|  | Gemi Pervanesi (Keşifler Ve Buluşlar) |  | 
|  05-12-2009 | #1 | 
| 
Şengül Şirin   |   Gemi Pervanesi (Keşifler Ve Buluşlar) Gemi Pervanesi (Keşifler ve Buluşlar)   Bu yeteneklerin ve yürekliliğin değil, hilenin, dalavereciliğin ve her türlü insafsızlığın kol gezip zafer kazandığı bir alan oldu  Pervane 1803′te Charles Dallery (1754-1845) adlı bir Fransız tarafından icat edilmiştir  Dallery çeşitli dallarda ilginç icatlarda bulunmuş yetenekli bir teknisyendi  En yararlı çalışmasını buharlı gemilerin gelişmesi alanında yaptı  1788′de bir buharlı araba, 1803′te tüpe benzeyen bir kazan yapmış ve sonunda aynı yıl Seine’de pervaneyle ilerleyen bir gemi işletmişti  Böylesine değerli bir buluş karşısında insanlar mucitini alaya almaz da ne yaparlardı!   O kadar ki adamcağız bıkkınlık ve üzüntüsünden pervaneyi kendi elleriyle parça parça etti   Sauvage’a karşı kader daha da zalim davrandı  Boulogne-surmer’de gemi yapımcısı olan Frederic Sauvage (1786-1857) da verimli bir mucitti  Pervanenin parlak geleceğini tahmin ederek Dallery’nin tasarısını yeniden ele aldı ve onu kabul ettirmek için üst üste denemeler yaptı  Ama ne yazık ki, mücadele yeteneğine sahip bir insan değildi  Armatörler, Bilimler Akademisi, resmi makamlar, hepsi yardım taleplerini reddettiler  1832′de bir berat alabildi ama, bu hiç bir işine yaramadı  Çünkü öteki beriki icadını uluorta çalıp kullanmakla kalmıyor, durmadan aleyhine davalar açılıyordu  Öyle ki zavallıcık paralarının suyunu çekmesine davaların aleyhine dönüşüne beratının kamu malı haline gelmesine ve rakiplerinin icatlarını rahatça çalıp servetler edinmesine sadece tanık oldu  İlk pervaneli gemiyi denize indiren sanayi alanında bir çok gelişmelerin yaratıcısı İsveçli Johan Ericsson (1803-1889) oldu  1837′de işleyen bir gemi saatte 10 mil yol alıyordu  Amerikalılar Ericsson’u donanmalarının yapımını gözetmek üzere ülkelerine çağırdılar  Öte yandan işi gemi mühendisliğine çeviren İngiliz çiftçisi Francis Petty Smith (1808-1874), pervane ile işleyen bir gemi inşa ederek 9 mil hıza ulaştı  Ve her yanda  pervaneli gemiler yapılmaya başlandı  Hepsi de pek güzel para kazandılar  Kimse ne berat düşündü, ne de öncelik hakkı bildi  Sauvage ise hem umutlarını yitirmiş hem beş parasız kalmıştı  Paris’te hastanelerden birinde ölüp gitti  1840 yılını hatırımızda tutalım: Liverpool-New York arasında ilk pervaneli gemi Britannia o yıl işledi  1843′te de Fransa, Napolyon adlı pervaneli gemisiyle 11 mil hıza ulaştı  Durmadan artan ülkelerarası rekabetin sonucu olarak gemilerin hızı artmakla kalmıyor, konfor ve makineler de gelişiyordu  Transatlantiklerin tonaji 1865′te 2  500 iken 1900′de 15  000 ton ve kırk yıl sonra da 40  000 tona yükseldi  Hızları da New York hattı üzerinde 1840 ta 11 mil iken, 1900′de 22′yi ve 1939′da 30 mili buldu  Bu hız artışı makinelerin gittikçe güçlenip gelişmesinin sonucuydu: “Britannia 500 beygir, Etrusla (1885) 14  000 beygir, Lucanla (1893) 31  000 beygir-Mauretanta (1908) 70  000 beygir, Bremen (1933) 96  800 beygir, Rex (1934) 120  000 beygirgücündeydiler  Makinelerin gelişmesiyle birlikte pistonların yerini türbinler, kömürün yerini mazot aldı  Hızın artırılması için çalışmalarının yanı sıra gemilere en gelişmiş hidrodinamik şeklin verilmesi kaygısı da yer almıştı  Çizgilerin titizce hesaplanması sayesindedir ki, Normande (1935) 160  000 beygirgücünde olduğu halde 200  000 beygirgücündeki Queen Mary ile rekabet edebiliyordu   Okyanusaşırı hız rekoru sembolünün mavi kurdele olduğunu biliyoruz  Bunu 1952′den beri Amerikan gemisi olan United States elinde tutmaktadır  Aşılmaz bir rekoru kıran bu transatlantiğin hızı 35  6 mil/saat olup okyanusu 3 gün 10 saatte geçmiştir  Makineler hidrodinamik alandaki gelişmelerin dışında, denizlere egemenlik mücadelesinde iki etken daha büyük rol oynamışlardır  Biri, gemicilik yöntemlerinde kaydedilen ilerlemedir… Bu konu, daha önce de sözünü ettiğimiz gibi bilimlerin tekniğe verimli müdahalelerde bulunabildikleri bir alandır  Hadley’in yansımalı oktant’ı (denizlerde yıldızların yüksekliğini ölçmeye yarayan araç) (1731), Alman Tobie Mayer’in ay hareketleri tablosu (1767) ve İngiliz Harrison’un kronometresi (1760) olmasaydı okyanusaşırı bağlantılarda ticaretin gerektirdiği dakiklik asla sağlanamazdı  Buna haritaların geliştirilmesini ve deniz fenerlerinin artırılmasını da eklemek gerekir  Bütün bu araçlar önceleri odunla aydınlatılırken, sonra kömür ve 1823′ten başlayarak havagazı kullanılmıştı  Aynı zamanda önce küre biçiminde olan; ışık yansıtıcıları daha sonra parabol biçimine sokulmuştur  (1765  ) Deniz egemenliğini aynı güçle destekleyen ikinci etken XIX  yüzyılda başlayan benzeri görülmemiş ekonomik atılımdır  Bu yüzyıl, kömür sayesinde İngiltere’nin dünya egemenliğini kurduğu, Almanya’nın sanayide dev adımlar attığı Amerika’nın zenginlik ve dinamizmiyle ortaya çıktığı, sömürgelerdeki zenginliklerin Avrupa’ya aktığı dönemdir  Bu denizaşırı servetlerin parlaklığıyla gözleri kamaşan tüccar ve sanayicilerin buharlı gemiyi desteklemekte çıkarları büyüktü  Bakışlar okyanuslar ötesi ticaretin ve gemiciliğin gelişmesine öyle bir hayranlıkla dikilmişti ki, karalarda da malları gitikçe daha uzaklara daha hızlı taşıma ihtiyacının doğduğunun ve bu alanda gelişmeler kaydedildiğinin kimse farkında değildi  Bununla birlikte yolların, bir ülkenin can damarları olduğu ve hayatında belli başlı rolü oynadığını bilinci uyanmaktaydı   | 
|   | 
|  | 
|  |