Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
çocuk, malatyalı, sıradışı, turgut

Sıradışı bir çocuk: Malatyalı Turgut

Eski 01-07-2009   #1
KRDNZ
Varsayılan

Sıradışı bir çocuk: Malatyalı Turgut



Savaş bitmiş ama yokluk, kıtlık bitmemiştir Malatya kendi yağıyla kavrulan fukara bir şehrimizdir İşte Sadık Beyle Hafize Hanım bu kasaba irisinde mütevazı bir hayat sürmektedir Sadık Bey ilk mektebi dışarıdan bitirmesine rağmen bankada çalışan bir katip, Hafize Hanım ise parmakla gösterilen muallimelerden biridir Bu ikisinin esmer, tombul, kıvırcık saçlı, çok sevimli bir çocukları olur (1927) Hafize Hanım (Kürt asıllı olmasına rağmen) ona bir Türk büyüğünün adını (Turgut) verir
Derken Söğüt'e tayinleri çıkar Bu şirin kazada iki maaş giren başka ev yoktur ve onların haricinde kimsede radyo bulunmaz Turgut sessiz sakin ve fazlaca cömert bir çocuktur O da çember çevirir, derede yüzer, saklambaç oynar Malatyalı olmaları hasebiyle cebinde kuru kayısısı, bademi, pestili eksik olmaz, bunları arkadaşlarına dağıtmaktan büyük bir zevk duyar Derken tayinleri Silifke'ye çıkar O zamanlar yöre ulaşımında merkepler mühim bir yer tutar Turgut ilk binişinde eşekten düşüp kolunu kırar Hafif yollu çolak kalır bu yüzden askeri okula alınmaz ve "pilotluk" hayalleri yatar
? 25 lira çıkmayınca
Turgut onbeşine geldiğinde babası Mardin'e tayin olur ama koca şehirde lise bulunmaz Kabataş'ta okumayı çok ister ama 25 lira daha ucuz diye onu Konya Lisesine yollarlar ve "leyli" eğitim başlar Sonra kardeşi Korkut ve dayıoğlu Hüsnü ile (Doğan) birlikte Kayseri'de buluşurlar
Turgut, 1945 yılında İstanbul'a gelir, birçok okul kazanmasına rağmen İTÜ mühendislikte karar kılar Süleyman ve Şevket Demirel, Necmeddin Erbakan, Mehmet Turgut da aynı çatı altında okumaktadırlar Turgut, cemiyetçilik yapmadan duramaz Kulüpler kurup, Anadolu çocuklarını bir araya toplar Siyasetle yakinen ilgilenir, mesela milliyetçi gençlerle birlikte Sertel çiftinin çıkardığı Tan gazetesini basarlar Kah TRT'yi protesto eder, kah Mimar Sinan'ı anma toplantısı yaparlar CHP iktidarı, Mareşal Fevzi Çakmak'ın cenazesini ortada bırakınca büyük bir grupla naaşı omuzlar, caddelerden sel gibi akar, kabrine bırakırlar
Demokrat Parti iktidara gelince Turgut'un kuşları uçar, "bu işler bizi aşar" demez, heyecanla kalkınma projeleri hazırlar Nitekim mezun olup da devlet hizmetine girince bazılarını gerçekleştirme fırsatı yakalar Bu kabiliyetli genç Fatin Rüştü Zorlu'nun dikkatini çeker, onun önünü açar
Eli ekmek tutmaya başlayınca ailesi Turgut'un başını bağlar Evet Malatya eşrafından Hacı Hasan Bey'in kerimesi Ayhan pırlanta gibidir bir kızdır ama mizaçları uyuşmaz Ne yazık ki ayrılırlar Devlet, Turgut Bey'i 1952 yılında Amerika'ya yollar Çocukluğundan beri "bir Türk'ün dünyaya bedel" olduğunu sanan delikanlının ayakları yere basar İlk defa enerji nakil hattı, televizyon, otoban görür ve bazı şeyleri "sorgulamaya" başlar
? Nişantaşlı Semra
Turgut Bey, ABD dönüşü EİEİ'de (elektrik idaresinde) iş başı yapar Burada Semra adlı hanım hanımcık bir kızı gözünü kestirir ancak yaklaşamaz Akşamları ayrılırken kızın daktilosunu bozar, ertesi gün şipşak tamir eder işi bağlar Daktilo o kadar sık bozulmaya başlar ki senli benli olurlar Turgut Bey, Semra Hanıma "bir kız arkadaşım var ona ne hediye alsam" diye sorar Semra ne derse alır "pat diye" önüne koyar "Daktilo Semra" bu genç mühendisten hoşlanır ama "evlilik" lafını ağzına bile almaz Bir gün Turgut daireye çikolata ile gelir ve millete dağıtmaya başlar "Hayrola" diyenlere "Semra'yla söz kestik" der, kızcağız bu oldu bittiye boyun eğer, itiraz gibi bir şansı kalmaz Ve biliyor musunuz, o günden sonra daktilosu hiç bozulmaz
Turgut Beyin böyle muziplikleri vardır Elinize tutuşturduğu kalem çarpar, sigaraları patlar, çakmağından su çıkar Hatta helikopter pilotlarıyla anlaşıp ani pikeler yaptırır, arkadaşlarını korkutmaktan zevk duyar
Özal Ordonat Okulunda Yedeksubay öğrenci Demirel'e hocalık yapar Derken 27 Mayıs ihtilali olur, ordu yönetime el koyar İlerliyen yıllarda DPT (Devlet Planlama Teşkilatı) kurulur, onu teşkilata alırlar Bu arada Ragıp Gümüşpala ölmüş, öğrencisi (Demirel) AP'nin başına geçmiştir Süleyman Bey, Özal'ı DPT Müsteşarı olarak bürokrasinin zirvesine atar Doğrusu DPT'de çok elit bir kadro vardır ve büyük işler yaparlar Ancak İlhami Soysal "takunyalılar DPT'yi ele geçirdi" diye yaygara koparınca kurumun tadı kaçar "Milli Şef"imiz hışımla ayağa kalkar, o bilindik üslubu ile tehdide başlar Doğrusu Demirel o günlerde daha delikanlıdır, bürokratlarına sahip çıkar, "din ve vicdan hürriyeti diye bir şey var Bana kimse baskı yapamaz" der, kestirip atar
Özal münakaşalarla uğraşmaz işine bakar Büyük projelerin alt yapısını hazırlar Mesela Boğaz Köprüsü gibi bir esere imza atar

__________________

Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar,
'Medeniyyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?




Ey ŞaiR! Bana Yağmurdan bahsetme, yağdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.