Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
mute, savaşı

Mute Savaşı

Eski 10-02-2007   #1
angelesdream
Icon46

Mute Savaşı



MUTE SAVAŞI

İslâm devletinin Medine'de kurulmasından sonra Müslümanlarla Rumlar arasında yapılan ilk savaş Mûte, Şam bölgesine giren Belka yakınlarında bir yerin adıdır Hz Peygamber, Ashabtan Hâris b Umeyr (ra)'ı Busra (Havran) Emiri Şurahbil b Amr el-Gassânî'ye İslâm'a davet mektubunu sunmak üzere yollamış, ama bu sahabi Gassanile tarafından şehid edilmişti Halbuki; "elçiye zeval yoktur" anlayışı gereğince düşman ülkeler bile birbirlerinin elçilerine dokunmazlardı Hz Peygamber, ashabına çok düşkündü, onlardan birinin başına bir sıkıntı geldi mi ondan çok rahatsız olurdu Bu sebeple ashabından birinin küstahça öldürülüşüne seyirci kalamazdı Hemen 3000 kişilik bir ordu hazırladı Ordunun kumandanı Zeyd b: Hârise idi Şayet bu zât şehid düşerse yerine Cafer b Ebi Talib, o da şehid düşerse Abdullah b Revâha geçecekti Düşman önce İslâm'a davet edilecekti, kabul etmez ve cizyeye de razı olmazsa İslâm elçisini öldüren bu cânilerle savaşılacaktı Peygamberimiz (sas) orduyu Seniyyetü'l-Veda'ya kadar yürüyüp uğurladı

Halid b Velid gibi yüksek askerî bir deha ve üstün strateji bilgisine sahip bir kimse de bu savaşa bir nefer olarak katılmıştır H8/M629 yılında İslâm ordusu Medine'den çıkıp Mûte'ye ulaştığında karşılarında Bizans'ın desteğinde Hristiyan Araplardan oluşan 100000 kişilik bir ordu bulmuşlardı İslâm ordusunun kumandanları meseleyi tartıştılar; geri dönmek, Hz Peygamber'e haberci yollamak hususlarını görüştüler Ancak savaş görüşü ağır basmış ve iki ordu karşılaşmıştı Zeyd b Hârise (ra) şehit düşünce, sancağı, Cafer aldı Ca'fer'in sağ eli kesildi; bu sefer sancağı sol eliyle tuttu Sol eli de kesilince sancağı yine bırakmadı; kesik iki elinin kalan kısımlarıyla sıkıştırarak göğsü arasında tuttu Nihayet o da şehid düştü Bundan sonra sevgili Peygamberimizin emrine uyularak sancağı, Sahabenin şâirlerinden Abdullah b Revâha aldı; o da şiirler söyleyerek harbetti ve şehâdet şerbetini içti İşte bu sırada askerde genel bir çöküntü doğmak üzereydi ki, askerin hemen hepsinin isteği üzerine Hâlid b Velid kumandayı ve sancağı eline aldı O gün akşama kadar savaş yapıldıktan sonra Halid, ertesi sabaha kadar sağ kanatta bulunan müslüman askerleri sol kanada, sol kanattakileri sağ kanada, arkadakileri öne ve öndekileri arkaya alarak yerlerinde değişiklik yaptı Böylece düşmana yeni destek kuvvetleri geliyormuş izlenimini vermek istiyordu Bir yandan da İslâm ordusunu kesin hezimete uğramaktan ve bütünüyle kılıçtan geçirilmekten korumak için yavaş yavaş geriye çekiliyordu Hatta ric'atten evvelki bir hücumunda Hâlid, düşmana bir hayli kayıp verdirmiş ve bol ganimet de elde etmişti İşte bu şekilde İslâm ordusunu Medine'ye sağ-sağlim geri getirdi Peygamber Efendimiz bu savaşı Medine'de, olduğu gibi görmüş ve her safhasını minberden müslümanlara anlatmıştı Sıra ile kumandanların şehadetini anlattıktan sonra sıra Hâlid'e gelince "En sonunda sancağı Allah'ın kılıçlarından bir kılıç aldı " buyurmuş ve bundan sonra Halid b Velid'e "Seyfullah" lakabı verilmişti Hâlid b Velid diyor ki: "Mûte Savaşında elimde dokuz kılıç parçalandı" Bu ifadeden Mûte Savaşının ne kadar şiddetli geçtiğini anlıyoruz

Bu savaşa katılmış bulunan Abdullah b Ömer diyor ki: "Mute günü ben Ca'fer'i şehid edilmiş olarak gördüm Onun vücudunda süngü ve kılıç darbesiyle elli yara saydım Bu elli yaradan hiç biri arkasında değildi "Bundan Ca'fer b Ebu Talib'in ne kadar korkusuzca ve sanki arkasına hiç dönmeden düşmanla savaşmış olduğu anlaşılmaktadır Ca'fer şehit olduktan sonra "Ca'fer-i Tayyar: Uçan Ca'fer" diye anılmıştır Allah yolunda kesilen iki koluna karşılık Cenab-ı hak ona iki kanat ihsan etmiştir ki, bu; onun mânen yüce mertebelere eriştirildiğine işarettir denilmektedir Hz Peygamber (sas), bütün ashabını ayırdetmeksizin çok severdi Bu üç şehid kumandanı ve Habeşistan muhacirlerinden amcasının oğlu Ca'fer'i de çok severdi Bir süre, şehitlerin ardından ağladı Bu; sevgi, şefkat, merhametin eseri olan ağlamaktı, yoksa feryat değildi Nitekim feryat tarzındaki ağlama haberleri kendisine ulaşınca böyle ağlamaktan müslümanları yasakladı Peygamber Efendimiz şehitlerin ve bu arada amcasının oğlu Ca'fer'in ailesini de teselli etmişti

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Mute Savaşı

Eski 07-10-2009   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Mute Savaşı



Mute savaşı




Peygamber Efendimiz (sav), Haris bin Umeyr el- Ezdi'yi elçi
olarak Basra Hakimi Şurahbil bin Arar el- Gassani'ye gönderdi Küfür yobazı Şurahbil ise elçiyi önce bağlattı daha sonra da şehit etti Haddizatında elçileri öldürmek hükümdarların adeti olmamasına rağmen Şurahbil'in bu hareketi tedirginlik meydana getirdi


Kâinatın Efendisi (sav), bu acı haberi alır almaz Basra'ya bir ordu göndermeye karar verdi Bu maksatla üç bin kişilik bir ordu hazırlandı Ordunun başına Efendimiz'in evlatlığı Zeyd bin Harise getirildi Başkomutan olarak Peygamber efendimiz (sav) tarafından tayin edilen Zeyd bin Harise henüz genç yaşta olmasına rağmen ordunun içinde Muhacir ve Ensâr'ın tüm ileri gelenleri yer almıştı

Resûl-i Ekrem Efendimiz (sav), orduyu hazırlayıp uğurlarken ayrıca şu talimatı da verdi; "Eğer Zeyd şehit olursa, komutan Cafer olacak, Cafer bin Ebi Talip şehit düşerse, Abdullah bin Revaha ordunun komutanı olacak!"

•Ordunun hareket zamanı gelmişti Başta Resûl-i Ekrem Efendimiz (sav) olmak üzere halk ordu komutanlarına vedâ etti Onları uğurladılar Çünkü önlerinde uzun ve zahmetli bir yolculuk vardı ve çok güçlü kuvvetli bir düşmanla karşı karşıyaydılar
Ordu hareket etti ve Mean denilen bir mevkide karargahlarını kurdu
Bu arada Müslümanlar Herakliyus'un yüz bin kişilik bir ordu ile Belka denilen mevkide beklediğini duymuşlardı Aynı zamanda bu orduya Arap kabilelerinden de bir çok kişi katılmışa

İslâm ordusu Mean'da durdu ve aralannda şu şekilde bir konuşma geçti:
"Resûlullah'a düşmanımızın sayı gücünü bildirelim bize ya ek yardım gönderir, yahut biz kendisinden gelecek yeni bir emre göre hareket ederiz"
Bunun üzerine Abdullah bin Revaha (ra) ayağa kalkarak halka cesaret verici şu konuşmayı yaptı:

"Ey Müslümanlar! Hoşunuza gitmeyen bir şey (şehâdet) için çıkıp buralara kadar geldiniz! Biz sayı, kuvvet ve çoklukla değil, din ve iman gücüyle savaşıyoruz Allah bize bu dinin sayesinde izzet ve şeref vermiştir Haydi kalkıp yürüyün Hiç şüphesiz sonuçta iki güzellikten biri başımıza gelecek; ya zafer, veya şehâdet!"

Abdullah bin Revaha'nın (ra) bu cesaret verici sözleri üzerine ordu yeniden harekete geçti İslâm ordusu Bel ak sınırına varınca Rumlarla Araplardan müteşekkil bir orduyla karşılaştı Geri çekilip Mute adlı bir köye dayandılar Aralarında savaş başladı Zeyd bin Harise (ra) elinde Resûlullahin (sav) sancağı olduğu halde savaştı Vücudunda mızrak yarası almamış yer kalmayıncaya kadar savaştı ve şehit düştü Sonra sancağı Cafer bin Ebi Talip aldı O da savaşıp halsiz kalınca, atından inerek tekrar var gücüyle savaşmaya başladı Savaş esnasında önce sağ kolu koptu, bu defa sancağı sola aldı, sol kolu da kesilince bu defa sancağı düşürmeyerek iki omzuyla tutmaya çalışa Şehid edilinceye dek böylece küffarla savaştı
Hz Cafer (ra) şehid edildiğinde otuz üç yaşında idi, savaş esnasında omuzlarında ve kamında pek çok yara almıştı Şehid edildikten sonra üzerinde doksan dokuz tane yara olduğu görüldü Kimi kılıç, kimi de mızrak yarasıydı Bunların hepside Ön tarafındaydı
Hz Cafer (ra) şehid edildikten sonra, sancağı Abdullah Bin Revaha aldı Kendisi atının üzerinde, ok ve sancak omzunda olduğu halde düşmana karşı ilerledi Nefsi o anda kendisine vesvese veriyor, onu cihattan uzaklaştırmaya çalışıyordu


Abdullah Bin Revaha (ra), nefsinin bu vesvesesine aldırış etmeden küffarla savaşmaya devam ediyordu Savaş esnasında bir ara aldığı kılıç darbesi ile kesilen parmağı sallanmaya başladı Bu kahraman insan, derhal atından yere indi, parmağının üzerine ayağı ile basarak sallanan kısmı kopardı ve tekrar bir aslan gibi düşman saflarına doğru saldırdı Kalbini kaplayan iman, feyiz ve cesaret adetâ vücudunda ağrı, sızı ve acıma hissini alıp götürmüştü Hz Abdullah (ra), kahramanca çarpıştıktan sonra, bir ara atından indi Uç günden beri ağzına tek bir lokma dahi almamıştı O sırada kendisine üzeri edi bir kemik verildi Onunla biraz olsun açlık hissini giderecekti Tam o sırada Müslümanların bulunduğu tarafa bir gürültü ve kargaşa oldu Hz Abdullah elinde kemiği fırlattı ve tekrar kılıcını sıyırarak çarpışmaya başladı Az sonra oda arzuladığı Şeye, şehâdet makamına erişti

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Hz. Halk Bin Velid'in Komutanlığa Getirilmesi

Eski 07-10-2009   #3
Şengül Şirin
Varsayılan

Hz. Halk Bin Velid'in Komutanlığa Getirilmesi



Hz Halk Bin Velid'in Komutanlığa Getirilmesi

Üst üste üç kahraman komutanın şehit düşmesi ile bir ara İslâm ordusu dağılma tehlikesi geçirdi Fakat Müslümanlar fazla vakit geçirmeden derhal bir araya gelerek ordunun başına Halit Bin Velid'i getirdiler Hz Halit (ra), önce biraz tereddüt ettiyse de daha sonra ittifakla alınan karar üzerine komutanlığı kabul etti Hz Halit, sancağı alarak çarpışmaya başladı, kahramanca çarpışıyordu Zaten savaş tecrübesi ve taktiği yönünden kendisine "Allah'ın Kılıcı" unvanı verilmişti Nasıl savaşılacağını gayet iyi biliyordu



İslâm ordusunu önce geri çekti, düşman ordusu ise kuzey tarafında idi Gece karanlığı bastırdığında bütün halkı meydana çekti Her iki tarafta o anda toparlanmak için barışı ganimet biliyordu Savaşa bir an için devam etmemesi ve hücuma geçilmemesi iki tararın da böylece işine geliyordu Bu arada Hz Halid'in kullandığı taktikle Rum ordusunun gevşemesini ve korkmasını sağlamaktı Nitekim bu taktik de tutmuştu __________________

Alıntı Yaparak Cevapla

Peygamber Efendimiz'in Savaş Durumunu Anlatması

Eski 07-10-2009   #4
Şengül Şirin
Varsayılan

Peygamber Efendimiz'in Savaş Durumunu Anlatması



Peygamber Efendimiz'in Savaş Durumunu Anlatması

Müslümanlar Mute'de savaşırken Medine-i Münevvere'de bulunan Resûl-i Ekrem Efendimiz (sav) savaş meydanında gelişen olayları nübüvvet dürbünü ile seyrediyor ve ashabına aynen naklediyordu Hz Enes bin Malik (ra), bu olayı şöyle anlatıyor:

Mute savaşı esnasında cepheden henüz haberler gelmeden Kâinatın Efendisi (sav), Hz Zeyd'in, Hz Cafer ve Hz Abdullah'ın şehâdet haberlerini şöyle bildirmişti:
"Zeyd sancağı aldı, şehit düştükten sonra sancak Cafer'e geti ve onun şehâdetinden sonra, sancağı Abdullah bin Revana aldı Abdullah gözlerinden yaşlar aktığı halde şehit edildi Bu defa sancağı Allah'ın kılıcı (Halid bin Velid) aldı Allah onların üzerinden yol açıncaya kadar çarpı sular"

Alıntı Yaparak Cevapla

Hz. Cafer'e "Tayyar" İsminin Verilmesi

Eski 07-10-2009   #5
Şengül Şirin
Varsayılan

Hz. Cafer'e "Tayyar" İsminin Verilmesi



Hz Cafer'e "Tayyar" İsminin Verilmesi

Hz Resûl-i Ekrem Efendimiz (sav) Cafer bin Ebi Talib hakkında şöyle buyurmuştur:
"Allah Teala Cafer'e iki kesik kolu yerine iki kanat ihsan etmiştir O kanatlar ile istediği yere uçar durur" Bundan dolayı Cafer'e "uçan" anlamında "Tayyar" ismi verilmiştir

Alıntı Yaparak Cevapla

Halid Bin Velid'in Üstün Savaş Taktiği

Eski 07-10-2009   #6
Şengül Şirin
Varsayılan

Halid Bin Velid'in Üstün Savaş Taktiği



Halid Bin Velid'in Üstün Savaş Taktiği

Hz Halid (ra), ordunun başına geçtikten sonra, savaşın gidişatı değişmiştir Halid Bin Velid, büyük bir kahraman olduğu kadar harp sanatında da düşmanı şaşırtıcı taktikler uygulamakta da son derece maharet sahibi idi
Geceleyin Hz Halid, şu plânı uygulamayı tasarladı: "İslâm ordusu yeni bir düzene girecek Buna göre sağ taraftakiler sola, sol taraftakiler de sağa, öndekiler arkaya, arkadakiler de ön tarafa geçecek"


Hazırlanan savaş plânı sabahleyin birebir uygulandı Düşman birlikleri karşılarında yeni simalar ve yeni kıyafeder görünce, Müslümanlara takviye kuvvet geldiği zannıyla bir hayli telaşa kapıldılar

Hz Halid (ra), düşmanın bu telaşım görünce, derhal orduya hücum emri verdi Yeniden savaşa girmişçesine şiddedi bir hücuma geçen İslâm ordusu, düşman ordusunu bir anda darmadağın etmeyi başardüar

Düşman ordusunda müthiş panik yaşanıyordu Küffar ordusu çareyi kaçmakta bulmuştu
Bu savaşta Allah'ın kılıcı unvanına sahip hz Haiid'in elinde tam yedi kılıç parçalandı Kim bilir bu parçalanan kılıçla kaç kafir cehennemi boylamıştı Bu ne kahramanlık bu ne güç ne cesaret!
Hz Halidin (ra) kumandanlığında mücahitlerin cesaret ve kahramanlığı sonucu elde edilen bu parlak zafer, tarihin alun sayfalarına yazılacak ve yad edilecekti Kendilerinden sayı vc kuvvet bakımından 40-50 misli kadar olan düşman ordusu karşısında İslâm ordusunun yedi gün süren amansız savaş sonunda Müslümanlar sadece 15 şehit vermiş ve parlak bir zaferle Medin'ye dönmüştü

İslâm ordusu Medine'ye vardığında Kâinatın Efendisi, onlara hitaben şöyle buyurdular:
"Allah Teâla, aradaki mesafeyi kaldırdı; ben de bulunduğunuz savaş meydanını gözlerimle gördüm"

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.