Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
kürtleşen, türkmenler

Kürtleşen Türkmenler

Eski 06-13-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Kürtleşen Türkmenler



Kürtleşen Türkmenler Geçen hafta Prof Dr Yusuf Halaçoğlu’nun bazı Kürtler'in Türkmen kökenli olduğunu söylemesi tartışıldı ve Türk Tarih Kurumu Başkanı'na karşı bir linç kampanyası başlatıldı Ancak Osmanlı arşivlerinde bulunan birçok belge bugün Kürt diye bilinen birçok aşiretin birkaç asır önce Türkmen olduğunu açıkça gösteriyor

16 Yüzyıl’daki Safevî-Osmanlı çekişmesi sırasında Alevî Türkmenler, Osmanlı yönetiminin baskısından kurtulmak için Sünnî Kürt aşiretlerinin içine karışıp zamanla asimile olmuşlardır
Türkiye'de bir moda var Türklüğün aleyhine konuşmak, Türkiye'yi onlarca etnik kökene bölmek bölücülük değil özgür düşünce olurken, bilimsel gerçekler söylendiğinde Türk kimliği ön plana çıkarsa bölücülük ve ırkçılık oluyor Bu durumun en yeni örneği Prof Dr Yusuf Halaçoğlu'nun 18 Ağustos 2007'de Kayseri'de düzenlenen bir konferansta yaptığı konuşmada ne dediğine tam olarak bakılmadan bazı çevreler tarafından Türk Tarih Kurumu Başkanı'na karşı geniş kapsamlı bir linç girişimi başlatılması Sayın Halaçoğlu'nu suçlayan gazetelerden birisi Ermeni meselesinde taviz vermemesini Türk Tarih Kurumu başkanının olumsuz yönü olarak ön plana çıkarıyor Sadece bu bile, niyetlerinin ne olduğunu açıkça ortaya koyuyor Prof Dr Yusuf Halaçoğlu, başta Ermeni meselesi olmak üzere birçok konuda Türkiye'nin menfaatlerini savunmak yerine ülkemizin aleyhine konuşsaydı, bu çevreler tarafından bugün büyük bilim adamı diye övgüler yağdırılırdı Prof Dr Yusuf Halaçoğlu Türkiye'nin yetiştirdiği önemli bilim adamlarından biridir ve doktorasını aşiretler üzerine yapmış nadir tarihçilerimizdendir Ancak Trigonometri'den Zen Budizmi'ne kadar herşeyi bilen köşe yazarları Ermeni meselesinden sonra aşiretlerin tarihi kimliği üzerinde de ahkâm kesmeye başladılar

TÜRKMENLER’İN ANADOLU'YA GELİŞİ

11 Yüzyıl'ın ortalarından itibaren Türkmenler, Anadolu'ya geldiğinde burada Rumlar, Ermeniler, Süryaniler ve Araplar vardı Ancak Bizans Anadolu'nun tek hakimiydi Anadolu'da bu milletlerin dışında bulunan bir diğer topluluk da Hristiyan Türkler'di Bizans, Selçuklular'ın akınlarına karşı Balkanlar'a yerleşmiş ve burada Hristiyan olmuş Oğuz (Guz), Kıpçak (Kuman) ve Peçenek Türkleri'ni zaman zaman Anadolu'ya getirip iskân ederek bir savunma hattı oluşturmaya çalışmıştı 1048'deki Hasankale zaferinden sonra Anadolu'ya yayılmaya başlayan Türkmenler, Doğu ve Orta Anadolu'yu fethettiler Türkmenler, Anadolu'nun doğu ve orta kısımlarına yayılmışlarsa da, burası henüz onlar için emin bir yurt değildi Zira Türkmenler'in düzenli Bizans ordularına karşı mücadele edecek güçleri yoktu Bu yüzden Bizans orduları üzerlerine geldiği zaman Türkmenler, Kafkaslar'a çekiliyorlardı Ayrıca Anadolu'nun fethedilememiş pek çok müstahkem mevki ve kaleleri vardı Buraların yeterli muhasara silahına sahip olmayan Türkmenler tarafından ele geçirilmesi oldukça zordu Selçuklu orduları da Türkmenler'i himaye için her zaman Anadolu'ya gelemiyordu 26 Ağustos 1071'de kazanılan Malazgirt zaferi Bizans ordusunu ve mukavemetini çökertti ve Anadolu'nun kapılarını sonuna kadar Türkmenler'e açtı Bizans'ın yediği bu büyük darbe Türkmenler'in Anadolu'ya sel hâlinde dolmalarını sağladı

ANADOLU’NUN TÜRK YÜZÜ


Malazgirt'ten sonra Anadolu ile Türkistan arasında bir "göç kanalı" oluştu Türkmenler, büyük kitleler hâlinde Anadolu'ya gelmeye başladılar Türkler'in Anadolu'ya gelişi bir anda olmayıp, birkaç yüzyıl sürdü Türk göçü 16 Yüzyıl'ın başlarında Safevî Devleti'nin kurulmasına kadar devam etti Safevîler zamanında Türkistan ile Anadolu arasındaki bu "göç kanalı" kapandı

Anadolu'ya gelen Türkler'in büyük bir bölümü Oğuzlar'a mensuptur Oğuzlar'ın (Türkmenler'in) 24 boyunun tamamı Anadolu'da görülür Bunların dışında Türkler'in diğer kabilelerinden Kıpçaklar (Kumanlar), Peçenekler (Oğuzların 24 boyundan birisi olan Peçeneklerden başka bir kabiledir), Akhunlar (Eftalitler) ve Bulgarlar da Anadolu'ya gelmişlerdir Türkler'in gelmesinden sonra Anadolu'nun yerli halkının bir kısmı zamanla din değiştirerek Türkleşmiştir Ancak bu rakam çok büyük miktarlarda değildir Selçuklu tarihçileri hiçbir zaman toplu ihtidalara (din değiştirme) rastlanmadığını söylerler Fransız tarihçi Claude Cahen bu konuda, Türkler ile Rumlar'ın iyi ilişkiler içerisinde olduklarını, ancak bir kaynaşmanın olmadığını ifade eder 16 Yüzyıl'a ait Osmanlı vergi kayıtlarını (tahrir defterleri) incelendiğimde, bu dönemde Anadolu'da yerleşik hayata tam olarak geçmemiş yaklaşık olarak 1 milyon Türkmen'in bulunduğunu tespit etmiştim Ayrıca, bu yüzyıla gelindiğinde Türkmenler'in önemli bir kısmı yerleşik hayata geçmişti Bu durumda olanların da nüfusu 1 milyonu geçmektedir Arşiv kayıtlarında Müslüman ve Gayrimüslimlerin iç içe olmadığı, çoğunlukla ayrı mahallelerde oturduğu da görülmektedir Bütün bunlar Anadolu'nun yerli halkı ile çok büyük oranda karışmanın olmadığını ve Anadolu'nun Türk kimliğini açıkça gösterir Fikri kendinden menkul birçok yazarın iddia ettiği gibi Türkler'in Anadolu'da diğer milletlerle karışması diye bir durum yoktur

TÜRKMEN ÜLKESİ

Türkler'in Anadolu'ya geldiğinde ilk yerleşip devletlerini kurdukları bölgelerin başında Doğu ve Güneydoğu Anadolu gelir Artuklular, Saltuklular ve Mengücekoğulları bu bölgelerin ilk hakimleriydiler Daha sonra bölgede iki büyük Türk aşireti görülür Muş bölgesinde Karakoyunlular, Diyarbakır bölgesinde Akkoyunlular Ancak önce Karakoyunlular, ardından Akkoyunlular, daha sonra da Safevi Devleti'ni kuran Anadolulu Türkmen aşiretleri Doğu ve Güneydoğu Anadolu'dan kalkıp İran'a giderek kendi devletlerini kurdular Bu durum Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki Türkmen nüfusunun azalmasına sebep oldu Doğu Anadolu, İran ve Irak üçgeni "Türkmen ülkesi" diye anılırken, 16 Yüzyıl'dan itibaren Safevi Türkleri ile Osmanlılar'ın çekişmesi bölgenin Türkmen kimliğini ortadan kaldırdı Safeviler'le Osmanlılar arasındaki çekişme başlangıçta Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki Akkoyunlu topraklarına kimin hakim olacağı meselesiydi Ancak siyasi çekişme zamanla mezhep çekişmesine döndü ve Safevi Devleti'ni kuran Alevi Türkmenler'in Anadolu'da kalan kısımları Osmanlı yönetimi tarafından tehdit olarak algılandı Aynı şekilde Safevi yönetiminin de Sünni Kürtler'e bakışı olumsuzdu Osmanlılar, Doğu Anadolu'da sınırlarını güvence altına almak için Türkmenler'e karşı da baskı uygulayıp, Kürtler'i Türkmenler'e tercih ettiler Yavuz Sultan Selim döneminden (1512-1520) itibaren Osmanlı yönetiminden baskı gören Türkmenler'in bir kısmı İran'a göç ederken, bir kısmı da Kürt aşiretlerinin içine karışarak zamanla Kürtleşti Birçok aşirete arşiv kayıtlarında Türkmen Ekradı (Türkmen Kürtleri) diye rastlanır 16 Yüzyıl'da Türkmen olarak zikredilen birçok aşiret günümüzde Kürt olarak karşımıza çıkmaktadır Örneğin Urfa'daki Karakeçililer, Kilis civarındaki Okçu İzzeddinliler, Gaziantep, Adıyaman, Malatya, Konya ve Haymana'daki Rişvan aşireti aslen Türkmen olan aşiretlerdendir (Geniş bilgi için, Faruk Söylemez, Osmanlı Devleti'nde Aşiret Yönetimi: Rişvan, Kitabevi Yayınları, İstanbul 2007; Mustafa Öztürk, Kilis, Urfa, Adıyaman ve Çevresinde Cemaatler-Oymaklar, Elazığ 2004)


ANADOLU’DA TURKMENLER


Osmanlı İmparatorluğu topraklarında yaşayan aşiretlerin büyük bölümü Anadolu'da bulunuyordu Anadolu'daki en büyük iki aşiret Uluyörük ve Dulkadirli Türkmenleri idi Uluyörük, Tokat, Sivas, Çorum, Kırşehir, Çorum, Ankara, Eskişehir ve Yozgat'ta; Dulkadirli Türkmenleri ise Maraş, Kırşehir, Yozgat, Adana, Urfa, Adıyaman, ve Kayseri'de yaşıyorlardı İki aşiretin 16 Yüzyıl'daki toplam nüfusu 300 bin civarındaydı Anadolu'da orta büyüklükteki bir şehrin bu dönemde 5 ile 10 bin kişilik bir nüfusa sahip olduğu göz önüne alındığında aşiretlerin nüfusu oldukça büyük bir rakamdır Konya Bozkırı'nda Atçekenler; Trabzon, Giresun, Gümüşhane ve Balıkesir'de Çepniler; Kayseri'de Avşarlar; Sivas'ın güneyinde (Divriği, Şarkışla, Kangal, Gürün ve civarı) Yeni İl Türkmenleri; Ankara ile Bursa arasında Karakeçililer; Diyarbakır, Urfa, Mardin, Erzurum ve Kars civarlarında Bozulus Türkmenleri (Akkoyunlu Türkmenleri); Manisa'da Ellici ve Mukataa Yörükleri; İç Ege'de (Kütahya, Uşak, Denizli) Bozguş Yörükleri, Kılcan Yörükleri ve Akkeçili Yörükleri; Denizli'de Kayı Yörükleri ve Çobanlar Yörükleri; Aydın'da Karacakoyunlar, Çuga Yörükleri ve Çulluyan Yörükleri yaşıyorlardı Muğla ve civarında Kayı, Kızılcakeçili, Kızılcakoyunlu, Divane Ali, Balıkçı ve Horzum aşiretleri; Mersin ve civarında İçel Yörükleri, Kütahya'da Kütahya Yörükleri; Antalya'da Teke Türkmenler'i, Bolu'da Bolu Yörükleri; Hatay ve civarında Özeroğulları (Üzeyir Türkmenler'i); Adana'da Ramazanlu Ulusu; Tarsus'ta Varsaklar; Kastamonu'da Kastamonu Yörükleri; Kayseri, Isparta, Afyon, Aydın, Balıkesir, Kütahya, Niğde, Aksaray, Nevşehir ve Kırşehir'de Danişmendliler yerleşmişlerdi

ANADOLU TÜRKİYE OLDU


Türkler, Anadolu'yu fethettiklerinde Türkiye Selçukluları'nın yanısıra dört büyük beylik de kurmuşlardı Artuk Bey'in oğulları Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da (Diyarbakır-Mardin-Elazığ-Hasankeyf), Saltuk Bey (Erzurum), Danişmend Gazi (Sivas-Amasya-Tokat) ve Mengücek Gazi (Erzincan- Divriği) de Orta ve Doğu Anadolu'da kendi beyliklerini kurarak, bu bölgelerin Türkleşmesini sağladılar Ancak bunların hiçbirisi fazla büyüyemedi ve zamanla Türkiye Selçukluları tarafından ilhak edildi Malazgirt'ten sonra Türkler'in akın akın Anadolu'ya gelmeleri sonucu Avrupa'da burası Türkiye diye anılmaya başlandı Rahmetli Prof Dr Faruk Sümer, 1085'ten itibaren Avrupalılar'ın Anadolu'ya Türkiye demeye başladıklarını söyler Alman İmparatoru Friedrich Barbarossa'nın 1191'deki Haçlı seferinden itibaren Batılı yazarlar Anadolu'dan, Türk hakimiyetine giren hiçbir ülkeye vermedikleri bir adla Turchia/Turquie (Türkiye) diye sözetmeye başladılar Bu Haçlı seferinden yarım yüzyıl sonra Simon de Saint-Quentin bu isimlendirmeyi sistematik hale getirdi Tarihçi Claude Cahen'e göre Anadolu'da Türkleşme yoğunluğu ne olursa olsun, o zamanki Türkiye'nin sınırları ne kadar belirsiz olursa olsun, çağdaşlarının gözünde Anadolu'nun Türk niteliği ülkenin bütününe damgasını vurmuştur

Erhan Afyoncu

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.