Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
buluşlar, keşifler, mekanik, saat

Mekanik Saat (Keşifler Ve Buluşlar)

Eski 05-12-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Mekanik Saat (Keşifler Ve Buluşlar)



Mekanik Saat
(Keşifler ve Buluşlar)

Ve işte ortaçağ sonlarının üçüncü büyük icadı!

Seine kıyısında Adliye Sarayının kare kulesindeki saati bütün Parisliler tanırlar Birçok kereler (son olarak 1849′da) onarılan bu saat, Fransa’da imal edilen saatlerin ilk örneğidir X yüzyıla kadar zamanı bilmenin en pratik yolu, su saatiydi Suyun sürekli akıtılması esasına dayanan bu araç, zamanla süs kaygısıyla yerleştirilen birtakım mekanizmalarla karmaşık bir hal almıştı Bunun en tipik örneğinin, 807 yılında Harun Resifin Charlemagne’a (Şarlman) armağan ettiği “saat” olduğu kesindir Sürekli akan suyun belirli düzeylere gelmesi sonucunda her saat başı bir kapakçık açılmakta ve oradan dökülen bilyeler bir zilin üstüne düşmekteydi On iki tane olan bu kapacıkların açılıp kapanmalarını birtakım zemberek ve yaylarla hareket edebilen “otomat”lar sağlamaktaydı

Su saatinde, millerin ve otomotların suyu sürüklediğini gören biri, bunları sudan başka bir şeyi -sözgelişi antik kum saatlerindeki gibi kumu ya da sicime bağlı bir çakıl parçasını- itemez mi diye kendi kendine sordu Bu fikir, ancak XIII yüzyılda, Arşimet’ten beri iyice unutulmuş dişli çarkların ve tokmaklı zillerin kullanılmaya başlanmasından sonra uygulanmaya konulabildi

İtici ağırlıkların düşmesini düzenlemek ve ölçülü hale sokmak için “karşılaşma çarkı” kullanılıyordu O dönemde henüz sarkaç yoktu; bunu daha sonra, XVII yüzyılda Huygens bulmuştur

Bu makinelerden, daha doğrusu bu en ilkel saatlerden bize kadar gelenlerin en eskileri şunlardır: 1324′ten önce imal edilen Beauvais’deki saat ve 1348′den kalma Douvre’daki saat… Birincisinin ne kadranı vardı ne akrebi ne de yelkovanı; yalnız her saat başı çalardı Kadranlı saatler, XIV yüzyılın sonlarına doğru ortaya çıktı 1370′de Heinrich von Vic adlı Alman’ın imal ettiği Paris Adliye Sarayındaki saat, daha ilkel başka bir saatin yerine konmuştu Yalnızca akrebi olan bu saatin, hem durmadan onarılması, hem de kurulması için birinin sürekli yanında beklemesi gerekiyordu Bu tür saatlerin günde yarım saat geri kalmaları kutlanmaya değer bir başarı sayılıyordu

Saatin kaç olduğu, ortaçağda kimsenin aldırış etmediği bir şeydi Komşu manastırın saatleri günü yeterince bölümlüyordu Manastırdakilere gelince, tören saatleri, gündüzleri ya güneş kadranı, ya su ya da kum saatiyle ve geceleri de yıldızlara göre ayarlanıyordu

Artık mekanik saatçilik, yani itici ağırlıkların kullanılması gelişiyor ve eski yöntemlerin yerini alıyordu Saatler değişik perdeli çan sistemleri ve hareketli sahnelen temsil eden süslemeleriyle anıtsal sanat eserleri halini aldı 1352-1354′te inşa edilen Strasbourg katedralinin saatinde bir kadran, dişli çark sistemi ve saatte bir gelip Hazreti Meryem heykelinin önünde secde eden ayin alayı heykelcikleri vardı Frankfurt ve Lund’un dev saatleri da aynı çağın eserleridir Olağanüstü bir ustalık isteyen bu zanaatın merkezi, Nurenberg’di ve ilk özel saatler XIII yüzyılın sonlarında burada imal edildi O zamanın saatleri ancak önemli kişilerin sahip olabilecekleri pahalı şeylerdi Ne var ki, çok geçmeden itici ağırlıkların yerini zembereğin almasıyla saatler hantallıktan kurtulup taşınabilir hale geldiler; böylece daha geniş halk yığınları saat kullanma imkânına kavuştu

Şimdi mekanik saatin icadının uygarlık üzerinde yaptığı paha biçilmez etkilerden söz edelim: Gelişmekte olan sanayinin “yaklaşık” saate ‘tahammülü’ yoktu Dakik çalışmak verimliliği her bakımdan artırıyordu Ayrıca, kutsal hareketlerin dakikliği ancak o zaman daha iyi kavranabilirdi, Bu anlayış insanları, tabiat olaylarının belirli ve şaşmaz nedenlere bağlı oldukları düşüncesine götürdü “Determinist” (gerekirci) akım, yani tabiat yasalarını matematik güçlerin yönettiği kanısı, başka bir deyişle bilimin temeli, bu gözleme dayanır


Wikipedia Bilgisi: İngilizcede saat anlamına gelen “clock” kelimesi Latince “clocca”dan gelmektedir ve çan anlamındadır Ancak, daha sonra bu kelime bütün saatleri tanımlamaya başlamıştır

Mekanik saatler için bulunan mekanizma, ağırlığın asılı olduğu ipi ya da zinciri kısa aralıklarla tutan ve bırakan bir vargel düzenidir ve tüm bütün modern saatlerdede aynısı vardır

Tarihi

Zamanın mekanik olarak ölçülmesi yönündeki ilk adımlar din adamlarından gelmiştir Keşişler dua etmek için kesin saati bilmek zorundaydılar İlk mekanik saatler, saati göstermek değil duyurmak üzere yapılmışlardı Bu saatler birer ağırlığa bağlı olarak çalışıyorlardı ve belirli zaman aralıkları ile gonga vuran tokmaklarla donatılmışlardı Daha önceki yüzyıllarda, eski saat sistemlerinin sesli birer uyarı vermesini sağlama çabaları olumlu sonuçlanmamıştı Geçen süreyi ufak taş parçacıkları atarak ya da düdük öttürerek belirten karmaşık mekanizmalar üretilmişti


Güneş saati, su saati ve kum saati, değişik şekillerde süreyi göstermek amacına yönelikti Mekanik saat ise manastır hayatında belli bir mekanik işlevi yerine getirmek, bir çekiç aracılığıyla ses üretmek ve böylece belirli zaman aralıklarını belirtmek amacını gütmekteydi O dönemlerde saatlerin çan çalması gerektiğine inanılıyordu

Mekanik saatlerin içinde en ünlülerinden olan Giovanni di Dondi’nin tasarımı, ağırlıkla işleyen mekanizmaya bağlı sarkaç ve sekteli rakkas dişlisinden oluşuyordu ve saatte kadran bulunmuyordu

Gündüz saatlerinin gece saatlerine uymayan saat sistemi, 14 yüzyılda mekanik saatlerin yapılmasına kadar devam etmiştir Günü eşit saatler halinde bölen ilk saat, Milan’daki Saint Gottard kilisesi saatidir Yüzyılın ortasına doğru büyük Avrupa şehirlerinin kulelerinde mekanik saatler görülmeye başlanmış ve gittikçe yayılmıştır Vargel düzeniyle çalışan bu saatler 300 yıl boyunca devam etmiştir

1500’lerde Nürnberg’de Peter Heinlein’ın zembereği bulmasıyla, büyük ağırlıklar kalkarak taşınabilir küçük saatler olanaklı kılınmıştır İlk saatlerde kadran, akrep ve yelkovan bulunmuyordu Okuma yazma oranının düşük olması, saatlere insanların bakıp anlayacağı yazılar koymak yerine çan sesleri konmasını gerektiriyordu Süreyi görsel olarak göstermek için saatlere kadranı ilk olarak kullanan ve 1344’te 24 dilimlik saati yapan Dondi’dir

Saat gelişiminde atılan başka bir büyük adım da sarkacın bulunmasıdır Kilisede papazı dinlerken kürsünün üzerinde sallanan lambanın salınım zamanının sabit olduğunu farkeden Galileo, sarkacın salınım periyodunun, ağırlığına ya da genişliğine değil, uzunluğuna bağlı olduğunu bulmuştur Galileo, ölümüne yakın, sarkaçla çalışan bir saat tasarlasa da bunu gerçekleştirememiştir İlk çalışan sarkaçlı saati 1656’da, Galileo’nun ölümünden 14 yıl sonra, Alman astronom Christian Huygens yapmıştır Huygens’in saati önceleri günde bir dakikadan az hata veriyordu İlk olarak sağlanan bu hassaslığı, Huygens çalışmalarıyla hatayı günde 10 saniyeye düşürerek, artırmıştır

Sarkacın bulunmasıyla ilk defa olarak saatlere dakika ve saniye kolları eklenmiştir1670’lerin ortalarında Huygens’in balans yayını geliştirmesi taşınabilir saatlerin gerçek bir cep saati haline getirilebilmesini sağlamıştır Yay mekanizmasının bulunması, zamanın hem karada hem de denizde aynı doğrulukta ölçülebilmesini sağlamıştır Balans yayının geliştirilmesi ile gittikçe küçülen saatler cepte ya da kolda taşınabilmeye başlamış, ilk ucuz cep saatleri ABD’de üretilmiş, kol saatleri ise 1890’larda ortaya çıkmıştır Başlangıçta sadece kadınların kullandığı kol saatleri I Dünya Savaşı sırasında erkekler arasında da yaygınlaşmıştır

Zamanı karada ve denizde aynı olarak ölçebilen bu yeni saatlerle zaman birimlerinin hassaslığı sorgulanmaya başlanmıştır Bir saniyenin uzunluğu neydi? Basit bir hesapla saniye dakikanın 1/60’ı, dakika saatin 1/60’ı ve saat te günün 24’te biri olduğu için bir saniye ortalama güneş gününün 86 400’de biri olarak ortaya çıkar 1820’de zaman aralıkları bu hesaba göre standardize edilmiştir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.