Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Tıp / Biyoloji / Farmakoloji

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
dokularımızın, yedeği

Dokularımızın Da Yedeği Var

Eski 05-15-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Dokularımızın Da Yedeği Var



Dokularımızın da Yedeği Var

Safa SEÇİLMİŞ



-El hareketlerimizde çok önemli olan bir sinir, bileğimizde kesilirse ne olur?
-Dokularımızın, insanı tefekküre sevk eden vazifeleri
-‘En güzel şekilde yaratılan’ insanoğlunun vücudu, tamamen irâdesi dışında çok ince hesaplar gerektiren bir sigorta sistemiyle mi sigortalanmıştır?
-Birbirlerinin imdadına koşturulan dokuların hikâyesi





Her zerresinde harika bir plân müşahede edilen insan vücuduna bir de şu açıdan bakalım: Vücudumuzda her şey yerli yerinde yaratılmış ve en küçük bir israf yapılmamıştır Vazifesi az gibi görünen dokularımız, kaza veya hastalık gibi çeşitli durumlarda birbirinin imdadına koşturulmakta ve böylece fonksiyonlarını kaybetmiş organların yeniden fonksiyon kazanmaları sağlanmaktadır Vücudumuza paha biçilmez birer hazine olarak konulmuş farklı dokular, çeşitli fonksiyonlarla harikulâde işlerde istihdam edilirler Hattâ dokular normal çalışma alanlarının dışında gerektiğinde yeni vazifeler üstlenebilirler

Sinir dokusu


Şekilde görülen 'nervus suralis' (Şekil-1) isimli sinir, insan bacağının arka kısmında yer alır ve bu bölgenin deriye yakın yerlerindeki duyuların beyne taşınmasında rol alır Bir an için el hareketlerinde çok önemli olan bir sinirimizin, bilek bölgesinde kesildiğini düşünelim İşte bu sinirin tamiri için vücudumuzun başka bir yerinden sinir dokusunun taşınması ve kesilen sinirin yerine dikilmesi gerekecektir İnsanın kendi dokusu, hiçbir uyuşmazlık göstermediği için bu nakil çok değerlidir Bu maksatla 'nervus suralis' isimli sinir, bulunduğu yerden çıkarılarak, kesilen sinirimizin yerine ikame edildiği takdirde; elimiz yeniden fonksiyonlarına kavuşma şansını yakalayabilir Sinirin çıkarıldığı yerde ise duyu kaybı pek hissedilmez

Kas dokusu
Uyluk adı verilen vücut kısmımızın (kalçadan dize kadar olan bölge) iç yanında "musculus gracilis" adı verilen bir kas bulunmaktadır Uyluğun içe doğru yakınlaştırılmasında rolü bulunan bu kas, vücudun başka bir yerinde ihtiyaç duyulması halinde, 'Beni düşünün!' dercesine yerini korumaktadır Bir yere nakledilmesi halinde, diğer bazı kaslar tarafından açık kapatılmakta ve fonksiyon kaybı görülmemektedir

Farkında olmadığımız binlerce nimet, lütuf olarak her yandan yağmaktadır Ne yazık ki bu nimetleri ancak kaybettikten sonra fark etmekteyiz Sıkıntısını çektiğimizde açığa çıkan bu nimetlerden biri de, insanın gaitasını çıkarma fonksiyonudur Vücuttan atılması gereken maddeler; ter, idrar, solunum veya bağırsak yoluyla uzaklaştırılır Bağırsakların en son kısmında yer alan "anal kanal" gaitanın vücut dışına atılmasında rol alır Burada bir sfinkter (büzücü kas) vardır Bu yapı sayesinde, anal kanal, olur olmaz yerde çalışmaz Böylece insanın defekasyon (def-i hâcet) ihtiyacını rahatça karşılayabileceği imkân bulununcaya kadar anal kanal sfinkteri kasılır ve bağırsak sonunun kapalı kalmasını sağlar, yeri ve zamanı gelince de açılır Bu ihtiyacını çeşitli hastalıklardan dolayı karşılayamayanlar vardır Hele "kolonostomi" adı verilen bir ameliyatla bağırsak son kısmı karın bölgesine açılan hastalar, önemli sosyal problemler yaşar 'Bir dertten kurtuldum' diye sevinen hastalar, defekasyon ihtiyacını iradesi dışında gidermek zorunda kalırlar Çünkü kolonostomi sonucu bağırsakları karın ön duvarına açılmış bu hastalarda, artık irade ile çalışan bir sfinkter (kapak mekanizması) yoktur Bunun yerine hastanın isteği dışında çalışan bir bağırsak düzeneği vardır; bu da olur olmaz yerde ses ve kokuyla birlikte çalıştığı için, hasta başkalarının yanında mahcubiyet duymaktadır Bu durumun telâfisi için, az önce bahsettiğimiz 'musculus gracilis' kası imdada yetişmekte, bulunduğu bölgeden anüs çıkışına doğru uzatılarak orada bir sfinkter gibi sarmalanmakta ve anüs sfinkterinin yerini almaktadır Böylece hasta yeniden kontrollü dışkılama fonksiyonuna kavuşmaktadır

Kemik dokusu
Tıpta diz kapağı ile ayak bileği arasındaki bölüme 'baldır' denmektedir Burada iki
uzun



kemik bulunur Önde olan 'tibia' (kaval kemiği) daha kalın ve dayanıklı olup, diz ekleminin yapısına katılır Oysa bu kemiğin hemen arkasında yer alan 'fibula' (Şekil-2) ise (baldır kemiği) daha ince olup, sadece ayak bileğindeki eklemin yapısına katılmaktadır Günümüzün tehlikeli hastalıklarından kanser, ne yazık ki kemik dokusunu da tutmaktadır Kemik kanserine yakalanan birinde, kanserli kemik dokusu vücuttan uzaklaştırıldığında, boy kısalığı da dahil birçok problem ortaya çıkmaktadır Bunların telafisi açısından yine vücudumuzun gerektiğinde kullanılabilecek yedek dokularından istifade edilmekte ve kemiğin kanserli kısımları uzaklaştırılmakta, eksik kemik dokusu yerine, bünyemizden alınan bir kemik parçası, yani fibula'nın bir kısmı konmaktadır

TendonKasların kemiklere tutunacakları yerlerde, tendon adı verilen kiriş yapılar rol oynamaktadır El hareketlerinde çok önemli



olan bu kiriş yapılar, bilekten ele doğru, dar bir alana sıkışmış olarak geçerler El bileği yaralanmalarında en sık karşılaşılan problemlerden biri de bu bölgelerdeki tendon kesikleridir Bu yaralanmalarda üst kısımdan derine doğru ve kesiğin derecesine göre tendonlar zarar görmekte ve el hareketleri kaybolmaktadır En basitinden, bir bardak su dahi içilememektedir İşte bu tip vakalarda yine vücudumuzdan bir parça (yedek) doku maharetli cerrahlar eliyle alınarak kesik tendonların yerine dikilmektedir Şekil üçte görülen ve 'musculus plantaris' adı verilen kasın tendonu, bu gibi acil durumlar için biçilmiş kaftandır Yeterli uzunluktaki bu tendon yerinden çıkarılarak, kesilmiş olan el bileği tendonunun yerine dikilmekte ve yeniden el hareketlerinin başlaması sağlanmaktadır

Damar dokusu
Kalbi besleyen 'koroner damarlar' sigara, içki, kolestrol gibi bazı sebeplerden ötürü daralıp tıkanabilir Ani ölüme sebebiyet verebilen bu durum,



gerekli müdahaleler sonucu tıkanık damarların açılması ile düzeltilebilir Tam tıkalı koroner damarlarda yapılan işlem, özetle, tıkalı damarın iptal edilerek yerine başka bir damarın konması şeklinde olmaktadır Hemen tıkanma noktasının ilerisine, atardamarımızdan başlayan bir damar yerleştirilir Köprü görevini üstlenen bu bağlantı sayesinde, kanın tıkanık bölgeden dolayı gidemediği kalb dokusunu yeniden kanlandırması sağlanır İşte bu tıkanıklığı açmak için kullanılan köprü yine vücudumuzdan seçilen "vena saphena manga" (Şekil-4) isimli bir toplardamardır Bu toplardamarın yerinden çıkarılması vücudumuzca çabuk tolere edilebilmekte ve bir problemle karşılaşılmamaktadır





Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.