Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
cin, destanı, döç, göre, kaynaklarına

Çin Kaynaklarına Göre Döç Destanı

Eski 05-19-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Çin Kaynaklarına Göre Döç Destanı



Çin kaynaklarına göre Döç Destanı

Uygur ülkesinde, Togla ve Selenge ırmaklarının birleştiği yerde Kumlançu denilen bir tepe vardır Bu tepenin adına Hulin dağı denirdi Hulin dağında birbirine çok yakın iki ağaç büyümüştü Bu ağaçlardan biri kayın ağacı idi Bir gece, kayın ağacının üzerine gökten bir mavi ışık düştü İki ırmak arasında yaşayan kişiler bu ışığı gördüler, ürpererek izlediler Kutsal bir ışıktı bu; kayın ağacının üzerinde aylar boyu kaldı Kutsal ışığın kayın ağacının üzerinde kaldığı süre içinde ağacın gövdesi büyüdükçe büyüdü, kabardı Ağaçtan, çok güzel türküler gelmeğe başladı Gece oldu mu, ağacın otuz adım ötesine değin bütün çevre ışıklar içinde kalıyordu

Bir gün, ağacın gövdesi birdenbire yarılıverdi İçinden beş küçük odacık görünümünde beş küçük çadır çıktı Her odacığın içinde bir çocuk vardı Çocukların ağızlarının üzerinde asılı birer emzik vardı; onlar bu emziklerden süt emiyorlardı Işıktan doğmuş olan bu kutsal çocuklara halk ve halkın ileri gelenleri çok büyük saygı gösterdiler

Çocukların en büyüğünün adı Sungur Tigin, ondan sonrakinin Kotur Tigin, üçüncüsünün Tükel Tigin, dördüncüsünün Or Tigin, beşinci ve en küçüğünün adı da Bögü Tigin idi İnsanlar, bu beş çocuğu Tanrı'nın gönderdiğine inandılar İçlerinden birini kagan yapmak istediler Bögü Tigin ötekilerden daha güzel, daha yiğit, daha akıllı idi Halk, Bögü Tigin'in hepsinden üstün olduğunu anladı, onu kagan seçti Bögü Han, büyük bir törenle tahta çıktı Kendisinden sonra gelen otuzdan fazla soyu da Uygurlar'ın başında kaldı

Yıllar yılları kovaladı Bir gün geldi, Yolun Tigin Uygurlar'a kagan oldu Yolun Kagan'ın Kalı Tigin adında bir oğlu vardı Yolun Kagan, oğlu Kalı Tigin'e çin konçuylarından (=prenseslerinden) Kiu-Lien'i eş olarak almayı uygun gördü Kalı Tigin ile Kiu-Lien evlendiler

Evlilikten sonra Kiu-Lien, sarayını Kara-Kurum'daki Hatun Dağı'nda kurdu Hatun Dağı'na "Gök Ruhlarının Dağı" adı da verilirdi Hatun Dağı'nın çevresinde daha bir çok dağ vardı Bu dağlardan biri Tanrı Dağı idi Tanrı Dağı'nın güneyinde de Kutlu Dağ bulunmaktaydı Kutlu Dağ, koca bir kaya parçası idi
Günlerden bir gün Çin elçileri, yanlarında falcılarla birlikte Kiu-Lien'in sarayına geldiler Çin elçileri ile falcılar aralarında konuşup şöyle dediler

"Türk ülkesinin tüm varlığı, bütün mutluluğu Kutlu Dağ denilen bu kaya parçasına bağlıdır Türkler'i yıkmak istiyorsak bu kayayı ellerinden almalıyız"
Elçiler aralarında böyle konuşup anlaştıktan sonra Kalı Kagan'a gittiler Ona dediler ki:

"Siz bizim bir konçuyumuzla evlendiniz Bizim de sizden bir dileğimiz olacak Kutlu Dağ'ın taşları sizin saygıdeğer ülkenizce kullanılmamaktadır Sizin yerinize biz bu taşları değerlendirelim"

Yeni kagan, bu isteği yerine getirdiğinde sonucun nereye varacağını düşünemedi; Çinliler'in isteğini kabul etti Böylece yurdun bir parçası olan kayayı onlara verdi Oysa Kutlu Dağ kutsal bir kaya idi Türk ülkesinin mutluluğu bu kayaya bağlıydı; kutsal taş Türk yurdunun bölünmez bütünlüğünü temsil ediyordu Tılsımlı kaya düşmana verilirse bu bütünlük parçalanacak, Türkler'in tüm mutluluğu yok olacaktı Kagan bu kutsal kayayı Çinliler'e verdi Ama kaya, kolay kolay sökülüp götürülecek gibi değildi Bunu gören Çinliler kayanın çevresine odun kömür yığdılar, kayayı ateşe vurdular Kaya iyice kızınca üstüne sirke döküp paramparça ettiler Her bir parçayı aldılar, ülkelerine götürdüler

İşte, ne olduysa o zaman oldu Türkeli'nin bütün kurdu kuşu, bütün hayvanı dile geldi; kendi dillerince kayanın düşmana verilmesine duydukları acıyı anlattılar, ağladılar Yedi gün sonra günahı bağışlanmaz düşüncesiz kagan öldü Ne var ki, kaganın ölümüyle de ülke felaketten kurtulamadı Bir Çin konçuyu (=prensesi) uğruna çekinilmeden bağışlanan yurdun kayası, Türkeli'nin felaketine neden oldu Halk rahat yüzü görmedi Irmaklar birbiri ardınca kurudu Göllerin suyu buğulaştı, uçup gitti Topraklar kurudu, ürün vermez oldu Yolun Kagan'dan sonra başa geçen kaganlar da arka arkaya öldüler

Günlerden sonra Türk tahtına Bögü Kagan'ın torunlarından biri oturdu O zaman yurtta canlı-cansız, evcil-yaban, çoluk-çocuk, soluk alan-almayan her ne varsa bir ağızdan "Göç! Göç!" diye çığrışmağa başladılar Derinden, iniltili, hüzün dolu, eli böğründe kalmış bir çığrışmaydı bu İnlemelere yürek dayanmıyordu

Uygurlar bu çığrışmaları bir ilahî buyruk bildiler Toparlandılar, yola koyuldular Yurtlarını, yuvalarını bırakıp bilinmedik ülkelere göç ettiler

Sonunda adına Turfan denilen bir yere geldiler Burada sesler kesildi Uygurlar bu yere kondular, beş kent kurup yerleştiler Adını da Beş-Balıg koydular Burada yaşayıp çoğaldılar

__________________

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.