Şengül Şirin
|
Hıyar- Cucumis Sativus- Kabakgillerden Otsu Bir Bitki
Hıyar- Cucumis Sativus- Kabakgillerden Otsu Bir Bitki
Kabakgillerden otsu bir bitki olan hıyarın {Cucumis sativus) gevrek, bol sulu meyveleri serinletici ve susuzluğu giderici özelliğiyle hem çiğ, hem turşu olarak çok sevilir Ayrıca salataların vazgeçilmez çeşnisidir; bu yüzden yurdumuzun birçok yöresinde bu bitki, özellikle de meyveleri hıyardan çok salatalık adıyla bilinir Turfanda sebzeciliğin yaygınlaşmasından önce hıyar yalnız yazın taze olarak yenir, kış için limonlu ya da sirkeli suda turşu yapılarak saklanırdı Çünkü anayurdu Hindistan olan ve bu yörede en az 3 000 yıl önce tarımına başlanan hıyar soğuğa hiç dayanıklı olmayan bir ılıman iklim bitkisidir Ama yurdumuzda ve bütün ılıman iklim kuşağında yazın tarla ya da bahçelerde, kışın seralarda yetiştirilerek yıl boyunca meyve alınmaktadır Soğuk ülkelerde ise yazkış yalnızca seralarda yetiştirilir
Kabakgiller familyasının çoğu üyeleri gibi sürünücü ya da tırmanıcı bir bitki olan hıyar, yaprak saplanndan çıkan dallanmış sülükleriyle toprağın üzerinde yayılır Gövdesi dikenli, geniş ve tüylü yapraklan üç ya da beş dilimlidir Çan biçimindeki açık sarı renkli çiçekleri bireşeylidir; yani çiçeklerden bir bölümü yalnızca çiçektozu üretir (erkek çiçekler), bir bölümü de döllenerek meyveye dönüşür (dişi çiçekler) Silindir biçimindeki ince uzun meyveler körpeyken kabuğu parlak koyu yeşil renkte ve üzeri pütürlüdür Büyüyüp irileştikçe bu pütürler kaybolarak yüzeyi kayganlaşır,
iyice olgunlaştığında da rengi sarıya doğru açılır Ama bu kadar olgunlaşmış hıyarlar artık çiğ yemeye, salata ya da cacık yapmaya elverişli değildir Çünkü meyvelerin kabuğu ve tohumlan (çekirdekleri) sertleşmiştir Körpe hıyar turşusu yapmak için bile meyveleri 12 santimetreden fazla büyümeden toplamak gerekir Meyvelerin fazla besin değeri yoktur, ama A ve C vitaminleri açısından zengindir
Türkiye'de melezleme yoluyla üretilmiş yerli çeşitlerden Langa hıyarının meyveleri uzun, kalın ve çok çekirdekli, Çengelköy hıyarınınki ise gevrek, çok sulu ve çekirdeksizdir Meyveleri en çok 510 cm uzunluğunda, az çekirdekli ve yüzeyi çok pütürlü bir hıyar çeşidi olan kornişondan daha çok turşu yapılır Turşusu çok sevilen acur (Cucumis flexuosus) da hıyarın yakın akrabasıdır Bu bitkinin meyveleri bazen düz, bazen yay gibi bükülerek 1 metreye kadar uzayabilir Kabuğu beyazımsı yeşil renkte, üzeri hafif tüylü ve uzunlamasına çizgilidir
Soğuktan, özellikle dondan çok etkilenen hıyar en iyi 20°C30°C sıcaklıkta ve bol güneşli yerlerde yetişir Tohum ekmek ya da fideleri dikmek için ılıman iklimli yörelerde en uygun mevsim toprağın ısınmaya başladığı ilkbahar sonlarıdır Bitkinin en büyük düşmanı olan hıyar böceğiyle ve mantar hastalıklanyla savaşmak için kurşun arsenat katılmış bordo bulamacı (bakır sülfat, sönmüş kireç ve su karışımı) püskürtmek etkili olur
Yol kenarlannda ve kırlarda kendiliğinden yetişen, aynı familyadan başka bir bitki de eşekhıyarı {Ecballium elaterium) adıyla bilinir Bu bitkinin hıyarı andıran küçük, şişkin ve bol tüylü meyveleri yenmez Ama olgunlaştığında patlayarak içindeki tohumlan 6 metre kadar uzağa fırlatması bitkinin ilginç bir özelliğidir
HIZ, en genel tanımıyla, hareketli bir cismin belirli bir zaman aralığında aldığı yolun uzunluğudur Örneğin, hızı saatte 100 km olan bir otomobil hiç durmadan yol aldığında bir saat sonra başlangıç noktasından 100 km uzakta olacak demektir Ama otomobil bu bir saat boyunca hep aynı hızla gidemez Trafiğin ve yolun durumuna bağlı olarak bazen hızlanır, bazen yavaşlar Bu nedenle, sözgelimi 200 kilometrelik yolu 4 saatte alan bir otomobilin ortalama hızı saatte 50 kilometredir Yol boyunca bu ortalama hızın bazen üstüne çıkan, bazen altına düşen otomobilin sürücüsü hız göstergesine bakarak ortalama hızını söyleyemez Çünkü bu göstergede okunan değer anlık hızadır; yani ortalama hızın o anda ulaştığı sınır değeri ya da matematikteki tanımıyla limitidir
Bu otomobil örneğinde hız, hareketin yönünden bağımsız sayısal bir değer olarak alınmıştır Otomobilin hızını hesaplarken, yol boyunca hep aynı doğrultuda gitmeyip yön değiştirmesi göz önüne alınmaz Oysa fizikte hareketli bir cismin hızı hareketin yönüyle birlikte belirtilir ve cismin yalnızca o doğrultudaki konum değişikliği için geçerlidir Örneğin çember biçiminde döşenmiş rayların üzerinde dolanan bir oyuncak treni ele alalım Bu oyuncak trenin hızı sabittir; birim zamanda hep aynı uzunlukta yol alır Ama fizikteki tanımıyla hızı sabit ve düzgün sayılamaz, hareketi de düzgün doğrusal hareket değildir; çünkü birim zamanda aldığı yol eşit olsa da hareketin yönü sürekli değişmektedir Demek ki bir cismin düzgün doğrusal hareket yapabilmesi için hep aynı doğrultuda sabit bir hızla yol alması gerekir Ne var ki bir cisim bu tanıma uygun düzgün hızını uzun süre koruyamaz Örneğin yüksekten bırakılan bir taş hep düşey doğrultuda aşağıya doğru düşer, ama düşme hızı saniyede 9,75 metre artar; yani her saniye 9,75 metre daha fazla yol alır {bak YERÇEKİMİ)
Bir cismin hızının belirli bir zaman aralığındaki bu artış miktarına ivme denir Düşen taş Örneğinde ivme, düşüşün her saniyesi için, saniyede 9,75 metredir Başka bir deyişle taşın ivmesi saniyede 9,75 metre bolü saniye ya da kısaca 9,75 m/sn2'dir Eğer taş yukarıya fırlatılmış olsaydı düşey doğrultudaki hızı artmayacak, azalacaktı; bu yavaşlamaya bazen eksi ya da negatif ivme de denir Düşey doğrultuda yukarıya fırlatılan taşın negatif ivmesi de 9,75 m/sn2'dir Fizikte ivme, belirli bir doğrultudaki hızın (ister azalsın, ister artsın) zaman içindeki değişme oranı olarak tanımlanır Örneğin, düz bir yolda kuzeye doğru giden bir otomobilin hızı 30 saniye içinde saatte 20 kilometreden saatte 50 kilometreye çıkmışsa, bu otomobilin 30 saniyelik süredeki ortalama ivmesi saniyede 1 km/saattir {Ayrıca bak İVME )
Bir uçak ya da bir gemi için aynı anda iki ayrı doğrultuda iki ayrı hızdan söz edilebilir Çünkü bir yandan uçağın ya da geminin motoru, öte yandan rüzgârın ya da deniz akıntısının itme kuvveti taşıta ters yönlerde iki ayrı hız kazandırır Bu durumda taşıt bu iki itme kuvvetinin ortak etkisinden doğan bir bileşke /ıızz'yla yol alır Örneğin bir uçak saatte 50 km hızla kuzeyden güneye doğru esen bir rüzgâra karşı saatte 900 km hızla kuzeye (ters yöne) uçuyorsa, bu uçağın yeryüzüne göre bileşke hızı kuzeye doğru saatte 850 kilometredir Bileşke hızının itme kuvvetlerinden hiçbirinin doğrultusuyla çakışmadığı biraz daha karmaşık bir örneği inceleyelim Sözgelimi saatte 2 km hızla kuzeyden güneye doğru akan bir ırmağın karşı kıyısına ulaşmak üzere saatte 2 km hızla batıdan doğuya doğru yol alan bir kayığın bileşke hızı ne güneye, ne de doğuya yönelir Bu hızın doğrultusunu, yani kayığın hangi yöne gideceğini ancak bir dik üçgen yardımıyla bulabiliriz
Bu üçgenin iki dik kenarından biri küreklerin itme kuvvetinin, öbürü su akıntısının kayığa kazandırdığı hızı, dik açının karşısındaki üçüncü kenar olan hipotenüs ise kayığın bileşke hızını gösterir Hipotenüsün uzunluğu bileşke hızının büyüklüğünü, doğrultusu da bileşke hızının (kayığın) yönünü verir Hipotenüsün uzunluğunu bulmak için, bir dik üçgende dik kenarların karelerinin toplamının hipotenüsün karesine eşit olduğunu belirten Pisagor teoreminden yararlanılır (bak MATEMATİK; PİSAGOR) Örneğimizde dik kenarların uzunluğu 2 km olduğuna göre, hipotenüsün karesi 2 + 2: = 8'dir 8'in karekökü de yaklaşık 2,8 olduğundan söz konusu kayık saatte 2,8 km hızla güneydoğuya doğru yol alacaktır
Hareket etmekte olan iki cismin hızlarının doğrultusu da birbirlerine göre değişir Örneğin hareket halindeki bir trenin ya da otomobilin içindeki bir yolcu, düşey doğrultuda yere doğru inen yağmur damlalarını eğik bir doğrultuda düşüyormuş gibi görür Daha doğrusu yağmur damlalarının bu göreli hareketi düşeyle belirli bir açı yapar Aynı nedenle, saatte 80 km hızla güneye doğru yol alan bir taşıtın hızı, saatte 40 km hızla kuzeye doğru giden başka bir taşıta göre saatte 120 kilometredir Yani ikinci taşıttaki kişi, kuzeyden gelen taşıtı saatte 120 km hızla kendisine doğru yaklaşıyormuş gibi görür Her zaman sabit olan ışık hızının dışında, bir gözlemcinin ölçtüğü bütün hızlar görelidir (Ayrıca bak GÖRELİLİK KURAMI )
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|