Şengül Şirin
|
Kazım Karabekir"
Musa Kâzım Karabekir, miladi 1882 - Rumi 1298 - yılında İstanbul'un Kocamustafapaşa semtinde dünyaya gelmiştir Aslen Karaman’ın Gafariyat (diğer adı Kasaba Şimdi Kazımkarabekir ilçesi) kasabasındandır Babası, Karamanlı Mehmet Emin Paşa, annesi ise Hacı Havva Hanım, kızı ise Hayat hanım'dır
Kazım Karabekir
Kazım Karabekir, 1882 yılında İstanbul'da doğdu Mehmed Emin Paşa'nın oğludur İlköğrenimini Türk tarihinde birden fazla Mehmed Emin Paşa bulunmaktadır Bunlar:
  
İstanbul, İstanbul, Marmara Bölgesi'nde il ve Türkiye'nin en büyük kenti Tarih boyunca çeşitli imparatorluklara başkentlik yapan, 133 milyar dolarlık yıllık üretimiyle Dünyada 34 sırada yer alır Türkiye'nin kültür ve finans merkezidir İstanbul, 41° K, 29° D koordinatlarında yer alır Marmara kıyısı ve İstanbul Boğazı (Boğaziçi) boyunca, Haliç'i de çevreleyecek şekilde Türkiye'nin kuzeybatısında kurulmuştur
  
Van, Van Doğu Anadolu bölgesinin Yukarı Murad-Van bölümünde yer alan il İl toprakları 42° 30’ doğu boylamlarıyla 37° 43’ ve 39° 26’ kuzey enlemleri arasında kalır Kuzeyden Ağrı, batıdan Van Gölü ve Bitlis, güneyden Hakkari ve Şırnak, güneybatıdan Siirt illeriyle, doğudan ise İran sınırıyla çevrilidir “Doğunun incisi” ismiyle anılan Van ilinde Türkiye’nin en büyük gölü bulunmaktadır Trafik numarası 65’tir
  
Harput ve Mevcut tarihi kaynaklara göre Harput’un en eski sakinleri M Ö 2000 yıllarından itibaren Doğu Anadolu’ya yerleşen Hurrilerdir Hurrilerden sonra bölgenin, Hitit hakimiyeti altına girdiğini görmekteyiz Çok uzun sürmeyen Hitit hakimiyetinden sonra M Ö 9 Asırdan itibaren Doğu Anadolu’da devlet kuran Urartular Harput’ta uzun süre hüküm sürmüştür Bugün bile tarihi heybetiyle ayakta duran Harput Kalesi Urartu devrinin izlerini taşımaktadır
  
Mekke'de tamamladıktan sonra, 1896'da İstanbul Fatih Askeri Rüştiyesi'ni, 1899'da Mekke (Arapça: مكة), Arap Yarımadası'nda Hicaz eyaletinin başkenti ve Suudi Arabistan'ın en büyük şehri İslam dini bu şehri kutsal kabul etmektedir ve 'Şehirlerin Anası' diye nitelemektedir
  
Kuleli Askeri İdadisi'ni, 1902'de bkz Kuleli Askeri Lisesi
  
Harbiye Mektebi'ni ve 1905'te de Erkân-ı Harbiye Mektebi'ni bitirerek yüzbaşı rütbesiyle orduya katıldı İki yıllık kıta stajını Manastır'da yaptı İttihat ve Terakki'nin Manastır örgütünün kurulmasına katıldı 1907'de kolağası (önyüzbaşı) rütbesi alarak İstanbul Harbiye Mektebi, tabiye öğretmen vekilliğine atandı Türkiye'de Avrupa'daki gibi, müspet bilimlerle ve yeni savaş metotlarıyla donanmış subaylar yetiştirmek   
  
İttihat ve Terakki İstanbul örgütünün kurulmasında görev aldı İttihat ve Terakki Türkiye’de kurulan ilk siyasi parti
  
II Meşrutiyet'ten sonra
Edirne'de II Ordu 3 Fırka (tümen) erkân-ı harfliğine (kurmaylığına) atandı
31 Mart 1909 ayaklanmasında Edirne Marmara Bölgesinin Trakya kısmında yer alır Sınır kapısı, 'Bursa'nın oğlu, İstanbul'un babası' olarak vasıflandırılan ve Osmanlı Devletinin ikinci başkenti ve 'müze şehir' Edirne'nin doğusunda Kırklareli ve Tekirdağ, güneydoğusunda Çanakkale, batısında Yunanistan, kuzeybatısında Bulgaristan, güneyinde ise Ege Denizi bulunmaktadır
Hareket Ordusu'nda görev aldı 1910 Arnavutluk ayaklanmasının bastırılması harekâtında çalıştı 14 Nisan 1912'de binbaşılığa yükseldi Balkan Savaşı'nda Trakya sınır komiseri olarak görev yaptı 1914'te kaymakam (yarbay) rütbesiyle Birinci Kuvve-i Seferiye komutanlığıyla İran ve ötesi harekâtıyla görevlendirildi Bir süre sonra İstanbul Kartal'da 14 Fırka komutanlığına atandı ve Çanakkale'ye gönderildi Kerevizdere'de Fransızlar'a karşı üç ay savaştıktan sonra miralaylığa (albay) yükseldi Buradan, İstanbul'da I Ordu erkân-ı harbiye başkanlığına, sonra
   
Galiçya'ya gidecek ordunun ve ardından Mareşal Galiçya, (Galiçyaca: Galiza veya Galicia) İspanya'da bulunan özerk bir bölgedir Bölgede Galiçyaca ve İspanyolca dilleri konuşulur
  
Von der Goltz'un erkân-ı harbiye başkanlığına atanarak Resim:Goltz-portrait jpg|200px|thumb|right|Von der Goltz paşa
  
Irak'a gitti
1916'da Kutü'l-Amare'yi kuşatan 18 Kolordu komutanlığına getirildi ve burayı aldıktan sonra Irak'ta İngilizler'le çarpıştı 1917'de Diyarbakır'daki 2 Kolordu komutanlığına getirildi ve Van, Bitlis, Elaziz (Elazığ) cephelerindeki II Ordu komutanlığına vekâlet etti 1918'de Irak Orta Doğu ülkelerinden biri Kuzeyinde Türkiye, batısında Suriye ve Ürdün, doğusunda İran, güneyinde Kuveyt, Suudi Arabistan ve Basra Körfezi yer alır Başkenti Bağdat olan ülkenin nüfusu 26 milyondur (46 sırada) Osmanlı İmparatorluğunun çöküşünün ardından Ortadoğu’da kurulmuş olan devletlerden birisidir Tarih içinde hiçbir zaman yaşamış olan bir Irak devleti ve Irak halkı olmamıştır Irak adı da Osmanlı İmparatorluğu döneminde merkeze olan uzaklığından dolayı “Irak “ kelimesiyle
  
Erzincan ve Erzincan Her çeşit meyvenin yetiştiği, târih boyunca birçok büyük savaşların yapıldığı ve son bin senede on bir defâ haritadan silinen, “etrafı dağlık ortası bağlık” bir il İl toprakları 40° 46’ ve 38°15’ doğu meridyenleri ile 39°01’ ve 40°04’ kuzey paralelleri arasında yer alır Doğuda Erzurum, güneyde Tunceli, güneydoğuda Bingöl, güneybatıda Elazığ-Malatya, batıda Sivas, kuzeybatıda Giresun, kuzeyde Gümüşhane ve Bayburt illeri ile çevrilmiştir Trafik kod numarası 24’tür
  
Erzurum'u Ermeniler'den ve Ruslar'dan geri aldı Ardından Sarıkamış, Kars ve Gümrü kalelerini ve Karaköse’yi kurtardı Aynı yıl mirliva (tümgeneral) oldu Mondros Mütarekesi sırasında sadrazam olan Erzurum Türkiye'nin Doğu Anadolu Bölgesi'nde bulunan bir serhat şehridir Kış turizmi ve üniversiteler arası kış oyunlarının adresi olup aynı zamanda 2011 universiad dünya kış olimpiyatlarına hazırlanmaktadır Plakası 25 olan Erzurum ili sınırları içerisinde 2007 nüfus sayımına göre 784 941 kişi yaşamaktadır Erzurum insanına dadaş denmektedir
  
Ahmed İzzet Paşa'nın erkân-ı harbiye-i umumiye reisliği (genelkurmay başkanlığı) önerisini kabul etmeyerek Ahmet İzzet Paşa (1864 - 1937) Sadrazamlığı sırasında Mondros Ateşkes Antlaşması'nı imzalayan Ahmet İzzet Paşa, Ahmet Tevfik Paşa kabinesinde Dahiliye Nazırı olarak görev aldı Mustafa Kemal ile Bilecik görüşmesini yaptı Bilecik'ten Ankara'ya gelen Paşa, Mustafa Kemal'e, daha sonra kurulacak olan İstanbul Hükümetlerinde görev almayacağına dair söz vermesine rağmen sözünde durmadı İki tarafı memnun etmeye çalıştığını sanan Paşa, halife taraftarlığını hayatının son

Anadolu'da görev almak istedi Önce Tekirdağ'daki 14 Kolordu komutanlığına, ardından da Erzurum'daki 15 Kolordu komutanlığına atanmasını sağlayarak Nisan 1919'da göreve başladı
Kazım Karabekir Paşa
Hazırlıkları yapılan Anadolu kelimesi Yunanca güneşin doğduğu yer anlamına gelen “Anatoli”dan doğmuştur Romalılar, kendi topraklarına göre doğuda kaldığından buraya doğu toprağı anlamında Thema Anadolia demişlerdir Anadolu isminin bir bölge adı olması ise Selçukluların Anadoluya gelmesiyle başladı
  
Erzurum Kongresi'nin toplanmasında önemli rol oynadı Kurtuluş Savaşı'nda Edirne milletvekilliği ve Doğu cephesi komutanlığı yaptı Ermeniler'in eline geçen Sarıkamış, Kars ve Gümrü kalelerini geri alarak 15 Kasım 1920'de Ermeni ordusunu kesin olarak yendi Ermeni hükümetiyle Ankara hükümeti adına Gümrü Antlaşması'nı imzaladı Kars'ın alınmasıyla ferikliğe (korgeneral) yükseldi Rus Sovyet Sosyalist Federe Cumhuriyeti ve Kafkasya hükümetleriyle
  
Kars Antlaşması görüşmelerini yürüttü Halk Partisi’nden Ayrıldı Kurtuluş Savaşı'nın bitiminden sonra I Ordu müfettişliğine atandı,
1923'te İstanbul milletvekili oldu 1924'te, TBMM'deki Dörtler Grubu'nu destekledi Ardından askerlikten ayrılarak Halk Fırkası'ndan istifa etti 17 Kasım 1924'te kurulan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın başkanlığına seçildi Parti 3 Haziran 1925'te Şeyh Sait ayaklanması nedeniyle kapatıldı Karabekir Mustafa Kemal Paşa'ya karşı yapılan İzmir suikasti ile ilgili görülerek bazı partililerle birlikte yargılandıysa da beraat etti Siyasi hayatına on iki yıllık aradan sonra, 6 Ocak 1939'da İstanbul milletvekili olarak devam etti 1946'da TBMM başkanlığına seçildi ve bu görevde iken 26 Ocak 1948'de Ankara'da öldü
Hayatı
''Mehmet Emin Paşa'' görevi nedeniyle pek çok şehir dolaşmış ve son görev yeri olan
  
Mekke'de Mekke (Arapça: مكة), Arap Yarımadası'nda Hicaz eyaletinin başkenti ve Suudi Arabistan'ın en büyük şehri İslam dini bu şehri kutsal kabul etmektedir ve 'Şehirlerin Anası' diye nitelemektedir
  
kolera hastalığına yakalanarak; 1893 yılında vefat etmiştir Kâzım Karabekir'in annesi ise Kolera, Vibrio cholerae isimli bakterinin neden olduğu bağırsak enfeksiyonuna bağlı olan, akut ve şiddetli ishal ile seyreden bir
Mehmet Emin Paşa ölünce bkz Mehmed Emin Paşa
  
İstanbul'a göç etmiş ve 1917'de İstanbul'da vefat etmiştir Kâzım Karabekir, ailesiyle birlikte Mekke'ye göç etmeden önce İstanbul, Marmara Bölgesi'nde il ve Türkiye'nin en büyük kenti Tarih boyunca çeşitli imparatorluklara başkentlik yapan, 133 milyar dolarlık yıllık üretimiyle Dünyada 34 sırada yer alır Türkiye'nin kültür ve finans merkezidir İstanbul, 41° K, 29° D koordinatlarında yer alır Marmara kıyısı ve İstanbul Boğazı (Boğaziçi) boyunca, Haliç'i de çevreleyecek şekilde Türkiye'nin kuzeybatısında kurulmuştur
  
İstanbul'un İstanbul, Marmara Bölgesi'nde il ve Türkiye'nin en büyük kenti Tarih boyunca çeşitli imparatorluklara başkentlik yapan, 133 milyar dolarlık yıllık üretimiyle Dünyada 34 sırada yer alır Türkiye'nin kültür ve finans merkezidir İstanbul, 41° K, 29° D koordinatlarında yer alır Marmara kıyısı ve İstanbul Boğazı (Boğaziçi) boyunca, Haliç'i de çevreleyecek şekilde Türkiye'nin kuzeybatısında kurulmuştur
  
Zeyrek semtinde İlkokula başlamıştı Böylece öğrenim hayatı boyunca Kâzım Zeyrek adıyla anıldı Çünkü soyadı kullanımının olmadığı bu dönemde öğrenciler okullara kaydedilirken oturdukları il, ilçe veya semt adlarıyla çağrılırlardı
Kâzım Karabekir'de İstanbul'da ailesinin oturduğu Zeyrek semtinden dolayı Kâzım Zeyrek adıyla anılmıştır 1894 yılında İstanbul'da İstanbul, Marmara Bölgesi'nde il ve Türkiye'nin en büyük kenti Tarih boyunca çeşitli imparatorluklara başkentlik yapan, 133 milyar dolarlık yıllık üretimiyle Dünyada 34 sırada yer alır Türkiye'nin kültür ve finans merkezidir İstanbul, 41° K, 29° D koordinatlarında yer alır Marmara kıyısı ve İstanbul Boğazı (Boğaziçi) boyunca, Haliç'i de çevreleyecek şekilde Türkiye'nin kuzeybatısında kurulmuştur
  
Fatih Askeri Rüştiyesi'ne giren Kâzım Karabekir, 1896 yılında bu askeri ortaokulu bitirerek, 1897 yılında da Kuleli Askeri İdadisi'ne girdi Kâzım Karabekir, bkz Kuleli Askeri Lisesi
  
Askeri Lise'yi 1899'da bitirdi ve ardından askeri lisenin devamı niteliğindeki Pangaltı Harbiye Mektebi ' ne 14 Mart 14 Mart Gregorian Takvimine göre yılın 73 günüdür Sonraki sene için 292 gün var (Artık yıllarda 293)
   
1900 tarihinde girdi
  
Harbiye'den 6 Aralık 1902'de savaşla ilgili
  
Mülazım-ı Sâni ( Teğmen) rütbesiyle, piyade sınıfının birincisi olarak; 1318 - P 1 sicil numarasıyla mezun oldu Kâzım Karabekir, bu okulun ardından Harb Akademileri'nin karşılığı olan ve kurmay subay yetiştiren Erkan-ı Harbiye Mektebi ' ne devam ederek, 5 Kasım 1905'te bu okulu Kurmay Yüzbaşı rütbesiyle bitirdi 10 Kasım 1905'te Edirne'deki II Ordu'ya daha sonra da 11 Ocak 1906'da III Ordu'ya verilen Kâzım Karabekir; XIII Süvari Topçu Alayı, XV Süvari Avcı Taburu ve Manastır Mıntıka K ' lığı Erkan-ı Harbiyesi'nde görev aldı
Birinci Dünya Savaşına Kadar Askerî Faaliyetleri
Daha öncede belirttiğimiz gibi askerlik görevine Manastır'da başlayan Kâzım Karabekir, stajını tamamladığı bu bölgede Manastır Mıntıkası Kurmay Başkanlığı'nda görev aldı Daha sonrada Manastır Mıntıka Müfettişliği'ne tayin olan Kâzım Karabekir bu görevi sırasında Rum ve Bulgar çeteleri ile yapılan çatışmalarda bulundu ve Bulgar çetesinin imhasında gösterdiği başarılardan dolayı 19 Ağustos 1907'de Kolağası (Kıdemli Yüzbaşı) rütbesine yükseltildi
Kâzım Karabekir bu başarısının ardından 6 Eylül 1907'de İstanbul Harb Okulu Tabiye Öğretmen Yardımcılığı'na atandı 19 Kasım 1908 tarihinde Edirne'deki II Ordu'nun III Piyade Tümeni Kurmay'lığında görev alan Kâzım Karabekir, 31 Mart Vakası'nın meydana gelmesi üzerine Harekât Ordusu'na katılarak Mürettep II Fırkanın Kurmay Başkanı olarak İstanbul'a geldi
1 Nisan 1910'da Arnavutluk Ayaklanması'nın bastırılması için düzenlenen Mürettep Kolordu'da I Şube Müdürü ve 15 Ocak 1911'de X Edirne Tümeni Kurmay Başkanlığı'nda görevlendirildi Soyadı kullanımının gerçekleşmediği bu döneme kadar Kâzım Zeyrek olarak anılan Kâzım Karabekir, 15 Nisan 1911'de Harbiye Bakanlığı'na verdiği dilekçe ile atalarının ismi olan Karabekir namını soyadı olarak aldı Kâzım Karabekir, 9 Nisan 1912'de Bulgar Hududu Edirne Kısmı Komiserliği'ne atandı ve 27 Nisan 1912'de Binbaşı rütbesine yükseltildi
I Balkan Savaşı sırasında Edirne/Kale Muharebeleri'nde (18 Ekim 1912 - 26 Mart 1913 ) X Tümenin Kurmay Başkanlığı'nı yapmıştır Bu savaş sırasında Edirne Kalesi'nin teslim olması ile 28 500 kişi Bulgarlar tarafından esir edildi Kâzım Karabekir'de 22 Nisan 1913'te Bulgar'lara esir düştü 21 Ekim 1913'te Bulgaristan ile imzalanan antlaşma sonucu esirlikten kurtulan Kâzım Karabekir; 2 Aralık 1913'te Balkan Savaşı sırasında, Rus halkının uğradığı zararın tespiti için oluşturulan Türk - Bulgar - Rus karma komisyonunda Türk Temsilcisi olarak bulunan Kâzım Karabekir daha sonrada General Liman Von Sanders başkanlığında, Türk Ordusu'nun ıslahı amacı ile gönderilen Alman Askeri Heyeti İstanbul'a gelince, 11 Ocak 1914'te Genel Kurmay İstihbarat Şubesi Müdür Yardımcılığı'nda görevlendirildi 28 Mayıs 1914'te Birinci Dünya Savaşı öncesinde Kâzım Karabekir, uzunca bir dönem Avrupa'ya gönderildi Bu görev Viyana, Münih, Hamburg, Paris ve İsviçre'yi kapsıyor ve buralardaki Askeri Ataşelerin nasıl çalıştıklarını yerinde incelemek amacını taşıyordu
Birinci Dünya Savaşı Başlarında Kazım Karabekir
Avrupa'nın genel bir savaşa sürüklendiği bu dönemde Kâzım Karabekir görevli olarak Paris'te bulunmaktaydı Fakat bu durumu fark eden Kâzım Karabekir, 14 Temmuz 1914'te İstanbul'a geri dönerek; 3 Ağustos 1914'te Genel Kurmay II (İstihbarat) Şube Müdürü olarak görevlendirildi Karabekir'in savaş konusundaki düşünceleri; "İstanbul ve Çanakkale boğazlarını kuvvetlendirmek,
Boğazlardaki kuvvetleri desteklemek,
Savaşa girmekten mümkün olduğunca kaçınmaktı "
Kâzım Karabekir, Genel Kurmay'daki görevini devam ettirirken, Konya'ya bir soruşturma sebebiyle gönderilmişti 29 Kasım 1914'te "Üç Yıl Hazerî Kıdem Zammı" alarak; 9 Aralık 1914'te Yarbay rütbesine yükseltildi Yarbay Kâzım Karabekir, 6 Ocak 1915'te Mürettep I Kuvve-i Seferiye K 'ı olarak İran Harekatına gönderildi Karabekir, Halep'e geldiğinde, III Ordu'nun Sarıkamış'da büyük bir felakete uğramış olduğunu, komutasına verilen kuvvetlerin Doğu Cephesi'ne kendisinde Süleyman Askeri Bey'in yerine Irak Havalisi Kuvvetleri K ' lığına ve Basra Valiliğine atandığını öğrendi Böylece Süleyman Askeri Bey'in yerine geçmek üzere İstanbul'a geldi
Çanakkale Cephesi'nde Kazım Karabekir
Karabekir Paşa, 6 Mart 1915 tarihinde İstanbul'a gelince V Kolordu'ya bağlı İstanbul - Kartal'da bulunan XIV Tümen K ' lığına atanmıştır Bu görevde bulunduğu esnada Kâzım Karabekir, Marmara Denizi ve Karadeniz kıyılarının tahkimatı ile uğraşmıştır Ancak XIV Tümen'in Çanakkale'ye - Gelibolu'ya - gönderilmesi ile bu bölgede Seddülbâhir ve Kereviz Deresi'ndeki (12-13 Temmuz 1915) savaşlarda bulunmuştur Kâzım Karabekir'in Kereviz Dere'de bulunduğu sıralarda Fransızlar, Haziran'dan itibaren Zığın Dere ve Kereviz Dere bölgelerinde taarruzlar yapmakta idi Fransızların amacı; Türk Ordusu'nun dikkatini güney bölgesine çekmekti Böylece Ağustos ayında Anafartalara yapılacak olan çıkarmanın başarısını garanti altına almak istiyorlardı Fransızların planı amacına ulaştı ve Türk Kuvvetleri'nin çoğu güney bölgesine kaydırıldı Bu amacın gerçekleşmesi için İngilizler I Tüm ile Türk kanadına, Kereviz Dere bölgesine, 12 Temmuz sabahı saat 07:00'de taarruza başladılar Türk Tüm 'leri batıdan itibaren XI , I , VII ve IV Tüm 'ler cephede, VI Tüm geride bekletilmekte idi VII Tüm cephesine taarruz eden İngiliz Tüm 'nin her iki günündeki taarruzları da başarısızlıkla sonuçlandı IV Tümen cephesine taarruz eden Fransızların taarruzları ise beklemedeki VI Tüm 'inde bölgede kullanılması üzerine gelişme gösteremedi Birkaç metrelik ileri geri hareketler şeklinde gelişen muharebede oldukça fazla kan döküldü ve Türk kaybı 9700 kişiye ulaştı
Karabekir, Kereviz Dere Muharebeleri sırasında V Kolordu Komutanlığına bağlı - yarbay rütbesiyle - XIV Tümen Komutanı olarak bulunmaktaydı Bu görevi sırasında 6 -13 Ağustos 1915 Muharebelerinde de görev almıştır Bu muharebeler sırasında düşman Arıburnu ve Anafartalar bölgesine, çıkarma ile takviye ederek yapacağı taarruza karşılık güney cephesinden Türk Kuvveti kaydırılmasın diye 6 - 7 Ağustos günleri bu cephenin merkezine Kirte istikametine taarruzlar düzenlediler Ancak her iki taarruzda zayiat verilerek püskürtüldü Sonraki küçük çaptaki taarruzlarda sonuçsuz kaldı Bundan sonrada bu cephede düşmanın tahliyesine kadar mevzii muharebeleri devam etti böylece düşman, çıkarmanın ilk günü almayı plânladığı Alçıtepe'yi ele geçiremedi Her yönden sayıca üstün olmasına karşın Türk direnişi karşısında sadece 5 Km ilerleyebildi Bu muharebeler sırasında düşmana karşı 3,5 ay başarıyla savaşan Karabekir, askerî kişiliği açısından takdir toplayarak Muharabe Gümüş Liyakat Madalyası ile ödüllendirildi Ayrıca Almanya'dan da İkinci Rütbeden Kron Dö Braş Kılıçlı Nişanı aldı Kâzım Karabekir Paşa, Eylül 1915 - 9 Ocak 1916 Mevzi Muharebeleri'nde Güney Grubu Komutanlığına bağlı II Bölge Komutanlığı'nda XIV Tümen Komutanı olarak görevlendirildi Muharebeler devam ettiği sırada XIV Tümen 11 Ocak 1916'da bölgeden ayrıldı
Kazım Karabekir in 1915 Sonrası Askeri ve Siyasi Faaliyetleri
Çanakkale Cephesindeki taarruz savaşlarının, siper muharebelerine dönüşmesi ile birlikte Karabekir Paşa, Gelibolu'dan alınarak 26 Ekim 1915'te İstanbul'daki I Ordu Kurmay Başkanlığı'na atandı Daha sonrada VI Ordu Kurmay Başkanı olarak Irak Cephesine gönderildi Bu arada Kâzım Karabekir Paşa, Gelibolu'daki başarılarından dolayı "Üç Yıl Savaş Zammı" alarak 14 Aralık 1915'te Miralay ( Albay) rütbesine yükseltildi Miralay Kâzım Karabekir, Almanya'dan ikinci kez "Alman Demir Salib Nişanı" alarak; 24 Nisan 1916'da Kut'ül Amara'yı kuşatmakta olan XVIII Kolordu K olarak görevlendirildi Bu cephedeki başarılarından dolayı Kâzım Karabekir'e 8 Şubat 1917'de yeniden "Altın Muharebe Liyakat Madalyası" ve "İki Yıllık Kıdem Zammı" verildi
Kafkasya Cephesi
Kâzım Karabekir, Cafer Tayyar Paşa ile o yıllarda yapılabilen karşılıklı yer değiştirme - becayiş - usulü ile Kafkas Cephesindeki II Kor K olarak atandı Bu Kolordu; Van Gölü'nün güney mıntıkası, Bitlis, Muş, Murat Çayı ve Palu Doğusu'na kadar olan geniş bir araziyi müdafaa etmekle yükümlüydü Bu dönemde Osmanlı Devleti, toplam dört kolordusu olan iki ordusunu Van Gölü ile Karadeniz arasında bulundurmaktaydı Bu orduların en aşağı tarafta olanı Kâzım Karabekir'in komutanı olduğu II Kolordu idi Bu kolorduda on aya yakın bir süre görev yapan Kâzım Karabekir bölgedeki başarılarından dolayı 23 Eylül 1917'de padişah iradesi ile yeniden "Kılıçlı İkinci Mecidi Nişanı" aldı 1878'de 93 Harbi sırasında Rus Çarlığına kaybettiğimiz Sarıkamış, Kars, Ardahan, Artvin ve Batum'u Eylül 1920'de kurtarıp, Türkiye'nin doğu sınırlarında Misak-ı Milli'yi gerçekleştirdikten sonra kendisine TBMM tarafından 31 Ekim 1920'de Ferik rütbesi verildi
Kurtuluş Savaşı
Yine bu dönemde; Kurtuluş Savaşı'nı başlatmış olan ve İstanbul'dan gelen telgrafla 3 Ordu müfettişliğinden azledildiğini öğrenen ve artık sivil olmasının Kurtuluş Savaşı'nı tehlikeye düşürmesinden endişe eden Mustafa Kemal Atatürk'e "Ben ve kolordum emrinizdedir Paşa'm!" diyerek, moral vermiştir kurtuluş savaşında önemli başarılar kazanan kazım karabekir paşa atatürk tarafından takdir edilmiş ve büyük önem kazanmıştır kazım karabekir paşa ve adamları kurtuluş savaşında canları pahasına savaşarak ğalip ğeldiler bu ğalibiyet sade onların değil bütün türk milletinin galibiyetidir
Sovyetler- TBMM İlişkileri açısından Kazım Karabekir Paşa
Sovyetlerle imzalanacak dostluk antlaşması için Bekir Sami Bey başkanlığında bir delegasyon, 11 Mayıs 1920'de Ankara’dan hareketle 19 Temmuz 1920'de Moskova'ya ulaştı Dostluk antlaşmasının esasları 24 Ağustos 1920'de hazır olmakla beraber, Bekir Sami Bey’in bu antlaşmayı imzalaması mümkün olmadı Çünkü Sovyetler, Bitlis, Van ve Muş illerinin Ermenistan’a terkedilmesini istediler
Fakat Kazım Karabekir Paşa komutasındaki Türk Kuvvetleri Eylül 1920'de taarruza geçip, Brest Litovsk Barış Antlaşması ile Türkiye'ye verilen ve Misak-ı Milli hudutları dahilinde olan Sarıkamış, Kars, Ardahan, Artvin ve Batum’u aldıktan sonra Gümrü'yü de ele geçirince, Menşevik iktidarı altındaki Ermeni hükümeti barışa yanaşmak zorunda kaldı ve 3 Aralık 1920 de Ermenistan'la Gümrü Barış Antlaşması imzalandı Bu arada, Bolşevikler de Ermenistan’da iktidarı ele geçirmişlerdi Bu şekilde Ermenistan meselesi kendiliğinden çözümlenmiş oluyordu Kazanılan bu zaferler üzerine Sovyetler Milli Mücadele'ye daha fazla önem vermeye başlamışlardır
3 Aralık 1920'de TBMM Murahhası sıfatıyla Gümrü Antlaşması'nı imzaladıktan sonra; 18 Ekim 1921'de biten Kars Konferansı'na Türkiye Baş Murrahası olarak katıldı Ayrıca bu konferansa başkanlık yaparak; 13 Ekim 1921'de Sovyetler Birliği ile Kars Antlaşmasını imzaladı Kütahya-Eskişehir Muharebelerinden hemen sonra yapılan Sakarya Savaşı sonrasına denk gelen bu andlaşma ile Batum'un Sovyetler Birliği'ne terkedilmesi karşılığında karşı taraftan belli miktarlarda silah, cephane ve altın alınacaktı
Bu anlaşmadan sonra Sovyet lideri Lenin'in Anadolu'ya gönderdiği Türkiye Komünist Partisi başkanı Mustafa Suphi ve arkadaşlarına koruma vermeyerek Karadeniz bölgesinde yok edilmelerine yol açmış; Türkiye'de siyasi kargaşa çıkarmalarına ve komünist fikirleri yaymalarına engel olmuştur
Milletvekilliği

TBMM Başkanı Kazım Karabekir
15 Ekim 1922'de Ankara'ya gelen Kâzım Karabekir, Edirne Milletvekili sıfatı ile meclis çalışmalarına devam etti 17 Şubat 1923'de Türkiye'de ilk defa toplanan İzmir İktisat Kongresine başkanlık yaptı ve 29 Haziran 1923'de TBMM'nin İkinci Devresi'nde İstanbul Milletvekili seçildiği dönemde; Doğu Cephesi komutanlığı görevini de fiili olarak devam ettirmekte idi 21 Kasım 1923'de "Milli Mücadelemizde Siyasi ve Savaş Yararlılığı" görülenlere verilen yeşil ve kırmızı şeritli İstiklal Madalyası ile ödüllendirildi Kâzım Karabekir, 21 Ekim 1923'de son askeri görevi olan I Ordu Müfettişliği''ne atandı 26 Ekim 1924'de bu görevinden istifa ederek sadece siyasi alanda faaliyet gösterdi
Kâzım Karabekir, 17 Kasım 1924'de TPCF ( Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası) kurucuları arasında yer aldı ve bir süre sonra da bu partinin genel başkanı oldu Tuğgeneral İsmet Paşa Hükümeti'nin Takrir-i Sükun Kanunu çıkarmasından sonra Doğu'da Şeyh Sait İsyanı çıkmış ve bu isyanda TPCF'nin de rolü olduğu iddia edilmişti İsmet İnönü başkanlığındaki hükümet tarafından bu olay bahane edilerek 5 Haziran 1925'de Bakanlar Kurulu kararı ile TPCF kapatıldı Ayrıca Kâzım Karabekir, bu dönemde Mustafa Kemal'e düzenlenen İzmir suikasti ile ilgili olarak İstiklal Mahkemesi'nde yargılanıp, beraat eti Kâzım Karabekir TBMM'nin ikinci Dönemi sona erince milletvekilliğine son verilmiş ve ordu açığında iken 5 Aralık 1927'de emekli olmuştur Bu dönemden sonra uzun bir süre politikadan uzaklaşarak inzivaya çekilmek zorunda bırakılan Karabekir Paşa, yönetimle olan anlaşmazlığı yüzünden sıkıyönetim altında tutulması istenen 84 kişilik listenin başında yer aldı 10 sene sürekli takip ve gözaltında tutuldu ve hatıralarını yazdığı "İstiklal Harbimiz" adlı eseri zamanın hükümetinin kararıyla " Takrir-i Sükun" kanunu uyarınca daha basılamadan toplatılıp yakıldı Belki de en sıkıntılı yıllarını bu dönemde geçiren Kâzım Karabekir, sıkıntılı günlerin ardından Atatürk'ün vefatının ardından 1939'da İstanbul Milletvekilliği'ne seçildi 1943 - 1946 yıllarında milletvekili olarak yerini korudu ve 5 Ağustos 1946'da yapılan TBMM başkanlık seçimlerimde Meclis Başkanı seçildi Kâzım Karabekir, 26 Ocak 1948 yılında 66 yaşında iken geçirdiği bir kalp krizi sonucu, Ankara'da vefat etti
Kâzım Karabekir Paşa, askerlik yaşamı boyunca büyük başarılar kazanmış ve bu başarıları sonucu Türkiye'nin bugünkü Kuzeydoğu sınırlarını çizen bir Türk Komutanı ve siyasi bir kişiliktir Ayrıca Bulgarca, Fransızca, Almanca ve Rusça konuşabilmekteydi
Eserleri
''Ankarada Savaş Rüzgarları''
''Bir Duello ve Bir Suikast'' ISBN 975736939X
''Birinci Cihan Harbi'' 1-4 ISBN 9757369217
''Birinci Cihan Harbine Neden Girdik?'' ISBN 9757369217
''Birinci Cihan Harbine Nasıl Girdik?'' ISBN 9757369225
''Birinci Cihan Harbini Nasıl İdare Ettik?'' ISBN 9757369233
''Birinci Cihan Harbini Nasıl İdare Ettik?'' ISBN 9757369241
''Cumhuriyet Tarihi'' Set 1
''Cumhuriyet Tarihi'' Set 2
''İstiklal Harbimiz'' 1-5
''Paşaların Kavgası''
''Paşaların Hesaplaşması''
''Cehennem Değirmeni'' 1-2
''İzmir Suikasti''
''Çocuklara Öğütler''
''Hayatım''
''İttihat ve Terraki Cemiyeti 1896-1909''
''Ermeni Dosyası''
''İngiltere, İtalya ve Habeş Harbi''
''Kürt Meselesi''
''Çocuk, Davamız'' 1-2
''İstiklal Harbimizin Esasları''
''Yunan Süngüsü''
''Sanayi Projelerimiz''
''İktisat Esaslarımız''
''Tarihte Almanlar ve Alman Ordusu''
''Türkiye’de ve Türk Ordusunda Almanlar''
''Tarih Boyunca Türk-Alman İlişkileri''
''İstiklal Harbimizde İttihad Terraki ve Enver Paşa'' 1-2
''İstiklal Harbimizin Esasları Neden Yazıldı?''
''Milli Mücadelede Bursa''
''İtalya ve Habeş''
''Ermeni Mezalimi''
''Sırp-Bulgar Seferi''
''Osmanlı Ordusunun Taaruz Fikri''
''Erkan-i Harbiye Vezaifinden İstihbarat''
''Sarıkamış-Kars ve Ötesi''
''Erzincan ve Erzurum'un Kurtuluşu''
''Bulgaristan Esareti -Hatıralar, Notlar''
''Nutuk ve Karabekir'den Cevaplar''
|