Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
hayatı, mevlana’nın

Hz. Mevlana’nın Hayatı

Eski 04-19-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Hz. Mevlana’nın Hayatı




Hz Mevlana’nın Hayatı



Mevlâna 30 Eylül 1207 yılında bugün Afganistan sınırları içerisinde yer alan Horasan Ülkesi’nin Belh şehrinde doğmuştur Mevlâna’nın babası Belh Şehrinin ileri gelenlerinden olup, sağlığında “Bilginlerin Sultâni” unvanını almış olan Hüseyin Hatibî oğlu Bahâeddin Veled’tir Annesi ise Belh Emiri Rükneddin’in kızı Mümine Hatundur Sultânü’I-Ulemâ Bahaeddin Veled, bazı siyasi olaylar ve yaklaşmakta olan Moğol istilası nedeniyle Belh’den ayrılmak zorunda kalmıştır Sultânü’I-Ulemâ 1212 veya 1213 yılların da aile fertleri ve yakın dostları ile birlikte Belh’den ayrıldı Sultânü’I-Ulemâ’nin ilk durağı Nisâbur olmuştur Nisâbur şehrinde tanınmış mutasavvıf Ferîdüddin Attar ile de karsılaştılar Mevlâ’na burada küçük yaşına rağmen Ferîdüddin Attar’ın ilgisini çekmiş ve takdirlerini kazanmıştır Sultânü’I Ulemâ Nişabur’dan Bağdat’a ve daha sonra Küfe yolu ile Kâbe’ye hareket etti Hac farîzasını yerine getirdikten sonra, dönüşte Şam’a uğradı Şam’dan sonra Malatya, Erzincan, Sivas, Kayseri, Niğde yolu ile Lârende’ye (Karaman) geldiler Karaman’da Subaşı Emir Mûsâ’nın yaptırdıkları medreseye yerleştiler 1222 yılında Karaman’a gelen Sultânü’/-Ulemâ ve ailesi burada 7 yıl kaldılar Mevlâ’na 1225 yılında Şerefeddin Lala’nın kızı Gevher Hatun ile Karaman’da evlendi Bu evlilikten Mevlâna’nın Sultan Veled ve Alâeddin Çelebi adli iki oğlu oldu Yıllar sonra Gevher Hatunu kaybeden Mevlâ’na bir çocuklu dul olan Kerrâ Hatun ile ikinci evliliğini yaptı Mevlâna’nın bu evlilikten de Muzaffereddin ve Emir Âlim Çelebi adli iki oğlu ile Melike Hatun adli bir kızı dünyaya geldi Bu yıllarda Anadolunun büyük bir kısmi Selçuklu Devleti’nin egemenliği altında idi Konya’da bu devletin baş şehri idi Konya sanat eserleri ile donatılmış, ilim adamları ve sanatkarlarla dolup taşmıştı Kısaca Selçuklu Devleti en parlak devrini yasıyordu ve Devletin hükümdarı Alâeddin Keykubâd idi Alâeddin Keykubâd Sultânü’I-Ulemâ Bahaeddin Veled’i Karaman’dan Konya’ya davet etti ve Konya’ya yerleşmesini istedi Bahaeddin Veled Sultanin davetini kabul etti ve Konya’ya 3 Mayıs 1228 yılında ailesi ve dostları ile geldiler Sultan Alâeddin kendilerini muhteşem bir törenle karşıladı ve Altunapa (Iplikçi) Medresesi’ni ikametlerine tahsis ettiler Sultânü’l-Ulemâ 12 Ocak 1231 yılında Konya’da vefat etti Mezar yeri olarak, Selçuklu Sarayının gül Bahçesi seçildi Halen müze olarak kullanılan Mevlâ’na Dergâhı’ndaki bugünkü yerine defnolundu Sultânü’I-Ulemâ ölünce, talebeleri ve müritleri bu defa Mevlâna’nın çevresinde toplandılar Mevlâna’yı babasının tek varisi olarak gördüler Gerçekten de Mevlâna büyük bir ilim ve din bilgini olmuş, İplikçi Medresesi’nde vaazlar veriyordu Vaazları kendisini dinlemeye gelenlerle dolup taşıyordu Mevlâ’na 15 Kasım 1244 yılında Sems-i Tebrizî ile karsilasti Mevlâna Sems’de “mutlak kemâlin varlığını” cemalinde de “Tanrı nurlarını” görmüştü Ancak beraberlikleri uzun sürmedi Sems aniden öldü Mevlâna Sems’in ölümünden sonra uzun yıllar inzivaya çekildi Daha sonraki yıllarda Selâhaddin Zerkûbî ve Hüsameddin Çelebi, Sems-i Tebriz’înin yerini doldurmaya çalıştılar Yaşamını “Hamdım, piştim, yandım” sözleri ile özetleyen Mevlâ’na 17 Aralık 1273 Pazar günü Hakk’ in rahmetine kavuştu Mevlâna’nın cenaze namazını Mevlâna’nın vasiyeti üzerine Sadreddin Konevî kıldıracaktı Ancak Sadreddin Konevî çok sevdiği Mevlâna’yı kaybetmeye dayanamayıp cenazede bayıldı Bunun üzerine, Mevlâna’nın cenaze namazını Kadı Siraceddin kıldırdı Mevlâna ölüm gününü yeniden doğuş günü olarak kabul ediyordu O öldüğü zaman sevdiğine yani Allah’ına kavuşacaktı Onun için Mevlâ’na ölüm gününe düğün günü veya gelin gecesi manasına gelen “Seb-i Arûs” diyordu ve dostlarına ölümünün ardından ah-ah, vah-vah edip ağlamayın diyerek vasiyet ediyordu
Hz Mevlana’nın Eserleri

Mesnevî, klâsik doğu edebiyatında, bir şiir tarzının adidir Sözlük anlamıyla “İkişer, ikişerlik” demektir Edebiyatta ayni vezinde ve her beyti kendi arasında ayrı ayrı kafiyeli nazım şekillerine Mesnevî adi verilmiştir Her beytin ayni vezinde fakat ayrı ayrı kafiyeli olması nedeniyle Mesnevîde büyük bir yazma kolaylığı vardır Bu nedenle uzun sürecek konular veya hikâyeler şiir yoluyla söylenilecekse, kafiye kolaylığı nedeniyle mesnevî tarzı seçilir Bu suretle şiir, beyit beyit sürüp gider Mesnevî her ne kadar klâsik doğu şiirinin bir şiir tarzı ise de “Mesnevî” denildiği zaman akla “Mevlâna’nın Mesnevîsi”gelir Mevlâ’na Mesnevîyi Çelebi Hüsameddin’in isteği üzerine yazmıştır Kâtibi Hüsameddin Çelebi’nin söylediğine göre Mevlanâ, Mesnevî beyitlerini Meram’da gezerken,otururken, yürürken hatta semâ ederken söylermiş, Çelebi Hüsameddin de yazarmış Mesnevînin dili Farsça’dır Halen Mevlâna Müzesi’nde teshirde bulunan 1278 tarihli, elde bulunan en eski Mesnevî nüshasına göre, beyit sayısı 25618 dir Mesnevî’nin vezni : Fâ i lâ tün- Fâ i lâ tün - Fâ i lün’dür Mevlâna 6 büyük cilt olan Mesnevî’sinde, tasavvufî fikir ve düşüncelerini, birbirine ulanmış hikayeler halinde anlatmaktadır
DIVAN-I KEBİR:Dîvân, sairlerin şiirlerini topladıkları deftere denir Dîvân-i Kebîr “Büyük Defter” veya “Büyük Dîvân” manasına gelir Mevlâna’nın çeşitli konularda söylediği şiirlerin tamamı bu divandadır Dîvân-i Kebîr’in dili de Farsça olmakla beraber, Dîvân-i Kebîr içinde az sayıda Arapça, Türkçe ve Rumca şiir de yar almaktadır Dîvân-i Kebîr 21 küçük dîvân (Bahir) ile Rubâî Dîvânı’nın bir araya getirilmesiyle oluşmuştur Dîvân-i Kebîr’in beyit adedi 40000 i asmaktadır Mevlâna, Dîvân-i Kebîr’deki bazı şiirlerini Şems Mahlası ile yazdığı için bu dîvâna, Dîvân-i Şems de denilmektedir Dîvânda yer alan şiirler vezin ve kafiyeler göz önüne alınarak düzenlenmiştir
MEKTUBAT:Mevlâna’nın basta Selçuklu Hükümdarlarına ve devrin ileri gelenlerine nasihat için, kendisinden sorulan ve halli istenilen dini ve ilmi konularda ise açıklayıcı bilgiler vermek için yazdığı 147 adet mektuptur Mevlâna bu mektuplarında, edebî mektup yazma kaidelerine uymamış, aynen konuştuğu gibi yazmıştır Mektuplarında “kulunuz, bendeniz” gibi kelimelere hiç yer vermemiştir Hitaplarında mevki ve memuriyet adları müstesna, mektup yazdığı kişinin aklına, inancına ve yaptığı iyi islere göre kendisine hangi hitap tarzı yakışıyorsa o sözlerle ve o vasıflârla hitap etmiştir
FIHI MA FIH:Fıhı Mâ Fıh “Onun içindeki içindedir” manasına gelmektedir Bu eser Mevlâna’nın çeşitli meclislerde yaptığı sohbetlerin, oğlu Sultan Veled tarafından toplanması ile meydana gelmiştir 61 bölümden oluşmaktadır Bu bölümlerden bir kısmi, Selçuklu Veziri Süleyman Pervane’ye hitaben kaleme alınmıştır Eserde bazı siyasi olaylara da temas edilmesi yönünden, bu eser ayni zamanda tarihi bir kaynak olarak da kabul edilmektedir Eserde cennet ve cehennem, dünya ve âhiret, mürşit ve mürit, aşk ve semâ gibi konular islenmiştir
MECÂLİS-I SEB’A :(Yedi Meclis) Mecâlis-i Seb’a, adından da anlaşılacağı üzere Mevlâna’nın yedi Meclisi’nin, yedi Vaazı’nın not edilmesinden meydana gelmiştir Mevlâna’nın vaazları, Çelebi Hüsameddin veya oğlu Sultan Veled tarafından not edilmiş, ancak özüne dokunulmamak kaydı ile eklentiler yapılmıştır Eserin düzenlemesi yapıldıktan sonra Mevlâna’nın tashihinden geçmiş olması kuvvetle muhtemeldir Şiiri amaç değil, fikirlerini söylemede bir araç olarak kabul eden Mevlâna, yedi meclisinde serh ettiği Hadiselerin konuları bakımından tasnifi şöyledir :
1 Doğru yoldan ayrılmış toplumların hangi yolla kurtulacağı
2 Suçtan kurtuluş Akil yolu ile gafletten uyanış
3 İnançdaki kudret
4 Tövbe edip doğru yolu bulanlar Allah’ın sevgili kulları olurlar
5 Bilginin değeri
6 Gaflete dalış
7 Aklin önemi
Bu yedi meclis’de, asil serh edilen hadislerle beraber, 41 Hadis daha geçmektedir Mevlâna tarafından seçilen her Hadis içtimaidir Mevlâna yedi meclisinde her bölüme “Hamd ü sena” ve “Münacaat” ile başlamakta, açıklanacak konuları ve tasavvufî görüşlerini hikaye ve şiirlerle cazip hale getirmektedir Bu yol Mesnevî’nin yazılışında da aynen kullanılmıştır
Gel, gel, ne olursan ol yine gel,
İster kafir, ister mecusi, ister puta tapan ol yine gel,
Bizim dergahımız, ümitsizlik dergahı değildir,
Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel…


Ben yasadıkça Kur’an’ın bendesiyim
Ben HzMuhammed’in ayağının tozuyum
Biri benden bundan başkasını naklederse
Ondan da bizarım, o sözden de bizarım, şikayetçiyim…


Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız bizim mezarımız ariflerin gönüllerindedir…

Güneş olmak ve altın ışıklar halinde
Ummanlara ve çöllere saçılmak isterdim
Gece esen ve suçsuzların ahına karısan
Yüz rüzgarı olmak isterdim…


Aklin varsa bir başka akılla dost ol da, islerini danışarak yap…

Su toprağa sevgiden başka bir tohum ekmeyiz
Su tertemiz tarlaya başka bir tohum ekmeyiz biz…


Hayati sen aldıktan sonra ölmek, seker gibi tatlı şeydir
Seninle olduktan sonra ölüm, tatlı candan daha tatlıdır…


Biz güzeliz, sen de güzelleş, beze kendini bizim huyumuzla huylan, bize alış başkalarına değil…

Bir katre olma, kendini deniz haline getir madem ki denizi özlüyorsun, katreligi yok et gitsin…
Beri gel, beri ! Daha da beri ! Niceye su yol vuruculuk ?


Madem ki sen bensin, ben de senim, niceye su senlik benlik…

Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol…

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Hz. Mevlana’nın Hayatı

Eski 04-19-2009   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Hz. Mevlana’nın Hayatı



MEVLANADAN

Gel, gel, ne olursan ol yine gel,
İster kafir, ister mecusi, ister puta tapan ol yine gel,
Bizim dergahımız, umitsizlik dergahı değildir,
Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel
Ben yaşadıkça Kur'an'ın bendesiyim
Ben HzMuhammed'in ayağının tozuyum
Biri benden bundan başkasını naklederse


Ondan da bizarım, o sözden de bizarım, şikayetçiyim
Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız
Bizim mezarımız ariflerin gönüllerindedir
Güneş olmak ve altın ışıklar halinde
Ummanlara ve çöllere saçılmak isterdim
Gece esen ve suçsuzların ahına karışan
Yüz rüzgarı olmak isterdim
Aklın varsa bir başka akılla dost ol da, işlerini danışarak yap
Şu toprağa sevgiden başka bir tohum ekmeyiz
Şu tertemiz tarlaya başka bir tohum ekmeyiz biz
Hayatı sen aldıktan sonra ölmek, şeker gibi tatlı şeydir
Seninle olduktan sonra ölüm, tatlı candan daha tatlıdır
Biz güzeliz, sen de güzelleş, beze kendini
Bizim huyumuzla huylan, bize alış başkalarına değil
Bir katre olma, kendini deniz haline getir
Madem ki denizi özlüyorsun, katreliği yok et gitsin
Beri gel, beri !
Daha da beri ! Niceye şu yol vuruculuk ?
Madem ki sen bensin, ben de senim, niceye şu senlik benlik
Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol


Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Hz. Mevlana’nın Hayatı

Eski 04-19-2009   #3
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Hz. Mevlana’nın Hayatı



Mevlana'nın sözleri


Mevlana'nın söylediği ve günümüze kadar insanlığa ışık tutan sözlerinden bazıları:

· Sevgide güneş gibi ol, dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol, hataları örtmede gece gibi
ol, tevazuda toprak gibi ol, öfkede ölü gibi ol, her ne olursan ol, ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol
· Şu dünyada yüzlerce ahmak, etek dolusu altın verir de, şeytandan dert satın alır
Vazifesini tam yerine getirmemiş olanın vicdan yarasına ne mazaretin devası ne ilacın şifası deva getirmiş
Aşk altın değildir, saklanmaz Aşıkın bütün sırları meydandadır
Yeşillerden, çiçeklerden meydana gelen bahçe geçici, fakat akıllardan meydana gelen gül bahçesi hep yeşil ve güzeldir
· Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok
Aşk, davaya benzer, cefa çekmek de şahide: Şahidin yoksa davayı kazanamazsın ki
· Sen diri oldukça ölü yıkayıcı seni yıkar mı hiç?
· İsa'nın eşeğinden şeker esirgenmez ama eşek yaratılışı bakımından otu beğenir
· Dert, insanı yokluğa götüren rahvan attır
· Ehil olmayanlara sabretmek ehil olanları parlatır
· Leş, bize göre rezildir ama, domuza, köpeğe şekerdir,helvadır
· Kuzgun, bağda kuzgunca bağırır Ama bülbül, kuzgun bağırıyor diye güzelim sesini keser mi hiç?
· Pisler, pisliklerini yapar ama sular da temizlemeye çalışır
· Dikenden gül bitiren, kışı da bahar haline döndürür Selviyi hür bir halde yücelten, kederi de sevinç haline sokabilir
· Nasıl olur da deniz, köpeğin ağzından pislenir, nasıl olur da güneş üflemekle söner?
· Akıl padişahı kafesi kırdı mı, kuşların her biri bir yöne uçar
· Tövbe bineği, şaşılacak bir binektir Bir solukta aşağılık dünyadan göğe sıçrayıverir
· O beden testisi ab-ı hayatla dopdolu, bu beden testisi ise ölüm zehiri ile İçindekine bakarsan padişahsın, kabına bakarsan yolu yitirdin
· Genişlik, sabırdan doğar
· Korkunç bir kurban bayramı olan kıyamet günü, inananlara bayram günüdür, öküzlere ölüm günü
· Kim daha güzelse kıskançlığı daha fazla olur Kıskançlık ateşten meydana gelir
· Dünya tuzaktır Yemi de istek İstek tuzaklarından kaçının
· Irmak suyunu tümden içmenin imkanı yok ama susuzluğu giderecek kadar içmemenin de imkanı yok
· Gürzü kendine vur Benliğini, varlığımı kır gitsin Çünkü bu ten gözü, kulağa tıkanmış pamuğa benzer
· Ey altın sırmalarla süslü elbiseler giymeye, kemer takmaya alışmış kişi Sonunda sana da dikişsiz elbiseyi giydirecekler
· Eşeğe, katır boncuğuyla inci birdir Zaten o eşek, inciyle denizin varlığından da şüphe eder
· Birisi güzel bir söz söylüyorsa bu, dinleyenin dinlemesinden, anlamasından ileri gelir
· Oruç tutmak güçtür, çetindir ama Allah'ın kulu kendisinden uzaklaştırmasından, bir derde uğratmasından daha iyidir
· Ayın, geceye sabretmesi, onu apaydın eder Gülün, dikene sabretmesi, güle güzel bir koku verir Arslanın, sabredip pislik içinde beklemesi, onu deve yavrusu ile doyurur
· Zahidin kıblesi, lütuf, kerem sahibi Allah'tır Tamahkarın kıblesi ise altın torbası
Allah ile olduktan sonra ölüm de, ömür de hoştur
· Sarhoş, cinayeti yapar da sonra "özrüm vardı, kendimde değildim"der Kendinde olmayış,kendiliğinden gelmedi sana,onu sen çağırdın
· İnsan gözdür, görüştür, gerisi ettir İnsanın gözü neyi görüyorsa, değeri o kadardır
· Birinin başına toprak saçsan başı yarılmaz Suyu başına döksen, başı kırılmaz Toprakla, suyla baş yarmak istiyorsan, toprağı suya karıştırıp kerpiç yapman gerek
· Yoldaki bir tepecik seni bunaltmış,oysa önünde yüzlerce dağ var
· Kabuğu kırılan sedef üzüntü vermesin sana, içinde inci vardır
· Adalet nedir? Her şeyi yerine koymak Zulüm nedir? Bir şeyi yerine koymamak,başka yere koymak
· Hiçbir kafire hor gözle bakmayın Müslüman olarak ölmesi umulur çünkü
· Şu deredeki su,kaç kere değişti,yıldızların akisleri hep yerinde
· Yol kesenler olmadıkça ,lanetlenmiş şeytan bulunmadıkça,sabırlılar ,gerçek erler,yoksulları doyuranlar nasıl belirir,anlaşılır?
· Oyun ,görünüşte akla uymaz ama çocuk oyunla akıllanır
· Anlayış,edep şehirlilerdedir Ziyafet,garip konaklamak da köylülerde
· Resimler ister haberleri olsun,ister olmasın,hepsi de ressamın elindedir,o elden çıkar
· Alışsan güvercin sallanan kamıştan kaçar mı hiç?O kamıştan göklere uçan yere alışmamış olan güvercin ürker,kaçar
· Mal, sadakalar vermekle hiç eksilmez Hayırlarda bulunmak,malı yitmekten korur
· Çalınmış kumaş,devamlı kalmaz insanda Hırsızı da darağacına götürür
· Ağlayışın,feryat edişin bir sesi,sureti vardır Zararınsa sureti yoktur Zararda insan elini dişler ama zararın eli yoktur
· Her korkuda binlerce eminlik vardır,göz karasında onca aydınlık mevcut
· Verdiğini geri alan kişi, ***** gibi kusmuğunu yemiş olur
· Şarap kadehtedir ama kadehten meydana gelmemiştir ki Ağzını,şarabı verene aç
· Ekme günü gizlemek toprağa tohumu saçmak günüdür Devşirme günüyse tohumun bittiği gündür,karşılığını bulma günüdür
· Bilgi, sınırı olmayan bir denizdir Bilgi dileyense denizlere dalan bir dalgıçtır
· Bulutlar ağlamasa yeşillikler nasıl güler?
· Bülbüllerin güzel sesleri beğenilir de bu yüzden kafes çeker onları Ama kuzgunla baykuşu kim kor kafese?
· Meyve ekşi bile olsa, olmadıkça ona ham derler
· Çayırlıktan, çimenlikten esip gelen yel, külhandan gelen yelden ayırt edilir
· Dünya malı, bedene tapanlara helaldir
· Gerçek kokusuyla, ahmağı kandıran yalan sözün kokusu, miskle sarımsak kokusu gibi, söz söyleyenin soluğundan anlaşılır
· Her dil, gönlün perdesidir Perde kımıldadı mı, sırlara ulaşılır
· Ahlaksızların bağırışıyla, yürekli yiğitlerin naraları, tilkiyle arslanın sesi gibi meydandadır
· Kötü nefis, yırtıcı kuştur
· Hırsın yemdir, cehennemse tuzak
· Doğan, avdan av getirir, fakat kendi kanadıyla uçar da avlanır Padişah da bu yüzden onu keklikle, çil kuşuyla besler
· Dil, tencerenin kapağına benzer Kıpırdadı da kokusu duyuldu mu ne pişiyor anlarsın
· Yemekle dolu karın, şeytanın pazarıdır
· Sözle anlatılan şey, yalan bile olsa, kokusu, gerçek olduğunu da haber verir, yalan olduğunu da
· Canım bedenimde oldukça, kulum, köleyim, seçilmiş Muhammet'in yolunun toprağıyım Birisi sözlerimden bundan başka söz naklederse, o kişiden de bezmişim ben, o sözden de
· Sevgiden, tortulu bulanık sular arı-duru bir hale gelir Sevgiden, dertler şifa bulur Sevgiden, ölüler dirilir Sevgiden, padişahlar kul olur Bu sevgi de bilgi neticesidir
· Mumundur karanlık veren sana Anlatırdım bunu ama, gönlünün beli kırılıverir Gönül şişesini kırarsan artık, yaşamak fayda vermez
· Rüşvet alan para pul padişahı değiliz Paramparça olmuş gönül hırkalarını diker, yamarız biz
· Aşıkların gönüllerinin yanışıyla gözyaşları olmasaydı, dünyada su da olmazdı, ateş de
· İki parmağının ucunu gözüne koy Bir şey görebiliyor musun dünyadan? Sen göremiyorsun diye bu alem yok değildir Görememek ayıbı, göstermemek kusuru, uğursuz nefsin parmağına ait işte
· İnsan, gözden ibarettir aslında, geri kalan cesettir Göz ise ancak dostu görene denir
· A kardeş, keskin kılıcın üzerine atılmadasın, tövbe ve kulluk kalkanını almadan gitme
· Bir gömlek derdine düşeceksin ama belki o gömlek kefen olacaktır sana
· Dün geçti gitti Dün gibi, dünün sözü de geçti Bugün yepyeni bir söz söylemek gerek
· Saman çöpü gibi her yelden titrersin Dağ bile olsan, bir saman çöpüne değmezsin
· O dağa bir kuş kondu, sonra da uçup gitti Bak da gör, o dağda ne bir fazlalık var ne bir eksilme
· Altın ne oluyor, can ne oluyor, inci, mercan da nedir bir sevgiye harcanmadıktan, bir sevgiliye feda edilmedikten sonra
· Gördün ya beni gamdan başka kimse hatırlamıyor, gama binlerce defa aferin
· Nefsin, üzüm ve hurma gibi tatlı şeylerin sarhoşu oldukça, ruhunun üzüm salkımını görebilir misin ki?
· Ağzını kapa ve altın dolu avucunu aç Ceset cimriliğini bırak da cömertliği seç
· İnanmışsan, tatlı bir hale gelmişsen, ölüm de inanmıştır, tatlılaşmıştır Kafirsen, acılaşmışsan, ölüm de kafirleşir, acılaşır sana
· Doğruluk, Musa'nın asası gibidir Eğrilik ise sihirbazların sihrine benzer Doğruluk ortaya çıkınca, bütün eğrilikleri yutar
· Bir kötülük yaptıktan sonra pişmanlık hissetmek Allah'ın inayet ve muhabbetine mazhar olmanın delilidir
· Sıkıntı ve huzursuzluk mutlaka bir günahın cezası, huzur ise bir ibadetin karşılığıdır
· Üzerinde pek çok meyveler bulunan bir dalı, meyvalar aşağı doğru çeker Meyvasız bir dalın ucu ise, servi ağacı gibi havada olur
· Topluluk bizim yanımıza geliyor Susacak olsak, incinirler Bir şey söyleyecek olsak, onlara göre söylemek lazım geldiğinden o zaman da biz inciniriz
· Ümit, güvenlik yolunun başıdır
· Kuş seslerini öğrenen kimse, kuş olmadığı gibi aynı zamanda kuşların düşmanı ve avcısıdır
· Dert, insana yol gösterir
· İman, namazdan daha iyidir Çünkü namaz beş vakitte, iman ise her zaman farzdır
· İki canlı kuşu birbirine bağlasan, dört kanatlı oldukları halde uçamazlar, çünkü ikilik mevcuttur
· Sokak köpeğine ister altın, ister yünden tasma tak, yine sokak köpeği olmaktan kurtulamaz
· Cübbe ve sarık ile alimlik olmaz Alimlik, insanın zatında bulunan bir hünerdir
· Değil mi ki gönül mutfağında yemekler tabak tabak, peki ne diye aşağılık kişilerin mutfağına kase tutacakmışım?
· Hangi tohum yere ekildi de bitmedi, ne diye insan tohumunda böyle bir şüpheye düşüyorsun?
· Testi taştan korkar ama o taş çeşme oldu mu, testiler her an ona gelmeye can atar
· Sus artık yeter! Sır perdelerini pek o kadar yırtma Çünkü bize, kırıkları sarıp onarmak,
sırları örtmek yaraşır
· Altın aramıyorum, altın olmaya yeteneği olan bakır nerede?
· Varlık peteğini ören arıdır Arıyı vücuda getiren mum ve petek değildir Arı biziz Şekil sadece bizim imal ettiğimiz mumdur
· Dünya köpüktür Tanrı sıfatlarıysa denize benzer Fakat şu cihan köpüğü, denizin arılığına, duruluğuna perdedir
· Sözün içini elde etmek için harf kabuğunu yar Saçlar da sevgilinin yüzünü, gözünü örter
· Burnuna sarımsak tıkamışsın, gül kokusu arıyorsun
· Biz, tulumla, küple, testilerle tatmin olmayız Bizi çekip ırmağınıza götürün
· Dünyaya demir atmış Karun'u, yer çekti, yuttu Ulular ulusu İsa'yı gökyüzü çekti, yüceltti
· Ekmek, beden hapishanesinin mimarıdır
· Gübre olup bostanın gönlüne giren pislik, yok olur gider de pislikten kurtulur, kavunun, karpuzun lezzetini arttırır
· Avlanmak istedik mi uçup gittiğimiz yer Kafdağı'dır Akbaba gibi leş avlamayız biz
· Bir köpeğin önüne bir çuval şeker koysan bile, onun gönlü yine leş peşindedir Şekerden ne anlar o?
· Allah ile birleşmek demek, senin varlığının O'nunla birleşmesi demek değildir Senin yok olmandır
· Küfürle iman, yumurtanın akıyla sarısına benzer Onları ayıran bir berzah var, birbirine karışmazlar
· Köpekler gibi kızmayı bırak, arslanların gazabına bak Arslanların gazabını görünce de var, bir yaşına girmiş koyun gibi yavaş ol
· Din evinde haset faresi bir delik açar ama kedinin bir miyavlaması ile ürker kaçar
· Kadınlar, aklı olanlara, gönül sahiplerine pek üstün olurlar Cahillere gelince, onlar, kadına üstündür Çünkü tabiatlarında hayvanlık vardır Sevgi ve acımak, insanlık vasıflarıdır Hiddet ve şehvet ise hayvanlık vasıfları
· Mümin bir kopuza benzer Madem ki inanan kişi feryat edip ağlamada kopuzdur, kopuz kendisine mızrap vuran olmadıkça feryat etmez
· Madem ki, akıl babandır beden de anan, oğulsan babanın yüzüne bak
· Yeryüzü ile dağda aşk olsaydı, gönüllerinde bir ot bile bitmezdi
· Kuş, kafeste kaldıkça başkasının buyruğu altındadır Kafes kırıldı da kuş uçtu mu, nerede ona geçecek buyruklar?
· Bal çanağının ağzı kapalı Sen ise, üstünü, yanını yalayıp duruyorsun Çanağı yere çal,
· İnsana bütün korku içinden gelir fakat insanın aklı daima dışarıdadır
· Dil, anlamlara bir oluktur adeta, fakat nereden sığacak oluğa deniz?
· O kadar çok koşmayın, o kadar yorulmayın, şu yerin altında çırak ne olmuşsa usta da o olmuştur
· Bir lağımın pis kokusunu koklamak, ruhu kokuşmuş zenginlerle sohbetten yüz misli iyidir
· Sen, yeni bir çocuk doğurmadıkça, kan tatlı süt haline gelmez
· Hırsızlara, kötülere, alçaklara acımak, zayıfları kırıp geçirmektir
· Aşk, davaya benzer Cefa çekmek de şahide Şahidin yoksa davayı kazanamazsın ki
· Tohum yerde gizlenir de, o gizlenmesi bağın, bahçenin yeşermesine sebep olur
· Yazı yazılırken eli görmeyen kişi, yazı kalemin oynamasıyla yazılıyor sanır
· Gül solup, gül bahçesi harap olduktan sonra gülün kokusunu nereden duyabiliriz? Gülsuyundan!
· Firavun, yüzbinlerce çocuk öldürttü, aradığıysa evinin içindeydi
· Geminin içindeki su, gemiyi batırır Geminin altındaki suysa, gemiye arka olur
· Aynanın berraklığını yüzüne karşı söylersen, ayna hemen buğulanır, seni göstermez olur
· Eşek, suyun kadrini bilseydi, ayak yerine baş koyardı ırmağa
· Aklın deveciye benzer, sense devesin Aklın seni ram eder, ister istemez dilediği yere çeker götürür
· Eğer parça buçukta bütünle beraberdir, ondan ayrılmaz diyorsan, diken ye, diken de gülle beraberdir
· Gümüşün dışı aktır, berraktır ama onun yüzünden el de kararır, elbise de
· Ateşin kıvılcımlarıyla al al bir yüzü vardır Ama yaptığı kötü işe bak, karanlığı seyret
· Yoksul, cömertliğin aynasıdır
· Peygamberler insanları Allah'a ulaştırmak için gelmişlerdir İnsanların hepsi bir bedense, kulla Allah birleşmişse kimi kime ulaştıracaklar?
· Bir mumdan yakılan mumu gören, gerçekten de asıl mumu görmüştür Düşünenlerin
düşündürdükleri
· Sabır, genişliğin anahtarıdır
· Gündüz gibi ışıyıp durmayı istiyorsan, geceye benzeyen varlığını yaka dur
· Ana karnındaki çocuğa doğmak, dünyadan göçmektir
· Somuna benzer bir şey düzsen, emdin mi, şeker gelir ondan, ekmek tadı değil
· Terazide arpa altınla yoldaş olur ama bu, arpanın da altın gibi değerli olmasından değildir
· Koruktaki su ekşidir ama koruk üzüm olunca tatlılaşır, güzelleşir Derken küpte yine acır, haram olur fakat sirke olunca ne güzel katıktır
· Ay, yıldızlardan utanır ama yine de cömertliği yüzünden yıldızların arasında bulunur
· İnanan, inananın aynasıdır
· Sen şekillerde kalırsan puta tapıyorsun demektir Her şeyin şeklini bırak, manasına bak
· Rengi kara bile olsa, bir kişi seninle aynı maksadı güdüyorsa, ona ak de, senin rengindedir
· Hacca gideceksen, bir hac yoldaşı ara İster Hint'li olsun, ister Türk, ister Arap Şekline, rengine bakma, maksadı ne, ona bak
· Yokluk, varlığın aynasıdır
· Arslanın boynunda zincir bile olsa, bütün zincir yapanlara beydir arslan
· Zıddı meydana çıkaran, onun zıddı olan şeydir Bal, sirkeyle belirir
· Kasırga pek çok ağaçlar yıkar fakat yeşermiş bir ota ihsanlarda bulunur
· Dostların ziyaretine eli boş gelmek, değirmene buğdaysız gitmektir
· Herkes güneşi görebilseydi, güneşin ışıklarına delalet eden yıldızlara ne ihtiyaç vardı?
· Hiç köpeğin havlaması, ayın kulağına değer mi?
· Huzurunda bulunmayanlara bile böyle elbiseler, böyle yiyecekler verirse, kim bilir konuğun önüne ne nimetler koyar
· Hıristiyanların bilgisizliğine bak ki, asılmış Tanrı'dan medet umuyorlar
· Resim, ressama, beni kusurlu yaptın diye söz mü söyleyebilir?
· İnsanoğlu, dilinin altında gizlidir Dil, can kapısının perdesidir Yel, perdeyi kaldırdı mı ne var, belirir bize
· Sen de sağ eline bir sopa aldın ama senin elin nerede, Musa'nın eli nerede
· Akıllı birisinden gelen cefa, bilgisizlerin vefasından iyidir
· Kara odun ateşe eş oldu mu, karalığı gider, tümden ışık kesilir
· Bağış, kine merhemdir
· Tahta içinde yaşayan kurt, o tahtanın fidan olduğu vakit ki halini bilir mi hiç?
· Madem ki hırsızsın, bari o güzelim inciyi çal, madem ki gebe kalıyorsun, bari yüce bir çocuğa gebe kal
· Korukla üzüm birbirine zıttır ama, koruk olgunlaştı mı güzel bir dost olur
· Tanrı yüzünü çirkin yaratmışsa, kendine gel de, hem çirkin yüzlü hem çirkin huylu olma bari
· Aynada bir şekil görürsün hani, senin şeklindir o, aynanın değil
· Satrançta piyon yola çıkar da, sonunda yüce vezir olur
· Kibir kokusu, hırs kokusu, tamah kokusu, söz söylerken soğan gibi kokar
· Sonsuzun iki yanı da yoktur, ortası nasıl olabilir?
· Dosttan, yakınlardan gelen bir cefa, düşmanın üçyüzbin cefasına bedeldir
Bal yiyen arısından gocunmaz
· Güneşin ışığı pisliğe vursa bile pislenmez, ışıktır o
· Başın ırmağın suyuna daldı mı, suyun rengini nasıl görebilirsin?
· Davud'un elinde mum oluyor, senin elindeyse mum, demire dönüyor
· Sabır, insanı maksadına en tez ulaştıran kılavuzdur
· Yılan yumurtası da serçe yumurtasına benzer ama aralarında ne kadar fark var
· Bilginin, iki kanadı vardır, şüphenin tek
· İkiyüz batman bala, bir okka sirke döksen, balın içinde erir, gider Balı tattın mı sirkenin tadını bulamazsın fakat tartarsan bir okka fazla gelir Demek ki sirke, hem yok olmuştur, hem vardır
· Bir kuyudan her gün toprak çeker, her gün orayı kazar, eşersen, sonunda arı duru suya ulaşırsın
· Denizden bile yerine su koymadan devamlı su alsan, bu işin denizleri çöle çevirir
· Sen, yerdeki yeşillik gibisin, ayağın bağlı Bir yel esti mi, tam inanca ulaşmadan başını sallarsın
· Oltandaki et lokması, balık avlamak içindir Öyle lokma ne bağıştır ne cömertlik
· Sözün eğri olsa da, anlamı doğru bulunsa, sözdeki o eğrilik, Tanrı'ya makbuldür
· İçen akıllıysa, aklının parlaklığı daha da artar, fakat kötü huyluysa daha beter olur Ama halkın çoğu kötü olduğundan, beğenilmez huylara sahip bulunduğundan, içki herkese haram edilmiştir
· Eşeğin ardını öpmekte bir tat, tuz yoktur Faydasız yere, sakalını, bıyığını kokutur
· Pirlik, saçın sakalın ağarması ile elde edilmez İblisten daha ihtiyar kim var?
· Tavus kuşu gibi sadece kanadını görme, ayağını da gör
· Pirenin ısırışından meydana gelen yanış, seni yılan soktu mu yok olur gider
· Öküz, ansızın Bağdat'a gelir, şehri bir baştan öte gezip, dolaşır Bütün o zevki, hoşluğu, tadı, tuzu görmez de göre göre karpuz kabuğunu görür
· Hani bir hayvan vardır, porsuktur adı Dayak yedikçe semirir, büyür, köteği yedikçe daha iyileşir, sopa vuruldukça semirir, insan da gerçekte porsuktur, çünkü o da dert, mihnet sopasıyla büyür, semizleşir
· Uçan kuş, yeryüzünde kalsa tasalanır, derde düşse ağlayıp inlemeye koyulur Fakat ev kuşu, kümes hayvanı, yeryüzünde sevinçle yürür, yem toplar, neşeyle koşar durur
· Ölülerle savaşıp gazilik elde edilmez
· Hoş, güzel ömür, yakınlık aleminde can beslemektir Kuzgunun ömrü ise fışkı yemeye yarar
· Kin, sapıklığın da aslıdır, kafirliğin de
· Kuru duayı bırak, ağaç isteyen tohum eker
· İnciyi sedefin içinde ara, hüneri de sanat ehlinden iste
· İnsan bir ağaca benzer, kökü, ahdinde durmaktır
· Susmakla canın özü, yüzlerce gelişmeye ulaşır Ama söz, dile geldi mi, öz harcanır
· Hiç ay, yeryüzünde ev sahibi olur mu?
· Hırs, çirkinlikleri bile güzel gösterir
· Padişahın adamlarından biri, zindanın burcunu yıksa, zindancının gönlü bu yüzden kırılır mı hiç?
· Hiçbir şeyden haberi olmayan cansızlardan, gelişip boy atan bitkiye, bitkiden yaşayış, derde uğrayış varlığına, sonra güzelim akıl, fikir, ayırt ediş varlığına geldin
· Yol afetleri içinde şehvetten beteri yoktur
· Demirciliği bilmiyorsan, demirci ocağından geçerken sakalın da yanar, saçın da
· Taş, taşlıktan çıkıp yok olmadıkça, mücevher olup yüzüğe takılır mı hiç?
· Padişah, töhmet altına alınanı Karun'a çevirir Artık suçsuzu ne hale kor, onu sen düşün
· Eğri ayağın gölgesi de eğridir
· Tam inanç aynası kesilen kişi, kendini görse bile, Tanrı'yı görmüş olur
· Bilgiye ulaştı mı ayak, kanat olur
· Göz olgunlaştı mı, temeli, özü görür Ama kişi şaşı oldu mu parça buçuğu görür ancak
· Sınama, deneme yolunda bilgi, tam inançtan aşağıdır, zindansa yukarı
· Can, doğan kuşuna benzer, beden ona bir tuzak

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.