|
![]() ![]() |
|
Konu Araçları |
askeri, imparatorluğu, memlûkarda, osmanlı, teşkilat |
![]() |
Osmanlı İmparatorluğu ve Memlûkarda Askeri teşkilat |
![]() |
![]() |
#1 |
KRDNZ
![]() |
![]() Osmanlı İmparatorluğu ve Memlûkarda Askeri teşkilatOsmanlı'da Askeri Teşkilatlanma ve Kapukulu Askerleri Padişahlar öteden beri Osmanlı İmparatorluğu Ordusu nun Başkomutanlık önemli görevini yapmışlardır ![]() Kanuni Sultan Süleyman Han Hazretlerinin Saltanatı zamanına gelinceye kadar "vezir-i evvel" adıyla anılan Sadrazam sivil işlerde Padişah tarafından kendisine bağışlanan salt vekaleti taşıdığı gibi, eskiden askeri kuvvetlerin de amiri idi ![]() ![]() Deniz işlerine bakmak konusu Kaptan Paşa'ya verilmişti ve O da seferde Padişah donanması komutanlığını üzerine alırdı ![]() Padişah ordusu aslında kapıkulu ve eyaletler askeri adları ile başlıca İki bölüme ayrılmıştı ![]() ![]() ![]() Özel bir ad ile anılan veya özel bir görevle çalıştırılan muvazzaf askerlerin tümüne "Ocak" denir, ocağın da en büyük subayına "Ocak Ağası" adı verilirdi ![]() Padişah Sarayının (Enderunun) iç hizmetleri de ocaklara bölünmüştü ![]() ![]() "Bostancı Başı" adındaki bir kişinin komutasında olarak Padişah saray ve bahçelerinin korunmasına ve daha sonralan Boğaziçi'nin de disiplini İşleriyle görevlendirilen bostancılar, "Müteferrika Ağası" adı verilen bir kişinin yönetimine verilirdi ![]() ![]() ![]() ![]() Askeri sınıfların ocak ağalarına "Dış ağalan" ya da "Birun ağaları" ve Padişah Enderun ocakları ağalarına da "Enderun ağalan" yada "İç ağaları" denir; tüm olarak subaylara da "Ağa" adı verilirdi ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : Osmanlı İmparatorluğu ve Memlûkarda Askeri teşkilat |
![]() |
![]() |
#2 |
KRDNZ
![]() |
![]() Cevap : Osmanlı İmparatorluğu ve Memlûkarda Askeri teşkilatKAPIKULU ASKERLERİ Kapıkulu diye adlandırılan askeri sınıf bugünkü askeri terimimizce Hassa askerlerinden oluşur, devletten "Ulufe" adı ile ve gündelik hesabiyle maaştan başka tayinat da alırdı ![]() ![]() Bunlar aslında piyade ve süvari olmak üzere başlıca iki sınıftan oluşurdu ![]() Kapıkulu Piyadesi Bu piyade askerleri aşağıdaki 7 ocaktan Kurulu idi : Yeniçeriler Acemioğlanları Cebeciler Topçular Top arabacıları Humbaracılar Sakalar Yeniçeri Ocağı Yaya beyler, bölükler, sekbanlar denilen üç bolümden meydana gelirdi ![]() ![]() Yaya beylere cemaat, bölüklere ağa bölükleri yada sadece bölük, sekbanlara da yanlış terimle seymenlerde denirdi ![]() Kuruluş tarihine göre birbirlerine önceliği bulunan bölümler bazı farklı üstünlükler elde etmişlerdi ![]() Yeniçeriler yukarıda sayılan üç bölümden, korucular, oturaklar ve fodlahavaran (Fodla: Yassı pide şeklinde bir çeşit ekmek) adlarıyla üç kışıma daha ayrılırlardı ![]() Korucular bütün yeniçeri ortalarının erleri arasından seçimle ayrılarak, İstanbul, Edirne ve Bursa'da bulunan Padişah saraylarını korumakla görevlendirildi ![]() Oturaklı da denilen oturaklar emekli askerlerden meydana gelirlerdi ![]() ![]() Fodlahavaran denilen topluluk devlete hizmetleri geçmiş olan yeniçerilerden ölenlerin yetimleridir ![]() ![]() Bütün yeniçeri ocağı yeniçeri ağası adında bîr kişinin komutasına verilmişti ![]() ![]() ![]() ![]() Her ortanın ya da birkaçının; imam, zağarcı, tornacı, talimhaneci, solak gibi bir özel ve ortaklaşa ismi ile ikinci bölümün tuğ ve alem bahsinde anlatılacağı gibi yine ortak bir işaretleri vardı ![]() Acemi Oğlanları Düşmandan tutsak alınan ya da devşirme yasasına göre her üç ya da her beş yılda bir 7?8 yaşlarındaki Osmanlı uyruklu Hristiyan çocukların toplanmasından oluşurdu ![]() Bunlar acemi oğlanları ocağında yedi yıl görevlendirilerek her çeşit zorluk, yorgunluk ve ağır silahları kullanmaya alıştırıldıktan, dinin koşullarıyla eğitilerek Türkçe öğretildikten sonra; yeniçeri ocağı İle kapıkulu ocaklarında açık bulunan boşlukların yerini doldurmak üzere "yeniçeri kapısı" yahut "çıkma" terimleri ile eğilim ve heveslerine göre ocaklara dağıtılırlar ![]() ![]() 59 ortadan oluşan bütün acemi oğlanlarının amiri yeniçeri ağası idi; fakat birçok işi gücü bulunmasından ötürü ağanın bunlara bakmağa vakti bulunmadığından, "İstanbul ağası" ağaya vekaleten bunlarla ilgilenirdi ![]() ![]() Acemi oğlanları ocağı 1640 (Hicri 1048) yılına kadar sürdü ![]() ![]() Cebeci Ocağı Piyade silahlarıyla mühimmatını onarım, dağıtım ve korumakla görevlendirildiğine göre, Cebeciler bugünkü tubar tüfekçileri yerindedir ![]() ![]() Savaşta ordu komutanları eşliğine uygun miktarda cebeci verilir, barışta ise askeri mevkilerde gereği kadar bulundurulurdu ![]() Topçu Ocağı Kısmen top doldurmak hizmetlerini yerine getiren, kısmen de top namluları dökümünde ve kundak yapımıyla patlayıcı madde hazırlanmasında çalıştırılanlardan oluşan ve "Topçubaşı" namında bir kişinin komutasında bulunan bir sınıftı ![]() ![]() ![]() ![]() Topçu ortası denilen birlik bugünkü terimle topçu bölüğü veya bataryası demek ise de, her ortanın oluştuğu topların çap ve sayıları bugünkü topçu bataryalarında olduğu gibi belirli ve sınırlı değildi ![]() Arabacı Ocağı Top arabalarını çalıştırmak ve sürmekle görevli ve "Arabacıbaşı" adındaki birinin komutasına verilmiş olan sınıftı ![]() ![]() Humbaracılar Yabancı ordularda eskiden "Bombardiya" denilen askerlerin karşılığı olan ve kale ve mevki muharebelerinde gözle görülmeyen hedefler üzerine "havan" denilen ateşli silah ve "Humbara" atmakla görevli idi ![]() Bugünkü Padişah ordusunda humbaracıların çalışma ve görevleri sonradan kurulan topçu obüs alaylarına çevrilmişti ![]() ![]() Lağımcılar Kalelerin sarılma ve savunmasında toprak altında yollar (Dehlizler) kazarak ve lağım bağlayarak "lağım savaşı" yapmakla görevli mühendislerden oluşurdu ![]() ![]() Bununla beraber bağımsız bir ocak sayılarak "lağımcıbaşı" denilen bir subayın yönetiminde bulunur ve erleri arasına Osmanlı uyruklu Hristiyanlar da alınabilirdi ![]() Saka Ocağı Yeniçeri çorbacılarından "saka başı" adında bir kişinin gözetiminde bulundurulan kapıkulu ocaklarının en aşağı sınıfı sayılırdı ![]() Sakaların "saka başı"ndan başka subayları yoktu ![]() ![]() Kapıkulu Süvarisi Sürekli olarak silah altında bulundurulan bu süvari askerinin İstanbul'da kışlaları yoktu ![]() ![]() Silahtar Sipahi Sağ ulufeciler Sol ulufeciler Sağ gureba bölüğü Sol gureba bölüğü adlarıyla altı bölükten oluşurdu ![]() ![]() Bu bölüklerin sırasiyle ikisine baş, ikisine orta, son ikisine de aşağı bölükler denirdi ![]() ![]() Silahtar bölüğü savaş zamanı yolların ve geçitlerin onarım ve yapımında çalıştırılan müsellem ve yürükleri toplayarak onlara nezaret ederdi ![]() ![]() Bölükteki Erbaa ise "Livayı Şerif" koruyuculuğunda olarak din adamlarının başı ile beraber sadrazamın maiyetinde bulunurdu ![]() ![]() ![]() ![]() OSMANLI ORDUSU EYALET ASKERLERİ Önceleri Osmanlı ülkesi eyalet ve sancaklara bölünmüştü ![]() ![]() ![]() ![]() Osmanlı Devleti salt bir askeri hükümet olarak kurulduğundan, vüzera ve ümera sivil devlet işlerine bakmak ve düzenlemekle beraber askeri görevleri de yerine getirirlerdi ![]() ![]() Devlet hazinesinin doğrudan doğruya yararlandığı gelir kaynakları; müslüman olmayanlardan alınan vergiler, gümrük, madenler, tuz ocakları gelirleriyle, komşu devletlerden ve mümtaz eyaletlerden "Maktuat" adı ile alınan vergilerden oluşurdu ![]() Bu gelirlerin büyük ve önemli kısmı olan aşar gelirleri has, zeamet ve tımar adlarıyla yukarıda adı geçen vezirlerle ümeraya ve aşağıda bahsolunacak tımar ve zeamet sahiplerine bırakılmıştır ![]() ![]() Yasaya göre geliri yılda yüzbin akçeyi geçen birliğe has adı verilirdi ki, bunlar vüzera ve ümeraya verilirdi ![]() ![]() Has sahibi olan eyalet paşaları ve sancak beyleri savaşa gittikleri zaman hasları kaç yüz bin akçe ise, her beşbin akçesi için bir cebelû yani silahları gelişmiş ve savaş kabiliyetleri üstün bir süvari götürmeye zorunlu idiler ![]() ![]() ![]() Eyalet ve sancaklardan bazılarının fethi sırasında ondalık gelirleri has, zeamet, tımar biçiminde ayrılmış ve bölünmüş olmadığından, bütün ondalık ve diğer gelirler doğrudan doğruya devlet hazinesine kalırdı ![]() ![]() ![]() Önceleri salyane ile yönetilen iller; Bağdat, Basra, Halep, Mısır, Cezayir gibi birkaç eyaletten meydana gelirken, sonraları bu yöntem gittikçe genelleşmiş, yayılmıştır ![]() Şimdiye kadarki açıklamadan anlaşıldığı gibi eyalet askeri barış zamanında da kısmen silah altında bulundurulur ve kısmen de şimdi olduğu gibi redif ve müstahfız askerlerine benzer bir şekilde savaş zamanı silah altına alınırlardı ![]() ![]() Yerli Kulu Yerli kulu piyadesi aslında Eyalet Paşalarıyla Sancak Beylerinin komuta ve yönetimleri altında bulunur, subayları da bunlar tarafından atanırdı ![]() ![]() ![]() Azab Sekban ve tüfekçi İcareli Lağımcı Müsellem Azab Bekâr anlamında kullanılırdı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Her sancak ve ildeki azablar Azabağası, Azab Katibi adında iki, her orta da Odabaşı ve Bayraktar adlarında iki subayın komutasında bulunurlardı ![]() Sekbanlar Olağanüstü gereksinim durumunda kendi istekleri ile hizmete girerek çalışan köylülerden meydana geldikleri için yerli kulu piyadesinin en aşağı sınıfı sayılırlar ve bu sınıfa Hristiyanlar da kabul edilirlerdi ![]() Azab ve sekban sınıfları sonuna kadar yerli kulu piyadesi arasında kalmışsa da, zamanla önemleri kaybolduğundan yerlerine tüfekçi adında bir piyade sınıfı kullanılmıştır Her 50?60 tüfekçi bir bayrak sayılır ve gönüllü subay adında bir subayın komutasında bulunurdu ![]() Her sancak ve eyaletteki tüfekçi bayrakları tüfekçi başı denilen bir subayın komutasına verilirdi ![]() ![]() İcareliler Sadece sınırlarda bulunan kent ve kalelerde kullanılan yerli topçulardır ![]() ![]() ![]() ![]() Lağımcılar Sınır üzerinde bulunan bazı Önemli kalelerin ansızın sarılabilmesi düşüncesi nedeniyle, bu gibi hallerde karşıt lağım muharebesini yönetmek üzere barış zamanında da bu kalelerde lağımcılar bulundurulurdu ![]() ![]() Müsellemler Eski askeri terimimi/ce çarhacı adı verilen öncünün ilerisinde hareket ederek Padişah ordusunun geçeceği yollan ve geçitleri onarımla görevli olduklarından bunlar yalnız savaş zamanı toplanırlardı ![]() ![]() ![]() ![]() Serhat Kulu 17nci Yüzyıl başlarına kadar Osmanlı Devleti 'nin hiçbir komşu hükümet ile çizilmiş ve saptanmış sınırları olmadığından serhat akıncıları barış döneminde bile fırsat buldukça çeteye gitmek denilen, komşu ülkelere saldırı, yağma ve çapul yaparlar bunlar da anlaşmalara aykırı sayılmazdı ![]() ![]() Sınırlar saptanmağa başlandıktan sonra bile, akıncılık tamamen ortadan kaldırılamamıştır ![]() ![]() Bu Serhat Kulu : Deli (Delil) Gönüllü Besli denilen başlıca üç sınıftan oluşurduysa da, bunlara sonraları levent ve hayta isimli iki sınıf daha eklenmiştir ![]() ![]() ![]() Yurtiçinde bu saydığımız asker sınıflarından bazıları Eyalet Paşalariyle sancak beyleri nin halkı arasında yerli kulu piyadesinden sayılarak yörenin asayişinin sürekliliğini sağlamakta da çalıştırılırlardı ![]() Topraklı Süvarisi Bu süvari askeri has, zeamet ve tımar sahipleri ile savaşta bunların yasal olarak çıkarmağa zorunlu bulundukları cebelulardan oluşurdu ![]() ![]() Evvelce de anlatıldığı gibi Eyalet Paşaları ve sancak beyleri has sahibi oldukları gibi, saltanat başkenti ile eyalet ve sancakların ileri gelen memurlarına da geçimlerini sağlamak üzere has verilirdi ![]() ![]() ![]() Has, atanma ile olduğu halde zeamet ve tımar çocuklara geçerdi ![]() ![]() ![]() Zeamet sahibi kayıtlı bulunan gelirin her beş bin akçesi için, en üstün silahlarla donatılmış bir süvari erini savaşa götürmeğe zorunlu idi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gelir kayıtları üçbin ya da altıbin akçeden yirmibin akçeye kadar olan dirliğe "Tımar" adı verilirdi ![]() ![]() Tımar, bazı kalelerin korunmasında çalıştırılan erlere ve sınırda bulunan camii şeriflerin imam ve hatipleriyle Padişah Sarayının hizmetlilerine verilebilirlerdi ![]() ![]() ![]() Dirlik sahibi olanlar aşar gelirleri kendilerine bırakılmış olan toprağın yasalara göre sahibi sayılırlardı ![]() ![]() ![]() ![]() Her sancakta bulunan tımar ve zeamet sahipleri ile bunların çıkarmaya zorunlu oldukları atlılar savaş zamanı sancak beyinin bayrağı altında toplanır, sancak beyleri de bağlı oldukları Eyalet Paşasının komutasında olarak savaşa giderlerdi ![]() Savaşa memur olan tımar ve zeamet sahiplerinin onda biri hem yurdu koruma görevinde bulunmak, hemde arkadaşlarının dirliklerinin işlerini düzenlemek üzere korucu adiyle sancaklarında kalırlardı ![]() Sayıları yüzelli bini geçen bu süvari kuvvetinin savaş zamanı iaşe işleri de has, tımar ve zeamet sahiplerine aitti ![]() ![]() Osmanlı Devleti nin Kırım Hanlığı, Erdel Krallığı, Eflak ve Buğdan Emaretlerinden oluşan mümtaz eyaletlerinden de savaş zamanında Padişah Ordusuna kuvvet verilerek yardım olunurdu ![]() Bu mümtaz eyaletler tımar ve zeamete bölünmüş olmadığından, askeri sınıfları kendilerine özgü bir biçimde kurulmuştu ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : Osmanlı İmparatorluğu ve Memlûkarda Askeri teşkilat |
![]() |
![]() |
#3 |
KRDNZ
![]() |
![]() Cevap : Osmanlı İmparatorluğu ve Memlûkarda Askeri teşkilatMemlûklar da Askeri teşkilatMemûklularda Askeri Teşkilat Memlûk ordusunun esasını Kafkasya ve Kıpçak bozkırlarından getirilen Türk gençleri oluşturuyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Harbe hazırlanmakta EsasSavaş alanına mümkün olduğu kadar çok kuvvetle gitmekti ![]() Geride çok az bir kuvvet bırakılır, bu kuvvetlerin başına, dâhili asayiş için çok becerikli ve itimat edilen kişiler bırakılırdı ![]() Osmanlı devleti, bekası için, ordusunu hazır tutardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İlk Yığınak Yerleri ve Buralarda İkmal DüzenleriDevletin kuruluşu ve yükselme devrinde savaşa çıkacak orduya çoğunlukla, padişahlar komuta ederlerdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Eyalet askerlerinin de katılmasıyla yığınak tamamlanır, sıra yürüyüşe gelirdi ![]() Savaş Avusturyalılar veya Venediklilerle yapılacaksa, yığınak yeri olarak; İstanbul, Edirne, Filibe, Sofya, Niş veya Belgrat’ta savaşa elverişli olan bir yerde yığınak yapılırdı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Anadolu bölgesinde bulunan eyalet askerleri Rumeli’deki yığınak bölgesine, valilerinin komutasında en yakın limana doğru yürüyüşe geçirilirdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şayet bu kollar arabalardan kurulu ise beher kol 7 araba 7 kol da bir araba katarı meydana getirirdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yiyecek maddelerini taşıyan katarlar da boşalınca, onlar da, yol boyunca yer yer açılmış yiyecek dağıtım yerlerinden ikmallerini yaparak bu önemli işi devam ettirirlerdi |
![]() |
![]() |
![]() |
Osmanlı Ordularının Savaşa Hazırlanması |
![]() |
![]() |
#4 |
KRDNZ
![]() |
![]() Osmanlı Ordularının Savaşa HazırlanmasıOsmanlı Ordularının Savaşa Hazırlanması Bir savaşa hazırlanmak için önce o savaşın siyaseten hazırlanması lazımdır ![]() ![]() ![]() ![]() Osmanlılar; bir savaş tehlikesi belirince, merkezde divan toplanır, karar verilir, hazırlığa başlanırdı ![]() ![]() ![]() a) Savaşa ne zaman başlanacağı, b) Kimlere karşı yapılacağı, c) Kimlere ne kadar kuvvetle ne zaman hazır bulunacakları, d) Bu kuvvetlerin nerede, ne zaman toplanacakları, e) Toplanma için hangi yolların kullanılacağı, f) Bu yolların nerelerinde ikmal noktaları, ikmal merkezleri kurulacağı, icap ediyorsa, kimlerin nasıl yapacakları, g) Bu yolların, üzerindeki köprülerin, geçitlerin kuvvetlendirilmesi, icap ediyorsa, kimlerin nasıl yapacakları, h) Yığmak (toplama yeri) alanlarını, düşman yönüne götüren yolların kullanılmaya elverişli olup olmadığı, tamir edilmesi icap ediyorsa, tamir işinin kimler tarafından yapılacağı, dinlenme yerlerinin nerelerde kurulacağı, erzak, yem ve suyun sağlanması bakımından nelerin, kimler tarafından yapılacağı ![]() i) Gidiş yolları üzerinde ve yakınında, yolların ulaştığı sınır boylarında, kimlerin ne gibi emniyet tedbirleri alacakları belirtilirdi ![]() O devirde; savaş hazırlıklarına genel olarak kış aylarında başlanır ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Osmanlı Ordusunda Emniyet ve Keşif Düzeni |
![]() |
![]() |
#5 |
KRDNZ
![]() |
![]() Osmanlı Ordusunda Emniyet ve Keşif DüzeniOsmanlı Ordusunda Emniyet ve Keşif DüzeniOsmanlılar; sulh zamanlarında bile, düşmanlarının maksatlarını öğrenmek için, düşman ülkelerine casuslar gönderir, bilgiler toplatırlardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Osmanlı orduları düşman yönünde bir yürüyüş yapıyorlarsa: En ilerde hafif süvari birlikleri (akıncılar), gönderirler, bir kaç günlük mesafeden ve akıncıların gerisinden, topçu, piyade ile kuvvetlendirilmiş süvari birliğini ÖNCÜ göreviyle yürütürlerdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Osmanlılar; Emniyet ve keşif hizmetleri bakımından şu hususlara önem verirlerdi: a) Düşman hakkında haber almak için, barış zamanından itibaren her çareye başvurup haberler toplarlar, bu haberlere göre tertip ve tedbirler alırlardı ![]() b) Yürüyüş yönünde yanlarında küçük veya büyük bir tehlike varsa savaşa başlamadan evvel bu tehlike ortadan kaldırılırdı ![]() c) Savaş müttefik bir orduya karşı yapılacaksa, mümkün olduğu kadar daha evvel, birine karşı taarruz edilerek müttefikler, parçalanır, bu olmazsa birleşmelerine elden geldiğince engel olunurdu ![]() ![]() ![]() e) Yürüyüşlerde, ordularının ilerisine kuvvetlendirilmiş keşif birlikleri sürerler, bunlar eğer emniyet veya engelleme birliklerine rastlarlarsa, onları ortadan kaldırırlar ve yürüyüşün gecikmesine meydan vermezlerdi ![]() ![]() f) Ordunun ilerisine çıkarılan öncü kuvvetleri süvariden kurulurdu ![]() ![]() ![]() ![]() <!--[if !supportLists]-->i) <!--[endif]-->Düşmanla temas hiç kesilmezdi ![]() <!--[if !supportLists]-->j)<!--[endif]-->Yürüyüş yolu üzerindeki geçitler, piyade ile güçlendirilmiş süvari birlikleriyle önceden tutulur, geçitler bunların korumasında geçilirdi ![]() k) Büyük sular korunma altında, önceden keşfedilmiş geçitlerden birbirlerine yardım suretiyle geçilirdi ![]() i) Savaş alanına, yapılacak savaşa uygun tertiple girilirdi ![]() m) Savaş alanının, genel durumu keşfe yararlı olması için hâkim noktaları daha evvelden tutulur, düşman ordusunun son durumu, başkomutan ve yardımcısı tarafından keşfe çalışılırdı ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Osmanlı Ordusunda Geri Hizmet |
![]() |
![]() |
#6 |
KRDNZ
![]() |
![]() Osmanlı Ordusunda Geri HizmetOsmanlı Ordusunda Geri Hizmet (Savaş, silah, araç, gereç ve yiyecek içecek ikmali) Osmanlı İmparatorluğunun yükselme devrine rastlayan 300 seneye yakın bir süre, Osmanlı ordularının yaptıkları meydan muharebeleri göz önüne alınacak olursa, bu savaşlarda zafere ulaşmalarını iki faktörde aramak doğru olur: Birincisi, savaşlarda uyguladıkları savaş usul ve kaidelerinin, en üstün olması, ikincisi: savaş silahlarının, vasıtalarının, cephane, yiyecek, yem ve içeceklerin iyi bir şekilde ikmalidir ![]() ![]() ![]() ![]() Osmanlı Devleti esasen askeri bir devlet olarak kurulmuş ve bu şekilde uzun bir süre yaşayabilmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() O devirlerde, geri hizmetler, silah, savaş mühimmatı ve cephane üzerinde değildi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tarihte; kuvvetli ordular, ikmal üslerinden çok uzaklara açıldıkları zaman, ikmal maddelerinden mahrum kalınca, bütün kuvvet ve kudretlerine rağmen Allah’a "ekmek ekmek" diye bağırdıkları ibretle görülmüştür ![]() Osmanlı devleti bir harbe karar verdiği zaman, aşağıda sıralanan hususları tamamlanmadıkça katiyen bir savaşa başlamazdı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Osmanlılar memleketlerinin sınırlarına kadar, ülkelerinin bütün yiyecek kaynaklarından faydalanmayı planlarlardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yavuz Sultan Selim, Çaldıran ve Mısır savaşlarında 20 bin kadar deveye sahipti ![]() ![]() ![]() Kanuni Sultan Süleyman Viyana üzerine yürüyüşe başlamadan, İstanbul civarından sağladığı çok sayıda gemile |
![]() |
![]() |
![]() |
Osmanlı Ordusunda Harp Kaideleri |
![]() |
![]() |
#7 |
KRDNZ
![]() |
![]() Osmanlı Ordusunda Harp KaideleriOsmanlı Ordusunda Harp Kaideleri a) Muharebe başlamadan evvel, başkomutan veya müşaviri (kurmay başkanı) yüksek bir tepeye çıkarak, kendi gözleriyle düşmanı keşfeder, edindikleri bilgi ve görgülere göre tertiplerinde bir kusur varsa onları düzeltirlerdi ![]() b) Düşman kuvvetleri stratejik harekâtta öne geçmiş, savaş alanına önceden gelerek alanın en elverişli yerini tutmuş ise, o zaman Osmanlılar bu düşmana taarruzu uygun bulmaz, savunmayı tercih ederlerdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() c) Eğer savaşa Osmanlılar taarruzla başlarlarsa, düşman da karşı taarruza geçerse aynı taktik kullanılır, merkezdeki kuvvetler geriye, hendek ve barikatların gerilerine kadar çekilir, düşman taarruzu durdurulamazsa, bozgun süsü verilen bu durum, genel ihtiyatların yanına kadar devam ettirilir, artık burada durulur kıpırdanılmaz, daha evvelden yanlarda toplanmış ve hatta fırsatlardan yararlanarak düşman gerilerine sarkmış birliklerle beraber, her taraftan birden bire karşı taarruza geçilerek, çepeçevre sarılan düşman yok edilmeğe çalışılırdı, d) Düşmanın savunmada kalması halinde; Osmanlı kuvvetleri taarruza mecbur bırakılırsa, merkezdeki kuvvetlerle cepheden taarruza geçilirken, yanlardan da düşman sarılmaya başlanır, bir kısım kuvvetlerle de gerisine düşmeğe çalışılır çember tamamlanırdı ![]() e) Düşmanın sayıca üstün olduğu hallerde, gerilerini doğal bir engele verdirmeğe çalışılır ve bu engel düşmanın gerilerini kapayacak bir kuvvet olarak kullanılırdı ![]() f) Düşmanın savaş düzeni, harb tarzı, arazi düşmanın iki yanını kuşatmağa imkân vermiyorsa, yanlardan biri kırılarak, düşman taarruzu bu ve merkezdeki kuvvetlere bağlanarak, diğer yandaki kuvvetlerin, düşmanın yan ve gerilerine saldırmasıyla, düşmanın çekilme yönü kapatılır, çember içine alınarak yok edilmeğe çalışılırdı ![]() g) Arazi elverişli ve örtülü ise bir miktar süvari, bu örtü ve elverişli araziden faydalanarak gizlice düşmanın yanında hazırlanırdı ![]() ![]() h) Düşman hâkim bir yerde hazırlanmış ve bu yeri inatla savunuyorsa, ona taarruzdan çekinilmezdi ![]() ![]() i) Düşmanla hiç beklenilmeyen bir anda karşı karşıya gelinirse, önce büyük kısma yer ve zaman kazandırmak için ilerdeki kuvvetler durmaksızın düşmana şiddetle taarruz ederler icap ederse bunlar görev uğrunda kendilerini fedadan çekinmezlerdi ![]() j) Savaşta topçunun ateşi düşmanın en hassas yerinde toplanır, diğer kuvvetlerle, topçu ateşine engel olunmayacak şekilde tertip alınırdı ![]() k) Düşman orduları sayıca ve silahça üstünse, savaştan kaçınılmaz, Yıldırım Bayezid’in dediği "Savaşta kendisini galip sayan daima yener" gibi düşmanın üstünlüğü, sevk ve idare üstünlüğü, (düşman açılmağa, yayılmaya, parçalanmaya zorlanarak) parça parça yok edilerek ortadan kaldırılırdı ![]() I) Savaşta görevleri biten kuvvetler, bir diğer kuvvetin yardımına koşarlardı ![]() m) Muharebe şartları ne şekilde olursa olsun son dakikaya kadar elde yedek kuvvet bulundurulur, bu kuvvetler arazi arızalarından da faydalanılarak sonuca kadar gizli tutulurdu ![]() n) Savaşın sonucu belli olur olmaz kovalama başlar, düşmanın yakası bırakılmazdı ![]() p) Savaş alanı tamamen düşmandan temizleninceye kadar, muharip süvariler, her yönden hazır at üstünde kalırlardı ![]() SONUÇ OLARAK 1-Düzenli bir plana dayanarak hazırlanmak, 2-Savaş meydanında (kat’i sonuç yerinde) ne kadar mümkünse o kadar kuvvetli bulunmak, 3-Düşmanın rahatsız edemeyeceği, düşmana karşı kolayca ve emniyetle hareket yapılabilecek bir alanda yığınak yapmak, 4- Yığınak biter bitmez, önce vaziyeti anlamak için, derhal yürüyüşe geçmek, 5-Savaşın başlangıcından sonuna kadar keşfe ara vermeden devam etmek, 6-Daima emniyet tedbiri alarak, ileriye, yanlara ve gerilere Çıkarılmış koruyucu kuvvetlerin desteğinde yürümek, 7-Savaş alanına açılmış ve savaşa her yönden hazırlanmış olarak girmek, 8-Savaş alanında; maksada, düşman ve arazi durumuna uyularak tertiplenmek, 9-Düşman taarruzları başlayınca, oynak savaşlar vererek onu iyice bağladıktan sonra, yedek kuvvetleri savaşa sokmak, sonra Düşmanın yan ve gerilerine taarruza geçmek ve bu suretle onu yok etmek, 10-Düşmana ondan önce taarruz edilecekse; onun en hassas yerine vurmak, yine düşmanı cephede bağlayarak bir veya iki yanından kuşatarak ve bu kuşatmayı çevirmeye kadar götürerek, hepsini yok etmek, 11-Savaşın sonucuna kadar daima elde taze kuvvet (yedek) bulundurmak, sonunda bu kuvvetleri düşmanın en can alıcı yerinde kullanmak ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Osmanlı Ordusunda Savaş İçin Alınan Tertip ve Düzen |
![]() |
![]() |
#8 |
KRDNZ
![]() |
![]() Osmanlı Ordusunda Savaş İçin Alınan Tertip ve DüzenOsmanlı Ordusunda Savaş İçin Alınan Tertip ve DüzenOsmanlı orduları savaşlarda genel olarak şöyle tertiplenirlerdi ![]() 1- Sağ yandaki kuvvetler, 2 - Merkezdeki kuvvetler 3 - Sol yandaki kuvvetler 4 - Genel Yedek gruplar ![]() b) ilk üç gruptan birinci hat kurulur, bazen durum icabı yalnız yanlardaki kuvvetler birinci hatta bulundurulur, merkez kuvvetleri ortaya ikinci hatta alınırdı ![]() ![]() c) Merkez kuvvetleri daima Kapıkulu askerlerinden (ağır piyade, yeniçeriler) kurulur, Hassa süvarisi bu kuvvetlerin gerisinde, başkomutan da bunlar arasında bulunurdu ![]() d) Anadolu’da savaşılıyorsa; sağ yanda Anadolu askerleri, Rumeli’de savaşılıyorsa, sağ yanda Rumeli askeri bulundurulurdu ![]() ![]() e)Genel yedek kuvvetler en geride, çoğunlukla orta geride bulundurulur ve süvari kuvvetlerinden kurulurdu ![]() f) Ağırlıklara tahkimatla ve ele geçen engel olacak her şeyle, barikat yapılır, ordugâhlar bu suretle korunurdu ![]() g) Duruma göre icabında bu kuraldan ayrılına bilir, duruma uygun tertipler de alınabilirdi ![]() Osmanlı Ordusunda YığınakOsmanlı orduları yığmağını; emin, elverişli bir yerde veya yerlerde yaparlardı ![]() ![]() KOSOVA muharebesi için I ![]() ![]() ![]() Padişah II ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Anadolu ve Rumeli’deki kuvvetler Edirne’de kısa bir zaman içinde toplanabilmiş, II ![]() I ![]() ![]() ![]() Osmanlı Ordusunda Yığınak EsaslarıYığınak yeri olarak her ihtimale cevap verecek alan seçilmelidir ![]() Özellikle ordunun büyük kısmını icabında en önemli ve düşmanın en kuvvetli yönüne göndermek mümkün olmalıdır ![]() Yığınak yeri tamamıyla emin bir bölgede seçilmelidir ![]() ![]() Yığınaak bölgesi ne kadar emin olursa olsun, ayrıca emniyet tedbirleri alınmalıdır ![]() Grup, grup toplanılıyorsa, birbirlerine yardım esas alınmalıdır ![]() Yığınak yeri her ihtimal göz önünde bulundurularak seçilmelidir ![]() Tehlikeli hallerde çabuk toplanmalı, kuvvetlerinin lüzumsuz yürüyüşlerle yorulmalarına meydan verilmemelidir ![]() ![]() Her ne hallolursa olsun, yığınak tamamlanmadan, düşmana karşı harekete başlanmamalıdır ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Osmanlı Ordusunda Yürüyüş Usul ve Kaideleri |
![]() |
![]() |
#9 |
KRDNZ
![]() |
![]() Osmanlı Ordusunda Yürüyüş Usul ve KaideleriOsmanlı Ordusunda Yürüyüş Usul ve KaideleriOsmanlı orduları her savaş için yığınaklarını tamamlar tamamlamaz hemen yürüyüşe geçerlerdi ![]() Kosova savaşı için yığınağını FİLİBE’DE yapan Osmanlı ordusu, KOSOVA savaş alanına Filibe-Sofya- Niş-Kroşovaç-Kurşunlu gibi düz, yürüyüşe ve ağırlıkların hareketine çok elverişli güzergâhı hem uzun hem de düşman ülkesinden geçtiği için emniyetsiz görmüş Filibe-Ahlıman-Köstendil-Komonova-Piriştine yolunu üstün tutmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() —Padişahım şu kaleyi alalım- teklifine; Fatih Sultan Mehmed; —Ben hisar almağa gelmedim, bana düşman ordusunu bulun, şeklinde verdiği cevap çok önemlidir ![]() ![]() Osmanlı ordusunda yürüyüşler çok süratli ve uzun olurdu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ne yazık ki; bu gün Avrupalı komutanların buluşları olarak gösterilen Bu stratejik kurallar, yüz yıllarca evvel, Osmanlı başkomutanları tarafından yapılıyordu ![]() Osmanlı orduları başkomutanları; batıdaki düşmanlarına karşı Kullandıkları bu savaş kaidelerini doğudaki düşmanlarına karşı da tatbik etmişlerdi ![]() ![]() Yıldırım Bayezid’in Osmanlı ordusu, Türk Timur ordularına Ankara meydan savaşında yenilmişti ![]() ![]() ![]() Yürüyüşte sevk ve idare kaideleri şu sıra ile özetlenebilir: a) Yığınak biter bitmez, derhal düşman yönüne yürüyüşe başlanmalıdır ![]() ![]() b) Düşmanın kuvvetinin ne kadar olabileceği daima göz önünde tutulmalıdır ![]() ![]() c) <!--[endif]-->Hedef yalnız düşman ordusu olmalıdır ![]() d)<!--[endif]--> Arızalı da olsa yolun kısası, düzü, emniyetli olanı seçilmelidir ![]() e) Düşman kuvvetleri harekette ön almışsa, çok seri bir yürüyüşle bu üstünlük ortadan kaldırılmalıdır ![]() f) Lazımsa ve yollar elverişli ise, yürüyüş bir kaç kolla yapılmalıdır ![]() g) İcab ediyor ve mümkün oluyorsa, bütün gidiş yolu üzerinde h) Ordu geri hizmet noktaları hazırlanmalıdır ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Acemi Oğlanlar Ocağı ve Devşirme Usulü |
![]() |
![]() |
#10 |
KRDNZ
![]() |
![]() Acemi Oğlanlar Ocağı ve Devşirme UsulüAcemi Oğlanlar Ocağı ve Devşirme UsulüOsmanlı tarihi teşkilatı ve müesseseleri mütalaa edilirken devşirme sistemi ne, acemi oğlanlar ocağı müessesesi ne önemli bir yer ayırmak gerekir ![]() ![]() ![]() ![]() Anadolu ve bilahara Rumeli'de çoğunluğu teşkil eden Türkler, toprağa bağlı ve sipahilik le imtiyazlı oldukları için saray hizmetlerinde kullanılmazlardı ![]() Devşirmeler, acemi oğlan sıfatiyle, Enderun Mektebi'nde, Galatasaray, İbrahim Paşa sarayı ile Edirne ve Gelibolu'da, saray bahçelerinde yetişirler, Enderun'da olanları seçme olur ve ileride yüksek mevkilere geçerlerdi ![]() Kapıkulu denilen sınıfı devşirmeler teşkil ederlerdi ![]() Yeniçeriler ve topçular ve diğer ocaklarda olan kullar umumiyetle devşirmelerden idiler ve bunların gayri taifeden olması yasaktı ![]() Devşirmeler ise, Arnavut, Boşnak, Rum, Bulgar ve Ermeni taifesine mahsus olup bunlardan başkaları olamazdı, yasaktı ![]() Devşirme den iptida kızıl aba ile gelen acemileri islam ayini (müslüman usul ve adeti) gereğince Türkçe lisan öğretmek için, ağaları marifetiyle ikişer floriye Türkistan'a (yani Türklerin yaşadıkları köylere) satarlardı ve İstanbul'da bunlar için inşa olunan saraylara ağaları koyarlardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şam'danî-zade'nin Mür'i't-tevarih'de bu konuda verdiği malûmat şöyledir : «Bosna fetholunduğu zaman hepsi birden müslüman olmuşlardı takat padişaha rica ettiler ki, evlatlarımız devşirme tarikiyle alınsın, yani reaya zimmiler i evladından her sene 1000 er nefer devşirülüp bunlar bir sınıf teşkil olunup acemi oğlanı meyanında terbiye, badehu hasenü'1-vech olanları Enderun-ı hümayun'a, kuvvetlileri bahçelere bostancı, diğerleri ortalara yeniçeri yazılır idi ve yeniçeriler kışlalarında sakin olurlar idi ![]() Müslüman evladından olmaz idi ![]() ![]() ![]() ![]() Bosnalılar ise müslüman olmakla ve müslüman çocukları toplanmamakla beraber evlatlarının devşirilmesini rica ederler, padişah da «Müslüman Bosnalu devşirme olsun» deyu icazet vermişti ![]() Bu meseleye dair Kanuni zamanında (13 Sefer 972 tarihli) Bosna, Hersek ve Kilis kadılarına bir hüküm gönderilmiş ve şimdiye kadar kazalarında «acemi oğlanı için alınagelen oğlanların ekseri sünnetlû olmakla sünnetlû olanları dahi almu gelmiş iken haliyen acemi oğlanı cem'ine varan yaya başına sünnetlû oğlan almağa mani olduğunuz îlam ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Devşirme müessesesinin nasıl meydana geldiği Aşık Paşazade, Oruç Bey tarihlerinde (s ![]() ![]() Busbecq gibi Ricaut gibi batılı müşahid ve müellifler de bu müesseseyi böyle tasvir etmişlerdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İcabında bazı yerler muvakkaten olsun acemi oğlan vermekten af olunurdu ![]() ![]() Bundan başka, İstanbul civarındaki köylerden acemi oğlan alınmayan yerler Kartal ile Kadıköy idi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Acemi oğlanlar Enderun, Galatasaray, İbrahim Paşa Sarayında -ki bunlar adeta birer mektep idiler- bulundukları, talim ve terbiye ile meşgul oldukları sırada başka hizmetlere memur edildikleri de vaki idi ![]() ![]() ![]() Yine Kanuni Sultan Süleyman zamanında İstanbul'a Kırkçeşme denilen sular getirileceği zaman yol hizmetinde acemi oğlanlar kullanılmış, hizmetlerini gördükten sonra da kapuya çıkarılmışlardı, ki 968 tarihli bir hüküm bu hususu tesbit etmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Edirne'de Sultan Selim camiinin demir işlerini acemi oğlanlar görmüşler, içlerinde hizmetlerini tamamlayanlar Mimar Sinan'ın inhası üzerine kapuya çıkarılmışlardı ![]() ![]() At Meydan sarayı (İbrahim Paşa sarayı) ve Galatasaray acemi oğlanları icabında birinden diğerine muvakkaten naklolunurlardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yine bu sıralarda bazı acemi oğlanların rençberlerin, yani tüccarların işlerine karıştıkları, gemilerden zorla zahire alarak fazla fiata sattıkları anlaşılıyordu ki, bunu men' için Edirne, Rodoscuk (Tekirdağı), Çorlu, Vize ve Hayrebolu kadılarına birer hüküm gönderildiği görülmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Acemi oğlanlardan yangınlarda fedakarlık gösterenlere 300 akçeye kadar ihsan verilirdi ![]() ![]() ![]() ![]() «Yeniçeri ağasına hüküm ki : haliya bina olunan dört pare hassa gemiye üçyüz nefer acemi oğlan lazım olmakla Türk üzerinde olan ulûfesiz oğlanlardan üçyüz nefer oğlan yazılıp verilmesin emredüp büyürdüm ki Türk üzerinde olan oğlanların eskilerinden ve yararlarından 300 nefer acemi oğlan ulufeye yazıp dahi zikr olan gemilere tevzi' idesin» ![]() ![]() ![]() Keza, Edirne'deki has bahçelerle saraya odun getiren hassa gemilerdeki acemi oğlan noksanını doldurmak için yeniden oğlan devşirmeye lüzum görülmüş, yeniçeri ağasına hükümler gönderilmişti, (h ![]() ![]() Acemi oğlanların kapuya çıkma ları, yani yeniçeri ocağı na geçmeleri de mühim bir mesele idi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ağalar saltanatı hengamında her şeye olduğu gibi acemi oğlanlar müessesesinde de karışıklık ve bozukluk artmıştı ![]() ![]() ![]() ![]() «Acemi oğlanları arzuhal sunup oda-başılar onar kuruşa bakkal ve hammalı yeniçeri ettiler, biz bunca zamandır hizmetteyüz yolumuzca bedergah olalım ve illa acemi oğlanlığı dahi bırakup varup hammallık eyleyip onar kuruş feda idip oda basılara veririz ![]() ![]() Devşirme müessesesi ve acemi oğlanlar teşkilatındaki bozukluk Kanuni devrinden itibaren başlamış, türlü safhalar geçirerek XVIII ![]() ![]() Kaynak: Osmanlı Müesseseleri, Teşkilatı ve Medeniyeti Tarihine Genel Bakış / Prof
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Osmanlı Ordusu Genel Kuvvetler ve Ödenekler |
![]() |
![]() |
#11 |
KRDNZ
![]() |
![]() Osmanlı Ordusu Genel Kuvvetler ve ÖdeneklerOsmanlı Ordusu Genel Kuvvetler ve Ödenekler Genel kuvvet, Osmanlı Ordusunun kuruluş tarihi olan 1363 (H ![]() ![]() ![]() Başlangıçta yeniçeri ler 1000 kişiden oluşurken Kanuni döneminde 12 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yeniçerilerin kuruluşu ve düzenlenmesi Kanuni döneminde tamamlanarak ortalarının sayısı 196 olmak üzere sınırlandırılmıştır ![]() ![]() ![]() Diğer kapıkulu ocaklarından da zamana göre arttırma ve eksiltmeler olmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() Ülkeler zaptedildıkçe bu ülkelerin tımar, zeamet ve has’ın Padişahlar tarafından ödüllendirilerek, savaşta yararlık gösterenlerden hak sahiplerine bölündüğünden, topraklı süvarisinin sayıları gittikçe çoğalmış, Kanuni döneminde yaklaşık olarak 150 ![]() ![]() ![]() Evliya Çelebi, Kanuni devrinde topraklı süvarisinin yani tımar, zeamet ile bunların yasal olarak savaşta çıkarmaları gereken Cebelu’ların Kanuni Süleyman’ın yasasınca Rumeli’de 74600, Anadolu’da 91600 ki toplam olarak 166200 süvariden oluştuğunu bildirmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() Askeri güçler toplamına gelince, bu da bir ölçüde kalmamıştır ![]() ![]() ![]() Çünkü Osmanlı tarihlerine göre bu seferlerden hemen sonra kapıkulu askerlerinden olmak üzere 70394 yeniçeri, 12153 cebeci, 5084 topçu, 676 top arabacısı, 15000 süvari ki toplam 103307 kişilik bir askeri kuvvet bulundurulduğundan, Marsigly’ye göre ise Kanuni Süleyman yasasınca kapıkulu askeri İçin sınırlandırılan 74 ![]() ![]() Kanuni Sultan Süleyman Hazretlerinin 300 top, 300 ![]() ![]() ![]() Gerçekten, Marsigli’nin askeri sınıfların sayılarına ait broşürüne koyduğu cetvel incelenirse, mevcut olan askeri sınıflardan bazısının kuvvetini almadığı görülür ![]() ![]() ![]() Evliya Çelebi elinde fermanla maaş alan vazife isteklisi asker sayısının Kanuni devrinde 500 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Böylece verdiğimiz bilgilerden anlaşılacağı gibi barış halinde yaklaşma veya durumun müsaadesinde askeri İndirim yani kısıtlama ile tasarrufa çok uyulduğu zamanlar dışında olmak üzere normal durumlarda genellikle Osmanlı Devleti Kuvvetleri toplamı 400 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Askeri Ödenekler Askeri kuruluşlar, konusunda verilen bilgilerden anlaşılacağı gibi, önceleri askeri ödeneklerin, askeri sınıflara göre çok çeşitleri vardı ![]() ![]() ![]() Önceleri yeniçerilere günde 1 akçe bağlanmışken sonraları günlük ulufe leri 3’er 1600 yılına doğru beşer, 17 nci yüzyılda ise 7’şer akçeye yükselmişti ![]() ![]() ![]() Günlük ulufe lerin kurallarca üçer veya beşer akçeden ibaret olduğu dönemlerde bile "Terakki" adı verilen bazı emektarların muharebe ve muhasaralarda "Serdengeçti" ve "Dalkılıç" yazılanların ulufe lerine zamlar yapıldığı için gerçekten erlerin ulufeleri farklı olduğundan içlerinden 15 akçeye kadar ulufesi olanlar bulunurdu ![]() Cebeci, topçu, arabacı gibi öteki kapıkulu ocaklarına bağlı erlerin gündelikleri de aşağı yukarı yukarıda yazılan miktarlar dolayında idi ![]() ![]() 16 ncı yüzyıl sonlarında daha madeni paraların karıştırılmadığı zamanlarda yeniçeri ağasına günde 500, altı bölük ağalarına 120’şer, cebeci başına 60 akçe, diğer ocak ağaları ve subaylarına da o oranda ulufe verilirdi ![]() ![]() Askeri Tayınlar Ekmek, et, bulgur ve sade yağdan ibaret olup, cuma geceleri için pirinç de verilirdi ![]() Yabancı yazarlardan Padişah Ordusuna ve tutsak olarak er arasında bulunmuş olan "Marsigly" 17 nci yüzyılda her ere günde 100 dirhem ekmek, 60 dirhem et, 50’şer dirhem bulgur ve sade yağ verildiğini, cuma geceleri de bulgur yerine elli dirhem pirinç ile helva da dağıtılmasının adet olduğunu bildirmektedir ![]() Eyaletler askerinden ve yerli kulu sınıflarından azab, sekban, icareli, topçu ve lağımcılar kısmen eyalet paşaları ve sancak beyleri tarafından, kısmen de doğrudan doğruya devlet hazinesine giren gelirler ile İdare ve iaşe edilirlerdi ![]() ![]() Serhat kulu sınıfından olanlar, kısmen maaşlı, kısmen de kendi arzularıyla görev yapan gönüllülerden oluştuğundan, maaşsız olarak kullanılırlardı ![]() Topraklı Süvarisinden has ve zeamet sahiplerinin savaşta çıkarmaları özel yasalarla saptanan atlılardan herbirine yılda 5000 akçelik aşar geliri bağlanmış olduğu yukarıda anlatılmıştı ![]() Tımarlılar içinde, 3 veya 6000 akçelik yıllık geliri olanlar bulunur idiysede, bunlar bir İki eyalete özgü olduğundan başka eyaletlerde tımar 5000 akçe olduğu için gerek bunlar gerekse az çok "Terakki" ye erişenler tarafından çıkarılacak "Cebelu"ların da devlete yılda 5000 akçeye hizmet ettikleri kabul olunabilir ![]() Böylece, tüm topraklı süvarisinin her biri için devletin ödediği yıllık harcama 5000 akçeden ibaretti ![]() ![]() ![]() Kanuni döneminde bir dirhem gümüşten 3 akçe basıldığı ve madeni paraların karışımlı olması nedeniyle o zamanki gümüş değerinin bugünkü bedeli yaklaşık olarak 30 para eder ![]() Ancak o zamanlar, gümüş madeni şimdiki kadar ihraç olunmadığından az bulunabildiği için değeri fazla olduğundan ticaret dünyasında bir akçelik gümüşün gördüğü işi 5�6 akçelik gümüşle görmek, yani o zaman bir akçeye alınan yiyeceği bugün ancak 5�6 akçe ile almak olanağı vardır ![]() ![]() ![]() ------------------------- Bu yazı Osmanlı Askeri Teşkilatı ve Kıyafeti / Mahmut Şevket Paşa / KKK / 1983 kitabından alımıştır
|
![]() |
![]() |
![]() |
Osmanlı Donanması |
![]() |
![]() |
#12 |
KRDNZ
![]() |
![]() Osmanlı DonanmasıOsmanlı Donanması Önceleri deniz askerleri tersane ocakları denilen birkaç ocaktan oluşur, "Tersane Halkı" ile "Harp Sınıfından olmak üzere iki bölümden meydana gelirdi ![]() Her iki bölümün âmir ve komutanı "Kaptan Paşa" idi ![]() ![]() ![]() Tersanede çalışan tersane halkı azablardan oluşurdu ![]() ![]() Azablar her biri beş altı kişiden oluşmak üzere birçok küçük ortalara bölünmüş bulunur, tersane nöbet beklemek, subayların filikalarını çalıştırmak, İzmit'ten kereste getirmek ve zindanda bulunan hükümlüleri muhafaza etmek gibi görevleri yerine getirir, bir kısmı da kalafatçılık yapardı ![]() ![]() Tersanede Tersane emini; tersane katibi, liman katibi, zindan katibi gibi bazı subaylar' da hizmet görürlerdi ![]() Deniz askerinin harp sınıfı; Levendler Tımar ve zeamet kişileri Tayfalar Forsalar dan oluşurdu ![]() ![]() Osmanlı kıyılarında bulunan bazı sancaklardan "Kaptan Paşa Eyaleti" adıyla meydana getirilen eyalette, yöresel asayişi sağlamak için, diğer eyaletlerdeki "Yerli Kulu" askerlerine benzer, sancak beyleri tarafından kullanılan askerlere "Levend" adı verilmişti ![]() ![]() ![]() Kaptan Paşa eyaleti de öteki eyaletler gibi, has, zeamet ve tımar'a bölündüğünden, Padişah Donanmasının hareketi halinde adı geçen eyaletlerin zeamet ve tımar sahipleri ile bunların yasal olarak çıkarmağa zorunlu oldukları "Cebelu" lar da silahlandırılmış olarak padişah donanmasına katılırlardı ![]() Her savaş gemisinin deniz hizmeti, "Tayfa" adıyla 20-30 kişiye verilmişti ![]() ![]() ![]() ![]() Tutsaklar arasında en kıdemlisine reis adı verilir, O da geminin kılavuzluk işini görür, dümene de bakardı ![]() ![]() ![]() ![]() Donanma, Kaptan Paşa'nın emir ve komutasında olarak denize açıldığı zaman onu meydana getiren fırka ve filoların emir ve komutası beylerbeyi ve sancak beylerine aitti ![]() ![]() Sonraları fırka ve filo komutanlarına patrona ve piyale denilmeye başlanmıştır ![]() ![]() -------------------------
Bu yazı Osmanlı Askeri Teşkilatı ve Kıyafeti / Mahmut Şevket Paşa / KKK / 1983 kitabından alımıştır ![]() |
![]() |
![]() |
|