Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
dünya, ikinci, savaşı, türkiye

İkinci Dünya Savaşı Ve Türkiye

Eski 05-18-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

İkinci Dünya Savaşı Ve Türkiye



İkinci Dünya Savaşı ve Türkiye II Dünya Savaşı, 20 yüzyılda dünya çapında yapılan iki savaştan ikincisidir Altı yıl boyunca, dünyanın çeşitli bölgelerinde süren kesintisiz savaşlarla baş gösteren II Dünya Savaşı'nın, Alman ordularının Polonya'ya saldırdığı 1 Eylül 1939 tarihinde başladığı kabul edilir Ne var ki birbirinden kopuk görünseler de bu tarihten önceki çatışmalar da, savaşta birincil rol oynayan tarafların, stratejik hedefleri arasında yer aldığından, savaşın başlangıcı tarihsel olarak daha önceleridir


Sol yukarıdan sağa doğru: Nazi Almanyası askerlerinin marşı; Toplama kampındaki Yahudiler; Berlin Muharebesinde Kızıl Ordu askerlerinin Reichstagı işgal edişi; Nagasaki'ye atom bombası saldırısı; Çin Cephesinde ilerleyen Japon askerler; Stalingrad Savaşı'nda Kızıl Ordu birliklerinin karşı taarruzu

Versay Rejimi ve Hitler'in yükselişi
Adolf Hitler'in 1933 yılında iktidara gelmesinden itibaren savaşın sonuna kadar izlediği strateji, üç aşamalı bir stratejidir Hitler, iktidara gelmesinin hemen ardından Alman ekonomisinin düzenlemesini hedef almıştırGerek I Dünya Savaşı’ndan yenik çıkmak, gerekse 1929 Dünya Ekonomik Bunalımı sonucunda Alman ekonomisi ciddi sıkıntılar içine girdi Yaşanan yüksek enflasyon, aşırı boyutlara varan işsizlik ve bunlara bağlı olarak sanayideki üretim-hammadde düşüklüktür

Ekonominin düzene sokulmasının ardından stratejisinin ilk adımında Hitler, Alman kara, deniz ve hava kuvvetlerinin, Versay anlaşmasıyla getirilen sınırlamalardan kurtulmasını sağlamıştır

İspanya İç Savaşı
Ülkede 1898'den beri önemli kolonilerin kaybedilmesi ile hızlanan ekonomik ve sosyal çöküntü iç savaş ortamını hazırlamıştır 1923'te diktatör General Dö Rivera başa geçene kadar 33 tane kabine değişmiştir Ülkenin yeni monarşik yapısında politik açıdan istikrarsız bir durumda oluşu, ekonomik ve sosyal durumu çok kötü bir biçimde etkilemiştir Aynı zamanda asiller ve ordunun karşılıklı çıkarlar nedeniyle kralcı ve dolayısıyla sağ görüşlü olması gibi bir durum söz konusuydu Ancak bu gruba karşıt Katalonya ve Bask bölgesindeki halk ve komünistler vardı Bu gruplar De Rivera'nın döneminde biraz daha durulmuş gözükselerde yine de onun kendilerini zaptedememesi sonucu yönetimden gitmesi sonrası kurulan 2 Cumhuriyette Nasyonalistler ve sonrasında Cumhuriyetçiler yönetime gelmişler; ancak ülke içersinde büyüyen karmaşayı engelleyememişlerdir Bunun sonucunda Cumhuriyetçiler ile Milliyetçiler arasında iç savaş başlamıştır İlk başlarda Cumhuriyetçiler avantajlı görünmüşlerdir; ancak daha sonra İspanya Afrikası ve İspanyol ordusunun bir kısmı milliyetçilere katılmıştır Bunlara rağmen Balear Adaları açıklarında bekleyen Sovyet donanması hiç bir yardımda bulunmamıştır Ancak Hitler ve Mussolini radikal eylemlerle Alman ve İtalyan pilotlarını savaşa sokmuş ilk zırhlılarını İspanya'da denemiştir 1939'da General Franco önderliğinde milliyetçi güçler tamamen yönetimi ele geçirdiğinde toplam ölü sayısı 600000 civarındadır

Anti-Komintern Paktı

Japon İmparatorluğu, Sibirya ve Moğolistan sınırlarında Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'le(SSCB) sürtüşmektedir Bu gerilim Almanya'ya Japonya'yla yakınlaşma şansı tanır 25 Kasım 1936 tarihinde Anti-Komintern Paktı'nı imzalarlar Buna göre, her iki ülke, içlerinden birisi Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği(SSCB)tarafından saldırıya uğrarsa diğerine destek sözü verir

Berlin, İtalya'nın da bu anlaşmaya katılımı için baskı yapar Mussolini bir yıl sonra, 6 Kasım 1937'de anlaşmayı imzalar 1939 Şubat ayında Macaristan da Anti-Komitern Paktı'na katılır Franco'nun İspanya'sı da bu ittifaka 27 Mart 1939'da katılır


Çin Cumhuriyetinin başkenti Nankin'in Çonghua kapısına saldıran Japon zırhlı araçlar (12 Aralık 1937 saat 1210)

Çin-Japon Savaşı
Çin-Japon Savaşı, Japonya'nın, Çin ve Mançurya'ya yayılma arzusundan kaynaklanmıştır Savaş aslında herbiri diğer ikisine eşit derecede düşman olan üç güç arasında cereyan etmiştir Chiang Kai-Shek, bir yandan Japonların ilerlemesini önlemeye çalışırken diğer yandan da komünistlerin kökünü kazımaya çalışmıştır Japonlar, 1930'larda daha kolay ilerleme kaydetmişler, yerleşim birimlerine karşı zehirli gaz dahi kullanmışlardır 1937'de Marko-Polo Köprüsü bölgesindeki bir olayı bahane ederek tekrar saldırıya geçen Japonlar, 1937'de Nankin, 1938'de de Kanton ve Hankov'u aldılar Ancak bu savaşlar klasik askeri taktikler ve strateji açısından özel bir öneme sahip değildir Japonlar'ın Mançurya üzerinden Moğolistan'a doğru ilerlemeleri, onları Rusya ile karşı karşıya getirmiştir Bu durum Rusya'yı iki cepheli savaşa zorladığından 1939 yazında Stalin'i Hitler ile ittifak yapmaya zorlamıştır Ancak Ruslar, 1939'da Kolkin'de Japonları yenmişler ve böylece Japon Kara Kuvvetlerinin modern bir güç karşısında başarılı olamayacaklarını ortaya koymuşlardır Bu mağlubiyetten sonra Japonlar tekrar Pasifik ve Güneydoğu Asya'ya yöneldiler Bu da gösteriyor ki, Japonya'nın da tam olarak belirlenmiş bir amacı yoktur ve bunu destekleyecek strateji oluşmamıştır

Avusturya'nın ilhakı
İlk kez 1919'larda ortaya atılan Avusturya'nın ilhakı|Anschluss düşüncesi uzun süre destek görmüştür Avusturya tarafında Sosyalistler 1933'e kadar Anschluss'u desteklemişlerdir Ancak Nazi Partisi iş başına geldikten sonra düşünceye soğuk bakılmaya başlanmıştır Hitler Anschluss'u gerçekleştirmek için 1934'de Avusturya'da Nazilerin iktidarı ele geçirmesine yardım etmiş; ancak bu girişim başarısız olmuştur 1937 yılında İtalya ile Almanya anlaşınca Hitler, Avusturya üzerindeki isteklerini sertleştirmeye başlamış ve Avusturya üzerinde baskı kurmuştur Bunun üzerine Avusturya'da 12 Mart 1938'de plebist yapılması kararlaştırılmıştırAncak plebisist'ten bir gün önce Alman birlikleri Avusturya'yı işgal etmiş ve Avusturya Ordusu hiçbir direniş göstermemişdir Ertesi gün yapılan plebisit'te birleşme %99'dan fazla bir oy almıştır

Münih Antlaşması ve Çekoslovakya'nın bölünmesi

Almanca konuşan nüfusun yaşamakta olduğu bölgelerin, Alman topraklarına katılmasıdır Bu stratejik evrenin adımları, 12 Mart 1938'de, Avusturya'nın ilhak edilmesiyle başlamıştır Ardından ikinci adım Çekoslovakya toprakları içindeki Sudet bölgesidir Hitler'in baskısıyla 29 Eylül 1938 günü imzalanan Münih Anlaşmasıyla Sudet bölgesi Almanya'ya verilmiştir Konferans, Alman, İtalyan, İngiliz ve Fransız başbakanlarının katıldığı, Çekoslovakya'nın temsici bulundurmadığı bir anlaşmadır Anlaşmanın hayata geçirilmesi konusunda Hitler, hiç zaman kaybetmemiştir Anlaşma, 1 Ekim 1938'de yine silah kullanılmaksızın, uluslararası anlaşmalara dayanılarak, nüfusunun yüzde elliden fazlasını Almanların oluşturduğu Sudet bölgesinin Almanlarca işgal edilmesine dayanmıştır 15 Mart 1939'da ise Çekoslovakya'nın kalanını da topraklarına eklemeleri anlaşmada yer almıştır

Bu olaylara kadar Hitler, stratejisinin adımlarını atarken, silah kullanmamıştır Ancak geriye tek sorunlu bölge kalmıştır: Danzig bölgesi Versay Anlaşmasıyla Polonya'ya verilen Danzig bölgesi, hâlâ Alman yönetiminde olan Doğu Prusya ile Almanya arasındaki kara bağlantısını kestiğinden, Alman Hükümeti, Polonya hükümetinden, Doğu Prusya'yla arada bir kara bağlantısı oluşturulması yönünde bir teklifi görüşmesini istemiş ve böylece Danzig Sorunu ortaya çıkmıştır


__________________

Alıntı Yaparak Cevapla

Alman-Sovyet Paktı

Eski 05-18-2009   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Alman-Sovyet Paktı




3 Mayıs 1939'da Sovyet Dışişleri Komiseri olan Litvinov görevden alınarak yerine Vyaçeslav Mihayloviç Molotov atanmıştır Bu atama Sovyet dış politikasında keskin bir dönüşe işaret etmiştir Litvinov döneminde SSCB, Alman yayılmacılığına karşı Birleşik Krallık ve Fransa ile bir protokol oluşturmak için girişimlerde bulunmuş, ne var ki her seferinde reddedilmişti Molotov döneminde ise SSCB, Alman hükümeti ile bir saldırmazlık paktı için çalışmıştır Uzun diplomatik görüşmeler sonucunda 24 Ağustos 1939 günü SSCB ile Almanya arasında bir saldırmazlık paktı imzalanması karara bağlanmiştır

Genel Nedenler


Almanya: Öncelikle Orta Avrupa, ardından Doğu ve Batı Avrupa'yı Almanya topraklarına katmak amacındadır İkincil planı ise Asya'ya özellikle Rusya ve Yakın Doğu'daki stratejik noktaları ele geçirmektir

Japonya: I Dünya Savaşı sonunda Almanya'nın Uzak Doğu sömürgeleri Japonya'ya verilmişti Üstelik Çin'in bir bölümü de Japonya'nın hakimiyetindeydi Ancak bu kadar sömürge bile hızla sanayileşen ve büyüyen Japon ekonomisini doyuramıyordu Ekonomik çıkarlar için ABD ile yakınlaşan Japonya, savaşın patlak vermesi ile Almanya'ya yakınlaşmıştır Pearl Harbor Saldırısı ile kesin olarak savaşa girmiştir

ABD: Savaşın başında tarafsız kalan ABD, sonraları Fransa ve Birleşik Krallık'a silah yardımı yapmıştır Almanya'nın kışkırtmaları sonucunda Japonya tarafından Pearl Harbor'da saldırıya uğramış ve kesin olarak savaşa girmiştir ABD'nin savaşa gimesi ile savaşın seyri değişmiş, Almanya genişleme politikası yerine var olan sınırlarını koruma politikasını uygulamıştır

SSCB: I Dünya Savaşı'ndan sonra batı yerine Orta Asya'ya yönelik politikalar izlemiştir Zengin petrol rezervleri sayesinde savaşta lojistik ve teknoloji alanlarında en güçlü devletlerden biri olmuştur Almanya ile saldırmazlık anlaşması yapmasına rağmen Alman istilasına uğramıştır

Birleşik Krallık: Adolf Hitler tarafından Avrupa'daki tek rakip olarak görülen Birleşik Krallık, Almanya'nın Avrupa'nın tamamına yayılmasını önlemiştir ABD tarafından sürekli mühimmatla desteklenen Birleşik Krallık, ABD'nin savaşa girmesine kadar özellikle Kraliyet Hava Kuvvetleri ile ön plana çıkmış, Orta Avrupa'da kesin bir hava hakimiyeti sağlamıştır ABD'nin savaşa girmesiyle birlikte kara kuvvetleriyle ön plana çıkan Birleşik Krallık, II Dünya Savaşı'nın en büyük aktörü olmuştur

İtalya: I Dünya Savaşı'ndan istediğini alamayan İtalya dar bir sömürge alanıyla sanayisini beslemeye çalışıyordu Ayrıca I Dünya Savaşı'nda İtilaf devletleri ile görüş ayrılığına düşen İtalya, Mussolini'nin faşist politikaları nedeniyle Avrupa'da sorun teşkil ediyordu İtalya'nın eski Roma İmparatorluğu gibi güçlü bir devlet olmasını isteyen Mussolini, Almanya ile yakınlaşarak Mihver devletler blokunda savaşa girmiştir İtalya; Kuzey Afrika ve Balkanlar'da ilerlemiştir


____________

Alıntı Yaparak Cevapla

Avrupa'da Savaşın Başlaması Polonya

Eski 05-18-2009   #3
Şengül Şirin
Varsayılan

Avrupa'da Savaşın Başlaması Polonya



Avrupa'da Savaşın Başlaması
Polonya


Polonya'nın İşgali

Danzig Sorununun diplomatik yollarla çözümünün uzun sürmesi üzerine Alman orduları 1 Eylül 1939 sabahı Polonya sınırlarını geçtiler Yıldırım savaşı tekniklerinin ilk kez hayata geçirilişi olan Polonya Seferi, bu ülkenin toprak bütünlüğünü uluslararası platformda garanti etmiş olan BirleşikKrallık ve Fransa'yı harekete geçirmiştir 3 Eylül'de Birleşik Krallık, bir gün sonra da Fransa, Almanya'ya savaş ilan etmiş ve seferberlik hazırlıklarını başlatmıştır Ancak Alman panzer birlikleri, harekâtın ilk haftasının sonunda Polonya cephelerini yarmış ve geniş kuşatmalara girişmiştir Müttefiklerin askeri bir müdahalesi için artık olanak görünmemektedir


1 Eylül 1939 sabah saat 445'te Westerplatte'yi bombalayan Alman Schleswig-Holstein zırhlısı

17 Eylül 1939 günü, Sovyet Kızıl Ordusuna bağlı birlikler Polonya'nın doğu sınırlarından saldırırlar İki ateş arasında kalan Polonya, 27 Eylül 1939'da teslim olur, direnen birlikler de 5 Ekim 1939 günü teslim olurlar

1940 yılının Haziran ayında Stalin, Baltık Ülkelerine gönderdiği notada, SSCB'ye yakın hükümetlerin işbaşına getirilmesini ister Hemen ardından da Kızıl Ordu Litvanya, Letonya ve Estonya topraklarına girer 14 Temmuz'da bu ülkelerde yaptırılan genel seçimlerle işbaşına gelen hükümetler SSCB'ye katılma kararı alacaklardır Böylece I Dünya Savaşı sonunda yeni Sovyet hükümetinin elinden çıkan bu topraklar tekrar kazanılmıştır ve bu topraklar SSCB'nin Baltık Denizine açılmasında, Leningrad limanının güvenliği anlamına gelmektedir

Baltık Denizi konusunda Stalin'in öngördüğü diğer bir önlem ise onu, Finlandiya hükümetiyle görüşmelere yönlendirecektir Görüşmelere 9 Ekim 1939'da başlanmıştır Görüşmelerden bir sonuç alınamayacağı kanısına varan Stalin yönetimi tarafından, 28 Kasım 1939'da, 1932 yılında imzalanmış olan saldırmazlık anlaşmasının tek taraflı olarak kaldırıldığı Fin hükümetine bildirilir ve 30 Kasım 1939 da Kızıl Ordu Finlandiya'ya saldırır Bu hareket Paris ve Londra'yı, Moskava'ya karşı takınılacak tavır konusunda düşünmeye sevk etti Birleşik Krallık hükümeti Moskava ile siyasal münasebetlerıni kesmeyı reddetti Ancak her iki memleket halkoyunda Finlandiya lehinde şiddetli bir heyecan uyanması, Polanya'nın yok edilmesi sırasında Almanya'yla bir savaşı göze alabilecek kuvvette olmadıkları inancıyla hareketsiz kalmayı tercih etmiş Fransız ve İngiliz hükümetlerini, Finlandiya meselesinde harekete geçmeye zorladı Her iki hükümet de SSCB'ye savaş ilan etmeden Finlandiya'ya 100000 kişilik bir askeri kuvvet yollamak kararı aldılar Böylece Fransa ve Birleşik Krallık küçümsedikleri Sovyet ordusuyla ve SSCB'yle, Almanya'nın yanı başında savaşmayı göze almış oluyordu Ancak Sovyet Rusyadan çekinen İsveç ve Norveç, müttefik kuvvetlerin kendi topraklarından geçmesine izin vermediler Bu red, müttefiklerin çok hazırlıksız oldukları bir sırada Sovyet Rusya'yla savaşa girişmelerıne engel olarak ağır bir tarihi hatayı önlemiş oldu SSCB'nin Finlandiya Seferi 6 Mart 1940'ta Finlandiya hükümetinin, Ruslar’la barış görüşmeleri için masaya oturmak zorunda kalmasıyla son bulacaktır

Kış Savaşı
SSCB’nin Kuzey batıda Baltık Denizine dar bir alanda Leningrad körfezi sahili vardı Bunun hemen kuzeyinde ise Finlandiya toprakları başlıyordu Finlandiya sınırı Leningrad'ın sadece 32km batısından başlamaktaydı

Bu bölge SSCB için hayati önem taşımaktaydı Bu yüzden Stalin bu toprakların SSCB'ye bağlı olmasının gerekli olduğu görüşündeydi Stalin’in Finlilerden istediği bu topraklar 1700 kilometre karedir Bunun karşılığında Finlandiya-Rusya sınırının orta kesimlerinden 3500 kilometre karelik bir araziyi teklif etmektedir Finlandiya hükümeti, böyle bir anlaşmaya varmanın, taviz vermek istemedikleri tarafsızlık tutumuyla bağdaşmayacağı gerekçesiyle konuya sıcak yaklaşmadılar Bunun üzerine Stalin bu toprakları satın almak istedi Bu önerisi de reddedildi

Finlandiya’nın tutumu karşısında Stalin’in tutumu hızla sertleşti 28 Kasım 1939 da, 1932 yılında imzalanmış olan saldırmazlık anlaşmasının tek taraflı olarak kaldırıldığı Fin hükümetine bildirildi ve 30 Kasım 1939 da Sovyet orduları savaş ilan etmeksizin Finlandiya’ya saldırdı ve ertesi gün Finlandiya'nın sınır şehri Terijoki (bugün Zelenogorsk)'ye girerek, orada Fin komünist Otto Ville Kuusinen'in başkanlığında kukla bir devlet olan Fin Demokratik Cumhuriyeti'ni ilan ettirdi

6 Mart 1940 da Fin hükümeti, Ruslar’la barış görüşmeleri için masaya oturmaya razı oldu Bu sırada Rus kuvvetleri Koivisto (bugün Primorsk)'yu ele geçirmiş ve Viipuri'ye dayanmıştı

Fin hükümeti anlaşmayı çaresiz kabul eder Savaş boyunca Fin kayıpları 25 bin ölü ve yaralıdır Sovyet kayıpları ise 49 bin ölü, 158 bin yaralı Ancak Finlerin kaybettikleri toprakları geri alma arzusu yüzünden barış sadece 1 yıl sürdü ve Finlandiya, Almanya'nın yanında savaşa girdi

Kuzey Avrupa

Fransız Başbakanı Reynaud, Parlamentoda gitgide artan gerginliği ve halkoyunda gizli Stuttgart radyosunun (Bu radyo, Almanlarla işbirliği yapan bir Fransız tarafından işletiliyordu Stuttgart haini olarak adıyla anılan bu Fransız, savaştan sonra yakalanarak kurşuna dizilmiştir) kışkırtıcı yayınlarıyla çoğalan açık hoşnutsuzluğu gidermek için, bekleme politikasını terk ederek, daha dinamik ve haşin bir politikayı denemek istedi Bu amaçla Londra hükümetini, İsveç çeliğinin Almanya'ya akmasını önlemek için Norveç'e bir çıkartma yapmaya ikna etti Ancak müttefik kuvvetlerden önce davranan Almanlar, 9 Nisan 1940 sabahı Norveç'e, deniz yolunun güvenliği için de Danimarka'ya saldırdı Norveç'in istilası'ndaki stratejik amaçları İsveç'ten ithal ettikleri demir cevheri yolunun güven altına alınması ve Norveç fiyortlarında denizaltıları için üsler oluşturabilmekti Danimarka kısa sürede teslim olurken Norveç direnme gösterdi 10 Haziran 1940'da Norveç de teslim oldu Müttefiklerin Norveç'te oynadığı kumar, askeri bir bozgun ve manevi bir yıkılışla sona ererken, Norveç'i de Alman işgali altında esir bir ülke durumuna getirdi 24 Nisanda Norveç bir hükümet komiserinin emrine verildi ve Quisling'in başkanlığında bir nasyonel-sosyalist hükümet kuruldu Meclislerin güvensizliği karşısında Reynaud hükümeti 9 mayısta, Chamberlain hükümeti 10 mayısta istifa ettiler Aynı gün Alman saldırısı beklenmedik bir anda batıya döndü Reynaud istifasını derhal geri aldı; Chamberlain yerine İngiliz kabinesini Churchill kurdu Avrupa ve bütün dünya için karanlık ve felaketli günler başlıyordu Belçika ise 27 Mayıs'ta teslim oldu

Batı Cephesi
Benelux ve Fransa Savaşları
10 Mayıs 1940 günü, 110 yedek tümen tarafından desteklenen 190 tümenden meydana gelmiş bir Alman ordusu, 91 Fransız tümeni, 12 Belçika tümeni, 12 İngiliz tümeni, 1 Polonya tümeni ve küçük bir Hollanda ordusu tarafından müdafa edilmekte olan batı cephesine taarruza geçti Almanların savaş planı ise ancak şubatta kesin şeklini alıyordu Belçika ve Hollanda'ya yönelen saldırılarla Manş limanını (Fransa Seferi) ve Paris'i ele geçirmek Asıl taarruz ise daha güneyde, Arden Ormanları üzerinden Sedan yönünde Fransa topraklarına yöneliyor Hitler, Birleşik Krallık ve Fransa'nın Almanya'ya Hollanda ve Belçika'yı geçerek hücum edeceğini bildiğinden kuvvetlerinin çoğunu Belçika üzerine sevk etti Bunun üzerine Fransa ve Birleşik Krallık ordusunun en mükemmel silahlandırılmış motorize birlikleri derhal, Alman ordusunu kuzeyden kuşatmak ve gerisinde Ruhr Bölgesini ele geçirmek amacıyla Belçika üzerinden hücuma geçtiler Ancak Alman birlikleri korkunç bir hızla ilerliyordu Paraşütçü birliklerinin göz açtırmayan hücumları sonunda Meuse üzerinde birçok köprüler ve Hollanda'nın meşhur "Eben Emael" kalesi Almanların eline geçti Hava bombardımanlarıyla yerle bir edilen Rotterdam ve hemen ardından La Haye işgal edildi Hollanda bir baştan bir başa Almanlar tarafından işgal edildi Kraliçe Vilhelmina Birleşik Krallık'a sığındı, ordu yok edildi, müttefiklerin zırflı birlikleri süratle güneye çekilmeye başladı Bir başka Alman ordusu da Lüksemburg üzerinden geçerek Meuse Nehrine varmış, nehri Namur'la Sedan arasındaki birçok noktadan geçmişti Sedan Harekâtı 15 Mayıs'ta tam bir bozgun halini aldı Fransız sınırının delinmesi, Belçika birliklerini Anvers-Louvain müdafa hattını terk ederek Lys'e ve İngiliz birliklerini Douai-Peronne hattına çekilmek zorunda bıraktı Paul Reynaud 16 mayısta Suriye'de bulunan Genaral Weygand'ı General Gamelin'in yerine tayin etti Weygand Abbeville'den kuzeye ve Ypres'den güneye giden iki hat üzerinde taarruza geçti; ancak önemli bir sonuç alamadı Belçika orduları 25 ile 28 mayıs arasında ümitsiz bir savaşla Lys üzerinde karşı koydu 26 Mayısta İngiliz birlikleri anavatana dönme kararı aldılar 27 mayısta Belçika sınırı birçok noktada delindi Belçika'nın, düşmana karşı koymasına artık imkân yoktu Kral Leopold, 28 mayısta Almanlarla teslim anlaşmasını imzaladı Bu üç ülkenin tümüyle istilasını önlemek için İngiliz Yurtdışı Sefer Kuvveti ve Fransız orduları kuzeye ilerleyince, taarruz çıkış hattı Arden Ormanları olan ve Manş Kanalı yönünde ilerleyen Alman zırhlı birlikleri tarafından kuşatılmış oldular Gerçek şuydu ki Belçika, müttefik ordularının mağlubiyeti ile, izleri savaştan sonra dahi silinmeyecek çok ağır ve feci şartlar altında kaderiyle baş başa bırakılmıştı Belçika'nın işgali üzerine İngilizler kıtadaki 235000 kişilik ordularını ve Fransızlar 115000 kişiye varan kuvvetlerini Almanların aralıksız bombardımanları altında, büyük zorluklarla, Dunkerque limanından deniz yoluyla tahliye edebildiler; ancak bütün silah, cephane ve mühimmat kaybedilmiştiBu, müttefiklerin meşhur kuzey ordusunun sonu demekti

Fransa'da, Başkan Paul Reynaud, kendisini bekleyen çok zor olaylara karşı koyabilmek için 18 Mayısta Maraşel Petanin'i hükümete davet etmişti 15 haziranda ise orduda zırhlı birliklerin ısrarla kullanılmasını isteyen Genarel de Gaulle'ü Savaş Bakanlığı Müşteşarlığına tayın etti Hükümetin değişmesi Fransa'nın kaderini değiştirmedi 14 Haziran 1940'ta Alman birlikleri Paris'e girdi Aynı gün hükümet Bordeaux'a çekildi Alman askerleri Paris'e girmeden 4 gün önce (10 haziran) İtalya, Birleşik Krallık ve Fransa'ya savaş ilan etti Bu sırada Alman ordusu Loire yönünde ilerliyor, Maginot hattını geçerek İsviçre sınırına doğru yürüyordu Fransa çöküyordu Reynaud 16 haziranda istifa ettiYeni kabineyi Maraşel Petain kurdu ve 17 haziranda İspanya'nın aracılığı ile Almanya'dan,Vatikan aracılığı ile de İtalya'dan teslim şartlarını bildirmesini istediBu sırada Münihte buluşmuş olan Hitler ve Mussolini,Fransa'ya teklif edilecek olan mütareke şartlarını belirliyorlardı 22 Haziran 1940'da Fransa ateşkes anlaşmasını Almanya ile imzalarAynı gün Alman orduları Lyon'a girerİtalya ile mütareke anlaşmasını 24 haziranda Roma da imzalandı Alman güçleri kuzey Fransa’yı ve Fransa'nın Atlas Okyanusu kıyılarını işgal etti, Fransa topraklarının üçte ikisi, Alman kontrolüne girmiştirİtalyan zırhlı birlikleri de Alpler bölgesinden Fransa'ya girmiştirMenton,İtalya'nın kontrolüne girmiştir Ayrıca Fransız Somali'sindeki Cibuti limanı ve Cibuti-Adis Abela demiryolu üzerinde İtalya'ya tasarruf hakkı tanınıyorduFransa bu savaşta 100000 asker kaybetmiş, sivil halktan 80000 kurban vermiştir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.