![]() |
Büyük Patlalama Teorisi ‘Big-Bang’ |
![]() |
![]() |
#1 |
Şengül Şirin
![]() |
![]() Büyük Patlalama Teorisi ‘Big-Bang’![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Fakat –diye itiraz edebilirsiniz– 20 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Teleskobun icadıyla birlikte, teknolojinin gelişimi evrenin sınırlarını yavaş yavaş hep daha uzağa itti ![]() ![]() 1755’te Kant, “ada evrenler” olarak adlandırdığı uzak yıldız kümelerinin varlığını öngördü ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Büyük patlama teorisi gerçekten de bir Yaratılış Efsanesidir (tıpkı ilk Tekvin kitabı gibi) ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() New Scientist (7 Mayıs 1994) “Başlangıçta Patlama Vardı” başlıklı bir makale yayınladı ![]() ![]() ![]() ![]() Doppler Etkisi 1915’te, Albert Einstein genel görelilik teorisini ileri sürdü ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1929’da Edwin Hubble yeni bir güçlü teleskop kullanarak, evrenin daha önce düşünüldüğünden çok daha büyük olduğunu gösterdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hubble, kırmızıya kayma ile galaksilerin görünen parlaklıklarıyla ölçülen uzaklıkları arasında karşılıklı bir ilişkinin [korelasyon] olduğunu gözlemledi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hubble ve Wirtz’in gözlemleriyle Friedmann’ın teorilerine hatırı sayılır bir destek verilmiş oluyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Teori Nasıl Evrildi “Büyük patlama teorisinden” bahsetmek aslında doğru değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sadece Gamow’un modelini değil, onun ardından gelen Robert Dicke ve diğerlerinin “salınan evren” modelini de geçersiz kılan birçok tutarsızlıklar bulunmuştu ![]() ![]() ![]() ![]() Başından beri bu fikre karşı olanlar vardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Birçok ciddi bilimcinin, Hoyle’ın maddenin hiçlikten yaratıldığı hakkındaki inanılmaz görüşünü kabul etmeye hazır olması gerçeğinin bizzat kendisi kesinlikle şaşırtıcıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1964’te ABD’de iki genç gökbilimci, Arnas Penzias ve Robert Wilson’ın uzaydaki fon ışımasını keşfiyle birlikte kararlı durum teorisi öldürücü bir darbe aldı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Robert Dicke ve P ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dicke ve Peebles, evrenin radyasyonla, en başta da 30 ºK sıcaklığındaki radyo dalgalarıyla dolu olması gerektiğini öngörmüşlerdi ![]() ![]() ![]() “Penzias-Wilson keşfi, Peebles-Dicke modelini doğrulamak şöyle dursun, kapalı salınım modelini açıkça geçersiz kıldı ![]() ![]() Fred Hoyle bazı ayrıntılı hesaplamalar yaptı ve büyük patlamanın sadece helyum, döteryum ve lityum gibi (son ikisi gerçekten oldukça nadirdir) hafif elementler ortaya çıkarabileceğini ilân etti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Başka sorunlar da vardı ![]() ![]() ![]() ![]()
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz
![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
“Şişme” Teorisi |
![]() |
![]() |
#2 |
Şengül Şirin
![]() |
![]() “Şişme” Teorisi“Şişme” Teorisi Bu ve diğer sorunlardan kurtulmak için Amerikalı fizikçi Alan Guth “şişen evren” teorisini geliştirdi (bu düşüncenin, kapitalist dünyanın enflasyon* krizinden geçmekte olduğu 1970’lerde ileri sürülmesi tesadüfi değildir) ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu teorinin içeriğine bir bakalım ![]() ![]() ![]() Diyalektik materyalizm evreni Einstein ya da Newton gibi statik veya sürekli “denge” durumunda bir varlık olarak değil, sonsuz bir varlık olarak kavrar ![]() ![]() ![]() ![]() Öncelikle, evrendeki tüm maddenin “sonsuz yoğunluğa” sahip tek bir noktada yoğunlaşmış olması gerektiği düşünülemez ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Evrenin sonlu olduğunu kabul etsek bile, “tekillik” düşüncesi bizi açık bir şekilde hayali nitelikte sonuçlara götürür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Böylesi eşi benzeri görülmemiş bir genişlemeyi harekete geçirecek enerjinin nereden geldiği sorunu ortaya çıkar ![]() ![]() Guth’un teorisinde, bir boşluk içinde bulunan Higgs alanı, gerekli tüm enerjiyi hiçlikten –ex nihilo– üretir ![]() ![]() Karanlık madde? Büyük Patlama hipotezinin başı her derde girdiğinde, taraftarları onu terk etmek yerine, onu desteklemek için yeni ve daha da keyfi kabullerde bulunarak sadece kale direklerinin yerini değiştirirler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kozmologlar evrenin yoğunluğunu, genişlemeyi durdurmak için gerekli olan yoğunluğun bir kesri olarak ifade etmeye karar verdiler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Soğuk karanlık madde” fikrinin işe karıştığı yer burasıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Çok şükür, gözlemlenebilir evrendeki madde miktarını oldukça doğru bir şekilde hesaplamak mümkündür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu aşamada büyük patlamanın savunucuları, parçacık fizikçileri şahsında Yedinci Süvari Birliğinden yardım istemeye karar verdiler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Büyük Patlama Asla Olmadı adlı kitabında Eric Lerner, sonuçları bilimsel dergilerde yayınlanmış olan ve karanlık madde fikrini tamamen reddeden bir dizi gözlemin hepsini ayrıntılarıyla açıklar ![]() ![]() Lerner şöyle diyor: Bilimsel bir teorinin testi, öngörülerin ve gözlemlerin birbirleriyle uyuşmasıdır ve büyük patlama teorisi bu sınavı geçememiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Alan Guth büyük patlamaya yapılan itirazlardan bazılarını bertaraf etmekte başarılı oldu, fakat teorinin şu ana kadar görülen en hayali ve keyfi versiyonunu ileri sürerek… “Karanlık madde”nin ne olduğunu söylemedi, fakat sadece kozmologlara onun teorik gerekçesini sağladı ![]() ![]() ![]() ![]() Aslına bakarsanız, kozmolojinin yardımına koşan parçacık fizikçilerinin kendilerine ait bolca sorunları vardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İmdada Yetişen Nötrino Büyük patlama taraftarlarının kendi konumlarına sımsıkı sarılmaktaki kararlılığı genellikle en gülünç perendeleri atmalarına yol açıyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Teorinin hayatta kalması için varlığı zorunlu olan “soğuk karanlık madde”yi bulmaktaki açık başarısızlık, bilim çevrelerinin daha sorgulayıcı kesimlerinde rahatsızlığa neden oluyordu ![]() Görünmezdi, her yerde, her an hazır ve nazırdı ve 19 ![]() ![]() ![]() ![]() Bugün, 20 ![]() ![]() ![]() ![]() Bu noktada ciddi bir bilimcinin teoride temelden yanlış bir şeylerin olup olmadığını kendisine sorması beklenir ![]() Kozmolojide serbest parametreler bir yangın gibi her tarafı sarıyor ![]() ![]() ![]() Gerçekten de öyle ![]() ![]() Atomaltı bir parçacık olan nötrino, Hoffmann tarafından “varlıkla yokluk arasında kararsız dalgalanma” olarak tarif edilir ![]() ![]() ![]() ![]() Nötrinolar son derece küçük parçacıklardır ve bu nedenle saptanmaları zordur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Güneş çekirdeğinde 15 milyon santigratlık bir sıcaklıkta oluşan ve ışık hızıyla hareket eden nötrinolar güneş yüzeyine üç saniyede ulaşırlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Öyle görünüyor ki, bazı nötrinolar bir inç kurşunun onda biriyle durdurulabiliyorlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ne var ki, tamamen farklı bir deney yapan Sovyet fizikçileri, elektron-nötrinolarının 40 elektron volt civarında bir kütlesi olduğunu gösterdiler ![]() ![]() ![]() Son günlere kadar, bilimsel kuruluşların genel görüşü, nötrinonun ne kütlesinin ne de yükünün olmadığıydı ![]() ![]() ![]() ![]() Parçacık araştırmaları alanındaki muazzam ilerlemelere rağmen mevcut durum belirsizdir ![]() ![]() ![]() Kütleçekim, yıldızları, gezegenleri ve galaksileri bir arada tutarak kozmolojik ölçekte işler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu kuvvetler arasında büyük farklılıklar vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Büyük Birleşik Teoriler (“BBT”ler) denen teoriler, evrenin evriminde maddenin yalnızca geçici bir evre olabileceği fikrini ileri sürerler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Görünüşe göre bu nesneler, saf uzaydan yoğunlaşan madde ve enerji kuantası olduğu varsayılan atomaltı parçacıkların bizzat kendisidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gerçekte, doğa mutlak simetriyle karakterize edilemez, çelişkilerle, düzensizliklerle, büyük felâketlerle ve süreklilikteki ani kırılmalarla doludur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sürekli Baş Ağrıları ya da Hubble Sıkıntısı Bugün, büyük patlama taraftarları arasında evrenin tahmini yaşı konusunda şiddetli bir tartışma yürüyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Edwin Hubble, galaksilerin uzaklaşma hızının bize olan uzaklıklarıyla doğru orantılı olduğunu ileri sürdü; yani ne kadar uzaklarsa, o kadar hızlı hareket ederler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Michael Pierce diyor ki, Hubble Sabiti hiç şüphesiz 85’tir ![]() ![]() ![]() ![]() Bunun önemi şudur ki, “Hubble” ne kadar büyükse, nesneler o kadar hızlı hareket ederler ve geçmişte büyük patlamanın gerçekleştiği düşünülen an o kadar yakındır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Aynı kitapçıkta aktarılan bir pasajda, Carlos Frank şu yorumu yapıyor: Şu halde, Hubble Sabiti ve evrenin yoğunluğu ölçümlerinin ortaya çıkardığı gibi, eğer yıldızların yaşının evrenin genişleme yaşından daha büyük olduğu anlaşılıyorsa, o zaman ortada gerçek bir kriz vardır ![]() ![]() ![]() Gerçekte, büyük patlama teorisini doğrulayan neredeyse hiçbir deneysel kanıt yoktur ![]() ![]() ![]() Bu teoriye göre, evrende 15 milyar yıldan daha yaşlı hiçbir şey olamaz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() New Scientist (5 Şubat 1994), Massachusetts Teknoloji Enstitüsünden Charles Steidel ve Pasadena’daki California Teknoloji Enstitüsünden Donald Hamilton’ın bir galaksiler kümesinin keşfi hakkındaki raporunu yayınladı, bu rapor büyük patlama teorisi açısından büyük bir anlama sahip: Böyle bir kümenin keşfi, evrenin kütlesinin büyük bir bölümünün gezegenler ve kara delikler gibi soğuk, karanlık nesnelerin içinde olduğunu varsayan soğuk karanlık madde teorileri açısından büyük bir sorun anlamına gelir ![]() ![]() Gökbilimcilerin ilk tepkisi, her zamanki gibi, münasebetsiz gerçeklerin üstesinden gelmek için teoriye çeki düzen vererek, “kale direklerinin yerini değiştirmeye” başvurmaktır ![]() ![]() ![]() ![]() Bu muazzam kümelerden sadece on tane değil çok daha fazlasının olduğunu ve bunun da zamanla keşfedileceğini daha şimdiden doğru kabul edebiliriz ![]() ![]() ![]() ![]() Büyük Çatırtı ve Süper Beyin “Dies irae, dies illa Solvet saeclum in favilla ![]() (Celano’lu Thomas, Dies Irae) (“O gün, kıyamet günü, küllere dönüştürecek evreni ![]() –Ortaçağ Kilisesinden bir ölüm ilâhisi ![]() Onlar, evrenin başlangıcı hakkında hemfikir olmadıkları gibi, nasıl son bulacağı konusunda da anlaşamıyorlar, kötü bir şekilde son bulacağı konusunda hepsinin hemfikir olması hariç! Bir düşünce ekolüne göre, genişleyen evren er geç kütleçekim kuvveti nedeniyle bir durma noktasına ulaşacak, ardından her şey kendi üzerine çökerek bir “büyük çatırtı”ya yol açacak ve sonunda hepimizi başladığımız yere, kozmik yumurtanın içine geri götürecek ![]() ![]() ![]() ![]() On yıllar önce, Ted Grant, diyalektik materyalizm yöntemini kullanarak hem evrenin kökenleri hakkındaki büyük patlama teorilerinin, hem de Fred Hoyle ve H ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Toplumda, politikada ve ekonomide işleyen süreçlerle bilimin gelişmesi arasında doğrudan nedensel bir bağlantı (bağlantı ne otomatik ne de doğrudandır, çok daha karmaşık bir ilişkidir) aramak anlamsızken, bazı bilimcilerin evrenin geleceğine ilişkin kötümser bakış tarzının da bir rastlantı olmadığı ve toplumun bir çıkmaza girdiği genel kanısıyla bir şekilde ilişkili olduğu sonucuna karşı çıkmak da o ölçüde zordur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Nobel Ödülünü kazanan Steven Weinberg’in İlk Üç Dakika adlı eserinden alınan aşağıdaki pasaja bakalım: İnsanların, evrenle özel bir ilişkimiz olduğuna, insan hayatının ilk üç dakikaya uzanan bir tesadüfler zincirinin neredeyse gülünç bir sonucu olmadığına, bir biçimde en başından itibaren tuğla üstüne tuğla konularak inşa edildiğimize inanmaları neredeyse karşı konulmaz bir düşünüştür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Büyük patlama teorisinin dine ve her türlü mistik düşünceye nasıl kapı araladığını gördük ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Aşağıda, büyük çatırtı teorisinin savunucularının yazım türünün tipik bir örneği vardır: Son anlarda, kütleçekim, maddeyi ve uzayı acımasızca ezen tam egemen kuvvet haline gelir ![]() ![]() ![]() ![]() Bu sondur ![]() Anladığımız kadarıyla “Büyük Çatırtı”, yalnızca maddenin değil, her şeyin sonudur ![]() ![]() ![]() ![]() Ardından gelen soru bilinçsiz bir ruh hali klasiğidir: “Böyle bir ihtimalden dolayı keyfimizi kaçırmalı mıyız?” diye sorar Paul Davies ![]() ![]() ![]() Son anlarını yaşayan ve çökmekte olan evrendeki bir süper varlığın, elde kalan sonlu zamanda sonsuz farklı düşünce ve deneyime sahip olup olmadığı merak edilebilir ![]() Böylece insanlık son üç dakika bitmeden önce, kaba maddi varlığından sıyrılır ve kendini bir Süperbeyne dönüştürerek her şeyin sona ermesinden kurtulup sağ kalabilen bir saf ruh haline gelir ![]() Salınmalar her tarafta daha hızlı çöküşlere yol açtıkça, her süperbeynin zekice davranması ve iletişimi bir yönden diğer bir yöne çevirmesi gerekir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İnsanın bu satırlardan bir şey anlaması için gerçekten de süper bir beyne ihtiyacı vardır! Yazarın şaka yaptığını düşünmek daha iyi olurdu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İnsan kültürü ve bilimin iki bin yıllık büyük ilerlemelerinden sonra, kendimizi tekrar Vahiy Kitapları dünyasında bulmamız şaşırtıcı değil mi? Engels yüz yıl önce, felsefeye sırt çeviren bilimcilerin kaçınılmaz olarak “ruhlar dünyasını” boylayacağı uyarısında bulunmuştu ![]() ![]() “Plazma Evren” mi? Standart evren modeli, bizi tam bir bilimsel, felsefi ve ahlâki çıkmaza sokmuştu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Alfvén laboratuvardaki plazma araştırmalarından kalkarak evrenin nasıl evrimleştiğini incelemeye başladı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Alfvén, Anthony Peratt ve diğerleri gibi bilimciler, statik değil dinamik olan, fakat zamanda bir başlangıç gerektirmeyen bir evren modeli üzerinde özenle çalıştılar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hannes Alfvén ve Oskar Klein tarafından ileri sürülen alternatif model, gözlenebilir evrenin küçük bir köşesinde büyük miktarlarda madde ve anti-madde bileşiminin neden olduğu ve muazzam sayıda yüksek enerjili elektron ve pozitron oluşturan bir patlamanın olmuş olabileceğini kabul eder ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hemen hemen bütün diğer bilimcilerin uzayın içinde hiçbir şey olmayan bir boşluk olduğuna inandığı bir zamanda, Alfvén durumun bu olmadığını gösterdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Madde ve enerji, çok küçük ve çok büyük ölçeklerde gözlemlenen filamenter yapılar oluşturarak uzayda sıkıştırılabilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Alfvén, Kant-Laplace Bulutsu Hipotezinin doğruluğunu kanıtlamıştı ![]() Süreç yine aynıdır, fakat bu sefer çok daha büyük ölçeklidir: bir ön-galaktik bulutsunun içinden geçen filamanlar plazmayı güneşin ve diğer yıldızların yapıtaşı haline sıkıştırırlar ![]() ![]() ![]() ![]() Alfvén’in teorileri, sadece standart modeli kabul etmediği değil, o zamanlar çok moda olan kara deliklerin varlığından bile kuşku duyduğu için, kozmologlar tarafından elbette reddedildi ![]() ![]()
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz
![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : Büyük Patlalama Teorisi ‘Big-Bang’ |
![]() |
![]() |
#3 |
Şengül Şirin
![]() |
![]() Cevap : Büyük Patlalama Teorisi ‘Big-Bang’Böylece, Alfvén ve Klein’ın senaryolarında, evrenin sadece –gördüğümüz– küçük bir bölümü ilk önce çökmüş ve daha sonra da patlamış olacaktı ![]() ![]() Bu özgün teorinin doğru olup olmadığını ancak zaman gösterecektir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Teknolojinin, evrenin enginliğine hiç olmadığı kadar dalabilmemizi sağladığı bir çağda, Yaratılışla başlayan ve uzay, zaman ve maddenin tamamen yok oluşuyla son bulan bir sonlu evren düşüncesine, bu Ortaçağ düşüncesine psikolojik bir gerileyişe tanıklık etmemiz gerçekten de ironiktir ![]() ![]() ![]() ![]() Einstein ve Büyük Patlama Son onyıllarda, “saf” bilimin, özellikle de teorik fiziğin, yalnızca soyut düşüncenin ve matematiksel tümdengelimin ürünü olduğu önyargısı derine kök salmıştır ![]() ![]() ![]() Görelilik teorisinin doğruluğunun sonradan anlaşılması, muhtemelen Einstein kadar dehası olmayan başkalarının da, ilerleme kaydetmenin yolunun bu olduğunu kabul etmelerine yol açtı ![]() Kozmolojiye, neredeyse her şeyi dışlayan matematiksel hesaplamalara ve görelilik teorisine dayandırılan bütünüyle soyut bir teorik yaklaşım eğiliminin sürekli arttığını görüyoruz ![]() Yayınlanan kozmoloji tez çalışmalarının yıllık sayısı 1965’te altmışken 1980’de beş yüzün üzerine fırladı, ama bu gelişme neredeyse yalnızca salt teorik çalışmalardaydı: 1980’de yaklaşık olarak bu tezlerin yüzde 95’i çeşitli matematiksel modellere hasredilmişti, “Binachi tipi XI evren” gibi ![]() ![]() ![]() Einstein’ın statik, kapalı evreninin zayıf noktası, bu evrenin kütleçekim kuvveti nedeniyle kaçınılmaz olarak kendiliğinden kendi üzerine çökebilir oluşundaydı ![]() ![]() ![]() 1970’te Science’daki bir makalede, Gerard de Vaucouleur evrendeki nesnelerin büyüklükleri arttıkça yoğunluklarının azaldığını gösterdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Einstein’ın “gerçekte kastettiği” şeyi kavramaktaki zorluklar herkesçe bilinir ![]() ![]() ![]() ![]() Nötron Yıldızları Antik çağlardaki yıldızların ölümsüz ve değişmez olduğu fikrinin tersine, modern astronomi yıldızların ve diğer gök cisimlerinin de bir tarihi, bir doğumu, yaşamı ve ölümü olduğunu göstermiştir –gençliklerinde devasa boyutlarda, düşük yoğunluklarda ve kırmızı renkte; yaşamlarının ortalarında mavi, sıcak ve parlak; yaşlılıklarında da büzüşmüş, yoğun ve bir kez daha kırmızı renkte ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İngiliz gökbilimci Fred Hoyle yıldızların yaşam ve ölümlerinin ayrıntılı bir incelemesini yapmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu teoriye göre, helyum çekirdek büzüşür ve bu da sıcaklığın helyum çekirdeklerinin kaynaşarak karbon oluşturabileceği bir noktaya kadar yükselmesine ve bu kaynaşmanın sonucu olarak da yeni bir enerjinin açığa çıkmasına yol açar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ne var ki bu tip süreçler Hoyle tarafından büyük yıldızlar için çizilen senaryoya kıyasla nispeten sakindirler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Büyük bir yıldızın kendi ağırlığının basıncı altında içe doğru çöküşünü sürdürmesi durumunda ne olacağı sorusu akla gelmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Böylesi hayrete düşürücü bir kütle yoğunlaşmasına sahip bir nötron yıldızının kütleçekimi, çevresindeki her şeyi yutabilirdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Pulsarlar, düzenli aralıklarla hızlı enerji patlamaları sergileyen yıldızlardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kuasarların keşfi büyük patlama teorisine umulmadık bir yardımda bulundu ![]() ![]() ![]() Gizemli kuasarların romantik cazibesi, hızla genç araştırmacıları genel göreliliğin esrarlı hesaplamalarına ve böylelikle de kozmolojik sorunlara, özellikle de matematiksel nitelikte sorunlara çekiverdi ![]() ![]() ![]() Varlıkları genel görelilik teorisinin belirli bir yorumundan türetilen kara deliklerle, gerçekte gözlemlenmiş bulunan nötron yıldızları arasında net bir ayrım yapmak gerekir ![]() ![]() ![]() Kara delik nedir? Astronomik amaçlar açısından, küçük, son derece yoğun kara bir “cisim” gibi davranır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu konuya tekrar döneceğim, ama şu anki amaçlarımız açısından, kara deliği sınırlayan yüzey olarak davranan şey mutlak olay ufkudur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Stephen Hawking 1970’de Stephen Hawking, bir kara deliğin enerji içeriğinin bazen bir atomaltı parçacık çifti üretebileceğini ve bunlardan birinin kara delikten kaçabileceğini ileri sürdü ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hawking, kendisinin ve Roger Penrose’un, genel görelilik teorisinin “evrenin bir başlangıca ve muhtemelen bir sona sahip olması gerektiği anlamına geldiğini” (matematiksel olarak) kanıtladıklarını iddia eder ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu teoriye göre uzay ve zaman, evrendeki tüm maddenin sonsuz küçüklükteki tek bir noktaya, matematikçilerin tekillik olarak adlandırdığı bir noktaya yoğunlaştığını varsayan büyük patlamadan önce mevcut değildi ![]() Bugün biliyoruz ki, galaksimiz modern teleskoplarla görülebilen birkaç yüz milyar galaksiden yalnızca biridir, her galaksi kendi içinde birkaç yüz milyar yıldız içermektedir… Bir ucundan diğerine yüz bin ışık yılı uzunluğunda ve yavaşça dönmekte olan bir galakside yaşıyoruz; galaksinin spiral kollarındaki yıldızlar merkez etrafında birkaç yüz milyon yılda bir tur atacak şekilde dönmektedirler ![]() ![]() Aslına bakılırsa, burada sözü edilen çok büyük miktarlardaki madde, evrendeki madde miktarı hakkında gerçek bir fikir vermiyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ne zaman birileri bu yöntemleri protesto etmeye çabalasa, haylaz bir okul öğrencisinin okul müdürünün odasına sürüklenmesi gibi, derhal ulu Albert Einstein’ın huzuruna çıkarılır ve genel göreliliğe daha fazla saygı göstermesi gerektiği hakkında kaskatı bir derse tâbi tutulur, hiç kimsenin matematik teoremleriyle tartışamayacağı konusunda bilgilendirilir ve usulüne uygun bir şekilde cezalandırılması için evine gönderilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Friedmann’ın bütün çözümleri, geçmişte bir zamanda (on ilâ yirmi milyar yıl önce) komşu galaksiler arasındaki uzaklığın sıfır olması gerektiği şeklinde bir özelliğe sahip ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu tip pasajlar, kuvvetle, Ortaçağ skolastiklerinin entelektüel jimnastiklerinden birini hatırlatıyor, bir toplu iğnenin ucunda dans eden meleklerin sayısı kaçtır? Bu bir hakaret değil ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Büyük patlama olarak adlandırdığımız anda…” Ama eğer ortada zaman yoksa, ona nasıl bir “zaman” atfedebiliriz? Zamanın o noktada başlamış olması gerektiği söyleniyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sorun şudur: Hiçbir şeyden bir şeyler elde etmek nasıl mümkündür? Eğer dinsel olarak düşünülecek olursa sorun yoktur; Tanrı evreni hiçlikten yaratmıştır ![]() ![]() Birçok insan, zamanın bir başlangıcı olduğu düşüncesinden, muhtemelen ilâhi kudrete şamar patlattığı için pek hoşlanmaz ![]() ![]() Hawking bu sonucu kabul etmek istemez ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Newton’un hareket yasaları, uzayda mutlak konum fikrine son verdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Zamanın ölçümünde öznel bir unsurun bulunduğu tartışmalı bir konu değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Engels’in bu konuda söylediklerini burada hatırlatmak ilginç olacaktır: Devam edelim ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hegelci “ezeli varlık” ve neo-Schellingci “önceden tasarlanamaz varlık”, bu zaman dışı varlığa kıyasla akılcı tasarımlardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tekillikler Mevcut Mu? Kara delik ve tekillik aynı şey değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ne var ki, Hawking ve Penrose tarafından geliştirilen teori, gözlenen olguların çok ötesine geçer ve gördüğümüz gibi –onların niyetleri bu olmasa bile– her türden mistisizme alet olan sonuçlara ulaşır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Matematiksel soyutlamalar evreni kavramak için kullanışlı araçlardır, ama tek bir koşulla: En iyi matematiksel modelin bile gerçekliğin ancak kaba bir tahmini olduğu olgusunu unutmamak koşuluyla ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu yaklaşım Kant’ın bilinemez kendinde-şey teorisine geri dönmektir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yukarıdaki pasajın ifade ettiği şeyleri bir düşünün: a) bütün teori için bir dayanak noktası sağladığı varsayılan genel görelilik de dahil bilimin tüm yasaları büyük patlamada çöktüğü için, bu patlamadan önce –eğer bir şeyler varsa bile– neler olduğunu bilmek imkânsızdır, b) büyük patlamadan önce eğer birtakım olaylar varsa bile bunların daha sonra olanlarla bir ilgisi yoktur, c) bunun hakkında hiçbir şey bilemeyiz, ve böylece d) basitçe “bunları modelin dışında tutmak ve zamanın büyük patlamayla başladığını söylemek” zorundayız ![]() Bu iddiaları ileri sürmekteki kendine güven gerçekten de nefes kesicidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dühring’e karşı giriştiği polemikte Engels, hareketin hareketsizlikten çıkmasının, bir şeyin hiçlikten doğmasının imkânsızlığına işaret etmişti: “Bir Yaratılış eylemi olmaksızın, hiçlikten, asla bir matematik diferansiyel kadar küçük bir şey dahi elde edemeyiz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Antik çağdakiler bile “hiçlikten hiçliğin doğduğunu” kavramışlardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Penrose’un “tekillik” teorisinin ilk başlarda evrenin kökeniyle bir ilişkisi yoktu ![]() ![]() ![]() Çalışmamıza, kısmen bilimsel determinizme olan Marksist inançlarından dolayı Ruslardan ve kısmen de tekillikler düşüncesini tiksindirici bulan ve Einstein’ın teorisinin güzelliğini bozduğunu düşünen insanlardan karşı çıkanlar oldu ![]() ![]() ![]()
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz
![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : Büyük Patlalama Teorisi ‘Big-Bang’ |
![]() |
![]() |
#4 |
Şengül Şirin
![]() |
![]() Cevap : Büyük Patlalama Teorisi ‘Big-Bang’Genel görelilik çok güçlü bir araç olduğunu kanıtlamıştır, ama her teorinin sınırları vardır ve bu teorinin de kendi sınırlarına ulaşmakta olduğuna dair bir izlenim mevcuttur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Hiç kimsenin matematiksel bir teoremle gerçekten tartışamayacağı” temelinde birçok insanı ikna etmeyi başaran Hawking daha sonraları farklı düşüncelere doğru ilerledi: “İronik olabilir ama düşüncelerim değişti, şimdi diğer fizikçileri evrenin başlangıcında gerçekte hiçbir tekilliğin olmadığına ikna etmeye çalışıyorum; daha sonra göreceğimiz gibi, bu tekillik kuantum etkileri hesaba katıldığında ortadan kalkabilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hawking’in kara delikler teorisi, tekillik düşüncesinin evrenin özel parçalarına dek uzatılmasını temsil ediyor ![]() ![]() Roger Penrose ile birlikte 1965 ve 1970 arasında yaptığımız çalışma gösterdi ki, genel göreliliğe göre, bir kara deliğin içinde sonsuz yoğunlukta ve sonsuz uzay-zaman eğriliğinde bir tekillik olmalıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Buna ne demeli? Bir bütün olarak evrenin zamanının başlangıcıyla (ve bitişiyle) tatmin olmayan Penrose ve Hawking, şimdi de zamanın çoktan sona erdiği sayısız evren parçaları keşfediyorlar! Kara deliklerin varlığına dair deliller yarım yamalak olmasına rağmen, madde ve kütleçekim kuvvetinin muazzam bir yoğunlaşma gösterdiği çökmüş yıldızlar biçimini alan bu tür olguların mevcut olma ihtimali var görünüyor ![]() ![]() ![]() Tüm evren, değişim sürecinin hiçbir düzeyde asla son bulmayan bir süreç olduğunun kanıtıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Boş Bir Soyutlama Tüm bu mistik fikirler, zamanı gözlemciye bağlı kılan (“gözlemciye göre”) öznel zaman yorumundan kaynaklanır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() En azından, öyle görünüyor ki, olay ufkunun ötesinde neler olup bittiğini anlamaya dönük tüm beklentilerimizi bir tarafa bırakmak zorundayız, çünkü Hawking’e göre, orası “dış dünyanın bakışlarından yeterince gizlenmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Zaman ve uzay, maddenin en temel nitelikleridirler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hawking, Penrose ve diğerleri, özellikle, hatalı bir şekilde Marx’a atfedilen bu yanlışı yapmaktan suçludurlar ![]() ![]() Bunlar bilim-kurguda güzeldirler, ama evreni kavramanın bir aracı olarak pek yararlı değildirler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ne var ki, hipotezlerimizin makul ölçülerde akla uygun bir karakteri olmasını sağlamaya çalışma sorumluluğumuz vardır ![]() ![]() ![]() ![]() Genel görelilik denklemlerinin, astronotumuzun çıplak bir tekillik görmesini mümkün kılan bazı çözümleri mevcuttur: Belki tekilliğe çarpmaktan kurtulabilir ve bunun yerine bir “solucan deliği”ne düşüp evrenin bir başka bölgesine geçebilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Zaman yolculuğu” zararsız bir eğlence kaynağı olabilen bilim-kurgunun sayfalarından çıkmadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bilimi bilim-kurguyla karıştırma eğiliminden bahsetmiştik ![]() ![]() ![]() Bu ekol İngiltere’de egemendir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hiç şüphe yok ki Stephen Hawking ve Roger Penrose parlak bilimciler ve matematikçilerdir ![]() ![]() ![]() Katolik Kilisesi güneşin dünya etrafında dolaştığını ilân ederek bilimsel bir sorun hakkında bir yasa ileri sürmeye çalıştığında, Galileo konusunda büyük bir yanlış yapmıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Açıkçası, Hawking, kendisiyle Yaratılışçılar arasına bir çizgi çekmek istiyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Peki ya “sayılmış sonsuz sayı serisinin” çelişkisi nedir? Bay Dühring bizim için bunu sayma hünerini gösterir göstermez, bu çelişkiyi daha yakından inceleyecek durumda olacağız ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Açıktır ki, bir sonu olan ama başlangıcı bulunmayan bir sonsuzluk, başlangıcı olan ama sonu olmayan bir sonsuzluktan ne daha çok ne de daha az sonsuzdur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Stephen Hawking, bu rölativistik spekülasyonu, kara delikler üzerine yaptığı çalışmayla bizi tam da bilim-kurgu dünyasına sürükleyen en aşırı uca kadar götürdü ![]() ![]() ![]() ![]() “Sınırsız bir sonlu evren” düşüncesi de, sürekli olarak değişen, ebedi ve sonsuz bir evren gerçekliğine dayanmayan bir başka matematiksel soyutlamadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]()
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz
![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : Büyük Patlalama Teorisi ‘Big-Bang’ |
![]() |
![]() |
#5 |
Şengül Şirin
![]() |
![]() Cevap : Büyük Patlalama Teorisi ‘Big-Bang’Gericiler bu gülünç manzara karşısında ellerini ovuşturuyor ve bilimde hüküm süren obskürantizm akımlarını kendi amaçları için kullanıyorlar ![]() Dünyanın her yerindeki birçok toplumda faaliyet yürüten dini hareketlerin, çok zor bir ekonomik dönemden geçersek çok büyük ihtimalle oldukça güçleneceğini düşünüyoruz ![]() ![]() ![]() Boşluktaki Düşünceler “Neden, bazen, kahvaltıdan önce altı imkânsız şeye inandım ![]() “İnsanlarla bu imkânsızdır; ama Tanrıyla her şey mümkündür ![]() “Hiçbir şey hiçlikten var edilemez ![]() Tam bu kitabı yazmayı bitirmeden önce, 25 Şubat 1995 tarihli New Scientist’de büyük patlama kozmolojisine yapılmış en son katkıya rastladık ![]() “Her tarafınızdadır ama yine de hissedemezsiniz ![]() ![]() Neymiş bu şaşırtıcı şey? Boşluk (Vakum) ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() O, sihirli etkilerden oluşan bir harikalar diyarı olduğunu kanıtlıyor: Hiçbir yerden kaynaklanmayan kuvvet alanları, ansızın ortaya çıkan ve yok olan parçacıklar ve görünür bir güç kaynağı bulunmayan enerjik titreşimler ![]() Heisenberg ve Einstein sayesinde (zavallı Einstein!), “şaşırsak da, her tarafımızda, sürekli olarak «zımni» atomaltı parçacıkların ansızın hiçlikten ortaya çıktığını ve 10–23 saniye içerisinde tekrar ortadan kaybolduğunu kavrıyoruz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Modern fizik, tüm evreni kaplayan ve ışık dalgalarının ilerlemesini sağladığı düşünülen eski eter fikrinin reddiyle yola çıktı ![]() ![]() Bu evrensel bir sıvının varolamayacağı anlamına gelmez, tersine böyle bir sıvının özel göreliliğin talimatlarına uyması gerektiğine işaret eder ![]() ![]() ![]() Peki bundan ne anlamamız gerekiyor? Şimdiye kadar bize, fizikteki “şaşırtıcı” yeni gelişmelerden, parçacıkların “harikalar diyarı”ndan bahsedildi ve boşlukların tüm ihtiyaçlarımızı karşılayacak kadar yeterli enerjiye sahip oldukları garantisi verildi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Makalenin tüm iddiası, boşluğun hiçlikten sınırsız bir enerji miktarı türettiğini göstermektir ![]() ![]() Özel görelilik, hangi hızla hareket ederlerse etsinler tüm gözlemciler için boşluğun niteliklerinin aynı görünmesi gerektiğini ileri sürer ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İlkin, birkaç cümle önce yalnızca varsayımsal bir “evrensel sıvı” olan şey, artık, “su”yunun nereden geldiği kimse tarafından bilinmeyen gerçek bir boşluk “deniz”ine dönüşmüş bulunmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Eğer enerji bir boşluğa giriyorsa, boşluğun dışından bir yerlerden gelmelidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Demek ki uzayda gerçekten de bol miktarda enerji vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Einstein’ın genel görelilik teorisinin kilit özelliklerinden biri, kütlenin, kütleçekimin yegâne kaynağı olmayışıdır ![]() ![]() Böylelikle, okuyucu baştan aşağı bir gizemle karşı karşıya bırakılır ![]() Boşluğun bu özelliği, kozmolojinin son onyıldaki belki de en önemli yeni kavramının bağrında yer alır: kozmik şişme ![]() ![]() ![]() ![]() İşte böyle! Tüm bu keyfi yapı, büyük patlamaya ilişkin şişme teorisini desteklemek içindir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Hiçlikten, hiçlik yoluyla, hiçliğe” demişti Hegel ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Güneş Sisteminin Kökenleri Uzay gerçekte boş değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bunun neredeyse tamamı hidrojendir, ama bunun yanı sıra hidrojenin daha karmaşık bir biçimi olan döteryum, oksijen ve helyum da vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Güneş sisteminin oluşumuna dair bulutsu hipotezini ilk olarak Kant (1755’te) ve Laplace (1796’da) ileri sürdüler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sonunda, Kant-Laplace modelinin yerine geçtiği varsayılan teorinin matematiksel olarak çürük olduğu görülmüş oldu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Weizsäcker, en büyük girdaplarda, alt girdaplar doğuran türbülanslı bir büzüşme süreciyle galaksileri oluşturmaya yetecek kadar madde olması gerektiğini hesaplamıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yıldızların doğumu ve ölümü, doğanın diyalektik incelenişinin de bir başka örneğini oluşturur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]()
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz
![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : Büyük Patlalama Teorisi ‘Big-Bang’ |
![]() |
![]() |
#6 |
Şengül Şirin
![]() |
![]() Cevap : Büyük Patlalama Teorisi ‘Big-Bang’Bu kozmik devrimler, tıpkı dünyevi devrimler gibi, nadir olaylardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Güneş sistemimizin doğumu, yaklaşık 4,6 milyar yıl kadar önce, bugün artık tükenmiş bir yıldızın dağılmış enkaz bulutundan gelişmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() Aristoteles, dünyadaki her şeyin ölümlü olduğunu ama göksel olan şeylerin değişmez ve ölümsüz olduğunu düşünüyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]()
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz
![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|