Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
kuveyt, savaşı

Kuveyt Savaşı

Eski 05-01-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Kuveyt Savaşı



2 Ağustos 1990 tarihinde Irak birlikleri, Kuveyt sınırını geçerek bir anda bu ülkeyi işgal ettiler Askeri ve toprak olarak küçük, zengin petrol kaynakları açısından büyük olan bu ülkenin yönetimini elinde bulunduran Şeyh Ahmed El-Sabah ise çareyi ülkeyi zırhlı arabası ile terk ederek Suudi Arabistan'a kaçmakta buldu



2 Ağustos 1990 tarihinde Irak birlikleri, Kuveyt sınırını geçerek bir anda bu ülkeyi işgal ettiler Askeri ve toprak olarak küçük, zengin petrol kaynakları açısından büyük olan bu ülkenin yönetimini elinde bulunduran Şeyh Ahmed El-Sabah ise çareyi ülkeyi zırhlı arabası ile terk ederek Suudi Arabistan'a kaçmakta buldu

Irak kuvvetleri, Kuveyt Radyosu'na girdiği sırada radyo canlı yayındaydı ve dünyadan yardım isteyen yayın yapıyordu Irak'ın bu ani işgali, tüm dünyada şok etkisi yarattı Birleşmiş Milletler Konseyi acilen toplandı Bir tek Yemen'in çekimser kaldığı oylamanın ardından Irak kuvvetlerinin derhal geri çekilmesi yönünde uyarı kararı alındığı açıklandı

Dönemin ABD Başkanı George Bush, Irak'ın Kuveyt'ten çekilmemesi durumunda askeri müdahaleden yana tavrını koydu ve Irak'ın bu girişimi sonrasında en kısa sürede bütün güçlerini geri çekmemesi durumunda "Askeri müdahele dair her türlü yaptırımı düşündüklerini" açıkladı

Irak'ın işgaline tek tepki gösteren büyük ülke ABD olmadı Rusya ve Çin'de Irak'ın kuvvetlerini geri çekmesi gerektiği uyarısında bulundular Irak'ın bu girişimi, ilk bakışta çok meydan okuyan ve cüretkar bir tavır gibi göründüğü için korku salmadı değil

Irak, dünya daha işgal şokunu yaşarken Kuveyt'in kendilerinin bir eyaleti olacağını ve bölgeye gerçek devrimi getireceğini açıkladı Bütün bu gelişmeleri planlayan ve yöneten bir tek kişi vardı O da tabii ki Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin idi

Gelişmeler Ortadoğu'daki birçok ülkeyi germişti Türkiye dahil birçok ülke ne olacak diye beklerken bir yandan birliklerini alarma geçirdi Ancak gelişmelerden en çok rahatsız olan ülke İsrail'di İsrail, derhal harekete geçerek endişesini belirtiyor, duruma derhal müdahele edilmemesi halinde 1930'lı yıllarda Avrupa'da yaşananların tekrarının olabileceği uyarısında bulunuyordu

Dönemin İsrail Dışişleri bakanı Moshe Arens, uluslararası çevrelerin Saddam Hüseyin'in bu tarz sertliklerine müsamaha gösterilmesi durumunda devam edeceği kaygısını açıklıyordu

Irak'ın bu hareketi, sadece uluslararası bir ihlal değildi Küçük bir ülkenin işgalinin bu kadar rahatsızlık yaratmasının daha önemli bir sebebi vardı: Petrol Kuveyt, dünyanın en büyük petrol üreticilerinden biri idi Ve herkes Saddam'ın bu işgalinin ardındaki gerçeğin onun bu petrollerde gözünün olduğunu biliyordu Bu maddi gelir dışında aynı zamanda dünya çapında güç demekti Saddam Hüseyin'in de asıl sahip olmak istediği buydu

Bu gerçeğin doğrultusunda hareket eden ABD'nin Devlet Başkanı George Bush, işgalden 4 gün sonra TV'den halka hitaben yaptığı konuşmasında "Bu durumun ABD için gelecekte ekonomik getirisinin yıkıcı olacağını ve uzun vadede dünyayı olumsuz etkileyeceğine" dikkat çekti 6 Ağustos 1990 tarihinde bu bakış açısında hareket eden BM, konu ile ilgili olarak ikinci tasarıyı onayladı ve Irak'ın sözkonusu eylemine son verene kadar yaptırım uygulayacağını karara bağladı (Bu tasarı 11 yıldan beri yürürlükte)

1991'in Ocak ayında uluslararası gücün, Saddam Hüseyin'i ve kuvvetlerini Kuveyt'ten çıkarmak için güç kullanacakları kesinleşmişti Artık savaşın başlaması an nmeselesi idi Saddam'a tanınan süre, 15 Ocak'ta doluyordu Bu atmosferde verilen süreden 10 gün kadar önce dönemin Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Perez de Cuellar, Saddam'ı kararından vazgeçirmek için son kez uyarmak amaçlı bir görüşme yaptı Ancak bu görüşme, sadece Saddam Hüseyin'in kararından döndüremedi 9 Ocak'ta ise ABD Sözcüsü James Baker ile Irak Dışişleri Bakanı Tarık Aziz arasındaki görüşmede başarısızlıkla sonuçlandı 12 Ocak'ta Washington'da, ABD Senatosu "Savaş kararını" onayladı Ve süreç başladı

Irak diktatörü Saddam Hüseyin, küçük ülke Kuveyt'i işgal etmiş ve bütün uluslararası uyarılara rağmen buradan çıkmayacağını her fırsatta ifade etmişti Ona göre bütün bu uyarılar, kibirli batının bir gösterisi idi Ayrıca batılı ülkelerin kendisine bir müdahele etmesi durumunda Saddam Hüseyin'in Irak'ın gücünü gösterecekti

10 yıl önceydi ve bütün uyarıları kulak arkası eden Saddam Hüseyin'in, Irak'ın başkentine düşen ilk bomba, modern savaşın habercisi oluyordu Batılı ülkeler, Irak güçlerini Kuveyt'ten çıkarmak amacı ile yeni çağın üretimi ve harikası sayılabilecek bütün modern silahları, akıllı bombaları ve radara yakalanmayan uçakları ile Bağdat'ı vurmaya başladı

Batı, Saddam Hüseyin gibi düşünmüyor, savaşın yüksek teknolojili silahlar sayesinde kısa süreceği görüşünde birleşiyordu Tüm dünya bu arada hayretle ilk kez tanık olduğu birşeyden gözünü alamıyordu Bir TV kanalı, tüm dünyaya savaşı naklen yayınlıyordu İnsanlar naklen futbol müsabakası izler gibi körfez savaşını izliyor, Irak'a düşen bombaları, yerden havaya atılan binlerce uçaksavar mermisinin ışığına odaklanıyordu

Her zaman olduğu gibi kimi haberciler, bu kez de haberin tam kaynağına oturmuştu Peter Arnet, John Hollyman, Bernard Show gibi savaşı naklen anlatan muhabirler dünyanın bir anda tanıdığı isimler olmuştu

Çokuluslu güç, 16 Aralık saat 23:30'da harekete geçti ABD ve İngiliz uçak gemilerinden ateşlenen füzelerin ardından Suudi Arabistan'dan ve diğer bölgelerden kalkan uçaklar ve helikopterler, Irak'a ait bütün güçleri vurmaya başladı 'Çöl fırtınası' başlamıştı 24 saat içinde binden fazla uçak sorti yaptı Bağdat'ta yağmur gibi bomba yağıyordu Çoğu sivil binlerce insan hayatını kaybetmişti

Yoğun hava saldırısı tam 6 hafta sürmüştü Bunu 4 günlük kara harekatı izledi Bu savaşın sonunda dünyada savaş teknolojinin vardığı noktanın neler yapabileğine dair hiçbir kuşku kalmamıştı Birçok hedefin sadece bir savaş uçağı ile tahrip edilebileceğinin ispatlandığı bir çağ başlamıştı artık

ABD'ye ait F-15'ler, F-16'lar, F-22'ler Irak'a ait birçok askeri hedefi darmadağın etmişti Savaş sırasında ve sonrasında ise herkes radara yakalanmayan hayalet uçak F-117'i konuşuyordu 27 Şubat'ta ABD Başkanı George Bush, TV'ye çıktı ve zafere ulaştıklarını ilan etti Irak kuvvetleri mağlup olmuş ve eve dönüyorlardı
Saddam Hüseyin

Saddam Hüseyin, yirmi yılı aşkındır süredir 'devlet başkanlığı' yaptığı Irak'ın kaderine hükmediyordu Saddam liderliğinde Irak, komşusu İran'la uzun ve kanlı bir savaş yaşadı, diğer komşusu Kuveyt'i de işgal etti Irak, Arap dünyasının pek çok üyesiyle de sorunlu ilişkiler yaşadı Bu durum, biraz değişmekte olsa bile hala Irak'a yönelik şüpheler ve sakınma hali ortadan kalkmış değil

Saddam Hüseyin, sadece bölgesel dengelere ve komşularına yönelik bir 'tehdit' olmakla kalmadı Saddam, kurduğu müthiş baskıcı bir yönetim mekanizmasıyla kendisine muhalefet eden herkesi acımasızca susuturdu Saddam, iktidarını korumak için gerektiğinde herkesi harcayabildi Sürgünde yaşayan Iraklı eski bir diplomat, Saddam'ın 'yönetimi anlayışını' şöyle tanımlıyor: "Saddam, Bağdat'taki koltuğunu korumak için tüm ülkeyi feda edebilecek bir diktatör"

Körfez Savaşı'nın ardından uygulamaya konulan uluslararası ambargo nedeniyle Irak halkı müthiş bir sefalet içinde yaşıyor Yetersiz beslenme, ilaç sıkıntısı ve kötü yaşam koşulları nedeniyle, başta çocuklar olmak üzere, Irak halkı 'kırılıyor' Ama, ambargonun kalkması için kendisinden istenilen koşulları yerine getirmemekte direnen Saddam, hala savaşı kendilerinin kazandığını iddia ederek 'Arap dünyasının yeni çağ kahramanı' rolünü severek oynuyor Yönetime yakın olanlar 'rahat ama tedirgin'; 'sıradan Iraklı' ise 'aç ama yine de tedirgin' bir hayat sürüyor

1937 yılında Tikrit'te dünyaya gelen Saddam'ın siyasetle tanışıklığı, ilk gençlik günlerine kadar uzanıyor O günlerde kendini, Arap dünyasına egemen ulusçu-özgürlükçü ve anti emperyalist rüzgara kaptıran Saddam, genç yaşlarda Baas Partisi'ne katıldı 1956 yılında başarısız bir darbe girişiminde bulundu Monorşinin sona ermesinden ardından Başbakan Abdül Kerim Hassam'ı öldürmek için oluşturulan bir suikast örgütünün içinde önemli bir rol oynadı Ancak bu olay açığa çıktı ve Saddam ülke dışına kaçmak zorunda kaldı

1963 yılında Baas Partisi iktidara gelince, ülkesine geri döndü Bu sırada kuzeni Sacide ile evlendi; ikisi erkek, üçü kız, beş çocuğu oldu Ancak geçen yıllar Baas Partisi ile arasındaki farklılıklar derinleşmeye başladı Çatışmalar iyice sertleşince Saddam hapse atıldı

1968 yılında yapılan darbe, Saddam'ı da hapisen kurtardı Parti içinde hızla yükselen Saddam, taviz vermez kararlılığı ve sertliği sayesinde Baas'ın en önemli yapılarından olan Devrim Konseyi Kurulu'na girdi Zamanla konumunu iyice pekiştirdi ve Başkan Ahmed Hasan Bekri iktidarının perde arkasındaki asıl güç kaynağı oldu

1979 yılında ise bir darbeyle iktidara el koyarak 'perdeyi indirdi' İlk iş olarak da muhaliflerine karşı acımasız bir 'imha' kampanyası başlattı O tarihten bu yana Saddam iktidarını, güçlü bir istihbarat ağına dayanan baskıcı yöntemlere dayandırdı Sesini yükselteni öldürmekten hiç çekinmedi Bazen bu imha kampanyaları, Halepçe örneğinde olduğu gibi, tüm bir kente yönelik 'soykırım' haline de dönüştü

1980 yılında Saddam, kendisini Arap dünyasının liderliğine taşıyacak, Batı'nın gözünde de vazgeçilmez kılacak bir fırsat gördüğünü sandı İran'da İslam Devrimi bütün hızıyla sürmükteydi Humeyni rejiminin başta ABD olmak üzere Batı ile ilişkileri giderek kötüleşiyor, İran, 'devrim ihracı' politikasıyla tüm bölge için bir tehdit olarak algılanılyordu Saddam işte bu tesbite dayanarak İran'a savaş açtı

Hesapları, bu savaşta Batı'nın desteğini kolayca alacağına ve çalkantılı günler geçiren İran'ın fazla direnemeyeceğine dayanıyordu Savaşın ilk günlerinde Irak askerleri, önemli bir su bölgesi olan Şatt el Arab'ı ele geçirdi Ama İran, Saddam'ın tahmin ettiğinden daha dişli çıktı Ve 8 yıl süren savaş yüzbinlerce insanın ölümüne yol açtı İki ülkenin ekonomisi de tahrip oldu Savaş bittiğinde her iki taraf da başlanılan noktadaydı

Petrolün, gücünü elindeki tek güç olduğu için çok iyi bilen Saddam, İran Savaşı'ndan umduğu kazancı elde edemeyince gözünü Kuveyt'e çevirdi 2 Ağustos 1990 yılında Saddam'ın birlikleri Kuveyti işgal etti Kuveyt'in işgaliyle telaşlanan diğer Körfez ülkeleri Batı'ya iyice yanaştı Suudi Arabistan toprakları çok uluslu güce açıldı Saddam'ı geri çekilmeye ikna etmek için yürütülen çabalar da sonuçsuz kalınca, 17 Ocak'ta savaş başladı Saddam'ın savaşı 'bütün savaşların anası' olarak niteledi Hala da öyle niteliyor ve her fırsatta 'zaferin kendine ait olduğunu' söylüyor Fatura ise hala Irak halkına çıkıyor

Şüphesiz Kuveytliler için en değerli kayıplar ise yakınları idi Birçok Kuveytli aile, işgal süresinde yakınlarının Irak askerleri tarafından infaz edildiğine tanık oldu Ancak bazı kayıplar var ki hala akibeti belirsiz Birçok aile, savaş sırasında kaybolan Iraklı askerlerden kaçan ya da Irak kuvvetlerince yakalanan yakınlarının yaşadığına inanıyor; en azından ne olduğunu bilmek istiyor Ancak bu konu onlar için 11 yıldır sürmekte olan bir muamma Nedeni ise Irak'ın bu duruma resmi yaklaşım tarzı Irak'a göre bu insanlar savaş sırasında öldüler

Ayrıca Irak, bin civarında Iraklının Kuveyt hapishanelerinde olduğunu iddia ediyor Ancak Kuveyt'te savaş sırasında kaybolan ve akibetinden hala haber alınamayan 600'den fazla insan var Bu insanların bulunması için Kuveytin merkezinde bir ulusal komite kurulmuş durumda Bu komitenin Başkanlığını yapan Dr Ali Şahin, Irak'ın iddialarının aksine bazı kayıpların Bağdat'ta görüldüğünü ifade ediyor

Şahin, aynı zamanda bu kişiler ile ilgili tuttukları dosyaları göstermeye yanaşmadığını açıklıyor Bu duruma yardım etmek amacı ile Kızılhac Örgütü devreye girdi ve iki ülke arasında özellikle Irak'ta iyi niyetli çalışmalarda bulunmak üzere girişimlerde bulundu Kuveyt'teki aramaları sonucunda toplam 40 Iraklıyı Kuveyt hapishanelerinde olduğunu belirleyen ve bunlarında sıradan suçlular olduğu için orada bulunduğunu açıklayan Kızılhaç'a, Irak yardımcı olmayı ve kendi ülkesindeki arama çalışmalarını engelledi

İngiliz büyükelçisi Richard Muir, Irak'ın savaş sırasında kaybolan Kuveytlileri elinde kasten tuttuğuna ve bunun intikam amaçlı bir hareket olduğuna inandığını belirtiyor Muir, bu konu ile ilgili olarak birçok Iraklının daha insani konuları konuşurken anlamış gibi davranmadıklarının da altını çiziyor Büyükelçi, işgal döneminde birçok Kuveytli aile ve kişilerin Iraklılar tarafından götürüldüğünü ve bu insanlara ne olduğunun hala belirsizliğini koruduğunu ve bu durumun burada üzüntüye sebep oluduğunu" vurguluyor

Savaşın üzerinden 11 yıl geçmesine rağmen Kuveyt'te hala savaştan beri göremedikleri yakınlarını görmeyi uman insanlar var Ve bu insarların çoğunun yaşama amacı yakınlarına ne olduğunu belirlemek Belirsizliğin olumsuzluktan daha kötü olduğuna inanan insanlar, yakınlarına ne olduğunu öğrenene kadar mücadelelerinden vazgeçmeyeceklerini her fırsatta yineliyorlar

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.