Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Tıp / Biyoloji / Farmakoloji

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
evrim

Evrim

Eski 05-26-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Evrim



Evrim



>650 milyon yıl öncesinden günümüze evrim çizelgesi


Biyolojide evrim, canlı türlerinin nesilden nesile kalıtsal değişime uğrayarak ilk halinden farklı özellikler kazanması Evrim teorisi, modern biyolojik teorinin temel taşıdır[1] Bu teoriye göre hayvanlar, bitkiler ve Dünya'daki diğer tüm canlıların kökeni kendilerinden önce yaşamış türlere dayanır ve ayırdedilebilir farklılıklar, başarılı nesillerde meydana gelmiş genetik değişikliklerin bir sonucudur[1]
Evrim, bir canlı popülasyonunun genetik kompozisyonunun zamanla değişmesi anlamına gelir Genlerdeki mutasyonlar, göçler veya çeşitli türler arasında yatay gen aktarımları sonucu türün bireylerinde yeni veya değişmiş özelliklerin ortaya çıkması, evrim sürecini yürüten temel etmendir Evrim, bu yollarla oluşan değişimlerin popülasyon genelinde daha sık veya daha nadir hale gelmesiyle işler
Dünya'daki canlı türlerinden henüz sadece 2 milyondan biraz fazlası tanımlanabilmiş ve sınıflanabilmiştir Bazı tahminlere göre henüz tanımlanmamış 10 ila 30 milyon canlı türü vardır Bir milimetrenin binde birinden kısa bakterilerden tutun, yerden yüksekliği 100 metreyi, ağırlığı binlerce tonu bulan sequoia servi ağaçlarına kadar dünyadaki canlı türleri, cüsse, biçim ve yaşayış biçimi açısından çok büyük farklılıklar gösterirler Sıcak su kaynaklarında kaynama sıcaklığına yakın derecelerde yaşayan bakteriler olduğu gibi, Antarktika'daki buzullarda ya da tuz göllerinde -23°C'ye varan sıcaklıklarda yaşayan algler ve mantarlar vardır Aynı şekilde karanlık okyanus tabanlarındaki hidrotermal çatlakların kenarlarında yaşayan devasa boru kurtçukları olduğu gibi, Everest Dağı'nın yamaçlarında, 6 bin metre yükseklikte yaşayan hezaren çiçekleri ve örümcekler vardır[1]
Dünyadaki bu neredeyse sınırsız sayıdaki yaşam biçimi, evrimsel sürecin bir sonucudur Tüm canlılar, ortak atalardan geldikleri için akrabadırlar İnsan ve diğer tüm memeliler, yaklaşık 150 milyon yıl önce yaşamış sivrifaremsi bir canlıdan evrimleşmişlerdir Memeliler, kuşlar, sürüngenler, iki yaşamlılar ve balıkların ortak atası 600 myö yaşamış su solucanlarıdır Tüm hayvanlar ve bitkiler, yaklaşık 3 milyar yıl önce yaşamış bakterimsi mikroorganizmalardan[1] Biyolojik evrim, canlı nesillerinin ortak atadan değişerek türeme (İng: descent with modification) sürecidir[2] Yeni nesiller, eski nesillere göre farklılıklar taşırlar ve ortak atadan uzaklaştıkça çeşitlilik artar türemişlerdir


Tarihçe


Genomlara göre hayat ağacı


İnsanlık tarihi boyunca değişik kültürler, insanın, diğer canlıların ve evreninin kökenini çeşitli şekillerde açıklamaya çalışmış bu çaba da pek çok farklı yaratılış mitine yol açmıştır Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam'da canlıların ortaya çıkışı bir yaratıcının tüm evreni yoktan (Latince: ex nihilo) var etmesiyle açıklanır
İlk Hristiyan din adamlarından Nenizili Gregor ve Augustine, tüm canlıların tanrı tarafından yaratılmadığını, bir kısmının sonradan tanrının yaratıklarından gelişerek oluştuğunu ileri sürmüştür Bu iddianın motivi biyolojik değil dinidir Bu din adamları, tüm canlı türlerinin, Tufan esnasında Nuh'un gemisine sığamayacağını, bu nedenle bir kısmının sonradan ortaya çıkmış olması gerektiğini düşünüyorlardı[1]
Antik Yunan filozofları, kendi yaratılış mitlerini oluşturmuşlardır Aleximander, hayvanların şekil değiştirebildiklerini ileri sürmüştür Empedocles, hayvanların, önceki hayvanların organlarının birleşiminden oluştuklarını ileri sürmüştür[1]
Bir olgunun ortaya çıkışında bileşenlerin değişime uğramaları ile ilgili süreç tanımının felsefi açıdan "evrim" kelimesi ile belirginleşmesi çok eskiye dayanır Darwin`in "Türlerin kökeni" adlı eserinde yer alan "Yaşam ağacı", canlı evriminin anlatımında kullandığı mitolojik bir simgedir ve pek çok inançta yer alır (ing Tree of life [3], fr Arbre de vie, alm Lebensbaum, osm Şeceri hayât, ibr Etz hayim) Herhangi bir "sağlam ve doğru" biyolojik altyapısı olmasa da, Aristoteles'ten Konfüçyüs'e kadar birçok önemli isim evrim kavramı konusunda yazmıştır Ayrıca, evrim konusunda İbn'i Haldun ve İbn-i Sina farklı teoriler sunmuşlardır
19 yüzyılda Lamarck, kazanılan karakterlerin kalıtımına dair bir hipotez öne sürmüş, fakat yaptığı deneyler bu hipotezin yanlış olduğunu göstermiştir Aynı yüzyılda Charles Darwin, Galapagos Adaları'ndaki gözlemlerine dayanarak, evrimin mekanizmasını doğal seçilimle açıklamıştır

Charles Darwin

Ana madde: Charles Darwin
Evrimin mekanizmasınının anlaşılmasında ve açıklanmasında bugün geçerli olan bilimsel sentez, İngiliz doğa tarihçisi Charles Darwin tarafından 1859'da ortaya atılmış olan evrim kuramı üstüne kuruludur Darwin, organizmaların evrim sonucu ortaya çıktığını ve organizmaların göz, kanat, böbrek gibi belirli bir amaca hizmet eden organlara sahip olmalarının yine evrimin bir sonucu olduğunu ileri sürdü Bu iddiası temelde doğru olmakla birlikte eksikti[1]
Darwin, kuramını doğal seçilim adını verdiği sürece dayandırıyordu Ona göre türdeşlerine göre daha çok işe yarar özelliklere sahip olan canlılar (örneğin daha keskin görüşe sahip olanlar ya da daha hızlı koşanlar) hayatta kalma yarışında avantajlı duruma geçiyor, bu nedenle soyunu devam ettirme şansını artırıyordu
Darwin 1831-1836 yılları arasını, işi gereği, dünyanın farklı bölgelerine seyahat ederek geçirmişdi Bu yıllarda aklında bir tür evrim kuramı şekillenmeye başladı Farklı bölgelerde geçen 3 yıl sonunda, evrim teorisine en çok katkıda bulunacak yer olan Galapagos Adalarına vardı Bu adalardaki doğal yaşamı ve canlıları, Güney Amerika'dakiler (anakara) ile kıyasladı ve o dönem için şaşırtıcı bazı bağlantıları keşfetti
Darwin burada, "başarılı nesiller sonunda, yeni bir türün, halihazırdaki bir türden yavaşça farklılaşarak oluştuğu" kanısına vardı Doğal seçilim adını verdiği bir işlem sonucunda bu değişimlerin ortaya çıktığına inanıyordu:
Darwin'in bu teorisi 3 ana temel üzerine oturmuştur:
  • Bir canlı popülasyonunda çeşitli karakteristikler mevcuttur ve bu değişken karakteristikler popülasyondaki bireyler tarafından yeni doğanlara aktarılır
  • Canlılar ölenlerin yerine geçecek sayıdan daha fazla yavrularlar
  • Ortalamada popülasyon rakamları genelde sabit kalır, hiçbir popülasyon sonsuza kadar büyüme göstermez

"Türlerin Kökeni" eseri

Ana madde: Türlerin Kökeni
30 yıldan daha fazla bir süre, Darwin düşünceleri için delil topladı 1858'e kadar fikirlerini yayımlamaktan kaçındı Fakat 1858'de, Alfred Russel Wallace, Darwin'e Darwin'in düşüncelerine çok benzer bir evrim teorisi fikrini mektupla yollayınca, Darwin düşüncelerini kamuya sunmak istedi Daha sonra Darwin ve Wallace evrim teorisi ve doğal seçilim üzerine beraberce bir tez yazıp yayımladılar Yine de, özellikle 1859'da yayımladığı ünlü kitabı "On The Origin of Species by Means of Natural Selection or the Preservation of Favoured Races in the Struggle for Life" (Yaşam Mücadelesinde Doğal Seçilim veya Avantajlı Irkların Muhafazası Yoluyla Türlerin Kökeni Üzerine) sayesinde Darwin'in adı Wallace'dan çok daha fazla duyuldu Darwin'in bu kitabı daha sonra biyoloji tarihinin en etkili ve önemli kitaplarından olmuştur
1930'lar ve sonrasında, neredeyse bir asır önce Gregor Mendel tarafından ortaya konmuş olan kalıtım kuramı, moleküler biyoloji'nin kalıtımın moleküler temellerine dair sağladığı bilgi ve Darwin'in kuramının bütünleştirilmesiyle evrim kuramı modern halini aldı Güncel bakış açısıyla evrim, bir gen havuzu içinde bir nesilden diğerine belli bir karakterin oluşmasında etkili olan allellerden birinin sıklığının değişmesi olarak tanımlanabilir Doğal seçilim, genetik özelliklerin üremeye katkısı, ve popülasyon yapısı bu değişime etki eden faktörlerdir Bu güncellenmiş evrim teorisinin adı "Sentetik evrim kuramı"´dır Sentetik evrim kuramı´nın bügünkü bilimsel değeri hakkında kuramsal biyoloji uzmanı Theodosius Dobzhansky şöyle demiştir:
"Evrimin ışığıyla aydınlatılmadıkça, biyolojide hiçbir şey bir anlam ifade etmez!" [4]
Evrimi oluşturan süreçler

Evrimi sürdüren iki temel süreç vardır; Doğal seçilim ve genetik sürüklenme Bu süreçlerin ilki olan doğal seçilim, bulunduğu ortama en iyi uyum sağlayan bireylerin hayatta kalmasını ve kendi genlerini yavrularına aktarmasını, diğer bireylerin ise üreme şansı bulamayıp genlerinin ortadan kalkması sonucunu doğurur Doğal seçilim ile hayatta kalmaya yardımcı olan yeni özellikler sağlayan mutasyonlara sahip bireyler hayatta kalarak popülasyonda baskın hale gelir, hayatta kalma şansını azaltan mutasyonlara sahip bireyle ise yok olur Bu sayede sonraki nesildeki bireyler, atalarından aldıkları genler sayesinde ortama daha iyi uyum sağlar ve hayatta kalmakta daha başarılı olurlar[5][6] Çok sayıda nesil sonrasında, çok sayıda başarılı, küçük, rasgele değişikliğin birikmesi ile adaptasyonlar belirgin hale gelir, bu sayede türler çevrelerine olası en iyi uyumu sağlamış olurlar[7]
İkinci temel süreç ise genetik sürüklenmedir Genetik sürüklenme, popülasyonda genlerin görülme sıklığında rasgele değişimlere yol açar Bir nesilde görülen rasgele bir genetik sürüklenme, daha sonraki nesillerde birikim sağlayarak organizmada belirgin değişimlere yol açar

Doğal seçilim

Ana madde: Doğal Seçilim

Koyu renkle sembolize edilen bireylerin doğal seçilimi


Evrime göre canlılığın devamı ve çeşitliliği doğal seçilimle sağlanır Doğal seçilimin üç temel bileşeni bulunur: Genetik karakterlerin devamını sağlayan kalıtım, farklı karakterlerin popülasyondaki zenginliğini sağlayan çeşitlilik, ve bu çeşitli karakterlerden doğadaki koşullara en uygun olanının hayatta kalmasını sağlayan seçilim
Bu temellere göre Darwin, her popülasyonda birçok bireyin hayatta kalamadığı, kurtulamadığı veya üreyemediğini belirtmiştir Varolma mücadelesinde sınırlı birçok kaynak için ve mevcut riskler (yırtıcı hayvanlar vb) yüzünden popülasyonun her bireyi bir diğeriyle yarışmaktadır Bu varolma mücadelesinde, ortama en iyi adapte olabilmiş bireyler seçici bir avantaja sahip olmakta, daha çok yaşamakta ve daha çok üreyebilmektedir

Genetik sürüklenme

Ana madde: Genetik sürüklenme
Genetik sürüklenme ya da "Sewall Wright etkisi", küçük bir grup canlının genetik havuzunda tamamen şans eseri oluşmuş değişikliklerdir[8] Genetik sürüklenme bir popülasyondaki genetik bir karakteristiğin yok olmasına ya da güçlü olanın hayatta kalmasından ve alellerin değerinden "bağımsız olarak" yaygın hale gelmesine neden olur[8] Popülasyonda üremeyi gerçekleştiren canlıların sayısı arttıkça, genetik sürüklenmenin etkisi azalır Bu durum yazı-tura örneğine benzer Ardarda iki kere tura gelmesi doğal karşılanırken 20 kere tura gelmesi tuhaftır Yazı-tura işlemi tekrarlandıkça, turaların oranı 05'e yaklaşır[1]
Genetik sürüklenmenin etkisi en çok, bir canlı türünün kaderi birkaç bireye bağlı olduğunda ortaya çıkar Bu duruma kurucu prensibi[9] denir Göl, adaizole olmuş ortamlara rüzgar veya başka canlıların vücudu gibi herhangi bir vasıtayla ulaşan tohumlar ve hayvan türleri, genellikle ulaştıkları yeni ortamda koloniler oluştururlar Bu birkaç kurucu bireydeki alellerin görülme sıklığı, genellikle geride bıraktıkları popülasyondaki lokusların çoğundan farklıdır Bu farklılıklar, yeni ortamda türeyen popülasyon üzerinde uzun süreli evrimsel etkiler yaratırlar Hawaii Adaları gibi takımadalarda görülen tür çeşitliliğinin, birbirine temas eden anakaralardan fazla olmasının nedeni, kurucu prensibidir[1] gibi

Yapay seçilim


Yapay seçilimin sonuçları: Danua ve Çivava (melez)


Yapay seçilim, evcil hayvan ve bitkilerin kontrollü olarak yetiştirilmesi sonucu gerçekleşir İnsan eliyle hangi hayvan ya da bitkinin üretileceğine karar verildiğinde, hangi genlerin gelecek nesillere aktarılacağına da karar verilmiş olunur Yapay seçilimin en büyük etkisi evcil hayvanlarda gözlenir Örneğin Danua ve Çivava köpek cinslerinin arasındaki cüsse farkı yapay seçilimin bir sonucudur Çok farklı görünmelerine rağmen, her iki köpek cinsi de -diğer tüm evcil köpek cinsleri gibi- günümüzden yaklaşık 15000 yıl önce Çin'e denk gelen bölgede evcilleştirilmiş olan bir kaç kurdun soyundan gelir[10]

Birlikte evrim

Ana madde: Birlikte evrim
Birlikte evrim (İng: coevolution), iki veya daha fazla canlı türünün, birbirlerinin evrimini karşılıklı olarak etkilemesidir[11] Örneğin bir bitkinin morfolojisindekiotçulun morfolojisini etkileyebilir Otçulda meydana gelen değişiklik de tekrar bitkiyi etkileyebilir ve bu süreç karşılıklı devam eder evrimsel bir değişiklik, o bitkiyle beslenen bir
Birlikte evrim, farklı türlerin ekolojik etkileşimleri arttığında gerçekleşme eğilimindedir Bu ekolojik etkileşimler şöyle sıralanabilir:[11]
  • Avcı - av
  • Parazit - ev sahibi (konak)
  • Mücadele halindeki türler
  • Ortak yaşamlı türler
Birlikte evrimin en bariz örnekleri çoğunlukla ortak yaşamlı olan bitki-böcek çiftlerinde görülür Birçok bitki ve onların polen taşıyıcıları olan böcekler varlıklarını devam ettirebilmek için birbirlerine bağımlıdırlar Ancak polen taşıyıcısı olmayan hayvanlarla eşleşmiş bitki türleri de mevcuttur[11]
Bazı Orta Amerika akasyaları, içi boş dikenlere ve yapraklarının sapında nektar salgılayan gözeneklere sahiptir Acacia sphaerocephala (boğa boynuzlu akasya), dikenlerinin içine yuva yapan ve nektarla beslenen Pseudomyrmex karıncalarına ev sahipliği yapar Karıncalarda akasyayı çeşitli otçullara karşı korur[11] Bu ilişki birlikte evrimin bir sonucudur[12] Bitki karıncaların barınabilmesi için içi boş dikenleri ve nektar salgılayan gözenekleri oluşturmuş, karıncalar da bitkiyi otçullardan koruyan davranış biçimini geliştirmişlerdir[11] Karıncalar bitkiye zarar veren her türlü böcek ve tırtılı öldürmenin yanısıra bitkinin civarındaki araziyi yabani otlardan temizlemekte, gölge yapan yakındaki ağaçlara zarar vermektedirler[12] Boğa boynuzlu akasya ve karınca arasındaki bu ilişki ilk kez 1874'te doğa tarihçisi Thomas Belt tarafından gözlenmiştir[12]

Hayatın kökeni

Ana madde: Abiyogenez
Yaşam ağacı: Bakteriler, Ökaryotlar ve Arkeler


Hayatın ilk kez ortaya çıkışı, biyolojik evrim için temel bir ön şarttır, ancak evrimin işleyişini anlamak için hayatın kökeninin bulunması gerekli değildir, çünkü bir kez canlı organizmalar ortaya çıktığında evrim kurallarının işleyeceği deneylerle gözlenmiştir[13] Evrim için ilk organizma sorunu henüz tam anlamıyla çözülememiştir Ortaya çıkan ilk canlı organizma hakkında çeşitli teoriler bulunmaktadır
Şu anki bilimsel konsensüs karmaşık biyokimyanın, basit kimyasal reaksiyonlar ile hayatı oluşturduğu yönündedir, ancak bunun nasıl olduğu henüz tam anlamıyla çözülememiştir[14] Hayatın ilk kez ortaya çıkışı, yaşayan ilk şeylerin yapısı veya evrensel ortak atanın genetik yapısı ile ilgili bilgiler henüz eksiktir[15][16] Dolayısıyla, hayatın tam olarak nasıl başladığı konusunda bir konsensüs bulunmamaktadır, ancak RNA gibi kendini kopyalayan moleküller[17] ve basit hücre yapıları[18] ile ilgili teoriler mevcuttur

Evrim Kuramı'nın bilimsel statüsü

Modern bilimde kuram, tutarlı bir bütün oluşturan gerçekler ve açıklamalardır Modern fiziğin temel taşlarından olan Görelilik ve Kuantum kuramları, şu an üzerinde deliller toplanan, yeteri kadar test edilip güven verdiklerinde kanun konumuna yükselecek hipotezler değillerdir Evrim kuramı da aynı statüye sahiptir Biyolojideki bir çok veriyi birleştirip anlaşılır kılar; henüz kanıtlanmamış, test aşamasında olan bir "tahmin" değildir
Evrim kuramı, insanlığın kökenine ilişkin sonuçları nedeniyle ortaya atıldığından bu yana sosyal ve politik alanda en çok tartışılan bilimsel kuramdır Bunun sonucunda, kuramın bilimsel algılanışı ile popüler algılanışı oldukça farklı olagelmiştir Evrim kuramına popüler düzeyde karşı çıkan ve onun yerine yeryüzündeki canlılığın kökeni ve çeşitliliğini doğaüstü bir yaratıcıya bağlayan akımlara genel olarak yaratılışçılık adı verilir
Evrim kuramı, üç hususta açıklamalar getirir:[1]
  • Evrimin olgusu (İng: fact of evolution) - canlı organizmaların ortak atalardan geldikleri ve birbirleri ile akraba oldukları bilgisi
  • Evrimsel tarih - Türlerin birbirlerinden tam olarak ne zaman ayrıldıkları ve bu ayrımların detayları
  • Evrimi gerçekleştiren mekanizma ve süreçler
Bu basamaklardan birincisi olan evrimin olgusu, evrimin temel taşı ve son derece kesinlik arzeden bilgilere sahip olunan kısmıdır Bu hususta Darwin'in topladığı bir çok delilin üzerine yüzyıllardır bir çok farklı biyoloji dalı tarafından toplanan deliller eklenmiştir Günümüzde organizmaların evrimsel kökenlerine dair sahip olunan bilgiler, dünyanın yuvarlaklığı, gezegenlerin hareketleri ya da maddenin moleküler yapısı kadar "kesinlik arzeden" bilimsel çıkarımlardır[1]kesinlik, şüphe götürmez bir gerçekliği ifade etmektedir Diğer iki husustaki bilimsel çalışmalar ise aralıksız devam etmekte, her geçen gün yeni bir sonuca ulaşılmaktadır Örneğin şempanze ve gorilin insana olan yakınlığının, babun veya diğer maymunlara olan yakınlıklarından daha fazla olduğu bugün kesin olarak bilinmektedir[1] Burada kastedilen
Evrim kuramının bilimsel statüsü, eğitim, din, felsefe, bilim ve politika bağlamında sıkça gündeme getirilmektedir Bu konu daha çok Amerika Birleşik Devletleri'nde Hıristiyan cemaat ve lobilerin öncülüğünde gündeme gelmektedir Fakat diğer ülkelerde, eğitim ve politikaya uzanmaya çalışan yaratılışçı görüşlerin savunucuları tarafından da gündeme getirilmektedir Evrim kuramını destekleyen reddedilemez kanıtlar ve neredeyse mutlak denebilecek derecede bir bilimsel konsensüs olmasına rağmen, yaratılışçı şeklinde adlandırılan çevrelerce bilim dünyasında iki kutup varmış gibi gösterilmeye çalışılır Yaratılışçı çevreler Amerika Birleşik Devletleri'nde, toplumdan büyük oranda destek görmediği iddiası ile Evrim Kuramı'nın okullarda bilim derslerinde okutulmasına karşı çıkmaktadır Bu konuda Amerika'da yüzbinlerce bilim insanını temsil eden bilimsel meslek kurumları ve onun yanında 72 Nobel ödülü sahibi bilim insanı Evrim Kuramı'nı destekleyen bildiriler yayınlamıştır Buna ek olarak açılan davalarda evrim kuramının bilimsel olduğu kabul görmüş bir teori olarak kabul edilmiş ve okullarda okutulmasının devamına karar verilmiştir
Bilimsel camianın büyük bölümü, biyoloji, paleontoloji, antropoloji ve diger disiplinlerdeki görüngüleri açıklayan yagane kuramın Evrim Kuramı olduğunda hemfikirdir 1987 de yapılan bir araştırmanın sonuçlarına gore Amerika'daki doğa bilimleri alanında 500,000 bilim insanından yaklaşık %9985'lik bir bolümünün evrim teorisini desteklediği ortaya konulmuştur Evrim-yaratılış tartışmalarında uzman konumunda olan Brian Alters, doğa bilimleri alanlarında çalışan tüm bilim insanlarının %999'unun Evrim Kuramı'nı desteklediğini belirtmiştir Benzer şekilde, dünyanın değişik ülkelerindeki bilimsel çevreler defalarca Evrim Kuramı'nın bilimsel olduğuna ilişkin bildiriler yayınlamıştır[19] 1987 yılında Amerika'daki biliminsanları arasında yapılan bir araştırma, 480000 bilim insanından sadece 700 bilim insanının yaratılışçı ve benzeri açıklamalara itibar ettigini, ya da Evrim Kuramı'na karşı şüphe duyduğunu göstermiştir Ve bu 700 (%0158) bilim insanından sadece küçük bir bölümü doğa bilimleri alanında akademik çalışma yapmaktadır [20] Son yıllarda yapılan benzeri karşılaştırmalar, Evrim Kuramı'nı bütünü ile reddeden ya da ona karşı şüphe duyan bilim insanlarının oranının yaklaşık olarak %0054 civarında olduğunu göstermiştir Karşı çıkanların %751'i biyoloji dışındaki bilim dallarında çalışmaktadır

Steve Projesi

Ana madde: Steve Projesi
Yaratılışçıların, "evrim konusunda bilimsel konsensüs olmadığı" yönündeki iddialarını çürütmek için, Amerika Ulusal Bilimler Akademisi, Steve Projesi'ni başlatmıştır Bu projenin amacı, isminde sadece Steve geçen bilim insanlarının kaç tanesinin Evrim Kuramı'nı desteklediğini ortaya koymaktır Ortaya çıkan liste (Steve-o-metre) çoğunluğu biyoloji dallarında çalışan, isimlerinde Steve sözcüğü ya da bu ismin değişik telaffuzları geçen bilim insanlarını sıralamakta ve Yaratılışçılar ile Yeni Yaratılışcıların yayınlamış oldukları listelerden daha kalabalık olduğunu göstermektedir
Evrimi kabul eden sadece Steve isimli bilimadamları, evrimi kabul etmeyen tüm bilim insanlarından daha fazladır Bu projede James gibi çok daha yaygın (1 sırada[21]) bir isim yerine Steve gibi çok daha az kullanılan (74 sırada[22]) bir ismin seçilmesi de araştırmanın sonuçlarının güvenilirliğini desteklemektedir
Bilimsel konular, elbette kimin listesinin daha uzun olduğu temelinde tartışılmamalıdır fakat dünyada bilim dünyasında bir çelişkinin olmadığını, tam tersine çok güçlü bir konsensüsün olduğunu göstermesi açısından Steve Projesi eğlendirici bir örnektir

Türkiye'de ve Dünya'da halkın evrime bakışı

2005 yılında gelişmiş ülkeler seviyesindeki 34 ülkeyi içeren bir çalışmada, "evrimi doğru kabul edenlerin oranı" yaklaşık %27 ile en düşük Türkiye'de bulunmuştur[23][24] Türkiye'den sonra ise %40 ile, akıllı tasarım akımının ortaya çıktığı ABD yer almaktadır
Gelişmiş Avrupa devletlerinde evrimin doğru kabul edilme oranları Türkiye'den ve Amerika'dan çok daha yüksektir İzlanda'da halkın %80'inden fazlası, Danimarka, Fransa, İngiltere, Japonya'da yaklaşık %80'i evrimi kesin olarak doğru kabul etmektedir Geri kalanların büyük bir kısmı ise emin olmadığını belirtmiştir[23]
Michigan Devlet Üniversitesi'nde siyasal bilimler uzmanı olarak görev yapan profesör Jon Miller, Türkiye'nin henüz gelişmekte olan bir ülke olduğunu, medeniyetinin zirvesine henüz ulaşmadığını, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki halkın tamamen eğitimsiz ya da çok az eğitimli olduğunu dile getirmiş, bir çok ülke tarafından özgür dünyanın lideri kabul edilen ABD'nin durumunun çok daha vahim olduğunu vurgulamıştır Miller'e göre, eğitim seviyesi artırılırsa Türkiye, bir kaç sene içerisinde, evrime bakış açısından ABD'yi geçebilecektir[24]

[değiştir] Türkiye'de evrim öğretiminde karşılaşılan güçlükler


Hacettepe Üniversitesi'ndeki biyoloji2008) öğretmeni adayı öğrencilerin evrime bakışı (


Türkiye'deki ders kitaplarında din kültürü derslerinin yanısıra fen bilgisi ve biyoloji derslerinde de yaratılışçı görüşlere yer verilmektedir[25] ve ortaöğretimdeki öğrencilerin %75'i evrim teorisine inanmamaktadır[26]
2008 yılında, Hacettepe Üniversitesi’nden biyoloji öğretmeni adayı 98 öğrenci üzerinde yapılan araştırmada, katılımcıların yüzde 43’ünün evrim teorisini benimsediği, yüzde 30’unun kararsız olduğu, yüzde 16’sının ise benimsemediği ortaya çıktı Araştırmayı yapan Yrd Doç Dr Oğuz Özdemir öğrencilere yapılan en büyük kötülüğün, fen bilgisi derslerinde evrim kuramının, yaratılışla birlikte işlenerek ikilik yaratılması olduğunu söyledi[27]
2006 yılında Üniversite Konseyleri Derneği'ne bağlı 700 akademisyen, bilimsel olmadığı için yaratılış görüşünün ders müfredatından çıkarılması için Milli Eğitim Bakanlığı'na dilekçe verdi Başvuruda, laikliğe vurgu yapan TC AnayasasınınMilli Eğitim Temel Kanunu'nun "Türk millî eğitiminde laiklik esastır" diyen 12 maddesi ile "Her derece ve türdeki ders programları ve eğitim metotlarıyla ders araç ve gereçleri, bilimsel ve teknolojik esaslara ve yeniliklere () göre sürekli olarak geliştirilir" diyen 13 maddeleri hatırlatıldı[25] 2 maddesi;
Bu başvuru 59 Hükümet Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik tarafından reddedildi Çelik: "Yaratılışla ilgili birçok teori var Adı üstünde evrim teorisi Evrim teorisini çocuklara anlatıp da evrim karşıtı olan "teorileri" çocuklara anlatmama bilimsel bir tavır mı?" açıklamasını yaptı[28] Bu karar çeşitli bilimsel çevrelerce kınandı ve yaratılışın bir "teori" değil, "inanç" olduğu hatırlatıldı Bilimsel bir derste yaratılışın öğretilmesi, İTÜ Avrasya Yerbilimleri Enstitüsü öğretim üyesi Prof Dr Celal Şengör tarafından "hukuken mücadele edilmesi gereken bir politik zorbalık" olarak tanımlandı[29]
2005 yılında Mersin'deki Yalınayak İlköğretim Okulu'nda görev yapan beş öğretmen çeşitli suçlarla açığa alındı Bu öğretmenlerin öğrencilere evrimi anlattıkları gerekçesiyle sürgün edildikleri iddia edildi ve bu iddia gerek yerli gerek yabancı basında geniş yankı buldu[30] Mersin valisi Atilla Osmançelebioğlu öğretmenlere, "usulsüz eş yardımı ve ek ders ücreti aldıkları, İstiklâl Marşı törenlerine iştirak etmedikleri, kılık-kıyafet yönetmeliğine uymadıkları, görevde ayrımcılık, ödüllendirilmelerde haksızlık yaptıkları" gerekçeleriyle disiplin cezası uygulandığını belirtti[31] Eğitim-Sen Mersin Şube Başkanı Ünsal Yıldız söz konusu uygulamaya maruz kalan İngilizcesosyal bilgiler öğretmeni Sevilay Aktürk ile düzenlediği basın toplantısında, 5 öğretmenin, laik-demokratik eğitim sistemi çerçevesinde öğrencilerini eğittiklerini ileri sürdü[31] Milli Eğitim BakanıHüseyin Çelik, baskılara rağmen öğretmenleri görevlerine iade etmeyi reddetti[30] öğretmeni Mehtap Pektaş ve

İptal edildiği iddia edilen 'Darwin'li kapak ve yerine konulan 'Küresel ısınma'lı kapak


Charles Darwin'in 200ncü doğum yıldönümü anısına 2009 yılı, UNESCOTürkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu'nun (TÜBİTAK) aylık dergisi Bilim ve Teknik, Mart 2009 sayısının, genel yayın yönetmeni Çiğdem Atakuman tarafından hazırlanan kapağında Darwin'e yer verdi ve içeriğinde de 16 sayfa yer ayırdı Ancak TÜBİTAK başkan yardımcısı Ömer Cebeci başkanlığındaki TÜBİTAK yönetim kurulunun, dergiyi basımdan önce incelediği ve Charles Darwin'li kapak ile içeriği iptal ettiği iddia edildi Yeni hazırlanan kapakta küresel ısınmaya yer verildi ve dergi bu haliyle bir hafta gecikmeli olarak yayınlandı Darwin'li kapağı hazırlayan Çiğdem Atakuman görevden alındı[32] tarafından "Darwin yılı" ilan edildi
TÜBİTAK, 16 Mart 2009 tarihinde yaptığı bir basın açıklamasında "asıl kapağın Küresel iklim değişimini konu edinen kapak olduğunu, Darwin'i konu edinen kapağın ve içeriğin genel yayın yönetmeni tarafından son anda bilimsel editörlere danışmadan eklendiğini, bu nedenle iptal edildiğini" öne sürdü Ayrıca TÜBİTAK "Bilim ve Teknik" dergisinin Türkiye'de evrim konusunu en fazla işleyen yayın olduğunu, "Darwin yılı" boyunca bu konuya dair yayınlara devam edileceğini ve hatta özel bir sayının Charles Darwin'e ithaf edileceğini belirtti[33] Yaşananlar TÜBİTAK'ta kadrolaşma iddialarını tekrar gündeme getirdi[32]

Bilim Araştırma Vakfı (BAV)

Ana madde: Bilim Araştırma Vakfı
Bilim Araştırma Vakfı'nın (BAV) kurucusu, Harun Yahya lakaplı Adnan Oktar, Türkiye'deki evrim karşıtı faaliyetlerin sembolik isimlerindendir[26] BAV, yine Adnan Oktar'a ait[26] Global Yayıncılık'tan evrim karşıtı kitaplar çıkarmasının yanısıra bir çok il ve ilçede evrim karşıtı konferanslar düzenlemektedir 1991 yılındaki kuruluşundan beri BAV, evrime dair tüm referansların Türkiye'deki eğitim sisteminden çıkarılması konusunda yoğun faaliyetler içindedir[26]Avrupa Parlamentosu Konseyi raporuna göre, BAV'nin ABD'deki American Institute for Creation Research (Amerikan Yaratılış Araştırma Enstitüsü) (ICR) ile sıkı bağları olduğu gözlenmektedir[26]
BAV, 2007 yılının başlarında Yaratılış Atlası adlı evrim karşıtı kitabın nüshalarını yerli ve yabancı birçok okul ve araştırma merkezlerine ve gazetecilere gönderdi[26] Fransa Milli Eğitim Bakanı Gilles de Robien, "bakanlığın hazırladığı müfredat ile uyuşmayan" bu kitabın tüm okul kütüphanelerinden çıkarılması talimatını verdi[26] Milli Eğitim Genel Denetleme Kurulu[34], Paris Üniversitesi'nde Evrimsel Biyoloji profesörü olan Hervé LeGuyader'dan kitabın detaylı analizini istedi LeGuyader, "bu kitabın daha önceki çoğunluğu Anglosakson kökenli olan yaratılışçı girişimlerden çok daha tehlikeli olduğunu, hiçbir masraftan kaçınılmayan bu gösterişli çalışmanın ve yazarın izlediği yöntemin cahil halk kitleleri üzerinde oldukça etkili olabileceğini düşündüğünü" söyledi Ayrıca kitaptaki bilimsel içeriğin "gülünç derecede yetersiz" olduğunu belirtti[26] Fransız Milli Uzay Çalışmaları Merkezi'nden (CNES) Jacques Arnoult'a göre, BAV ve Adnan Oktar da tıpkı Amerika'daki ICR gibi, yaratılışçı argümanlarını oluştururken bölük-pörçük ve hatalı kaynaklar kullanmaktadır Arnoult'a göre bu yazarlar evrimi savunan makaleleri de kullanmaktan çekinmemekte ancak kısa alıntılar yaparak makalelerdeki bütünsel anlamı çarptırmaktadır Ona göre bu durum çok zararlı sonuçlar doğuran, entelektüel sahtekarlıktan başka birşey değildir[35][26]

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.