|
|
Konu Araçları |
başlık, başlıklarıtürklerde, başlıkşapkaavrupa |
Başlık-şapka-avrupa Başlıkları-Türkler'de Başlık |
06-27-2009 | #1 |
Şengül Şirin
|
Başlık-şapka-avrupa Başlıkları-Türkler'de BaşlıkBaşlık-şapka-avrupa başlıkları-Türkler'de başlık Başlık ve şapka, biçim açısından öbür giysilerden daha fazla çeşitlilik gösterir Türban, silindir şapka, bere, hasır şapka ve fes gibi çeşitli şapkalan kadınlar ve erkekler yüzyıllardır giymektedir Önceleri şapkalar, süs olsun diye değil, sıcak ya da soğuktan korunmak için olduğu kadar onu giyen kişinin toplumsal bakımdan özel bir konumu olduğunu belirtmek için de kullanılıyordu Örneğin krallar, kabile şefleri ve rahipler özel başlıklar giyerlerdi Günümüzde de kral tacı, piskopos başlıkları, subay şapkalan, üniversiteyi bitiren öğrencilerin giydikleri kepler gibi başlıklar, kişilerin belirli toplumsal konumlarını simgelemektedir Çok eskiden, bir savaşçı bir eve girdiğinde miğferini çıkarır ve elini uzatırdı Miğferini çıkararak ev sahibine güvendiğini, elini uzatarak da elinde silah gizlemediğini gösterirdi Bir saygı gösterisi olarak şapkaya elle dokunarak ya da onu çıkararak selam verme, bu eski adetin günümüzde yaşayan biçimidir Eskiçağlar Günümüzde, kadın şapkalanna göre çok gösterişsiz olan erkek şapkalan, geçmişte daha süslüydü İÖ 3200'de Mısırlılar saçlarını tüylerle süslerlerdi Daha sonraları, başlarını güneşten koruyan, hoş kokulu yağlar sürülmüş peruklar kullarıdılar Doğuluların çoğu gibi, Mısırlılar da şapka giymezdi Mısır kralları, başlarına piskopos başlıklarına benzeyen bir taç takar ya da peruklarının üzerine bir keten bez geçirirlerdi Eski Mısır'da halk başı açık gezerdi İlk hasır şapka, Teb kentinde İÖ 2000'den kalma bir mezarın üzerindeki kabartmalarda, bir Suriyeli'nin başında görülmüştür İÖ 3000'de Girit Adası'ndaki Knossos'ta bir uygarlık kurmuş olan Minoslular, eskiçağların çok değişik ve çok süslü giysilerini giyiyorlardı Başlarına da uzun, sivri tepeli şapkalar ya da ters çevrilmiş vazo görünümünde yüksek başlıklar geçiriyorlardı Asurlular'ın da, bazıları günümüzdeki motosikletçi kasklarını, bazıları da sivri tepeli fesleri andıran çok değişik başlıkları vardı Persler türban ve başlık giyerlerdi Oysa Yunanlı tarihçi Herodot sanktan söz ediyor ve şöyle yazıyordu: "Persler'in kafataslarınınzayıf olmasının nedeni, başlarını korumak için yaşam boyu (sarık adı verilen) keçe şapkalar giymeleridir" Yunanlılar ile Romalılar çoğunlukla başı açık gezerler, zaman zaman pelerinleriyle başlarını örterlerdi Ne var ki, yolculuğa, ava ya da tiyatroya giderken, geniş kenarlı, düz bir keçe şapka giyerlerdi Yunanlılar'in petasos adı verilen şapkalan yoksul halk arasında yaygındı Eski Roma'da kölelerin başlarını örtmesi yasaklarımıştı Ama özgürlüklerine kavuştuklarında, kölelikten kurtulduklarının belir tisi olarak Frigler'in şapkalanna benzeyen koni biçimli başlıklar giyerlerdi Yunan uygarlığının daha sonraki bir döneminde, kadınlar saçlarını arkaya doğru tarayıp, eşarp ya da filelerle topladılar Eşarp saçın tümünü ya da bir bölümünü örterdi Şapka giymezlerdi, ama güneşten korunmak için şemsiye kullanırlardı Avrupa Başlıkları Ortaçağdan önce kadınlar gibi erkekler de saçlarını uzatırlardı Galyahlar ile Anglosaksonlar deriden yapılmış yumuşak başlıklar giyerlerdi Normanlar, Yunanlılar'in petasos' unu yeğlediler Eski bir Hıristiyan geleneğine göre, kadınların saçlarını örtmeleri gerekliydi En çok rastların, rahibelerin taktığı "vual" adı verilen bir tür peçeydi Bazı yerlerde, çok daha sonraları da vual kullanıldı Ama bu gelenek aslında 11 yüzyıla kadar sürdü 11 yüzyılda, tepesi sivri kukuleta biçimli, boynu ve omuzları örten ama yüzü açıkta bırakan başlıklar giyilmeye başlarıdı Çoğunlukla pelerinlere iliştirilen bu başlıkların kenarları 12 yüzyılda kürklerle süslendi Yaklaşık 1150'den sonra kadınların kullarıdığı vuale, "barbet" adı verilen ve çene altından geçen bir parça kumaş eklendi 40 yıl kadar sonra bu kumaş, boğazı ve göğsü örtecek biçimde uzatıldı 13 yüzyılın başlarında, başın üstündeki yuvarlak parça, giderek sert ve yüksek bir "kutu" biçimine dönüştü Haçlı Seferleri'ne (1113 yüzyıllar) katilan askerler Müslümanlar'ın giysi biçimlerini Avrupa'ya tanıttılar ve doğunun açık ve süslü saç biçimlerini getirdiler Kadınlar saçlarını boncuk ve taşlarla süsleyerek örüyorlardı Saçlara takilan taşların sayısı kadının toplumsal konumunu yansıtıyordu Erkekler de saçlarına önem veriyorlardı; çoğunlukla dalgalı olan erkek saçları omuzlarına kadar iniyordu Haçlı Seferleri'ne katilan askerlerin başlıklarından örnek alınan ilginç bir 13 yüzyıl başlığı, kaymaması ya da düşmemesi için, alından dolann bir file ya da kumaş parçasıyla bağlanır ve sıkı bir takke üzerine giyilerek çene altından tutturulurdu Kadınlar için de buna benzer bir başlık vardı 15 yüzyılda, kadın ve erkek başlıkları değişmeye başladı Erkeklerde çoğunlukla bir çeşit takke üzerine giyilen, kenarlı ve yüksek şapkalar moda oldu Bunun yanı sıra, omuz üzerinden dolann uzun bir atkıya iliştirilen kastor (kunduz kürkü) şapka da çok yaygındı Yüzyılın sonunda, keçe ya da kunduz kürkünden melon, silindir ve tepesi basık şapkalar giyiliyordu Kadın başlıkları öbür giyim eşyalarına göre çok daha göze çarpıcıydı Yaklaşık 1400'lerden başlayarak, yüzün her iki yanına, üzeri bir tülle örtülerek saçları gizleyen büyük yuvarlak süsler yerleştirilirdi Yaşlı kadınlar ile dullar, modası geçmiş olsa da, vual kullarımayı sürdürdüler 15 yüzyılın ortalanna gelindiğinde, kadın başlıklarında yeni biçimler görülmeye başlarıdı Bazıları boynuz ya da kâğıt sepeti biçimindeydi, bazıları da arı kovanına ya da kelebek kanadına benziyordu Belki de bunların en çok bilineni, çan kulesi biçimindeki şapkadır Bu, uzun bir vuali olan sivri tepeli bir şapkaydı ve yalnızca Avrupa'da giyiliyordu Bu şapkanın ingiltere'de kullanılan biçimi ise, ters çevrilmiş bir yüksüğü andırıyordu Bu tür başlıklar yalnızca evde giyiliyor, yolculukta ve sokakta gene kukuletalar kullanılıyordu 16 yüzyılda erkek şapkalan çok çeşitliydi En yaygın olanları, tepesi kare biçiminde olan ve Katolik din adamlarının giydikleanne benzeyen küçük şapkalar, İngiltere Kralı VIII Henry'nin portrelerinde sıkça görülen, kenarlı ve tüylü bereler ve kenarları yukarı dönük, çene altından bağların basık şapkalardı Bu başlıkların büyük bölümü yünden yapılırdı,ama modayı izleyenler kadife ya da taftadan olanları giyerlerdi I Elizabeth döneminde erkekler genellikle başı açık gezerlerdi; oysa bazı resimlerde erkeklerin, tepesi koni biçimli yüksek şapkalar ya da tüylü bereler giydiği de görülür Artık bir önceki yüzyılın karmaşık kadın şapkalannın yerini, iki yana sarkan vualler almıştı 16 yüzyılın ortalarında bu vuallerin önü sivri bir biçimde yükseltildi Elizabeth döneminde, modayı izleyen kadınlar zaman zaman, Fransız kukuletası diye bilinen ve başın arkasını örten bir başlık kullarıdılar Gene de çoğunlukla, şapka ya da vual kullarımayarak, saçlarına özenli biçimler verdiler ve değerli taşlarla süslediler İngiliz şövalyeleri 17 yüzyılda geniş kenarlı ve tüylü büyük şapkalar {sombrero) giyerlerdi ve kapalı yerlerde şapka çıkarmamak kibarlık olarak kabul edilirdi 17 yüzyılın ortalarında, şövalyeler artık saçlarını uzatmıyor, buna karşılık başın iki yanından, yukarı doğru kıvrilan peruklar kullarııyorlardı Sombrerolann başlık parçası bir süre uzun tutulduysa da, 1670'te kenarlarından biri yukarı doğru kıvrılarak tepesi de kısaltıldı Bundan 20 yıl sonra, artık küçülen bu şapka, bu kez de üç köşeli şapka biçimini aldı Kadınlar başı açık geziyor ve yolculuk sırasında erkeklerinkine benzeyen geniş kenarlı şapkalar, zaman zaman da evde başörtüsü takıyor ya da kukuleta giyiyorlardı 1690'dan sonra, ön tarafı yüksek olan ve kat kat kumaş ile telden oluşan "siperlik" ortaya çıktı ve 1713'e kadar modası sürdü 18 yüzyıl peruk çağıydı Önceleri, bugün İngiltere'de yargıçların taktığına benzeyen ya da arkada bir kuyruk bırakılarak bağların ve tüm başı saran peruklar kullanıldı Daha sonraları, 1750'lerde perukların tepesi yükseltildi; bukleler de arkada siyah bir filenin içinde toplandı Peruklara beyaz ya da gri pudra koyma adeti, 18 yüzyılın sonlarına gelindiğinde hemen hemen ortadan kalkmıştı Üç köşeli şapka 1780'lere kadar oldukça yaygındı; bu tarihte Napolyon'un giydiğine benzer bir şapka bunun yerini aldı Kadın modası sık sık değişti ve 1775'e gelindiğinde kadınlar saçlarını "kule" biçiminde toplamaya başladılar; takma saçlarla ya da yünlerle yükseltip küçük biblolarla süslediler Saçlarına daha sade bir biçim veren kadınlar, dantel başlıklar ve köylülerinkine benzeyen hasır şapkalar kullarııyorlardı Büyük şapkalar, tıpkı bir bebek arabasının siperliği gibi açılıp kapatılabiliyordu Fransız Devrimi (1789) sırasında erkeklerin giysileri iyice sadeleşti O zamandan bu yana erkeklerin şapkalan pek değişmemiştir Önceleri ABD'den getirilen kunduz kürkünden, daha sonra ipekten yapilan silindir şapkalar en yaygınıydı Bu şapkalar günümüzde de, bazı resmi davetlerde ve törenlerde giyilmektedir 1860'larda hasır şapka, 1870'lerde ise melon şapka yaygındı Üst bölümünde hafif bir çukurluğu olan ve günümüzde hâlâ giyilen yumuşak fötr şapka 1890'larda moda oldu En ilginç model değişiklikleri kadın şapkalannda görüldü İngiltere'de 1800'lerin başlarında türbanlar, başlıklar ve torba bonelermodaydı; 1830'larda ise hasırdan yapılmış, kurdelelerle ve fiyonklarla süslü, geniş kenarlı büyük şapkalar görüldü Tüm evli kadınların evde giydikleri değişik modelde boneler yüzyıl boyunca varlığını sürdürdü Öte yandan 1860'larda, baş aşağı vazoyu andıran şapkalar, tepesi basık şapkalar ve güneşli havalarda giyilen hasır şapkalann yanı sıra, kenarları yukarı dönük, yapma çiçek ya da meyvelerle süslenmiş şapkalar da giyildi Hasır şapkalar çok uzun zamandır hem kadınlar, hem de erkekler arasında çok yaygındı En iyi kalite hasır şapkalar ise, 300 yıl önce ilk getirildikleri yerin adıyla anılan "Panama" şapkalanydı Kuzey Amerika Kuzey Amerika'ya ilk yerleşenler genel olarak geldikleri ülkelerin giysilerini giyiyorlardı; ama en sık görülen İngiliz tarzı giyimdi Perınsylvania, Iowa ve Ohio'daki Alman göçmenler güneş şapkası, Püriten topluluklardaki kadın ve erkekler sivri tepeli yüksek şapkalar giyerlerdi Yüzyılın sonlarına doğru bu şapkalann yerini üç köşeli şapka ve peruk aldı Kadınlar 17 yüzyılda kukuleta da kullarıdılar 18 yüzyılın sonunda, ince yeşil ipekten büyük başlıklar görüldü Bu şapkalar, hintkamışı ya da "balena" ile uzunlamasına büzülür; baş üzerinde açılabilir ya da kapalı bir yelpaze gibi toplarıabilirdi Bu tür şapkalar, yüksek saç biçimlerinin moda olduğu bu donem için uygundu ve 1850'ye kadar kullanıldı 1850'lerden sonra değişik biçimde kadın ve erkek şapkalan moda oldu En yaygın model olan, kadınların evde giydikleri ve tüm başlarını örten başlıklar dönemi betimleyen birçok tabloda görülebilir Bunlar dantelden ya da ince ketenden yapılmış, fırfırlı ya da büzgülü büyük ve geniş başlıklardı; çene altında çapraz yapılarak, ensede bağlanırdı 20 Yüzyıl 20 yüzyılda birbirinin karşıtı iki tür şapka moda olmuştur Bunlardan biri, 1911'de kunduz kürkünden yapilan ve araba tekerleğine benzeyen koskocaman şapkalar, öbürü ise I Dünya Savaşı sonrasında görülen çan biçimli, küçük ve başı sıkı sıkıya saran şapkalardır 1920'lerde kadın şapkalan kaşlara kadar iniyordu Aynı dönemde erkeklerin silindir şapkalannın yerini, daha az resmi olduğu düşünülen fötr ve melon şapkalar aldı Güney Amerika'da giyilen, yüksek tepeli ve geniş kenarlı "sombrero", güneşten korunma sağlaması bakımından işlevseldi Günümüzde kadınlar daha çok resmi davetlerde ve çoğunlukla kışın şapka giyerler Geçmişte olduğu kadar şatafatlı olmamakla birlikte, şapkalar hâlâ modaya göre değişmektedir Asya ülkelerinden Japonya'da giyilen, takke biçimli kammuri parlak siyah ipekli kumaştan yapılır ve üzerindeki şeride imparatorluk arması olan krizantem işlenir Çinliler yayvan koni biçimli tek parçalı şapkalar kullanırlar Hindistan'da ise türban yaygın olarak kulllanılır Türkler'de Başlık Türk tarihinde en eski başlık örnekleri Orta Asya döneminden kalmadır Topkapı Sarayı'nda bulunan ve çok değerli resimler içeren Fatih Albümü'nde ve Orta Asya'nın çeşitli yerlerindeki Uygur duvar resimlerinde bu döneme ilişkin birçok erkek ve kadın başlıkları saptanmıştır Bu dönemde Türk başlıkları genellikle posttan yapılıyor ya da sarıklı keçekülahlardan oluşuyordu 11 yüzyıldan kalma, Kâşgarlı Mahmud'un Divanü Lügati'tTürk adlı sözlüğü başlık olarak "börk" sözcüğüne ve bunun "sukarlaç", "kızıklıg", "kuturma" ve "kıymaç" adlarıyla anılan dört ayrı çeşidine yer vermiştir Börklerin üstünde yer alan süslemeler ve sarıklar, giyenin mesleğini ve toplumsal konumunu yansıtırdı Börk daha sonra İran ve Anadolu'ya göç eden ve buralarda yerleşik ya da göçebe yaşamı süren Türkmenler'de, Selçuklu ve Osmanlı ordularında da kullanılmıştır Günümüzde de Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun kimi yörelerinde, börk denilen bir tür başlık kullanılmaktadır Osmanlılar'da börk Yeniçeri Ocağı'nın resmi başlığı olarak 1826'ya kadar kullanılmıştır Yeniçeri börkü "üsküf" diye de anılmış ve bu başlık yalnızca törenlerde giyilmiştir Yeniçeri Ocağı'na bağlı askerlerin rütbe ve sınıflarına göre farklılık gösteren börkleri vardı Günlük yaşamlarında yeniçeriler keçekülah giyerler, üzerine de sarık sararlardı Osmanlılar'da asker sınıfı dışında sivil halkın, devlet ve din adamlarının, padişahların kendilerine özgü başlıkları vardı Bu dönemin en yaygın başlığı kavuk ve külahtı Kavuk, yüzü çuha, içi astarlı, astar ile yüz arası pamukla doldurulmuş ve üzerinden çeşitli biçimlerde dikilmiş bir başlıktı Kulların kişinin toplumsal durumuna ve görevine göre "kallavi", "müceweze", "horasani", selimi", "yusufi", "örf, "kâtibi", "molla kavuğu" ve "tac" gibi kavuk çeşitleri vardı Kavuk hiçbir zaman sarıksız giyilmez, üzerine mutlaka kırmızı, siyah, beyaz ve yeşil renklerde sarık sarılırdı Padişah, sadrazam, vezir ve beyler değerli taşlarla süslenmiş kavuklar giyerlerdi Osmanlılar'da kavuk II Mahmud'un 1832'de fesi resmi başlık olarak kabul etmesine kadar kullanılmıştır Din adamları ise sarık sarmayı sürdürmüşlerdir Osmanlılar'da 19 yüzyıldan 20 yüzyıla kadar fes yaygın bir biçimde, resmi başlık olarak kullanılmıştır Türkler'in 16 yüzyılda Cezayirli denizciler aracılığıyla tanıdığı fes bir süre Türk denizcileri ve İstanbullu kadınlar tarafından da giyilmiştir 1827'de Koca Hüsrev Paşa kumandasında İstanbul'a gelen Osmanlı donanmasındaki gemicilerin başlarındaki fes, padişah ve ileri gelen devlet adamlarınca çok beğenilmiş ve bir süre sonra da askerlere zorunlu başlık olarak giydirilmiştir Tanzimat'tan sonra devlet memurları ve İstanbul halkınca da giyilmeye başların fes Cumhuriyet'in ilanının ardından 25 Kasım 1925'te çıkarilan ve Şapka Kanunu olarak bilinen yasayla kaldırıldı ve Türkiye'de genel başlık olarak şapka kullanılmaya başlarıdı Türklerde kadın başlıkları da her dönemde değişiklik göstermiş, döneme, modaya ve toplumsal duruma göre birçok başlık çeşidi kullanılmıştır Kadınlar fes giydikleri dönemde fesi yemeni, yazma, tülbent, krep gibi örtülerle süslemişlerdir Öteki kadın başlıkları arasında tepelik, tas, tac gibi fazla yaygın olmayan ya da özel günlerde giyilenler de vardır Tanzimat'tan sonra yaygınlık kazanan hotoz da, saç ya da yardımcı kumaşlar ve takılar kullanılarak giyilen bir kadın başlığıydı
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|