Avustralya Aborjinleri |
05-26-2009 | #1 |
Şengül Şirin
|
Avustralya AborjinleriAvustralya Aborjinleri Avustralya Aborjinleri Avustralya kıtası yerlilerine verilen addır Aborjinler Avustralya'ya Güneydoğu Asya'dan gelmişlerdir Bir göçebe hayatı sınırları boyunca hareket halinde yaşamışlardır Avlanırken mızrak ve bumerang, balık avında ise kanolar kullanmışlar, meyve ve sebze toplamışlardır Yazılı bir dilleri olmamasına rağmen şarkılar yoluyla ağızdan ağıza birçok bilgi aktarılmıştır Tanım Aborjinler ifadesi genel olarak tüm bir Avustralya, Tazmanya ve çevre adalarda yaşayan yerlileri tanımlamakta kullanılmakla birlikte bu isimlendirmenin dil ve yaşayış biçimi olarak ortak noktalarıyla birlikte farklılıklar da taşıyan geleneksel toplulukları işaret ettiği de unutulmamalıdır Yerli kabilelerden bazıları; New South Wales ve Viktorya'da Koori, Queensland'da Murri, Güney Avustralya'da Noongar, Merkezi Batı Avustralya'da Yamatji; Güneybatı Avustralya'da Nunga, Kuzey Avustralya'da ve Kuzey bölgelerine komşu bölgelerde Anangu; orta Kuzey bölgede Yapa, Doğu Arnhem topraklarında Yolngu ve Tazmanya'da Palawah kabileleri gibi En büyük gruplardan Anangu (Çölden gelen kişi anlamına gelmektedir) kabilesinin Luritja ve Antikirinya şeklinde alt toplulukları bulunmaktadır Eski yıllarda ABD ordusu askerleri tarafından yakalandılar ve bir adaya götürdüler bu adada mahkümlar çalışarak kendilerine ev yaptılar ve burada yaşayarak adanın adını avusturalya adını verdiler Nüfusu İngilizler 18 yüzyılda Avustralya'ya yerleştiklerinde 300000 fazla aborjin yaşamaktaydı Ancak birçoğu İngilizler tarafından öldürülmüş ya da topraklarından sürülmüştü 1990'ların ortasında Aborjin nüfusu 45000'e düşmüştü 1960'larda hükümetin Aborjinlerin toprak haklarını tanımaya başlamasıyla birlikte bu rakam yükselmiş ve bugün 250000'in üzerine çıkmıştır 2001 yılında Avustralya İstatistik Bürosu toplam yerli nüfusunu 458,521 olarak vermiştir (bu rakam Avustralya'nın toplam nüfusunun %24'üdür) Bu nüfusun %90'ı Aborjin olarak, %4'ü Torres Strait Islander, geri kalan %4'ü hem Aborjin hem Torres Strait Islander olarak tanımlanmaktadır 2001 nüfus sayımına göre Aborjin Nüfusu:
Kültür ve Din Avustralya kıtasında Avrupalılar gelmeden önce farklı dillere sahip pek çok kabile barındığı için tek bir kültürden ziyade birbirleriyle benzerlikleri de olan farklı kültürlerden bahsedilebilir Pek çok büyük ve birbirlerinden farklı grupların kendi kültürleri, inanç yapıları ve dilleri bulunmaktadır Bu kültürler zaman içinde birbirleriyle az veya çok çakışmışlardır Bkn Düşzamanı Gökkuşağı yılanının bir temsili Avustralya yerlilerinin toprağa saygı ve Düşzamanı inancı üzerine kurulu şifahi gelenekleri ve manevi erdemleri bulunmaktaydı Rüyalar, düşler hem yaradılışın antik zamanı hem de günümüz gerçeğini ifade etmektedir Düş zamanı hikâyelerinden bir versiyon: Tüm dünya uykudaydı Her şey sessiz, hareketsizdi ve hiçbir şey büyümüyordu Hayvanlar yeraltında uyumaktaydı Bir gün gökkuşağı yılanı uyandı ve dünyanın yüzeyinde süründü Her şeyi bir kenara itti ve bu onun tarzıydı Tüm bir diyarı gezdi ve yorulduğunda kıvrılıp uyumaya başladı Böylece heryere izini bıraktı Sonra geri döndü ve kurbağalara seslendi Onlar da su dolu kocaman mideleriyle ortaya çıktılar Gökkuşağı yılanı onları gıdıklayıp güldürdü Sular ağızlarından çıktı ve gökkuşağı yılanının izlerini doldurdu Göl ve nehirler böyle yaratıldı Daha sonra çimenler ve ağaçlar büyümeye ve yeryüzünü yaşam doldurmaya başladı 1996 nüfus sayımında Aborjinlerin %72 oranında Hristiyanlığın çeşitli formlarını uyguladıkları %16'sının ise herhangi bir dini işaretlemediği bildirilmiştir 2001 yılı nüfus sayımında Aborjin nüfusunun yüzde 003 kadarının Aborjin dini pratiklerini uyguladıkları tespit edilmiştir Aborjin Sanatı Aborjinler suyla çeşitli kaya pigmentlerini karıştırarak elde ettikleri boyalarla kayalıklara veya ağaç kabuklarına ilkel fırçalar, çubuklar ve parmaklarını kullanarak veya ağızlarına aldıkları boyayı püskürterek boyama yapmışlardır Aborjin sanatında temalar Aborjinlerin mitolojik Düşzamanı ile ilişkilidir, öyleki günümüzde temasını amorjin maneviyatından almayan sanatların hakiki aborjin sanatı olmadığını söyleyenler bulunmaktadır Aborjinlerin önde gelen sanatçılarından Wenten Rubuntja manevi anlamdan yoksun herhangi bir aborjin sanatı ile karşılaşmanın zor olduğunu söylemektedir Müzik ve dansın da Aborjin kültüründe önemli bir yeri vardır Aborjinlerin hemen her durum için yazdıkları şarkıları bulunmaktadır; av şarkıları, cenaze şarkıları, atalarla ilgili şarkılar, mevsim şarkıları, hayvan ve arazi ile ilgili şarkılar ve Rüyazamanı efsaneleriyle ilgili şarkılar Aborjin müzikleri de kıtaya özgü enstrümanlarla (örneğin didgeridoo) icra edilirler Yaşamları Aborjinler, geleneksel olarak; açıkta ya da dallardan ve ağaç kabuklarından yapılmış barınaklarda yaşamaktaydılar Vücutlarının boyanmış kısımları sayılmazsa Aborjinler pek fazla örtünmezlerdi Süsler, kemerler ve paltolarkanguru derisinden yapılmaktaydı Bugün, az sayıda Aborjin ülkenin iç kısımlarında, atalarının yaşadığı gibi yaşamaktadır Büyük bir çoğunluğu ise kasaba ya da şehirlere göç etmiş durumdadır Sanat ve Müzik [değiştir] Aborjin sanatı, esas olarak mağara duvarlarının ve ağaç kabuklarının boyanması, şiir ve şarkıların söylenmesi ve bu sayede dinsel inançların betimlenmesi biçimindedir Bügün kimi Aborjin sanatçıları toprak boyalarla ve kömür kullanarak yaptıkları eserlerini satarak geçimlerini sürdürmektedirler Aborjin müziği bir didgeridoo (uzun ve odundan yapilmış bir çeşit kaval) ve birbirine vurulan iki çubuk (aynı zamanda bu çubuklar bumerang olarak kullanılmaktadır) ile yapılmaktadır Tarih Avustralya yerlileri kendilerinin hep Avustralya kıtasında bulunduklarına inanırlar Yerlilerin kökeni ile ilgili elde hiçbir bilimsel kanıt bulunmamaktadır Güneybatı Asya'dan bu kıtaya gelmiş olmalarına rağmen hiçbir Asya halkıyla herhangi bir bağlantıları olduğuna dair kanıt bulunmamaktadır Avrupalı Yerleşimcilerin Kıtaya Gelişi Aborjin el aletleri Kaptan James Cook'un 1770'de adaya gelişine karşı duran yerlilerin gösterildiği bir gravür İlk Avrupalı yerleşimcilerin kıtaya gelişinden önce Avustralya'da 250 bin ve 1 milyon arası bir nüfusun olduğu tahmin edilmektedir Nüfus düzeyi muhtemelen binlerce yıldır aynı kalmaya devam etmiştir Avustralya yerlilerinin çoğunlukla çöl sakinleri olduğu şeklindeki genel kanı aslında yanlıştır çünkü en yoğun yerli popülasyonunun olduğu bölgeler sahil bölgeleridir En büyük nüfus yoğunluğu kıtanın güney ve doğu bölgelerinde özellikle de Murray Gölü vadisinde yer almaktadır Bununla birlikte Avustralya yerlileri, Tazmanya'nın soğuk ve nemli platolarından kıtanın kurak iç bölgelerine kadar tüm Avustralya'da doğa ile başarılı bir uyum sağlamışlardır Yerlilerin kullandıkları teknikler, yiyecek türleri ve avlanma biçimleri yerel koşullara uyum sağlamıştır Kıtanın Avrupalı yerleşimciler tarafından sömürgeleştirilmesi sonrasında sahil bölgelerindeki yerli nüfus hızla topraklarından edildiler ve geleneksel Aborjin yaşam biçimini terketmeye zorlandılar Avrupalıların yerleşmekten kaçındıkları kurak bölgelerdeki yerli topluluklar ise yaşam biçimlerini daha fazla korudularFakat Avrupalı istilacılardan kaçarak iç bölgelere sığınan Aborjinler daha fazladırÇünkü yeni gelenler onları çöle sürdüler Oysa yeni gelen Avrupalılar tanrılarının geri döndüğüne inanan Aborjinler için bir soykırım diyebileceğimiz bazı durumlara maruz kaldılar Kıyı şeridini terk edip çöle gitmek zorunda kaldılar Sonun başlangıcı başlamıştı artık! Avrupalı Yerleşimcilerin Kıtaya Etkisi 1770 yılında Kaptan James Cook, Avustralya'nın doğu sahillerini Büyük Britanya adına ele geçirdi ve burayı Yeni Güney Galler (New South Wales) olarak isimlendirdi Avustralya'daki İngiliz sömürgeciliği 1788'de Sidney'de başladı ve kıtaya ilk gelen Batılı yerleşimciler çiçek, suçiçeği, grip, kızamık gibi rahatsızlıkları da beraberlerinde getirdiler Bünyeleri bu hastalıkları hiç tanımayan Avustralya yerlileri bu hastalıklara yakalanarak büyük ölçüde kayıplar verdiler ve nüfusları önemli ölçüde düşüş gösterdi İngiliz yerleşimcilerin ikinci etkisi arazi ve su kaynaklarını kendilerine ayırmaları olmuştur Beyaz yerleşimciler avcı-toplayıcı olan yerli halkın kendi topraklarına sahip olma gibi bir kavrama sahip olmayan ve sürülecekleri herhangi bir yerde de mutlu yaşayabilecek göçmenler olarak görmüşlerdi Oysa geleneksel arazilerini, yiyecek ve su kaynaklarının kaybı yerliler üzerinde ölümcül etki yapmış ve hastalıklarla güçsüz düşmüşlerdi Aynı zamanda beyaz adamlar Avustralya yerlilerinin arazileriyle derin ruhsal ve kültürel bağlara sahip oldukları gerçeğini görmemiş veya görmezlikten gelmeyi tercih etmişlerdi Geleneksel dini pratiklerinden uzaklaştırılan bu halklarda doğum oranları hızla düşmüş alkol gibi yerlilere yabancı içkilerin kullanımı artmıştı 1788 yılı ile 1900 yılları arasında yerliler, maruz kaldıkları hastalıklar, topraklarının kaybı ve kendisini kıtanın efendisi ilan eden beyaz adamdan gördükleri şiddet sonucu nüfuslarının yaklaşık %90'ını kaybettiler Avrupalı Sömürgecilerin Yerlilerle İlgili Görüşleri Avrupalı beyaz adam, kıtanın yerlileri üzerine uyguladığı soykırımı haklı çıkarmak, ırki üstünlüğünü ve dolayısıyla kıta üzerindeki hakimiyetini gerekçelendirmek adına kimi zaman dönemin bilimini dahi kullanmış, yerlilerin ne herhangi bir dine, kültüre sahip, ne de vatan bilinci gelişmiş insanlar olduğuna hükmetmişlerdir Dönemin sömürgecilerin bazı ifadeleri de bunu açıkça göstermektedir Örneğin 19 yüzyıldan bir yazar Avustralya yerlileri hakkında şunları söylemekteydi: "Gelişme aşamalarının birbirlerinden büyük ölçüde farklı olduğu iki ırkın birbirleriyle teması sonucunda aşağı ırkın yok olması doğa kanunu gibi görünmektedir Süreç, doğa kanunuyla uyumlu görünüyor Bu doğa kanununun daha uygun olanın hayatta kalmasını sağlayarak daha büyük insanlık ailesine hizmet ettiği açıktır İnsani gelişme tamamen ilerici ırkın (progressive race) yayılması ve aşağı (inferior) olanlarının da yok olmasıyla kazanılmıştır Avustralya aborjinlerinin neolitik ırklar aşamasının ötesine çok fazla geçmiş olabileceklerinden şüphe edilebilir Bu sebeple onların yok oluşuna yas tutmamıza gerek yok [1] Bir diğer sömürgeci ise Aborjinlerin dinleri hakkında şunları ifade etmektedir: "Önde gelen bir rahip tarafından dinin bazı izlerinin keşfedilmediği hiçbir ülke bulunmadığını iddia edilmişti Bu insanlarla ilk tanışmamdan bugüne yaptığım gözlem ve araştırmalardan şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki bu insanlar bu görüşün bir istisnasıdır" [2] Albert F Calvert, 1894 tarihli "The Aborigines of Western Australia" eserinde Aborjinlerin kötücül karakterleri olan mitolojilerine karşılık lütufkâr ve adil bir Tanrı hakkında herhangi bir bilgilerinin olduğunun şüpheli olduğunu söylemekte ve Hristiyanlığın "yabani" yerlileri medenileştireceği ve batıl inançlarından kurtaracağını söylemektedir [3] Aborjin Soykırımları Avrupalı sömürge güçleri Avustralya yerlilerini farklı zamanlarda soykırım uygulamalarına tabi tutmuşlardır Ancak soykırımlarla ilgili bilgi çoğunlukla hükümetin tuttuğu kayıtlardan edinildiği için sayılarının belirtilenden çok daha fazla olabileceği düşünülebilir Northern Territory Legislative Assembly'nin üyesi olan John Ah Kit 9 Ekim 2003 tarihli bir tartışmada şunları söylemektedir: 1920'lerin sonlarının büyük bir kuraklık zamanı olduğu ve bu yüzden de bu ortamda Avustralya'da siyah/beyaz ilişkilerinin öncülerinin aralarından pek çok şey geçtiği unutulmamalıdır Doğal kaynaklar üzerinde yoğun bir mücadele yaşanmaktaydı Bir arazi ve onun halkı arası arasında; sığırlar ve beraberlerinde silahlar ve hastalıklar getirenler arasındaki bir çatışmaydı bu Genellikle yanlış anlaşılan şey şu ki Coniston Katliamının tek bir olay değil polis gruplarının ayırım gözetmeden haftalarca öldürdüğü bir seri cezalandırıcı baskınlardan biri olduğudur" [4] Aşağıda bunlardan birkaçı yer almaktadır:
Günümüzde Aborjinler 1999'da Avustralya Anayasasının değiştirilmesi kabul edildi Bu anayasaının giriş bölümünde Avustralya'da İngiliz Yerleşiminden önce Yerli Avustralyalıların kıtada yaşadığı kabul edilmekteydi 2004 yılında Avustralya Hükûmeti Avustralya'nın en büyük yerli organizasyonu olan ATSIC'i (The Aboriginal and Torres Strait Islander Commission) kamufonlarının ATSIC'in başkanı tarafından kötüye kullanıldığı gerekçesiyle feshetti ve yerlilerle ilgili spesifik programlar başka hükümet departmanlarına aktarıldı ve hükümetle koordineli çalışan "Department of Immigration and Multicultural and Indigenous Affairs" altındaki "The Office of Indigenous Policy Coordination" kuruldu Avustralya Aborjin nüfusunun büyük bir kesimi şehirleşmiş ancak küçük bir kesimi eskiden kilise misyonu olan bölgelerdeki iskânlarda yaşamaktadır Aborjin gençleri genel nüfusa oranla 11 kat daha fazla hapse giriyor ve polis gözetimi altında işlenen intihar oranları oldukça yüksek İşsizlik, sağlık ve yoksulluk problemleri aynı şekilde genel nüfusa oranla oldukça yüksek, okul bırakma ve üniversiteye giriş oranları ise düşük seyretmektedir Eski ve mevcut hükümetler beyazların Aborjin topluluklarına yaptıklarından dolayı kendilerinden özür dilemeyi sürekli reddetmektedirler Ayrıca ATSIC gibi Aborjinlerin en büyük organizasyonlarından birini yolsuzluk gerekçesiyle kapatmışlardır Suç Oranı Avustralya yerlilerinin hapishaneye girme oranı yerli olmayan kesimden 11 kat daha fazla olduğu belirtilmektedir Bu durum Avustralya yerlilerinin suça meyilli bir yapısı olduğunu göstermemektedir Yerlilerin küçük suçlardan dolayı yerli olmayan kesimlerden daha fazla suçlandıkları da iddialar arasındadır Yerlilerin suça itilme sebepleri arasında şunlar gösterilmektedir:
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|