06-30-2009
|
#1
|
Şengül Şirin
|
Cenab Şahabeddin (1870-1934)
Cenab Şahabeddin (1870-1934)
Cenab Şahabeddin, Edebiyatı Cedide Akımı'nın Tevfik Fikret'ten sonra en ünlü şairidir (bak Edebiyati Cedide) Manastır'da doğan Cenab Şahabeddin, babası Binbaşı Osman Şahabeddin Bey Plevne Savunması'nda şehit düşünce annesiyle birlikte İstanbul'a geldi Babası gibi asker olmak istediğinden öğrenimini askeri okullarda sürdürerek 1880'de Gülhane Askeri Rüştiyesi'ni, 1889'da Askeri Tıbbiye'yi bitirdi ve hekim yüzbaşı oldu Başarılı bir öğrenci olduğundan uzmanlık eğitimi için Paris'e gönderilerek burada dört yıl deri hastalıkları konusunda çalışma yapması sağlandı
Yurda dönüşünden sonra Karantina İdaresi'nde, Mersin'de, Rodos'ta ve Cidde'de hekimlik yaptı Ama Cenab Şahabeddin'in amacı, genç yaşlardan beri ilgi duyduğu edebiyatla ve özellikle de şiirle uğraşmaktı Son görevi sıhhiye müfettişliğinden 1914'te kendi isteğiyle emekli oldu Daha sonraki yıllarda Darülfünun (İstanbul Üniversitesi) Edebiyat Fakültesi'nde çeviri, batı ve Osmanlı edebiyatı dersleri verdi 1918'de gazeteci yazar Süleyman Nazif ile birlikte Hadisat gazetesini çıkardı
Önceleri yenilik yanlısı olan Cenab Şahabeddin daha sonra dilde, edebiyatta eskiyi sürdüren bir tavır almış, siyasal alanda da tutuculuğu benimsemişti Anadolu'da başlayan Kurtuluş Savaşı'na karşı olumsuz tutumunu gösteren yazılarını Peyamı Sabah gazetesinde yayımlıyordu Öğrencileri bu tutumuna tepki gösterince 1921'de okulu bırakmak zorunda kaldı Kurtuluş Savaşı başarıya ulaştıktan sonra tutumunu
değiştirdiğini gösteren yazılar yazdıysa da inandırıcı olamadı Bundan sonra siyasetten uzak, yalnız bir yaşam sürdürdü Fransızca, Arapça, Farsça bilen ve yabancı dil öğrenmeyi bir tutku haline getiren Cenab Şahabeddin yaşamının bu döneminde Almanca, İtalyanca ve İngilizce de öğrendi Türkçe sözlük hazırlığı beyin kanamasından ölmesiyle yarıda kaldı
Cenab Şahabeddin'in şiire ilgisi tıp öğrencisiyken başlamıştı O yıllarda şair Muallim Naci ile tanışmış ve şiir sanatının, özellikle de Divan şiirinin inceliklerini Öğrenmeye koyulmuştu 15 yaşındayken şiirleri çeşitli dergilerde yayımlandı Daha 17 yaşındayken de ilk ve tek şiir kitabı olan Tâmâfı çıkardı Bu ilk şiirlerinde olduğu gibi sonraki şiirlerinde de Cenab Şahabeddin için ana tema doğadır ve doğadaki sesleri şiirlerinde yansıtmak gibi ilginç bir amacın peşindedir Cenab Şahabeddin, Divan şairlerinden
esinleniyordu ama, aynı zamanda Fransız sembolist (simgeci) şiirin etkisindeydi {bak SEMBOLİZM) Bütün şiirlerini aruzla yazmasına karşılık, tek bir aruz kalıbına bağlı kalmıyor, her dizede başka kalıplar kullanıyordu Serbest müstezat denilen bu şiir biçiminin Tevfik Fikret'ten sonra başarılı bir uygulayıcısıydı 1891'de yayımlanmaya başlayan Serveti Fünun dergisinin yönetimini 1895'te Tevfik Fikret aldıktan sonra Cenab Şahabeddin de bu derginin yazarlarından biri oldu
Cenab Şahabeddin, içerik yönünden Türk şiiri için yenilik sayılan tutumunu Edebiyatı Cedide topluluğu içinde de sürdürdü ve yazılarıyla savundu Öte yandan hece veznini küçümseyen, dilde yenileşmeye şiddetle karşı çıkan yazıları da yayımlandı
Türk şiirinde ilk kez bir Fransız şiir biçimi olan sone'yi kullanan şair olarak da tanınan Cenab Şahabeddin son şiirlerinde yalınlaşmaya özen gösterdi
Cenab Şahabeddin gezdiği yerlerle ilgili izlenimlerini, Hac Yolunda (1909), Afakı Irak (1915), Avrupa Mektupları (1919), makalelerini Evrakı Eyyam (1915) adlı kitaplarında topladı Ayrıca şairin Yalan (1911'de yazıldı, 1913'te oynandı ama basılmadı),Körebe (1917), Küçük Beyler veya Derse Devam Edelim (daha sonra Züppeler adıyla operet oldu) adlı oyunları, Vilyam Şekspiyer (1931) adlı William Shakespeare üzerine bir incelemesi vardır
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|
|