Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Ansiklopedisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
rize, tarihi

Rize Tarihi

Eski 12-23-2008   #1
GöKKuŞaĞı
Varsayılan

Rize Tarihi




İLİN ADININ KAYNAĞI :
Rize'nin tarihi öncesi hakkında bilgilerimiz sınırlıdır Yöreye hakim olan orman dokusu nedeniyle, Rize'nin tarih çağları ile ilgili bilgilere ışık tutacak arkeolojik bulgular da bu güne kadar ortaya çıkarılamamıştır Rize'nin tarihi ancak komşu illerin ve bölgelerin tarihleri ile bağlantılı olarak ele alınabilmiştir
Rize ilinin adı ile ilgili olarak değişik görüşler ileri sürülmüştür; Yunanca pirinç anlamına gelen Rhisos, Rumca'da "RIZA" olarak dağ eteği anlamında kullanılmıştır Osmanlıca'da ise "RİZE" ufak kırıntı, döküntü anlamındadır Ayrıca Erzincan'ın Sakalar dönemindeki "Eriza" olan adının başındaki "e" sesinin düşmesi ile adaş olarak Rize için de kullanıldığı ifade edilmektedir


İLK TARİHİ İZLER:
Rize ili ve çevresinin bilinen ilk hakim ahalisi, bitişken dilli ve Asya kökenli kavimlerdir Bunlar Rize ve çevresinde tarım ve hayvancılıkla geçinen yerleşik topluluklarıdır Bu topluluklardan "KULKU-KULKHA"ların adına, Erzurum yöresini kendi ülkesinin topraklarına katan URARTU kralı II SARDUR (MÖ 765-735) 'un Çıldır gölünün güneyinde Taşköprü köyünün üstündeki kayalıklara kazdırdığı çivi yazılı kitabede rastlanmıştır

MÖ 2000'lerde Kafkas dağları ile Karadeniz'in kuzeyinde yaşayan Kimmerler'in Ülkesi, MÖ 720 yıllarında Sakalar tarafından işgal edildi Kimmerler'in Azak denizi ile Kafkaslar arasında yaşayan kolu, Sakalar'ın baskısı ile MÖ 714 yıllarında yurtlarını bırakarak Aras ve Çoruh nehri boylarınca yayıldılar Kimmerler'in bu ilk göçleri, en eski destani Gürcistan tarihi olan "Kartlis-Çkhovrebe"da kartli (Gürcistan) ve komşularını esarete aldıkları ilk seferi diye anılmaktadır
Daha sonraları Kızılırmak ve Adana Bölgesine kadar hakim olan Kimmerler'den, Trabzon-Bayburt arasındaki Kemer dağı, Rize Çayeli İlçesi çıkışındaki Kemer köyü, Kızılırmak boyundaki Gemerek ile Kars'ın doğusunda yer alan Ümrü gibi coğrafya adları günümüze kadar gelmiştir

Aşağı Tuna ve Karpatlara kadar Doğu Avrupa'ya hakim olan Sakalar MÖ 680 yılında kendilerine itaat etmeyen son Kimmerler'i de yenerek Azerbaycan ve Gürcistan'a yayıldılar Saka Kralı MADOVA'nın MÖ 626'da Medler'ce hile ile öldürülmesi üzerine Heredot'un andığı "Asya'da 28 yıl süren Sakaların hakimiyetleri" sona erdi

Saka göçleri sırasında, Aşağı Çoruh ve Rize-Batum arasına "Kalaç" adlı bir Türk boyu yerleşmiştir Bu boyun yerleştiği bölgeye, MS 150 yıllarında yazılan PTOLEMEUS'un coğrafyasında Kalarzen, Gürcü kaynaklarda ise Klarc-et (=Klarç yurdu) denmektedir Batom-Rize arasında güneyden Karadeniz'e esen sıcak rüzgarlar hala "Kalaş yeli" olarak anılmaktadır Ayrıca Rize yöresindeki Türkmen/Oğuz topluluğu içinde yer alan Askur Boyunun Rize'nin doğusundaki Askoroz çayı diye bilinen çaya adını vermiş olması gerektir Yine Sakaların Horosan kolunun gelen Arşaklar ve Balkarlar Bayburt çevresi Çoruh vadisi boyunca yerleşmişlerdir Bu yüzden Bayburt ve İspir'in kuzeyindeki sıra dağlara günümüze kadar ve hece kaymasıyla "Balkal" ve buradan güneye doğru esen yağmur getiren rüzgara da "Balkal yeli" denile gelmektedir Rize'de Hemşinlilerin en güzel yaylaları Baykal dağlarındadır

KOLONİ DÖNEMİ :
MÖ 670 yılında Ege'de yaşayan Milletoslu denizciler Marmara ve Karadeniz kıyılarında Plinius'un tarihine göre 10 kadar empeion (Pazar yeri) adı verilen ticari nitelikle liman şehirleri kurmuşlardır Bu arada Rize'nin de Kolonize edilmiş olması kuvvetle muhtemeldir

Tarihi akış içerisinde MÖ 7 YY sonlarında Kimmer akınlarının Anadolu'yu kargaşaya sürüklemesinden faydalanan Medler'in yöreyi istila girişimleri, MÖ 550'de Med krallığını yıkan Pers kralı II Kiros'un aynı şekilde ki istila hareketleri yöredeki savaşçı kavimlerin karşı koymaları nedeni ile Rize çevresinde başarılı olamamışlardır

Büyük İskender'in Pers kralı III Darius'u kesin bir yenilgiye uğratması ile eline geçirdiği Anadolu Hakimiyeti MÖ 323 senesine kadar sürmüştür Büyük İskender'in ölümü ile İmparatorluğun devamı niteliğinde olan Pontos, Koppodkida, Bithynia gibi krallıklar kurulmuştur Ancak Trabzon, Rize gibi bir takım serbest şehirler, bu krallıklara bağlı olmadan varlıklarını sürdürmüşlerdir

PONTOS VE SELÇUKLULAR DÖNEMİ :
İskenderin ölümünden sonra Komutanları ve Satraplar arasında çıkar egemenlik savaşlarında bağımsızlığını ilan eden Mitridates Kitistes Karadeniz kıyısında Sinop dolaylarına doğru genişleyen Pontos krallığını kurdu Pontos kralı Farnakes MÖ 180'de Rize'yi İşgal ederek krallığı topraklarına kattı

MÖ 5 Yüzyılda Karadeniz'in kuzeyini gezen Herodot sakaların "Alazon" (+Alazlar) boyundan söz eder MS 23-79 yılları arasında yaşayan Romalı PİLİNUS aynı yörede "Laz'lar" (Laz'oi) adlı bir kavim yaşadığını bildirir 131 yılında Karadeniz kıyılarını gemi ile dolaşan Romalı ARRİANOS, Karadeniz'in doğusunda hakim olan Lazlardan bahseder

Rize, MS 10-395 yılları arasında Roma, 395 yılından itibaren de Bizans hakimiyeti altında yer almıştır

Sakaların Kars, Iğdır kesimine yakın Gökçegöl ile Alagez dağı arasında yaşayan bir boyu olan Amadunuler 626 yılında İranlıların baskısından kurtulmak için Boy Beyleri Hamam'ın öncülüğünde Çoruh ırmağını aşıp Rize'nin Dampur adlı ıssız yerini şenlendirerek ve bu yöreye HAMAM-A ŞEN (Hamamın şenliği) adını vererek yerleşip yurt tuttular Bu yöreye bu gün Hemşin denmektedir 646 yılında yöre Araplar tarafından vergiye bağlanmış olup 737 yılında da kısa bir süre Araplar'ın eline geçmiştir

XI Yüzyıldan itibaren Rize'ye Türkmenlerin akınları yoğunlaşır 1071 Malazgirt zaferi ile birlikte Bizans'tan feth edilen bölgelerde Türk emirlikleri kurulurken, Erzurum-Saltukluları da Çoruh nehri boyları ile birlikte Rize bölgesini hudutları içine aldılar Alpaslanoğlu Sultan Melikşahın emirlerinden Ebu Yakup ile Emir İsa Böri adındaki Komutanlar 24 Haziran 1080 Posof-Kol zaferi ile Apkaz-Gürcistan krallığını yenerek Giresun'un batısına kadar olan Doğu Karadeniz bölgesinde Bizans'ın Hakimiyetine son verdiler Böylelikle Büyük Selçukluların yükselme devrinde tüm Anadolu ile birlikte Rize de Selçukluların hakimiyetine girmiştir

Bu gelişmelerden sonra 100 bin nüfuslu Çepni'ler ile Kürtünler Doğu Karadeniz kıyılarına ve Rize'nin İkizdere kesimine yerleştirildiler 1098 yılında Danışmenlilerin yöreye kısa bir dönem hakimiyetleri söz konusudur Ancak Haçlı seferleri yüzünden canlanan Bizanslar, 1098'de Trabzon
ve Rize kesimini Emirüssevahil Sülübey'den aldılar Çoruh vadisinde yerleşmiş olan Kıpçak boyundan Kubasar ailesi ve taraftarları 1195 tarihinde doğudan yeni-Kıpçakların gelişinden rahatsız olarak Bizans idaresindeki Rize ve Trabzon bölgesine gelip yerleşmişlerdir İkizdere ve Sürmene'deki 60 aileden çok Kumbasar oymağı, bunların torunlarıdır IV Haçlı seferinde Frenklerin İstanbul'u işgali üzerine baskıdan kaçan KOMMENLER soyu, 1204 yılında Rize'yi de içine alan TRABZON PONTOS RUM imparatorluğunu kurmuşlardır

OSMANLILAR DÖNEMİ :
Trabzon Rumları, 1456 yılından itibaren Osmanlı devletine vergi vermeye başlamış, 1461 yılında Trabzon'u feth eden Fatih Sultan Mehmet 1470 yılında Ali Paşa ismindeki Komutan tarafından Rize ve çevresi Türk egemenliği altına alınmıştır Böylece Anadolu Türk birliğine katılan Rize bölgesine, 1461 yılı ve sonrasında Çoruh, Amasya, Samsun ve Tokat'tan; 1466 yılında yıkılan Karamanoğlu Beyliği bir daha canlanmasın diye Konya yöresinden; 1501 yılında Şil Şah İsmail'in yıktığı Sünni Akkoyunlulardan Tebriz ve öteki bölgelerden kaçanlardan; 1515 yılında Dulkadırli beyliği kaldırılınca Mara-Elbistan Türkmenleri Trabzon ve Rize yöresine yerleştirildiler
Yavuz Selim devrinde Trabzon'un doğusundaki dirliklerden bazıları ünlü Oğuz boyu Çepniler'in elinde idi Fakat Çepnilerin Trabzon'un doğusundaki yerlere ve bilhassa Rize bölgesinde yerleşmeleri sonraki yüzyıllarda olmuştur Gerçekten Çepniler karada ve denizde yiğitçe mücadele vererek oralarda kalabalık topluluklar halinde yurt tutmuşlardır Bilhassa Rize şehri ve bölgesinde Çepniler yoğun bir şekilde yerleşmişlerdir Şimdi Rize şehri ve bölgesinde sadece Türkçe konuşulmasının sebebi bu yoğun Çepni yerleşmesidir Zamanımızda Rize bölgesindeki köylerde Çepni adlı ailelere rastlandığı gibi, Çepni bu yörede "yiğit" , "gözü pek", "cesur ve çetin", adam manasına geliyor

Yavuz Sultan Selim'in sancak beyliği sırasında Annesi Gülbahar Hatun Sultan Rize'ye gelerek kendi adı ile anılan camii yaptırmıştır

19 Yüzyılın başlarından itibaren Rize'de Tuzcuoğullarının isyanı değişik tarihlerde birkaç kez tekrarlanmıştır 1834 yılında bu isyanlara son verilerek Tuzcuoğulları Rumeli de iskan edilmişlerdir

Rize, 1867 Vilayet Nizamnamesine göre Trabzon Vilayetinin merkez sancağının 6 kazasından biri durumundadır 1877 yılında merkez sancağa bağlı nahiye olmuştur 1877-1878 Osmanlı Rus savaşının ardından Lazistan sancağı kurulunca Rize hem kaza, hem de bu sancağın merkezi oldu Birinci Cihan savaşında 9 Mart 1916 tarihinde Rize, Rusların işgaline uğramış, 2 Mart 1918 de bağımsızlığına kavuşmuştur

CUMHURİYET DÖNEMİ :
Cumhuriyet dönemine kadar sancak merkezi olan Rize, 20 Nisan 1924 tarihinde Vilayet olmuştur 2 Ocak 1936 tarihinde yürürlüğe giren 2885 sayılı Kanunla Erzurum'dan Yusufeli ilçesi, Rize'de Pazar ilçesinden sonraki arazi parseli, ilçe ve bucaklar alınmak sureti ile bugünkü Artvin ili Çoruh adı ile vilayet haline getirilmiş ve Rize ili de tek ilçesi olan Pazarla kalmıştır Bugün ise Pazar ilçesi ile birlikte 12 ilçesi bulunmaktadır

Atatürk'ün Rize'yi ziyareti "Atatürk'ün Sonbahar Seyahatleri" adlı kitapta şöyle anlatılmaktadır:

Atatürk 17 Eylül 1924'te saat 17 sıralarında Hamidiye Kravüzörü ile Rize'ye gelmiştir Vali, kumandanlar ve halk motorlar ve kayıklarla karşılamaya çıktılar, büyük ve coşkun halk tabakaları karşılama için her türlü hazırlıkları yapmışlardı Silah sesleri ve coşkun alkışlarla büyük misafir selamlandı

Çeşitli heyetler, karaya ayak basmış bulunan Reisi Cumhuru büyük bir coşkunlukla karşılamışlardır

Her tarafı bayraklarla donatılmış olan Rize, bir bayram yeri haline döndü, Reisicumhur hazretleri hükümet konağına ve bunu takiben belediyeye, halk fıkrası ve kumandanlığa teşrif etti Görüşmek için gelen heyetler de kurbanlar keserek kendilerine büyük sevgi gösterilerinde bulunmuşlardır Geceleyin fener alayları düzenlenerek bu sevinç devam ettirilmiştir

Reisicumhur, ayrıca bir hoca heyetini de kabul etmiştir Bu heyet sunmuş oldukları dilekçede kapatılmış bulunan medreselerin açılmasını arz etmişlerdir

Gazi Paşa Hazretleri, memleket ve millet için nelerin tehlikeli olacağını ihtar ederek bu heyete özet olarak aşağıdaki sözleri söylemiştir: "Mektep istemiyorsunuz, halbuki millet onu istiyor, bırakınız artık bu zavallı millet, bu evladı memleket yetişsin, medreseler açılmayacaktır, millete mektep lazımdır" Gazinin bu açıklamaları "Bravo" sesleri ile alkışlanmıştır

17 Eylül 1924 tarihinde Atatürk'ün Rize'ye teşrif ettiklerinde misafir kaldığı ev bu gün Atatürk Müzesi olarak halkın ziyaretine açıktır

Kaçkar Dağları Milli Parkı 51550 Hektar Alanı kapsamaktadır Milli Parkın Büyük bir bölümü Rize İli Çamlıhemşin İlçesi ve bir kısmı da Artvin İli Yusufeli İlçesi sınırları dahilinde kalmaktadır
Kaçkar Dağları Milli Park Sahasına Ulaşım , Rize- Ardeşen Karayolu üzerinde, Fırtına Vadisi güzergahından, Çamlıhemşin İlçesi' ne (18 km) ulaşıldıktan sonra Ayder güzergahından ve Zilkale güzergahından olmak üzere iki ayrı güzergahtan ulaşılmaktadır
Ayder güzergahından ulaşım; 16 km uzaklıktaki Ayder Yaylasından başlar Ayder Yaylasında ülkemizin sayılı kaplıcalarından olan Ayder Kaplıcası bulunmaktadır Bu yayla Milli Park Sahası içinde olmakla birlikte Turizm Merkezi ve Belediye Mücavir alam kapsamındadır Yeni gelişmekte olan bir yerleşim birimidir Bu yaylada yaklaşık küçük büyük 25 adet otel ve pansiyon bulunmaktadır Bunların çoğunluğu aile işletmeciliği şeklinde çalışmaktadır
Ayder güzergahından Kaçkar Dağlarına ulaşım: Ayder Yaylasını takiben Kalegon Mevkiine, Kalegon Mevkiinden Avusor Yaylası ve Galer düzü mevkilerine
çıkılır Galer düzü mevkiinden Yalanı Yayla, Palakçur Yayla, Aşağı Ceymakcur Yayla ve Aşağı Kavron Yaylalarına çıkılır
AKavron Yaylasından araçla YKavron Yaylasına çıkılır Burada kahve ve pansiyonlar mevcuttur Buradan yaya olarak Göller Mevkiinden geçerek Serdar'in Sırtına ulaşılır, buradan Kaçkar Dağı Buzulları izlenir Serdar'in Sırtından zor bir parkur olmasına rağmen mezovit ( Öküz Yatağı) Mevkiine inilir Buradan profesyonel dağcılar buzullardan tırmanarak zirveye çıkabilir
Ayrıca Galer Düzü Mevkiinden ACeymakcur Yaylası ve YCeymakcur Yaylasından Kaçkar Dağına (3932 m) ulaşım, Ceymakcur Geçidi aşılarak sağlanır Bu güzergah amatör dağcılar için de uygundur
Kaçkar Dağına (3932 m) ulaşım, Artvin- Yusufeli İlçesinden de sağlanılabilir Artvin-Yusufeli İlçesinden araçlarla Hevek (Yaylalar) Köyü' ne (57 km), köyden de Olgunlar mahallesine (3 km) ulaşılır Buradan yaya olarak Dilberdüzü mevkiine çıkılarak kamp yapılır Deniz Gölünden geçilerek Kaçkar Dağı zirveye çıkılır Ancak Kaçkar Dağlarında gezmek isteyen bütün gurup ve ilgililere rehber almaları tavsiye edilmektedir ( Çünkü aniden sis bastırması, hava şartları, patika yollardan yönlerini kaybetme vb olumsuzluklarla karşılaşılabilir )
Kaçkar Dağlarına ulaşım Zilkale güzergahından da sağlanmaktadır Çamlıhemşin İlçesinden ulaşım sırası ile Ülkü Köy ( Çinçiva ), Zilkale Harabe , Zilkale Köyü , Meydan köy, Çat Köyü, Elevit (Yaylaköy), Trovit yayla, Palovit Yayla, Amlakit Yayla ve Hapivanak Yaylalarına araçla gidilebilir Bu yaylalardan yaya olarak Samistal Yaylasından geçerek Y Kavron Yaylasından Kaçkar zirveye çıkılabilir
Kaçkar Dağları Milli Parkı içinde önemli yeri olan Palovit Vadisi, Zilkale Harabesini geçtikten sonra Palovit yol ayrımından başlar Sola ayrılan yoldan takriben 3 Km de Palovit Şelalesi bulunmaktadır Oldukça güzel bir şelaledir Bu şelaleden yaya olarak Hazindak Yayla, Pokut ve Sal Yaylalarına yaya olarak çıkılır Havanın açık olması halinde , Kaçkar Zirve, Kemerli Kaçkar Altıparmak Dağları bir tablo gibi Sal Yaylasında karşınıza çıkar Ayrıca Hazindak yaylasından yaya olarak Pokut Yayla, Sal Yayla, Samistal Yayla, Amlakit Yayla, Palovit Yayla ve Hapivanak Yaylalarına geçilebilir
Çat Köyünde kalınabilir, birkaç pansiyon bulunmaktadır Bunlar da aile işletmeciliği şeklinde çalıştırılmaktadır
Çat Köyünden ikinci bir güzergah Verçenik Dağına ( 3907 m) yönelir Sırası ile Kaleköy yol ayrımı, Sıraköy, Ortaköy' den sonra Verçenik Dağına giden yol sola ayrılır Sağ yönde devam edilirse Başköy ve Baldaş' ı aşan yol takip eder Başköy' den Sol Vadi Çermeşk yaylası ve Çermeşk Gölüne gider Ortaköy' den Verçenik Yaylasına doğru araçla yola devam edilir (7 km)
Verçenik Yaylasından sonra yaya olarak Göller Bölgesi ve Verçenik Dağına çıkılır (3907 m)
Kaleköy yol ayrımından Karşıköy ve Kale Köyüne çıkılır Kaleköy' de Kale-i Bala (Yüksek kale) harabesi bulunmaktadır Kale Köy' den Çiçekli Yayla ve Baş yaylaya araçla çıkılabilir Baş yayladan Hacıvanak Yaylasına yaya inilebildiği gibi, Elevit ( Yaylalar) Köyünden de yaya olarak çıkılabilir
Kaçkar Dağlarında oldukça fazla (100 adet) buzul gölleri bulunmaktadır Ayrıca bitki ve yaban hayvan türlerinden oldukça zengin bir yapıya sahiptirUzun Devreli Gelişme Planı (UDGP) henüz tamamlanmadığından rekreasyon (gezinti) dışındaki faaliyetlere izin verilmemektedir
Kaçkar Dağları Milli Park sahasında 11 Köy ve 44 Yayla bulunmaktadır Bu Köy ve Yaylara araç ile ulaşım ( dolmuşlarla ) Rize İli Pazar İlçesi ve Artvin İli Yusufeli İlçelerinden sağlanmaktadır

Fauna açısından da zengin olan Kaçkar Dağlarrnda yaban keçisi, kurt, ayı, domuz, tilki, geyik, sansar, çakal, kuşlardan sülün, kartal, doğan, atmaca, şahin, yaban tavuğu vb yaban hayvanları bulunmaktadır
Her yıl Nisan ve Mayıs aylarında Karadeniz'den ayrılarak Hemsin, Fırtına ve çağlayan dereleri boyunca sadece yumurta bırakmak için seyahat eden deniz alalarının derelerdeki üreme faaliyetlerini görmek ve izlemek dikkate değer bir olaydır Her yıl yumurtalarını söz konusu derelerin aynı yerlerine bırakan deniz alaları Ağustos ve Eylül aylarında tekrar denize dönmektedirler
Kaçkar Dağları'nda yükseltinin kısa mesafelerde artması yaylacılık etkinliklerine bağlı bir takım geçici yerleşmelerin de kurulmasına doğrudan etkili olmuştur Ülkemizin önemli zirvelerinden birisine sahip olan Kaçkar Dağları'nda aktüel buzullaşmanın ve diğer doğal değerlerin zenginliği dağcıları, turistleri ve bilim çevrelerini buraya çekmiştir
Başta Fırtına Deresi ve Hemsin Deresi olmak üzere; bitki çeşitliliği ve zenginliği ile fauna çeşitliliğinin yoğunlaştığı bütün vadiler görülmeye değer niteliktedir Fırtana Deresi vadisi'nde yer alan Zilkale Harabeleri kültürel acıdan önemli bir değer taşır Aynı zamanda yörenin sosyal, kültürel ve ekonomik mekansal görüntüsünü sergileyen yayla yerleşimleri hem doğaya uyumu, hem de mimari değerleri ile ziyaretçileri etkileyici özellikler taşımaktadır Bu yayla yerleşimlerinin başlıcaları Ayder Yaylası ve Ayder kaplıcalarıdır
Ayder Yaylası yerleşim alanı yakınında günübirlik kullanıma yönelik hizmet sunan düzenlenmiş saha mevcuttur Milli park ayrıca doğa yürüyüş sporuna uygun topografyası ile dağcılık faaliyetlerine olanak sağlamaktadır
Milli parkın, çamlıhemşin ilçesi, Ayder Yaylası başta olmak üzere yayla yerleşim alanlarının bazı bölümlerinde kontrollü olarak çadır ve karavanla konaklama yapılabilmektedir



AYDER
Kaçkar Dağları Milli Parkı 51550 Hektar Alanı kapsamaktadır Milli Parkın Büyük bir bölümü Rize İli Çamlıhemşin İlçesi ve bir kısmı da Artvin İli Yusufeli İlçesi sınırları dahilinde kalmaktadır Kaçkar Dağları Milli Park sahasında 11 Köy ve 44 Yayla bulunmaktadır Bu Köy ve Yaylara dolmuşlarla ile ulaşım Rize İli Pazar İlçesi ve Artvin İli Yusufeli İlçelerinden sağlanmaktadır

Ayder Yaylası'na ulaşmak için Rize'den çıkıp Artvin istikametine doğru devam ediyorsunuz, Çayeli'ni geçiyor, Ardeşen'e ulaşmadan Fırtına Vadisi boyunca güneye doğru yönelip tırmanmaya başlıyoruz Milli park statüsündeki Fırtına Vadisi Dünya'nın öncelikli korunması gereken 200 ekolojik bölgesinden birisi Fırtına deresi bir zamanlar baraj yapımı ile gündeme gelmişti Fakat doğal yapının bozulmasına neden olacağı için uzun bir yargı sürecinden sonra proje iptal edildi Dereyi solumuza alıp ağır ağır yolda ilerlerken, yeşilin bin bir tonunu görünce bunun nedenini anlamakta zorlanmıyoruz


Fırtına Vadisinin gerçekten muhteşem bir doğası var İnsanı kendinden geçirecek bir güzelliğe sahip Dar ve derin bir vadi içinde akan bir dere, her yandan ona ulaşan küçük su kaynakları, bin bir çeşit ağaç ve rengarenk çiçeklerden oluşan manzara Zaman zaman bu dere üzerine kurulmuş kemer köprülere ve yamaçlardan dökülen küçük şelalelere rastlanıyor Tepelerin yamaçlarında Karadeniz'e özgü değişik mimari tarzda evleri ve ilkel görünümlü teleferikleri unutmamak lazım


Karadeniz kıyısıyla Ayder arasındaki tek yerleşim yeri Çamlıhemşin Çamlıhemşin yolu gayet bakımlı İlçe ortasından akan derenin iki kenarındaki dik yamaçlara kurulmuş Ahşap ve eski evler ile kadınların yöresel kıyafetleri hemen dikkatimizi çekiyor Çamlıhemşin Rize arası toplam 35 km iken ilçenin güney-doğusunda yer alan Ayder 19 km'dir


Çamlıhemşin'i arkamıza alıp yola devam edince 20 dakika kadar sonra Ayder Yaylasına ulaştık 1 358 m yükseklikteki Ayder yaylası Karadeniz yaylalarının en meşhurlarından biridir Bu yayla Milli Park Sahası içinde olmakla birlikte Turizm Merkezi ve Belediye Mücavir alam kapsamındadır Yeni gelişmekte olan bir yerleşim birimidir Bu yaylada yaklaşık küçük büyük 25 adet otel ve pansiyon bulunmaktadır Bunların çoğunluğu aile işletmeciliği şeklinde çalışmaktadır Alt yapı hizmeti tamamlanmış olan yayla daha çok bir kasabayı hatırlatmaktadır


Ayder'in en bilinen ve en meşhur görüntüsü yamaçtaki çimenlikler arasında yer alan ahşap ve eski evler Ayder'de bulunmak bile kendinizi iyi hissetmenizi sağladı İlk yaptığımız iş çeşmeden akan buz gibi sudan içmek oldu Yaylanın her tarafından mutlaka bir pınar yada çeşmeye rastlamak mümkün Galiba Türkiye'ye su zengini diyenler Ayder Yaylasını ziyaret etmişler Doğayla bütünleşmiş yayla evlerine, oteller ve pansiyonlar eşlik ediyor Bir de kamp yapmak için burada olanların çadırları ve karavanları Ayder'de beton bina yapmak yasak, yapılacak binalar mutlaka ahşap olmalı Yayla bölgenin diğer kesimlerine göre kalabalık Ağırlıklı olarak turistler var, dünyanın her yerinden insana rastlayabiliyorsunuz Tabii, en başta da, ellerinde fotoğraf makineleriyle Japonlara


Ayder'i şifa yaylası olarak tanımlanmasını sağlayan özellikleri;

Havası ve suyu

Kaplıcası

Balı'dır

Ayder Yaylası'nın havasının astım hastalığına iyi geldiği söyleniyor


Ayder Yaylasında ülkemizin sayılı kaplıcalarından olan Ayder Kaplıcası bulunmaktadır Kaplıca olarak ise büyük bir tesis var ve gün boyu ziyaretçi akınına uğruyor 260 metre derinlikten çıkan, 50 derecelik kaplıca sularının başta romatizma, kireçlenme olmak üzere pek çok hastalığa iyi geldiğini biliniyor Karadeniz Teknik Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmada, kaplıca sularının romatizmal eklem hastalıkları,sinir, sindirim, dolaşım sistemi hastalıklarıyla idrar yolları ve üreme organı hastalıklarına iyi geldiğini belirtiliyor Kaplıca suları ayrıca, egzama ve sedef, ergenlik sivilceleri gibi cilt hastalıklarının tedavisinde de kullanılıyorKaplıca sularından fayda görmek için havuza girmek, özel banyo almak ya da içmek mümkün Tabii ki, kaplıcaya girmeyi sakıncalı kılacak durumlar da var Örneğin kanamalı rahatsızlıklar, yüksek tansiyon ve kalp rahatsızlıkları başta geliyor Bu nedenle kaplıcaya girmeden önce mutlaka uzman bir doktora danışmak şart


Ayder Yaylası'nda, orman gülünden (Rhodedendron) elde bal turistik eşya satan küçüklü büyüklü dükkan ve tezgahlar dikkat çekiyor Bal satıcıları bunu şifalı bal olarak sunuyorlar Ayder balının en önemli özelliği tamamen doğal olması Ayder balını elde etmek için yöre halkı, tahta kovanları iplerle yüksek çam ağaçlarının tepesine çekiyor ve orada bırakıyorlar Kafkas orman güllerinden polen alan arılar da işte, burada tamamen doğal ortamlarında meşhur Ayder balını yapıyorlar Balı, ilk bakışta diğer ballardan ayıran özelliği rengi Klasik bal renginden daha açık üstelik de berrak değil mum gibi bulanık bir rengi var Bu balın balmumu, ağızda hemen eriyecek kadar yumuşak


Ayder Yaylası yerleşim alanı yakınında günübirlik kullanıma yönelik hizmet sunan düzenlenmiş saha mevcuttur Milli park ayrıca doğa yürüyüş sporuna uygun topografyası ile dağcılık faaliyetlerine olanak sağlamaktadır Ayder'e gelenlerin pek çoğu trekking yapmak için geliyor


Başta Fırtına Deresi ve Hemşin Deresi olmak üzere; bitki çeşitliliği ve zenginliği ile fauna çeşitliliğinin yoğunlaştığı bütün vadiler görülmeye değer niteliktedir Ağaçların yüksekliği 30-40 metreye ulaşmaktadır Dağ çayırları arasında çok sayıda kır çiçekleri ve frambuazlar bulunmaktadır


Fauna açısından da zengin olan Kaçkar Dağlarında çengel boynuzlu dağ keçisi, kurt, ayı, domuz, tilki, vaşak, geyik, sansar, çakal, kuşlardan sülün, kartal, doğan, atmaca, şahin, yaban tavuğu vb yaban hayvanları bulunmaktadır


Her yıl Nisan ve Mayıs aylarında Karadeniz'den ayrılarak Hemşin, Fırtına ve çağlayan dereleri boyunca sadece yumurta bırakmak için seyahat eden deniz alalarının derelerdeki üreme faaliyetlerini görmek ve izlemek dikkate değer bir olaydır Her yıl yumurtalarını söz konusu derelerin aynı yerlerine bırakan deniz alaları Ağustos ve Eylül aylarında tekrar denize dönmektedirler


Kaçkar Dağlarında (3932 m) oldukça fazla buzul gölleri bulunmaktadır Kaçkar Dağları'nda yükseltinin kısa mesafelerde artması yaylacılık etkinliklerine bağlı bir takım geçici yerleşmelerin de kurulmasına doğrudan etkili olmuştur Ülkemizin önemli zirvelerinden birisine sahip olan Kaçkar Dağları'nda aktüel buzullaşmanın ve diğer doğal değerlerin zenginliği dağcıları, turistleri ve bilim çevrelerini buraya çekmiştir

__________________
Bıçak soksan gölgeme, Sıcacık kanım damlar
Girde bak bir ülkeme: Başsız başsız adamlar
NFK





GaLiBa Bu GeCe YaĞMuRDa GöKKuŞaĞı MiSali
GüLeRKeN aĞLaMaNıN ZaMaNı
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Rize Tarihi

Eski 12-23-2008   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Rize Tarihi



Emeğine sağlık arkadaşım
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.