![]() |
Türkiye'de Felsefe |
![]() |
![]() |
#1 |
Şengül Şirin
![]() |
![]() Türkiye'de FelsefeTürkiye'ye, eskiden beri çeşitli zamanlarda, yabancı uzmanlar ve profesörler gelip ders vermişlerdir, tik zamanlarda daha çok askerî eğttimdeki yenilikleri öğretmek için çağrıldığını gördüğümüz bu uzmanlar, daha sonra sivil öğretim kurumlarında da görev aldılar ![]() ![]() ![]() Bir an için ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kısaca söyleyecek olursak, Birinci Dünya Savaşı yıllarında, üniversitemizde Ziya Gökalp «sosyoloji» dersleri verirken, Jacoby Gunther adında bir Alman felsefeci de «felsefe tarihi» dersleri veriyordu ![]() Bu saptamayı yaptıktan sonra, Birinci Dünya Savaşı yıllarından, ikinci Dünya Savaşı yıllarına doğru gelelim ![]() Sayın dinleyiciler, her milletin tarihinde, aydınlık dönemler olduğu gibi, karanlık ve korkunç dönemler de vardır ![]() 1930'lann ilk yıllarından başlayarak, 1945'e kadar süren dönem, Almanya ve Avusturya için, İşte böyle karanlık bir dönemdir ![]() Bu yıllarda, Almanya ve Avusturya'daki, felsefe, biiim ve sanat adamları arasında, gerçekten de büyük bir kıyım yapıldığını görüyoruz ![]() Naziler, üniversitelerdeki, kendi görüşlerini paylaşmayan profesörlerle Yahudi profesörleri, işlerinden atıyorlar, ya toplama kamplarına gönderiyorlar, ya da göçe zorluyorlardı ![]() Almanya ve Avusturya'daki bu korkunç kıyım, ikinci Dünya Savaşı yıllarında da sürüp gitti ![]() Herkesin saygı ve sevgisini kazanan hümanist Alman kültürü böylece büyük darbe yemişti ![]() Fakat, garip bir raslantıdır, Almanya ve Avusturya'nın bu şanssızlığı, Dünya'nın o kötü günlerini, savaşa girmeyerek, az zararla atlatan Türkiye için bir bakıma şans oldu ![]() Neden böyle olduğunu açıklamaya çalışayım: Türkiye'de, bilindiği gibi, 1933'ten sonra, yüksek öğretim, de önemli değişiklikler yapılmaya başlanmıştı ![]() ![]() Milli Eğitim Bakanlığı, üniversite için, Avrupa'dan bilim adamı getirmeye hazırlanıyordu ![]() ![]() İlk gelenler ile son gelenler arasındaki, aşağı yukarı 15 yıllık bir süreyi kapsayan bu dönem, Türk bilim ve kültür hayatı içtn-çok ilginç ve verimli bir dönem oldu ![]() 1933 ile 1945 arasında Türkiye'ye sığman, Alman ve Avusturyalı bilim adamlarının sayısı 98'e ulaşmaktadır ![]() Ben bu konferansımda, yalnızca felsefe profesörleri üzerinde duracağım ve bunları geliş sıralarına göre anlatacağım ![]() Arslan Kaynardağ
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz
![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : Türkiye'de Felsefe |
![]() |
![]() |
#2 |
Şengül Şirin
![]() |
![]() Cevap : Türkiye'de FelsefeBurada size anlatacağım felsefeciler şunlar olacak; Hans Reichenbach, Ernst Von Aster, YValter Krartz, Heinz Heimsoeth ve Joachim Ritter, Hemen söyleyeyim, adı geçen son iki profesör, 1946'dan sonra gelmişlerdir ve sığınma denilen acı olayın sorunlarıyla bir ilgileri bulunmamaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() H ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Naziler O'mı Berlin Üniversitesindeki işinden çıkarmışlardı ![]() ![]() Reichenbach, Türkiye'ye gelince, İstanbul Edebiyat Fakültesi'nde Felsefe Bölümü başkanlığına getirildi ve kendisine asistan olarak Macit Gökberk verildi ![]() ![]() ![]() Reichenbach'm verdiği dersin konusu «lojistik îdi ![]() ![]() ![]() «Lojistik» derslerinde terimlerin Türkçeleştirilmesi sorunu ortaya çıktı ![]() ![]() ![]() Nusret Hızjr, daha Önceki yıllarda, Almanya'da felsefe ve matematik dersleri izlediği için, konuya yabancı değildi, Macit Gökberk, o günleri anlatırken diyor ki: «Reichenbach'la şöyle bir yöntemimiz vardi: Derse girmeden bir saat önce onun odasına giderdim ![]() ![]() ![]() ![]() Ne var ki, lojistik için ![]() ![]() ![]() ![]() Bu güçlüğe karşın, Gökberk, Reichenbach'a ve öğrencilere yararlı olma çabasını sürdürdü ![]() ![]() Macit Gökberk, öğrenimi, düşünce hazırlığı ve felsefi eğilimlerinin, mantık ve özellikle lojistik gibi yepyeni bir mantığa göre olmadığını, her geçen gün daha iyi anlıyordu ![]() ![]() ![]() Reichenbach Fransızca da biliyordu ![]() ![]() ![]() Nitekim, Reichenbach'ın, İstanbul'dan ayrılmasından sonra yaymlanabilen Lojistik adlı kitabını, Halil Vehbi Eralp, Fransızca'dan çevirmiştir ![]() ![]() ![]()
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz
![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : Türkiye'de Felsefe |
![]() |
![]() |
#3 |
Şengül Şirin
![]() |
![]() Cevap : Türkiye'de Felsefe«Bu kitapta, eski mantık ile yeni mantık arasında bir karşılaştırma yapılmakta, ikincisinin, birinciye üstün olduğu noktalar belirtilmektedir ![]() Reichenbach'ın asistanlığına, Macit Gökberk'ten sonra Nusret Hızır getirildi ![]() «Nusret Hızır, Reichenbach için biçilmiş kaftandı, çünkü matematik biliyordu, ayrıca fizik kültürü vardı ![]() Bu nedenle, Reichenbach'ın, Nusret Hızır'la işbirliği daha verimli oldu ![]() Reichenbach'ın bu sıralarda İstanbul'da bilimsel bir derneğe üye olduğunu görüyoruz ![]() ![]() Bildirilerinden birinin konusu şudur: «Zaman ve mekâna ilişkin felsefi sorunlar» ![]() Bu bildirinin özeti, derneğin 1935'te yayınladığı kitapta çıkmıştır ![]() ![]() Reichenbach, İstanbul'da konferanslar da vermiştir ![]() ![]() 1) Descartes ve Rasyonalizm ![]() 2) Kant ve Eleştiri Felsefesi ![]() 3) Hume ve Deneycilik ![]() 4) Bilimsel Felsefenin Bugünkü Sorunları ![]() 5) Doğa Yasası Sorunu ![]() Reichenbach, «Doğa Yasası Sorunu» konusundaki konferansında özetle şöyle söylemektedir: «Determinizm denilince artık, bir kesinlik değil, bir olasılık söz konusudur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Reichenbach'ın yine bu konudaki bir yazısını 1939'da yayınlanan Felsefe Semineri dergisinde görüyoruz ![]() İlliyet ve İstikra, yani, bugünkü terimlerimizle, «Nedensellik ve Tümevarım» başlığım taşıyan o yazısını Reichenbach şöyle bitirmektedir: «En büyük bir ağ bile, balık avcısına, balık tutacağını garantilemeyeceği gibi, bilim de bizim için bir başarı garantisi veremez ![]() ![]() ![]() ![]() ![]()
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz
![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : Türkiye'de Felsefe |
![]() |
![]() |
#4 |
Şengül Şirin
![]() |
![]() Cevap : Türkiye'de FelsefeSayın dinleyiciler, şimdi, bizim felsefecilerimizin Reichenbach'la ilgili düşüncelerine geçiyorum ![]() Reichenbach, İstanbul'a geldiğinde, Hilmi Ziya, Üniversite'de genç bir doçent olarak ders veriyordu ![]() ![]() Şöyle demektedir Hilmi Ziya; «Reichenbach, bir yandan Viyana fiîozoflarıyla Ernst Mach'm pozitivizmine, bir yandan da İngiltere'de başlayan yeni mantık hareketine bağlıdır ![]() ![]() ![]() Hilmi Ziya Ülken'den Öğrendiğimize göre, Reichenbach'm ilk mesleği mühendislikti ![]() ![]() ![]() ![]() Ülken, Reichenhach'ın felsefi görüşlerini açıklarken, O'nun, yöntem olarak, Kant'ta gördüğümüz «akim çözümlemesi» yerine, «bilimlerin çözümlemesi» ni getirdiğini söylüyor ![]() Yine Ülken'den öğrendiğimize göre, Reichenbach'm 1928' de yayınladığı Fiziksel Bilginin Amaçlan ve Yollan adındaki küçük kitabı, bizde de ilgi çekmiş ve bu kitabı, fizikçi Nusret Şükrü, özetleyerek İz dergisinde yayınlamıştır ![]() Reichenbach'm, evrenin İçeriği hakkındaki önemli kitabı Atom ve Kozmos'dur ![]() ![]() Ülken'den öğrendiğimiz bir bilgi de, Reichenbach'm 1915'te doktora konusu olarak «olasılık hesabının uygulanması» nı aldığıdır ![]() ![]() Nitekim O'nun, «Olasılık Hesabının Mantıksal Temelleri» adlı bir yazısı, 1935'te dilimize de çevrilmiş ve Hilmi Ziya Ülken'in çıkardığı Felsefe Yılîığı'nda yayınlanmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hilmi Ziya Üiken'den sonra, Nusret Hızır'ın Reichenbach' la ilgili düşüncelerine geliyorum, Hızır'ın yazılarını okuduğumuzda, Reichenbach konusunda kimi bilgüer edinebilmekteyiz ![]() «Viyana Çevresi filozoflarına olduğu gibi, Reichenbach'a da, sık sık, ve başta memleketimiz olmak üzere, «pozitivist» datmgasi vıuTihnakadır ![]() ![]() ![]() Nusret Hızır'ın bu yargısı kuşkusuz tartışılabilir ![]() ![]() Nusret Hızır, yukarda sözü geçen yazısında şu bilgileri yermektedir ki bizim için ilginçtir: «Reichenbach, Bilimsel Felsefenin Doğuşu'ndaki zaman bölümünü yazarken, İstanbul Üniversitesi'nde bulunduğu yıllardaki çalışmalarından esinlenmiştir ![]() Yine ilginçtir, Hızır, üstadının kitabını övdükten sonra eleştirmekten de geri kalmıyor; şu satırları yine onun yazısından aldım: «Peki, her şey İyi ama, yaşam felsefelerinin, existence felsefelerinin durumu nedir? Bunlar sistemli bilgi vermeseler bile, bilgi vermek iddiasında bulunmaksızın, bir anlayış öne sürmüyorlar mı? Reichenbach, birçok felsefeleri eleştiriyor, onlar hakkındaki düşüncelerini söylüyor ama, yukardaki soruya cevap vermiyor ![]() Nusret Hızır'ın, Reichenbach'ın kitabmda haklı olarak eleştirdiği ikinci nokta da şudur: «Modern bilimsel felsefeye, yalnız matematikten ve doga bilimlerinden geçilebileceği düşüncesi yanlıştır», diyor Nusret Hızır ve şu sözleri ekliyor: 4nsan bilimleri de, Reichenbacb'ın anladığı anlamda bir bilimsel felsefeye pek âlâ veri olabilirler ![]() Şöyle bitiyor tanıtma yazısı: «Reichenbach'm ölümünden az önce yazılmış olan, dolayısıyla onun bilimsel vasiyetnamesi karakterini taşıyan bu kitap, okuyucuya eski sistemleri vs yeni olduğu halde, zihniyeti eski olan öğretileri, modern görüş açısından görmeyi ve bunları, modern felsefe ile karşılaştırmayı sağlamaktadır ![]() Nusret Hızır, Bilimsel Felsefenin Doğusu'nu, yalınlığın ve pedagojik virtüözlüğün bir örneği olarak nitelendirmektedir ![]()
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz
![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : Türkiye'de Felsefe |
![]() |
![]() |
#5 |
Şengül Şirin
![]() |
![]() Cevap : Türkiye'de Felsefe1951'deki bu tanıtma yazısı, bizdeki baş öğrencisinin, Reichehbach'ı ve onun eserini değerlendirmesi açısından Önemlidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cemal Yıldırım, 1973'te yayınladığı, Bilim Felsefesi adlı kitabında da, Reichenbach'a oldukça geniş bir yar vermiş, onun yazılarından önemli parçalar almıştır ![]() Yine Nusret Hızır'a donelim: Hızır, 1976'da yayınladığı Felsefe Yazıları'nda şu açıklamayı yapıyor: «Ben» diyor, «30'lu yıllarda, hocam Reichenbach'm, Edebiyat Fakültesi'nde asistanı iken, Viyana Çevresi adıyla ün salan, bilimci filozoflar grubuna ve Reichanbach'ın görüşlerine yakındım ![]() ![]() ![]() Nusret Hızır'ın, gerçekten de Reichenbach'm yolundan ayrılmadığım, matematiksel mantıkla, bilimsel felsefe ile ilgisini; derslerinde ve yazılarında sürdürdüğünü görüyoruz ![]() Fakat, bizdeki sembolik mantık, modern mantıkla ilgili çalışmaların, daha çok, 1960'larda başladığını ve bu alandaki asıl başanya, Prof ![]() ![]() ![]() Türkiye'de, Reichenbach'la aynı yıllarda ders veren ünlü Alman Tıp Profesörü Nissen, anılarında şöyle diyor; «Reichenbach'ın anlattıkları, birçok kimse için anlaşılması güç şeylerdi ![]() ![]() Nİssen'in, böylece, bir gerçeği vurguladığını rahatlıkla söyleyebiliriz, Türkiye'de o yıllarda, Reichenbach'ın düşüncelerinin, bağh olduğu Heisenberg ve Einstein şöyle dursun, daha Kant ve Newton bile yeni Öğreniliyordu ![]() ![]() Felsefe ortamı kadar, bilim ortamı da, lojistik gibi yeni bir mantığı anlayıp sindirmeye henüz hazır değildi ![]() Felsefe yayınları ve bilimsel kitaplar yetersizdi ![]() ![]() ![]() ![]() Reichenbach'ın bir kitabı da, bu «külliyat» arasında İlmî Felsefe adıyla yayınlanmıştı (1935) ![]() Kitabı çeviren felsefe öğretmeni Ziya Somar, bir dipnotunda şunları söylüyordu ![]() «Bu çeviriyi, içinde yetiştiğim bir kuruma (yani Felsefe BÖlümü'ne) karşı borcumu ödemek, bilimsel felsefenin sahibini (yani Reichenbach'ı) yakından kuşatan mutlu kimselere (yani, üniversitedeki hocalarla öğrencilere) yardım etmek isteği ile yaptım» ![]() Ne var ki, bu çeviri, doğru' ve anlaşılır türde bir şey değildi ![]() ![]() Böylece, sayıları az ve niteliği kötü yayınlarla, felsefeyi, özellikle felsefedeki yenilikleri izlemenin güçlüğü, apaçık belli oluyordu ![]() Bir başka önemli, engel de, o günlerin üniversite kadrosunda, Almanca bilenlerin azlığıdır ![]() Bütün bu nedenlerle, Reichenbach, Türkiye'de gereğince değerlendirilemedi ![]() Sayın dinleyiciler, Bu konunun bir ilginç yönü de, kimi aydınlarımızın, Reichenbach'ı ve onun durumunu eleştirmesidir ![]() örneğin, tanınmış sosyoloji profesörü Ziyaettin Fahri Fm-dıkoğlu, taş dergisinde bir yazı yazdı ![]() ![]() ![]() Yine Fmdıkoğlu'nun üstü kapalı olarak yaptığı suçlamalara göre «Raichenbach, felsefe tarihi bilmiyordu ve onun için de felsefe tarihi dersleri vermiyordu ![]() ![]() ![]() Oysa Reichenbach felsefe tarihi uzmanı değildi, dolayısıyla onu böyle suçlamanın bir anlamı yoktu ![]() ![]() Aynca, O'nun İstanbul'da verdiği konferansları dinleyenler, felsefe tarihi kültürünün, belli alanlarda ne kadar iyi olduğunu yakından görmüşlerdi ![]()
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz
![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : Türkiye'de Felsefe |
![]() |
![]() |
#6 |
Şengül Şirin
![]() |
![]() Cevap : Türkiye'de FelsefeKonu gerçekten ilginçtir ve meraklı bir araştırıcının ortaya çıkaracağı noktalar vardır ![]() Reichenbach, Türkiye'ye geldiği gün, Felsefe 3ölümü'ne başkan olmuş, o zaman bu bölümde görevli bulunan Fındıkoğlu hakkında ve başka bir hoca hakkında daha aleyhte rapor vererek «bunların bilimsel yeterlilikleri yoktur» demişti ![]() Bu nedenle Fmdıkoğlu'nun suçlamalarının duygusal olduğu anlaşılıyor ![]() Aynı Fındıkoğlu, az sonra, Prag'da toplanan Uluslararası Felsefe Kongresi'ne gitmiş9, kongre izlenimlerini yazarken, Türk heyeti başkanı Reichenbach'm (bildirilerinin ve tartışma düzeyinin) orada gördüğü büyük saygı ve ilgiyi belirtmek dürüstlüğünü de göstermiştir10 ![]() Reichenbach'ı başkaları da eleştirmişti, örneğin, ünlü bilim tarihçimiz Adnan Adıvar, ona karşı eleştiri ve ironi dolu bir yazı yazmıştı ![]() Adıvar'm düşüncelerini öğrenmek isteyenler, onun Bilgi Cumhuriyeti adındaki kitabına bakabilirler ![]() ![]() Sayın Dinleyiciler, O yıllarda, İstanbul'da Fen Fakültesi'nde bir Alman profesör daha vardı: Von Mieses ![]() Az önce Macit Gökberk'den söz ederken adı geçmişti bu profesörün ![]() ![]() ![]() 1937 yılında, İstanbul Üniversitesi'nin genel açılış dersini, yüzlerce öğrenci karşısında bu Von Mieses vermişti ![]() ![]() Reichenbach'la, Von Mieses'in, dünya çapında ünlü bu iki profesörün, aym yıllarda İstanbul'da bulunup ders vermeleri iyi sonuçlar doğurabilirdi, ama, beklendiği gibi olmadı ![]() Türkiye'deki bilim ortamının henüz gelişememesi, felsefe ![]() ![]() İstanbul Felsefe Bölümü'nün o günlerdeki zihniyetini anlatan Nusret Hızır şöyle demektedir: «Ben İstanbul Edebiyat Fakültesi'nde iken, felsefeye bir mistiklik atfediliyor ve bu mistik yönün etkisi altında kalmıyordu ![]() ![]() Evet, bilim ve düşünce ortamı böyle idi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Aslına bakılırsa, Reichenbach'ın Türkiye'ye gelişi de, kendisinin pek istediği bir şey değildi, rastlantıların zorlamasıyla olmuştu, Nazizm'den kurtulmak için sığınmıştı Türkiye'ye ![]() ![]() İşte yukardan beri anlatmaya çalıştığım bütün bu nedenlerle Amerika'dan yapılan bir çağndan yararlanarak, 1938 yılında Los Angeles Üniversitesine gitti, Reichenbach'm, bir ara, İstanbul'da Amerikan Koleji'nde ders verdiği de söylenmektedir ![]() ![]() Bu profesörle ilgili sözlerimi bitirmeden bir bilgi daha vermek isterim: Reichenbach İstanbul'da iken, onun isteği ile Avrupa'dan pek çok felsefe kitabı getirtilmiştir, öyle ki, bugün, İstanbul Üniversitesinin Merkez Kitaplığı'nda pek az üniversitede bulunan, yeni pozitivizmle ilgili bir koleksiyon vardır ![]() İktisat profesörü Neumark'm anılarında belirttiği gibi, yabancı profesörlerin hemen hepsi, Türkiye'de kitap sıkıntısı çekerken, Reichenbach'a böyle bir olanak sağlanması onun için her halde büyük bir kazanç olmuştu ![]() ![]() Reichanbach'ı tanıyanlar onun, sporu, yürüyüşü, bu arada dağcılığı da sevdiğini söylüyorlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]()
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz
![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : Türkiye'de Felsefe |
![]() |
![]() |
#7 |
Şengül Şirin
![]() |
![]() Cevap : Türkiye'de FelsefeSayın dinleyiciler, Şimdi, ikinci felsefeciye, Von Aster'e geçiyorum, Reichenbach, İstanbul'a geldikten üç yıl sonra, yani 1936' da, Almanya'dan bir felsefeci daha çağrılmasını önermişti ![]() düşünmüşlerdi: Reihhenbach, matematiksel mantık ve bilimsel felsefe dersleri veriyordu fakat felsefe tarihi derslerine de gereksinme duyuluyordu ![]() ![]() Ünlü Alman felsefe tarihçisi Von Aster'in, böyle bir düşünce ile yurdumuza çağrıldığı anlaşılmaktadır ![]() Hocam T ![]() ![]() ![]() «Aster» adı, felsefecilerimiz için pek de yabancı sayılmazdı ![]() ![]() Von Aster'in getirtilmesini Özellikte Reichenbach istemişti ![]() ; Aster de bir Nazi kurbanı idi ![]() ![]() ![]() Prusyalı bir ailenin çocuğuydu Aster, «von» luğu soyluluğunu gösteriyordu ![]() ![]() öğrencisi Cavit Orhan Tütengil, onun için yazdığı yazıda şöyle diyor: «Düşünceleriyle dinç, hareketleriyle çevik, gözünün gülümseyişieriyle çocuk ve çenesinden aşağı doğru uzanan sakalıyla ihtiyar ![]() ![]() ![]() ![]() Evet, bu hocamız, sarkık pos bıyıkları, sivri sakalı ve gözlükleriyle, 20 ![]() ![]() Ben Reichenbach'ı görmedim, bir resmini gördüm, o kadar ![]() ![]() ![]() Aster, Türkiye gibi, Batı kültürüne daha yeni yaklaşan bir ülkede ders vermenin bilincinde idi ![]() ![]() ![]() Aster'in başarılı olması biraz da Macit Gökberk'le işbirliği yapmasından doğuyordu ![]() Gökberk, Prof ![]() ![]() ![]() ![]() Mazhar Şevket İpşİroğİu ve Takiyettin Mengüşoğlu gibi Almanca bilen genç hocaların da az sonra bölümde görev almaları, Von Aster'den daha çok yararlanılmasını sağladı ![]()
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz
![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : Türkiye'de Felsefe |
![]() |
![]() |
#8 |
Şengül Şirin
![]() |
![]() Cevap : Türkiye'de FelsefeSayın dinleyiciler, Prof ![]() ![]() «Aster'in, 1913'te Almanya'da bilgi kuramı konusunda bir kitabı yayınlanmıştı: Bilgi Kuramının İlkeleri ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sözlerini şöyle sürdürüyor Gökberk: «Aster, felsefe tarihi derslerinde, felsefenin mantığım, felsefenin gidişini nesnel olarak anlatmak, felsefe sorunlarının içindeki mantığı bulmak, bunların, birbirinin içinden nasıl' doğduğunu göstermek isterdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Aster'in kendisi de İstanbul'da yayınladığı bir yazısında felsefe tarihi konusundaki görüşlerini şöyle dile getiriyor: «Matematik tarihinden vazgeçerek matematik sorunları çözümlenebilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 30'lu yılların sonlarıyla 40'lı yılların başlarında, İstanbul' da değerli yabancı profesörlerin ders vermesi, bilim ve felsefe hayatında, bizim için olduğu kadar, bütün dünya için de dikkati çekici olaylara sahne olmuştur ![]() Bu yıllarda, İstanbul'da özellikle, psikoloji alanındaki çalışmalarıyla ün yapmış bir Alman profesör daha vardı: Wilhehn Peters ![]() Feters de Türkiye'ye sığınanlardandı ![]() ![]() ![]() Peters, Aster'in ölümünden sonra yazdığı yazıda bakın neler söylüyor: ![]() «Aster, bütün hayatıyla, insanlığın ve kültürün ilerlemesi, milletlerin anlaşması ve birlikte çalışması ve uluslararası bir ![]() ![]() Von Aster'in her zaman sözünü ettiği birkaç dostu arasında, felsefe tarihçisi ve denemeci Groethuysen, ahlak filozofu ve pedagog Friedrich Wilheim Forster ve Katolik filozof ve sosyal reformcu Steinbuchel vardı ![]() Peters bu yazısında, Aster'in, Freud ve «geştalt psikolojisi» yle ilgili çatışmalarından da söz ediyor ![]() Yine İstanbul Üniversitesfnde görev alan ![]()
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz
![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : Türkiye'de Felsefe |
![]() |
![]() |
#9 |
Şengül Şirin
![]() |
![]() Cevap : Türkiye'de Felsefe«Biz Aster'de eski bir Elen bilginini ve bilgesini buluyorduk ![]() ![]() Kendisinin bir banş inşam, zıtlıkları uzlaştırmaya çalışan bir sentez insanı olduğunu söylerdi, Almanya'daki görevinden uzaklaştırışını anlatırken, oradaki meslektaşlarım arasında kimse bana düşman değildi, der ve anlamlı bir biçimde susardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Öğrencilerinin ve başkalarının düşüncelerine hoşgörü ile bakar, çeşitli görüş noktalarının, olabildiğince açık ve seçik ortaya çıkmasına Önem verirdi ![]() ![]() ![]() Prof ![]() ![]() Derslerinin yanında, düzenli olarak seminerler yapardı ![]() Kant Felsefesi, İngiliz Felsefesi, Kari Marks, Leibniz, Spi-noza, Eksistansiyalizm ![]() Seminerlerinde, bilgi açısından olduğu kadar, pedagojik açıdan da pek yararlı sonuçlar elde edilirdi ![]() ![]() ![]() Şimdi anımsıyorum: Bize bir dersinde Spinoza'yı anlatırken, ilkin, «barok» da dediğimiz, 17, yüzyıl kültür ortamını tanıtmak istemiş, bu nedenle olsa gerek, Önce Rembrandt'm Anatomi Dersi tablosundan söz etmişti ![]() ![]() Hamlet'in «to be or not to be» tiradını, yani, «olmak ya da olmamak» sözcüklerini ele alıyor, bu sözlerin felsefesini yaptıktan sonra, yine bu dönemde parlayan Spinoza'yı ve onun düşüncelerini anlatmaya başlıyordu ![]() Aynı zamanda iyi bir konferansçı idi Aster, İstanbul'da şu konferansları vermiştir: 1) Hegel Sisteminin Felsefe Tarihindeki Yeri 11936) 2) Zamanımızın Felsefe Akımları ve Doktrinleri (1937) 3) Nietzsche (1938) 4) Aristoteles ve Galilei (1939) 5) Faust (1940) 6) Felsefe Tarihinde Ölüm Meselesi (1941) 7) Kant'm Ahlakı (1942) 8) Sokrat (1943) Üniversite'de, halka açık olarak verileri bü konferanslar daha sonra yayınlanmıştır ![]() Saym Dinleyiciler, Aster'in İstanbul'da verdiği ürün, Reichenbach'ınkinden daha çoktur ![]() ![]() ![]() Felsefe Tarihi Dersleri (îlk ve Ortaçağ Felsefesi), 1943 (Kitap! ![]() Felsefe Tarihinde Türkler, 1938 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Felsefe ve İstanbul Üniversitesi'nde Felsefe Öğretimi, 1940 (Makale) ![]() Felsefi Antropoloji, 1940 (Makale) ![]() Felsefe Tarihinde İlerleme Kavramı, 1940 (Makale) ![]() Hukuk Felsefesi Dersleri, 1943 (Kitap) ![]() Bilgi Teorisi ve Mantık, 1945 (Kitap); ikinci baskı 1972 ![]() Descartes ve Felsefesi, 1945 (Makale), Bireşim ve Uyum Filozofu Leibniz, 1947 (Makale) ![]() Mimesis, 1947 (Auerbach'ın kitabı için tanıtma yazısı) ![]()
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz
![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : Türkiye'de Felsefe |
![]() |
![]() |
#10 |
Şengül Şirin
![]() |
![]() Cevap : Türkiye'de FelsefeAster'in, Reichenbach'İa ilgili düşüncelerine de değinmek İsterim ![]() ![]() O, İstanbul'da verdiği ve dinleyicileri arasında Reichenbach'ın da bulunduğu bir konferansta şu düşünceleri Öne sürüyor: «Yeni pozitivizm, genetik mekanik düşüncelere dayanan eski pozitivizmin gelişmiş bir biçiminden çok daha fazia bir şeydir, ( ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Aster'in, yine İstanbul'da yayınlanan bir yazısında, aynı konuda şunlan okuyoruz: «Aramızdan ayrılarak Los Angeles'e giden Reichenbach, relativite ve kuanta kuramlarını çok yakından tanımış, matematik ve fizik alanlarındaki bilgileriyle öne geçmiş bir düşünürdür ![]() sitesi'nde çalışmakta idi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gerçekten de bu iki sorun, Reichenbach'ın İstanbul'da yayınladığı geniş bir araştırmaya konu olmuştu ![]() Aster, Reichenbach'a, onun düşüncelerine ve felsefeye katkısına her zaman saygı duymuş, bunu her fırsatta belirtmiştir ![]() ![]() Von Aster, Türkiye'de, 1936'dan başlayarak tam 12 yıl ders verdi, sayın dinleyiciler ![]() ![]() Eşi tanınmış bir romancıydı ve İsveçliydi ![]() ![]() Ölümü duyulunca, İstanbul'da Felsefe Böîümü'nde bir ama töreni yapıldı ![]() ![]() O zaman rektör, olan Prof ![]() «Üniversiteler, büyük bir ailenin parçalarıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Felsefe Böîümü'nde yayımlanan Felsefe Arkivi dergisinin bir sayısı Aster'in anısına ayrıldı, bu dergide, onun kişiliği, hizmetleri ve felsefi görüşleriyle ilgili yazılar yer aldı ![]() Prof ![]() ![]() ![]() Sayın dinleyiciler, Aster konusunu burada keserek, üçüncü felsefeciye, VValter Kranz'a geçiyorum ![]() Walter Kranz konusuna ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ! Mengüşoğlü'nun bu okulda çok başarılı bir öğrencilik hayatı olur ve bildiğiniz gibi, öğrenimi bitince İstanbul'a gelir, Felsefe Bölümü'nde görev alır ![]() Aradan birkaç yıl geçer ![]() ![]() ![]()
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz
![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|