Olur‘ dedim Bunun üzerine kıbleye döndü ve ’Allahu ekber‘ diye başlayarak ezanı bütünüyle okudu Sonra biraz durdu, ezan cümlelerini bir daha okuyup sonuna yakın iki defa ’Kad kâmeti’s-salah‘ dedi
Abdullah b Zeyd (ra) der ki: “Ben hemen kalkıp Resulullah’a giderek durumu arz ettim ’Hak, gerçek bir rüyadır, onu Bilal’e öğret, onun sesi seninkinden daha gürdür‘ buyurdular Ben de Bilal’e öğrettim Bilal, Medine içinde en yüksek bir yere çıkıp ezanı okudu
Hz Ömer, ezanı işittiği vakit evinde ridasını giymeye fırsat bulamadan hızlı bir şekilde Efendimiz’in (asm) yanına geldiler ‘Ey Allah’ın Resülü! Seni hak Peygamber olarak gönderen Allah için, onun gördüğünün aynısını ben de gördüm Ama bu benden önce geldi‘ dedi Efendimiz (asm) ’Allah’a hamd olsun, hakkı bildirdi‘ buyurdular
O gece sahabeden yedi zatın o rüyayı aynen görmüş oldukları da rivayet edilir Rüya sebep oldu Ezan, yine Peygamberimiz’in (asm) emriyle sabit oldu Rüyalardan sonra vahiy yoluyla da Efendimiz’e (asm) bildirildiği anlaşılmaktadır
Hz Cebrail gökyüzünde, Hz Bilal yeryüzünde okudu ilk ezanları Peygamber Efendimiz’in (asm) müezzin tayin ettiği diğer sahabelerden bugüne dek, dünyanın her köşesinde yükseldi bu ses: “Allahu ekber! Allahu ekber!” Bugün koşturmaca arasında sesini duyduğumuzda şöyle bir nefes alabiliyorsak, müziği susturup dinlemeye koyuluyorsak, bu ayet ve hadislerin müjdelerindendir:
“Onlar, siz birbirinizi namaza çağırdığınızda onu alay ve oyun (konusu) edinirler Bu gerçekten onların akıl erdiremeyen bir topluluk olmalarındandır” (Maide, 58)
“Ey iman edenler, cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman hemen Allah’ı zikretmeye koşun ve alışverişi bırakın, eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır” (Cuma, 9)
Sehl bin Sa’d’dan (ra) rivayetle Efendimiz (asm) buyurmuşlardır ki: “İki şey vardır ki reddolunmaz; ezan okunurken yapılan dua ve savaşta insanların birbirlerini kırarken yapılan dua
Ebu Said el Hudri’den (ra) rivayetle, Rasulullah (asm) şöyle buyurdu: “Müezzinin nidasını işittiğiniz zaman siz de onun dediği gibi deyiniz
Müslümanları bir araya getiren ve pek çok mesajları içeren Ezan-ı Muhammedî’nin Asr-ı Saadet’ten günümüze gelişinde yaşadığı süreçleri okudukça, öğrendikçe her Müslüman daha fazla heyecanlanır, daha fazla duygulanır

Ezan’ın Türkçeleştirilmesi
İnancın ve tebliğin sembolü olan ezan daveti, İslam cihadını seslendiren değerli müezzinler tarafından farklı makamlarda yıllarca icra edildi Onların okudukları ezanda aşk, aşklarında ezan vardı Bu ulvî ses 1932 yılında alınan karar ve uygulama ile aslına aykırı olarak Türkçe okunmaya başlandı 18 yıl devam eden bu uygulama 1950 yılına kadar devam ederek bir neslin, ezanın manevî feyzinden mahrum kalmasına sebep oldu
18 yıl devam eden bu süreç şu şekilde gelişti ve sonuçlandı:
1- 1931 yılının Aralık ayında, Mustafa Kemal Atatürk’ün emriyle dokuz hafız, Dolmabahçe Sarayı’nda ezanın ve hutbenin Türkçeleştirilmesi çalışmalarına başladı
2- İlk Türkçe ezan Fatih Camii’nde okundu (30 Ocak 1932)
3- Diyanet İşleri Reisliği, ezanın Türkçe okunması için müftülüklere talimat verdi (18 Temmuz 1932)
4- Diyanet İşleri Reisliği’nce ezanı Türkçe okumayanların cezalandırılacaklarını bildiren tamim yayınlandı (4 Şubat 1933)
5- Arapça ezan yasağına uymayanların cezalandırılacağını bildiren yasa çıkarıldı (2 Haziran 1941)
6- Demokrat Parti’nin iktidara geldi (14 Mayıs 1950)
7- Ezan tekrar aslına uygun hale getirildi- 16 Haziran 1950
8- Diyanet İşleri Başkanı Ahmet Hamdi Akseki imzası ile Türkiye’nin bütün il ve ilçe müftülüklerine ezanın aslına uygun okunacağı tamimi gönderildi (23 Haziran 1950)

Ezan, Allah’ın varlığını, büyüklüğünü ve Efendimiz’in (asm) risaletini bize en iyi anlatan ve ilan eden ilahî bir mesajdır

Ezandaki gücü bilip ona yönelik oluşturulan olumsuz tavırları, uygulamaları yeni kuşaklara hatırlatırken, 18 yıl Türkçe okunan ezanı o yıllarda yaşayıp hatıralarını bizimle paylaşan bazı hocalarımız o günlere ait şunları söylüyorlar:

Yaşar Tunagür
Ben Sultanahmet Tapu Dairesi’nde çalışıyordum Cuma namazı için Sultanahmet Camii’ne gitmiştim Cami oldukça doluydu Cemaatin ezanın yeniden Arapça olarak okutulacağı kanununun çıktığından haberi yoktu O gün meclisin öğleden önceki celsesinde kanunun çıktığını Ankara’dan haber alan İstanbul Müftüsü, hemen özel ulaklarla bütün selatin camilerine cuma ezanlarının Arapça olarak okutulmasının haberini gönderir
Haber Sultanahmet Camii’ne gelince müezzin mahfelinde büyük bir sevinç çığlığı ve Allahu ekber sadaları koptu Sultanahmet Camii’nin 6 minaresi ve 18 şerefesi vardır Hemen sesi güzel müezzinlerden ve camii cemaatinden 18 kişi minarelere yöneldi ve şerefelere çıktı Hiç unutmuyorum, 18 müezzin 6 minarenin 18 şerefesinde her biri diğerinden bir dakika sonra başlamak üzere öyle bir ezan okumaya başladılar ki, o manzara görülmeye değerdi Sultanahmet Camii’nin içerisindeki binlerce kişi “Allahu ekber, Allahu ekber” ezanlarını işitince hep birlikte camiyi boşaltıp, “Ne oluyor?” diyerek camii avlusuna fırladılar
O manzarayı bir göreceksiniz 18 müezzin 18 şerefede, her biri ayrı bir başlangıçta tarifi imkânsız bir görüntüde ve en güzel seslerle Ezan-ı Muhammedî’yi okuyorlar Cemaat avluda heyecandan ve ezan sevincinden ağlaşıyor, herkes birbirini “Allahu ekber” diyerek kucaklıyor, kimileri de gayr-i ihtiyari müezzinlere eşlik ederek ezanı mırıldanıyordu

Ben yaşadığım bu hatırayı hiç unutamıyorum Sevincimden ellerimi havaya kaldırıp, Sultanahmet Camii’nin avlusunda nasıl heyecanla müezzinlere eşlik ettiğim hâlâ gözlerimin önüne geliyor

Mehmet Çağlayan
1941 yılında İzmit’te askerdim Ezan Türkçe okunuyor Her tarafta manevî bir hüzün ve sıkıntı vardı İtiraz eden veya Türkçe okumayanlar eziyet görüyor, hakarete maruz kalıyordu Birkaç arkadaşımla birlikte keşif için gittiğimiz yol güzergâhında namaz vakti olmuştu Köyde abdestimizi aldık, köyün camisine vardık, etrafta görevli yoktu Ben de minaresine çıkıp ezan okudum Arapça ve aslına uygun okuduğum ezan bütün köylüleri o kadar etkilemişti ki, bir anda caminin önü kalabalıklaştı Minareden inince köylüler hıçkırıklarla boynuma sarılıp beni tebrik ettiler Hasret çektikleri ezanı, hem de asker kıyafeti ile birinin okuması onları çok etkilemişti Ben ve arkadaşlarıma çok ilgi gösterdiler, oldukça güzel ağırlayıp bizi misafir edip açlığımızı giderdiler Daha sonra dualarla bizi yolcu ettiler

Sadreddin Öztoprak
Ezanın Türkçe okunduğu istibdat yıllarında Diyarbakır'a bağlı Meyadun köyünde imamım Köyde karakol var Karakol komutanı köydeyse ezanları uydurukça, köyde değilse ezanları Arapça okuyorum Komutanın köyde olup olmadığını bazen köylüler, bazen de erler haber veriyorlardı Korku belasıyla ezanı Türkçe okuduğumda da mutlaka önce pes bir sesle Arapça’sını, arkasından Türkçe’sini okuyorum İkincisine inliyorum demek daha yerinde olacak Çünkü din adamı konumundaki birinin Peygamberinin talimatı dışına çıkmaya zorlanması yüreğine işkencedir 2-3 ay böyle devam etti O karakol komutanı gitti Ben de köylü de rahat ettik

Emin Saraç
Ali Haydar Efendi isminde Şeyhülislamlık makamında bulunmuş büyük ve fakih bir zat vardı O zat-ı muhterem, ziyaretine gelip “Menderes’i nasıl bilirsiniz?” diye soranlara derdi ki: “Menderes öyle bir iş yaptı ki ben ona çok gıpta ediyorum, o da Ezan-ı Muhammedî’dir Ben altı yaşından beri Kur’an-ı Kerim okumaya başlamışım, şu yaşıma kadar (o zamanki yaşı 90 idi) yaşadım Yaptığım amellerim makbul olduysa (ki bu meçhuldür, ancak Allah bilir) bunların cümlesini Menderes’in bir günlük şu diyarda ‘Allahu ekber’ dedirtmesine feda ederim” derdi Bunu defalarca söylemiştir İşte o dönemde ezana böyle bir hasret vardı Elhamdülillah milletimizin bu hasretini Allah-u Teâlâ giderdi Şimdiye kadar Allah’a şükürler olsun aslına uygun olarak da devam ediyor

Ahmet Çağlayan

__________________
Bıçak soksan gölgeme, Sıcacık kanım damlar
Girde bak bir ülkeme: Başsız başsız adamlar
NFK





GaLiBa Bu GeCe YaĞMuRDa GöKKuŞaĞı MiSali
GüLeRKeN aĞLaMaNıN ZaMaNı
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.