|  | Göçebelik |  | 
|  07-06-2009 | #1 | 
| 
Şengül Şirin   |   GöçebelikGöçebelik Sürekli yer değiştiren toplumlara göçebe denir  Göçebe ya da göçer sözcüğü, eskiden, yalnızca, hayvan yetiştiren ve hayvanları otlatmak için bir otlaktan öbürüne dolaşan insanları tanımlamak için kullanılırdı  Ama bu sözcük, günümüzde hayvan beslesin ya da beslemesin, sürekli yer değiştiren tüm toplulukları kapsar  Göçebeler genel olarak iki gruba ayrılırlar: Avcı ve toplayıcılar ile çoban göçebeler  Avcı ve Toplayıcılar Yaklaşık 30100 kişiden oluşan avcı ve toplayıcılar, oldukça iyi tanıdıkları alanlarda dolaşırlar  Kök ve bitki toplar, küçük av hayvanlarını avlar, bazen de balık tutarlar  Yaklaşık 12 bin yıl önce, dünyadaki insanların tümü avcılık ve toplayıcılıkla yaşardı  Ama bugün yalnızca birkaç gerçek avcı ve toplayıcı göçebe grubu kalmıştır  Bunların tümü de, ürün ve hayvan yetiştirilemeyen yerlerde yaşar  Genelde erkekler avlanır, kadınlar yiyecek toplar  Dolaştıkları topraklar üzerindeki su çukurlarının ve yenebilir bitkilerin yerlerini bilirler  Günümüzde, Filipinler ve Malezya' da çevrelerinden yalıtılmış bir biçimde yaşayan bazı topluluklar, Amerika ve Avustralya Yerlileri'nin bir bölümü, Afrika'nın Buşman (San) ve Pigmeler'i avcılık ve toplayıcılık yaparak yaşamlarını sürdürürler  Çoban Göçebeler Çoban göçebeler, geleneksel olarak, sürüleri ve eşyaları ile birlikte geniş gruplar halinde dolaşırlar  Bugün azalmış olmalarına karşın, dünyadaki çoban göçebelerin sayısı, avcı ve toplayıcılardan çok daha fazladır  Günümüzde, çoban göçebelerin çoğu gerçek göçebeler olmaktan çıkmıştır  Bunlar, yaşamlarının önemli bölümünü yerleşik düzende geçirirler  Bazı çoban göçebeler, yılın büyük bölümünde belirli bir bölgede yaşar  Burada ya kendileri toprağı eker ve ürün yetiştirir ya da yiyeceklerinin bir bölümünü, tarımla uğraşan komşularıyla, hayvansal ürünlerini değiş tokuş ederek elde ederler  Başka yerlere ise yalnızca hayvanlarına uygun otlaklar bulmak amacıyla ve kısa dönemler için göçerler  Bunlar düzenli mevsimlik göçlerdir  Başka bazı göçebeler, sürüleri için elverişli otlakların durumuna göre, daha düzensiz bir biçimde hareket eder  Avcı ve toplayıcılar gibi bunlar da uygun otlakların ve suyun nerede olabileceğini, yabani ürünlerin nerede yetiştiğini bilirler  Arap çöllerindeki Bedeviler, Batı Afrika'nın Fulaniler'i ve Kenya'da yaşayan Masailer çoban göçebelerdir  Bazı göçebe gruplar da daha çok alışveriş yaparak yaşamlarını sürdürür  Tamirat yapar, basit eşyalar üreterek satar ya da uğradıkları yerlerde geçici işlerde çalışırlar  Bunlar içinde en bilinenleri Çingeneler'dir (bak  ÇİNGENELER)  Çoban göçebeler binlerce yıl boyunca, özgürce dolaşabildiler  Bu göçebeler zamanla, Asya ve Afrika'da geniş topraklan denetleyebilmeye başladılar  Buralarda ilk olarak yerleşmiş halkları egemenlikleri altına aldılar ve bazen de yurtlarından sürüp çıkardılar  Evcil hayvanları taşıma işlerinde kullanarak, uzun yolculuklar yapabildiler ve ticaretle uğraştılar  Çoban göçebelerin 19  yüzyıla kadar özgürce dolaşabildikleri bu yerlerde devletlerin kurulması göçebe yaşam biçimini tehlikeye düşürdü  Ayrıca, hükümetler yerleşik düzende yaşayan insanların bulunduğu bölgeleri denetlemenin daha kolay olacağını anladı ve insanların dolaşımına kısıtlamalar getirdi  Kuraklık zamanlarında bulundukları bölgeden ayrılmaları yasaklanan birçok çoban göçebe açlıktan öldü  Örneğin Afrika'da, 1970'ler ve 1980'lerin şiddetli kuraklık yıllarında, göçebeler öldürücü açlıktan eskisine göre daha çok etkilendiler  Türkiye'de Göçebelik Ülkemizde göçebelerin ya da göçerlerin sayısı günümüzde epeyce azalmış durumdadır  Ama geçmişte Doğu ve Güneydoğu Anadolu, Ege ve Akdeniz bölgelerinin dağlık kesimleri, özellikle Toros Dağları göçebelerin yoğun olarak yaşadığı yörelerdi  İlkbaharda hayvanlarını önlerine katarak yaylalara göçerler, çadırlarını kurarak kış gelinceye kadar yüksek dağlarda yaşarlardı  Kışın gene hayvanlarıyla birlikte ovalara inerlerdi  Anadolu Selçuklu Devleti ve Osmanlı Devleti döneminde göçebeler yerleşmeye zorlanmış ve bu yüzden devlet güçleri ile aralarında şiddetli çatışmalar olmuştur  Dadaloğlu birçok şiirinde bu olayları dile getirmiştir (bak  BABAİ AYAKLANMASI: DADALOĞLU)  Günümüzde göçebelerin büyük bir bölümü toprağa yerleşmiştir  Göçebeler 1950'lere kadar bol bol otlak bulabiliyorlardı  Ama bu tarihlerden sonra Türkiye nüfusunun hızla artması ve makineli tarımın yaygınlaşması otlakların tarım alanı olarak kullanılmasına yol açtı  Bu durum göçebeleri zor duruma düşürdü  Eskiden ıssız dağ başlarını, yaylaları şenlendiren, buralarda rahatça yaşama olanağı bulan göçebeler, çadırlarını kurdukları yerlere artık kira ödemek zorundaydılar  Oldukça azalmış durumda olan otlaklar da sürülerini besleyemez oldu  Çoğu göçebe ailesi bu zor durumdan kurtulmak için toprağa bağlanarak yerleşik yaşama biçimine geçti  Günümüzde sayıları tam olarak bilinmemekle birlikte, göçebe nüfusunun büyük çoğunluğu Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da Şanlıurfa, Bingöl, Tunceli, Mardin, Siirt, Diyarbakır, Muş, Bitlis, Ağrı ve Hakkâri'de yaşamaktadır  Bu göçebeler aynı soydan gelen, dinleri, dilleri aynı olan ailelerden oluşan ve "aşiret" denen büyük topluluklar halinde yaşarlar  Göçebe aşiretler genellikle küçükbaş hayvancılıkla uğraşır  Hayvanların et, süt, yün gibi ürünleri tek geçim kaynaklarıdır  Göçebeler kış aylarını Şanlıurfa, Mardin, Diyarbakır yöresinde, Güneydoğu Anadolu bozkırlarında geçirirler  Yaz aylarında ise Van Gölü, Bingöl ve Tunceli çevresindeki yaylalara çıkarlar  Günümüzde hızla azalmakta olsa da, güney bölgesinin yüksek dağlarında ve Batı Anadolu'nun dağlık yörelerinde yaşayan küçük göçebe toplulukları da vardır  Hayvancılıkla geçinen bu göçebe Türkmenler'e "yörük" denir  Yörükler aşiretlere oranla oldukça küçük topluluklardır  Birkaç çadırdan oluşan evleri, sütünden, etinden, yününden yararlandıkları küçükbaş hayvanları ile yaşamlarını sürdürürler  Yörük kadınlarının dokudukları kilimler, heybeler geleneksel el sanatlarımızın bugün de değerini koruyan ilginç örnekleridir  Bu kilim ve heybelerdeki renk ve desen inceliği, çeşitliliği ve canlılığı az bulunur güzelliktedir   
				__________________  Arkadaşlar, efendiler            ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler,            müritler, meczuplar memleketi olamaz  En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet            tarikatıdır   | 
|   | 
|  | 
|  |