|
![]() ![]() |
|
Konu Araçları |
‘geri, kadin, kalmışlık’, modernlik’, sarkacında |
![]() |
Modernlik’ Ve ‘Geri Kalmışlık’ Sarkacında KADIN |
![]() |
![]() |
#1 |
Şengül Şirin
![]() |
![]() Modernlik’ Ve ‘Geri Kalmışlık’ Sarkacında KADIN![]() ![]() Türkiye’de kadın sorunlarıyla ilgili bilimsel çalışmalar eğer sosyal bilimlerde meşru bir yer bulabilmişse bunun en baş sebebi, Türkiye’nin modernleşme projesi içinde kadın meselesinin bir ‘geri kalmışlık meselesi’ olarak işaretlenmesi ve elbette ilerlemeci modernist yaklaşımım kadına biçtiği temel misyondur ![]() ÜRKİYE’DE 1980’lerin ikinci yarısında yeni bir soluk kazanan kadın hareketi, etkisini 1990’lı yıllarda üniversitelerde Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezleri’nin açılması ve kurumsallaşmasında da hissettirdi ![]() ![]() ![]() Akademinin katkısı Merkezler, genellikle kadın hakları konusunda ortak duyarlıkları paylaşan kadın akademisyenler öncülüğünde kuruldu ve yalnızca ‘kadın meselesi’ diye gündeme getirilen konuların aslında bir toplum meselesi olduğunu vurgulamakla kalmadı; bizzat üniversitelerin içinde de erkek-egemen zihniyetlerin hakim olduğunu açığa çıkardı ve kadın akademisyenlerin karşılaştığı kurumsal ve akademik güçlüklerin gündeme getirilmesini sağladı ![]() ![]() ![]() ![]() Bugün şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Kolektif çalışma ve üretkenliğin son derece sınırlanmış, ketlenmiş olduğu tarihsel zamanlar ve sosyo-politik ortamda, kadın çalışmaları alanı, akademik ve akademi dışı çalışma kapsamı, çalışmaya katabildiği aktörlerin çeşitliliği, birbirini tetikleyerek büyüyen halkalara benzetebilecek yaygın etki gücü ile son derece etkili bir sosyal güçlenme alanı oluşturabiliyor ![]() Kadın çalışmaları, Batı üniversitelerinde de ana akım bilimsel çerçeveleri sorgulayan ve araştırma nesnesini ön plana çıkararak ‘kadınları’ özneleştirmeyi hedefleyen bir bilgi ve bilimsel-politik eylem alanı olarak doğmuş; akademik kurumların yerleşik, eril yapısı içinde de çeşitli dirençlere karşı mücadele etmesi gerekmişti ![]() ![]() Türkiye’nin modern yüzü Gerçi Türkiye’nin modernleşme projesi içinde ‘kadın meselesi’ hep bir ‘geri kalmışlık meselesi’ olarak işaretlendiğinden ve Türkiye’deki sosyal bilim anlayışı içinde de ‘ilerlemeci’ modernist yaklaşımlar oldukça etkili olmuş olduğu için, kadın sorunlarıyla ilgili bilimsel çalışmaların sosyal bilimler içinde meşru bir yer edinmiş olduğunu savunabiliriz; üstelik, Avrupa Birliği uyum sürecinde etkin hale gelen dışsal etmenler, bazı uluslararası bağlantılar, toplumsal cinsiyet eşitliği ile ilgili değerlendirme süreçleri ve uluslar arası projeler, kadın konulu projelere verilen destekler dolayımıyla da bu konular halen geçerli ve hatta öncelikli araştırma konuları olma statüsünü koruyor ![]() ![]() ![]() Kadın çalışmalarının akademik statüsünü tanımak ve tanıtmak için birden fazla alanda bilgi ve politika üretmek, erkek-egemen yapılar ve cinsiyetçi zihniyet, yaklaşım ve tavırlarla mücadele etmek gerekiyor ![]() ![]() ![]() Kadının misyonu Örneğin, bugün küresel kapitalist süreçlerin analizinin kadın emeğinin değişik formlarından söz etmeden yapılamayacağını kolaylıkla öne sürebiliriz; belki dün için de aynı savı destekleyebiliriz ![]() ![]() ![]() Akademik feminizmin en önemli katkısı ise, feminist eleştirel bakış açısının toplumsal olarak kitlenmiş olduğumuz ‘başörtü’, ‘dinsel taassup’, ‘Atatürk fetişizmi’, ‘militarizm’, ‘futbol fanatizmi’, ‘toplumsal cinnet ve şiddetin türlü biçimleri’ gibi toplumsal bilinç ve bilinçaltımızın bazı meselelerine gündelik kalıp ve kalıtsal ezberleri sarsabilecek yaratıcı görme biçimleri getirmesi olabilir; öyle ki olguları algılama biçimimizi değiştirerek belki de kemikleşmiş karşıtlıkları eritebilir ve toplumsal diyalogun olanaklarını yaratmış olabiliriz ![]() Başörtüsünü konuşmak Örneğin, ‘başörtü’yü hızlı toplumsal değişme sürecinde özellikle ‘kadınlık’ ve ‘erkeklik’ ile ilgili rol, kimlik ve beklentilerdeki hızlı değişme ve buna bağlı sarsıntı; kadın-erkek ilişkilerindeki bozulma, ilişkilerdeki sadakat, bağlanma, güven duygusunun zayıflaması karşısında duyulan ‘femininite (kadınsılık) kaybı’ korkusuna karşı bir ‘özsavunma’ ya da ‘erkeklik kaybı’ korkusu yaşayan erkekleri ‘erkeklik kimliğini yeniden kuşanmaya davet’ gibi okumayı denesek, benzer kaygıları başörtüsüz olarak alt etmeye çalışan kadınlarla ‘başörtülü kadınlar’ arasında kadınca bir zeminde diyalog imkanı yaratmış olmaz mıyız? Ve bu diyalogdan kadınlık ve erkeklik için, güvene dayanan, çağın getirdiği kaygıları göğüsleyebilen kadın-erkek ilişkileri için yeni biçimler üretemez miyiz? Kendi deneyimimden yola çıkarak şunu diyebilirim: Kadın Çalışmaları alanında ders verirken ve akademi dışında çeşitli kadın örgütleri ve gruplarıyla yaptığımız çalışmalarda, farklı kuşaklardan kadınlarla kurduğumuz iletişim ve sosyal ilişki ortamlarında, akademik feminizmin Türkiye’de toplumsal eleştirel perspektifleri üretebilecek verimli bir kaynak olduğunu bizzat tecrübe ettim ![]() ![]() ![]() *Doç ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : Modernlik’ Ve ‘Geri Kalmışlık’ Sarkacında KADIN |
![]() |
![]() |
#2 |
yesimciwciw
|
![]() Cevap : Modernlik’ Ve ‘Geri Kalmışlık’ Sarkacında KADINGüzel bir paylaşım olmuş teşekkürler arkadaşım ![]() ![]() ![]()
__________________
|
![]() |
![]() |
|