Kimyacı/Marie Curie |
05-09-2009 | #1 |
Şengül Şirin
|
Kimyacı/Marie Curie(1867-1934) "Artık dayanamadığını bu aşağılık dünyaya veda etmek istiyorum Neyse ki yokluğum büyük bir kayıp olmayacak!" Bu sözler genç yaşında sevgilisine kavuşamayan güzel bir kızın mutsuzluk çığlığı Bu kız onyedi yaşında iken ilerde iki kez Nobel Ödülü kazanan tüm zamanların en büyük bilim kadını olacağını nasıl bilebilirdi ki Hem de doğup büyüdüğü ülkesinde değil, öğrenim için gittiği yabancı bir ülkede! Manya Sklodowska, Polonya'nın başkenti Varşova'da dünyaya geldi Köy kökenli an Manya Sklodowska, Polonya'nın başkenti Varşova'da dünyaya geldi Köy kökenli ana babası salt eğitim tutkusuyla genç yaşlarında başkente göçmüşlerdi Babası lisede fizik ve matematik öğretmeni, annesi usta bir piyanist olmuştu Manya on yaşına geldiğinde annesinin ölümüyle yaşamının ilk derin acısına gömüldü O dönemde Polonya, Çarlık Rusya'nın egemenliği altındaydı Özgürlük arayışlarına olanak tanınmamakta, küçük bir kıpırdama "isyan" diye acımasızca bastırılmaktaydı Yabancı boyunduruğunda olmayı içine sindiremeyen toplumun aydın kesiminde yer alan Manya'nın babası çok geçmeden okuldaki görevinden uzaklaştırıldı Dört çocuklu aile için sıkıntılı günler başlamıştı ama baba kararlıydı Çocuklarının eğitimi için hiç bir özveriden geri kalmayacaktı Manya, liseyi birincilikle bitirdi ve altın madalyayla ödüllendirildi Kendisinden önce iki kardeşi de aynı ödülü almışlardı Yüksek öğrenim olanağı bulamayan Manya baba ocağı köye gönderildi; ilerde özlemini hep duyduğu, bir yıl süren güzel bir tatil yaşadı En çok hoşlandığı şey de, gece yarılarına uzanan danslı eğlencelere katılmaktı Manya Varşova'ya döndüğünde yeniden üniversiteye gitme olanağı aramaya koyuldu Amacı ablası gibi Paris'e gidip Sorbonne'da okumaktı Ama buna elverecek mali desteği nasıl bulacaktı? Tüm başvuruları sonuçsuz kalmıştı Sonunda ablası ile ortak bir çözüm yolu buldular: Önce Manya bir işe girip ablasına öğrenim desteği sağlayacak, sonra üniversiteyi bitirdiğinde ablası Manya'yı destekleyecekti Manya işe soylu geçinen bir Rus ailesinde mürebbiye olarak başladı Sonra entellektüel düzeyi daha yüksek bir ailenin yanına geçti Yıllarca para gönderdiği ablası mezun olunca, okuma sırası Manya'nındı artık Yirmi üç yaşında Sorbonne Üniversitesi Fen Fakültesi'ne kaydolunca düşlediği dünyasına kavuştu "Manya" adı Fransızca'daki söylenişiyle "Marie"ye dönüşen genç kız istençle başladığı dört yıllık öğrenimini, sobası bile olmayan bir çatı katında çoğu günler peynir, ekmek ve çayla yetinerek sürdürdü Ne var ki, yoksunluk Marie'nin direncini kırmayıp, tam tersine artırdı: Coşkulu öğrenci matematik, fizik, kimya ve astronominin yanı sıra müzik ve şiir derslerine de katıldı Mezun olur olmaz Fizik'te Master derecesi için girdiği sınavda birinci oldu Bir yıl sonra da Matematik'te Master çalışmasına başladı Marie yirmiyedi yaşına gelmişti Çalıştığı laboratuarda araştırma yapan genç bilim adamı Pierre Curie ile tanıştı Pierre de olağanüstü bir yetenekti: Daha onaltı yaşında iken üniversiteyi bitirmiş, onkesiz yaşında fizikte master derecesi almıştı Elektrik ve manyetizma alanındaki araştırmalarıyla daha genç yaşta dikkatleri çekmeye başlamıştı Yaşamını bilime adamış Pierre karşı cinse önyargıyla bakmaktaydı Ona göre, "dahi" diyebileceğimiz kadın yok denecek kadar azdı "Sıradan kadın ise ciddi kafalı bilim adamı için bir ayak bağı olmaktan ileri geçmez," diyordu Genç bilim adamı otuzbeş yaşındaydı Marie ile karşılaşıncaya dek deneyimleri hiç de olumlu olmamıştı Şimdi "yok denecek kadar az" dediği kadını bulmuştu Araştırmalarını yan yana aynı alanda sürdüren Marie ile Pierre, yalnız yaşamlarını değil, bilimsel uğraşlarını da birleştirmekte gecikmediler Bu bilimsel buluşların biribirini izlediği bir dönemdi Almanya'da Röntgen "X-ışınları" dediği katı cisimlerden bile geçen çok güçlü bir ışın keşfetmişti Fransa'da ise yoğun çalışmalarıyla ünlü fizikçi Becquerel gündemdeydi Becquerel, deneylerine dayanarak uranyum maden filizinde uranyum dışında başka bir elementin daha bulunduğu kanısındaydı; düşüncesini deney becerisine hayranlık duyduğu Marie Curie'ye iletti Sorunu eni konu irdeleyen karı koca Curie'ler söz konusu elementin bilinen bir element değil, yeni bir element olduğu sonucuna ulaştılar ve ellerindeki araştırmalarını bir yana iterek çok ilginç buldukları bu soruna açıklık getirmeye koyuldular Uranyum maden filizi pahalı bir idi; o zaman yalnızca bir ülkeden (Avusturya'dan) sağlanabilirdi Curie'ler kısıtlı mali olanaklarıyla filizi olduğu gibi değil, uranyumu alınmış kalıntısını satın alabilirlerdi ancak Becquerel gibi onlar da yeni elementin kalıntıda olduğuna emindiler Avusturya hükümeti istenen kalıntıyı taşıma ücreti pahasına göndermeyi kabul etti Curie'ler tonlarca uranyum filiz kalıntısını laboratuvar diye hazırladıkları derme çatma ahşap barakalara yığdılar Bundan sonrası, bilim tarihinin bildiğimiz en yorucu ve yıpratıcı araştırma uğraşıydı İşe kalıntıyı ocak üzerinde kocaman kazanlarda kaynatıp arındırma işlemiyle başlandı Eriyik, sürekli karıştırılarak filtreden geçirildi Kapalı yerde çıkan gaz çoğu kez dayanılamayacak yoğunlukta olduğundan kazanlar, hava koşulları elverdiğinde, üstü açık avluya taşınıyordu 1896 yılı boyunca kaynatma, süzme işi aralıksız sürdürüldü Yorgun düşen Marie kışın gelmesiyle zatürreeye yakalanıp yatağa düştü; üç ay iş tümüyle Pierre'in omuzlarında kaldı İki yıl süren süzme ve arındırma sonunda az miktarda bizmut bileşiği elde edildi Bu bileşimin uranyumdan 300 kat daha aktif olduğu göz önüne alındığında bu bile küçümsenecek bir basan değildir Üstelik, bu, bizmut bileşiminde bilinen elementlerden başka bir şeyin daha olduğu demekti Marie var gücüyle bu bilinmeyen şeyi ortaya çıkarmaya koyulabilirdi artık 1898'de Marie ülkesinin adıyla andığı "Polonyum" elementini bulduklarını açıkladı Ne var ki, sorun henüz tam çözülmüş değildi; çünkü, polonyum çıkarıldıktan sonra geri kalan posanın çok daha güçlü olduğu görüldü Süzme ve arındırma işi bitmemişti Curie'lerin yılmadan, usanmadan sürdürdükleri çetin uğraş, sonunda hedefine ulaştı: Işın etkinliği yüksek radyum elementi bulundu Radyum gerçekten bulunması yolunda verilen tüm emek ve zamana değen ilginç bir elementtir Radyoaktifliği uranyumdan yaklaşık bir milyon kat daha fazladır Fotoğraf filmi üzerinde ışığa duyarlı maddeyi, film ışık geçirmez kağıda sarılı olsa bile, kolayca etkiler Havadaki gazların moleküllerini iyonize ederek gazların elektrik taşımasını sağlar; ayrıca, diğer bileşimlerle karıştırıldığında floresans üretme gücüne sahiptir Radyum ışınları tohumların büyümesini önleyebilir; bakterileri, dahası küçük hayvanları öldürebilir Bu ışınların bugün kanserin ve bazı deri hastalıklarının tedavisinde kullanıldığını biliyoruz Radyumun bir özelliği de, enerji saldıkça kendini tüketmesi, basit atomlara dönüşmesidir Sanayi çevrelerinden gelen ısrarlı taleplere karşın, buluşlarını satma yoluna gitmeyen Curie'ler, 1903'de fizikte Nobel Ödülü'nü Becquerel ile paylaştılar Böylece uzun yıllar biriken araştırma masraf borçlarını ödeme olanağına kavuştular Pierre Curie Sorbonne'a profesör olarak çağrıldı İki çocuklu aile artık daha rahat ve mutlu bir yaşam içindedir Ne yazık ki, aileyi, mutsuzluğa gömen bir trafik kazası bekliyordu: 1906'da Pierre Curie bilimsel bir seminerden çıkıp evine yürürken atlı bir arabanın altında kaldı, kaza yerinde yaşamını yitirdi Dünyası bir anda kararan Marie kurtuluşu tekrar laboratuara dönmekte buldu Her gece uykuya yatmadan o günkü çalışmasını yazdığı bir mektupla artık birlikte olmadığı kocasıyla paylaşmak istiyordu Kimi çevrelerin karşı çıkmasına karşın, Fransa yerleşik normları bir yana iterek Marie Curie'ye kocasından boşalan kürsüyü önerdi Öğretim göreviyle birlikte araştırma etkinliğini de sürdüren bayan profesör, radyumu yalın biçimiyle elde etmeyi başardı 1911'de ikinci kez Nobel Ödülü'nü aldı 1934'de öldüğünde, ünlü bilim kadınının yıllarca radyum ışınlarının etkisinde kalan iç organlarının nerdeyse tümüyle yıkım içinde olduğu görüldü Keşfettiği radyum bir bakıma ondan öcünü almıştı |
Cevap : Kimyacı/Marie Curie |
05-09-2009 | #2 |
Şengül Şirin
|
Cevap : Kimyacı/Marie CurieMarie Curie 'Marie Curie'(Polonya'dayken adı Marya Curie) Polonya asıllı Fransız fizikçi ve kimyacı Doğum 7 Kasım 1867 Varşova-Polonya Ölüm 4 Temmuz 1934 Savoy-Fransa Marie Curie, Madam Curie olarak da bilinir (Asıl adı Maria Skłodowska), (7 Kasım 1867 – 4 Temmuz 1934), Polonya asıllı Fransız fizikçi Radyoaktivite üzerine yaptığı çalışmalarla iki kez Nobel Ödülü kazanmıştır Uranyum la yaptığı deneyler sonucu radyoaktiviteyi keşfetti Toryum un radyoaktif özelliğini buldu ve radyum elementini ayrıştırdı 1903 Nobel Fizik ödülü, 1911 Nobel Kimya ödülü sahibi ve Radyoloji biliminin kurucusudur Çalışmalarıyla bir çığır açan Curie, Nobel Ödülü'nü alan ilk kadın, bu ödülü iki kere alan ilk biliminsanı olmuştur Yaşam Polonya'daki Varşova kentinde doğan Marie Curie (doğduğunda adı Maria Skłodowska), ablası Bronya ile birlikte öğretmen anne-babanın eğitimi ile yetişti Gençlik yıllarında Varşova, Rus yönetimi altındaydı Siyasi aktifliği, Varşova'dan ayrılmasını gerektirdi İlk olarak Kraków'a giden Maria orada istediği bilimsel eğitimi alamayacağını gördü Ailesinin parasal desteğinin az olması sebebiyle Paris Sorbonne'da tıp eğitimi alan ablası Bronya'ya eğitiminde yardım etmeye karar verdi Ablası da karşılığında matematik ve fizik eğitimi alması için yardım edecekti 1891 yılında Paris'e ablasının yanına gitti Küçük bir tavan arasında kötü koşullarda yaşayarak eğitimini sürdürdü İki yılda sınıfının birincisi olarak fizik derecesi aldı 1894 yılında ikinci derecesi olan matematiği de bitirdi Bir sonraki hedefi ise öğretmenlik diploması alıp Varşova'ya dönmekti 1894 yılında, kardeşi Jacques ile piezoelektriği keşfeden Pierre Curie ile tanıştı 35 yaşındaki Pierre Curie, Endüstriyel Fizik ve Kimya Okulu laboratuvarının başkanıydı Maria ve Pierre, ortak bilimsel ilgilerinin de katkısıyla birbirlerine bağlanıp, Temmuz 1895'te evlendiler Bu tarihten itibaren Maria Skłodowska yerine Marie Curie adını aldı 1896 yılında öğretmenlik diplomasını aldıktan sonra 1897'de, daha önce Henri Becquerel (okunuşu: Bekerel)'in duyurduğu, uranyum tuzlarının yaydığı, sonraları radyoaktivite olarak adlandırılacak ışın üzerine detaylı araştırmalara başladı Fakat Eylül 1897'de ilk kızı Irene'in dünyaya gelmesi, çalışmalarına ara vermesine sebep oldu 1898 başlarında çalışmalarına hız veren Marie toryumun da bu ışınları yaydığını fark etti Bu noktada eşi Pierre de kendi çalışmalarını bırakarak Marie'ye yardım etmeye başladı Bu arada Becquerel, iki farklı uranyum mineralinin daha aktif olduğunu keşfetti Mineralleri çeşitli kimyasal işlemlerden geçirdikten sonra polonyumradyum elementlerini elde etti Temmuz 1898'de Curie'ler yeni radyoaktif bir element olan ve uranyumun radyoaktif bozunmasından ortaya çıkan polonyumu bulduklarını duyurdular (İsmini Marie'nin vatanı Polonya'dan esinlenerek koydular) Eylül 1898'de Fransız kimyacı Eugene Demarchay 'ın spektroskopi yöntemi ile tanımlanmasına yardım ettiği, doğal radyoaktif element radyumu duyurdular ve Marie, 1903 yılında doktorasını vererek Fransa'da gelişmiş bilim alanında doktora unvanı alan ilk kadın oldu Aynı yıl kocası ve Becquerel ile paylaştığı Nobel Fizik Ödülü'nü alarak, tarihte Nobel Ödülü alan ilk kadın oldu 1904 yılında eşi Pierre Sorbonne'da öğretmenliğe başladı Marie de Sevr'deki bir kızlar okulunda fizik öğretmenliği yapmaya başladı Aynı yılın sonlarına doğru ikinci kızları Eve doğdu O sıralar Marie ve Pierre,radyasyondanAlexander Graham Bell, kanserin tedavisi için tümöre radyum verilmesini önermişti kaynaklanan rahatsızlıklar geçirmeye başladılar Radyumun dokuya verdiği zarar, araştırmacılar tarafından kabul edilmeye başlanmıştı Aynı zamanda, radyumun etkisinin kötü dokulara uygulanarak tedavide kullanılabileceği fikri de doğmaya başlamıştı Amerikalı mucit 19 Nisan 1906'da Pierre Curie bir at arabasının çarpması sonucu öldü İki çocuğu ile dul kalan Marie, kocasının Sorbonne'daki öğretmenlik görevini sürdürdü ve 1908'de Sorbonne'daki ilk kadın profesör oldu Curie ve Poincare 1911'de Solvay konferansı sırasında 1911 yılında radyum ve polonyumun keşfi ve araştırılmasındaki rolünden ötürü Nobel Kimya Ödülü'ne layık görüldü Böylece tarihte iki Nobel ödülüne sahip ilk kişi oldu Yaptığı çalışma bir elementin radyoaktif işlemlerden sonra başka bir elemente dönüşebileceğini gösteriyordu Bu kimya alanında yepyeni bir sayfaydı Bu başarılarının yanı sıra kişisel saldırılara maruz kaldı İlk olarak tümü erkeklerden oluşan Fransız Bilim Akademisi bir oyla üyeliğini reddetti Ardından, Paul Langevin ile arasında aşk ilişkisi olduğuna dair dedikodular yayılmaya başladı Evli ve Pierre Curie'nin yakın dostu olan Paul Langevin ile Marie arasındaki bu dedikodu gazetelere Langevin skandalı olarak yansıdı ve Marie'nin ikinci Nobel Ödülünü alması bile arka plana atıldı Langevin gazetenin baş editörünü halkın önünde yapılacak düelloya davet etti Editörün silahını çekmemesi ile o zamanın anlayışıyla gülünçleşen olay, konunun kapanmasını sağladı Marie Curie, Aralık 1911'de Nobel ödülünü almak için Stokholm'e gitti Buradaki konuşmasında, Pierre Curie'nin yardımlarını küçümsemediğini de belirterek, radyoaktivitenin atomun bir özelliği olduğu hipotezinin kendi çalışması olduğunu duyurdu Fransa'ya geri dönen Marie Curie, çalkantılı geçen yılın etkisi ile depresyona girdi 1914 yılında Paris Üniversitesi'nde Radyum Enstitüsü kuruldu ve Marie Curie ilk müdür olarak atandı Hayatı boyunca radyumun tıptaki önemine dikkat çekti I Dünya Savaşı sırasında kızı Irene ile birlikte, genç kadınlara x ışınıradyoloji ekipmanını nasıl kullanacaklarını gösterdiler Bu esnada yüksek dozda radyokaktif ışına maruz kaldılar teknolojisini öğretti Ayrıca fizik tedavi uzmanlarına savaş ortamında 1920'li yıllarda bilime katkısını sürdürdü Varşova'daki Radyum Enstitüsü'nün kurulmasında önemli rol oynadı Başkan Herber Hoover'ın kendisine verdiği 50000 dolar ödülle Varşova'da yeni kurulan laboratuvara radyum aldı 1934 yılında Fransa'nın Savoy kentinde kan kanserinden öldü Hastalığı, aşırı dozda radyasyona maruz kalmasına bağlandı Bu yüzden ona "bilim için ölen kadın" denildi Radyokaktivite çalışmalarından dolayı, radyokativite birimine "curie" denilmektedir Ayrıca o dönemlerde atomla ilgili çok şeyler bulmuştur 20 Nisan 1995' te Marie Curie' nin mezarı Fransa' nın ulusal anıt mezarı olan Panthéon' a taşındı Bu nedenle Maire Curie başarılarından dolayı bu şerefe layık görülen ilk kadındır O zamanlarda tuttuğu not defterleri bile o kadar radyasyona maruz kalmıştır ki, bugün o defterler radyoaktif koruma altında incelenebilmektedir |
|