![]() |
Sadullah Paşa |
![]() |
![]() |
#1 |
Şengül Şirin
![]() |
![]() Sadullah PaşaSadullah Paşa (1838 -1891) Tanzimat devri devlet adamı ve şâir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() S adullah Paşa, 1838 Erzurum doğumlu Osmanlı devlet adamı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Arapça, Hami-Sami Dil Ailesi'nin Sami koluna mensup bir lisan ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Farsça, Kökü itibarıyla dünyanın en eski dilleri arasında yer alan Farsça, milattan yediyüz yıl öncesine ait açık tarihi ve bin yıllık yazılı eserleriyle İran’ın köklü ve sağlam kültürünü komşu ülkelere kadar tanıtmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Fıkıh, Temel kaynakları Kur’an ve sünnet olan İslam hukukuna verilen ad ![]() Fıkıhın amacı, yasa koymaktan çok, ana kaynaklara, yani Kur’an ve sünnete uygun hükmü araştırmaktır ![]() ![]() ![]() ![]() Akaid, Tabiiyye, ![]() ![]() ![]() Kimya ve Kimya, element ya da bileşik haldeki maddelerin yapısını, bileşimini ve özelliklerini, uğradıkları dönüşümleri, bu dönüşümler sırasında açığa çıkardıkları ya da soğurdukları enerjiyi inceleyen bilim dalı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Fransızca dersleri aldı ![]() 1853’te ilk memuriyetine başlayarak, mâliye Vâridat Kaleminde görevlendirildi ![]() ![]() ![]() ![]() Fransızca Hint-Avrupa dillerinden, Fransa ve Fransız uygarlığının etkilediği toplumlar tarafından kullanılan dil ![]() ![]() ![]() ![]() Sultan İkinci Abdülhamidzamânında, Bulgaristan Meselesini yerinde incelemek üzere Sultan İkinci Abdülhamid, 21 Eylül 1842 tarihinde İstanbul'da doğdu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Filibe’ye gönderilen komisyona başkanlık yaptı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Berlin Kongresine ikinci murahhas olarak katıldı ![]() Osmanlı Devleti, Rusya, Almanya, İngiltere, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ve Fransa'nın katılımı ile gerçekleşen kongre ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Berlin’deki başarılı çalışmalarından dolayı vezirlik rütbesi verildi (1881) ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İstanbul’a getirilerek Sultan Mahmud Hanın türbesinin bahçesine gömüldü ![]() Sadullah Paşa, devlet adamlığı yanında edebiyatla da uğraşmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İstanbul, Marmara Bölgesi'nde il ve Türkiye'nin en büyük kenti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Edebiyat çalışmalarını birinci plana almayıp bunu bir amatör gibi sürdüren Sadullah Paşa, 1838 yılında, Erzurum''da doğdu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Arapça, Hami-Sami Dil Ailesi'nin Sami koluna mensup bir lisan ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Farsça, Kökü itibarıyla dünyanın en eski dilleri arasında yer alan Farsça, milattan yediyüz yıl öncesine ait açık tarihi ve bin yıllık yazılı eserleriyle İran’ın köklü ve sağlam kültürünü komşu ülkelere kadar tanıtmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Fıkıh, Temel kaynakları Kur’an ve sünnet olan İslam hukukuna verilen ad ![]() Fıkıhın amacı, yasa koymaktan çok, ana kaynaklara, yani Kur’an ve sünnete uygun hükmü araştırmaktır ![]() ![]() ![]() ![]() Akaid, ![]() ![]() ![]() Tabiiyye, ![]() ![]() ![]() Kimya, element ya da bileşik haldeki maddelerin yapısını, bileşimini ve özelliklerini, uğradıkları dönüşümleri, bu dönüşümler sırasında açığa çıkardıkları ya da soğurdukları enerjiyi inceleyen bilim dalı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Fransızca dersleri aldı ![]() Babıâli Tercüme Odası''na memur adayı olarak girdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Beşinci Murat''tan sonra tahta geçen ![]() ![]() ![]() Sultan İkinci Abdülhamit Han zamanında, Bulgaristan Meselesini yerinde incelemek üzere Filibe’ye gönderilen komisyona başkanlık yaptı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ayestefanos Antlaşması ile Berlin Kongresine ikinci murahhas olarak katıldı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sadullah Paşa edebiyat alanında bir amatör olarak çalışmış, ama bu kadar çabalarıyla bile yeni Türk edebiyatının oluşmasında oldukça yararı dokunmuş bir kimsedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Eserleri Sadullah Paşa, devlet adamlığı yanında edebiyatla da uğraşmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Sadullah Paşa''nın cilt teşkil edecek büyük bir eseri, ya da tüm yazılarını bir araya toplayan bir kitabı yoktur ![]() ![]() ![]() ![]() Sadullah Paşanın batı dillerinden yaptığı tercümelerin en meşhuru Göl adlı eseridir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Ondokuzuncu Asır" adlı manzumesinde Sadullah Paşa, iki zihniyeti mukayese eder ![]() ![]() ![]() ![]() ON DOKUZUNCU ASIR Erişti evc-i kemalata nur-i idrakat Yetişti rütbe-yi imkana kısm-ı mümteniat Besait oldu mürekkeb, mürekkeb oldu basît Bedahat oldu tecârible hayli mechûlat Mecaz oldu hakikat, hakikat oldu mecaz Yıklıdı belki esasından eski ma''lumat Mebahis-i felek ü arz ü hikmet-ü kimya Değil vesavis-i ezhan ü vehm ül temsilat Mesail-i nazariye tecarib oldu sened Erişti hadd-i yakine fusul-i zanniyet Ukuul-i zahire said feza-yi ecrama Kuva-yi cazibe kaanun-i paye-yi mir kaat Nüfus-i Rakire nazil kırare-yi arza Delil-i mebhas-ı tekvin defain-i tabakaat Heva vü berk u ziya vü buhar ü miknatis Yed-i tasarruf-i insanda unsur-i harekat Ziya hayalen iken şimdi bi''l-fiil sai Zılal zail iken şimdi ziver-i mir''at Seda hisab-i mesafatta muhbir-i sadık Buhar zulmeti tenvirde ebda''-i ayat Cihat-ı erbaaya berk nakil-i ahbar Buhar bahr ü ber üstünde Hızr-ı nakliyyat Tefahür eylemesin mi bu asr a''sara Kısalttı bu''d ü mekan ü zamanı muhtereat Ne kaldı çeşme-yi Hayvan ne Daru-yi Sührab Ne kaldı nüsha-yi efsun ne hükm-i tilsimat Ne kaldı sa''d-ı tevali'' ne kaldı nahs-ı kıran Ne kaldı reml ü kehanet ne kaldı cifriyyat Ne var hümada saadet ne var şeamet-i bûm Mukayyed asl-ı iradata cümle me''culat Ne atlas alemi hamil ne zühre fail-i küIl Değil ukuul-i Felatun usul-i tekvinat Ne kaldı zann-ı tenasüh ne kaldı nar-ı mecus Değil ukuule ekaanim kıble-yi hikat Esas-ı hikmet-i asr oldu vahdet-i Barı Taammün eyledi asl-ül-usul-i mu''tekadat Bulur gider cihet-i vahdetin umum milel Vücud-i vahdeti müsbit olunca ma''kuulat Hudud-i hakk u vezaif muayyen ü sabit Ne kaldı cebr ü tagallüb ne kaldı keyfiyyat Hukuuk-i şahs ü tasarruf masun taarruzdan Verildi alem-i umrana başka tensikaat Ne Amr Zeyd''in esiri ne Zeyd Amr''a veli Müessis uss-i müsavata nass-ı mevzuat Münevver eyledi ezhanı intişar-ı ulum Mükemmel eyledi noksan-ı feyzi matbuat Megarib oldu dirigaa metali-i irfan Ne kaldı şöhret-i Rum ü Arab ne Mısr ü Herat Zeman zeman-ı terakki cihan cihan-ı ulum Olur mu cehl ile kaabil bekaa-yi cem''iyyat KIT''A Ressame-i semen bedenin bak şu vaz''ına Hayretle kendi hüsnüni tasvire başlamış Taklidi gayri kabili iken nur-ı kudretin Kız, nüsha-i vücudüni tanzire başlamış ================================ Maruz-ı Hakiranemdir: Nazarımda gül-i rana görünür hâr-ı vatan Var kıyas et ne imiş verdi çemenzârı vatan ================================ GÖL (ÇEVİRİ) Tâ key bu şitab her kenare Hiçmedhine yok mudur nihaye Yelday-ı ezelde serserisin Aram ü rücudan birisin Bir dem olamaz mı ömr-i nasaz Ummanı dehirde lenger endaz Ey göl! Nazar et ki bir yıl akdem Yarimdi bana bu yerde hemdem Bu taş ki bus eder miyahın Aramgehi iken o mahın Şimdi bana bir neşimen-i hayf Mehcure medar şiveni harf Böyle yine inleyüb dururdun Yalçın kayalara baş ururdun Yüzler sürer idi keffi müştak Ol paye ki kıblegahı uşşak Yâldında mı bir gece o afet Ol hüsn-i melek, peri kıyafet Çıkmışdı benimle mahitabe Bir sandal içinde seyr-i abe Olmuşdum anınla duş berduş Aşk alemi içre mest ü medhuş Tenhaca safayı ab ederdik Zevk-ı demi mahitab ederdik Ses gelmez iken sema vü madan Hali iken her taraf sadadan Sandalcıların kürek sadâsı Bu halvetin idi hoş nevası Ahenkle çekerler idi birden Bu şevk ile mevcezen idin sen Nagah çıkub hazin bir ses Emsalin işitmemişdi hiç kes Aksi ile oldulardı hiyre Etraf-ü savahili buhayre Yani ki o gülfemi hoş avaz Feryade şu yolda etdi ağaz : Ey çerh, tevakkuf et zeman ver Ey saati sad aman eman ver Bir kim alayım şu bahtı nevden Bu leyli neşan tiz revden Bahtsız bu cihanda var hayli Mevt anlara tatlı bir temenni Bu zümreye devl''in eyle tahsis İhlak ile derdden eyle tahlis Mes''udları eyle gel feramuş Bu demdeki ayşdır anlara nuş Beyhude taleb eman zemandan Kabil mi vefa o bi emandan Sür''atle kaçar zeman benden Aheste rev ol ben ana derken Fecretdi zalâmı leyli tarac Meş''al keşi mihri safha-i âc Fevt olmaya fürsat edelim zevk Bu bezm-i visale verelim şevk Yok âdeme bu cihanda mersa Yok dehre kenar hiç hayfa Durmaz geçeriz çü zılli zail Dehr ise misal-i nehr-i sail Ey dehri hasud bu haleti sekr Müstesidi desti aşkı pür mekr Bizden olacak mı durü mehcur Ol sür''at ile ki ruz-i gam dûr Aya bir eser kalur mı andan Nabud olacak mı bu cihandan Ol dehir ki mucib hem de salib Hayf olmayacak mı redde talib Ey ey ezel ü ademkehi hak Ey maziy-ü hufrei hevilnak Eyyamı ki bel''edüb gidersin Söyle bize neyleyüb nidersin Gasbeylediğin demi meserret Ermez mi bu semte artık avdet Ey göl ki sefay-ı kalb ü cansın Korkunc kayalar ki bî zebansın Ey bağrı delik mahuf garlar Zindana şebih pişezarlar Asude nişin rüzgarsiz Mecray-ı feyuz-ı nevbaharsız Bari siz edin bu leyley-i yâd Kim kahrı dehirden ali azad Ey manzarası güzel buhayre Aşk ehline bibedel mesire Her hali sükûn'' şiddetinde Etrafı besimi suretinde Eşcarı hazin edalarında Avihte ser kayalarında Lerzan esüb geçen sabada Etrafdan akseden sadada Simin cebin olan kamerde Kim aksi yüzünde nur perde Dûr etme bu meclisi hayalden Lillah sıyanet et zevalden Erdikce riyah burda seyran Etrafdaki neysitani nalân Eltafı revayihi nesimin Eknaf-ü havalii besimin Hasıl burada ne ise menus Sem''ü basar u meşame mahsus Nakleyleyeler ki burda bir gün Hem bezm-i safadı iki düşkün |
![]() |
![]() |
|