Hedef Dünya |
06-23-2009 | #1 |
KRDNZ
|
Hedef DünyaBir katil asteroid gezegenimize nişan alıyor olabilir Tehdidin ilk işareti yıldızlarla dolu teleskop görüntüsündeki küçük bir noktadan ibaretti 18 Haziran 2004 günü, akşam saat 9’u henüz geçmiş, alacakaranlık yerini karanlığa bırakmaya başlamıştı Arizona’daki Kitt Peak Ulusal Gözlemevi’nde, David Tholen, astronomik bir kör noktada –Dünya yörüngesinin hemen ortasında, güneş ışığının teleskoptan bakmayı neredeyse olanaksız kıldığı bir yerde– asteroidleri tarıyordu Gökbilimci Tholen, bu bölgede dolanan gökcisimlerinin kimi zaman dünyaya yönelebileceğini biliyordu Yardım için yanına mühendis arkadaşı Roy Tucker ve Hawaii’den genç meslektaşı Fabrizio Bernardi’yi almıştı Gökyüzündeki aynı alanın birkaç dakika arayla elde edilmiş üç görüntüsünün dönüşümlü olarak görüldüğü bilgisayar ekranına bakıyorlardı Tucker, “Sizinki işte şurada” dedi, tüm karelerde yer değiştirmiş olan bir grup beyaz piksele işaret ederek Tholen, gördüklerini, asteroid ve kuyrukluyıldızlarla ilgili verilerin bir arada toplandığı Uluslararası Astronomi Birliği Küçük Gezegen Merkezi’ne rapor etti O ve Tucker, haftanın ilerleyen günlerinde yeniden aynı yere bakmak istediler ama bulutlu hava görüşü engellemiş ve asteroid görüntüden kaybolmuştu Gökbilimciler, aynı yıl Aralık ayında onu yeniden gördüklerinde bir sorunla karşı karşıya olduklarını fark ettiler Bir spor salonundan daha büyük olan kaya, geçen her birkaç yılda bir gezegene tehditkar biçimde biraz daha yaklaşıyordu Gözlemler Küçük Gezegen Merkezi’ne akarken, adını Mısır mitolojisindeki kaos tanrısı Apofis’ten alan asteroid giderek daha uğursuz görünüyordu Tholen, “Çarpışma tehlikesi giderek daha da artıyordu” diyor Yılbaşına gelindiğinde üretilen modeller Apofis’in Dünya’ya 13 Nisan 2029’da çarpma olasılığının 40’ta bir olduğunu gösteriyor ve kamuoyuna bir panik dalgası yayılmaya başlıyordu Daha sonra, 26 Aralık 2004’te dünyayı bu kez gerçek bir felaket vurdu: Hint Okyanusu’ndaki tsunami yüz binlerce insanın canını aldı İnsanlar Apofis’i unuttu Bu esnada, gökbilimciler, kayıtlardan asteroidin daha eski görüntülerini çıkarmışlardı Daha sonra elde edilen bu ek verilerle asteroidin yörüngesini hesapladılar Ve 2029’da asteroidin aslında Dünya’nın yanından hızla geçeceğini keşfettiler Ama Apofis’in dünyayı ikinci kez ziyaret edeceği tarih olan 13 Nisan 2036’da gezegenimize çarparak bir felaket yaratabileceği olasılığını –küçük de olsa– göz ardı edemezlerdi Güneş sisteminin dışında tahmini on milyon kaya asteroid ile buz ve tozdan oluşan kuyrukluyıldızlar dans ediyor ve zaman zaman yörüngeleri, gezegenimizin yörüngesiyle çakışıyor Çapı 9,5 kilometre olan –kötü bir üne sahip– bir dev ise 65 milyon yıl kadar önce Meksika Körfezi’ne gömülmüş ve gezegendeki tüm nükleer silahların toplamından binlerce kat daha fazla enerji üretmişti Eski bir astronot olan fizikçi Ed Lu, “O gün tüm Dünya yandı” diyor Dünya üzerindeki –dinozorlar da dahil– yaşam formlarının dörtte üçünün soyu tükendi Gökbilimciler, gezegen çapında bir felakete yol açabilecek büyüklükte birkaç yüz asteroid saptadı Hiçbiri, bizlerin yaşam süremiz boyunca böyle bir şey yapabilecek bir rotada ilerlemiyor Ama gökler, daha küçük ve çok daha fazla sayıda asteroidle kaynıyor ve bunların Dünya’ya yakın gelecekte yıkıcı etkilerle çarpma olasılığı var 30 Haziran 1908’de 15 katlı bir bina yüksekliğindeki bir cisim, Sibirya’nın ücra bir köşesindeki Tunguska adlı bölgeye düştü Bu cisim –bir asteroid ya da küçük bir kuyrukluyıldız– dünyaya çarpmadan birkaç kilometre önce havada patlayarak 2 bin 71 kilometrekarelik bir alandaki tüm ağaçları yakıp yıktı Hava, patlamanın etkisiyle gökyüzüne yükselen toz ya da atmosferin üst seviyesine yükselen su buharı nedeniyle öylesine aydınlanmıştı ki Avrupa’da insanlar günlerce geceleri dışarıda gazete okuyabildi Tunguska çarpışmasının yüzüncü yıldönümünde, bu büyüklükte olan cisimlerin dünyaya yaklaşık birkaç yüzyılda bir çarptığını hatırlatmak huzursuzluk verici Böyle bir çarpışma hiç beklemediğimiz bir anda bir kez daha yaşanabilir Bir kenti haritadan silebilme yeteneğine sahip bu küçük gökcisimlerinin pek çoğunu henüz radar ekranlarımızda göremiyoruz Lu, “Bazen cehalet erdemdir, çünkü bu tür şeyler hakkında bir bilginiz yoksa mutlu yaşantınıza devam edersiniz” diyor Ne var ki önümüzdeki 10 yılda Tholen’in yaptığı türde gökyüzü taramaları binlerce göktaşını daha kataloğa ekleyerek bu boşluğu doldurabilir “Birkaç haftada bir,” diyor Lu, “Dünya’ya çarpma olasılığı binde bir olan bir başka asteroid buluyor olacağız” |
Cevap : Hedef Dünya |
06-23-2009 | #2 |
KRDNZ
|
Cevap : Hedef DünyaFotoğraf : Stephen Alvarez İlk kez 1952’de incelediği Meteor Krateri, Gene Shoemaker’e göre Arizona çölünde açılmış olan 1,2 kilometre genişliğindeki bir çukurdan ibaret değildi O sırada 24 yaşında olan jeolog Shoemaker, buranın kökenine ilişkin bilmeceyi çözmeye kararlıydı Kısa bir süre sonra, Meteor Krateri’nin ve yeryüzündeki bdiğer benzer izlerin Ay’daki kraterlere yol açanlarla aynı tür çarpmalarla oluştuğunu ileri sürdü –bu, zamanla kanıtlayacağı radikal bir kuramdı Fotoğraf : David Tholen, Roy Tucker ve Fabrizio Bernardi Asteroid avcıları gece gökyüzünün uzun pozlama ile çekilmiş görüntülerini inceleyerek yıldızlarla birlikte hareket etmeyen gökcisimlerini arıyor 2004’te bu tür bir örnek buldular ve ona Mısır mitelojisinde kaos tanrısı olan Apofis’in adını verdiler 274 metre genişliğindeki bu asteroid 2029’da ve sonra yeniden 2036’da Dünya’nın yakınından geçecek Bu iki geçişte Dünya’ya çarpma olasılığı nedir? Bilim insanları şimdi 45 binde bir olduğunu söylüyor Fotoğraf : James M Baker 1972’de Wyoming’de Jackson Gölü üzerinden geçen 150 tonluk bu gökcismi, atmosferin üzerinden, suda seken bir taş gibi zarar vermeden geçip gitti NASA, bundan daha büyük olan ve Dünya’yı huzursuz edecek kadar yakın dolaşmaları nedeniyle tehlikeli olma potansiyeli taşıyan 950’nin üzerinde asteroid ve kuyrukluyıldız saptadı Fotoğraf : Tass, Sovfoto 30 Haziran 1908’de sabah 0700’den hemen sonra bir asteroid ya da kuyrukluyıldız, Tunguska’nın (Sibirya) üzerinde patladı ve 2 bin 71 kilometrekarelik bir alandaki ağaçları yerle bir etti Fotoğraf : Stephen Alvarez (çekildiği yer NASA Ames Araştırma Merkezi Dikey Tüfek Menzili) Yerbilimci Peter Schultz, küçük, alüminyum bir saçma tanesini saatte 19 bin kilometre hızla bir kum çukuruna ateşleyerek çarpışma bölgelerini anlamaya çalışıyor Fotoğraf : Stephen Alvarez (çekildiği yer NASA Ames Araştırma Merkezi Dikey Tüfek Menzili) “Menzili içinde yer alırsanız patlamadan haşlanır ve kum saldırısına uğrarsınız,” diyor yerbilimci Peter Schultz “Dağ olmayan bir yerde sıcak bir toprak kayması düşünün” Fotoğraf : NASA/ESA/Hal Weawer ve Ed Smith, Uzay Teleskopu Bilim Enstitüsü, John Tauger ve Robin Evans, JPL Shoemaker–Levy 9 kuyrukluyıldızının yaklaşık 20 parçasının oluşturduğu bir dizilim Temmuz 1994’te Jüpiter’e makineli tüfek mermileri gibi çarptı Fotoğraf : NASA/ESA/Heidi Hammel, Uzay Bilim Enstitüsü Çarpmalar Jüpiter’in atmosferinde –kimi Dünya’dan bile büyük– yaralar açtı Bu, gökbilimciler için bir gezegene göktaşı çarpmasını ilk görme olanağıydı Fotoğraf : NASA/JPL/Caltech 2005’te bir NASA uzay aracı, bir kuyrukluyıldızı, ona beş tonluk bir dinamit kuvvetiyle çarparak inceledi ama neredeyse yörüngesinden hiç oynatamadı Fotoğraf : Stephen Alvarez Hawaii Üniversitesi Astronomi Enstitüsü’nün Maui’deki PS1 gözlemevinde 1,4 milyar pikselli görüntüler çekebilen bir dijital fotoğraf makinesi bulunuyor (normal fotoğraf makinelerinin çoğu ancak 6-12 milyon pikselli görüntüler çekebilir) PS1, 2013’e kadar hepsi benzer yüksek pikselli fotoğraf makineleri ile donatılacak olan dört teleskopu kapsayan Panoramik Araştırma Teleskopu ve Acil Yanıt Sistemi’nin (Pan–STARRS) bir parçası Pan-STARRS’ın amacı Dünya’nın yakınında duran, 300 metre ya da daha fazla genişlikte olan ve potansiyel tehlike taşıyan asteroidlerin yüzde 99’unu saptamak Fotoğraf : Stephen Alvarez Gordon Garradd, Avustralya Ulusal Üniversitesi’nin Siding Spring Gözlemevi’ndeki bir teleskopu yönetiyor Güney Yarıküre’den görülen gökyüzünün net görüntülerini çeken bu merkez, Dünya’ya yakın cisimleri saptayıp izleyen bir uluslararası gözlemevleri ağının bölümlerinden birini oluşturuyor Fotoğraf : Stephen Alvarez Porto Riko’daki Arecibo Gözlemevi, gökbilimcilerin Dünya’ya yakın cisimlerin bileşim, büyüklük, biçim ve yörüngeyi de kapsamak üzere doğru profillerini çıkarmak için kullandığı verileri topluyor Arecibo’nun dev yansıtma çanağının yukarısında kablolara asılı duran ve parlak ışıklarla aydınlatılan 900 tonluk ekipman platformu, uzayın derinliklerine radyo sinyalleri iletiyor ve sekip geriye dönen sinyalleri topluyor Fotoğraf : Stephen Alvarez Avustralya kırsalında, Mavis Malbunka torunlarına arkadaki Tnorala’nın (Gosses Bluff) oluşumunu açıklayan eski bir Yerli masalını anlatıyor Masala göre, bir zamanlar sekiz kadın gece vakti gökyüzünde dans ederken, içlerinden biri bebeğini taşımaktan yorulmuş Bebeğini yatırdığı tahta beşik, konulduğu yerden bir anda yuvarlanarak hızla yeryüzüne düşüvermiş Uzmanlar şimdi aşınmış haldeki daha büyük bir kraterin kalıntısı olan bu çıkıntının 140 milyon yıl kadar önce oluştuğunu belirtiyor Bilim ve efsane tek bir görüşte buluşuyor: Burada uzun süre önce ani ve şiddetli bir şey oldu –ve böylece gezegenin çehresini değiştirdi Fotoğraf : Stephen Alvarez Bundan yaklaşık 140 milyon yıl önce Avustralya kırsalına bir kuyrukluyıldız ya da bir asteroid düştü ve 22,5 km çapında bir çukur açtı Bugün Gosses Bluff, kraterin üç kilometre genişliğindeki merkezini oluşturuyor |
|