Şengül Şirin
|
Ali Bin Ebu Talib
Ali bin Ebu Talib

Ali'nin 19 yy İran kaynaklı temsili bir resmi Doğum 599
Kabe, Mekke Ölüm 661
Kufe
Yattığı yer İmam Ali Cami, Necef, Irak Hükümeti 656 – 661[1] Halefi Hasan[2] / Muaviye I Selefi Osman bin Affan Soyu Ehlibeyt
Haşimoğulları Lakabı Ebu Hasan (“Hasan’ın Babası”)
Ebu Turab (“Toprağın Babası”)
Murtaza (“Seçilmiş”)
Esedullah (“Allah’ın Aslanı”)
Kuran-ı Natık (“Konuşan Kuran)
Haydar (Aslan)[1]
Birinci Ali
Şah-ı Merdan (Yiğitlerin Şahı) Ebeveynler Ebu Talib bin Abdülmuttalib
Fatıma bint Esed Ali bin Ebu Talib (Arapça: علي بن أبي طالب, Farsça: علی پسر ابوطالب) (d 599 - ö 661), İslam Devleti'nin 656-661 yılları arasındaki dördüncü İslam halifesi İslam peygamberi Muhammed'in kuzeni, damadı ve ev halkındandır (Ehlibeyt) Sünni Müslümanlara göre Cennetle Müjdelenen On Sahabe'den (Aşere-i Mübeşşere) biri, Dört Büyük Halife'den (Hulefa-i Raşidin) dördüncü ve sonuncusu, Şii Müslümanlara göre ise Ondört Masum'dan biri, Oniki İmam'ın ilki ve Muhammed'in hak halefidir İslam'daki Şii-Sünni ayrımı Ali'nin halifeliği mevzuuna dayanır [1][3] Sünni'ler Muhammed'in bir halef bırakmadığını (dolayısıyla müslümanların seçimi ile halifenin tayin olunduğunu söylerlerken), Şii'ler ise Ali'yi halef bıraktığını söylerler
Kabe'nin içinde doğan tek insan olan Ali'nin babası Ebu Talib, annesi Fatıma bint Esed'dir Muhammed, Ali'nin babası olan amcası Ebu Talib'in evinde büyümüş, Daha sonra Ali'yi kendi yanına almıştır Muhammed, peygamberliğini ilan edip İslamiyet'e davet etmeye başladığında, Ali bu daveti kabul eden Şia'ya göre ilk, Sünni'lere göre ikinci kişidir
Muhammed, Medine'ye hicret'i emrettiğinde, onu Mekke'lilerin emanetlerini dağıtması ve yatağına yatarak Müşrik'leri kandırması için Mekke'de bıraktı Ali görevini tamamlayıp Muhammed'den kısa bir süre sonra Medine'ye ulaştı Medine'de Muhammed, Allah'ın onu Fatıma'ya layık gördüğünü bildirdi ve ikisini evlendirdi Ali, Muhammed komutasındaki İslam Devleti'nde son derece aktif roller aldı; ordu komutanlığı, tebliğ elçiliği gibi
İslam Devleti'nin üçüncü halifesi Osman bin Affan'ın bir suikast sonucu ölmesiyle, halife seçilerek İslam Devleti'nin başına geçti Yönetimi sırasında Müslüman'lar arasındaki ilk savaşlar (İlk Fitne) patlak verdi Kufe'de bir camide ibadet ederken Hariciler'den biri tarafında saldırıya uğradı ve bir kaç gün sonra öldü
Ali, İslam Dünya'sının hemen her yerinde, imanı, adaleti, ülke yönetimi, dürüstlüğü, savaşçılığı, cesareti ve ilmi ile tanılır, anılır İslam Tarikat'larının hepsi, kökenleri olarak Ali'yi gösterirler ve onun soyundan geldiklerini iddia ederler Ali İslam Tarihi'nde üzerine en çok tartışılan şahsiyetlerden biridir
Doğumu

Muhammed ve Ali'nin tek bir kelimede temsili
Ehli Aba Serisi
Ali
Muhammad’in Damadı ve Kuzeni
Birinci Şii İmam’ı
Dördüncü Sünni Halife’si- Doğumu
- Ailesi
- Soyu
- Ali’nin Kronolojik Hayatı
- Gadir Hum Hadisi
- Mübahele Ayeti
- Oniki İmam
- Ondört Masum
- Ehli Aba Hadisi
- Nechül Belağa
- Zülfikar
- Ali’nin Savaşçılığı
- Halife Ali
- İlk Fitne
- İmam Ali Cami
Görüşler:- Sünni
- Şia
- Gayrimüslim
- İslam Kültüründe Ali
Muhammed • Fatıma
Ali • Hasan • Hüseyin
Mekke'de, Fil Yılı'nın (Amm’ul- Fil) 30 ayının 13 ya da Recep ayının 13 günü, bir başka görüşe göre de Zilhicce ayının yedinci günü, Kabe’nin içinde dünyaya geldi (M S 599) Annesi Fatıma Ali'yi doğurmak üzere iken Kabe duvarına dayandı Bu esnada duvarın yarıldığına ve bir sesin içeri gelmesini söylediğine inanılır [4] Dördüncü gün dışarı çıktığında Fatıma'nın kucağında bir erkek çocuğu vardır Ebu Talib ve ailesine müjde verilir, MuhammedEbu Talib'in evine kadar kucağında taşır (o sıralarda Muhammed, eşi Hatice bint Hüveylid ile birlikte amcasının evinde kalmaktadır[5] ve evliliğinin henüz ikinci ya da üçüncü yılındadır [6]) herkesten önce gelerek bebeği kucağına alır ve

Ali bin Ebu Talib betimlemesi Şii İslam inancında Ali'nin çok özel bir yeri vardır ve Şii amentüsünde bulunan imamet anlayışına göre Muhammed öldüğünde yerine imam olması gereken kişi Ali'dir ve imamet Ali'nin soyundan devam eder

Alevîlik'te ve Şiîlik'te önemli bir yere sahip olan Zülfikar isimli kılıcın temsîlî bir resmi
İsmi
Bebeğin ismini kimin verdiği konusunda iki farklı görüş vardır; birincisi Ebu Talib'e bu ismin ilham olduğu[7], daha çok kabul gören ikincisi ise bebeğe bu ismi Muhammed'in verdiğidir [1][8]
Annesi
Ana madde: Fatıma bint Esed
Ali'nin annesi, Muhammed'in dedesi olan Abdülmuttalib'in (Şeybe bin Haşim) kardeşi olan Esed bin Haşim'in kızıdır Abdülmuttalib öldüğünde, öksüz ve yetim Muhammed'e annelik eden onu koruyup kollayan ve İslam Peygamberi'nin ilk eşi Hatice bint Hüveylid'den ardından müslüman olan ikinci kadındır
Babası
Ana madde: Ebu Talib bin Abdülmuttalib
Ali'nin babası, Kureyş'in mutlak liderliğini babası Abdülmuttalib'den (Şeybe bin Haşim) devralan Ebu Talib idi Ebu Talib, dedesinin ölümü sonrası kimsesiz kalan Muhammed'i himayesine aldı ve ölümüne dek (43 yıl boyunca) himayesini sürdürdü Muhammed peygamberliğini ilan ettiğinde ise Kureyş, Ebu Talib'in ölümüne değin, kendisinden çekinmiş ve Muhammed'e zarar vermeye cesaret edememişlerdir [9]
Çoçukluğu
Ali'nin çocukluk dönemi, İslâm peygamberinin çocukluk döneminin geçtiği evde geçmiştir Her ikisi de Ebu Talib'i bir baba ve yönetici olarak tanıyorlardı; Fatıma bint Esed'e de anne diyorlardı Bu ortamın, onun yetişmesinde çok önemli bir yeri olmuştur Ali, hutbelerinin, sözlerinin ve emirlerinin toplandığı kitabı olan Nechül Belağa'da o günleri şöyle anlatır:
"Çocuktum henüz, o beni bağrına basar, yatağına alırdı, beni koklardı, lokmayı çiğner, ağzıma verir yedirirdi  Ben de her an, devenin yavrusu, nasıl anasının ardından giderse, onun ardından giderdim; o her gün bana huylarından birini öğretir ve ona uymamı buyururdu Her yıl Hira Dağı'na çekilir, kulluğa koyulurdu Onu ben görürdüm, başkası görmezdi " [10]
Müslüman oluşu
Şii ve Alevi inançlarına göre Ali, Müslümanlar arasında ilk iman getiren, 'Kâbe'de dünyaya gelen tek insan'dır Sünni inancına göre ise, Muhammed'in eşi Hatice'den sonra iman etmiş olup, ikinci müslümandır
Hicret
Mekke'lilerin İslâm peygamberini katletme kararı aldıkları hicret gecesinde Ali, canı pahasına, peygamberin yatağında yatmıştır Birçok Şia ve Ehli Sünnet müfessirlerinin görüşüne göre 'Allah-u Teala bu fedakarlığı takdir ederek şu ayeti nazil etmiştir:
“İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah’ın rızasını arayıp kazanmak amacıyla canını satar ” (Bakara/207)
Muhammed bu sayede gizlice evden ayrılarak emniyet içerisinde Medine'ye doğru yola koyulabilmiştir İslâm peygamberinin emniyete kavuşmasından sonra da emri üzerine, Muhammed'e emanet olan çeşitli malları sahiplerine iade ederek annesini, Muhammed'in kızı Fatma'yı ve başka iki kadını da yanına alarak Medine'ye doğru hareket etmiştir
Medine dönemi
Ali Medine'de devamlı Muhammed ile birlikteydi Müslümanlar arasında kardeşlik akdi okuttuğunda Muhammed, Ali'yi kendisine kardeşliğe layık gördü Kızı Fatıma'yı zevce olarak ona münasip gördü Bir yıl sonra da ilk çocuğu olan Hasan dünyaya geldi
Eşleri ve çocukları
Ali eşlerinden ve cariyelerinden olma 14 erkek çocuk, 18 kız çocuk sahibiydi Fakat nesli, Hasan, Hüseyin, Muhammed (İbn-i Hanefiyye), Abbas ve Ömer adındaki oğullarından türemiştir Oğullarından çoğu Hicretin 60 Yılında Kerbela Savaşı'nda hayatını kaybetmiştir [11]
Ali'nin ilk eşi İslam peygamberi Muhammed'in kızı Fatıma'dır Ali Fatıma vefat edene kadar başkasıyla evlenmemiştir Fatıma'dan 5 çocuğu olmuştur; isimleri şunlardır: Hasan, Hüseyin, Zeynep, Ümmü Gülsüm ve Muhsin Muhsin, henüz Fatıma'ın karnındayken, Fatıma'ya uygulanan fiziksel şiddet sonucunda annesinin karnındayken öldürülmüştür[12]
Âmir b Kilâb Kabilesinden Ümmü'l-Benin bint-i Hizam ile evlenmiştir Bu hanımından Abbas, Cafer, Abuddullah ve Osman adlarında dört çocuğu olmuştur
Temim Kabilesinden Leyla bint-i Mes'ud ile evlenmiştir Bu hanımından iki çocuğu olmuştur: Abdullah ve Ebû Bekir
Has'amî Kabilesinden Esma bint-i Umeys Bu hanımından, Yahya ve Muhammedul-Asgar (Küçük Muhammed) dünyaya gelmiştir
İslam peygamberinin damadı Ebû'1-As b Rebi'nin kızı Ümâme de, Ali'nin hanımlarından birisidir Mu-hammedu'l-Evsat da (Ortanca Muhammed) bu hanımdan olmuştur
Havle bint-i Cafer el-Hanefiyye isimli eşinden "İbn-i Hanefiyye" diye bilinen Muhammed isimli oğlu dünyaya gelmiştir
Urve b Mes'ud es-Sekafi'nin kızı Ümmü Said Ali'nin bu hanımından ÜmmüT-Hüseyin ve Büyük Remle adlı kızları olmuştur
Sahba bint-i Rabia adlı cariyeden Ömer ve Rukiyye adlı iki çocuğu olmuştur
Cesareti ve savaşçılığı

Ali, Muhammed'in katıldığı tüm savaşlarda sancaktar olarak bulundu Sadece Tebük seferi'ne Muhammed'in emri ile Medine'de kaldığı için katılmamıştır
Bedir Savaşı
Ana madde: Bedir Savaşı Ali, Bedir savaşında karşı tarafının ordusundan yirmi bir kişiyi öldürdü Öldürdüğü kişiler arasında Muaviye'nin dedesi Utbe, dayısı Velid ve kardeşi Hanzele de vardı Uhud savaşında ise Kureyş'in meşhur savaşçılarından dokuz kişiyle çarpıştı ve muvaffak oldu Bu savaşta bedeninden yetmiş yara almasına rağmen son ana kadar peygamberin yanında savaştığı ve Cebrail'in, Ali'nin bu fedakarlığını görünce birkaç defa: Zülfikar'dan başka kılıç, Ali'den başka da yiğit yoktur ('la feta illa ali, la seyfe illa zülfikar'), dediği rivayet edilir
Hendek Savaşı
Ana madde: Hendek Savaşı Hendek Savaşı'nda, Araplar'ın ünlü savaş kahramanı Amr bin Abduved'in hendeği atıyla aşması üzerine çarpıştılar Amr'a göre daha zayıf görünümlü olmasına ve Amr'ın küçümsemesine ragmen Ali galip geldi Amr'ın, Ali tarafından yenilmesi Medine'yi kuşatan ve bu kuşatmayı destekleyenler arasında üzüntü ve ümitsizlik meydana getirdi Hendek Savaşı'nın sonucunda Ali'nin bu başarısının önemli bir yeri olduğuna inanılır
Hayber Savaşı
Ana madde: Hayber Savaşı Hayber Savaşı'nda, ilk iki taarruzu yönetenler bir başarı sağlayamayınca peygamberin sancağı Ali'ye verdiği, Ali bin Ebu Talib'in de o gün karşı tarafı savunmasına galip gelinmesinde büyük rol oynadığı rivayet edilir
Bu savaşta Ali Hayber kalesinin kapısını eli ile yıktığı ve bu kapıyı kendisi için kalkan olarak kullandığı söylenir Hayber kalesinin alınmasıyla Şam Suriye ticaret yolunun güvenliği sağlanmış oldu
Muhammed'in vefatı
Ali, İslâm peygamberi vefat ettiğinde 33 yaşındaydı Peygamberin damadı ve amcaoğlu olması hasebiyle en yakın akrabası konumunda olduğundan defin hazırlıklarıyla ilgilendi İslam kurallarına göre naaşın defin öncesi yıkanması ve kefenlenmesi işlemlerini bizzat kendisi yaptı
Devletin başına seçilmesi
Muhammed'in 632 yılında ölmesinden sonra Müslüman toplumunun başına kimin geçeceği kaygısı baş gösterdi Müslümanların bir kısmı ilk olarak Ebu Bekir'in halifeliğini kabul ettiler Ebu Bekir'den sonra sırasıyla Ömer bin El-Hattab, Osman bin Affan ve Ali bin Ebu Talib'in halifeliğini kabul ettiler Bununla beraber bir kısım müslümanlar peygamberin kuzeni ve damadı olan, çocukluğundan itibaren peygamberin evinde büyümüş ve onu korumak için kendi hayatını tehlikeye atmış olan Ali'nin ilk halifelik için daha doğru bir seçim olduğunu düşünüyorlardı Bir iddiaya göre peygamber Gadir Hum denilen yerde kendisinden sonra Ali'nin başa geçmesi gerektiğini bizzat söylemiştir [13] İslâm peygamberi Ali'ye hitaben şöyle demiştir:
"Sen bana oranla Harun'un Musa'ya oranla sahip olduğu mevkiye sahipsin; ancak benden sonra peygamber gelmeyecektir " Harun, Musa peygamberin kardeşidir ve kendisine vahiy gelmeyen peygamberlerdendir Musa ibadet için 40 günlüğüne Sina Dağı'na çekildiğinde, kardeşi Harun'u İsrailoğulları'nın başında bırakmıştır (Araf Suresi, 142 ayet) Bu nedenle İslam peygamberinin bu sözü de Şiilerce Ali'nin hilafet için en uygun ve hak sahibi kişi olduğuna yorulur
Miras sorunu
Muhammed'in dul eşlerinin yanısıra Ali ve Fatıma'nın da, Ebu Bekir'in hilafetinden hoşnutsuz olmalarının bir başka nedeni daha vardı [14] Muhammed vefat ettiğinde geride önemli miktarda arazi ve mal varlığı bıraktı Bunların en meşhuru tartışmaların da odağında olan Fedek Arazisi'dir Ebu Bekir'e göre bu mal ve araziler peygamber tarafından halkın yararına idare ediliyordu ve dolayısıyla devlete aitti Ali ise "Muhammed'e gelen veraset ile ilgili vahiylerin peygamberin mirasını da kapsadığını" iddia ederek b
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|