06-29-2009
|
#1
|
Şengül Şirin
|
Baharat Yolu
Baharat yolu
Başta beslenme olmak üzere birçok alanda kullanılan baharat çok eskiçağlardan başlayarak uzun süre önemli ve pahalı bir ticari mal olmuştur Sümer, Asur, Eski Yunan ve Roma'da ilaç yapımında, dinsel törenlerde, kutsal yağ ve merhemlerin hazırlanmasında çeşitli baharat kullanılırdı Ortaçağ Avrupa'sında soyluların sofralarındaki yemeklere tat veren baharatı,
pahalı olması nedeniyle ancak varlıklı kimseler satın alabiliyordu Kuşkusuz en önemli işlevi et ve balık gibi kolay bozulabilen besin maddelerinin uzun süre saklanmasını sağlayabilmesiydi
Bu dönemde baharat Avrupa'ya iki ayrı yoldan gelirdi Bunlardan biri Orta Asya üzerinden geçen İpek Yolu'ydu (bak İPEK Yolu) Öbürü ise Hindistan ve Seylan'dan (Sri Lanka) başlar, denizyoluyla ya Kızıldeniz'deki Akabe Körfezi'nde ya Yemen kıyılarındaki limanlarda ya da Basra Körfezi'nde son bulurdu Bundan sonra karayolu serüveni başlar
, baharat kervanlarla Fenike ve Filistin kıyılarına, Mısır'da İskenderiye'ye ve Karadeniz'e ulaştırıldıktan sonra gene denizyoluyla Avrupa'ya taşınırdı Baharatın hemen hemen iki yılda tamamlanan bu tehlikelerle dolu güç yolculuğu boyunca izlediği yola Baharat Yolu (Caddei Baharat) adı verilmişti
Baharat Asya ya da doğu ülkelerinin ürünüydü İÖ 3000 yıllarında Çinliler tarafından başlatılan baharat ticareti daha sonra Araplar'ın eline geçerek gelişti Bu kârlı alışverişi başkalarına kaptırmak istemeyen Araplar yüzyıllarca baharatı nereden sağladıklarını gizlemişlerdi Baharatın kanatlı yırtıcı hayvanlarca korunan sığ göllerde ya da zehirli yılanlarla dolu vadilerde yetişen bitkilerden elde edildiğini anlatarak dehşet uyandırırlardı Böylece rakiplerinin cesaretini kırarken öte yandan, bu tehlikeli ticaretin karşılığı olarak fiyatları yüksek tutuyorlardı
10 yüzyıldan sonra Venedik, Doğu Akdeniz'e ulaşan baharat ticaretini yavaş yavaş ele geçirerek zenginleşmeye başladı 13 yüzyılda Ortadoğu ticaretinde bütünüyle söz sahibi olan Venedik bu üstünlüğü 15 yüzyıl ortalarına kadar sürdürdü Araplar'dan aldığı baharatı Avrupa'nın batısındaki ve kuzeyindeki alıcı ve dağıtımcılara çok yüksek fiyatlarla satıyordu
Ortadoğu'daki baharat ticaretinin kaynağını bilen ama Venedik egemenliğini bir türlü kıramayan Avrupalılar 15 yüzyılın sonlarında baharat üreten ülkelere doğrudan ulaşmak amacıyla yeni yollar aramaya başladılar Marko Polo gibi gezginlerin Uzakdoğu'ya yaptıkları geziler, baharat yetiştiren ülkeleri sır olmaktan çıkarmıştı Bu yıllarda Osmanlılarda özellikle her iki ticaret yolunu egemenlikleri altına alacak biçimde yayılmaya başlamışlardı Sonunda Vasco da Gama 1498'de Ümit Burnu'nu dolaşarak Hindistan yolunu açtı Kristof Kolomb Batı Hint Adaları'na, Macellan Güney Amerika'yı dolaşarak Doğu Hint Adaları'na vardı Böylece baharat üreten ülkelere yeni yollar açılmış oluyordu Bunun bir anlamı da kuşkusuz, baharat ticaretinde Venedik tekelinin kırılması ve Baharat Yolu' nun önemini yitirmesiydi
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|
|