Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Psikoloji / Sosyoloji / Felsefe

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
charles, kimdir, montesquieu

Charles Montesquieu Kimdir?

Eski 04-25-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Charles Montesquieu Kimdir?



Charles Montesquieu Kimdir?

Charles-Louis de Secondat, Baron de La Brède et de Montesquieu (18 Ocak 1689 – 10 Şubat 1755), daha çok bilinen adıyla Montesquieu, bir Fransız politik düşünürüdür

Kuvvetler ayrımı esasını ortaya atmıştır 20 yıl üzerinde çalıştığı De l'esprit des lois adlı kitabında yasama, yürütme ve yargı'yı birbirlerinden ayırmanın önemini vurgulamıştır

Charles-Louis de Secondat Montesquieu 1689-1755 yılları arasında yaşamış Fransız filozofu Bir siyaset sosyolojisi geliştiren Montesquieu, esas ününü toplum, hukuk ve yönetim tarzı konusunda gerçekleştirdiği karşılaştırmalı araştırmadan almıştır Siyaset ve hukuk konusunda tümevarımsal ve deneysel bir yaklaşımı benimseyen filozof, olguları kaydetmek yerine anlamayı, fenomenleri konu alan karşılaştırmalı bir soruşturmayı, tarihsel gelişmenin ilkelerine ilişkin sistematik bir araştırmanın temeli yapmayı itmiştir Siyaset konusuna, şu halde bir tarih filozofu olarak yaklaşan Montesquieu, farklı politik toplumlardaki farklı pozitif hukuk sistemlerinin çok çeşitli faktörlere, örneğin, halkın karakterine, ekonomik koşullarla iklime, vs, göreli olduğunu söylemiştir O, işte bütün bu temel koşullara, "yasaların ruhu" adını vermiştir Montesquieu bu bağlamda, üç tür yönetim tarzını birbirinden ayırmış ve bu devletlere uygun düşen yönetici ilke, iklim ve topraktan söz etmiştir Buna göre, despotizm büyük devletlere, sıcak iklimlere uygun düşer ve korkuya dayanır Britanya örneğinde olduğu gibi, ne soğuk ve ne de sıcak olan bir iklimin hüküm sürdüğü, orta büyüklükteki devletlere uygun düşen yönetim biçimi, monarşidir; söz konusu yönetim biçimi, şan ve şerefe dayanır Buna karşın, soğuk iklimlere ve küçük devletlere uygun düşen rejim, demokrasidir;demokrasinin yönetici ilkesinin erdem olduğunu öne süren Montesquieu, tüm insanlar için geçerli olan tek bir doğa yasası ve evrensel bir insan doğası olduğunu kabul eden akılcılığa şiddetle karşı çıkmış ve kuvvetler ayrılığı prensibini ortaya atmıştır

Montesquieu'den Seçme Sözler

- Eğer ülkeme yararlı olacak, diğer ülkeleri mahvedecek bir şey biliyorsam Prens’ime önermem; çünkü ben önce bir insanım, sonra bir Fransız’ım Ben zorunlu olarak insan doğdum ve tesadüfen Fransız oldum

- Başarılı olmak için çaba gösterirsen şans seninledir Tembeller için şans diye bir şey yoktur

- Bir tek kişiye yapılan haksızlık, bütün topluluğa yönelmiş bir tehdittir

- Bir rejim, halkın adalete inanmaz bir hale geldiği noktaya gelince o rejim mahkum olmuştur

- Eskiden, bir ülkeye karşı savaşmak için asker aranırdı Bugün, askerleri savaştırmak için ülke aranıyor

Charles Montesquieu ve Kuvvetler Ayrılığı Nedir?

Kuvvetler ayrılığı, Fransız aydınlanmacı düşünür Baron de Montesquieu tarafından ortaya atılmış olan, demokratik devlet yönetimini düzenleyen bir modeldir

Bu model içinde devlet çeşitli birimlere ayrılmıştır, her birimin ayrı ve bağımsız gücü ve sorumluluk alanları vardır Bunun yanında her birim bir diğerinin güç kullanımı üzerine sınırlamalar getirebilmektedir Devlet birimleri genel olarak yasama, yürütme ve yargıdan oluşur ABD sistemine göre bu birimler "hükümet birimleri" olarak adlandırılırken diğer sistemlerde "hükümet" sadece yürütme birimini ifade eder

Kuvvetler ayrılığı ilkesinin taraftarları bu ilkenin demokrasiyi koruduğunu ve zorba, totaliter hükümetlere engel olduğunu savunurlar Bu ilkenin karşıtlarına göre ise ilkenin demokrasiyi koruması bir yana bırakılırsa, kuvvetler ayrılığı aynı zamanda yönetimi yavaşlatmakta ve/veya yürütme diktatörlüğünü desteklemekte; hesap verilebilirliği düşürmekte ve yasamanın gücünü azaltmaktadır

Günümüzde tam olarak uygulanan bir kuvvetler ayrılığı veya bir kuvvetler birliğinden söz edilemese de, pek çok yönetim sistemi açık bir şekilde kuvvetler ayrılığı ya da kuvvetler birliği ilkesine dayanmaktadır

Montesquieu'nun Teorisi

Montesquieu, politik gücü yasama, yürütme ve yargı olarak üçe ayırmıştır Kendisi bu fikrini İngiliz yönetim biçimine dayandırmaktaydı Buna göre İngiliz yönetim sisteminde güç kral, parlamento ve mahkemeler arasında paylaşılmıştı Montesquieu'yü eleştiren sonraki yazarlara göre Montesquieu hatalı olarak böyle bir dayandırma yapmıştı, çünkü o zamanlarda Büyük Britanya'da yasama, yürütme ve yargı birbirleriyle ilişki içindeydiler

Kuvvetler Ayrılığı ve Kuvvetler Birliği

Demokratik yönetim sistemi düzenlenirken Başkanlık sistemi ve Parlamenter sistem arasında belirli bir seçim yapılır, bu seçim tamamıyla uygulanacak bir düzen seçimi olmak zorunda değildir "Kuvvetler ayrılığı" başkanlık sistemi için daha doğaldır, "kuvvetler birliği" ise "parlamenter sistem"ler için Bununla birlikte "karışık sistemler" de vardır, yönetim sistemi iki ana sistemin ortasında daha yakındır, örneğin Fransa'daki şimdiki yönetim şekli (5 Cumhuriyet)

Kuvvetler birliği ilkesine göre bir yönetim birimi (genellikle seçilerek gelen yasama birimi) diğerlerinden üstündür ve diğer birimler bu birime hizmet ederler Kuvvetler ayrılığı ilkesine göre ise her birim büyük oranda (tamamıyla olmasa da) bağımsızdır Bağımsızlıktan kasıt her birimin diğer birimlerden bağımsız olarak seçilmesi ya da en azından varlığının diğer birimlere bağlı olmamasıdır

Buna göre, kuvvetlerin birliği sistemlerinde (en ünlü örneklerden Birleşik Krallık'ta mesela) yasama kurumu halk tarafından seçilir ve yasama daha sonra yürütme birimi hükümeti "yaratır" Kuvvetlerin ayrılığı sistemlerinde ise yürütme birimi üyeleri yasama tarafından değil, başka çeşitli yollarla (örneğin seçimlerle) seçilirler Parlamenter sistemlerde yasama biriminin süresi dolduğunda yürütme biriminin de süresi dolmuştur Başkanlık sistemlerinde ise yürütme biriminin süresi yasama süresine bağlı değildir, süreleri aynı zamanlarda dolabilir veya dolmaz Burada önemli nokta yürütme biriminin seçiminin yasama biriminden bağımsız olmasıdır Buna rağmen, yürütme biriminin partisi eğer mecliste çoğunluğa sahipse, başkanlık sisteminde de belirli bir derece "kuvvetlerin birlikteliği" etkisi görülebilir Böyle durumlar anayasal hedefleri engelleyebilir, ve/veya halk tarafından büyük oranda benimsenen "yasama biriminin daha demokratik, halka daha yakın olduğu" fikrini baltalayabilir Bu durumda yasama birimi sadece bir "danışma meclisi" konumunu alır ve yürütmeyi hatalara ve fiyaskolara karşı sorumlu tutmakta isteksiz olabilir

Frenler ve Dengeler Sistemi

Bir birimin diğerlerinden üstün olmasını engellemek ve birimleri birlikte çalışmaya teşvik etmek için, kuvvetler ayrılığını uygulayan yönetim sistemleri "frenler ve dengeler"ni geliştirdiler Bu terim de Montesquieu'e atfedilmektedir Frenler ve dengeler sistemine sayesinde bazı birimler diğer birimlere etki edebilirler (örneğin Amerikan başkanının Kongreden geçen yasaları veto etme hakkının olması veya Kongrenin federal mahkeme kararlarını değiştirebilmesi gibi) Kuvvetler ayrılığı ilkesini benimsemiş her ülkenin kendine özgü bir "frenler ve dengeler" sistemi vardır Ülke yönetimi başkanlık sistemine ne kadar yakınsa birimler arasında çekler o kadar çoktur ve birimler göreli güçleri bakımından o kadar eşittirler
Charles Montesquieu; İktidarın Dağılımı ve Çevresel Nüfuz

Fransız avukatı Charles-Louis de Secondat, daha sonra Baron de Montesquie (1689-1755) 1700'lerin en başta gelen siyaset teorisyeniydi Montesquieu özellikle yaptığı başlıca iki katkıyla tanınır Özgürlüğün bir koşulu olarak güç ayrılığı teorisi ve siyaset üstünde farklı çevrelerin etkisi teorisi

Kanunların Ruhu Üzerine adlı çalışmasında Montesquie hukukla ilgili olarak çifte bir tez ileri sürer: Farklı yasaların bir ve aynı olan hukuktan formüle edildiği esasına dayanan doğal haklar tezi ile hukukun bu farklı formülasyonlarının farklı sosyal ve doğal çevrelerce belirlendiği tezidir Montesquie böylece çoğunlukla doğal haklar tezini yadsıdığımızda karşımıza çıkan rölativizmden ve evrensel bir doğal haklar hukukunu bu hukukun nasıl somut durumlarla bağlantılandığını açıklamaksızın gerçek saydığımızda ortaya çıkan verimsiz dogmatizmden sakınmış olur Kanunların Ruhu Üzerine, çeşitli çevreler ve tekabül eden hukukun spesifik formülasyonları arasındaki bu bağlantıyı ayrıntılı bir şekilde ele alır

Doğal haklar fikri yeni bir şey değildi Bu hukuku ortak bir aklın yardımıyla tanıdığımız tezi de yeni değildir Göreceli olarak yeni olan şey, Montesquie'nun çevre ve kanunların yapısı arasındaki bağlantıyı gözleme dayalı bir şekilde araştırmamız yönündeki tavsiyeleri Bununla birlikte, bu fikir de tam anlamıyla yeni değildi Hem Aristo hem de Machiavelli bunu daha önceden önermişti Kaldı ki Montesquieu de çevreye yönelik muamelesinde tam anlamıyla ampirik sayılmazdı Bu büyük oranda bir takım hususlarda, mesela, iklim, toprak, ticari yapı, üretim biçimi ve adetlerin siyaset ve yasama üzerinde bir etkisi olması gibi, oldukça doğru bir sezgiyle sınırlıydı

Ayrıca, Montesquieu üç tür hükümet biçimi (cumhuriyet, monarşi ve despotizm) ve üç tekabül eden ilkeye ilişkin (erdem, onur ve korku) sınıflayıcı bir sunum yapar Sonraki (Aristo'yu hatırlatan) üçlü ayrım ise muhtemelen Montesquieu'nun çağının siyasal ilgileriyle belirlenmiştir: Cumhuriyet antik Roma'nın mükemmel bir resmiydi Despotizm ise Fransa'nın gelebileceği korkunç tabloydu Ve monarşi Montesquieu'nun Fransa için bir ideal olarak İngiliz hükümetine ilişkin görüşünü yansıtır Montesquieu bilimsel araştırma için kendi belirlediği şartları tam olarak karşılamada başarı sağlayamadıysa da her zaman özgürlüğün, siyasal realizmin ve bilimsel tavrın savunucusu olmuştur Montesquieu İngiltere'de yargı, yürütme ve yasama kurumları arasında bir güç dağılımının olduğunu düşünüyordu Bu ayrım 1700'lü yılların sonunda Kuzey Amerika ve Fransız siyasi özgürlük bildirgeleri üzerinden oluşan fikirler tarihinde önemli bir yer teşkil etti

Güçler ayrılığı ilkesi aslında antik bir fikirdir Buna Platon'un Yasalar ve Aristo'nun Siyaset yapıtlarında rastlayabiliriz Bunun, bir derecede, Orta Çağ imparatorluklarında da gerçekleştiğini görebiliriz Bir de bu fikri Locke'un düşüncesinde buluruz Ancak hukukçu Montesquieu güçler ayrılığı tezini geliştirdi ve çeşitli hükümet orgaanları arasında hukuki bir kontrol sistemi ve makul bir dengeye sahip olmak konusunu vurguladı Güçler ayrılığı yargı, yürütme ve yasama işlevi arasındaki ilişkiye yönelik olarak uygulanacaktır


Charles Montesquieu'de Toplum ve Tarih

Montesquieu bir siyaset düşünürü ve tarih felsefecisi olduğu kadar bir toplumbilimcidir de Siyaset yazarı olarak da, coğrafi etmenlerin bir ulusun zihniyeti ve kanunların ruhu üzerinde belirleyici etkisi olduğunu öne sürer Böylece, bir iklimler ve bölgeler kuramı geliştirir; bu kurama göre, insan toplumları, sonuçları kanun koyucular tarafından karşılanması gereken fiziksel etmenlere göre değişiklikler gösterir: kanunlar Asya sıcağının veya soğuğunun yol açtığı olumsuz eğilimlerle baş etmek zorundadır ama aynı zamanda ılıman iklimin yararlı etkilerini de korumak durumundadır Böylece Montesquieu, Asya ile Avrupa arasında bir karşıtlığı dile getirir: ona göre iklimler Asya'yı köleliğin, Avrupa’yı ise özgürlüğün seçildiği topraklar haline getirmiştir

Aydınlanma felsefesinden kaynaklanan bu yeni varsayım, Montesquieu’nün «iklimi, dini, yasaları, yönetim ilkelerini, geçmiş olayların örneklerini, görenekleri, hareket tarzlarını» bir ara da göz önünde bulundurarak topluca bir ‘<ulusun genel zihniyeti> olarak tanımladığı anlayışı içinde yer alır; bu yeni varsayıma göre coğrafi farklılıklar ve toprakların işletilme düzeyi, halkların özgürlük derecesini, geleneklerin evrimini ve medeni yasaların dile getirilme biçimini etkiler Siyasi yetkiyi ölçülü kılmada, ekonomi toplumların temel aracıdır Sözgelimi despotluğun ortaya çıktığı toplumlarda dışlanan ama ölçülü yönetimlerin desteklediği ticaret ve para, uluslar arasında bir iletişim biçimi oluşturur: gelenekleri yumuşatır ve barışa katkıda bulunur

Ulusların tarihi ve zihniyeti

Devletlerdeki yapının ve kanunların son derece çeşitli olması son, bunları belirleyen toplumsal olguların çeşitliliğinden kaynaklanmadığını savunan Montesquieu ne kaderci ne de görece bir tarih felsefecisidir Halkların, kurumların ve geleneklerin tarihinden çıkardığı tabloda, ulusların genel karakterini biçimlendiren etmenlerin tümü, Romalıların Azamet İnhitatları Hakkında Mülahazalar adlı eserde de görüldüğü gibi akli nedenlere dayanır Ona göre çeşitli nedenler arasında bir denge vardır: <Birileri şiddet yoluna başvurursa, ötekiler de aynı yola gider» Bu nedenle insanların, ılımlı yönetim ilkesinden ayrılan ve despotluğa yönelen tüm eğilimlerle baş edebilecek ve onları düzeltebilecek yet kinlikte olduğunu kabul eder

Ancak, Montesquieu’ye göre, çöküşe doğru bir eğilim, toplumların tarihine belirgin bir nitelik kazandırır Bu çöküş yasasına cumhuriyetlerdeki erdemin yok olması kadar monarşilerdeki onurun yitirilmesi de tanıklık eder İnsanların «doğaları gereği dar görüşlü olmaları ve dolayısıyla yanılgıya kolayca düşebilmeleri» nedeniyle, kanunlar sürekli biçimde doğallıktan ve mantık tan uzaklaşır Ona göre, bu durumu engellemek için iki çözüm vardır: ya doğal hukuka, yani ulusların kanunlarından önce gelen adalet bağlantılarına geri dönülür ya da ilahi kanunları yönlendiren ılımlılık benimsenir Ekonomiye, yetkilerin dağılımına ve temsil edilmesine dayalı bir yasal düzeni öven Montesquieu, fizik dünyaya olduğu kadar insan dünyasına da egemen olan mantığa uygun bir biçimde, tarihin çöküşünü durdurmaya ve kanunları iyileştirmeye olanak tanıyan insan özgürlüğünün yanında olduğunu belirtir


Sosyolog ve Filozof Olarak
Charles Montesquieu

Cathrine Larrére
Çeviri: İsmail Yerguz

Montesquieu yasaların ve geleneklerin “sonsuz çeşitliliği”ni dikkate alırken, genellikleri içinde değerlendirmek amacıyla tiplere ayırırken, bunları birbirlerine bağlayan gerekli ilişkileri araştırırken büyük olasılıkla felsefi idealiteyi ve soyutlamayı bırakarak olgular gerçekliğinin sağlam zeminine basmıştır ayağını

Sosyolog Montesquieu düşüncesi kabul edilmiştir genellikle Tartışma büyük olasılıkla Montesquieu’nün hangi tip sosyolojiye angaje olduğu konusunda yoğunlaşmaktadır Bir yanda E Cassirer ya da R Aron gibi Montesqieu’yü kapsamlı bir sosyolojinin öncüsü gibi görenler vardır ki bu kategori içinde yer alanlar yönetim tipolojisini (üç yönetim biçiminin-cumhuriyet, monarşi, despotizm- her birini anlamlı bir birlik haline getiren doğal/ilke ikiliği) Webervari bir ideal tip anlayışına indirgerler

Öte yanda Auguste Comte ve Durkheim’la birlikte Montesquieu’yü nedensel ilişkiler arayışı içinde olan açıklamalı bir sosyolojinin öncüsü gibi görenler vardır: ama bu onu iklim teorisiyle birlikte indirgeyici ve doğalcı bir determinizme teslim olmakla suçlamaktır Althusser, Hegel’den sonra, Montesquieu’nün sosyal bütünlüğü (iklimden dine kadar, bir toplumda etkin plan tüm faktörleri globalleştirici genel anlayış kavramı sayesinde) keşfetmesinin ve bunun sağladığı tarih felsefesinin üstünde durarak yeni bir tartışma başlatmıştır Bu dinamik vizyonu ideal tip yorumunun ön plana çıkardığı sosyal statikle karşıtlaştırıyordu Bu durumda büyük olasılıkla bir karara varmak gerekiyordu: bu tarihsel dinamiği bütün faktörleri birbirine bağlayan anlamsal bir bütünlüğün dinamiği olarak mı anlamak gerekirdi yoksa bunlardan biri son tahlilde bile belirleyici olabilir miydi?: Althusser böylelikle yönetimin doğası ilkesini önceliğinde ekonominin siyaseti belirlemesinin bir öncelemesini görüyordu

Tüm kalıcı yorumların kendi yeterli gerekçeleri vardır Montesquieu’nün sosyal bütünlüğü ve bu alanda etkin olan çeşitli faktörleri dikkate alma biçimi sosyolojik girişimle bir yakınlaşmayı gerekli kılar Hiç kuşkusuz onun soruşturma gereci sınırlıdır ve dolaylıdır, hiç kuşkusuz açıklamaları (çokeşlilik, zinanın yasaklanması ya da yemek yeme biçimleri) genellikle şematik ya da sınırlıdır ama bu bağlamda önemli olan amacın oluşumudur Bilinçli bir tarafsızlıkla ampirik farklılığa önem vermesi, rasyonel açıklama araştırmaları gelenek göreneklerin göreliliği ve ilkelerin evrenselliği arasında kurduğu ilişki kendisini sosyologların ve antropologların vazgeçilmez bir başvuru kaynağı durumuna getirmiştir

Bununla birlikte, toplumsal olguları nesneler gibi gören sosyolog bir Montesquieu’nün pozitivist katılığı içindeki yorumları onu varlık ve kendisine yabancı olan ödev olarak varlık arasında bir ayrıma götürmüştür Montesquieu bir yandan betimlerken aynı zamanda yargılar, seçer, önerir Despotizm ve köleliği mahkum eder, hoşgörü tavsiye eder Burada Lanson ve Brunschwiğin öne sürmüş oldukları gibi sadece “reformcu bir idealizm”in “sosyolojik bir gerçeklik”le çakışması söz konusu değildir J Ehrard Montesquieu’yü toplumsal olguların bütünüyle nesnel bir yaklaşımıyla yorumlamanın ne kadar anakronik olduğunu göstermiştir çünkü ona göre onun döneminde akıl hem betimleyici hem kural getiricidir, bir başka deyişle hem olgu hem haktır

Bu aynı zamanda R Aron’un da vardığı sonuçtur: Montesquieu her ne kadar bir sosyologsa da aynı zamanda bir doğal hukuk kuramcısıdır; Montesquieu bu yapıtın (kendisinden) istediği şeylerin büyük bölümünü gene kendisinin ulaşamayacağı bir dehayla gerçekleştiren Grotius ve Pufendorf’a müteşekkirdir Montesquieu siyaset felsefesinin klasik geleneği içinde yer alır Çağdaşlarının “sadece fizik bilimlere önem vermesi” ve “siyasal iyilik ve kötülük”ün onlar için “bir bilgi konusunda çok bir duygu olması”na üzülürken “siyasal bilimlere ve ahlak bilimlerine hayranlığı bir tür kült haline getiren” Eskilerin projesini yeniden ele almak ister (Pens 1940, 198) Dolayısıyla bu siyasal iyilik ve kötülük bilimi, Aristoteles’teki gibi yasa koyucular oluşturması gereken kuralcı ve pratik amaçlan olan bir bilimdir: “Bunu söylüyorum ve öyle sanıyorum ki ben bu kitabı sadece bunu kanıtlamak için yazdım: kanun koyucunun anlayışı hoşgörü anlayışı olmalıdır; siyasal iyilik, ahlaksal iyilik gibi her zaman iki sınır arasında yer alır” (XXIX, 1) der Montesquieu
Charles Montesquieu Kimdir?

MONTESQUİEU, Charles Louis De Secondat

1689-1755 yılları arasında yaşamış ünlü Fransız filozofudur

Bir siyaset sosyolojisi geliştiren Montesquieu, esas ününü toplum, hukuk ve yönetim tarzı konusunda gerçekleştirdiği karşılaştırmalı araştırmadan almıştır Siyaset ve hukuk konusunda tümevarımsal ve deneysel bir yaklaşımı benimseyen filozofun olguları kaydetmek yerine anlamayı seçmesi, onu fenomenleri konu alan karşılaştırmalı bir soruşturmayı, tarihsel gelişmenin ilkelerine ilişkin sistematik bir araştırmanın temeli yapmaya itmiştir Siyaset konusuna, şu halde bir tarif filozofu olarak yaklaşan Montesquieu, farklı politik toplumlardaki farklı pozitif hukuk sistemlerinin çok çeşitli faktörlere, örneğin, halkın karakterine, ekonomik koşullarla iklime, vs göreli olduğunu söylemiştir O, işte bütün bu temel koşullara, “yasaların ruhu” adını vermiştir

Montesquieu, bu bağlamda, üç tür yönetim tarzını birbirinden ayırmış ve bu devletlere uygun düşen yönetici ilke, iklim ve topraktan söz etmiştir Buna göre, despotizm büyük devletlere, sıcak iklimlere uygun düşer ve korkuya dayanır Britanya örneğinde olduğu gibi, ne soğuk ne de sıcak olan bir iklimin hüküm sürdüğü, orta büyüklükteki devletlere uygun düşen yönetim biçimi, monarşidir; söz konusu yönetim biçimi, şan ve şerefe dayanır Buna karşın, soğuk iklimlere ve küçük devletlere uygun düşen rejim, demokrasidir; demokrasinin yönetici ilkesinin erdem olduğunu öne süren Montesquieu, tüm insanlar için geçerli olan tek bir doğa yasası ve evrensel bir insan doğası olduğunu kabul eden akılcılığa şiddetle karşı çıkmış ve kuvvetler ayrılığı prensibini ortaya atmıştır
Charles Montesquieu Kimdir?

Fransız düşünürü Aydınlanma çağı düşünürlerinden Charles de Secondant de Montesquieu, mutlak monarşi karşısında aristokrasinin geleneksel haklarının ve çıkarlarının savunuculuğunu yapmıştır

Montesquieu'nun siyaset kuramının aristokrasinin çıkarları üzerine ustalıkla kurulduğunu, bir başka deyişle aristokrasinin kazanımlarını korunması gerekliliği doğal ve zorunlu sonucuna ulaşmayı kaçınılmaz kıldığını söyleyebiliriz

Montesquieu, siyaset kuramında Locke ve Rousseau gibi spekülatif bir "doğa durumu" "doğa yasası" ve uygar topluma geçişi sağlayan bir "toplum sözleşmesi" iddiasından uzaktır ve siyasal düzenlerin ortaya çıkışını, siyasal kurumların biçimlenmesini iklimsel, çevresel, geleneksel, maddi ve tinsel birçok nedene bağlamaktadır Siyasal sistemlerin oluşumu, siyasi, sosyal ve ekonomik kurumların varlaşması konusunda, siyasal düşüncelerinde iklim ve çevresel koşullara yaptığı vurgu, siyaset kurumunun en önemli noktalarından olup, bu koşulların belirleyiciliği iddiası üzeriden, evrensel, her ülkeye uygunluk durumu içinde bulunabilecek bir sosyo-ekonomik sistemin geçerli olamayacağını, her ülkenin kendi koşullarını değerlendirerek, kendine uygun ve özgün bir sistem bulması gerektiğini söylemektedir

Montesquieu'nun "kuvvetler ayrımı" ilkesi, 19 ve 20 yüzyıl burjuva liberal devlet kuramının klasik bir örneğini oluşturmuştur Montesquieu, kuvvetler ayrımı fikrini 1748 tarihinde yayınlanan Yasaların Ruhu, adlı yapıtında işlemiştir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.