Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye > Kıssadan Hisse

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ders, hocadan, nasreddin

Nasreddin Hoca'dan Ders

Eski 01-01-2009   #1
KRDNZ
Varsayılan

Nasreddin Hoca'dan Ders



Nasrettin Hoca bir gün arkadaslariyla otururken,bakin simdi!" demis,ben simdi su karşıdaki dağı ayağıma çağıracamMillet sasirmis
Ya hoca nasil olur,koskoca dag nasil ayaklanir gelir
Hoca kalkmis,eeeeyyy koca dağ gel bakiyim buraya demis
Dagdan ses seda cikmazBirkez daha sesini yükselterek bagirmis
Dag`dan ses seda cikmamis
Sonunda sinirli sinirli daga dogru yürümeye başlamis
Orada oturanlar hocaya , nasil hoca dagi getiremedin galiba diye gülüsmüsler
Hoca onlara dönerek bizde gönül kibir yoktur, o gelmezse biz gideriz demis

*******************************************

Hoca ormana gitmişOturmuş bir dalın üstüne, başlamış kesmeyeAşağıdan geçen bir yolcu Hoca'ya seslenmiş:- Be adam! İnsan oturduğu dalı keser mi ? Şimdi düşeceksinHoca adama aldırmamış; işine devam etmişAz sonra dal kırılmışHoca, cumburlop düşmüşDüştüğü yerden perişan seslenmiş:
-Düşeceğimi bildin ne zaman öleceğimi de söyle bari


*******************************************

Yağmurlu bir günde Nasrettin Hoca pencereden dışarı bakarken komşusunun koşa koşa yağmurdan kaçtığını görür pencereyi açar :
-Hey Ahmet Efendi, birde hacı olacaksın rahmetten kaçılır mı?, der
Zavallı adam eli mahkum sırılsıklam olur Ertesi gün hocanın komşusu hocayı yağmurdan kaçarken görür ve hocaya bir ders vermek ister :
-Hoca Hoca dün bana diyordun bugün sen neden rahmetten kaçıyorsun, der
Hoca hiç durmadan yoluna devam eder ve komşusuna şöyle der :
-Ben rahmetten kaçmıyorum sadece allahın rahmetine basmamak için çabalıyorum


*******************************************

Hoca, bir gün kırlardan topladığı çalı çırpıyı eşeğine yükleyip evine götürürken :
-Acaba, yaş çırpı da kurusu gibi yanar mı? diye düşünür ve şeytana uyarak çakmağını çakar ve alevi çalı çırpıya dokundururAralarında kuruları da bulunan çalı çırpı hemen alev alırEşekte bir korku, bir telaş, huzursuzluktur başlarAnıra anıra, çifte ata ata dört nala koşmağa başlarHoca da arkasından olanca gücüyle bağırır :
-Aklın varsa göle koş!


*******************************************


Nasreddin Hoca ağır bir hastalığa yakalanmış Günlerce yatak döşek yatmış Bir gün:
-Aman karıcığım, demiş "en cicili bicili giysilerini giy Tak takıştır, sür sürüştür, bi güzel süslenip püslen Başucumdan da ayrılayım deme" demiş

-Aşkolsun efendi; demiş karısı "Bu dediğin olacak şey mi? Sen böyle ölüm döşeğinde yatarken süslenip püslenmek yakışık alır mı hiç? Gören konu komşu ne demez sonra?

Nasreddin Hoca karısının sözünü kesmiş hemen:
-Konu komşuya kulak asma sen Süslenmene bak Ben neredeyse son nefesimi vermek üzereyim Azrail canımı almaya gelince belki seni beğenir, bakarsın beni bırakır seni alır!


*******************************************


Nasreddin Hoca bir gün pazarda dolaşırken yanına bi dilenci yaklaşır ve:
-Bana sadaka veririsen sana dua ederim! der

Demesiyle Hoca hemen cebinden beş on kuruş çıkarır, dilenciye verir
-Aman dua mua etmem istemem! der Hoca

Dilenci:
-Niye?
Nasreddin Hoca:
-Eğer senin duan kabul olsaydı, sen şimdi dileniyor olmazdın!


*******************************************


Nasrettin Hoca bir gün tarladan dönerken kuvvetli bir rüzgar çıkmış ve Hoca daha n'oluyor demeye kalmadan başındaki sarığı rüzgardan uçmuş ve çamura bulanmış Hoca almış yerden sarığı geçirmiş başına

Sıkkın sıkkın yürürken birkaç adam çıkmış karşısına Hoca'nın başındaki sarığı görünce her kafadan bir sese çıkmaya başlamış:

-Hocam sarığın kirlenmiş, Hocam sarığın çamur olmuş!
Hoca: Kirlenmişse kirlenmiş n'apalım yani!
-N'apalımı var mı Hocam? Yıkasan şu sarığını!
Hoca: Pöh! Yıkayınca yeniden kirlenmeyecek mi sanki!
-Olsun Hocam, kirlenince yeniden yıkarsın
Hoca: Bir daha kirlenir?
-Sen de bir daha yıkarsın Hoca'm

Hoca sarığın kirlendiğine mi yansın, yoksa adamların ukalalığına mı kızsın Öfkeyle homurdanmış Hoca:
-Ne yani ben bu dünyaya sarık yıkamaya mı geldim!


*******************************************


Adamın biri Nasrettin Hoca'nın yolunu kesip elindeki mektubu uzatmış:
-Aman Hoca'm, gözünü seveyim şu mektubu bana okuyuver

Hoca almış mektubu, açmış bakmış Bir süre elinde evirip çevirdikten sonra tutup sahibine geri vermiş:
-Bu mektup okunacak gibi değil Yazılar kargacık burgacık Hem dilide yabancı, ben okuyamam bunu, kusura bakma! demiş Hoca

Adam çok kızmış bu işe, terslemiş Hoca'yı:
-Ayıp Hoca ayıp! Benden utanmıyorsan başındaki sarıktan utan bari Bir mektubu okuyamadın yahu!

Hasreddin Hoca'nın canı bu işe çok sıkılmış Başındaki sarığı çıkardığı gibi adamın başına geçirmiş:
-Hadi bakalım demiş, mademki keramet sarıkta sen oku bakalım şu mektubu da görelim!


*******************************************


Nasrettin Hoca tam yatacakken birden kapı vurulmuş Hoca söylene söylene kapıyo açmış Kim olacak Hoca'nın yan komşusu:
-Hocam, sende kırk yıllık sirke varmış, haberini aldım Rica etsem bir bardak verirmisin, şifa niyetine içeyim, demiş
Hoca bu, malı kıymetli tabiki
-Yahu adı üzerinde kırk yıllık sirke, öyle her keze vermiş olsaydım sirke bu zamana kalırmıydı hiç!


*******************************************


Hoca, yolda dalgın dalgın yürürken, muzipin biri ensesine bir tokat patlatmış Hoca şaşkınlıkla arkasına dönünce, adam eğilerek selam vermiş Sonra da yüzsüzce ellerini oğuşturarak:
-Kusura bakmayın efendim! Ben sizi arkanızdan çok samimi bir dostuma benzettim! demiş

Hoca, bu söze kanmamış:
-Olmaz öyle şey, yürü kadıya! diyerek adamı mahkemeye götürmüş Meğer adam, kadının yakın ahbabı imiş Hoca olayı anlatmış Kadı düşünüp taşınmış ve Hoca'ya:
Peki demiş, sen de ona bir tokat at da ödeşin!

Hoca , bu şekilde ödemeyi kabul etmeyince, kadı:
-Bir tokadın hakkı 1 akçedir O halde davalı bu parayı versin sana! demiş

Hoca razı olmuş Fakat dava edilen adam yanında para olmadığını: hemen gidip getireceğini söyleyerek izin istemiş

Kadı da izin vermiş Hoca mahkemede bekleye dursun: aradan epey zaman geçtiği halde adamın geldiği yok!

Hoca epey bekledikten sonra hiddetle yerinden kalkmış ve Kadı Efendinin ensesine bir tokat patlatmış:
-Efendi hazretleri, demiş Madem ki bir tokatın diyeti 1 akçedir o halde bu adamın getireceği 1 akçeyi sen al, zira benim daha fazla beklemeye ne zamanım ne de takatim var!yattara61


*******************************************


Nasrettin Hoca'nın evine bir gün 3 eski arkadaşı misafirliğe gelir 3 üde birbirinden oburdur Nasrettin Hoca sofraya hangi yemeği getirse silip süpürürler O kadar ki tencerelerde yemek bitince, sünnettir diye ekmekle iyice tencereleri sıyırırlar Bu sırada odaya Nasreddin Hoca'nın kedisi girer
Arkadaşları Nasreddin Hoca'yı memnun etmek için:
- "Aman ne güzel kedi Adı ne bunun Hocam?" diye sorarlar
Hoca:
- "Adı Farzdır", der
Hoca'nın arkadaşları şaşırıp birbirlerine bakarlar:
- "Bu ne biçim isim Hoca Efendi?" derler "Şimdiye kadar farz isminde bir kedi ismi hiç duymamıştık"
Hoca hemen taşı gediğine koyar:
- "Ne yani, sünnet diyeyim de onu da mı yiyesiniz?"


*******************************************


Hoca'nın çok sevdiği hanımı vefat eder Bu durum Hoca'da büyük üzüntü meydana getirir Herkes bu üzüntülü durumun uzun süre devam edeceğini zanneder eme hiç de öyle olmaz Hoca bir hafta sonra eski haline döner Eskisi gibi neşeli görünmeye başlar

Bir müddet sonra, Hoca'nın eşeği ölür Bu sefer dünya Hoca'ya zindan olur Yemeden içmeden kesilir Bunu görenler, Hoca'nın hanımına vefasızlık ettiğini düşünür ve toplanıp Hoca'yı ziyaret ederler
-Hocam, hanımın vefat etteğinde bu kadar üzülmemiştin, oysa ki eşeğin öldüğünde yemeden içmeden kesildin, hala kendine gelemedin, nedir bunun sebebi, diye sorarlar
Hoca kaşlarını çatar ve ciddi bir tavırla:
-Hanım vefat etteğinde, daha cenazeden dönerken eş dost,"Üzülme Hoca, biz sana daha iyisini buluruz, seni evlendiririz" dediler Halbuki eşeğim öleli bir hafta oluyor, kimse çıkıp ta "Hocam sana daha iyi bir eşek alırız" demediği gibi daha önce verdikleri sözü de tutmadılar Böyle sahte dostluklar, yalancı teselliler karşısında ben üzülmeyim de kimler üzülsün?


*******************************************


Nasrettin Hoca bir gün hamama yıkanmaya gider Hamamcılar Hocayla hiç ilgilenmezler, eski bir peştamal, yırtık bir havlu verirler Nasrettin Hoca hiç sesini çıkartmaz Hamamdan çıkarken yüklüce bir bahşiş bırakır
1 hafta sonra Hoca aynı hamama geldiğinde, bu kez büyük ikramlar görür, fakat çıkarken hiç bahşiş bırakmazr
-Hocam der hamamcılar, gösterdiğimiz o kadar ilgiye neden bahşiş bırakmıyorsun?
- Bugün vermememin nedeni geçen haftaki hizmetinizden der Hoca, geçen hafta verdiğim de bugünkü hizmetinizin karşılığıydı Böylece ödeştik !


*******************************************


İnşallah
Açıklama: a) Tedbirli olmanın önemi ve tedbir alındıktan sonra Allah’a tevekkül etmenin gereğini anlatır b) Yalan söylemenin ve savsamanın ne kadar kötü olduğunu anlatır Not: İnşallah, Allah’ın izniyle anlamında kullanılmaktadır
Hoca evde karısıyla beraber oturmuş ertesi günün planını yapıyordu Karısına dedi ki:
- “Eğer yarın hava güzel olursa ormana ağaca giderim, iyi olmazsa hamama” Karısı Hoca’yı uyarmış:
- “İnşallah de Hocam” Hoca:
- “Hanım ne var bunda yarın hava ya iyi olur ya kötü ne var bunda” Ertesi gün olur ve sabah namazından sonra bulutsuz ve güneşli havaya gören Hoca keyifle ormanın yolunu tutar Köyden epeyce uzaklaşmıştır ki askeri bir birlikle karşılaşır Askerler Hoca’dan komşu kasabanın yolunu tarif etmesini isterler fakat askerlerle uğraşmak istemeyen Hoca bilmiyorum deyince komutan Nasreddin Hoca’ya:
- “Kavuğundan utan bir de yalan söylüyorsun! Çabuk düş önümüze ve en kısa yoldan bizi Sivrihisar’a götür!” diye hep kızar hem de yolda rehberlik etmesini emreder Hoca askerlerle birlikte onca yolu teper ve Sivrihisar’a ulaşıp serbest kalınca tekrar evinin yoluna koyulur Bu sırada nereden geldiği belirsiz kara bulutlar güneş batmadan her yeri karartırlar Bir şimşek ardına bir gümbürtü, rüzgâr fırtına derken bardaktan boşanırcasına yağmur başlar Ancak gece yarısından sonra eve varabilen Hoca ayaklarına karasular inmiş, yarı ölü vaziyette kapının eşiğine yığılır Kapının tokmağına güçlükle dokunur Karısı içerden “kim o ?” diye seslenince, Hoca binbir güçlükle:
- “İnşallah benim karıcığım” diyebildi


*******************************************


Halep Oradaysa Arşın Burada
Açıklama: a) Yalan söyleyerek kendinde bulunmamayan özellikleri insanlara varmış gibi anlatılmasının yanlışlığı ve hakikatin ortaya çıkınca ne kadar mahcup olunacağı b) Palavracı insanlara itibar edilmemesi Not: Halep, Osmanlı devleti döneminde ortadoğu şehirlerindendir Arşın, günümüzde kullandığımız metre gibi uzunluk ölçme birimidir
Palavracının biri başına topladığı üç beş cahile karşı övünüp duruyormuş:
- “İşte ben güçlü ve maharetli bir adamım Halep’te bulunduğum sıralarda altmış arşın uzağa atlamış bir kimseyim!” Nasreddin Hocada bu sırada oradan geçiyormuş Palavracının yanına yaklaşıp :
- “Yaa demek sen altmış arşın atlarsın Haydi atla da görelim” Adam hık mık etmiş
- “Ama ben Halep’te atladım” demiş Hoca kızmış :
- “Canım Halep oradaysa arşın burada


*******************************************


Hırsızın Bunda Hiç Suçu Yok mu?
Açıklama: a) Tedbirli olunmadığı takdirde kötüniyetlilerin hedefi olunabileceği b) Gerçek dostluğun kötü zamanlarda maddi manevi desteklemeyi gerektirdiği
Günün birinde hırsızın biri Nasreddin Hoca’nın evine girmiş ve ne bulduysa hepsini yanına almış gitmiş Hoca’nın arkadaşları evi yalnız bıraktığı ve kapıyı sıkı kapamadığı için ona katıla katıla gülmüşler Nasreddin Hoca buna daha fazla dayanamamış ve:
- “Pekâla, pekâla! Ben suçluyum ama hırsıza ne oluyor? Onun bunda hiç suçu yok mu?”


*******************************************


Baklava
Açıklama: a) Başkalarının malına göz dikmemek gerektiği b) Fırsatçı kimselere karşı malını koruması gerektiği
Hoca akşamleyin eve doğru yürürken, baklava seven bir köylüyle karşılaşır
- “Hocam, biraz önce bir adam büyük bir tepsi baklava götürüyordu…”
- “Bana ne!”
- “Fakat adam tepsiyi sizin eve götürüyordu
- “O zaman sana ne!”


*******************************************


Üzerine
Açıklama: a) Birliktelik yanlız olmaktan iyidir b) Birlikten güzellik ve güç doğar c) Görev ve sorumluluk paylaşımının önemli ve faydası d) Güzel birliktelikten ayrılmanın zararı
Hoca, arkadaşlarıyla şirin bir köye gezmeğe gitmiş Akşama kadar yiyip içerek eğlenmişler Burasını pek beğenen arkadaşları, her biri bir yemeği üzerine almak şartıyla birkaç gün daha kalmağa karar vermişler Kafileden birisi:
- “Böreği benim üzerime!” demiş Ötekisi:
- “Eti benim üzerime!”
- “Meyvesi benim üzerime!” demiş Herkes üzerine bir yemek alırken Nasreddin Hoca:
- “Arkadaşlar, bu ziyafetler aylarca bile sürse buradan ve aranızdan ayrılırsam Allah’ın lâneti de benim üzerime!…”


*******************************************


Suyunun Suyu
Açıklama: a) İyilik yapılırken nelere dikkat edilmesi gerektiği b) Yapılan iyiliğin iyilik olarak kalabilmesi için sonraki davranışlarında tamamlayıcı ve ölçülü olması c) Misafirlikte ölçülü olunması
Günün birinde komşu köyden Ahmet adında biri elinde hediye bir tavukla çıkagelir ve o akşam Hocanın evinde misafir olur Bir hafta sonra Ahmet’in arkadaşı olduğunu söyleyen bir başka kişi yine gelir ve Hoca onu da evinde bir gece en güzel şekilde ağırlar Bir zaman sonra Ahmet’in arkadaşının arkadaşı olduğunu söyleyen biri daha gelir, Hoca onu da sofraya oturtur ve önüne bir kase sıcak su koyar Bu işe şaşan adama Hoca tebessümle:
- “Bu Ahmet’in tavuğunun suyunun suyu” der


*******************************************

Marifet
Açıklama: a) İnsan çok şey bilebilir ama her şeyi bilemeyebilir b) Bilmediği şeyi bilen birine sorarak öğrenmenin önemi c) Bilgi sahibi insanlara saygı gösterilmesi d) Bilginin onda dokuzunun edeb olduğu Not: Kavuk, özel kumaşlardan yapılan biçim ve boyutuna göre sosyal statüyü gösteren bir giyecektir
Bir adam, elinde çok karışık elyazması farsça yazılmış bir mektup
- “Hocam, şu mektubu bana bir okusana”der Hoca bakmış elyazısı çok karışık evirmiş çevirmiş okuyamamış adama geri vermiş Adam şaşırıp, Hocanın okuması yok zannederek:
- “Ayıp Hoca, ayıp! Benden utanmıyorsan başındaki koca kavuğundan utan!” demiş Bunun üzerine Hoca kavuğu çıkarıp adamın kafasına geçirerek:
- “Madem ki iş kavuktadır: Haydi giy de şunu, kendin oku bakalım mektubunu


*******************************************

Düşünür
Açıklama: a) Konuşmanın ölçüsü b) Düşünmenin konuşmadan daha önemli olduğu c) Düşünülerek yapılan konuşmanın faydası Not: Akçe, eskiden kullanılan bir para birimidir
Tavuğu 5, papağanı 50 akçeye satan adama Hoca sorar
- “Hemşerim bu nasıl kuş 50 Akçe istersin?”
- “Hocam bu kuşa papağan derler ve ve insan gibi konuşur” Bunu duyan Hoca hemen eve koşar, kümesten hindisini kaptığı gibi pazara döner ve başlar bağırmaya
- “Bu gördüğünüz kuş sadece 100 Akçeye, gel, gelll!” Herkesten çok papağan satan şaşar bu işe ve Hoca’ya sorar:
- “Hocam 100 Akçe çok değil mi bir hindi için?” Hoca:
- “Sen 50 ye satıyorsun ama”
- “Dedim ya hocam benim kuş konuşur ama”
- “Öyleyse, benimki de düşünür!”

*******************************************

Büyük Farklılık
Açıklama: a) Gerçek erdem bildiğini zorluklara katlanarak insanlık yararına kullanmaktır Vaaz: Bilgili kişilerin iyiliklerin yapılması ve kötülüklerden uzak durulması için nasihatta bulunması
Hoca, namaz kıldırıp vaaz vermek için üç günlük uzaklıktaki bir köye gitmiş, bir ağanın evine konuk olmuş Ağa, Hoca’ya bir şey okutmuş, sonra aynı şeyi kendisi okumuş Hoca’ya bir satır yazı yazdırmış, altına aynı yazıyı kendi de yazmış Sonra demiş ki:
- “Gördün ya, sen okudun, ben de okudum Sen yazdın, ben de yazdım Sana ne hacet, aramızda ne fark var?” Hoca:
- “Dur demiş, aramızda büyük bir fark var: ben üç günlük yolu, yarı aç ve yaya geldim, sense burada rahat huzur içinde yan gelip yatıyorsun


*******************************************

Para İlişkisi
Açıklama: Paranın hayattaki yerini anlatır
Cimrinin biri, Hoca’ya, “ Hocam demek parayı sende seviyorsun, fakat neden?” Hoca hemen cevap verir:
- “Adamı, senin gibilere muhtaç etmez de ondan


*******************************************

ESKİ AYLARI NE YAPARLAR? :
Bir gün Hoca’ya:
–Yeni ay doğunca eskisini ne yaparlar? Diye sorarlar
Hoca: Kırpıp kırpıp yıldız yaparlar, der

***

__________________

Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar,
'Medeniyyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?




Ey ŞaiR! Bana Yağmurdan bahsetme, yağdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.