06-26-2009
|
#1
|
Şengül Şirin
|
Bizans Sanatı
Bizans sanatı
Bizans İmparatorluğu 1 000 yılı aşkın tarihi boyunca, yayıldığı bölgelerdeki çeşitli kültürlerle beslendi Kökeni Eski Yunan ve Roma sanatına dayanan Bizans sanatı Mısır, İran ve Suriye kültürlerinden de etkilenerek, doğu ve batı uygarlıklarının bir bireşimi olarak gelişti
Ortaçağda dünyanın en büyük kenti olan İstanbul gösterişli sarayları, kiliseleri, hipodromu, zafer takları, dikilitaşları ve kent surlarıyla aynı zamanda zengin bir kültür ve sanat merkeziydi En çarpıcı örneklerini mimarlık alanında veren Bizans sanatı, duvar resimleri, mozaik, minyatür ve fildişi işçiliği gibi süsleme sanatlarında da yetkin bir düzeye ulaşmıştı
Sanat tarihçileri Bizans sanatını üç döneme ayırırlar: Erken Bizans (330726), Orta Bizans (867 1204) ve Son ya da Geç Bizans dönemi (12611453)
Bizans mimarlık sanatının en belirgin özelliği dev boyutlu kubbeler kullanılmasıdır Erken Bizans döneminde başlıca iki tür yapıya rastlanır: Uzunlamasına eksenli bazilika biçimi ve kubbeyle örtülü merkezi plarılı yapı biçimi
Aynı dönemde Yunan ya da Latin haçı plarılı bazilika örneklerine de rastlanır İstanbul'daki İoannes Studios Kilisesi (İmrahor Camisi), Efes'teki Azize Meryem Kilisesi, Selarıik'teki Ayios Dimitrios Kilisesi ve Ayasofya'dan sonra İstanbul'un ikinci büyük kilisesi olan Aya İrini uzunlamasına eksenli bazilika türünün bilinen örnekleridir Kubbeyle örtülü merkezi plarılı yapilann en çarpıcı örneği, 532537 yılları arasında İmparator Jüstinyen tarafından yaptırilan Ayasofya (Hagia Sophia) Kilisesi'dir (Ayasofya Camisi)
Bu yapı
dünya mimarlık tarihinin başyapıtlarından biri sayılmaktadır {bak Ayasofya)
Kubbeli bazilika türünün öteki örnekleri İstanbul'daki Ermiş Sergios ve Ermiş Bakkhos Kilisesi (Küçük Ayasofya Camisi) ile Khora Kilisesi'dir (Kariye Camisi)
Bizans imparatorluk sarayı olan Tekfur Sarayı, Orta Bizans döneminin bir ürünüdür Bugün İstanbul'un Eğrikapı semtindeki kalıntılardan anlaşıldığına göre üç katlı olarak yapilan sarayın duvarları tuğla ve kesme taşla bezenmiştir
İstanbul kuruluşundan beri üç kez surlarla çevrilmiştir Bu surlardan bugünkü Cerrahpaşa semtinde bulunan Ese (İsa) Kapısı'ndan başka, I Theodosius'un yaptırdığı sonuncu surların Marmara kıyısından başlayarak Haliç kıyısında sona eren bölümü günümüze ulaşan tek kalıntıdır
5 km uzunluğunda olan sur 110 kule ile güçlendirilmiştir
İstanbul'un su gereksinimini karşılamak eskiçağlardan beri sorun olmuştur Kentin ilk kurulduğu dönemde su gereksinimi kaynaklardan ve küçük sarnıçlarla karşılanırken, zamanla kent nüfusu artmış ve su sorununa köklü çözümler getirmek zorunluluğu doğmuştur Binbirdirek Sarnıcı ve Yerebatan Sarayı, Bizans mimarlığının bu alandaki en ünlü iki örneğidir İmparator Constantinus'un yaptırdığı sarayın sarnıcı olan Binbirdirek 224 mermersütun üzerine; İmparator Jüstinyen tarafından yaptırilan Yerebatan Sarayı ise 336 sütun üzerine oturtulmuştur (bak Yerebatan SARAYI)
Mozaik resim sanatı ve duvar bezemeciliğinde yetkin bir düzeye ulaşan Bizans sanatının en güzel örnekleri Ayasofya, Kariye Camisi, Tekfur Sarayı ve Ravenna'daki San Vitale Kilisesi'ndedir Erken Bizans döneminin özelliklerini yansıtan bu yapıtlardaki hayvan figürleri ve mitolojik sahneler İranSasani geleneğinin etkilerini yansıtır Erken Bizans dönemi sanatındaki gelişme, kilise denetiminin güçlendiği, ikonalann yok edildiği dönemde (717867) durmuştur (bak İKONA)
Bu dönemde yüzeysel ve simgesel bir anlatımı benimseyen mozaik resim sanatı, haç ya da benzeri simgelere ağırlık vermiştir
Geç Bizans döneminde yaşanan ekonomik güçlükler, yeni yapılar yerine, var olan yapilann onarımı ya da ek yapılarla yetinilmesini zorunlu kılmıştır Dönemin başlıca yapilan Konstantin Lips Manastır Kilisesi güney yapısı (Fenari İsa Camisi), Hagios Andreas Kilisesi (Koca Mustafa Paşa Camisi) ve Khora Kilisesi'dir Geç Bizans döneminde kilisenin katı öğretilerinden ve denetiminden kurtuları resim sanatı, yeniden Helenistik ve Roma sanatına dönerek, doğalcı ve gerçekçi bir üslubu benimsemiştir
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|
|