Canlıların Doğayla Etkileşimleri |
04-26-2009 | #1 |
Şengül Şirin
|
Canlıların Doğayla EtkileşimleriCANLILARIN DOĞAYLA ETKİLEŞİMLERİ A CANLILARDA BESLENME ŞEKİLLERİ Hücredeki besinlerin metabolizmada kullanılmasına beslenme denir Bütün canlılarda ortak olarak gerçekleşir Beslenme sırasında kullanılan su ve mineralleri bütün canlılar dışarıdan hazır olarak alırlar Organik yapıda olan protein, yağ, vitamin ve şekerlerin karşılanması canlılarda farklı şekillerde gerçekleşmektedir 1 Üretici Beslenme (Ototrofluk) Organik besin ihtiyacını fotosentez yaparak karşılamadır Hücrelerinde taşıdıkları klorofiller yardımıyla güneş enerjisini emerek organik besin yapılmasında kullanırlar Ürettikleri besinin bir kısmını yaşam olaylarında kullanırken bir kısmını da yedek olarak depolarlar Yeşil bitkiler, öglena, mavi yeşil alg ve bazı bakteriler bu gruba girerler 2 Tüketici Beslenme (Heterotrofluk) Organik besin ihtiyacını dışarıdan hazır alarak karşılanmasıdır Beslenme de kullandıkları kaynağa göre dört alt grubu bulunur a Otçul beslenme : Besin ihtiyacını bitkisel besinlerden karşılarlar Bitkilerin kök, gövde, yaprak, meyve ve tohumlarında depolanmış olan besinleri kullanırlar Ağız ve sindirim kanalları otların sindirimini sağlayacak şekilde farklılaşmıştır Ağızlarında azı dişlerin sayısı fazla olup yüzeyleri de genişlemiştir Sindirim kanalları otların selülozunu parçalayabilmek için etçillere oranla daha uzun yapıdadır At, inek, keçi, koyun, serçe, çekirge, kelebek, ağaç kakan bu gruba girer b Etçil beslenme : Besin ihtiyacını hayvansal kaynaklardan karşılarlar Hayvansal organizmaların vücudunda depolanmış olan besinleri kullanırlar Ağız ve sindirim kanalları etlerin parçalanmasını sağlayacak şekilde farklılaşmıştır Ağızlarında köpek ve kesici dişleri gelişmiş yapıdadır Sindirim kanalları otçullara göre daha kısa uzunluktadır Aslan, şahin, yılan, köpek balığı, kurbağa, akrep, bit, kurt, tilki, kartal, timsah bu gruba girer c Hem otçul hem etçil beslenme : Besin kaynağı olarak hayvansal ya da bitkisel kökenli organizmaları kullanırlar Ağız ve sindirim kanalları hem etçil hem otçul beslenecek şekilde farklılaşmıştır İnsan, ayı, kaplumbağa, evcil kedi ve köpek, karga, tavuk, fare ve bazı balıklar bu gruba girer d Çürükçül beslenme (Saprofitlik) : Besin ihtiyacını ölmüş canlıların vücutları ve sindirim atıklarını kullanarak karşılarlar Ağız ve sindirim kanalları yoktur Besinleri vücut dışında çürüterek sindirir ve emerler Çürükçül beslenen canlılar çoğunlukla toprak yüzeyinde ve içinde bulunurlar Çürütme faaliyeti sonucu çevrede bulunan canlı kalıntılarını ayrıştırarak toprağa karıştırırlar Böylece doğal temizlik sağlanır Toprağın mineral oranının artmasını sağlar Bakterilerin büyük bir kısmı, küf mantarları, şapkalı mantarlar ve maya mantarları bu gruba girer B FARKLI YAŞAMA ŞEKLİNE SAHİP CANLILAR Bazı canlılar tek başlarına besin ihtiyaçlarını karşılayamadıkları için başka canlılarla birlikte yaşarlar Bu şekilde iki farklı tür arasında beslenme yönüyle bir alış veriş etkileşimi gerçekleşir Canlılar arası beslenme etkileşiminin faydalı olup olmamasına göre üç farklı tipi bulunur 1 Mutualizm: Beraber yaşayan iki canlının birbirinden karşılıklı olarak faydalanmasıdır Mutalist yaşayan canlılar arasında karşılıklı madde değişimi yapılır İkisi birbirine bağlı olup ayrılmaları durumunda her ikisi de zarar görürİnsanlarla, bağırsaklarında yaşayan vitamin üreten bakteriler arasındaki ilişki--Otçul memelilerle selüloz sindirici bakteriler arasındaki ilişki--Yaban arıları ile çiçekler arasındaki ilişki--Mantarlarla su yosunları arasındaki ilişki---Baklagillerle azot bakterileri arasındaki ilişki 2 Kommensalizm: Beraber yaşayan iki canlıdan birinin yarar gördüğü, diğerinin etkilenmediği yaşama şeklidir Buradaki beraberlikte konak canlı etkilenmezken konuk, canlı konaktan besin alır Ayrılmaları durumunda konuğun yaşamı olumsuz etkilenirKöpek balıklarıyla vantuz(echeneis) balıkları arasındaki ilişki 3 Parazit Yaşama: Beraber yaşayan canlıların birinin yarar, diğerinin zarar gördüğü beraberliktir Konuk canlının beslenme ve sindirim yapıları gelişmediği için, tek başına yaşayamaz ve konak bir canlının vücudunu beslenmede kullanırParazit canlı vücut içinde ve organlarda bulunuyorsa iç parazitlik; vücut dışında bulunuyorsa dış parazitlik gerçekleşir Bit, pire, sivrisinek, yara mantarı, klorofilsiz bitkiler dış; tenya, bağırsak solucanı ve mikroplar iç parazitliğe örnektir C BESİN ZİNCİRİ Canlılar arası ilişkinin temelinde beslenme bulunur Canlı organizmalar organik besin ihtiyaçlarını karşılamak için kendisine uygun olan diğer organizmaların vücudunu kaynak olarak kullanırlar Üretici ve tüketici canlılar arasında bir zincirin halkaları şeklindeki beslenme ilişkisine besin zinciri denir Bütün canlıların kullandığı enerjinin temel kaynağı güneş enerjisi olup besin zinciri bu enerjinin canlıdan canlıya aktarılmasını sağlar Besin zincirleri fotosentez yapılmasıyla başlar ve artıkların çürütülmesiyle biter Besin zincirinin başında üreticiler bulunurken, diğer halkalarında tüketici özellikteki canlılar bulunur 1 halka - Üreticiler 2 halka - Otçullar 3 halka - Etçiller 4 halka - Yırtıcılar 5 halka - Çürükçüller (Fotosentezle organik besin üretirler, güneş enerjisini ilk olarak kullanırlar) (Üreticilerin depoladığı enerjiyi birinci derece tüketici olarak kullanırlar) (Üreticilerin depoladığı enerjiyi ikinci derece tüketici olarak kullanırlar) (Üreticilerin depoladığı enerjiyi üçüncü derece tüketici olarak kullanırlar) (Ölen canlıları ve kalıntılarını ayrıştırarak beslenirler Artan besin ve enerjinin fazlası, toprakta birikerek fosil yakıtların oluşmasına neden olur) D ENERJİ PİRAMİDİ Besin zincirinin her bir halkasındaki canlıların birey sayılarının karşılaştırılmasıyla enerji piramidi oluşur Bu nedenle enerji piramidinin ilk katında üreticiler ve son katında yırtıcı canlılar bulunur Çürükçüller herbir katla ilişki halindedir Enerji piramidinde, aşağıdan yukarıya doğru her kattaki; – Canlı sayısı azalır, – Tür sayısı azalır, – Toplam besin ve enerji miktarı azalır, – Vücutta biriken artık oranı artar, şeklinde değişmeler görülür Enerji piramidin her bir katındaki besin ve enerjinin bir kısmı canlının yaşamında kullanılırken depo edilen miktarı sonraki katlara aktarılır Besin Zinciri ve Enerji Piramidinin Bozulması Doğal ortamlardaki aşırı değerdeki olumsuz değişme ve gelişmeler ekosistemlerdeki canlı yaşamını ve düzenini bozar Salgın hastalıklar, aşırı avlanmalar, iklim şartlarının değişmesi, kuraklıklar, don, sel, deprem, fırtına, kimyasal - biyolojik ve nükleer kirlenmeler besin zincirinin işleyişini bozar NÜKLEİK ASİTLER Canlıların en küçük yapı taşları hücreler olup hücrede gerçekleşen bütün olayları çekirdek yönetir ve denetler Çekirdekteki bu görevi kromatin iplikleri yapar Çekirdekteki kromozomlar ile sitoplazmadaki elçilerine nükleik asitler denir İki çeşit nükleik asit bulunur • DNA : Çekirdekte bulunur ve hücreyi yönetir • RNA : Sitoplazmada bulunur ve DNA nın emirlerini sitoplazmaya taşır Nükleik asitlerin en küçük parçasına nükleotit denir Bir nükleotit organik baz, şeker ve fosfattan yapılır Nükleik asitler taşıdığı şekerlere, nükleotitler taşıdığı bazlara göre isimlendirilir Çok sayıda nükleotidin uç uca bağlarla eklenmesi sonucu nükleotit zincirleri oluşur A DNA (DEOKSİRİBO NÜKLEİK ASİT) • Kromozomların yapısında bulunur Hücrede yönetim ve kalıtımı sağlar • Yapısında A, G, S ve T nükleotitleri bulunur • İki nükleotit zincirinden oluşur • RNA ların üretimini ve sentezlenecek proteinlerin tipini belirler • Hücre bölünmesi sırasında eşlenerek sayısını artırır • İkili zincir sarmal yapıda kıvrılmış olarak bulunur • DNA nın belirli uzunluktaki parçalarına gen denir • DNA nın ikili zincirinde A ile T ve G ile S karşılıklı eşleşirler • A ile T arasında ikili (=) ve G ile S arasında üçlü (º) hidrojen bağı kurulur • Bu nedenle bir DNA da A ile T nin,G ile S nin sayıları birbirine eşittir Bir DNA da; Nükleotit sayısı = Şeker sayısı Nükleotit sayısı = Fosfat sayısı Nükleotit sayısı = Organik baz sayısı Adenin sayısı = Timin sayısı Guanin sayısı = Sitozin sayısı B RNA (RİBO NÜKLEİK ASİT) • Sitoplazma ve bazı organellerde bulunur • Hücredeki yönetimin sağlanmasında DNA ya elçilik görevi yapar • DNA nın emirlerini sitoplazmaya taşır Yapısında A, G, S ve U nükleotitlerini bulundurur • Tek zincirden oluşur Protein sentezinde görev yapar Yapısındaki nükleotit sayıları eşit değildir KALITIMIN ÖZELLİKLERİ Yeryüzünde bulunan bakteri, protist, mantar, bitki ve hayvanlar arasında benzer ve farklı özellikler bulunur Canlılık özellikleri bireylerin ortama uyum yapmasını sağlar Canlılarda bulunan ayırtedici özellikler çeşitliliğe neden olurlar Canlı çeşitliliğini çekirdekteki kalıtsal madde oluşturur Canlılarda çeşitliliğe neden olan her bir özelliğe karakter denir Sadece canlının yaşamını etkileyen karakterlere kalıtsal olmayan karakterler denir Vücut ağırlığı, organ eksikliği, konuşma şekli, saç uzunluğu kalıtsal olmayan karakterlerdi Nesilden nesile aktarılanlara da kalıtsal karakter denir Kan grupları, göz rengi, saç rengi, protein yapısı kalıtsal olan karakterlerdir Karakterlerin oluşmasını sağlayan DNA parçalarına gen denir Genler harflerle gösterilir Bir karakterin oluşması için anne ve babadan gelen 2 gen kullanılır 1 karakter = Anne geni + Baba geni Karakterlerin ortaya çıkmasında çok etkili olan genlere baskın (dominant) gen denir Dominant genler bulunduğu canlıda taşıdığı karakteri oluşturur Büyük harflerle gösterilir (A, B, C, D gibi) Siyah saç geni, koyu ten geni, siyah göz geni, uzun boy geni, A grubu geni gibi Karakterlerin ortaya çıkmasında etkili olmayan genlere çekinik (resesif) gen denir Çekinik genler baskın genler olmadığında taşıdığı karakterleri oluştururlar Küçük harflerle gösterilir (a, b, c, d gibi) Sarı saç geni, açık ten geni, yeşil göz geni, kısa boy geni, O grubu geni gibi Bir karakterin oluşmasında kullanılan genler birbirinin aynısı olursa karakterlere homozigot (saf) karakter denir (AA, BB, cc, dd …) Bir karakterin oluşmasında kullanılan genler birbirinden farklı olursa karakterlere heterozigot (melez) karakterler denir Canlı karakterlerin oluşmasında kullanılan genlerin her türlü özelliğine genotip denir Karakterin baskın ya da çekinik olması, saf ya da melez olması gibi Canlıdaki karakterlerin dış görünüşüne de fenotip denir Kan grubunun A, B olması, gözün siyah, yeşil olması gibi Karakterlerin yapı ve özelliklerini araştıran, karakterlerin nesilden nesile aktarılma kurallarını inceleyen bilime genetik denir Genetikle ilgili ilk çalışmaları Gregor Mendel yapmıştır Bezelyelerle yapılan ilk kalıtımsal çaprazlamalarla mendel yasaları oluşmuştur Mendel yasaları içerisinde; • Karakterlerin birleşmesi • Karakterlerin gizli kalması • Karakterlerin ayrılması maddeleri bulunurBezelyeler kolay yetişir, bir yılda bir kaç ürün verir, çok farklı karakterleri bulunur, karakterleri saftır ve kendi kendine yabancı tozlaşma yapmaz KARAKTERLERİN ÇAPRAZLANMASI Karakterlerin kalıtımı eşeyli üreyen canlılarda en iyi şekilde gözlenir Eşeyli üreme mekanizması kalıtımdaki çaprazlamaların oluşmasını sağlar Çaprazlamalarda üremenin karakter boyutu kullanılır Önce çaprazlanacak ata canlı karakterleri yazılır ve genotipleri belirlenir Mayoz benzeri yöntemle çaprazlanacak genler ayrılır Genler karşılıklı eşlenerek yeni karakterler oluşturulur KAN GRUBUNUN KALITIMI Kan gruplarının oluşmasında A geni, B geni ve 0 geni olmak üzere 3 çeşit gen etkili olur İnsanlar bu genlerden iki tanesini bulundururlar Bu genlerden A ve B birbirine karşı baskın olmayıp her ikiside 0 genine karşı baskındır Rh faktörünün oluşmasında Rh+ lik geni ve Rh– lik genleri etkilidir CİNSİYETE BAĞLI KARAKTERLERİN KALITIMI İnsan hücrelerinde 46 şar tane kromozom bulunur Bu kromozomların 44 tanesi vücut organlarının oluşmasını sağlar 2 tanesi de cinsiyet özelliklerinin oluşmasını sağlar Vücut kromozomları aynı özellikleri oluşturduğu için bütün insanlarda ortaktır Cinsiyet kromozomları X ve Y olarak 2 çeşittir 2n = 46 44 + XX (Dişi birey) 2n = 46 44 + XY (Erkek birey) X kromozomu üzerindeki gen bozulmaları sadece erkeklerde hastalık oluştururken, X kromozomu üzerindeki gen bozulmaları erkek ve dişilerde farklı oranlarda hastalık oluşturur Renk körlüğü ve hemofili hastalıkları kalıtsal olup X kromozomları üzerindeki çekinik genlerce (a) oluşturulabilir a-------- Çekinik, hastalık geni A -------Baskın, normallik geni XAXA ----------Normal dişi birey XAXa -------- Normal dişi birey (taşıyıcı) XaXa ---------- Hasta dişi birey XAY ---------- Normal erkek birey XaY -----------Hasta erkek birey Kırmızı ve yeşil renklerin algılanmaması şeklinde oluşan hastalığa renk körlüğü, kanın pıhtılaşmaması şeklinde oluşana da hemofililik denir KALITIM VE ÇEVRE ETKİLEŞMESİ Canlı organizmalar doğal çevrede yaşarlar Yaşamları çevre şartlarından sürekli etkilenir Çevreye uyum sağlayanlar yaşamlarını sürdürebilirken uyamıyanlar ölürler Canlı karakterlerini oluşturan genlerin yapı ve çalışması besin, su, sıcaklık, iklim, hava, hormon, nem gibi çevresel faktörlerden etkilenirler Çevre şartlarının etkisiyle genlerin sadece çalışma şeklinin değişmesine modifikasyon denir Kalıtsal olmayıp sadece bireyin kendi yaşamını etkiler • Çuha çiçeğinin düşük sıcaklıkta kırmızı, yüksek sıcaklıkta beyaz çiçek açması • İnsanda derinin ışık yoğunluğuna göre bronzlaşması • Dişi arılarda farklı besinlerle beslenmesi sonucu kraliçe ya da işçi arının oluşması • Çok kullanılan kasların gelişmesi • Aşırı besin tüketen insanların şişmanlaması • Sirke sineklerinde, ortam sıcaklığının yüksek ya da düşük olmasına göre kanatların düz ya da kıvrık olması Genlerin yapı ve çalışmasının bozulmasına mutasyon denir Mutasyon vücutta görülürse canlının yaşamını, üreme hücrelerinde oluşursa sonraki nesilleri etkiler Mutasyonlar sonucu kanser, doğumsal anormallikler, geri zekalılık gibi rahatsızlıklar oluşur Çevre şartlarının değişmesiyle oluşan eleyici dirence doğal seleksiyon denir Fırtına, kuraklık, yağışlar, yangınlar seleksiyona neden olabilir Canlı organizmaların seleksiyonlara karşı koyarak çevreye uyum sağlanmasına adaptasyon denir Adaptasyon canlının yaşadığı çevre şartlarına vücut olarak uyum yapmasını sağlar Kaktüslerin çöllerde yaşaması, penguenlerin kutuplarda yaşaması, balinaların sularda yaşaması, ekvator ayılarının koyu renkli olması gibi Milyonlarca yıllık süreçte canlıların değişim geçirerek yeni türleri oluşturmasına evrim denir Evrim olayı bir hipotez olup Lamark ve Darwin tarafından üzerinde görüş belirtilmiştir |
|