Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Psikoloji / Sosyoloji / Felsefe

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
davranışsal, ilkeleri, temel, öğrenmenin

Davranışsal Öğrenmenin Temel İlkeleri

Eski 06-09-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Davranışsal Öğrenmenin Temel İlkeleri



DAVRANIŞSAL ÖĞRENMENİN TEMEL İLKELERİ


UYARICILARIN ROLÜ:Skinner’ın fareler ve güvercinlerle yapmış olduğu çalışmalar, davranışlarla ilgili bazı kurallar dizisi oluşturmuştur ve bunlar sonraları insanların da içinde bulunduğu bir çok araştırma tarafından desteklenmiştir Herhalde öğrenme teorisinin en önemli ilkesi, sonuçlara göre davranışlarda meydana gelen değişikliklerdir Hoş olan sonuçlar o davranışı güçlendirmekte, hoş olmayan sonuçlar ise, o davranışın olma olasılığını azaltmaktadır Yani, sonucun hoş olması o davranışın olma olasılığını ve sıklığını artırmakta,hoş olmayan sonuçlar ise o davranışın olma olasılığını azaltmaktadır Eğer bir öğrenci kitap okuduğu zaman öğrendikleri ilgisini çekiyor ve bundan hoşlanıyorsa, zamanla daha fazla ve sıklıkta kitap okuyacaktır Eğer okuduğu şeyler ilgisini çekmediyse ve sıkıldıysa daha az kitap okuyacaktır ve başka etkinliklere yönelecektir Hoş olan sonuçlar genel olarak pekiştireçler olarak, hoş olmayanlar ise cezalandırıcı uyarıcılar olarak adlandırılabilirOPERANT(EDİMSEL) ŞARTLANMA;

Operant şartlanma bir davranış sonuçları tarafından etkilendiğine ortaya çıkar Bu öğrenme modelinin başlangıcını Amerikan psikologu Edward Thorndike’a (1911) kadar götüre biliriz Pavlovun isteksiz, rekleksif tepkileri araştırdığı zamanlar, Thorndike istekli davranışlar tarafından meydana getirilen uyaranların etkisini analiz ediyordu
Thorndike hayvanların istekli davranışlar yaparak çevrelerine uyum sağladıklarına inanıyordu Bu teoriyi test etmek için bir bulmaca kutusunu dizayn etti Buna aç kedileri yerleştirdi Kutunun dışına bütün bir balık yerleştirdi Kediler balıkları görüp bunu elde etmek için çeşitli davranışlar yaptılar ve çeşitli yollar denediler Sonunda kediler kutu içinde dışarıya çıkmalarını sağlayacak kola kazara basarak balığa ulaşırlar Kediler tekrar kutuya konduklarında bu kala basma davranışının süresi gittikçe azalır Her bir ek denemeyle, kedilerin davranışı daha fazla amaçlı olur ve sonunda bu kola basmaları kutuya girer girmez olur
Thorndike bu sonucu, davranış şayet olumlu ardışıklıkla takip edilirse kuvvetlenir şeklinde yorumlar Tersine, davranış şayet istenilen sonucu vermezse elimine edilir Bundan dolayı kedilerin bazı başlangıç davranışları sönme göstermiş, çünkü bunlar balığa ulaştırmamıştır Diğer taraftan, kola basma davranışı kuvvetlenmiştir,çünkü sonuçta balık elde edilmiştir Bu gözlemlerin ışığında, Thorndike etki kanunu ileri sürmüştür Davranış şayet olumlu davranışlarla takip edilirse ( etki ) kuvvetlenir Bu kanun operant şartlanmanın temelini oluşturur

PEKİŞTİREÇ ( Reinforcement )

Operant şartlanma davranışın ardışıklığını vurgular ve bu model altında ardışıklar ödüllendirme veya pekiştirme olarak karşımıza çıkar Pekiştirme sadece ödüllendirmeyi sınırlandırılamayacağı için kendisini de beraber vermek doğru olacaktır Pekiştirme operant şartlanmada en önemli kavramdır çünkü bu hangi davranışın artırılacağını belirler
Ödüllendirme bir tepki yapılma ihtimalini artıran durum veya olay olarak tanımlanır Operant şartlanmaya çalışırken araştırmacılar pekiştirmenin çeşitlerini ve zamanlamalarını araştırmışlardır Bu tür sonuçlar operant şartlanmanın nasıl ve niçin meydana geldiğini açıklamada faydalı olmuştur

OLUMLU VE OLUMSUZ PEKİŞTİREÇLER:

Pekiştireçler meydana getirdikleri etkilere göre tanımlanmakta ve bu bakımdan iki gruba ayrılmaktadır 1-Olumlu pekiştireçler 2- Olumsuz pekiştireçler

OLUMLU PEKİŞTİREÇLER:

Ortama konulduğunda belirli bir davranışın yapılma olasılığını artıran uyarıcılardır Bu uyarıcılarda Birincil ve İkincil olumlu pekiştireçler olmak üzere iki grupta toplanmaktadır
Brincil Olumlu Pekiştireçler : Yiyecek, su gibi organizmayı doğal olarak pekiştiren ve canlının yaşaması ile ilgili olan pekiştireçlerdir
İkincil Olumlu Pekiştireçler: Her hangi bir nötr uyarıcının olumlu birincil pekiştireçlerle ilişkilendirilmesiyle olumlu pekiştireç özelliği kazanan uyarıcılardır Örneğin küçük bir çocuk için paranın, statünün hiçbir değeri yoktur Ancak para ve statü ile birincil pekiştireçleri elde edile bileceğini öğrendiği zaman para, statü pekiştireç özelliği kazanır Örneğin çocuğun aldığı yıldız öğretmenin memnuniyetini ifade etmekte; bu durumda çocuğun sınıf ortamındaki güven duygusunu artırmaktadır(1) Kısacası ikincil pekiştireçler birincil pekiştireçlerle ortaya çıkan pekiştireçlerdir Bu nedenle ikincil pekiştireçlere koşullu pekiştireç de denile bilir

OLUMSUZ PEKİŞTİREÇLER:

Ortamdan çıkarıldıklarında belirli davranışın yapılma olasılığını artıran uyarıcılardır Olumsuz pekiştireçler, organizmaya rahatsızlık veren uyarıcılardır Ve Birincil ve İkincil Olumsuz Pekiştireçler olmak üzere iki gruba ayrılırlar
Birincil olumsuz pekiştireçler: Organizmaya zarar veren, yaşamı tehdit eden uyarıcılardır Bunlar; rahatsız edici yüksek tonda sesler, elektronik şoku vb’dir
İkincil olumsuz pekiştireçler: Her hangi bir nötr uyarıcının birincil olumsuz pekiştireçlerle ilişkilendirilmesiyle pekiştireç özelliği kazanan uyarıcılardır Örneğin; soba başlangıçta küçük bir çocuk için nötr bir uyarıcıdır Oysa elini sobaya dokundurup yaktıktan sonra, soba çocuk için olumsuz pekiştireç özelliği kazanır Çünkü yakıcılıkla soba ilşkilendirilmiş ; yakıcılığın etkisi soba tarafından paylaşılmıştır Bu olaydan sonra çocuk, soba soğuk iken de dokunmaz Gerek olumlu gerekse olumsuz ikincil pekiştireçler bu özelliklerini büyük ölçüde klasik koşullanma ilkelerine göre kazanırlar

OLUMLU VE OLUMSUZ PEKİŞTİRME:

Gerek birincil, gerekse ikincil olumlu pekiştireçler ortama konulduğunda davranışın yapılma olasılığı artar Buna karşın gerek birincil, gerekse ikincil olumsuz pekiştireçler ortamdan çıkarıldığında davranışın yapılma olasılığı artar Bu durumda pekiştirme, olumlu pekiştireçleri ortama koyarak, ya da olumsuz pekiştireçleri ortamdan kaldırarak davranışın yapılma olasılığını artırma işlemine Olumlu Pekiştirme, olumsuz pekiştirmeleri ortamdan çıkararak davranışın yapılma olasılığını artırma işlemine ise Olumsuz Pekiştirme denir
Olumsuz pekiştirme ile ceza çoğu zaman karıştırılmaktadır Oysa, olumsuz pekiştirmede olumsuz pekiştireçler ortamdan çıkartılırken, cezada olumsuz pekiştireçler ortama konmaktadır Hem olumlu hem de olumsuz pekiştirme davranışın yapılma olasılığını artırırken, ceza, davranışın yapılma olasılığını azaltır



Skinner’e göre pekiştirmenin organizmaya istenen davranışı kazdırmada, davranışı biçimlendirmede, sonuç olarak kişilik gelişiminde önemli bir yeri vardır Hatta “kişilik dediğimiz şey, bizim pekiştirilme tarihçemizin bir özeti olan davranış biçimlerinden başka bir şey değildir”(Skinner, 1971s185)örneğin; biz Türkçe öğreniyoruz Türkçe öğrenmemizin nedeni; Türkçe konuşulan bir evde doğmamızdır Türkçe seslere benzer sesler çıkardığımızda pekiştirilerek Türkçe’yi öğreniyoruz Eğer bir İngiliz, Fransız, Rus evinde doğup büyüseydik bu seferde İngilizce, Fransızca, Rusça seslere yakın sesler çıkardığımızda pekiştirilerek bu dilleri öğrenecektik



Skinner, kültürü de bir pekiştirme seti olarak tanımlamaktadır Farklı kültürler farklı davranış biçimlerini pekiştirirler Pekiştirmeyi kontrol ederek davranışları kontrol edebiliriz (skinner 1971) Örneğin;çocuğun belli kişilik özelliklerini kazanmasını isteyen ana-baba aşağıdaki adımları izleye bilir(hergenahahn 1988):
Çocuğunuzun yetişkin olarak hangi temel kişilik özelliklerini kazanmasını istediğinize karar verin Örneğin; ana-babanın çocuğunun yaratıcı bir yetişkin olmasını istediklerini düşünelim



Amacınıza ulaştığınızda çocuğun hangi davranışları kazanması gerektiğini tanımlayınız( yukarıdaki örneğe göre; yaratıcı bir kişinin hangi davranışları göstermesi gerektiğini belirleyiniz)
Amacınıza uygun davranışları gözlediğinizde çocuğunuzu pekiştiriniz(ödül veriniz) (yukarıdaki örneğe göre; ana-baba yaratıcılığın göstergesi olan davranışlar ortaya çıktığında çocuğunu ödüllendirmelidir)
Çocuğun çevresindeki temel öğeleri beklenen davranışı destekleyecek şekilde düzenleyerek tutarlılık sağlayınız (yukarıdaki örnekte ana-baba, çocuğun yaratıcı davranışlarını pekiştirirken, çevresindeki arkadaş, öğretmen ve diğer yetişkinlerin de desteklenmelerini sağlamalıdır)



Bu ilkeleri bilmeksizin ana-baba bir takım yanlış uygulamalar yapa bilir Bazen ana-baba, öğretmen ve diğer yetişkinler çocuklara, farkında olmadan istenmeyen davranışları kazandıra bilirler Örneğin; anneye cevap veremeyecek kadar çok meşgul iken, çocuğun alçak bir sesle istediği bir şeyi yapmaz, fakat bağırarak istediğinde cevap verirse, çocuğun çok yüksek sesle istekte bulunma davranışını pekiştirmiş olur Çocuk gelecek sefer ses tonunu daha da yükselterek isteklerini belirtir ve sonuçta gürültüyle isteklerini yerine getirme davranışı çocuğa kazandırılmış olur Diğer bir olumsuz davranışın kazandırılması örneği de öğretmenlerle ilgili olarak verile bilir Öğretmen, sınavda sadece kitaptaki bilgiyi ezberleyen cevaplayacağı şekilde soru sorduğunda, derse değişik kaynaklardan çalışmış olmasına rağmen bir tek kitaptaki bilgiyi ezberlemeyen öğrenci, sınavdan düşük not alır Gelecek sefer bu öğrenci kitaptan kopya çekmeye yönelir ya da kitaptaki bilgiyi aynen ezberlemeye çalışır; sonuçta da yüksek not alırsa bu durumda öğrenci gelecek sefer kopya çekme ya da sadece kitaptaki bilgiyi ezberleme davranışını sürdürür
Yukarıdaki açıklanan nedenle skinner’e göre, yaşayan organizma sürekli olarak çevresi tarafından koşullanmaktadır Bizlerde bu öğrenme ilkelerini gerek gelişi güzel, gerekse sistemli bir şekilde çocukların, öğrencilerin gelişimlerine yön vermede kullanmaktayız

CEZA:

Ceza, organizmaya istemediği bir şeyin verilmesi yada istediği bir şeyin verilmemesidir Bir başka deyişle, organizmaya olumsuz pekiştireçlerin verilmesi ya da olumlu pekiştireçlerin verilmemesidir Ceza uygulandığı sürece, yapılmaması istenilen davranışı baskı altına alınmakta, ancak alışkanlıkları yok etmemektedir Örneğin; hırsızlık yaptığından dolayı hapse atılan bir insan, cezalandırılınca hırsızlık yapma davranışından vazgeçseydi bir daha asla hırsızlık yapmazdı Oysa, çoğu zaman cezalandırılan insanların, cezanın etkisi ortadan kalktıktan sonra aynı davranışı tekrar yaptıkları gözlenmektedir
Skinner ve Thorndike, cezanın, cezalandırılan davranışı ya da alışkanlığı yok etmediği sadece baskı altına aldığı konusunda hem fikirdirler Cezalandırılan davranış, cezanın etkisi yok olunca tekrar ortaya çıkmaktadır
Skinner’ın öğrencisi Estes tarafından yapılan bir deneyde, cezanın geçici olarak davranış oranını baskı altına aldığı gözlenmiştir İki gruba ayrılan sekiz fareye önce, skinner kutusunda manivelaya basma davranışı öğretilmiştir Bu eğitimden sonra her iki grubun manivelaya basma davranışı sönmeye tabi tutulmuş; sönme üç seansta gerçekleştirilmiştir Bu seanslardan sadece ilkinde ve grupların birinde normal yolla yani olumlu pekiştireç’in ( yiyecek ) ortamdan çekilmesiyle sönme oluşturulmuş; diğerinde ise, buna ek olarak hayvanlara manivelaya bastıklarında ortalama dokuz kez şok verilmiştir Diğer iki seansta ise her iki grup da aynı sönme işlemine tabi tutulmuş, yani hiç bir grup şok almamıştır Elde edilen sonuçlar, ilk seansta cezalandırılan grubun, cezalandırılmayan gruptan daha az tepkide bulunduğunu göstermiştir İkinci seansta ise, her iki gruptakilerde bir birbirine benzer sayıda tepki göstermişlerdir Ancak üçüncü seansta, ilk seansta cezalandırılan gruptaki farelerin daha çok sayıda tepkide bulunduğu gözlenmiştir Bu durumda, alışkanlıkları söndürmede sadece tepkiyi pekiştirmeme, pekiştirmemeyle birlikte ceza verme kadar etkilidir Skinner’e göre ceza, geçici bir süre için etkili gibi görüne bilir ancak, ceza kalktığı zaman cezalandırılan davranış eski haline döner

CEZANIN OLUMSUZ ETKİLERİ:

Skinner’e göre, cezalandırılan organizmada korku meydana gelir ve bu korkuyu cezalandırıldığı sırada çevresinde bulunan diğer uyarıcılara da geneller Örneğin; arkadaşlarını rahatsız ettiği için cezalandırılan çocuk bu sırada sınıfta bulunan tüm uyarıcılara da olumsuz duygular geliştirir Ceza organizmaya ne yapmaması gerektiğini göstermekle birlikte, asıl olan önemli olan ne yapması gerektiğine ilişkin bilgi vermez Bazı olumsuz davranışlarından( küfür ettiğinden, cam kırdığından vb) dolayı cezalandırılan çocuk, bu davranışları baskı altında tutar Ancak ceza öğesi yok olduğunda bu davranışları yapmakta bir sakınca görmez Ceza, organizmanın saldırgan olmasına neden olmakta, saldırganlıkta başka problemler doğurmaktadır Ayrıca, istenmeyen bir davranışı yok etmek amacıyla verilen bir ceza başka bir istenmeyen davranışa yol açabilmektedir (Skinner 1971)
Sears, Maccoby ve Levin (1957) doğumdan anaokulu çağına kadar çocuklarını yetişmiş annelerle yaptıkları araştırmada, cezanın uzun dönemli olarak istenmeyen davranışları yok etmediği sonucuna varmışlardır
Bu durumda “ceza hala niçin yaygın olarak kullanılmaktadır ?” sorusunu skinner şöyle cevaplamaktadır: ceza, etkisini hemen göstermektedir Yani cezalandırılan davranış cezalandırılmanın hemen arkasından gözlenmemektedir Bu nedenle de cezalandırma davranışı pekişmektedir Oysa, uzun dönemde ceza etkisiz olduğu gibi, başka olumsuz davranışlara da neden olduğundan maliyeti çok yüksek olmaktadır
Skinner cezaya alternatif olarak şunları önermektedir (Skinner,1971)
Istenmeyen davranışa neden olan ortamı değiştiriniz, böylece davrnış değişecektir Örneğin; çocuk, sınıfta sıkıldığından dolayı disiplin sorunu çıkıyorsa, çocuğun sıkılmasını önleyecek bir öğretim hizmeti sunulmalıdır Salonda kırılmasını istemediğimiz değerli bir vazo varsa kaldırılmalıdır
Istenmeyen davranışı bıkıncaya kadar yaptırınız Örneğin, eğer şeker yememesini, kibrit yakmamasini istiyorsanız bıkıncaya kadra şeker yedirin; bıkıncaya kadar kibrit yaktırınız (Guthrie’nin önerdiği gibi)
Eğer istenmeyen davranış, çocuğun gelişim döneminin özelliği ise, çocuğun bu dönemi atlatmasını sabırla bekleyiniz
Istenmeyen davranışı görmezlikten gelip, istenen davranışı gördüğünüzde hemen pekiştiriniz Mükemmel olan davranışı beklemeden doğruya yakın davranışları da pekiştirerek istenmeyen davranışları elimine gidiniz
Cezalandırmaya altarnatif en etkili süreç sönmedir Ancak uzun zaman alır ve sabırla beklemeyi gerektirir Tıpkı istenen davranışlar gibi istenmeyen davranışlarda pekiştirildiğinden dolayı tekrar edilir Eğer istenmeyen davranış pekiştirilmezse zamanla sönme meydana gelir Örneğin; istediğini ağlayarak elde etmeyi öğrenen çocuğu bu davranışından vazgeçirmek için, ne kadar ağlarsa ağlasın, ağladığı sürece istediği yapılmamalı; ağlamadan söylediği isteklere cevap verilmelidir Bir müddet sonra ağlayarak isteme davranışının söndüğü gözlenebilir

CEZANIN SINIRLILIĞI:

Ceza davranışta kısa süreli değişiklik yapabilir Fakat, sınırlılıkları ve yan etkileri de unutulmamalıdır Bunları şu şekilde sıralaya biliriz:
Sönme yerine geçici bastırma İstenmeyen davranış kısa dönemde ortadan kaybolur Fakat bu ortadan kaybolma tamamen yok olma anlamına gelmez Ceza davranışın belli bir süre sonra ortaya çıkacak şekilde bastırılmasını sağlar
Cezanın değişik duygusal yan etkileri vardır Ceza ile en çok ilişkilendirilen konulardan biri cezanın duygusal ardışıklarıdır Bunlar korku, düşmanlık ve öfke olabilir Bu duyguların yoğunluğu cezanın şiddeti arttıkça daha da artmaktadır Ebeveynleri tarafından ceza ile eğitilen çocuklar daha sonra cezanın şiddetine göre anne babalara karşı belirtilen olumsuz duygular geliştirebilirler Bu yüzden duygusal yan etkiler hem kişinin kendisine hem de başkalarına yönelik olabilir Bir başka duygusal yan etki olarak kaygı ortaya çıkabilir Sürekli başarısızlığından dolayı cezalandırılan çocuğun sınav kaygısı yaşaması doğaldır Bunun yanında sosyal olarak yanlış değerlendirilen davranışlar yüzünden sürekli anne babası tarafından çocuk sosyal kaygı yaşar
Fiziksel ceza kolayca model alınır Çocuklar genelde küçükte olsa fiziksel cezalarla eğitilirler Araştırmaların büyük çoğunluğu fiziksel cezanın çocuk tarafından taklit edildiği ve başkalarına yansıtıldığını ortaya koymaktadır Bandura’ya göre agresif (şiddet eğilimler) bu şekilde öğrenilmektedir Bu nedenle çocuklara dayak ve fiziksel agresyonla öğretmeye çalışanlar çocuklara amaçlamadıkları bir şeyi öğretiyorlardır Saldırganlık!

CEZALARI DAHA ETKİLİ YAPMAK :

Cezaların sınırlılıkları ve belli yan etkilerinin bilinmesine rağmen, bu cezaların hiç kullanılmayacağı anlamına gelmez Bazen bir davranışın belli bir süre bastırılması gerekir, olumlu ve alternatifle bu davranış sonradan değiştirilebilir Örneğin küçük bir çocuğumuz var Sürekli sokağa çıkmak istiyor Bu davranışını ortadan kaldırmak için evde kaldığında ödüllendirmek istiyorsunuz fakat çocuğun araba tarafından ezilmesini de göze alamazsınız bu nedenle bu davranışını belli bir süre bastırıp olumlu davranış kazanımı için zaman kazana bilirsiniz Bunun yanında bazı özellikleri de göz önünde bulundurulduğunda cezanın olumsuz etkilerini aza indirgemiş olursunuz
Cezanın istenmeyen davranıştan hemen sonra verilmesi
Cezanın tutarlı olması
Algılanacak kadar fakat acı verici olmaması
Sevgisizlik ve ilgisizlik olarak kullanılmaması
Sürekli olumlu davranışların pekiştirilmesi

CEZAYA ALTERNATİF OLARAK SÖNDÜRME:

Bir çok zaman istenmeyen bir davranışın ortadan kaldırılması için ödülün devreden çıkarılması yeterli olabilir Fakat pekiştireçlerin ne olduğunu her zaman bilemeyiz veya kompleks yapıları olabilir Yinede ceza alternatif olarak düşünülmesi gerekir

PEKİŞTİRME TARİFELERİ:

Skinner ve onun izleyicileri; edimsel davranışın (bağımlı değişken) sıklığını artırma amacıyla bağımsız değişken olarak pekiştirme tarifeleri üstünde çalışmışlardır Pekiştirme tarifesi, tepkiyi izleyen pekiştireçlerin verilme biçimini kapsamaktadır En yaygın olarak kullanılan pekiştirme tarifeleri; sürekli pekiştirme ,sabit aralıklı pekiştirme, sabit oranlı pekiştirme,değişken aralıklı pekiştirme ve değişken oranlı pekiştirmedir(Fer ster ve Skinner, 1957)

SÜREKLİ PEKİŞTİRME:

En basit pekiştirme tarifesi, sürekli pekiştirmedir Bu tarife, deneğe yeni bir şey öğretilirken kullanılmaktadır Tepki öğrenildikten sonra sürekli pekiştirme bırakılıp diğer pekiştirme tarifeleri uygulanmalıdır Aksi takdirde bir müddet sonra pekiştirmenin etkisi kalmayacaktır Ayrıca, sönmeye karşı en az dirençli pekiştirme tarifesi sürekli pekiştirmedir Örneğin; başlangıçta çocuk yatağını her düzelttiğinde pekiştirilirken davranışı kazandıktan sonra değişik pekiştirme tarifelerine geçilmelidir Sınıfta söz almaktan çekinen çocuğun başlangıçta her konuşma isteği pekiştirilirken, grupta söz alma davranışı kazandırıldıktan sonra farklı bir pekiştirme tarifesine geçilmelidir

SABİT ORANLI PEKİŞTİRME:

Bu tarifede, organizmanın belli bir sayıdaki davranışı pekiştirilir Örneğin; hayvanın her on doğru davranışından sonra yemek verilmesi; öğrencinin 5 doğru cevabına bir not verilmesi, 10 gömlek diken işçiye belli bir ücret verilmesi gibi pekiştirmeler sabit oranlıdır
Sabit oranlı pekiştirmede zaman önemli değil, doğru davranış sayısı önemlidir Aynı süre içinde bir kişi daha az doğru davranış yaparken, bir diğeri daha çok doğru davranış yapabilir ve daha çok pekiştirilebilir Ancak organizma pekiştirildikten hemen sonra bir depresyon içine girer Buna ”pekiştirme sonrası ara” adı verilmektedir Bu konuda birçok görüş ileri sürülmekle birlikte, hayvan pekiştirildikten hemen sonra yapacağı davranışın pekiştirilmeyeceğini öğrendiğinden dolayı bir durgunluk içine girmiş olabilir Birikik kayıtlar bu durgunluğun geçici olduğunu, daha sonra davranış sayısında hızla bir yükselme olduğunu göstermektedir Bu durum “ara ver ve çalış” ifadesiyle betimlene bilir

SABİT ARALIKLI PEKİŞTİRME:

Organizmanın belli zaman dilimi içinde yer alan davranışları pekiştirilir Bu tarifede doğru davranış sayısı önemli değildir Belli bir sürenin geçmesi önemlidir Örneğin; hayvan her iki dakika sonunda pekiştirilir Bu süre içinde ister bir davranış, ister beş davranış yapsın pekiştirme iki dakikanın sonunda yapılır Dolayısıyla, Skinner kutusundaki hayvan sabit olan zaman aralığının başlangıcında yavaş bir şekilde tepkide bulunurken ya da hiç tepki göstermezken, zaman aralığının bitiminde doğru daha hızlı tepkide bulunmaktadır Örneğin; belli bir sürede tamamlanacak işler; öğrencilerin vize ve final sınavlarına çalışmaları; dönem ödevleri hazırlamaları; memurların her ayın başında maaş almaları bu pekiştirme tarifesine uygun örneklerdir Öğrenciler, dönemin başında yavaş hareket ederken ödevi teslim etme günleri yaklaştıkça daha hızlı çalışmaktadırlar Ancak, sabit oranlı pekiştirmede olduğu gibi pekiştirme yapıldıktan sonraki zamanda, organizma (insan yada hayvan) yine yavaş hareket etmeye başlar Çünkü hızlı hareket etse de o sürenin bitimine kadar pekiştirilmeyeceğini öğrenmiştir

DEĞİŞKEN ORANLI PEKİŞTİRME:

Değişken oranlı pekiştirme tarifesinde, her on tepkiden sonra vb Gibi belirli bir sayıdaki tepkinin pekiştirilmesi yerine, değişken sayılardaki tepkiler pekiştirilir Bu tarifede önemli olan ortalama bir tepki sayısının pekiştirilmesidir Örneğin; ortalama olarak altı davranışa pekiştirme yapıldığını düşünelim Bu durumda, bir kez iki davranıştan sonra, bir kez beş davranıştan sonra, bir kez 10 davranıştan sonra bir kez de yedi davranıştan sonra pekiştirme yapıldığında, ortalama altı davranış pekiştirilmiştir Bu tarifede pekiştirilen organizma kaç davranıştan sonra pekiştireç geleceğini bilmediğinden, sürekli bir şekilde etkin olmaktadır Değişken oranlı pekiştirme tarifesi, en yüksek sayıda tepki üreten bir tarifedir Çünkü pekiştirmenin hangi davranıştan sonra geleceği bilinmemektedir Bu nedenle sönmeye karşı en dirençli tarife budur Örneği; otomatik kumar makinaları bu pekiştirme tarifesine uygun bir pekiştirme yapar bazen iki oyun üst üste kazandırır,bazen de 50 oyunda bile kazandırmaz Ancak, pekiştirecin ne zaman geleceği bilinmediğinden, birey kumar oynama davranışını sürdürür Böylece bu makinalar hem kumar oynama davranışını artırır, hem de kumar oynamaktan vazgeçmeye (sönmeye) direnç oluşturur
Öğretmenlerde ortalama beş davranışa bir not vere bilir Bu not bazen bir davranıştan sonra, bazen on, bazen de dört doğru davranıştan sonra verilebilir Dolayısıyla kaç davranıştan sonra not alacakları belli olmadığından etkinlik sürekli ve sönmeye karşı dirençli olabilir

DEĞİŞKEN ARALIKLI PEKİŞTİRME:

Bu pekiştirme tarifesinde zaman sabit değildir Pekiştireç bazen hemen, bazen de geç kazanılabilir Değişken oranlı pekiştirme tarifesinde olduğu gibi bununda ortalama zaman önemlidir Örneğin; pekiştirme ortalama üç dakika yapılacaksa, ilk iki dakika sonra, ikincisi bir dakika sonra, üçüncüsü beş dakika sonra, dördüncüsü dört dakika sonra yapılabilir Böylece mümkün olan bütün pekiştireçleri elde etmek içi, organizma tepkiyi sürekli olarak gösterir Bu pekiştirme türünde sabit aralıklı pekiştirmeden sonra meydana gelen tepkisizlik gözlenmez, çünkü pekiştirecin ne zaman geleceği belli değildir
Değişken aralıklı pekiştirme tarifesi, sabit aralıklı pekiştirme tarifesine göre tepki oranını daha çok artırmaktadır, ancak, değişken oranlı pekiştirme tarifesinden daha az etkilidir Bu pekiştirme tarifesine örnek, öğretmenlerin bazen haftada bir, bazen de haftada iki defa sınav yapmaları olabilir Sınav zamanı belli aralıklı olmadığında, öğrenci her an sınava hazır olacaktır Bir başka örnekte skinner kutusuna konan hayvana bazen iki dakika sonunda, bazen bir dakika,bazen de dört dakika sonunda yaptığı tepkiye yiyecek verilirse, tepkiyi sürekli gösterme eğilimi gözlenecektir

PREMACK İLKESİ:

Premack’a göre organizma, bir çok etkinlik yapmaktadır Bunlardan bir kısmını çok sık severek yapmakta, bir kısmını ise daha az göstermektedir Bu durumda organizmanın çok sık yaptığı etkinlikler daha az yapılan etkinlikleri pekiştirmek için kullanılabilir Bu ilkeye Premack ilkesi adı verilmektedir Bu ilke insanda kullanıldığı gibi düşük düzeyli organizmalarda da kullanıla bilir
Premack ilkesini uygulamak için, öncelikle davranışı biçimlendirmek istediğimiz organizmayı gözleyerek hangi etkinlikleri daha sık ve severek gösteriyor, hangi etkinlikleri daha az gösteriyor bunu belirlemek gerekir Uygulamanın ikinci safhasında ise, sık ve seyrek yaptığı etkinliği göstermeden önce, kazandırmak istediğimiz ve daha az yaptığı davranışı yapmasını istemeliyiz bazı çocuklar koşmayı, top oynamaya tercih ederken, bazıları resim yapmayı, bazıları da hamur ve kil gibi maddelerle oynamayı tercih edebilirler Bu nedenle, Premack ilkesini davranışı değiştirmede etkili bir biçimde uygulaya bilmek için her çocuğun tercihini iyi bilmek gerekir Örneğin dışarıda oynamaktan hoşlanan ve sık sık dışarı gitmek isteyen ve dağıttığı oyuncakları nadiren toplayan çocuğa; önce oyuncakları toplama, sonra dışarı gitme etkinliği yaptırıla bilir Yani dışarı çıkma davranışı oyuncakları toplamaya bağlana bilir Böylece, dışarı çıkma, oyuncakları toplama davranışı için pekiştireç olur Örneğin hayvan aç olduğu sürece daha sık yiyecektir Böylece yeme etkinliği bir çok etkinliği yaptırmak için pekiştirici olarak kullanıla bilir Hayvanın karnı doyduğunda ise, yeme etkinliğinin pekiştiricilik özelliği azalır

DAVRANIŞÇI YAKLAŞIMLARIN SINIF ORTAMINA UYGULANMASI:

Davranışsal öğrenme teorilerinin sınıf ortamına uygulana bilmesi çok basit yöntemlerle yapılabilmektedir Tekrarlanmasını istediğimiz davranışları pekiştirin Bu pratikte kolay fakat uygulamada biraz zor olan bir olay İstenilen davranışın oluşması ve tekrarlanması için gerekli ilkeler sınıf ortamı için aşağıdaki gibi olmalıdır:
öncelikle öğrenciden istenilen davranışın özellikleri belirlenir ve o davranışı pekiştirilir Örneğin ödevini ve dersini yapanların ödüllendirilmesi gibi Ödüllendirileceği önceden açıklanmaz, öğrenci istendik davranışı yaptığında ödüllendirildiğini görünce bu tip davranışları tekrarlar
Öğrencilere, onlardan beklenen davranışlar belirilir ve yaptıkları takdirde ödüllendirilecekleri söylenir Davranışın ödüllendirme gerekçesi açıklanır Bu durumda öğrencinin birazda ödül elde etmek için o davranışı gerçekleştirmesi beklenir

UYARICILARIN HAZIR OLMASI:

Davranışsal öğrenme teorilerinin en önemli özelliği uyarıcıların zaman geçirmeden, ertelenmeden verilmesidir Anında verilen pekiştireçlerin öğrenmeye veya istenilen davranışların oluşmasına daha çok fayda sağlayacağı bilinmektedir Bu insan davranışlarında ve özellikle sınıf ortamında daha önemlidir Başarılı bir öğrenciyi, başarısından dolayı anında, zaman geçirmeden ödüllendirmek gerekir



BİÇİMLENDİRME / ŞEKİLLENDİRME:



Biçimlendirme, tepkiyi faklılaştırmadır, yani tepkiyi istenen şekilde oluşturmaktır Edimsel koşullanma süreci normal koşullarda çok zaman almaktadır Skinner kutusuna konan bir hayvanın, kendi başına manivelaya basarak yiyeceği elde etmesi beklenirse, hayvan ya ölür ya da yiyeceği elde etmeyi öğrenir Ancak edimsel koşullanmada bir başka yaklaşım, hayvanın daha kısa bir sürede yiyeceği elde etmeyi öğrenmesini sağlamaktadır Bu yaklaşıma biçimlendirme adı verilir Davranış kademeli yaklaşma yoluyla biçimlendirilmektedir Önce, gösterilen davranışlardan istenilen davranışa en yakın olan davranış pekiştirilmekte, bir müddet sonra daha yakını ve giderek daha yakını pekiştirilerek, böylece en sonunda beklenen davranışın gösterilmesi sağlanmaktadır( Skinner, 1964)
Skinner, güvercini açlık programına aldıktan sonra skinner kutusuna koyar Deneyi yapan kişi besleme mekanizmasını dışardan düğmeye basarak yönetebilmektedir Hayvan, Skinner kutusunda, manivelanın bulunduğu bölüme geçtiğinde, deneyi yapan kişi düğmeye basarak besleme mekanizmasını harekete geçirir ve yiyeceği almasını sağlar Manivelanın yakında bulunduğu sırada pekiştirildiğinden dolayı hayvan deney alanın bu bölümünde kalma eğilimi gösterir Bundan sonra hayvanın manivelaya daha yakın gagalama veya basma davranışı pekiştirilmekte daha sonra sadece manivelaya dokunma davranışı, daha sonra sadece manivelayı itme davranışı pekiştirilmekte ve en sonunda da kendisi manivelaya basarak yiyeceği elde etmektedir Skinner, güvercinlere de bowling oynamayı da benzer yöntemle kısa sürede öğretmiştir Eğer güvercine hiç müdahale etmeden kendiliğinden topa dokunup bir oluktan atarak küçük lobutları devirmesini ve sonucunda pekiştirmeyi beklersek hayvan çok uzun zamanda öğrenir Oysa, skinner, biçimlendirme yoluyla kısa sürede güvercinlere bowling oynamayı öğretmiştir Önce, tüm deneylerde olduğu gibi, hayvanı yiyecekten yoksu bırakmış daha sonra, ilk önce topa doğru yönelme davranışını pekiştirmiş; yeterince bu davranış pekiştirildikten sonra, sadece topun çok yakınındaki gagalama davranışını pekiştirmiştir Bu davranışta olağan hale geldikten sonra sadece topu gagalama davranışını pekiştirmiştir En sonunda ise, sadece topu lobutlara doğru yuvarlama tepkisini pekiştirmiştir (Skinner,1958: bulunduğu kaynak:Hill,1990 s97)
Sonuç olarak, biçimlendirme; beklenen tepkiye yakın olarak görülen bir tepkinin pekiştirilmesiyle başlayan ve giderek kademeli bir şekilde, daha yakın bir tepkinin, bir sonrakine daha yakın bir tepkinin ve en sonunda istenen tepkinin pekiştirilmesiyle sonlanan bir süreçtir İstenen davranışı kazandırmada, kendiliğinden oluşan edimsel koşullanmaya göre daha az zaman alıcıdır
Biçimlendirme, pekiştirmenin bilimsel ilkelerinin uygulanması olmakla birlikte, aynı zamanda sanatsal bir süreçtir Eğer pekiştirilmesine karar verilen davranışlar bir birine çok benzer, çok yakın davranışlar olursa biçimlendirme çok yavaş olur ve istenen davranışın tam olarak yapılması uzun süre alır Bu nedenle etkili bir biçimlendirme yapabilmek için hangi tepkilerin pekiştirileceğinin çok iyi belirlenmesi ve bir tepki yerleştikten hemen sonra, bir sonraki tepkinin pekiştirilmesine zaman geçirilmeden geçilmesi gerekir
Biçimlendirme süreci, çocukların soğuk-sıcak oyununa benzemektedir Bu oyunda çocuklardan birisi dışarı çıkar, diğerleri ise bir eşyayı saklarlar Arkadaşları içeri girdiğinde, eşyanın bulunduğu yere yaklaştıkça sıcak, uzaklaştıkça ılık daha da uzaklaştıkça soğuk diyerek onun davranışlarını biçimlendirir En sonunda eşyayı bulmasını sağlarlar Çocuğun eşyayı bulmasını beklemek yerine bazı uyarıcılar kullanarak istenilen davranışın daha kısa sürede yapılması sağlanmaktadır
Yeni bir davranışın biçimlendirme yoluyla kazandırılma basamakları aşağıdaki gibi özetlene bilir
Ulaşılacak hedefin açık bir şekilde belirlenmesi
Öğrencinin bulunduğu düzeyin belirlenmesi
Hedefe ulaşmak için pekiştirilmesi gereken ara davranışların, aradaki basamakların belirlenmesi
Süreç boyunca öğrencilere dönüt verilmesi



TERSİNE ZİNCİR:



Şekillendirmenin değişik bir formu özellikle eğitimde kullanılan tersine doğru zincirleme durumudur Paragraf yazma öğretilen bir derste öğrenciler, sonuç cümlesi eksik olan bir paragraf verilir Öğrencilerden buraya uygun bir cümle bulmaları istenilir Bu denemenin son noktası paragrafa tamamlanmaktadır Sonra öğrencilere eksik bir paragraf daha verilip, bir destekleyici cümle ve sonuç cümlesi yazarak paragrafı tamamlamaları istenir En sonunda başlık verilip destekleyici cümleler ve sonuç cümlesi yazmaları istenir Bu yöntemin en önemli avantajı öğrencinin her aşamada komple bir paragrafla karşı karşıya olması ve bir bütünlük olduğu gösterilmesidir Aşamalar baştan sona değildir, sondan başa doğru bir zincir oluşturmaktadır
SÖNME:
Edimsel koşullanma ortamından pekiştirici uyarıcının kaldırılmasıyla davranış sıklığında bir azalma ve en sonunda edim düzeyine inme görülür Bir başka deyişle, pekiştirmenin yapılmamasıyla davranış, pekiştirmeden önceki düzeyine düşer Söndürme sürecinde, davranışın sıklığı hemen azalmaz Söndürmenin başlamasıyla davranış sıklığında kısa süreli bir artma gözlenir Ancak pekiştirilmeyen davranışın sıklığı giderek azalır ve doğal ortamdaki gözlenme düzeyine düşer Örneğin manivelaya bastığı halde yiyeceği elde edemeyen hayvan manivelaya daha çok basacak, ancak bu çabaya rağmen yiyeceğin gelmemesi sonucunda, manivelaya basma davranışı azalacak, giderek doğal olarak yaşamında görülebilecek düzeye inecektir Öğretmen, sınıfta sık sık karın ağrısı şikayetinde bulunan bir öğrencisini arkadaşlarının yardımıyla evine göndermektedir Daha sonra öğretmen, çocuğun okuldan eve gitmek istediğinde karın ağrıları çekiğini anlar ve davranışını pekiştirmemek için sınıftan dışarı çıkartmaz Pekiştirecin ortamdan çekilmesiyle başlangıçta karın ağrıları daha çok şiddetlenir Bir kaç kez daha karın ağrısı görülür fakat pekiştirilmez Bir müddet sonra karın ağrısının yok olduğu görülür
KAYNAKLAR:
SENEMOĞLU, Nuray, Gelişim, Öğrenme ve Öğretim Gazi Kitap Evi, Ankara 2001
CÜCELOĞLU, Doğan, İnsan ve Davranışı – Psikolojinin Temel Kavramaları, Remzi Kitap Evi, 7basım, 1997
ÖZBAY, Yaşar, Gelişim ve Öğrenme Psikolojisi, Empati Yayınları, İstanbul 1999
YEŞİLYAPRAK, Binnur, Gelişim ve Öğrenme Psikolojisi, Pagem A Yayıncılık, Ankara 2002

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.