![]() |
İndirgenemez Kompleks Sistemler |
![]() |
![]() |
#1 |
Şengül Şirin
![]() |
![]() İndirgenemez Kompleks Sistemlern tek reaksiyonlar olsaydı, 11 - cis - retinal, cGMP ve sodyum iyonlarının kaynağı hemen tükenebilirdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() (**Açıklama sonu**) Gördüğünüz gibi gözümüz gerçektende hayali bile kurulamayacak derecede karmaşık kimyasal reaksiyonlar neticesinde görme işlemini gerçekleştirir ![]() ![]() ![]() İndirgenemez karmaşıklıktaki bu reaksiyonlar, göz için "Ya tamamıyla var olmalı yada hiç olmamalı" ilkesini ortaya koyar ![]() Alıntı ; " Darwin'in on dokuzuncu yüzyılda evrimin açıklayamadığını söylediği görme olayı ve gözün anatomik yapısı, gerçekten de evrimci bir mantıkla açıklanamaz ![]() ![]() ![]() (Behe ![]() ![]() ![]() Diğer alıntılar ; Richard Dawkins koyu bir evrimci olmasına karşın göz gibi aşırı kompleks bir organın ya aşamalı olarak evrimleşmek zorunda olduğunu yada mucizevi bir şekilde ortaya çıkması gerektiğini şöyle dile getiriyor ; " Elbette evrim her zaman aşamalı olarak gelişmez ![]() ![]() ![]() ![]() (River Out Of Eden/R ![]() ![]() Geroge Miklos, "Metazoaların Evrimi Esnasında Kompleks Organların Ortaya Çıkışı / (1993)" kitabında göz ve göz benzeri kompleks organların aşamalı olarak meydana gelmesi hususunda şunları söyler ; "O halde her tarafımızı kuşatmış bu evrim teorisi neyi tahmin ediyor? Rastgele mutasyon, seleksiyon katsayısı gibi bir avuç dolusu varsayım öne sürerek, zaman içinde gen frekanslarındaki değişikliklerinimi inceliyor ? ![]() Çukuru atlayarak geçtiğini söyleyen Charles Darwin'in göz konusunda söylediği sözleri şunlardır ; "Gözün odağını farklı uzaklıklara uydurması, içeri bırakılacak ışık tutarını ayarlaması, küresel ve renksel sapmayı (Abberation) düzeltmesi gibi eşsiz düzenlenişlerinin tümünün doğal seçmeyle oluşabildiğinin pek saçma göründüğünü açık yürekle itiraf ederim " (Charles Darwin/Türlerin kökeni/s ![]() Bu noktada hemen şunu belirtmek gerekir ki ilkel canlıların göz yapıları net olarak görme işlemini yerine getirmez, objeleri bulanık olarak görür ![]() ![]() ![]() - GÖZ KAMAŞTIRAN HAREKET MEKANİZMASI - Sitemizin "ilginç canlılar" sayfasında bir bakterinin kamçısının kesitine yer vermiştik ![]() ![]() ![]() Şimdi şeklimizi görelim ; ![]() Yapılan deneyler, hareket mekanizmasının kaynağının kamçnın tabanında yer aldığını göstermiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Böyle bir prensiple çalışan bir motorun çok karmaşık bir yapıda olması gerekir ve araştırılacak birçok yönü olduğu da kesindir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() (**Açıklama**) Bakteri kamçısı yaklaşık olarak 210 parça proteinden meydana gelmiştir, ancak bu yapının içerdiği karmaşıklık bizim tahminimizin çok üzerindedir ![]() ![]() ![]() Bu karmaşıklığın tüm sebepleri henüz bilinmemektedir ve daha fazla araştırma gerektirmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kısaca, biyokimyacılar kirpikçik ve kırbaç gibi görünürde basit olan yapıları incelemeye başladıkça, inanılmaz derecede bir karmaşıklıkla karşılaşmışlardır ![]() ![]() ![]() ![]() Komşumuz Darwin de giderek daha çok hata yapmaya başlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Evrimci yaklaşımla aşamalı bir gelişmeye ters düşen sistemlerin sayısı arttıkça, yeni bir açıklamaya ihtiyaç duyulmaktadır ![]() ![]() (**Açıklama sonu**) Alıntı ; "Bakteri kamçısı hakkında yaymlanmış profesyonel eserlerin geçmiş yıllar içinde sayıları binleri aşmıştır ve kirpikçiklerle ilgili konular oldukça zengindir ![]() ![]() ![]() ![]() " (Behe ![]() ![]() ![]() Bakteri kamçıları ile ilgili meşhur bir model vardır ![]() ![]() ![]() Cevaplanması gereken birinci soru, bakterinin ilk var olduğu zamanlarda nasıl olupta kompleks bir kamçıya sahip olduğudur ![]() ![]() ![]() İkinci problem ise kamçının sil gibi (her ne kadar sil ve kamçı birbirine benzesede) aşırı derece kompleks bir organele nasıl bir mekanizmayla evrimleştiğidir ![]() ![]() ![]() ![]() Bakteri kamçısı enerji kaynağı olarak H atomlarını (Otomobilin benzini yakması) kullanırken, siller ise enerji kaynağı olarak ATP yi (Kamyonun mazotu kullanması) kullanmaktadırlar ![]() ![]() ![]() Kısacası otomobili kendi halinde tesadüflerle bir Kamyona evrimleştiremezsiniz ![]() Alıntı ; " Flagellum olarak adlandırılan bakteri kamçısı, hücre zarına bağlı kıl'a benzer uzun bir tüycüktür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Fakat bakteri kamçısının, sillere benzer bir motor özelİiği bulunmamaktadır ![]() ![]() ![]() (Behe ![]() ![]() ![]() ![]() - PARMAĞIMIZA BATAN DİKEN ! - Elinize bir iğne alıp parmağınıza batırın ve damarlarınızdan akan kanın bir süre sonra pıhtılaştığını seyredin ![]() ![]() ![]() Charles Darwin de Galapagos adalarında gezerken eline batan diken yüzünden akan kanın ne gibi işlemler neticesinde pıhtılaştığını bilmiyordu ![]() ![]() Kan pıhtılaşması için " Uçuşa geçmek " deyimi oldukça yerinde olur ![]() ![]() (**Açıklama**) Vücut genellikle daha sonra kullanmak üzere aktif olmayan enzimleri depolar (enzimler kimyasal bir reaksiyonu harekete geçiren proteinlerdir, fibrinojenin kesilmesinde olduğu gibi) ![]() ![]() ![]() ![]() Bu strateji genellikle sindirimle ilgili enzimlerde kullanılmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Protrombin fibrinojeni keserek fibrine dönüştüremediğinden, protrombini harekete geçirecek bir mekanizmaya ihtiyaç vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Aktif durumdaki Stuart faktörü bile protrombini harekete geçirmeye yeterli değildir ![]() ![]() ![]() ![]() Yani, bu aşamada bir proenzimi aktifleştirebilmek için, iki ayrı proteine ihtiyaç duyulmaktadır ![]() ![]() ![]() Peki onu ne aktifleştirir? Trombin! Fakat trombin hatırlayacağmız gibi bu şelalede, proakselerinin durduğu yerden daha aşağıdadır ![]() ![]() ![]() ![]() Burada biraz geriye gitmemiz gerekir, çünkü hücrede oluşturulan protrombin, aktif durumdaki Stuart faktörü ve akselerin olmasına rağmen trombine dönüşmemektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Protrombinin değiştirilmesi bir kaza eseri değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hala pek fazla gelişme kaydettiğimiz söylenemez ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir hayvan yaralandığında, yaranın yakınındaki hücrelerin yüzeyinde "Hageman" faktörü denilen bir protein açığa çıkar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Doku faktörü genellikle hücrelerin kanla temas etmeyen dış kısımlarında bulunmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() (**Açıklama sonu**) Buraya kadar olan bölüm insanın başını döndürmektedir ![]() ![]() ![]() Buna bir örnek olarak Hemofili hastalarını verebiliriz ![]() ![]() ![]() Ancak daha macera sona ermedi ![]() ![]() ![]() ![]() Cesaretiniz kırılmadıysa okumaya devam edebilirsiniz ![]() Pıhtılaşmanın kontrol altına alınması ; (**Açıklama**) Pıhtılaşma bir kez başladığında, hayvanın sahip olduğu kanın tamamı katılaşana kadar pıhtılaşmasını engelleyecek faktörler nelerdir? Pıhtılaşma çeşitli nedenlerden dolayı sadece yaranın bulunduğu bölgeyi kapsar ![]() Öncelikle, antitrombin denilen plazma proteini aktif pıhtılaşma proteinlerine bağlanır ve onları aktif olmayacakları hale getirir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Eğer yara alan bölge bir darbe alırsa, pıhtı kolayca zarar görebilir ve kanama tekrar başlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() (**Açıklama sonu**) Bütün bu maceraların anlamı nedir ? Bu maceraların anlamı, sizin gençlik zamanlarınızda top oynarken dizinizi yaralamanıza rağmen hayatta kalmanızda yatar ![]() Bu ultra kompleks sistemin aşamalı bir evrim süreci ile meydana gelmesi mümkün olabilirmi? Amerikada yayınlanan "Trombosis and Haemostatis" isimli bir dergide Profesör Russel Doolittle, kanın pıhtılaşma reaksiyonları ile ilgili uzun araştırmalar sonucunda (daha doğrusu uzun bir düşünme sürecinden sonra) bir makale yayınlamıştır ![]() ![]() ''Bu kompleks ve hassasiyetle dengelenen süreç nasıl evrimleşmiş olabilir? Paradoks burada yatıyor, eğer her protein bir başka proteinin aktivasyonuna bağlı ise, bu sistem nasıl meydana gelmiştir? Bu düzen tamamıyla oluşmadan bu sistemin parçaları ne işe yarayabilirdi ? Biyokimya Prf ![]() " Eğer pıhtılaşma reaksiyonlarını kontrol altına alan ikinci bir kontrol mekanizma olmasaydı, canlının kanı son damlasına kadar pıhtılaşacaktı ![]() ![]() Aşamalı bir evrim süreci ile meydana gelememesinin nedeni, zincirleme reaksiyonları tetikleyen faktörlerin çok fazla sayıda olması ve her birinin tesadüfi mutasyonlarla meydana gelme olasılığının çok düşük olmasıdır ![]() Pıhtılaşma reaksiyonlarının herhangi bir noktasına gidelim ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ancak bir proteinin tesadüflerle meydana gelmesi neredeyse imkansızdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Durum göründüğünden daha vahimdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tek bir şart vardır o da, tesadüfen meydana gelen astronomik sayıda yararlı mutasyonlarla her bir faktörün aniden ortaya çıkmasıdır ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : İndirgenemez Kompleks Sistemler |
![]() |
![]() |
#2 |
Şengül Şirin
![]() |
![]() Cevap : İndirgenemez Kompleks Sistemlerr faktörün, sırası geldiğinde mutasyona uğrayan bir gen tarafından meydana getirilen doğru yapıya sahip kesici enzimlerle aktif hale getirldiğidir ![]() ![]() ![]() ![]() Aşırı derecede kompleks bütün biyolojik sistemler için aynı yol izlenmektedir ![]() ![]() ![]() Sonuç ; Bu aşırı derecede kompleks sistemin evrimsel bir süreç içerisinde aşama aşama meydana gelmesi imkansızdır ![]() Buna pek şaşırmamak gerekir ![]() Caddenin ortasında bir otomobil durduğunu varsayın ![]() ![]() Biyolojik sistemler bir otomobilin yapısından çok daha karmaşıktır ![]() ![]() - KİTAPLARIMIZDAKİ NÜKLEOTİDLER - Lise ve ortaokul kitaplarında hücrenin yapısını en genel manasıyla okumuşuzdur ![]() ![]() ![]() Biliyoruzki AMP ler hücrenin sitoplazmasındaki sayısız enzimlerin yardımıyla üretilirler ve daha sonra DNA veya RNA replikasyonunda yapı taşı olarak kullanılırlar ![]() ![]() Bazı bilim adamları, ilkel çorbada RNA nın kendini kopyalanması (her nasıl olduysa) için nükleotidlerin ortamda "tesadüflerle" meydana geldiğini söylerler (zaten başka bir seçenek yoktur) ![]() Tesadüfen ilkel çorbada var olduğu ileri sürülen meşhur nükleotidlerimizin hücrede nasıl sentez edildiğini öğrenmek istermisiniz ? Eğer kan pıhtılaşması ve savunma mekanizması yazılarını anlamak için insan üstü bir gayret sarfetmiş iseniz (ve hala netleştiremediyseniz), bu bölüme yanlızca bir göz gezdirmeniz tavsiye olunur ![]() Sıkı durun ! Şu an vücudunuzdaki 70 trilyon hücreden yanlızca 1 tanesinin içerisinde "Adenin nükleotidi" sentezi başlıyor ; (**Açıklama**) Bir ev inşaatı yapacaksanız enerjiye ihtiyacınız vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir evin yapımı nasıl temelden başlarsa, AMP sentezi de temelden başlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İlk noktada F harfine bağlı bir azot atomu bağlanmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Biyokimya kitaplarından birisi, ilkel çorbada ortaya çıkacak olan bu sorunu şöyle dile getirmektedir ; " Format ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu alntıda gördüldüğü gibi format, solüsyon içinde yüzen bir madde değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Fakat bu gerçekleşmez, çünkü kılavuz enzimler her aşamayı yönlendirerek doğru ürünlerin elde edilmesini sağlarlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() (**Açıklama sonu**) Ne yazıkki derin bir nefes alamayacaksınız çünki buraya kadar olan kısım AMP üretiminin ilk basamağıydı ![]() ![]() ![]() Devam edelim (Gücümüzün yettiği kadar !) (**Açıklama**) Bir AMP molekülünün inşaası için bir sonraki aşama, son aşamadaki uygulamanın benzeridir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir kutu sodayı çalkalayıp kapağını açtığınızda, genellikle dışarı püsküren sıvı bizi ıslatır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sonuçta ortaya, yarı tamamlanmış Aracı - 10 molekülü çıkar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Aracı - 12, aslında IMP adında bir nükleotiddir ve bazı biyomoleküllerde kullanılır (örneğin, belli bir protein sentezinde kullanılan RNA, bir miktar IMP içermektedir) ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() (**Açıklama sonu**) Nihayet bitti ; Sonunda elimizde bir AMP bulunmaktadır ![]() ![]() Bütün bu maceranın sonucunda öğrendiğimiz gerçek şudur ; Bu sistemin tesadüfen ilkel çorbadan sıyrılmasını düşünmek, masallar diyarına yolculuk etmek demektir ![]() ![]() AMP ve daha sonraki aşamalarda tesadüfen ATP oluşumunun ne derece imkansız olduğu, bir paragrafta şu şekilde dile getirilir ; " Stanley Miller, basit moleküllerden adenin sentezlenmesinin kolaylığından oldukça etkilenmişti, fakat hücre böyle basit sentezlerden kaçınır ![]() Aslında (resmi kimyasal isimleriyle) "Riboz - 5 - fosfat", glutamin, aspartik asit, glisin, N(lO)-formyl- THF, karbondioksit ve ATP ile GTP gibi enerji paketleri, AMP sentezinde kullanılan moleküllerin tamamı suda çözünerek eritilirse, ve çok uzun bir süre bu karışım bekletilirse (binlerce veya milyonlarca yıl) hiçbir zaman bir AMP elde edilemez ! Eğer Stanley Miller bunları karıştırıp yine bekleseydi, sanırım büyük bir hayal kırıklığına uğrardı ![]() ("İlkel Şartlarda Adenin sentez Mekanizmaları"/Oro,J-1961/s ![]() ![]() ![]() ![]() İstanbul'dan Ankara'ya gitmek için yalnızca ayakkabıya ihtiyacımız vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Buradaki önemli nokta şudur ; AMP ve ATP, laboratuvarlarda özel sentezleme metodlarıyla elde edilebilseler de, bu yöntemler hiçbir zaman ayakkabılardan roketlere giden biyolojik yolu ilkel çorbalar ile açıklayamaz ![]() İlkel Çorbadaki Meşhur Reaksiyonlarımız A --> B --> C --> D Efsanelerine Dair ; A bileşiğinin, B ve C aracıları tarafından D bileşiğine dönüştürüldüğü bir metabolizma sentezi olarak düşünün ![]() Eğer A, B ve C hücre için gerekli olan bileşiklerse, ve aynı zamanda B, C veya D başlangıçtan itibaren gerekli değilse, bu durumda yavaş bir gelişmeyi normal karşılayabilirdik ![]() ![]() ![]() ![]() Ne var ki, D maddesinin en başından itibaren gerekli olduğunu düşünelim ![]() ![]() ![]() ![]() Zaten Darwin'in evrim teorisinin ana problemi de burada yatıyor ![]() Eğer hücre AMP molekülüne ihtiyaç duyuyorsa, bu durumda Aracı - 3,4 veya 5'i üretmesinin ne anlamı olabilir? Aracı maddelerin bir işe yaramadığı metabolizma olaylarının varlığı, Darwin'in evrim teorisine bir meydan okumadır ! ![]() ![]() "AMP molekülü hayatın sürekliliği için gereklidir ![]() ![]() Thomas Creighton adında bir bilim adamı bu paradoksu şu şekilde dile getirir ![]() "Aminoasitlerin, nükleotidlerin, şekerlerin, ve bunu gibi yapıtaşlarının biyosentez yöntemlerinden bahsedilirken evrimciler bunların zaten ortamda bulunduğunu varsayarak hareket ederler ![]() ![]() (Creighton, T ![]() ![]() Dr ![]() "A ve B ile diğerlerini nasıl elde edebiliriz? Çorbanın içinden tabii ki ![]() ![]() İnsan kendi hayal gücünü kullanırsa çorba benzeri bir karışımm içinde C maddesinin serbestçe dolaştığnı ve sonra bir şekilde D'ye dönüştüğünü umabilir, fakat Aracı - 13 olarak adlandırılan "Adenil süksinat " maddesinin AMP'ye dönüştüğünü hayal etmek biraz daha zor olacaktır ![]() ![]() Bunlara inanmak gerçekten çok zor, çünkü kimyasal maddelerin gerçek adları kullanıldığında, bunları üretebilecek gerçek isimlerin kullanılması gerekir ![]() ![]() (Darwinin Kara Kutusu/s ![]() KOMŞUMUZUN BAHÇESİ Komşumuzun bahçesine bitişik çukurumuza geri dönelim ![]() ![]() ![]() ![]() Buraya kadar anlatılan biyokimyasal mekanizmaların milyarlarca yıllık bir süreç içerisinde aşama aşama meydana gelmesi imkansızdır ![]() ![]() ![]() Yeryüzünde canlılığın nasıl başladığı sorusuna iki şekilde cevap verebiliyorduk ![]() ![]() İkinci şıkkın yanıtı için DNA kaşifi Francis Crick şu yorumu yapar ; "Yeryüzünde hayat, dünya dışı zeki yaratıkların dünyaya gönderdiği biyolojik roketler neticesinde başlamış olabilir, yani hayat bir tür tomurcuklanma ile başlamış olabilir ![]() Bilim adamları "Akıllı tasarımcı" 'yı uzaydaki meçhul yaratıklarda aramaktadır ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : İndirgenemez Kompleks Sistemler |
![]() |
![]() |
#3 |
Şengül Şirin
![]() |
![]() Cevap : İndirgenemez Kompleks SistemlerBu sayfalarda, evrim teorisinin gerek aşamalı olarak gerekse sıçramalı olarak, moleküler düzeyde ve makro düzeyde gerçekleşmesinin imkansız olduğu gösterilmeye çalışılmıştır ![]() Tüm bunlar kuşkusuz Klaus Dose'nin dediği gibi " Hayatın kökeni nedir ? " sorusunun cevabını bulmak yerine, bilimi adeta felce uğratmıştır ![]() ![]() Buna karşın evrim teorisine bağlılık gösteren bilim adamları elde edilen tüm bu karşıt delillere rağmen evolütif sürecin gerçekleştiğine inanırken Francis Crick gibi bazı ünlü bilim adamları, canlılığın dünya dışı zeki yaratıklar tarafından yeryüzünde suni olarak yaratıldığını öne sürmüşlerdir ![]() ![]() N ![]() ![]() ![]() " Evrim teorisi neredeyse tüm okumuş batılılar için toleranssız bir din olmuştur ![]() ![]() Bu yüzden siz ziyaretçiler, belgesel seyrettiğiniz veyahut bilimsel makaleleri okduğunuz zamanlarda biyologların sarfettikleri " Evrimsel süreç içerisinde ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Aşağıda sizlere aktardımış olduğum alıntı, N ![]() ![]() " Bilim adamları için evrim teorisi bilimseldir, evrime karşı çıkmak ise bilime karşı çıkmak demektir ![]() ![]() ![]() ![]() (Dr ![]() Yukarıda değindiğimiz gibi belgesel ve makalelerde sık sık kullanılan evolütif süreçle ilgili ifadelerin aslında herhangi bir temele dayanmadığını Dr ![]() ![]() Aşağıdaki paragraflar, biyokimya profesörü Michael J ![]() " Bildiğimizi nereden biliyoruz ? ; Bilim adamlarıda bizler gibi sıradan insanlardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bilimsel otoriteler bilgilere pratik yoldan ulaşılmasını sağlarlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir gün J ![]() ![]() ![]() Bugün biologların evrim teorisi için ortaya attıkları hiçbir iddia, bilimsel olarak ispatlanamamıştır ![]() ![]() ![]() Evrim teorisi için ortaya atılan iddialar, bilimsel olarak ispatlanamamış olduğundan vede otoritelere geçemediğinden dolayı evrim teorisinin açıkça bir " Palavra " olduğunu söyleyebiliriz ![]() O halde evrim teorisi unutulmalıdır ! " [Michael J ![]() ![]() Sonuç olarak " Evrime dair " adı altında yer alan tüm bu bilgiler, evrim teorisinin artık bilimsel platformlarda red edildiğini, doğadaki muazzam düzenin ve canlılarda var olan olağan üstü tasarım örneklerinin, akla ve bilgiye sahip olmayan şuursuz atomlar tarafından tesadüflerle meydana getiremeyeceği gerçeğini akıl sahiplerine göstermektedir ![]() ![]() ![]() Gerçek bir evrim sürecinin yaşanıp yaşanmadığı sorusunu bu kez bilim adamlarına sormayalım ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|