06-24-2009
|
#1
|
Şengül Şirin
|
Arma Ve Armacılık
Arma devletlerin, kralların ya da belirli bir toplumsal grubun ayırt edici simgesidir Armacılığın başlangıcı 12 yüzyıla rastlar Bu dönemde Avrupa'da, şövalyeler ilk kez kalkanlarının üstünü değişik motifler ya da şekillerle süslemeye başladılar Daha önce uzun burunluklu miğferler kullanan şövalyeler,
12 yüzyılda yüzlerini tümüyle örten miğferlerin yaygınlaşmasıyla birlikte askerlerinin kendilerini tanıması için kalkanlarına ve mızrak flamalarına, ayırt edici işaretler koymaya başladılar 13 yüzyıla gelindiğinde hemen hemen bütün soylu ailelerin kendilerine özgü armaları olmuştu Soylular armalarını, belgeleri imzalarken kullandıkları mühürlere de koydular
Önceleri armalar yalın ve çarpıcıydı çünkü savaş alanında uzaktan açıkça görülmeleri gerekiyordu Bazı şövalyeler kalkanlarını bölümlere ayırarak iki farklı, parlak ve zıt renge boyadı Bazıları ise aslan, kartal, silah ya da Fransa krallarının benimsediği gibi zambak biçimini simge olarak seçti Herhangi bir işaret ya da motif arma olarak seçilebiliyordu (1623 arasındaki şekiller çok kullanılan öteki armaları gösteriyor )
Bazı soyluların çeşitli şekillerin birleşmesinden oluşan armaları vardı Örneğin İngiltere kralları I Richard'dan başlayarak (118999) kırmızı fon üzerine düzenlenmiş üç altın aslan kullandılar Armalarda bazen de fon olarak değerli kürkler kullanılırdı Armalarda kullanılan renkler mavi, kırmızı, yeşil, mor ve siyahtı
Ayrıca gümüş ve altın da kullanılırdı
Önceleri şövalyeler armaları yalnızca kalkan ve bayraklarında kullandılar; 14 yüzyılda zırhlarının üzerine kolsuz gömlekler giymeye başladılar ve armalar bunların üzerine de işlendi Zamanla bunlar "arma gömlekleri" olarak tanındılar
Turnuvalara katılan şövalyeler , miğferlerinin tepesine "sorguç" denen bir amblem koyarlardı (bak TURNUVA) Hanımların armalar ise baklava biçimli bir çerçeve içine yerleştirilirdi Bugün ingilte’re Kraliçesi II Elizabeth'in prensesken taşıdığı arması bu türe iyi bir örnektir İngiltere krallık arması 13 yüzyıldan beri çok değişmiştir Bu ülkedeki çağdaş armalarda İskoçya'nın kırmızı aslanı ve irlanda'nın arpı da vardır
Oğullar küçük bir değişiklik ya da ekle babalarının armasını taşırlardı En büyük oğul armaya süslü, dar bir bant koyardı Baba ölüp de en büyük oğul ailenin başına geçince armasından bandı çıkarırdı
Bir ailenin armasını ve sorgucunu ancak o ailenin bireyleri kullanabilirdi Savaşta onları izleyen askerler bu armayı taşıyamazlardı Ama kendi adamlarının tanınabilmesini isteyen birçok soylu ve şövalye, armaların yanı sıra bir de nişan edindi Nişan, adamların kalkanında değil, göğüs ya da omuzlarında yer alırdı Aynı nişan şövalye sancağında da olurdu
15 yüzyılda bazı soylular armalarını, sanki kalkanı destekliyormuş gibi tutan iki hayvan ya da kuş resmi arasında kullanmaya başladılar Bu tür armalar yalnızca çok önemli kişilerce kullanıldı Örneğin İngiltere krallık armasında İngiliz aslanı ile İskoçya'nın tek boynuzlu atı biçiminde düşsel bir hayvan vardır
13 yüzyıldan başlayarak Avrupa'da hanedan armacıları, armaların kayıtlarını tutmaya başladılar Bu kayıtların bir bölümü, armaları renkli olarak gösteren parşömen rulolan; ötekiler de armalar anlatan yazılardı İlk armacılar armalar kendi zamanlanın Norman Fransızca’sı ile tanımlamışlardı; onlann kullandığı birçok sözcük Batı Avrupa'da armacılık dilinde hâlâ kullanılır
15 yüzyılın sonuna doğru armalar savaşta kullanılmaz oldu, ama insanlar atalarından kalan bu armalara çok değer veriyor ve bunları genellikle evlerinin süslenmesinde ve mezarlarında kullanıyordu Böylece armalar aile tarihinin bir belgesi haline geldi Soylu bir erkek evlendiğinde karısının armasını kendininkinin yanına yerleştirirdi
Kadının erkek kardeşi yoksa ve babasının topraklan kendi çocuklarına geçmişse çocuklar bunu, kalkanlarını dörde bölüp anne ve babalarının armalarını ters uçlara koyarak gösterirlerdi Eğer anne tarafından miras kalması, aynı ailede birkaç kez tekrarlanırsa sonuçta kalkan birçok kez dörde bölünerek incelikle işlenmiş bir biçim alırdı
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|
|