Biliyor Muydunuz? |
05-24-2009 | #1 |
Şengül Şirin
|
Biliyor Muydunuz?Biliyor muydunuz? Kızıl Saçlılar Acıya Daha Duyarlı Hepimizin acı algılarının çeşitlilik gösterdiğini, birimize daha fazla acı veren bir uyaranın diğerimize daha az acı verebileceğini söylemiştik Ancak kızıl saçlıların acıya daha duyarlı olmalarının nedeninin altında bu kişisel farklardan çok genetik etkiler yatıyor Melanin, saç ve deri rengimizi etkileyen bir pigment Kızıl saçlı kişilerin ten renklerinin açık olmasının sebebi de bu kişilerde melaninin üretimini tetikleyen hormonun alıcısının (reseptör) normalden biraz daha farklı olması Kendi reseptörüne bağlanamayınca bu hormon, beyindeki bazı diğer hücre reseptörlerine gidip bağlanabiliyor Tıpkı, acı algısını etkileyen hücreler gibi Bu da, açık tenlileri acıya karşı daha duyarlı duruma getirebiliyor Kaynak: Psychology: Brain, Behavior and Culture Drew Westen / Boston University Third Edition EŞİK ALTINDA KALAN DUYUSAL UYARICILAR ALGIMIZI ETKİLİYOR Hepimiz kulaktan kulağa aktarılan ve eşik altında kalan uyaranların algımızı hangi şekillerde etkileyebileceğine dair anlatılagelen bir takım hikâyelere tanık olmuşuzdur Örneğin, sinema salonlarında film karelerinin aralarına yerleştirilen ve bilinçli duyumun eşik sınırı altında kalan kimi içecek ürünlerine dair hızlı karelerin, izleyiciyi film aralarında o ürünü almaya yönelik tüketim davranışlarına sürüklediğini ve bunun bir reklâm aracı olarak kullanıldığını duymuşuzdur Eşik altında kalan bir duyusal uyaran örneği Bu kare, filmin herhangi bir yerinde izleyicilerin fark edemeyecekleri bir süre içerisinde yanıp sönüyor Üzerinde "Aç mısınız? Öyleyse patlamış mısır alın" yazan bu kareden etkilenen kimi izleyiciler, film arasında patlamış mısır alma davranışı sergiliyorlar "Takistoskop" adı verilen aygıtlarla bilinç eşiğinin altında kalacak şekilde hızlıca yansıtılan bu görsel imgelerin hızları, eş zamanlı olarak bilinç dışında beyne kaydedilmeye yetecek kadar da yavaş olarak ayarlanıyor Bilim insanları tam 30 yıldır bilimsel platformlarda tartışmalara yol açan bu spekülâsyonların doğru olduğunu ve bilinç eşiği altında kalan duyusal uyarıcıların algı ve duygularda değişim yapabileceğini açıklıyor Örneğin, yapılan deneylerde yeni bir görsel uyarana maruz kalmadan önce mutlu ya da üzgün insan figürleri bilinç eşiği altında kalacak şekilde gösterilen kişiler daha sonra söz konusu yeni uyarana maruz bırakıldıklarında, bu uyaranı sevip sevmeyecekleri önceden gösterilen görüntülerce şekillenmiş oluyor Biyolojik Saatlerimize Yeni Ayar "Bir gün kaç saattir?" diye sorsam vereceğiniz yanıt büyük olasılıkla "24 saat" olurdu Çünkü toplumların üzerinde söz birliği ettikleri sistem 24 saatlik zaman dilimlerini kapsıyor Bizler de randevularımızı, okul ve iş saatlerini, spora ayıracağımız süreyi ve en önemlisi de uyku düzenimizi bu sisteme göre ayarlıyoruz Peki ama ya içsel saatimiz? Gün içinde zihinsel ve fiziksel durumlarımızda beliren düzenli değişimler de uyuyor mu bu 24 saatlik sisteme? Aslına bakacak olursak pek değil Çünkü bugün biliyoruz ki çoğu kişinin biyolojik saati 25 saatlik döngü düzeni çerçevesinde işliyor Bu noktada akıllara gelen soru şu: Biyolojik saatin işleyişinden kim sorumlu? Biyolojik saatlerimizin "ayar merkezleri" olarak kabul edebileceğimiz bölge beyinlerimizdeki yaklaşık 20000 sinir barındıran " Suprakiazmatik çekirdek" bölgesi Suprakiazmatik kelimesinin kelime anlamını irdeleyecek olursak yukarı (supra) görme sinirleri birleşim noktası (chiasma) gibi bir tanıma ulaşıyoruz Ulaştığımız bu tanım çekirdek bölgenin görme sinirlerinin birleştiği noktanın hemen üzerindeki yeri hakkında bizi aydınlatıyor Fotoğrafın büyük hali için üzerine tıklayınız Bizler de sabah saatlerindeki uyarılmışlık düzeyimize ulaşmış oluyoruz Daha sonra, güneş battığında pineal bezinin salgısı melatonin devreye giriyor ve hareketlerimiz yavaşlayıp, uykumuz geliyor Ancak yapılan deneyler gösteriyor ki, görme kaybına sahip kişilerden bir kısmı da uyku döngülerini rahatlıkla düzenleyebiliyorlar Eğer ki döngüde etkili olan " gün ışığı " ise nasıl oluyor da gün ışığını göremeyen bu kişiler biyolojik saatlerini kusursuzca ayarlayabiliyorlar? İşte bu noktada, filmi geri almak ve bilgileri tekrar gözden geçirmek gerekiyor Çalışmalarını North Carolina Üniversitesi'nde yürüten ve bu sorunun uyandırdığı merakla yol alan Dr Aziz Sancar ve ekip arkadaşları konu hakkında yaptıkları çalışmalarla bugüne dek kabul gören "gün ışığına duyarlı görme alıcı sinirlerinin etkin olduğu döngüsel ritimler" fikrini çürüterek farklı bir gerçeğe kapı açıyorlar: Mavi ışığa duyarlı cryptochrome pigmentleri Önceden görme ile döngüsel ritimleri düzenleyenin aynı pigment olduğu düşünülüyorken Dr Sancar ve ekibi işlevini buldukları bu yeni pigmentle retinanın farklı bölgelerinde koğuşlanan farklı pigmentlerin görme ile döngüsel ritmi ayrı ayrı düzenlediklerinden söz ediyor İşleyişlerinde B-2 vitamininin devreye girdiği "cryptochrome"lar CRY 1 ve CRY 2 olmak üzere iki formda görülüyorlar ve görmeden sorumlu opsin pigmentlerinden farklı olarak retinanın iç çekirdek tabakasında bulunuyorlar Haliyle optik sinirlerdeki herhangi bir hasar hem görme yetisine hem de döngüsel ritim bozukluğuna neden olurken retinalarında yalnızca opsin pigmentinin bulunduğu bölgenin zarar gördüğü kişiler görme duyularını kaybetseler de döngüsel ritimlerini halen düzenleyebiliyorlar Döngüsel ritimler ve biyolojik saat konusuna apayrı bir bakış açısı kazandıran bu keşfin olası uygulama alanlarıysa oldukça geniş Örneğin, mevsimsel duygudurum bozukluğuna sahip hastalar kış aylarında gün ışığına maruz kalınan süre kısaldığından depresyona giriyorlar Dr Sancar, bu hastaların cryptochrome pigmentinin üretiminden sorumlu genlerinde herhangi bir sorun olabileceğinden ya da basit olarak yalnızca B-2 vitamini eksikliği gösteriyor olabileceklerinden bahsediyor Bir diğer konuysa uçakla kısa zamanda uzun mesafeler alınınca ortaya çıkan jetlag sendromu Bu sendromda yolcunun yaşadığı coğrafi saatine adapte olan içsel (biyolojik) saati, gidilen ülkenin coğrafi saatine uyum sağlamakta zorlanıyor ve uyumsuzluk belirtileri çıkıyor Kısacası artık biliyoruz ki, görmeden sorumlu pigmentlerle döngüsel ritimleri düzenleyen pigmentler birbirlerinden farklı Haliyle de ışığını göremeyen biri, eğer ki cryptochrome pigmenti bulunduran retina bölgesi zarara uğramamışsa döngüsel ritimlerini ayarlamakta sorun yaşamıyor Bu bulguysa biyolojik ritimlerle ilişkili pek çok alanda yeni uygulama çalışmalarına ışık tutacağa benziyor
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|