Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Kitap Özetleri

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
beşe, çarık, hakkı, kamil, tek, yüzbaşı, özeti

Tek Çarık Yüzbaşı Özeti Hakkı Kamil Beşe

Eski 04-28-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Tek Çarık Yüzbaşı Özeti Hakkı Kamil Beşe



Romanın konusu:
Vatanını çok seven ve orduya tam kırk beş yıl hizmet ettikten sonra ,yüzbaşı olarak emekli olan bir adamın öyküsüdür

2 Romanın özeti:
Türk ordusunda uzun uzun yılların yıpratmadan,örselemeden bize kadar getirdiği taptaze bir gelenek var:İyi,çok,büyük şeyler yapmak,fakat yaptıkları ile asla öğünmemek! Bu sanki mukaddes bir töredirSanki asker ocağıda her Mehmetçiğe,her subay adayına ebcet ve fatiha(ilk ve son bilgi)olarak şu vecize öğretilir:
“Feda edilebilecek şeylerin sonuncusu hayattır;fakat,ey Türk askeri,şunu bil ki vatan uğrunda fedâ edebileceğin ilk değersiz şey hayatındır

Tek çarık yüzbaşı ; doksana merdiven dayayan,asker ocağına nefer olarak girip,yüzbaşı olarak çıkan ve orduya tam kırk beş yıl hizmet verdikten sonra emekli olna Geleyli yüzbaşı süleymen Karaca dırEmekli olduktan sonra köyünde oturup,torunlarını yetiştirirYüzbaşı gücü yettiği kadar köylüyüde yetiştirirBaşı sıkışan akıl danışmak için ona koşarYedi,sekiz köyün akıl hocasıdırBu köylerden hiçbirinin okulu yokken o,kapı kapı dükkan dükkan dolaşmış,para toplamış,malzeme toplamış,işçi toplamış ve Geley’in okulunu yaptırmıştır
Bir gün yüzbaşıyı görmeye memurlar gelir bunlar arasında,Kastamonu fidanlık müdürü Şevki Akalın,yüksek su mühendisi İbrahim Derin,Yüksek orman mühendisi Sait kantarel bulunur,bucak müdürü Nuri Tunçbilek ve bir de Celal Davut Arıbal vardırYüzbaşı kazaya gelen memurları birer ikişer evlendirerek kazaya bağlarYüzbaşı bu memurları ayak üstü türkü toplayan toy gençlere benzetirÇünkü ne söyleseler halkı samimiyetlerine inandıramazlar bu memurlar ve bundan da çok şikayetçi olurlar yüzbaşıyaYüzbaşı ise bu olaylar üstüne onlara bu benzetmeyi yapar ve bunu onların yüzlerine karşı söyler
Köylülerin böyle davranmalarının sebebi ise köylünün söze değil yapılan işlere baktığıdıryüzbaşı bunların kuru sözlerden ziyade onlardan somut icraatlar beklemektedir ve ancak o zaman köylünün güveni oluşacaktırBir gün hep birlikte köy odasında otururlarken yüzbaşı bazı delikanlıların öleceği besbelli olna bir öküzü sapasağlam diye bir yuttaşa satıldığını öğrenir ve bu olaya gerçekten çok üzülürBu sırada delikanlılarda köy odasında oturmaktadırlar ve kendi aralarında birşeyler fısıldamaktadırlar

Bu arada falsoları ortaya çıkınca oradan savuşmak isterler Bu en az, onların kabahatleri yüzlerine vurulduğu zaman utanç duyacak bir ahlak seviyesinde olduklarını, vicdanlarının henüz korkulacak derecede kararmadığını gösterir Sonra delikanlıların çok üzüldüğünü ve vicdanlarının azap içinde olduğunu fark eden yüzbaşı onlara ve bir nevi herkese bir ders olsun diye onlara Fatih devrindeki ecdadımızın nefis bir menkıbesini anlatırmenkıbe şöyledir:bundan dört yüz doksan iki yıl önce İstanbul’u alan Fatih Sultan Mehmet , fethin ertesi günü Bizans hapishane ve zindanlarında bulunanların salıverilmesini emrederEmri yerine getiren memurlar saray bahçesinde yeraltı zindanında saçı sakalı birbirine karışmış,yaşlı başlı iki adama rastlarlar bunlar hiçte suç işlemişe benzemezlermemurlar bunların ne zaman,niçin ve kim tarafından zindana atıldıklarını sorarlaradamlardan biride kendilerinin bir zamanlar padişahın nedimlerinden olduklarını,memleketin gidişatını ve halini beğenmediklerini ve bu halin böyle devam etmesi durumunda devletin inkıraz bulacağını imparatora söylediklerini anlatırİmparatorunda bunlardan bıkmış olup ve gazaba gelerek kendilerini zindana attırdığını söylerŞimdi ise imparatoru görüp sözlerinin doğru çıktığını kanıtlamak isterlerFilozofların bu sözleri ta Fatih’in kulağına kadar giderFatih bu adamalrı yanına çağırtır ve görmek ister,adamlar Fatihe de aynı cevabı verirlerBunun üzerine Fatihin emriyle filozoflar hamama götürülür,temizce yıkanıp,giydirilip tekrar padişahın huzuruna çıkarılırlarFatih bunlara:” madem bir devletin inkıraz alametlerini görüyorsunuz;gidin,benim memleketimi baştan başa gezinOnda da inkıraz alametleri görüp görmediğinizi gelip bana söyleyin” der ve onlara bir kese altın uzatır filozofların bütün bu olanların üzerine derin bir şaşkınlıkla bursanın yolunu tutarlar
“Anasının öldüğü gün vazifeye gelmeyen hakim”
Adamlar Bursa’da halkın namus ve doğrulukla işlerine, güçlerine devam ettiklerini , ibadet zamanlarında da camilerin dolup taşdığını görüp memnun kaldılar Ardından da bir de mahkemeleri görelim derler Hakimin huzurunda iki kişi vardır Davacı diyordu ki:
Hakim efendi, ben bu adamdan bin kuruşa bir at satın aldım At özürlü çıktı,çevirdim Geri alma teklifini kabul etmediğini bildirdi Bu defa hakim davacıya dönerek:
Peki madem bu adam atı geriye almadı; niçin hakime başvurup hayvanın gerş verilmesine hükmetmesini hemen istemedin dedi Davacı ise;hakimin makamına geldiğini, ancak onu bulamadığını söyler Hatta hakimin muhzırınında buna şahit olduğunu da söyler Hakim davacıya hak verir Hakim ogün validesinin öldüğünü ve ona karşı son vazifesini yerine getirmek için cenazesiyle mezarına kadar gittiği için makamında olmadığını söyler ve cebinden kesesini çıkartarak:
“Şu halde bu bin kuruşu ödemek bana düşüyor” diyerek parayı davacıya öder ve filozoflar bunun gibi bir kaç olaya da şahit olduktan sonra Fatih’in huzuruna çıkarak:
Padişahım dediler:”halkınızda bu ruh temizliği ve asalet, mahkemelerinizde bu adalet oldukça, korkmayınız,memleketiniz inkıraz bulmak şöyle dursun genişleyecek ve yükselecektir”Yüzbaşı bunları anlattıktan sonra Fatih’in İstanbul’u fethettiğinde yirmiki yaşında bir delikanlı olduğunu tekrar hatırlatır ve bu menkıbelerden herkesin kıssadan hisse çıkarmasını isterHerkesin çocukları ne yapıp ne edip okula göndemelerini orda onlara yalnızca çeşitli bilgi verilmeyeceğini ve aynı zamanda da iyi ve sağlam bir ahlak kazanacaklarını söylerBu olay sonundada delikanlılar alacakları dersin hepsini zaten alırlar ve yaptıklarından da pişmanlık duyarlarbunlardan sonra memurlara gelince yüzbaşının da iknalarıyla hep birlikte köyü kalkındırmak için çare ararlar, ama köyün en büyük sorunu su sorunudurHayvanların dahi dili damağı su hasretiyle kuruyup kavrulan bu köylülerin bulanık su bile içlerini bulandıramaziçleri kinsiz, şiddetsiz, hassetsiz ve tertemizdirköylünün dizinde takati kalmamıştır, ama yüreğindeki güç ve umut olduğu gibi duruyordurbunu en güzel örneği ise üç ay içinde kısıtlı imkanlara rağmen yapılan okuldurBucak müdürü yapacaklarını programlaştırıp ve bunları imece usulü ile yaptıkları takdirde köyün dört beş yıl içinde kalkınabileceğine inanmaktadırDaha sonra bir dernek kurmaya karar verirler ve böylece köyün kalkınması daha kolay olacaktırDerneğe bir de isim bulamak lazım gelirilk önce derneğe “Araç köylerinin kalkınmasına yardım derneği”diyelim derlerFakat yüzbaşı bu ismin biraz uzun olduğunu söyler ve en iyisinin her kelimesinden birer ikişer harf almak suretiylekısa bir ad bulur”AKKAYA Derneği” artık bu derneğin yeni adıdırbundan sonrada hep beraber Akkayanın yolunu tutarlar

3 Romanın ana konusu:

Emekli olan bir yüzbaşı ve çevresine topladığı bir kaç memurla köylerini kalıkndırmak istemeleri ve bu uğurda sarfettikleri çabaları ve azimleriyle neler başardıklarını anlatmaktadır

4Kitaptaki olayların ve şahısların değerlendirilmesi:

Kastamonu fidan müdürü ,Şevki Akalın,Yüksek su mühendisi İbrahim derin yüzbaşı buna sucu ibrahim de derSucu İbrahim araçtan evlidirYüksek orman mühendisi Sait kantarel…işletmeci sait diye de biliniryüzbaşı onun gelmesiyle kazaya bet bereket geldiğini,fakir fukaranın ve tüccarın hem cebinin hemde yüzünün gülmeye başladığını ve Belediye kasalarının da para görmeye başladığını söylerCelal Davut Arıbal ise su döver bal çıkarırBirde Bucak müdürü Nuri Tunçbilek vardıryüzbaşı onu tam bir yüzbaşıya benzetirBölüğünün başında dimdik duran,karayağız,umut dolu,kartal yüzbaşıya…

5Kitap hakkında şahsi görüşler:

Gerek konu bakımından, gereksede yörenin ağzının kitap ta vurgulanışı bakımından sürükleyici bir kitapiçinde küçük hikayelerinde bulunması anlatımı iyice süsleyip,okuyucuya kitabı okurken büyük bir haz vermektedir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.