Uyarılar/ (Nadir Nadi) |
05-14-2009 | #1 |
Şengül Şirin
|
Uyarılar/ (Nadir Nadi)Uyarılar (Nadir Nadi) KİTABIN YAZARI : Nadir NADİ YAYIN EVİ VE ADRESİ : Çağdaş Yayınları, Türkocağı cadNo:39-41Cağaloğlu BASIM TARİHİ : 3Baskı KİTABIN YAYIM MAKSADI Kitap, bir iktidarın başarısına yardımcı olmak, rejimi iflastan kurtarmak, milletimizin ilerlemesini, yükselmesini sağlamak uğruna, yazarın daha önce kaleme aldığı gazete yazılarını toplu bir biçimde okurlara sunmak maksadıyla yayımlanmıştır KİTABIN ÖZETİ Yazar bu kitabında, 1950 -1960 yılları arasında hükümetin başında bulunan Demokrat Parti’nin yapmış olduğu yanlışlıkları gözler önüne koymaktadır14 MAYIS 1950 seçimleri ile iktidara gelen Demokrat Parti, halkı, insan haklarının yürürlüğe konacağına, düşüncelerinden dolayı hiçbir vatandaşın kılına bile zarar gelmeyeceğine, idarenin tarafsız olacağına, herkese eşit muamele yapılacağına ve yargıçların güvenliğinin daha sağlam hale getirileceğine dair söz vererek kandırmıştırYüz Temel Eser Özetleri, Kitap Özetleri, Roman Özetleri, Yüz Temel Eser, Özet Atatürk’ün giriştiği devrim hamlelerinden her biri, hatta ezanın Türkçe okunması bile, memleketimizde taassubu yenmek, gerçek fikir ve vicdan hürriyetini kökleştirmek amacını gütmekteydi, fakat DP, iktidara geldiğinin daha ilk haftalarında, Arapça ezana izin vermek suretiyle Atatürk devrimlerine birinci fiskey vurmuştu Türk devriminin baş yaratıcısı, hürriyetimizin eşsiz temsilcisi Atatürk‘e karşı girişilen tecavüz hareketleri artmıştı Birbirinden çok uzak yurt köşelerinde, birbirlerini belki hiç tanımayan fakat hayret edilecek kadar birbirlerine benzeyen çember sakallı bir takım adamlar, rastladıkları büstlere ve heykellere saldırmaya başlamışlardı Bazı sarıklı adamlar da şapka kanunu ile alay etmeye başlamışlardı Bir çok yerde kadınlar çarşafsız sokağa çıkamıyorlardıİktidara, bu durumlar sorulduğunda da fazla abartıldığı söylenerek geçiştiriliyordu CHP ve DP, oy toplamak amacıyla, laiklikle bağdaşmayan bazı kombinezonlara baş vurmuşlardı DP , ilk okullara din derslerini koyup, ilahiyat fakülteleri ve türbeler açmış, hatta seçimlerde tarikat şeyhlerinden yardım istemiştir CHP ise DP’nin ezanı Arapça okutmasına “Eyvah inkılap elden gidiyor” şeklinde hayıflanmıştır CHP’nin seçimi kaybedip muhalefet partisi olması sonucunda iktidar şahsiyetlerini gözden düşürmek için yazı ve karikatür yolu ile giriştiği hücumları, tenkit çerçevesini aşmıştır Halk Partililer, Demokratları Atatürk’ün hatırasına saygısızlıkla suçlamışlar, Demokratlar da Halkçıların vaktiyle Atatürk’ü inkara vardıklarını ve bu parti ile Atatürk arasında hiçbir şeref bağı kalmadığını iddia etmişlerdir Atatürk‘ü, daha doğrusu Atatürkçülüğü memle-ketimizde bir partiye mal etmek, yahut bunu karşı partiden esirgemek, Atatürk ve Atatürkçülüğü hiç anlamamak demektir Atatürk, bu günkü ve yarınki hür ve bağımsız Türkiye’nin büyük kurucusudur Atatürkçülük; medeniyetçiliğin, müspet bilimciliğin, şuurlu milliyetçiliğin ve ileri bireyciliğin ta kendisidir DP’nin ilk dört yılında kör topal ilerlemeler kaydedilmişti Fakat 1954 yılındaki seçimi de Demokrat Parti kazanınca artık geriye dönüş başlamıştı İktidara geçmenin en kolay ve en verimli yolunu din sömürücülüğünde bulan bir takım politikacılar, halk arasında diledikleri gibi çalışıp masum ve cahil vatandaşları avlayabilmek için durmaksızın insan haklarından söz ederlerdi İkinci dünya savaşı henüz sona ermekte iken San Francisco’da ilan edilen “İnsan Hakları ve Temel Hürriyetler Evrensel Beyannamesi” nin 18 nci ve 19 ncu maddelerinin din, vicdan ve fikir hürriyetleri ile ilgili olduğunu bahane ederek kendilerine siyasi faaliyet haklarının tanınmasını istemekteydiler Bu hak tanınmadıkça “Türkiye’de hürriyet var” denemeyeceğini iddia etmekteydiler Atatürk devrimlerine karşı gelmenin bir suç olamayacağını söylemeleri ve laikliğin tarifi üzerinde ısrarla durmalarının sebebi budur Şu da unutulmamalıdır ki; Atatürk, dinin politikaya alet edilemeyeceğini ilan ederken, İslam dinine Doğu milletleri tarihinde hiçbir önderin yapamadığı bir büyük hizmette bulunmuştur İstismarcı yobazların şerrinden halkı kurtarmak, gerçek vicdan hürriyetini yurdumuzda kurmak, vatandaşa medeni haklarını sağlamak ve halis dindarları Tanrı ile başbaşa bırakabilmek için din simsarlığını yasak etmek şarttı ve bunu yasak etti DP, iktidarda kalabilmek için basın organlarının yayınlarına kısıtlama getirmişti Kişilerin düşüncelerinden dolayı kılına bile zarar gelmeyeceğine dair vermiş olduğu sözler unutulmuştu İktidar, yaptığı işlerin uygun olmadığını belirten bilim adamlarını görevden alıyordu Bu sırada DP kendi kendini yemeye başlamıştı İç kargaşadan dolayı milletvekilleri partiden ayrılarak başka bir partiye geçiyordu Kişiler arasında anlaşmazlıklar baş göstermekte idi Seçim yaklaştıkça basın hürriyeti kısıtlanıyor, devlet radyosundan sadece DP’nin lehine propaganda yapılıyordu Yurdumuzdaki rejim buhranını gidermek ve vatandaşı sağlam bir hukuk düzenine kavuşturmak amacı etrafında birleşen partilerin beraberce seçime girmelerine DP iktidarı izin vermemekte idi Böylelikle rakiplerini bölmek suretiyle, onların toplamından daha az oy da alsalar, bu şekilde kendilerinin kazanma şanslarını yükseltiyorlardı Böylelikle iktidarda kalmayı başaran DP, hukuka ve adalete sırt çevirmenin sonucunda elbette bir gün hüsrana uğrayacaktı SONUÇ KİTABIN ANA FİKRİ Halkın oyları ile seçimi kazanarak hükümet olan parti veya partiler ulu önder Atatürk’ün ilke ve inkılaplarının ışığı altında hareket etmeli, amaçları halkı üstün refah seviyesi ve çağdaş uygarlık düzeyine ulaştırmak olmalıdır KİTABIN GETİRDİĞİ YENİLİKLER Kitap 1950-1960 yılları arasında iktidar olan DP’nin yapmış olduğu hataları göstererek, bundan sonra iktidar olacak partilere uygulamaları gereken yolu göstermektedir KİTAP HAKKINDA GENEL DEĞERLENDİRME VE TEKLİFLER Türkiye Cumhuriyeti Devleti hiçbir zaman din simsarlarının eline düşmeyecektir Bu konuda alınmış ve alınacak olan tedbirler üzerinde hassasiyetle durulmalıdır |
|