06-22-2009
|
#1
|
Şengül Şirin
|
Atkestanesi
Gölge vermesi için parklara ve yol kenarlarına dikilen yüksek ve gösterişli bir ağaçtır Anayurdunun Anadolu ve Yunanistan yarımadaları olduğu sanılır Ama bugün bütün kuzey yarıküreye dağılmış olan bu ağaç Avrupa, Batı Asya ve Kuzey Amerika' nın her yerinde yetiştirilir Atkestanesi (Aesculus hippocastanum), adının, meyvelerinin ve tohumlarının benzemesine karşılık kestaneyle aynı familya dan değildir
Bitkinin Latince tür adı olan ve "at kestanesi" anlamına gelen hippocastanumsözcüğü de büyük olasılıkla Türkçe'den kaynaklanmıştır Çünkü eskiden Anadolu'da soluk darlığı çeken atlara bu ağacın tohumlarından, yani kestanelerinden yedirilirdi
Atkestanesi 30 metreye kadar boylanır ve gövdesinin taban çevresi 5 metreyi bulabilir Kaygan ve pürüzsüz olan gövde kabuğu ağaç yaşlandıkça çatlar ve yılan derisi gibi pul pul olur Üstü yapışkan pullarla kaplı olan iri, kahverengi tomurcukları, tıpkı dişbudak ağacındaki gibi ikişer ikişer karşılıklı dizilmiştir Tomurcuklar çok kısa sürede açılır ve her birinden büyük, el biçiminde parçalı yapraklar ve dimdik bir çiçek başağı çıkar
Bu başaklar beyaz ya da pembe renktedir Ağaç 20 yıllık oluncaya kadar hiç meyve vermez Meyvelerin üstü dikenli ve etli yeşil bir kabukla örtülüdür; içinde de parlak, koyu kahverengi kabuklu iri bir tohum bulunur Bu tohumlar yenmez; ama bunlardan elde edilen bir madde damar büzücü ve iltihap giderici bazı ilaçların yapımında kullanılır
Atkestanesinin Türkiye'de ve Avrupa'da yaygın olan bu türünden başka, Asya ve Amerika'da yetişen, gene Aesculus cinsinden başka türleri de vardır
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|
|