Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Siyasal Bilgiler / Hukuk

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
mayıs, rejimi

27 Mayıs Rejimi

Eski 05-18-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

27 Mayıs Rejimi





İkinci Dünya Savaşının sona ermesiyle tek partili dönemden çok partili döneme geçen Türkiye de

Milli Kalkınma Partisi, Demokrat Parti gibi yeni partiler kurulur

1945 - 1950 genel seçimlerine kadar Türkiye 'de 24 siyasal parti kurulur

1950 genel seçimlerinde Demokrat Parti çoğunluğu sağlayarak iktidar, resmen kurulduğu 1924 yılından beri iktidar olan Cumhuriyet Halk Partisi de, muhalefet partisi oldu

1950 - 1960 dönemi sonlarına doğru devlette bazı tepki ve huzursuzlukların artması üzerine, 27 Mayıs 1960 da Ordu ülkenin yönetimine el koyar

38 subaydan kurulu Milli Birlik Komitesi , TBMM ni kapatmış, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakanlar Kurulu üyeleri ile iktidar partisi milletvekillerini tutuklamış, çoğunluğu sivillerden oluşan bir hükümet kurmuştur

Milli Birlik Komitesi, 12 Haziran 1960 da “Teşkilatı Esasiye Kanununun Bazı Hükümlerinin Kaldırılması ve bazı Hükümlerinin Değiştirilmesi Hakkında” geçici bir yasa yayınlayarak, 27 Mayıs harekatını anayasal bir temele oturtmuştur Buna göre 1924 Anayasası genel çizgileriyle korunmakta ve Anayasada aşağıdaki değişiklikler yapılmaktadır:

TBMM yerini, Milli Birlik Komitesi almıştır

Devlet Başkanlığı görevini Milli Birlik Komitesi Başkanı yürütecektir

Milli Birlik Komitesi yürütme yetkisini, Devlet Başkanınca atanan ve Komitece uygun görülen Bakanlar Kurulu eliyle kullanacaktır Milli Birlik Komitesi Bakanları denetleyebilecek ve gerektiğinde görevden uzaklaştırabilecektir Bakanlar Kuruluna Devlet Başkanı başkanlık edecektir

Düşürülen Cumhurbaşkanı, başbakan ve bakanları, eski iktidar milletvekillerini yargılamak üzere bir de Yüksek Adalet Divanı kurulacaktır

Milli Birlik Komitesi, ilk iş olarak anayasa yapılması için bir bilim kurulu oluşturmuştur

MBK, Anayasanın yapılmasını bir bilim işi sayarak, anayasa yapılması çalışmalarında siyasal çevreden kimseyi kabul etmemiştir Türkiye’nin gerçeklerine ve gereksinmelerine uygun bir anayasanın yapılması için, tarafsız bir bilim kurulu oluşması gerektiğine inanmıştır

İstanbul Bilim Komisyonu , 1950 – 1960 arası durumun yeniden ortaya çıkmaması için anayasal önlemleri alırken, ölçüyü kaçırmış, ortaya güçsüz bir yönetim biçimi getirmiştir

Anayasa Komisyonunca hazırlanan Anayasa Tasarısı, 27 Mayıs 1961’de Kurucu Mecliste oylanarak kabul edilmiştir 9 Temmuz 1961’de halkoyuna sunulan Anayasa, oylamaya katılanların % 61 ‘i tarafından kabul edilerek Türkiye Cumhuriyetinin Anayasası olmuştur

15 Ekim 1961 seçimlerinden sonra, TBMM nin 25 Ekim 1961 de toplanması ile Milli Birlik Komitesi dönemi sona ermiştir İlk Hükümet, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ile Adalet Partisi (AP) ortak hükümeti biçiminde kurulmuştur

1961 ANAYASASI

1961 Anayasası, demokratik bir anayasa yapma amacı güden bir Anayasa olmuştur Çok partili döneme geçtikten sonra, ülkeye egemen güçlerin uzlaşmalarının bir sonucu olarak ortaya çıktığı için , ve her sorunun çözümü Anayasada arandığı için , 1961 Anayasası, 1924 Anayasasına göre, daha uzun ve daha ayrıntılı bir anayasa olmuştur

Özellikle gelişmekte olan ülkelerde anayasalar, bir özlemin, çoğu kez kendi yapımcılarının amaçlarını da aşan bir atılımın belgesi niteliğindedir; içinde bulunulan düzeyden daha ileri bir düzeye geçişe açık metinlerdir 1961 Anayasasında da bu eğilim görülür

1961 Anayasasının özellikleri, 1924 Anayasası ile karşılaştırmalı olarak, şöyle sıralanabilir:

Milliyetçi devlet kavramı bu anayasada yer almamış, buna karşılık Türk milliyetçiliğinden ve milli devletten söz edilmiştir

“Türkiye Devleti bir cumhuriyet’tir” kuralı, bu Anayasaya tartışmasız ve görüşmesiz olarak alınmıştır

Egemenliğin Kayıtsız şartsız Türk ,ulusunun olduğunu belirtmiştir Meclis, egemenliği kullanan tek organ olmaktan çıkarak, Anayasada belirtilen organlardan biri durumuna gelmiştir

Oy hakkının genel ve eşit olması yönünden açık ve ayrıntılı bir düzenlemeye gitmiştir Buna göre, seçimler, serbest, eşit, gizli, tek dereceli genel oy ilkelerine göre yapılacaktır

İkinci Dünya savaşından sonra siyasal partilerin Anayasalara girmeye başladığı görülür 1961 Anayasası da bu akıma uyarak, siyasal partileri demokratik yaşamın vazgeçilmez ögesi saymıştır

Anayasa ayrıca, siyasal partilerin, tüzüklerinin, programlarının ve faaliyetlerinin, insan hak ve özgürlüklerine dayanan, laik cumhuriyet ilkelerin ve devletin ülkesi ve milleti ile bölünmezliği temel hükmüne uygun olmak zorunda olduğunu ve bunlara uymayan partilerin temelli kapatılacağını belirtmiştir

1924 anayasasında açıkça yer almayan hukuk devleti ilkesi, 1961 Anayasasının temel ilkelerinden biridir Bu lkenin özü, yönetilenlere hukuk güvenliği sağlayan devlet düzenidir

Yasama organının Anayasaya uygunluğunu sağlamak açısından yasaların anayasaya uygunluğunun denetimini, bu iş için kurulmuş olan, Anayasa Mahkemesine vermiştir

Laiklik ilkesi aynen korunmuştur

Yeni kavramlardan biri , sosyal devlet kavramıdır Sosyal devlet anlayışının sağlanabilmesi için, ekonomik ve sosyal yaşamın, adalete, herkes için insaanlık haysiyetine yaraşır bir yaşayış düzenine ulaşılması amacına göre düzenlenmesini, ekonomik ve kültürel kalkınmanın demokratik yollarla gerçekleştirilmesini ve kişilerin sosyal güvenliğe kavuşturulmasını öngörmüştür

Temel hak ve özgürlükler alanında geniş bir düzenlemeye gidilmiş, kişi hakları, sosyal ve iktisadi haklar, siyasal haklar olmak üzere üç kümede, ortak kuralları da genel hükümler adı altında toplamıştır

Güçler birliği ilkesinden biraz daha ayrılarak, parti disiplini ile çalışan parlamenter sisteme uygun düşebilen bir güçler ayrımı ilkesini benimsemiştir

1924 Anayasasından farklı olarak iki Meclisli parlamento sistemini kabul etmiştir Millet Meclisinin yanında Cumhuriyet Senatosunu da kabul ederek, iki Meclisli sistemi gerçekleştirmiştir

Fakat,

Bu Anayasanın da özgürlükler düzeni toplumun gereksinmelerine uygun değildir Anayasa, özgürlüklerin kötüye kullanılmasına elverişlidir İki Meclisli sistem yasaların çıkarılmasını geciktirmekte ve güçleştirmektedir Yürütme güçsüzleştirilmiştir Anayasa mahkemesinin Yasama, Danıştayın da Yürütme üzerindeki denetimi iktidarı iş göremez bir duruma getirmektedir

Ve yine karşılaşılan sorunların ortadan kaldırılmasının çaresi, anayasada değişiklik yapmada bulunmuştur

1961 Anayasasında, ilki 1969 ve sonuncusu da 1974 yılında olmak üzere yedi kez değişiklik yapılmıştır

Şöyle ki ;

Siyasal partilere hazine yardımı yapılması, bir Anayasa kuralı haline getirilmiştir

TBMM üyelerinin mali durumlarını iyileştirme olanağı sağlanmıştır

Temel hak ve özgürlükler, Devletin ülkesi ve milleti ile bütünlüğünün, Cumhuriyetin, milli güvenliğin, kamu düzenini, kamu yararının, genel ahlakın ve genel sağlığın korunması amacı ile kısıtlanabilecektir Anayasada yer alan hak ve özgürlüklerden hiç birisi, insan hak ve özgürlüklerini veya Türk Devletinin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü, veya dil, ırk, sınıf, din ve mezhep ayrımına dayanarak, nitelikleri anayasada belirtilen Cumhuriyeti ortadan kaldırmak kastı ile kullanılamayacak ve temel hak ve özgürlükleri kötüye kullananlar cezalandırılacaktır

Yasama alanında yapılan değişikler arasında; hükümete ‘kanun hükmünde kararname’ çıkarma yetkisi tanınmıştır

Yürütme alanında yapılan değişikliklerin en önemlisi özerk kuruluşlarla ilgili olanıdır Üniversiteler ve Radyo ve Televizyon Kurumunun özerklikleri kısıtlanmış, Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumunu düzenleyen anayasa maddesinde özerk sözü de çıkarılmıştır

Milli Güvenlik Kurulunun görüşlerine biraz daha ağırlık verilmiş, sıkıyönetimi gerektirecek durumların kapsamı genişletilmiştir

Yargı alanında yapılan bazı değişiklikler ise;

Askeri yargının yetki alanı genişletilmiştir

Anayasa Mahkemesi, anayasa değişikliklerini yalnız biçim yönünden inceleyecektir

Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kurulmuştur

Tüm bu değişiklere rağmen , günümüzde halen Anayasamızda çeşitli değişiklikler öngörülmektedir

Türkiye Cumhuriyeti en ideal anayasasına bir an önce kavuşup , ideal ve örnek bir hukuk devleti olma yolunda büyük adımlar atmaktadır

12 Eylül Rejimi

12 Eylül 1980 de Türk Silahlı Kuvvetleri, ülkenin yönetimine bütünü ile el koymuştur

Genelkurmay Başkanının başkanlığında, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanları ile Jandarma Genel Komutanından oluşan Milli Güvenlik Konseyi, Türkiye Büyük Millet Meclisini ve Hükümeti feshetmiş, siyasal parti faaliyetlerini yasaklamış, yeni bir hükümet ve yasama organı kuruluncaya kadar, yasama ve yürütme yetkilerini üstlenmiştir

Milli Birlik Konseyinin bir numaralı bildirisinde, Türk Silahlı Kuvvetlerini yönetime el koymasının amacı; “ülkenin bütünlüğünü korumak, milli birliği ve beraberliği sağlamak, muhtemel bir iç savaşı ve kardeş kavgasını önleme, Devlet otoritesini ve varlığını yeniden tesis etmek ve demokratik düzenin işlemesine mani olan sebepleri ortadan kaldırmak” olarak açıklanmıştır Ve ilk iş olarak 21 Eylül 1980 de sivillerden oluşan ve yalnız kendisine karşı sorumlu olan bir hükümet kurmuştur

1982 ANAYASASI

Danışma Meclisi Anayasa tasarısını hazırlamak üzere , 15 kişilik bir Anayasa Komisyonu seçerek yeni bir Anayasa hazırlama girişimine başlar 17 Temmuz 1982 de Danışma Meclisine sunulan ve Milli Güvenlik Konseyinde de görüşülerek kabul edilen Anayasa Tasarısı 18 Kasım 1982 günü 2709 sayılı Kanun olarak kabul edilmiştir Önce Resmi Gazetede yayınlanıp, daha sonra halkoyuna sunuldu 1982 Anayasası da, her anayasa gibi, hazırlandığı dönemin izlerini taşır Uzunluğu ve hükümlerinin sıralanışı bakımından 1961 Anayasasına benzemektedir Anayasanın dayandığı temel ilkeler şunlardır :

Atatürk Milliyetçiliği,

Demokratik Devlet,

Laik Devlet,

Sosyal Devlet,

Hukuk Devleti

ve İnsan Haklarına Saygılı Devlet ilkeleridir Atatürk Milliyetçiliği, Türk Milliyetçiliği ile eş anlamda kullanılmıştır Bu ilke ırkçılığı reddeden, insancıl, barışçıl, birleştirici, bütünleştirici bir milliyetçiliktir

Anayasa cumhuriyetin Demokratik bir cumhuriyet olduğunu öngörmekle, anayasa mekanizmasını oluşturan organların kuruluş ve işleyişlerine, bu organların kişilerle olan ilişkilerine demokratik anlayışın egemen olması gereğini vurgulamıştır

Laiklik ilkesinin başlıca iki anlamı vardır :

- Kişilerin dinsel inanç ve düşüncelerinden ötürü kınanmaması, farklı işlemlere tabi tutulmaması, kamu düzenini bozmamak koşulu ile serbestçe ibadette bulunabilmesi;

Dinin devlet işlerine karışmamasıdır

Sosyal Devlet kavramından, genel olara, vatandaşlarının sosyal durumlarını iyileştirmeyi, onlara belirli bir yaşayış düzeyi sağlamayı, onları sosyal güvenliğe kavuşturmayı kendisi için ödev bilen devlet anlaşılır

Hukuk Devleti anlayışı ise, bir ülkede yerleşmiş hukuk düzenine yalnız bireylerin değil, yönetimin de uymasını gerektiren bir ilkedir

İnsan Hakları deyimi, bütün insanlara tanınması gereken ideal hak ve özgürlükleri içine alır

__________________

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.