![]() |
Osmanlı’da Kardeş Katli |
![]() |
![]() |
#1 |
VANDETTA
![]() |
![]() Osmanlı’da Kardeş KatliKardeş Katli Meselesi Ve Osmanlı Kanunnâmeleriyle Alâkalı Bazı İtirazlara Cevaplar I ![]() “Osmanlı Kanunnâmeleri ve Hukukî Tahlilleri” isimli eserimizin I ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bütün bu müsbet gelişmelerin yanında, bizi en çok üzen, bu meseleye ciddi sahip çıkması ve yapılan bu hizmeti herkesten önce kendilerinin takdir etmesine inandığımız, bir-iki muhterem insanın, Osmanlı Kanunnâmeleri ve dolayısıyla bu eserle ilgili garip itirazlarıdır ![]() ![]() ![]() ![]() Kanaatimize göre şu üç hakikat da unutulmamalıdır: Birincisi, biz müslümanların 20 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İkincisi, “Arı su içer bal akıtır; yılan su içer zehir kusar” hakikatı unutulmamalıdır ![]() ![]() Üçüncüsü, Osmanlı devletini, bir İslâm devleti olarak görmek istemeyen bazı safdillerin yaklaşımını da burada unutmamak icabetmektedir ![]() İşte zikredilen sebeplerle ve okuyuculardan gelen ısrarlı talepler karşısında, yapılan itirazları iki ana grup halinde kısaca cevaplandırmanın zaruri ve faydalı olacağı kanaatine vardık ve orijinal belgelerle bazı meselelerin izahını zaruri gördük ![]() II Osmanlı devletinde kardeş katli meselesi ve bu meseleyi gündeme getiren Fâtih’e ait bir kanunnâmenin sıhhat durumu, Osmanlı Devleti ve Osmanlı Kanunnâmelerinden bahis açılan her meclisde, akla gelen ve dermeyan edilen en büyük meseledir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kanunnâmenin sahte olduğunu ileri süren başta Ali Himmet Berki olmak üzere, bir çok ilim adamları, Fâtih Sultân Mehmed’e böyle bir zulmü yakıştıramadıklarından ve bu kanun hükmünü İslam Hukukuna göre yorumlayamadıklarından böyle bir yolu tutmuşlardır ve çoğu da iyi niyetli insanlardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kanunnâmenin ihtilâfa yol açan ve farklı fikirlerin doğmasına sebep olan asıl maddesi ise, kardeş katli meselesi ile alâkalı şu maddedir: “Ve her kimesneye evlâdımdan saltanat müyesser ola, karındaşların nizâm-ı âlem içün katletmek münâsibdir ![]() ![]() ![]() Acaba bu madde ve dolayısıyla Kanunnâmenin Fâtih’e isnad tarzı nasıldır? Şayet Fâtih’e aid olduğu doğru ise, bu maddenin mânâ ve mefhumunun İslâm hukukundaki izahı nasıldır? Şayet bu madde sahih ve İslâm hukukuna uygun ise, Osmanlı tatbikatındaki örnekler, bu kanuna ne derece uygundur? Şer’î hükümlere ters düşen, Osmanlı tatbikatı mıdır yoksa bu kanun maddesi midir? Bütün bu ve benzeri suallerin doğru cevabı nedir? Aslında bu sorular, mezkûr eserin I ![]() ![]() ![]() 1 Söz konusu ihtilâflı maddenin bulunduğu ve Fâtih tarafından Osmanlı idarî teşkilatını tanzim etmek üzere hazırlanan bu kanunnâmenin sıhhati tartışmalıdır ![]() Birincisi, değerli hukukçu Ali Himmet Berki tarafından ortaya atılan ve hamiyetli bir şekilde, kardeş katli meselesini kötüye yorumlayanlara kesin cevap verebilmek için müdafaa edilen, bu kanunnamenin tamamının uydurma olduğu görüşüdür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu iddia, Fâtih’i ve Osmanlı devletini müdafaada yeterli olamayacaktır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İkincisi, Müsteşrik Konrad Dilger’e ait bulunan ve Kanunnâmenin bir kısmının sonradan yazılıp Fâtih’e izafe edildiği şeklinde özetlenebilecek olan görüştür ![]() ![]() Konuyla alâkalı araştırma yapan Abdülkadir Özcan, Aydın Taneri ve Ahmet Mumcu gibi ilim adamları, bir kısım iddialarına hak vererek ve bir kısım iddialarını da reddederek bu görüşü cevaplandırdıklarından ve bu ilim adamı Kanunnâmenin aslını inkâr etmediğinden, meselenin üzerinde ayrıntılı olarak durmuyoruz[5] ![]() ![]() Üçüncüsü ise, Fâtih’e isnad edilen Kanunâme’nin sıhhatini kabul eden ve metnin inkârı yerine maddedeki meselelerin şer’i tahlilinin yapılmasına taraf olan görüştür ![]() ![]() ![]() A) Kanunnâmeyi inkâr etmekle mesele halledilmemektedir ![]() ![]() ![]() ![]() B) Kanunnâmeyi inkâr eden Ali Himmet Berki zamanında Kanunnâmenin tek nüshası biliniyordu ![]() Birincisi, Viyana Kütüphanesi, No: 554 A ![]() ![]() ![]() ![]() İkincisi ise, Osmanlı Reisülküttâblarından Bosnalı Koca Müverrih Hüseyin Efendi tarafından Bedâyi’ül-Vakâyi’ adlı tarih kitabında derc edilen nüshadır ![]() ![]() ![]() ![]() Üçüncüsü ise, Hezarfen Hüseyin Efendi’nin bazılarının iddia ettiği gibi tarih kitabına değil, Osmanlı Kanunlarını derlediği Telhîs’ül Beyân Fî Kavanin-i Al-i Osman adlı eserine derc ettiği nüshadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() C) Kanunname, tamamen olmasa da, kısmen, hülasa olarak yahut tamamına yakın şekilde, diğer Osmanlı tarihlerinde ve kütüphanelerimizdeki kitaplarda da mevcuttur ![]()
Bütün bu zikredilenler gösteriyor ki, kaynakları görmeden veya görenlerin araştırmalarını incelemeden, bizim kütüphanelerimizdeki kaynaklarda, bu kanunnâmeden bahsedilmiyor demek, ilmî olmaktan da öte gülünçtür ![]() Netice olarak, eldeki belgeler, Fâtih’e ait bu kanunnâmenin sıhhati lehindeki görüşleri teyid etmektedir ![]() ![]() ![]() Fâtih Kanunnâmesinin muhtevasını, Bizans müesseselerinin gerçek bir restorasyonu olarak değerlendirmek büyük bir hatadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 2- Kardeş Katli Meselesinin Şer’î Dayanağı Var mıdır? Bu sorunun cevabı, ilgili maddenin de izahı demektir ![]() a) Had suç ve cezalarıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() b) Şahsa karşı işlenen cinâyet suçlarıdır ki, cezaları kısas veya diyettir ![]() ![]() c) Tazir suç ve cezalarıdır ki, biraz önce zikredilen had veya cinayet gruplarına girmeyen (esrar içmek gibi) yahut girdiği halde o cezaların tatbiki için gerekli unsurlara sahip olmayan (üç şahitle isbat edilen zina suçu gibi) suç ve cezalardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() A) Bağy Suçunun Tatbiki Sonucu Kardeşlerin Katledilme Meselesi Kardeş katli meselesinin birinci şer’î dayanağı, her hukuk nizamında bulunan devlete isyan suçudur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İşte Osmanlı hukukçuları, padişahın meşru emirlerine yapılan her çeşit itaatsizliği, umumi rahatı ve nizam-ı âlemi ihlal edecek olan her türlü isyanı ve memlekette anarşi çıkarma hareketlerini (fesâd bis-sa’y), bağy suçu kabul etmiş ve buna sebep olanları da bâği olarak vasıflandırmışlardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Osmanlı tarihindeki kardeş katilleri ve idamların yarıya yakının, bir had cezası olan bağy suçuna sokulduğunu verilen fetvalardan anlıyoruz ![]() ![]() ![]() “Buğat yani asiler ise, Mülteka ve benzeri fıkıh kitaplarına göre, mevcut hükümete ve Padişaha karşı müslümanlardan bir veya bir kaç kişi isyan etmeleri ve hükümetin emirlerine itaat etmemelerinden ibarettir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şimdi içinde Ebussuûd’un da bulunduğu büyük âlimlerin bu konuda verdikleri fetvalara geçelim ve orijinalleri ile birlikte zikredelim: “Sultan Bayezid nâm şehzâde hakkında verilen mevâlî’nin fetvaları suretidir: MES’ELE: Bir Sultân-ı âdilin ebnâsından biri tââtinden hurûc edüb ba’zı kılâ’a müstevlî olub ve ba’zı bilâdın ehline mal salub cebrle alub ve asker cem’edüb gayrı tarikle ref’ mümkün olmayub kıtâla mübaşeret eyleseler ve sınub cem’iyetleri dağılıncaya değin katilleri şer’ân helâl olur mu? EL-CEVÂB: Helâldır ![]() ![]() ![]() ![]() MES’ELE: Bir tâife sultân-ı âdil tâatinden hurûc edüb ba’zı kıla’a müstevlî olub asker cem ‘edüb ve ba’zı bilâd ehline mal salub cebr ile alub kıtâla mübâşeret eyleseler, anlara ihtiyârları ile mal verüb muâvenet edenler veya bunlara kılıç çekmek helâl değildir diyenler dahi anlar hükmünde olub kıtâlleri lâzımdır ve kam-ı ehl-i bağy ü fesâd emr-i vâcib ve mühim olub anların katli helâldir ![]() ![]() ![]() “Tarih-i mezkûrda Anadolu Kazaskeri olan Muhammed bin Abdülvehhâb eş-şehîr bi’bni’l-Kerîm’indir CEVÂB-I DİĞER: Ehl-i bağyin kıtâlı şer’an sahihdir ![]() ![]() ![]() “Sabıkan Rumeli Kazaskerliğinden munfasıl Abdurrahman Çelebi’nindir CEVÂB-I DİĞER: Ehl-i bağyın katli helâl olduğu Kur’ân-ı Kerîm ve Furkân-ı Azîm ve icmâ-ı ashâb ile sâbittir ve âmme-i kütüb–i fetvâda mestûrdur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() EL-CEVÂB: Mal ile ve kavlile ve fi’l ile muâvenet edenler, onların cemiyetlerinde bile olmıyacak darb-ı şedidden sonra tevbeleri ve salâhları zâhir oluncaya değin habs olunmak vâcib olur ![]() ![]() ![]() “Müftî-i izâm sadrül-ahali Ebüssuud’ül-enâm Hazretlerinin cevâb-ı sahihdir” MES’ELE: Mezbûreye cevâb-ı âherdir ![]() EL-CEVÂB: Padişah-ı âlem-penâh-sellemehullahu te’âlâ fid-dâreyn-Hazretlerine âsî olub emrinden tecâvüz eden tâifenin ki, sûret-i fetvâda zikrolunmuşdur, anların demleri helâldir deyü tâifeden maktûl olanlar yunmaz ve namazları kılınmaz ![]() ![]() ![]() ![]() “Tarih-i mezkûrda Rumeli Kazaskeri olan Hamid Efendi’nindir” CEVÂB-I DİĞER: Padişah-ı âlem-penah-azze evliyâuhû ve zelle a’dâ’uhû-emrinden tecâvüz ve hurûc eden taifenin su-i sanî’leri varak-ı menşûrda meşrûh ve mestûrdur ![]() ![]() “Sabıkan Anadolu kazaskerliğinden ma’zûl Ahi Çelebi’nindir” CEVÂB-I DİĞER: Bu iki sûret-i istiftâda ketbolunan cevablar sahihdir ve Kütüb-i mu’teberede mansûs ve mestûrdur ![]() ![]() “Sâbıkan Rumeli Kazaskeri Mustafa Çelebi eş-şehir bi Bostan Efendi’nindir” CEVÂB-I DİĞER: İşbu meselelerin cevablarında zikrolunan fetvâlar cümleten sahihdir ve kâffesi kavl-i sahihdir ![]() ![]() ![]() “Sabıkan Anadolu Kazaskerliğinden ma’zûl Sinan Efendi’nindir” CEVÂB-I DİĞER: Bu iki sûret-i istiftâda ketbolunan cevâblar sahihdir ve kütüb-i mu’teberede mansûs ve mestûrdur ![]() “İstanbul Kadısı Mevlâna Mustafa Eş-şehir bi İbn-i Mimar’ındır” CEVÂB-I DİĞER: Bu sûretlerden bizim de kavlimiz bu kavle muvâfıkdır ve cümle dedikleri vefk-ı şer’-i şerif üzerinedir ![]() “Haleb Kazâsından ma’zûl Ahmet Efendi’nindir”CEVÂB-I DİĞER:Sultân-ı âdilin üzerine hurûc edüb bağî olan tâifenin katli ve kıtâli helâl idüği Kütüb-i mu’teberede musarrah ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Mısır Kâdısı Mevlâna Bâki Efendi’nindir” CEVÂB-I DİĞER: Hurûc alel-imam’il-hak bağy idüği muhakkakdır ![]() ![]() “Mekke Kadısı El-Cemâl Efendi’nindir” CEVÂB-I DİĞER: Padişah-ı âlem-penâh Hazretlerine-E’azellâhu ensârahû-bâğî olub emr-i şeriflerinden tecâvüz eden tâifenin katl olunması mütûnda ve şurûhda ve fetvâda mestûr ve nass-ı Kur’ân-ı Azim bunun üzerinedir ![]() “Hâmid Efendi bin Muhammed’indir”CEVÂB-I DİĞER: Bu iki sûret-i istiftâya mektûb olan cevâb ayn-ı sıdk ve mahz-ı savâbdır ![]() ![]() ![]() (Revşen-zâr’ındır
__________________
Milliyetçilik,faşizmin millete yutturulabilir halidir,aksini iddia edenler kendi milliyetçiliğini
savunanlara saygı duysunlar! Tek çare;Din birliğidir ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : Osmanlı’da Kardeş Katli |
![]() |
![]() |
#2 |
v_o_k_o_
|
![]() Cevap : Osmanlı’da Kardeş Katlipaylasım ıcın tesekkurler ![]() ![]() ![]()
__________________
BEN GUZELE GUZEL DEMEM KAFAM GUZEL OLMAYINCA ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : Osmanlı’da Kardeş Katli |
![]() |
![]() |
#3 |
VANDETTA
![]() |
![]() Cevap : Osmanlı’da Kardeş KatliCEVÂB-I DİĞER: Bu sûret-i istiftâya buyurulan cevabların cemî’isi şer-i mutahhara ve nâmûs-ı münevvere muvâfık ve mutâbıkdır ![]() ![]() (Bağdad Müftüsü Yahya) Netice olarak bağy suçunu işleyen Padişahın kardeşi de olsa, eğer unsurları tahakkuk etmişse, gereken cezayı vermek, elbetteki şer’îdir ![]() ![]() Osmanlı Devletinde devlete isyân suçunun cezası olarak ortaya çıkan öldürme vak’alarından bazıları şunlardır:
B) Siyâseten Katl Sonucu Kardeşlerin Katli Meselesi Bu konunun girişinde açıkladığımız gibi, bağy suçunun unsurları tahakkuk etmediği takdirde, saltanat aleyhinde olanları, bâği olarak kabul edip idam ettirmek mümkün değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Üzülerek ifade edeyim ki, konuyla alakalı fıkhî malumatı, Dede Efendi’nin Siyasetname’sinden naklettiğimizden, bazı safdillerin, bu görüşün Dede Efendi’ye ait olduğu ve onun da böyle bir fetvaya yetkili olmadığı, olsa bile onun fetvasının ne değer ifade edeceği şeklindeki yorumlarına şahit olduk ve üzüldük ![]() ![]() ![]() Önce Hanefi fıkıhçılarının son zamandaki en meşhurlarından olan İbn-i Abidin’in izahlarını özetleyerek zikredelim ![]() “Ta’zir Yoluyla Katl” başlığı altında bakınız ne güzel bir özetleme yapıyor: “Ta’zir, katl ile de olabilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İbn-i Abidin’in şu fetvası da bu meseleyi gayet açık bir şekilde vuzuha kavuşturmaktadır: “Soruldu: Fesad çıkaran, jurnalcilik yapan, yeryüzünde fesad için koşuşturan, insanlar arasında şer ve fitne uyandıran, bâtıl yollarla insanların mallarını zabtetmeye gayret eden insanların canlarına kıyan ve hülasa eliyle ve diliyle müslümanları her zaman rahatsız edip de bu huyundan da idam dışında hiç bir ceza ile vazgeçmeyen bir adamın hükmü nedir? Cevap: Böyle olduğu kesin ise ve yalan söylemeleri mümkün olmayacak kadar çok müslüman da bunu tasdik ediyorsa, katledilir ve şerrini Allah’ın kullarından def’ ettiği için vesile olana sevap ve mükâfât verilir”[19] ![]() İşte bu ve benzeri fıkıh kitaplarındaki şer’î hükümleri nakleden ve kaynaklarını da teker teker gösteren Dede Efendi’nin Siyâsetnâme tercümesinden bazı parçalar şöyledir: “Nizâm-ı memleketin bozulmasına sebep olan, fitne ve fesada teşvik edenler, bu şenî’, fiilleri bizzat işlemedikleri vakitlerde dahi, katledilebileceklerine fetva verilmiştir “Nizâm-ı âlem için şer ve fesadını def’etmek üzere, ehl-i fesadı darb, te’dîb, nefy, tağrîb, hapis ve hatta katl ve idam tarzında ta’zir yoluyla cezalandırmak meşru ise de, tek kişinin veya yalancıların jurnali ile bu yola girmek câiz değildir ![]() ![]() ![]() Dede Efendi’nin çok zayıf fetvâları da esas alarak, kardeş katlinin sınırlarını genişlettiğinni biz de farkındayız ![]() ![]() ![]() Şimdi de aynı mes’eleyi fıkıh kitaplarındaki şartlara göre tanzim eden, Osmanlı şeyhülislâmlarına ait bazı fetvaları orijinalleri ile zikredelim: 1 ![]() Bu mes’ele beyânında Eimme-i Hanefiyeden cevâb ne vechiledir ki; Zeyd’in âdet-i müstemirresi sâ’î bil-fesâd olduğu şer’an sâbit olub ve ibâdullaha mazarratı icabeder mevâdd-ı münkerâtın dahi kendüden sudûrı tevâtüren isbât olundukda,Zeyd-i müfsid-i merkûmun vech-i arzdan izâlesiyçün katli meşrû’ mudur? Beyân buyurula ![]() El-Cevâb: Meşrû’dur; emr-i veliyyül-emr munzam ise ![]() Harrereh’ul-Fakîr Hacı Muhammed El-Müfti Bi Harpud-Ufiye Anhu ![]() Kaynak teşkil eden ibarelerin tercümesi: “Kim bunu âdet haline getirirse, idam edilir “Gayr-i meşru işlerin katl ve idam cezası ile def’ine, imam (sultan) ve hulefâsı daha evlâdır 2 ![]() Zeyd-i vâlinin mühîn-i devlet ve bî gayr-i hak nice kimesnelerin mallarını ahz edüb zulüm âdet-i müstemirresi olub sâ’i bil-fesad olsa, Zeyd’e ne lâzım olur? Beyân buyurula ![]() El-Cevab: Vallahu A’lem ![]() ![]() Ketebehu’l-Fakir Abdurrahim-Ufiye Anh-”[23] ![]() 3 ![]() Huddâm-ı Saray-ı Hümâyûndan Zeyd, âlet-i câriha ile Amr’i amden derûn-ı Saray-ı Hümâyûnda bi gayr-ı hak cerh ve katl eylese, Sultân-ı enâm-nasarahullâh’ül-Melik’ül-Allâm-Hazretleri Amr’in âhar diyârdan veresesi gelüb hâzır olunca tevakkuf olunduğu takdirce, câiz ki, Zeyd halas olmağla min ba’d sâir huddâm-ı Saray-ı Hümâyun bu makûle fesada ictirâdan tehâşî etmemeleriyle nizâm-ı dâire-i Devlet-i Aliyye’ye halel tatarruk edüb bu takdirce sâir tabiatlarında fesâd merkûz olan yaramazlar ızhâr-ı fesâda tecâsür üzere olmalarıyla emn mürtefi’ olub nizâm-ı âlem muhtel ve ibâdullah mutazarrır olur deyu Amr’ın veresesi zuhûruna tevakkuf buyurmayub sıyâneten lil-ibâd kâtil-i mezbûrı katl etmeği re’y buyurub vech-i meşrûh üzere siyâseten katl etmeleri meşrû’ mudur? Beyân buyurula ![]() El-Cevâb: Vallahu A’lem Meşrû’dur ![]() Ketebehu Abdullah el-Fakir-Ufiye Anh-”[24] ![]() 4 ![]() “Bu mes’ele beyânında Eimme-i Hanefiyeden cevâb ne vechiledir ki; Bilâd-ı İslâmiyeden bir belde ahalisinden birkaç bile kimesnelerin nefy ve iclâlarıyçün taraf-ı saltanat-ı aliyyeden fermân-ı âli sâdır ve mübâşir ta’yin olunub mübâşir vardıkda ba’zı müfsid kimesneler bile ahalisinden kırk elli nefer kimesnelerin katline ferman gelmiş deyu halka işâ’at ve ismâ’ etmeleriyle ahali bile havfe düşüb vâli-i vilâyet üzerine tecemmu’ ve nefiylerine ferman olunan kimesneleri mübâşir elinden alub ferman-ı âlîye adem-i itaat gösterdiklerinden içlerinden bazıları nush ve pend etmekle yine menfîleri mübâşire teslim edüb ferman-ı âlî icra olunsa, mezbûrlar bu mertebe ile sâ’i bil-fesâd olub şer’an katilleri lâzım olur mu? Beyân buyurula ![]() El-Cevab: Vallahu A’lem olmaz ![]() ![]() ![]() Ketebeh’ul-Fakir Abdullah-Ufiye Anh-”[25] ![]() 5 ![]() Bilâd-ı İslâmiyyeden serhad olan bir belde sükkânından (?) olub hilâf-ı emr-i Padişah ve muhill-i nizâm-ı âlem hareket ettiğinden gayrı ikâz-ı fitne ve fesâd-ı azîme müeddî emre sülûk edüb sâ’î bil-fesâd olan Zeyd-i şakînin şerrini ibâdullah üzerinden def’ içün emr-i velliyy’ül-emr ile katl olunmak meşrû mudur? Beyân buyurula ![]() El-Cevâb: Vallahu A’lem meşrû’dur ![]() Ketebehu’l-Fakîr Es-Seyyid Asım El-Müftî Bi Babadağı-Ufiye Anh-”[26] ![]() Bunlara benzer arşivlerimizde yüzler fetva vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bunu ifade etmek üzere Bediüzzaman’ın şu tesbitlerini anlamamak mümkün değildir: “Hâkimiyetin en esaslı hâssası istiklâldir, infirâddır C) Devlet Siyaseti Açısından Mes’elenin Hulasası Konuyu tarih ilmi ve devlet siyâseti açısından değerlendiren bir araştırmacının görüşlerini özetleyerek verip bitirelim: Osmanlı Devleti’ni tehdid eden en büyük tehlike, yabancılara sığınan şehzâde veya diğer hânedan mensuplarının, tahtın mirasçısı olduklarını iddia etmeleri ve başta Bizans ve İran olmak üzere, düşman ülkelerin de bu fırsattan yararlanmak arzusudur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Netice olarak, “siyâseten katl”i, mahkeme kararı olmadan ve yargılama yapılmadan sırf saltanat ve dünyevi menfaat uğruna Padişahın adam öldürmesi olarak anlayanlar, bu manayı nerden çıkardıklarını isbat etmek zorundadırlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Fıkıh kitaplarında yapılan bu açık izahlara ve şer’î hükümlere rağmen, bir kısım muhterem insanların “1400 yıllık tarihimizde yazılan fıkıh kitaplarının hiç birinde böyle fetva verilmemiştir” diyebilmek, neyin verdiği cesarettir; doğrusu biz de tesbit edemedik ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 3 ![]() Bu soruya cevap verebilmek için bazı önemli tatbikat örneklerini incelemek icab etmektedir ![]() ![]() “Hâkimiyetin en esaslı hâssası istiklâldir, infirâddır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şehzade isyanları ve şehzâdeler arasındaki saltanat mücadelelerinin Osmanlı tarihinde önemli bir yer işgal ettiğini bilmeyen yoktur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() a) Osman Bey devrinde, amcası Dündar Bey, aralarındaki saltanat kavgasının menfî tesirler göstermesinden, Dündar Bey’in Osman Bey aleyhinde faaliyetlerde bulunmasından ve nihâyet İbn-i Kemal’in ifadesiyle Bilecik tekfurunun yakalanmasına fiilen engel olduğundan dolayı, bâği addedilerek idam edilmiştir ![]() ![]() ![]() b) Orhan Bey zamanında üç idam hâdisesi yaşanmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() c) Yıldırım Bâyezid devrinde ilk defa siyâseten katl veya şayet siyaseten katlin şartları gerçekleşmemişse ki bunu tam olarak bilmiyoruz- o takdirde bir nevi zulüm yaşanmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() d) Osmanlı devletinin en karışık devresi olan Fetret Devrinde, Mehmet Çelebi, kardeşleri İsa Çelebi ile Musa Çelebi’yi kendisine isyan ettikleri ve hatta saltanat için orduları karşı karşıya geldiği için bağy suçunun had cezası olan idam cezası ile cezalandırmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() e) Fâtih’in babası II ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() f) Fâtih Sultan Mehmed, kendi koyduğu kanunun nizâm-ı âlem için fesâda sa’y ihtimalinin bulunması sebebiyle siyâseten katl müessesesini ilk defa kendisi tatbik etmiş ve küçük kardeşi Ahmed’i katl ettirmişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() g) II ![]() ![]() ![]() h) Yavuz Sultan Selim, iki kardeşini, kendisine isyan ettikleri ve bâğî oldukları için, had cezası olan idam cezasıyla cezalandırmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() i) Kanunî Sultan Süleyman, rakipsiz sultan olduğu için, kardeş katli mevzu bahis olmamıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() j) III ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() k) III ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() l) I ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İşte görüldüğü gibi tatbikattaki durum farklıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Prof Osmanlı Araştırmaları Vakfı |
![]() |
![]() |
|