Şengül Şirin
|
Hıristiyanlık Tarihi
Hıristiyanlık Tarihi
Filistin'de, Yahudi toplumunun içinde bir dinsel akım olarak doğan Hıristiyanlık'ın kurucusu Hz İsa'dır İnsanlar arasında sevgi ve kardeşliği öneren Hıristiyanlık, Hz İsa'nın yaşamı ve öğretisine dayanır Kutsal Kitap'm Eski Ahit (Sözleşme) bölümünde sözü edilen, Yahudiler'i(bak İSA Hz ) Günümüzde, Katolik, Protestan ve Ortodoks kiliseleri olarak üç ana dala bölünmüş olan Hıristiyanlık, dünyanın en yaygın dinidir kurtaracak Mesih'in İsa olduğuna inanılır Hıristiyanlar'a göre İsa Tann'nın oğlu, kilisenin kurucusu ve başıdır
Hıristiyanlık, Akdeniz çevresindeki topraklarda doğdu Tanrı tarafından seçilmiş bir halk olduklarına inanan Museviler, yüzyıllar boyunca Tann'nın mesajını getirecek ve onları düşmanlarından kurtaracak olan Mesih'i beklediler İS 29'da İsa, Celile'de vaaz vermeye başladı ve birçok kişi, beklenen Mesih'in geldiğine inandı İlk Hıristiyanlar, İsa'nın 12 havarisiyle onların dostlarıydı (bak HAVARİLER)
İsa'nın ölümünü izleyen 200 yıl süresince Hıristiyanlar ibadetlerini evlerde toplanarak sürdürdüler Bu toplantılarda İsa'nın öğretisi yinelenir, Son Akşam Yemeği'ndeki olayların yeniden yaşandığı ayinler yapılırdı Son Akşam Yemeği, İsa'nın yakalanarak çarmıha gerilmezden önce 12 havarisiyle birlikte yediği son yemektir İncire göre İsa, bu yemekte, ekmeği böler ve kendi bedeni olduğunu söyleyerek yemeleri için dağıtır Ardından bir kupa şarabı kutsar ve havarilerine kendi kanı olarak sunar Hıristiyan inancına, özellikle de Katolikler'e göre, İsa bedenini ve kanını sunmakla, havarilerinin kendisiyle birleşmelerini sağlamış, tüm insanlığın günahlarının bağışlanması için de kendisini Tanrı'ya kurban etmiştir Evlerde sürdürülen ibadetlerde simgesel olarak yinelenen Son Akşam Yemeği, zamanla kilisenin temel ayinlerinden biri olan şükran ayinine dönüştü
Hıristiyanlık'ın bir başka önemli kutsama ayini de vaftizdir Hıristiyan olacak bir kişinin vaftiz edilerek ruhunun arınması gerektiğine inanılır Vaftizde ruh temizliğinin simgesi olarak su kullanılır İsa'nın öğretisinde insan ile Tanrı arasındaki ilişki, kişinin Tanrı'yı özgür iradesiyle ve tüm benliğiyle sevmesinin yanı sıra, komşularını da en az kendisi kadar sevmesi biçiminde anlatılır Hıristiyanlar üçleme'ye inanırlar Üçleme tek olan Tanrı'mn üç kişiliğini birleştirir Bunlar Baba Tanrı, insanlığı günahtan arındırmak için ölen Oğul Tanrı (İsa) ve insanların düşünceleriyle eylemlerine kılavuzluk eden kusursuz ve eksiksiz bir sevgi akımı olan Kutsal Ruh'tur
İlk Hıristiyanlar Yahudi'ydiler Kilisenin ilk önderlerinden Aziz Paulus, Hıristiyanlık'ın bütün insanlara açık bir dünya dini olabilmesi için kilisenin Musevilik'ten bağımsız olması gerektiğini bildirdi Böylece bu yeni din başta Roma İmparatorluğu olmak üzere yeni toplumlar içinde de hızla yaygınlaştı Havariler ve onların kutsayarak görevlendirdiği temsilcileri Hıristiyanlık'ın yaygınlaşmasına ve ilk kiliselerin kurulmasına ön ayak oldular Puta tapma ve büyücülüğün Hıristiyanlık'a sızmasını önlemek için İsa'nın yaşamı ve öğretileri İS 200'de bir kitapta toplandı Konuşulan Yunanca'yla yazılan bu kitaba Yeni Ahit adı verildi Daha sonra Museviler'in Eski Ahit denen İbranice yazılı din kitapları da Yeni Ahit'in başına eklendi ve tümüne birden Kutsal Kitap adı verildi (bak Kutsal Kitap)
Roma İmparatorluğu'nda yaşayan ilk Hıristiyanlar çeşitli zorluklar ve tehlikelerle mücadele etmek zorunda kaldılar Putperest Roma İmparatorluğu topraklarında, kiliseler aracılığıyla hızla örgütlenen Hıristiyanlar, devlet güçlerini karşılarında buluyorlardı İS 313'te İmparator I Constantinus, Hıristiyanlık'la birlikte bütün dinlere hoşgörü gösterilmesini sağlayan bir yasa çıkardı 4 yüzyılın sonlarına doğru Hıristiyanlık bütün Roma İmparatorluğu'na yayıldı Kilise önderleri devlet işleriyle ilgilenmeye başladılar Kilisenin gücünün bu alanda artmasıyla, dinsel ilkelerden sapma ve dünya değerlerini önemseme başladı Bazı Hıristiyanlar, dinde eski yoksulluk ve özveri dönemine dönülmesi gerektiği inanandaydı Aziz Benedict'in önderliğindeki bir grup Hıristiyan bir araya gelerek dünya nimetlerine önem vermeyen, katı ve yalın bir yaşam biçimini benimsedi; böylelikle ilk manastırlar ve keşişler doğdu Bu dönemde, kilisenin konumunu netleştirmek ve sorunlarını çözmek amacıyla piskopos meclisleri toplandı
Batı Roma İmparatorluğu'nun çöküşünden sonra, yönetimin sorumluluklarının birçoğunu kilise üstlendi Yaklaşık 5001500 arasında kilise, ortaçağın başlıca kültür kurumu oldu Bu çağda öğretmenlik ve araştırmacılık yapan keşişler büyük önem kazandı Kitapları çoğaltan, ders veren, okulları yöneten onlardı Tarım alanında da becerilerini geliştirdiler
Batıda Roma piskoposu, yani papa, bütün Hıristiyanlar'ın önderi ve kilisenin başıydı, ama kralların desteğine de gereksinim duyuyordu Bazen kilise ya da devletin izlediği siyaset konusunda krallardan biriyle papa arasında anlaşmazlık çıkar, büyük tartışmalar olurdu Papanın aynı zamanda İtalya'daki Papalık Devletleri'nin yöneticisi olması, bu ilişkileri daha da karmaşıklaştınyordu (bak Papa)
Hıristiyanlık yaygınlaştıkça birliğini koruyamadı Daha 2 yüzyılda Hıristiyanlar arasındaki anlaşmazlıklar bazı grupların kiliseden ayrılmasına yol açmıştı Doğuda kilise, devletin ve hükümdarların egemenliğine girerken, batıda papaya bağlı, krallardan bağımsız bir güç olarak gelişti ve devletler
üzerinde dinsel otoritesini kabul ettirdi 1054'te kilise doğu ve batı olarak bölündü Böylece batıda papanın başında bulunduğu Katolik Kilisesi, doğuda ise papanın otoritesini tanımayan Ortodoks Kilisesi kuruldu Ayrılmanın asıl etkisi, uzun yıllar sonra batıdaki Hıristiyanlar'ı doğu ile karşı karşıya getiren Haçlı Seferleri'yle ortaya çıktı Daha sonra Katolik Kilisesi'nin para sıkıntısı çekerek, günahların bir bölümünün para karşılığı bağışlanabileceğin! açıklaması ve bunu uygulamaya koyması yeni bir bölünmeye neden oldu
1517'de Alman din adamı Martin Luther, kilisenin bu gibi uygulama ve öğretilerini açıkça sorgulamaya başladı Bu sorgulama Reform hareketi ve Protestan kiliselerinin kurulmasıyla sonuçlandı(bak Reform) Başlangıçta Protestan reformcuları, yalnızca, kilisenin öğreti ve uygulamalarında bazı değişiklikler yapmak istediler Ne var ki, bunu gerçekleştiremeyince kilise bölündü Protestan Kilisesi, Katolikler'e karşı mücadele ederken papanın otoritesinden hoşnut olmayan krallardan yardım gördü Böylece kilisenin devlet üzerindeki yetkisi azaldı Protestanlık da kendi içinde çeşitli ulusal kiliselere bölünürken, bazı Protestan gruplar kendilerini herhangi bir devletin desteği ve ilişkisi dışında tuttu Bunlar Hür Kiliseler adıyla anılageldi İngiltere'de VIII Henry döneminde kilise, papalıktan ayrıldı ve Anglikan Kiliseleri, Reform'un temel ilkelerini benimsedi
16 yüzyılda başlayan keşifler ve sömürgecilik hareketleriyle birlikte, özellikle de 19 yüzyılda Hıristiyanlık bütün dünyaya hızla yayıldı Katolikler ve Protestanlar giriştikleri misyonerlik çalışmalarıyla bu dini Asya, Amerika, Afrika ve Avustralya'ya taşıdılar Ne var ki, bu hızlı gelişme, Hıristiyanlık'ın dünyadaki etkisinin giderek zayıflamasının önüne geçemedi Amerikan Bağımsızlık Savaşı'ndan sonra bu ülkede din ile devlet işleri birbirinden ayrıldı ve bu olay devletin, kilisenin etki alanı dışına çıkarılmasına örnek oldu
20 yüzyılda kiliselerin ^üye sayısında bir düşme görüldü Bu arada kilise ayinleri yalınlaştırıldı Rahipler sıradan insanlarla birlikte çalışmaya özendirildi Daha önceleri yalnızca rahiplerin yerine getirdiği bazı sorumluluklar kilise üyelerince de üstlenilmeye başlandı Eskiden vaftiz, tövbe, nikâh gibi kutsama ayinleri yalnızca erkek din görevlilerince yerine getirilirken, kadınlar da bu gibi işlerde görevlendirildi
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|