|
![]() ![]() |
|
Konu Araçları |
arayışına, dost, ertuğrul, fırkateyni, japonların, osmanlı’dan, uzanan |
![]() |
Japonların Dost Arayışına Osmanlı’dan Uzanan El: Ertuğrul Fırkateyni |
![]() |
![]() |
#1 |
GöKKuŞaĞı
![]() |
![]() Japonların Dost Arayışına Osmanlı’dan Uzanan El: Ertuğrul Fırkateyni![]() “Bu ada (Japonya) ahalisinin (halkının) büyükleri ve uluları enselerinde birer perçem kor (saçlarını atkuyruğu şeklinde bağlarlar) ![]() Orta tabaka halkı başının yarısını yülür (saçlarının yarısını kazıtır) ![]() ![]() Hepsi kıllarını cımbız ile yolarlar ![]() ![]() ![]() ![]() Doğan çocukları sert soğuklarda bile ırmaklara sokup yıkarlar ![]() ![]() ![]() ![]() Avratlar ipekten kumaşlar giyer ve baştan ayağa dek örtünürler ![]() ![]() Erleri büyük tafra ile giyinmiş ve silahlanmış gezerler ![]() ![]() Kaz, tavuk ve benzeri hayvanları bile evlerinde, kirletirler diye, koymazlar, hep kırda gezdirirler ![]() ![]() ![]() Deniz kıyılarında ve şehirlerde alçak halli (düşük gelirli) olanlar zerzevat (sebze), pirinç ve balıkla geçinirler ![]() ![]() Türlü ziyafetler ederler ![]() ![]() ![]() Ve konuğa riayet ederler ![]() ![]() ![]() ![]() Büyüklere riayet olsun diye kendi elleriyle pişirirler ve maslahat için her evde bir küçük oda vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Meşhur Osmanlı âlimi Kâtip Çelebi’nin (1608–1656 tarihleri arasında yaşadı ![]() ![]() “Kaf Dağı’nın arkasındaki kayıp ülke” Japonya ve Japonlar hakkında, Osmanlı yöneticisi ile münevverinin bilgisi, Kâtip Çelebi’nin “Cihannüma”sı ile Kaşgarlı Mahmud’un “Divan-i Lügati’t-Türk” (On birinci yüzyılda kaleme alınmıştır) isimli meşhur eserindeki kayıttan ibaretti ![]() Yani Osmanlı Devleti’ni yönetenlerle aydınlarının Japonya hakkında son derece sınırlı bir bilgisi vardı ![]() ![]() O dönemin iletişim ve ulaşım şartlarında, Japonya, “Kaf Dağı’nın arkasındaki ülke” olarak, yalnızca hayalleri renklendiriyordu ![]() Yüzyıllar boyu Japonya’ya ilgisiz kaldılar… Bundan Batılı tüccarlarla misyonerler yararlandı ![]() Bir ağ gibi tüm Japonya’yı sardılar ![]() Ve zaman içinde etkinliklerini arttırdılar ![]() Müthiş bir propaganda ağı kurdular ![]() Öyle ki, Japon gençler geleneksel kıyafetlerini artık beğenmiyor, Batılılar gibi ceket-pantolon giymek istiyordu ![]() Bu durum muhafazakâr Japon yöneticileri tabii olarak rahatsız etti ![]() ![]() Bunu fark ettiklerinde paniğe kapıldılar ![]() Şimdi ne yapacaklardı? Batılıya yasak! Bu durum karşısında paniğe kapılan Japon yöneticiler bildikleri tek yöntemi uyguladılar: Yabancıların, özellikle de Avrupalıların, misyonerlerin ve tüccarların hareket özgürlüğünü kısıtlayan sert tedbirlere başvurdular, yasaklamalar getirdiler (1624) ![]() O dönemde acımasız kanunlar çıkardılar ![]() Yine de Avrupalı gezginlerin, tüccarların ve kimi zaman gezgin, kimi zaman tüccar, kimi zaman “iyiliksever Avrupalı” görüntüsü altında çalışan misyonerlerin etkisini tümüyle kıramadılar ![]() Bu kez tedbirleri arttırdılar ![]() O kadar ki, 1637’de Nagazaki Limanı dışındaki tüm limanları dış dünyaya kapattılar ![]() Ondan sonraki iki yüz yıl, Japonya kendi içine kapalı olarak kaldı ![]() Nihayet ABD’nin de yardımlarıyla tekrar dış dünyaya açıldı ![]() Dünyaya açılma dönemi Japonların dünyaya açılma sürecinde, diğer Avrupa ülkeleriyle birlikte, Osmanlı İstanbulu’na da bir Japon heyeti gönderildi ![]() ![]() Öte yandan, “Türkler Hıristiyan olmadan Avrupalılarla ilişkilerde bulunuyorlar ![]() ![]() ![]() ![]() O tarihte Osmanlı tahtında, diplomasi dehasıyla ünlü padişah, Sultan II ![]() ![]() ![]() ![]() Bu çerçevede Japon Savaş Gemisi Seiki İstanbul’a geldi (1878) ![]() Gemi komutanı ile subayları İstanbul’da çok iyi ağırlandılar ![]() ![]() 1889’a kadar ilişkiler rölantide devam etti ![]() Nihayet yıl 1889… Osmanlı–Japon ilişkilerinde dönüm noktasını teşkil eden kararı Osmanlı Padişahı Sultan İkinci Abdulhamid bu tarihte hayata geçirdi: Japon savaş gemisi Seiki’nin vaktiyle İstanbul’a yaptığı ziyareti iade maksadıyla, Japonya’ya bir heyet göndermeye karar verdi… Bu ziyaretin birbirinden farklı birkaç amacı vardı: En önemli amacı, gitgide palazlanarak Osmanlı için tehdit oluşturmaya başlayan Rusya’ya Japonya’nın baskı yapmasını sağlamak; öte yandan, başta Hindistan olmak üzere Müslüman ülkeleri sömürge olarak kullanan İngiltere’ye “Halife Hazretleri”nin bütün Müslümanlardan sorumlu olduğunu hatırlatıp hafiften gözdağı vermekti… Fakat Osmanlı Devleti’nin elinde bu kadar uzun bir sefere dayanabilecek kapasitede zırhlı bir gemi yoktu ![]() ![]() ![]() Limandan limana Yelken ve buhar gücüyle hareket eden Ertuğrul Firkateyni, 14 Temmuz 1889'da halkın sevgi gösterileri eşliğinde İstanbul’dan yola çıktı ![]() Firkateyne Osmanlı’nın seçkin deniz subaylarından Miralay Osman Bey kumanda ediyordu… İçinde 1092 yolcu ve personel vardı ![]() Resmi açıklama ise farklıydı: Güya Ertuğrul Firkateyni ve içindekiler Japonya’daki sanayi fuarını gezmeye gidiyorlardı ![]() Gemi genel olarak yelken kullanacak, kömür israf etmekten kaçınacaktı ![]() ![]() Bu yolculuk on bir ay sürdü ![]() ![]() 13 Haziran günü de, Osman Bey ve ekibi İmparator Meiji’nin huzuruna çıkıp Osmanlı Padişahı’nın mektubunu ve murassa imtiyaz nişanını takdim ettiler ![]() Osman Bey ve maiyeti, Japonya’da İmparator Meiji’nin özel misafirleri olarak tam üç ay kaldılar ![]() Nihayet ülkeye dönmek üzere 14 Eylül’de demir aldılar… İki gün sonra, Ertuğrul Fırkateyni, Kumano Denizi’nde seyrederken, Kii Yarımadası’nın Kaşinozaki mevkii (bugünkü Kişimoto kasabası açıkları) önünde şiddetli bir fırtınaya yakalandı ![]() ![]() Kayalara çarparak ikiye bölündü… 580 kişi boğulurken, 69 kişi, azgın dalgalarla boğuşarak yakınlardaki Kaşino Adası’na çıkmayı başarabildi ![]() Çevre halkından çok büyük yardım ve itibar gördüler ![]() Bu trajik son, her iki ülkede de büyük üzüntüyle karşılandı ![]() ![]() Daha sonra yapılan arama ve kurtarma çalışmalarında bulunan cesetler, kazada kurtulan Haydar ismindeki bir Türk subayının da katılımıyla Funaköra kayalığına bakan Kasinozaki Tepesi’ne defnedildi ![]() ![]() Onlar o tepede; Osman Bey’le birlikte boğulanlar ise Kumano Denizi’nin dibinde ebediyeti uyuyorlar ![]() Şehitlerimizi rahmetle anıyoruz ![]() Amaç “tebliğ” miydi? Sultan Abdulhamid’in Ertuğrul Fırkateyni’ni Japonya’ya göndermesinin, siyasi ve ticari amaçlar dışında iki önemli amacından daha söz edilir: 1 ![]() 2 ![]() Çünkü o tarihlerde Hıristiyanlık propagandasıyla kafaları iyice karışan Japon yönetimi, yeni bir “resmi din” arayışına çıkmıştı… Papazların anlattıklarıyla Batılı siyasetçilerin ve tüccarların uygulamaları örtüşmeyince, duygusal Japonya, Batılıları dünyasından kovmuştu ![]() ![]() ![]() Padişah, “Bu işi doğru düzgün yapabilecek seviyede âlimlerim olsaydı Japonya’dan önce Hicaz’a gönderir, İngiliz’in parmağının ucunda oynayan Müslümanlara, doğru İslâm’ı anlatmak suretiyle kendi gerçeklerine çağırırdım” diye yakınmakla birlikte, Ertuğrul Fırkateyni ile Japonya’ya bir “Tebliğ Heyeti” gönderdiği de rivayet edilir ![]() Yavuz Bahadıroğlu
__________________
Bıçak soksan gölgeme, Sıcacık kanım damlar ![]() Girde bak bir ülkeme: Başsız başsız adamlar NFK ![]() GaLiBa Bu GeCe YaĞMuRDa GöKKuŞaĞı MiSali GüLeRKeN aĞLaMaNıN ZaMaNı
|
![]() |
![]() |
|