Şengül Şirin
|
Biyolojinin Geleceği Ve İnsanlığa Katkısı

BİYOLOJİNİN GELECEĞİ VE İNSANLIĞA KATKISI
Bütün yaşam bilimleri için de tıbbın veya tarımın ayrılmaz bir parçası olarak düşünülüyordu Çünkü insan olgunun doğaya donuk ilgisi her şeyden önce yaşamını sürdürmesi sağlayacak şeyler yönetilmişti (yaşam) anlamındaki yunanca bios ve (bilim) anlamındaki logas kelimelerinden üretilen biyoloji terimine ancak 14 yüzyılında bilim dünyasına armağan edildiyse de bu bilim ilgilendiği konular antik çağdan beri gündemdedir
Aristileos in benimsenmiş olduğu bireşimsel düşünce, canlı varlıklarla ilgili genel bir kuram hazırlamaya yönelikti ama kurumda kesin çözümler bazı yanlışlıklarla bir birine kaynamıştı Aristileos görüşleri öylesine olumlu bir yankı uyandırdı ki orta çağda da büyük bir saygıyla karşılandı:ama bu aşırı saygı tutum, söz konusu düşünceleri tartışmayacak gerçekleri saydığı için sonuçta biyolojinin gelişmesi engellemiş oldu İlk çağda dikkati çeken Galenos’un düşüncelerinde, 15 yüzyıl boyunca tartışmadan benimsendi
Batı dünyasında eski yunan uygarlığının yerine Hıristiyanlık aldığından bireyler hiç eleştirmeden resmi makamların öğretilerini benim sayen ve bütün yeni düşüncelere karşı çıkan bir tutum benimsediler Böylece roma imparatorluğunun çöküşünden Rönesans ‘a kadar bilimsel anlayışta hiçbir önemli gelişme olmadı ilk büyük bilinçlenme, Rönesans’daki düşünce devrimiyle ortaya çıktı:ana çizgileriyle (anatomiciler dönemi) diye tanımlıya bilecek bu dönemde 1542 yılında Galenos’un
düşüncelerini altüst eden Belçikalı hekim Andre
Vesale büyük ün yaptı insan bedenine bir bakış açısıyla yaklaşan (o döneme kadar kilisenin cesetlerin kesilip incelenmesini yasakladığını belirtmek gerekir) de humini carporis fafabrica adlı atlası büyük tebriklere yol açtı ve çalışmalarını bırakıp, askeri hekim olarak orduya girmesine neden oldu coyüz yapıtındaki,tiziano’nun öğrencisi olan arkadaşı calcan tarafından yapılmış çizimlerdeki kesinlik, doğa bilimciler günümüzde hala şaşırtmaktadır Andre Vesalein ardından eski öğretilerin başarısızlığını gözler önüne serer w harvey 1615yılında kan dolaşımını ortaya koydu (aynı alanda çalışan öbür bilim adamları, bu buluşa inanmayarak harvey2e bir deli gözüyle baktılar) bu arada bir başka konusundaki alt üst etti: 1580 yılında doğru bulunan mikroskop başlangıçta çok ilkel olmasına karşı ilk kullanıcıları olan Malpighi, Vanleuwen, Haçk gibi bilim adamları çok sayıda buluşlar yapmasına karşın özellikle kan dolaşımı konusunda çeşitli kanıtlar ortaya konulmasına olanak verdi Hücreleri varlığının bulunması
dokulardaki düzenleri çıplak gözle görmediğimiz için o zamana kadar bilinmeyen canlılar dünyasının ortaya konması,dönemin aydınlanması arasından coşkudan çok kaygı uyandır masada bilimde yeni bir cağ başlatacak ilk adım atılması araştırmacılar, sayıları hızla artan buluşları düzenlemeye ve sınıflandırmaya koyulmuşlardır
İS 2 yüzyılda yaşayan Bergamalı Galenos, insan vücudunun yapısını daha iyi inceleyebilmek için maymunlar ve domuzlar üzerinde çalışmak zorunda kaldı Çünkü onun yaşadığı çağda kadavraları, yani ölü insan vücudunu kesip parçalamak yasaktı Gene de bu gözlemlerden vardığı sonuçlar 1000 yıldan daha uzun bir süre biyoloji bilimlerine egemen oldu
Galenos’tan sonra çok uzun bir süre biyoloji konusunda hemen hiçbir gelişme olmadı ve eski bilginlerin görüşleri hiç tartışmasız doğru kabul edildi Ancak 16 yüzyılda Belçikalı anatomi bilgini Andreas Vesalius’un kadavralar üzerindeki çalışmaları biyolojide yeni bir dönemin başlangıcı oldu Vesalius, 1543′te yayımlanan ve insan vücudunu çizimlerle anlatan ünlü yapıtında, Galenos’un verdiği bilgilerden çoğunun yanlış olduğunu kanıtlamıştı Eski bilginlerin bütün görüşlerine körü körüne inanmayıp, doğru bilgiye deneyle ulaşmak gerektiğini ortaya koyan bu çalışma çağının bilim anlayışını da derinden etkiledi
16 yüzyılın sonlarında mikroskobun bulunması biyolojide gerçek bir dönüm noktası sayılır İtalya’nın kuzeyindeki üniversitelerde botanik, zooloji, anatomi ve fizyolojinin bağımsız birer bilim dalı olarak okutulmaya başladığı o dönem mikroskop sayesinde çok önemli buluşlara tanık oldu Bitki ve hayvan dokuları böceklerin yapısı mikroskopla incelendi; bakterilerin varlığı keşfedildi Canlıların en küçük yapısal ve işlevsel birimini tanımlamak için öneriler hücre terimi biyolojinin odak noktası oldu ve 20 yüzyılda moleküler biyolojinin doğuşuna kadar yaşamın bütün sırları hücre biyolojisiyle açıklandı
Bakterilerin bulunmasından yüzlerce yıl sonra bile, bilim adamları bu çok küçük canlıların çürüyen maddelerin içinde kendiliğinden türediğini düşünüyorlardı 19 yüzyılın ortalarında Louis Pasteur, bakterilerin yalnız çürüyen maddelerde değil her yerde bulunduğunu, üstelik çürümenin sonucu değil nedeni olduğunu kanıtladı Ayrıca bazı bakterilerin çeşitli hastalıklara yol açtığını açıklaması biyoloji araştırmalarına yeni bir yön verdi Böylece biyologlar insan, hayvan ve bitkilerin yalnız sağlıklı yapılarını değil, hastalıklı bölümlerini de mikroskopla incelemeye başladılar Aynı dönemde kimya ve fizik bilimlerinin gelişmesi de canlıların vücudundaki kimyasal ve fiziksel değişikliklerin incelenmesine yardımcı oldu
Hayvan ve bitki fosillerinin incelenmesi bir yandan paleontoloji gibi yeni bir biyoloji dalının doğuşuna, bir yandan da başlangıcı Eski Yunan düşünürlerine kadar uzanan evrim düşüncesinin pekişmesine yol açtı Bulunan fosiller, hayvan ve bitkilerin milyonlarca yıldır çeşitli değişiklikler geçirerek bugüne kadar ulaştığını ve aralarında önemli yapısal farklar olan birçok hayvanın aynı atadan türediğini gösteriyordu 19 yüzyılın başlarında Fransız bilgin Jean-Baptiste de Lamarck, bu olguyu açıklamak için, çevre koşullarına uyum sağlamak üzere kazanılan yeni özelliklerin kuşaktan kuşağa aktarıldığını öne sürdü Lamarck’tan 50 yıl kadar sonra da İngiliz doğa bilgini Charles Darwin, evrimin bir “doğal seçme” sürecinin sonucu olduğunu, ancak doğaya en iyi ayak uydurabilen canlıların soyunu sürdürdüğünü açıklayarak evrim kuramını oluşturdu
Eski Mısır, Mezopotamya ve Çinliler birçok bitki türünü ilaç olarak kullandılar Bu da onların o dönemlerde biyolojiyle uğraştıklarını göstermektedir Ayrıca mağara insanları çeşitli canlıların resimlerini mağara duvarlarına çizerek dünyadaki ilk biyoloji eserlerini bırakmış oldular Deneysel biyolojinin ilk öncüleri yine eski Yunanlılardır Pliny (İS 23-79) canlılar üzerine gerçek ve düş’ün karışımından oluşan tuhaf ansiklopediler yazmıştır
Lamarck ve Darwin’in çalışmaları, bilim adamlarının kalıtım ve çevre etkenlerini incelemeye yöneltti Bir türün bütün ayırt edici özelliklerinin kuşaktan kuşağa nasıl aktarıldığını ilk kez 1866′da Avusturyalı keşiş Gregor Mendel bezelyeler üzerinde yaptığı çalışmalarla açıklandı O zamanlar pek ilgi çekmeyen bu çalışma, kalıtımdan sorumlu olduğu sanılan kromozomların mikroskopla görülmesinden sonra büyük önem kazandı 20 yüzyılın başlarında, kalıtsal bilgiyi yeni döllere aktaran hücre bileşenlerinin kromozomlar değil genler olduğu kanıtlandı Daha sonra, hücreye bu kalıtsal bilgiyi nasıl değerlendireceğini ve ne zaman, hangi proteini bireşimleşmesi gerektiğini bildiren DNA’nın (deoksiribo nükleik asit) yapısı açıklandı
Biyoloji asıl büyük gelişmesini 19 yüzyılda yaptı Morfoloji, fizyoloji, genetik ve evrim gibi alanlarda yeni araştırmalar düşünce akımları birbirini izledi Bu çağda Jean Babtiste de Monet Lamarck (1744-1829) ile Charles Darwin (1809-1822) arasında genetik alanında yapılan tartışma biyoloji bilimine büyük katkılar getirdi Ayrıca biyolojik enzimlerin, vitaminlerin ve hormonların tanımlanmasıyla biyokimyanın ve endokrinolojinin doğması gerçekleşti 1865′te Mendel’in bezelyeyle yaptığı deneyler Mendel Yasaları’nın doğmasına ve kalıtım (gen faktörlerin yapısı kuşaktan kuşağa geçişi ve kimyası) hakkında bilgileri bilim alanına kattı Kimya, matematik, fizik dalında eğitim gören 19 yüzyıl bilim adamlarının araştırmaları özellikle Liebig, Berzelius von bayer ve Pasteur gibiler canlı varlıkların işleyişlerindeki mekanizmaları molekül düzeyine indirerek molekül biyoloji için ilk adımları attılar 1903′e kadar Mendel’in bulgularından yeteri kadar haberdar olunmaması Cornes, de Vires, Eric von Seysenegh Tschermach’ın (1871-1962) da birbirlerinden habersizce bu alanda çalışma yapmaları sonucunu doğurdu Daha sonraları Sutton ve Thomas Hunt Morgan’ın (1866-1945) kromozomları keşfi biyolojiye büyük atılımlar yaptırdı 20 yüzyılda canlının molekülleri insanın bilgi alanına girdi ve moleküler biyoloji denen bir bilim dalının domasına yol açtı Moleküler biyolojiden yararlanarak özellikle Watson ve Crick’in 1953′te DNA’nın sırlarını çözmesi
yüzyılımızın en büyük olaylarından biri oldu Bu buluşla tüm biyoloji olaylarının temel noktalarını açıklayabilme olanağı doğdu 1970′lerde genlerin kimyasal yapıları hakkında ayrıntılı bilgiler elde edilmesi giderek bir Gen Mühendisliği alanının doğmasına yol açtı Günümüzde elektron mikroskoplarının bulunarak geliştirilebilmesi molekül düzeyinde maddenin oluşum ve değişimlerinin duyarlı yöntemlerle saptanabilmesi biyolojiye büyük katkılar sağlamıştır 1980′lerde başlayan çalışmalarda artık bir canlının genini alıp bir başka canlıya aktarmak olası hale geldi
Biyoloji bilimlerindeki gelişmeler tıp, eczacılık, veterinerlik ve tarım alanında yeni olanaklar getirdi Ve ilerlemesini sağladı Ancak binlerce canlının yapısı, işlevi, evrimi, gelişmesi ve çevresiyle ilişkilerini inceleyen biyoloji bir tek bilim dalı olarak ele alınamayacağı için biyoloji bilimleri bir çok bölüm ve bilim dallarına ayrılmıştır Kısaca insanlar doğada var oluşlarından başlayarak yaşamlarını sürdürebilmek için canlılarla ilgilenmişlerdir ve bu da biyolojinin ve alt bilim dallarının geleceğini oluşturmuştur
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|