Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
lazlar

Lazlar

Eski 05-04-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Lazlar






1900'lü yılların başında Laz bekçiler Toplam Nüfus 50000[1] - 250000[2] - 500000[3]
Önemli Bölgeler Türkiye 50000[1] - 250000[4] - 500000[5][6] Gürcistan 1700 - 30000[7] Avrupa 5000 tahminî Rusya 221 (2002)[8] Dil(ler) Lazca, Türkçe, Gürcüce Din(ler) Ağırlıklı İslam ancak küçük bir Ortodoks azınlık Gürcistan'da İlgili Etnik Gruplar Megreller, Abhazlar, Gürcüler, Acaralar, Hemşinliler, Pontus Rumları Lazlar[9] (Lazca: "Lazi" (tekil) "Lazepe" (çoğul); Gürcüce Lazi / ლაზი veya Çani / ჭანი ; Antik Yunanca: Λάσοι (Lazi)[10] ya da Λαζαι





Lazlar[9] (Lazca: "Lazi" (tekil) "Lazepe" (çoğul); Gürcüce Lazi / ლაზი veya Çani / ჭანი ; Antik Yunanca: Λάσοι (Lazi)[10] ya da Λαζαι(Laze)[11]; Ermenice: Çen[12]) Güneybatı Kafkasya ve Kuzeydoğu Anadolu'da tarih boyunca varlığı bilinen bir etnik Güney Kafkasyalı halktır

Coğrafi dağılım

Türkiye'nin kuzeydoğusunda, -tarihte Lazistan olarak adlandırılan- Doğu Karadeniz Bölgesinde, Artvin'in Hopa (Xopa), Arhavi (Arkabi), Borçka (Borçxa) ilçeleri ve Rize'nin Fındıklı (Viǯe), Ardeşen (Art'aşeni), Pazar (Atina), Çamlıhemşin (Vijadibi) ilçelerinde; 93 Harbi olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşından dolayı Batum, Hopa ve Arhavi'den göç ederek yerleştikleri Gölcük, Yalova, İzmit, Kocaeli, Sapanca, Düzce, Akyazı, Akçakoca gibi yerlerde yaşamaktadırlar
Kafkasya'da Gürcistan'ın Acara Özerk Cumhuriyeti'nin Batumi kentinde ve kente bağlı Sarp, Gonio(Gönye), Kahaber, Thilnari gibi köylerde ve çok az da Ahıska, Ureki ve Abhazya'da olmak üzere 1700[13] ile 32000[14] Laz'ın yaşadığı tahmin edilmektedir 19 yüzyıla kadar Acara ve Batum'un çevresindeki nüfusun ezici çoğunluğunu Lazlar oluşturmaktaydı Ancak Osmanlı-Rus Savaşları'nda gerek Lazların Osmanlı'ya yardım etmeleri, gerekse muhacirlikten dolayı bölgede Laz nüfusu iyice azalmıştı Son olarak Stalin'in 1949'da Lazları topluca Orta Asya ve Sibirya'ya sürmesi Batum'da Lalzarın sayısını azınlık derecesine düşürmüştür

Çeşitli Avrupa ülkeleri ve eski Sovyetler Birliği ülkelerinde (Estonya, Kazakistan, Kırgızistan, Rusya) ise ne kadar Laz yaşadığına dair kesin bir veri bulunmamakla beraber 5000[16] kadar Laz yaşadığı düşünülmektedir Çünkü Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olanlar kayıtlara Türk olarak geçmekte, Gürcistanlı Lazlar ise Stalin döneminde zorunlu tehcir gereği sürüldükleri yerlerde kayıtlara Gürcü olarak geçirilmektedirler

Nüfus

Türkiye'de ve Gürcistan'da yaşayan Lazların sayısı tam olarak bilinmemektedir Tarih boyunca yaşadıkları coğrafî bölgenin 16 yüzyıldaOsmanlı hâkimiyetine girmesiyle yaşanan zorunlu İslamlaşma neticesinde Türkler içinde asimile olan halk kayıtlara "Müslüman" olarak geçirildi Cumhuriyetle birlikte bu ifade yerini Türke bıraktı[kaynak belirtilmeli]OrtodoksRum" olarak geçirildiklerinden Rumlaştılar ya da Lazistan'dan din baskısından göç edip İç Gürcistan'a sığınığından dolayı Kartvelileştidininden dönmek istemeyen Lazlar ise, nüfuslara ya "
1810 yılında tüm Lazistan Sancağı'nın nüfusu 600000'den fazla iken bunun 400000'i Osmanlı'nın iskan politikaları yüzünden yurtlarından sürüldü 1900'lere gelindiğinde ancak 200,000 kadar insan otokton yerinde kaldı

1935 nüfus sayımında "İslâm Azınlık Dilleri" altında 72,000 kişi Lazca konuştuğunu belirtmişti Bu da o zamanki Türkiye'nin %0,53'ünü oluşturmaktaydı1975 Türkiye köy sayımında Doğu Karadeniz bölgesinde yaklaşık 90000 kişi, Batı Karadeniz bölgesinde 25000 kişi[19] Milliyet[20] kendini Laz olarak tanımlamış ve 220 bin kişinin Laz olabileceği tahmin edilmiştir[20]Uluslarası azınlık hakları savunucları ise 750000[21] ile 1500000[22] arasında olduğunu iddia etmektedir gazetesinin KONDA'ya yaptırdığı ankete göre 50000 katılımcısının %0,28'i

Dil


Ana madde: Lazca Lazlar, konuştukları dile Laz Dili-Lazca anlamında "Lazuri Nena" (ლაზური ნენა) demektedirler Lazca, dünya dil ailesinde Kafkas dillerinin içinde Gürcüce, Svanca ve Megrelce gibi Güney Kafkas Dil Grubu'nda yer alır ve Laz alfabesi ile yazılır Bu diller arasında Lazca’ya en yakını Lazların HıristiyanMegrellerin konuştuğu dil olan Megrelcedir Megrelce ile Lazca arasında karşılıklı anlaşma kurulacak kadar ortak kelime vardır Bir Laz ve Megrel rahatlıkla karşılıklı anlaşabilir akrabaları
Köklü bir sözlü geleneğe sahip Lazca'nın yakın zamana değin yazılı bir dili bulunmamaktaydı Antik Kolhis ve Lazika krallıklarının hüküm sürdüğü dönemlerden günümüze değin zengin sözlü bir edebiyata sahiptiler; destanları, masalları ve şiirleri ancak 19 yüzyılda yazıya dökülebilmeye başlanmıştır

Peter Alford Andrews'a göre, Lazcayı konuşan kişinin sayısı 1945'te 46987 kişiyken, 1965'te 26007 kişinin anadili Lazca olup 59101 kişi ikinci dili olarak Lazcayı konuşmaktaydı Wolfgang Feurstein'e göre 1983'de 250000[19], Macar etnolog Ildiko Beller Hann'a göre de 250000vermiştir Gürcistan’da 2,000[23] ila 30000 kişi Lazca’yı anadilleri gibi/olarak konuşmaktadır

Laz Etimolojisi

Etnik bir terim olarak Laz kelimesi, ilk olarak Plinius'un "Naturalis Historia" adlı ese-rinde geçmekte olup, Prokopius’un da belirttiği gibi "Lazlık" birden fazla Kolhis kabilesi tarafından zamanla benimsenmiş bir isim olmalıdır

Evliya Çelebi (1640 yılında), Lazları bir Doğu Kafkas kavmi olan Lezgilerle[25] isim benzerliğinden dolayı karıştırmıştırV Minorsky, Çan kelimesinin Yunanca Sannoi/Tzannoi kelimeleriyle aynı şeyi ifade etiğini (ISLM Laz), Prokopius ise Tzani veya Kolhian olarak bilinen halkın artık Lazi olarak adlandırıldığından bahsetmiştir
WED Allen ve N Marr ise başka bir Kolhis kabilesi olan Svanların, Gürcüce Çaneti olan Laz Bölgesi’ne Lazan adını verdiklerini, bu adın La (bölgesel ön takı) + Zan (Lazların eski adı: Tzan, Tsan, Çan) etimolojisine sahip olduğunu belirtmektedir

Strabon’un, Lazların ataları olan Kolhi (κολχοί) ve o halkın yaşadığı coğrafyanın adı olan Kolheti (κολχίς) kelimelerini eş anlamda kullanması tesadüf olmayabilirMS 7 yüzyılın sonlarında, Kolhis’in Arap işgaline uğraması Lazlar için dönüm noktası olabilecek bir çağın başlangıcı olmuştur Tzani/Çani (Τζάνοι) kelimeleri ise Lazilerin (Λαζούς), Yunan ve Gürcü kaynaklarında geçen diğer adı olup, Bizans Kültürüne adapte olmuş Lazları ifade etmek için de kullanılmıştır
Bu da tarihte Trabzon'da yaşayan Tzani-Tzannoi olarak adlandırılan halkın bir Kolhis kavmi olduğunu ve Kolhis'in MS 3 yüztıldan sonraki mirasçısı olan Lazikalı Lazların Pontus'ta yaşayan versiyonu olduğu ispatlamaktadırNitekim bugün Gürcülerin Lazlara Çani, Ermenilerin de "Çen" demesi bunu ispatlamaktadır

Din

Roma İmparatorluğu döneminde, MS 5 yüzyıla kadar Paganist olan Lazlar, Laz kralı Gubaz I döneminde Hristiyanlığın devlet dini ilân edilmesiyle, süreç içinde Ortodokslaştılar 17 yüzyılda Hristiyanlıktan, İslam'a zamanla geçmişlerdir Günümüzde Lazlar, Hanefi mezhebinden Sünni Müslümandır
Ancak Lazlar arasında 3 günün de ritüelleri karışık bir biçimde yaşamaktadırVe 3 inanışın etkisi de günlük hayatta gözlenmektedirSöz gelimi Paganizm döneminde taptıkları Ay'ın adını Pazartesi gününe evrip o güne Tutaçxa yani Ay günü demektedirler

Lazlar evrenin, "Nʒa" (Gökyüzü), "Dixa" (Yeryüzü) ve "Let'a tude" (Yerin altı) olarak üç katmandan meydana geldiğine inanmaktaydılarGökyüzü, aydınlığın mutluluğun kaynağı olarak bilinmekteydi İnsanların iyiliğini düşünen baş Tanrı Ğormoti, Ana Tanrıça Şana, Güneş Mjora, Ay Tuta ve Yıldızlar Muruʒxi gibi kutsal varlıkların burada yaşadığına inanılıyordu[29]Burası bir nevî cennettiVe iyilik yapanların buraya gideceğine inanılırdıBugün, Lazlar arasında yaygın olarak kullanılan "Nʒaşa exti= Göğe yüksel" temenni sözü, göğe yükselmenin hâlâ önemsendiğini ve unutulmadığını göstermektedir

Doğadaki besinlerle beslenen, sularından içen insanoğlu bunların faydalı olduğunu keşfettiğinde bunlarda bir Tanrısal güç olduğunu düşünmüş ve doğayı; kendisini sütüyle besleyen, tehlikelerden koruyan, üşüdüğünde ısıtan anne ile karşılaştırarak ortak özellikler oluşturmaya başlamış, bu ortak özelliklerin belirgin hale gelmesinden sonra doğanın da bir anneye benzeyen gücü olduğu düşüncesi toplum tarafından kabul görmeye başlamış ve bu düşünce zaman içinde Ana Tanrıça inancına dönüşmüştür Lazlar, Ana Tanrıçaya "Şana" demekteydiler Bir de bazı bitkilerin ve hayvanların koruyucusu olduğuna inanılan; Dida mangisa, Ona dida, Aneneri, Germa Ǩoçi, Ç'inǩa gibi adlar verilen insan görünümlü mitolojik varlıklar vardı

Yerin altı(Let'a tude): Kötülüklerin kaynağı, karanlık güçlerin bulunduğu yer olarak bilinmekteydi Yerin altından insanlara yıkım getiren; ürkütücü, korkutucu varlıklar olan; Galenişi=Hortlak(Lazcada dışarıya ait olan, ya da dışardan gelen anlamına gelmektedir), Dundo/Dundu, Oburi, Koncolozi, Ağirbasani, Cazi(Cadı) gibi kötülük için yaratılmış varlıklar burada yaşamaktaydıKötülük yapan insanların buraya gideceğine inanılırdıBir nevî cehennemdi

Hıristiyanlık ritüelleri de canlı olarak Lazlar arasında yaşamaktadırSözgelimi Aralık aynıa Lazca'da "Xrist'ana" denilmektedir Bu da Hristos'un yani İsa'nın ayı anlamına gelmektedirAyrıca hâlâ şeker bayramında ve kurban bayramında yaşlı kadınlar kırmızı boyalı yumurta dağıtır ki bu OrtodoksPaskalya geleneğidir Bir sentez olmuştur Müslüman bayramında Ortodoks yumurtası dağıtmak gibi ya da Pazar’da ölüyü tabutla gömmek de hâlâ yaşayan bir gelenekmtir
18 yüzyıl başında çoğunluğu İslâmlaşan Lazlar arasında Müslümanlık, kültürel anlamda yaşanırTürbe, tekke ve evliya gibi kişi ve yerlere Lazların yaşadığı yerlerde rastlanmazBununla birlikte İslâm'ı geleneksel ve samimetle yaşayan ve bunu Lazlıkla birleştiren ananeler de vardırSözgelimi Atina (Pazar) kökenli Laz yazar Yavuz Bahadıroğlu'na göre Atina'da ev yapacak olan Lazlar evlerinin Mekke ve Medine'ye dönük olmalarına dikkat edip, cephelerini kıbleye döndürürlerÇünkü Laz inanışlarına göre: "Evi kıbleye dönük olmayanın kalbi de Allah'a dönük olmaz"

Tarih




Antik Laz (Colchis), Gürcü(Iberia) ve Ermeni krallıkları



Lazika krallığı MÖ 150 - MS 600


Lazlardan, "Laz" adıyla ilk bahseden 1 yüzyıl tarihçisi Plinius olmuştur Tarihçi olan Pliny(Plinius), Naturalis Historia (Doğal Tarih) adlı ünlü kitabında:
"Trapezus’un ötesinde Armenia toprakları yer alırSahilde Heniokhilerin ötesinde sırasıyla Ampreuti ve Lazi kabileleleri mevcuttur
Lazların en eski tarihleri, Kolhis yönetim ve kültür alanıyla yakından ilişkilidir Kolhis'in varlığına ilişkin ilk yazılı belge Urartu kralı II Sarduri döneminde Lazların yaşadığı ülke Qulha [36] olarak geçmektedir Kolhis yönetim alanı (günümüzde Abhazya sınırları içinde kalan), Gagra'dan başlamak üzere Çoruh yatağına kadar olan bölgeyi kapsamaktaydı Kolhis kültür alanının sınırları ise güneyde, Trabzon'a kadar uzanmaktaydı

MS 1 yüzyıldan itibaren "Kolh" yerine "Laz" veya "Megrel" olarak anılan Megrel-Lazlar, önce Pontus Krallığına ve daha sonra da Roma İmparatorluğuna karşı bağımsızlık savaşı başlattı 69-79 yıllarında Lazların başında bulunan Anicetus, halkını Romalılara karşı ayaklandırdı Romalılar stratejik bir bölge olan Lazika'yı bırakmak istemiyordu Ancak Lazların özgürlük mücâdelesi karşısında Lazika'yı terk etmek zorunda kaldılar Lazika giderek güçlendi ve bugün Batı Gürcistan olarak bilinen bölgede hâkim oldu Lazika'nın güçlenmesi, Laz akınlarının Çoruh'u aşarak Güneydoğu Karadeniz Bölgesine de yönelmesi ve Lazların bu bölgeye kitlesel göçleri, Pontus Kralı 2 Polemon'u tedirgin etti Krallığını Lazlardan koruyabilmek amacıyla hükümetini Romalılara teslim etti Roma İmparatorluğunun bir eyâleti hâline geldi Bu eyâlete "Pontus Polemonyakos" adı verildi Trabzon'un doğusundan Çoruh yatağına kadar olan bölge Lazların eskiden beri yoğun olarak yaşadığı bir bölge olmasına rağmen, Lazika Krallığının yönetimi dışında kaldı

2yüzyıl tarihçisi Arrianus zamanında, Lazlar Sohumi'den başlamak üzere Trabzon'a kadar olan bölgede yaşamaktaydı Roma/Bizanslıların "Laz" dedikleri bu halkı Gürcüler ve Abhazlar (Abazalar), "Megrel"; Roma /Bizanslıların "Lazika" dedikleri devletlerine de Gürcüler ve Abhazlar (Abazalar) "Egrisi", Persler ise "Lazistan" demekteydi Strabon ve Xenophon[37] gibi bir çok seyyah Kolhis’i anlatırlar; Kolhislilerin renkli gözlü, uzun boylu, beyaz tenli ve sert bakışlı kişiler olduklarını yazarlar
Lazlar, MÖ 150-MS 600 yılları arasında Doğu Trabzon ile AbhazyaArrian, Trabzon ile Dioskuria (Sebastopolis) arasında yaşayan halkları sayarken Lazları da saymıştır: Kolhlar, Saniyalılar, Malahonlar, Heiohlar, Helonlar, Tsitreitler, Lazlar, Apsiller, Abazglar, Sanigler [38] arasında kalan sahil ve hinterlandının tek hakimi olacak Lazika krallığını kurarlar
MS 456 yılında Roma İmparatoru Marcian bölgeyi ele geçirmiş ve Laz Kralı Gobazes’e (Gubaz) boyun eğdirmeyi başarmıştır [39]Bölgeye bizzat giden Prokopius'un notları (MS 554)yazarın "Tzani(Çani)" olarak adlandırdığı Lazlar hakkında detaylı bilgi vermektedir:
"Tzaniler, kadim zamanlardan beri, herhangi bir hükümdara bağlı olmayan bağımsız bir halk olarak yaşamışlardır Ömürlerinin tamamını gökyüzüne doğru uzanan ve ormanlarla kaplı olan bu dağlarda yaşayarak geçirirler Zira, toprağı işleme konusunda usta değillerdir ve memleketleri, sarp dağların en az olduğu yerlerde bile oldukça engebelidir Bu yaylalar, engebeli olmanın ötesinde, son derece taşlık, işlenmesi zor ve hiç bir mahsule uygun olmayan bir toprak yapısına sahiptir Onlar tarım yapacak olsalar bile, ürün yetiştirmek için yeterli toprak bulamazlar Burada, ne araziyi sulamak, ne de tahıl yetiştirmek mümkün değildir; çünkü bu bölgede düz bir arazi bulunmaz ve hatta buralarda ağaç da yetiştiği halde, bunlar meyve vermeyen ağaçlardır Zira bu bölge bitmek bilmeyen kışın etkisiyle, uzun süre kar altında kaldığından, ilkbaharın başlangıç dönemi son derece belirsiz ve düzensizdir Bu nedenlerden dolayı Tzaniler eski çağlarda bağımsız bir yaşam sürmüşler, ama şimdiki imparator Justinianus’un saltanatı sırasında, general Tzittas’ın komutasındaki bir Roma ordusu tarafından bozguna uğratıldılar ve hepsi kısa sürede mücadeleden vazgeçerek boyun eğdiler Böylece, tehlikeli bir özgürlüğün yerine, sıkıntısı daha az olan esareti tercih etmiş oldular Ve onlar hemen Tanrıya itaat ederek, Hristiyanlığı kabul ettiler Böylece yaşam biçimlerini huzurlu bir yola sokmuş oldular ve daha sonra düşmana karşı sefere çıkıldığında, her zaman Romalıların yanında yer aldılar"
Bizanslı tarihçi Agathias'ın MS 6 yüzyılda tuttuğu notlara göre, Yunan mitolojisinin en eski destanlarından Argonautika'da yazanlara göre Yasun ve adamları, Altın Post'u alıp Yunanistan'a getirmek için Kolhis'e gelmişlerdi Yasun, Altın Post'un yanı sıra Kolhis prensesi Medea'yı da ülkesine kaçırmış ve onunla evlenmişti
"Lazlar büyük ve gururlu bir halktır ve onlar, oldukça önemli başka kavimlere hükmetmektedirler Kolkhidalıların antik isimlerine bağlı olmaları ile abartılı bir şekilde gurur duyuyorlar; muhtemelen kibirli tavırları da bu yüzdendir"
Prokopius Lazların, Roma İmparatorluğu’nun doğu sınırını korumaları karşılığında yarı bağımsız krallıklarında özgür bir hayat sürdüğünü bildirmekteydi
Bizans ile Persler arasındaki mücadelede oldukça yıpranan Lazlar, MS 7 yüzyılın sonlarında, Lazika'nın Arap işgaline uğramasıyla topraklarını terk ederek güneye inmek zorunda kalmışlardır Latinlerin 1204'te Kostantinopolis'i işgal etmeleriyle, Bizans kralı olan Kommenoslar Trabzon’a kaçıp yeni bir devlet kurdular Trabzon İmparatorluğu yönetiminde, Bizans yanlısı Yunanlar ile Kafkasyalıların konfederal yönetiminin desteklediği Lazlar arasında kıyasıya bir iktidar mücadelesi başladı Bunun üzerine Gürcü kraliçesi Tamarın desteğiyle, 1204'te Rize ve çevresinde "Théma Grand de Lazia" (Büyük Laz Ülkesi Eyaleti)sı kuruldu[43]

Osmanlı Devleti




Haritada 1792 yılında Lazların yaşadığı yerler için "Lazes" (Lazlar) olarak yazmaktadır


Lazların Bizanslılarla olan mücâdelesi, 1453'te Osmanlıların Bizans İmparatorluğuna son vermeleri ile bitti 2 Mehmet, Karadenizi bir Osmanlı gölü hâline getirmek istiyordu Tahta çıkar çıkmaz, 1451'de Doğu Karadeniz kıyılarına 50 kadar kadırga gönderdi Batum civarı ve Sohum'da etkinlik kurarak, bu bölgelerde yaşayan Abhaz-Abazaları, Megrel-Lazları ve Gürcüleri yönetimi altına almaya başladı Böylece Trabzon İmparatorluğu doğusundan kuşatılmış oldu Soçi'den başlayan, Kuzeybatıya doğru Karadeniz kıyıları ise, Kırım Hanlığının kontrolü altındaydı Trabzon'un doğu kesimlerinde bugün olduğu gibi o zamanda yaşayan Lazlar ise, Trabzon İmparatorluğu yönetimi altında ancak "Rum" yönetimiyle çatışma içindeydi Lazlar, bir anlamda Trabzon İmparatorluğunu ele geçirmek isteyen Osmanlıların müttefiği durumundaydı 1461'de Osmanlıların Trabzon İmparatorluğunu ele geçirmeleriyle birlikte Lazlar da Osmanlı yönetimine girmeye başladılar
1519'da Trabzon, Batum'un da dâhil edilmesiyle ayrı bir eyâlet hâline getirildi Bu bölgeyi 1640'ta dolaşmış olan Evliya Çelebi'ye göre, eyaletin beş sancağı şunlardı: Canik, Trabzon, Gönye, Aşağı Batumi ve Yukarı Batumi Lazistan'ın merkezi Gönye idi Kazaları ise, Atina (Pazar), Sumla, Viçe/Biçe ve Arhavi idi Osmanlı yönetimi, Güneydoğu Karadeniz Bölgesini yönetsel birimlere ayırdı Koch, 15 derebeyliği sayar: Atina (Pazar, iki), Bulep, Ardeşen, Viçe, Kapiste, Arhavi, Kise, Hopa, Makriali, Gönye, Batumi, Maradit, Perlevan ve Çat derebeylikleri 1851'de Acara çevresi, Aşağı Guria ile birlikte, kurulmuş olan Lazistan Sancağı'na bağlandı 1877-1878 ("93") Osmanlı-Rus savaşları sonucu Batum'un Rusların eline geçmesiyle, Lazistan Sancağı'nın merkezi Rize'ye taşındı

Türkiye Cumhuriyeti



İki Laz erkek kardeş mimarın yaptığı Batum Orta Camii


1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonucunda, yerlisi oldukları bölgelerin ve Batumi'nin Rusların eline geçmesinden sonra, Müslüman Lazların bir kısmı Osmanlı topraklarına kitlesel olarak göç etti ve İzmit Sancağı içinde bulunan bölgelere yerleştirildiler Osmanlı-Rus savaşlarında Laz gönüllüler Ruslara karşı Osmanlıların safında savaşmışlardı 16 Mart 1921 Moskova Antlaşması üzerine de bir kısım Müslüman Laz yine Türkiye'ye göç etmek zorunda kalmıştır

Lazların, küçük kayıklarıyla olan denizcilik faaliyetleri, Türkiye'nin Kurtuluş Savaşı sırasında oldukça önemli bir yere sahiptir Büyük miktarda silâh ve mühimmat Batumi'den Samsun'a Laz takalarıyla getirildi Lazlar da, diğer Osmanlı tebaaları gibi, Cumhuriyetin kurulmasında fedekârlıklarda bulundular, emek verdiler
1920'de, Doktor Abidin Bey (Atak), Esat Bey (Özoğuz), İbrahim Şevki Bey, Necati Bey (Memişoğlu),mehmet bey(mollamehmetoğlu) Osman BeyZiya Hurşit Bey, Lazistan milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne katıldılar (Özgen) ve
1924'te etnik isim çağdıştıran yer isimlerinin kullanımı yasaklanması ile Lazistan sancağı lağvedilip, Artvin ve Rize illeri kuruldu

Kültür

Osmanlı döneminde Lazistan sancağındaki insanlar inşaat ustalığıyla ünlü olup sanatlarını 1917 Ekim Devrimi'ne dek çalışmak amacıyla gittikleri Rusyaserenderler ve ahşap oyma sanatının icra edildiği yapıların ayakta kalabilmiş örneklerine bölgede hâlen rastlanmaktadır ve Anadolu'da icra etmekteydiler Kesme taş veya tamamen ahşap malzemeden yapılan (ahşap-çatma) geleneksel Laz evleri, kışlık tahılı saklamak amacıyla kullanılan




Laz mimar Arsukidze'nin sağ eline mâl olan Svetitskhoveli Katedrali


Lazlar arasından çok büyük mimarlar çıkmış ve birçok dinî yapılar yapmışlardırDoğu'nun en eski ve en önemli yapılarından olan Svetitskhoveli Katedrali'ni Laz kökenli Kostantin Arsukidze yapmıştırModern Gürcü yazar Konstantine Gamsahurdia'nın "Didostatis Konstantines Marcvena (Büyük Usta Konstantin'in Sağ Eli) eserinde Laz mimar Konstantin Arsukidze'nin bu muhteşem katedrali nasıl yaptığı ve bu uğurda Gürcü Bagration George I, Laz ustanın böyle bir eseri başka yerde yapamaması için sağ elinin kesildiğini romanlaştırmıştır
Bunun dışında Acara beyi olan Aslan Beg Himsiaşvili tarafından 1886 yılında, 2 Laz kardeşe yaptırılan Batum'un günümüzdeki tek faal camisi olan Orta Cami de sıradışı ve renkli süslemeleriyle Laz mimarisini yansıtmaktadır

Yakın zamana değin gerçekleştirilen, şekil, büyüklük ve kullanım amacına göre hentskeli, kalati, gudeli olarak adlandırılan sepet örme sanatı da günümüzde terkedilmek üzeredir
Geleneksel Laz mutfağının temel besin ögeleri Trabzon ve Rize'de günümüzde olduğu gibi mısır, karalahana ve hamsi olmakla birlikte geleneksel pişirme teknikleri ve pek çok özgün yemek değişen yaşam koşulları sebebiyle terkedilmiştir

Müzik ve halk dansları

Laz Müziği





Tulum(guda) çalan bir Laz


Laz müziğinin geçmişi çok kadim zamanlara dayanmaktadır Kolhis’den günümüze değin ulaşan süreç içinde bir çok kültürden ve medeniyetten etkilenerek çeşitlilik kazanmıştır Laz Müziği, temelde insan sesine dayanır Günümüz Laz müziğini coğrafî olarak Gürcistan(Kafkasya) ve Türkiye(Doğu Karadeniz) olarak iki kısımda incelemek mümkündür
Lazlar, müzik için ǩaide (კაიდე) kelimesini kullanmaktadırlar Lazca yazı dili gelişmemiş olduğundan Laz halk edebiyatı ürünü olan türküler sözlü ifade edilip aktarılır Geleneksel çalgılar olan kemençe ve tulum, Laz müziğinin icrasında -insan sesiyle beraber- temel rol oynarlar Tulum Lazların ulusal sazıdır Tuluma Lazca’da guda (გუდა) denilmektedir; Hopa ve Batumkavaldır Kavala Lazca’da p’ilili (პილილი) denilmektedir yöresinde ise ç’ip’oni(ჭიპონი) Kemençe de Lazlarla özdeşleşmiş bir halk çalgısıdır Kemençeye Lazca’da çemane(ჩემანე) denilmektedir; Hopa ve Batum’da ise ç’ilili (ჭილილი) Bir diğer önemli Laz halk çalgısı da
Laz şarkıları çoğunlukla sevda konusunu işler Bunda, Laz erkeklerinin eskiden beri ekonomik koşulların etkisi ile evlerini terk edip uzak diyarlara(Sovyet ülkeleri) iş aramaya ya da balıkçılık yapmaya gitmelerinin etkisi büyüktür


Laz insanın horona olan tutkusu ve horonun arkaik biçimi en iyi şekilde bir Laz deyişi ile özetlenebilir: Tambis moǩlimei ixoronams (Çalıya tutunup horon oynuyor) Hopa ve Borçka yörelerinde Kafkasik etkiler gözlenir Laz horon figürlerini açıklamak hiç de zor değildir Tüm hareketler yaşamın içerisinden alınır: deniz işçiliğinde yinelenen el-kol-ayak hareketleri Laz oyunlarının figürlerine yansımıştır
Geleneksel Laz halk danslarının yegane adı horondur Laz ve HemşinTrabzon horonlarından başlıca farkı horonlara sözlü iştirak edilmesi ve omuz silkme figürünün eksikliğidir Batum'da ise kabarık Karadeniz figürleri ile "horumi" ve "gandagana" denilen danslar yapılır Batum'da kemençe ve tulumun yanında, akordiyon ve doli de kullanlır horonlarının

Avcılık

Laz balıkçılar feluka adını verdikleri av kayıklarını kendileri inşa etmekte, ağlarını kendileri örmekteydi Laz balıkçılar zargana, hamsinin yanısıra çakmaklı tüfeklerle 1970'lere dek yağı için yunus balığı avlamışlardı
Lazlar aynı zamanda ağ kullanarak ya da atmaca evcilleştirerek kuş avlama sanatında da ustadırlar

Grup kimliği



Arhavi ilçe merkezinde Laz kadın ve erkeğini sembolize eden heykel


Etnik, tarihî, dilbilimsel ve antropolitik açıdan "Laz" kelimesiyle nitelendirilen halk günümüzde ana dili Lazca (Lazuri nena) olan ve batıda Rize ili Pazar ilçesinde Melyat De-resi’nden, doğuda Sarpi köyüne kadar Pazar (Atina), Ardeşen (Artaşeni), Çamlıhemşin (Vijadibi), Fındıklı (Vitze), Arhavi (Arkabi), Hopa (Xopa) ve Borçka ilçelerinde otoktan olarak, Sapanca, Akçakoca, Düzce, Yalova, Karamürsel, İzmit ve Gölcük kentlerinde 93 harbi (1877 Osmanlı-Rus savaşı) muhacirleri ve Batum civarında olarak yaşayan bir halk topluluğudur

Bunun yanısıra na dili Karadeniz Türkçesi olan Giresun, Doğu Trabzon ve Rize’nin batı sahilinde yaşayan halk topluluğu da kendini "Laz" olarak addetmektedirAncak bunlar yöresel Türkçe üzerine yapılan araştırmalarda Laz Dilinin (Lazuri nena) dolayısıyla Kafkas gırtlağının Türkçe konuşulan Batı Rize ve Trabzon’u, hatta daha da batısını etkilediğini göstermiştir[47]17 yüzyıldan sonra İslamla Türkleşen Lazlar da dillerini unutmalarında karşın "Laz" kimliğine sahip çıkmışlardıBu da etnik Lazlarla onların karıştırılmasına yol açmıştır

Ayrıca Türkiye-Yunanistan Nüfus Mübadelesi ile 1923 ve 1924 yılları arasında Yunanistan'a göç eden Pontus Rumlarına yerel halk giyiniş, kültür ve lehçe farkından dolayı Lazoi(Laz) demiştir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.