Ölümü Hatırlamak |
12-12-2008 | #1 |
meLankoLik_asaLet
|
Ölümü HatırlamakKürşat Salih YAMAN Hatırlamaktan çekindiğimiz için semtimize hiç ölüm uğramaz sanırız Her ölümü de erken biliriz Oysa ölümü düşünmek insanoğluna hem gayesini anımsatan, hem de onu gündelik dertlerinde kaybolmaktan koruyan bir zırh gibidir Bazı şeyleri düşünmekten kaçınırız, çünkü o şeyle yüzleşmekten korkuyoruzdur Mesela kendimizi âmâ olarak düşünmekten çekinmemizin ardında, görme yetimizi kaybetmekten duyduğumuz endişe vardır İnsanın ölümü düşünmekten kaçınması da bu karşılaşma, yüzleşme korkusundan ileri gelir Oysa hep dediğimiz gibi, “korkunun ecele faydası yok” Korkulan bazı şeyleri düşünmekten kaçınmak, onunla mutlaka yüzleşeceğimiz gerçeğini ortadan kaldırmıyor İşte ölüm de böyle Kur’an-ı Kerim’de ifade buyrulduğu üzere, “Her canlı ölümü tadacaktır” (Ankebut, 57), “Sarp ve sağlam kalelere sığınsa bile!” (Nisa, 78) Ölümü Düşünmekten Korkanlar Ölümü düşünmekten çekinen, ölümden korkan kimseler iki kısımdır: İlki, dünyanın geçici zevklerine gönül bağlayan, keyfi ne isterse onu yapmayı hayat felsefesi edinen kimselerdir Nefsine teslim olanlar yani Ölüm onlar için yaşama keyfinin son bulması anlamına geldiğinden, düşüncesi dahi yüreklerine korku ve gerginlik düşürür Ölümü akla getirecek her şeyden vahşi hayvandan kaçar gibi uzak dururlar Yanlarında ölümden bahsedilecek olsa sinirlenip bunalırlar Kur’an-ı Kerim’de bu kimseler için; “De ki: Sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, muhakkak sizi bulacak Sonra da görüleni ve görülmeyeni bilen Allah’a döndürüleceksiniz de, O size bütün yaptıklarınızı haber verecek” (Cuma, 8) buyurulur Ölüm gerçeğini hatıra getirmekten çekinen diğer kısım ise, ölümden sonrası için yeterli hazırlık yapamadığı endişesi taşıyan, Allah’a karşı çokça isyan ettiklerini düşünen kimselerdir Bu kişiler her ne kadar ölümden çok rahatsız olmasalar da yine de kaygılanır, korkarlar Bu tür insanların hali, evde hesap vereceğini bildiği halde annesinin sözünden çıkıp yaramazlık etmiş çocuklara benzer Ölümü Güleryüzle Ananlar Elbette ölümü düşünmek herkes için korku ve gerginliğe yol açmaz Onu iç huzuru ve ferahlıkla hatırlayanlar da var bu dünyada Kimdir bunlar? Onlar dünyayı gerçek sevgilileri olan Rableriyle aralarına çekilmiş set olarak görürler Bu seti aşmanın, kavuşmanın, bu beden giysisinden sıyrılmakla mümkün olduğunu çok iyi bilirler O sebeple ölümün değil kendisi, hatırlatılması bile ince bir tebessüm kondurur onların yüzlerine Böyle kimseler katında ölüm vakti sevgiliye duyulan özlemin sona erdiği düğün gecesi (şeb-i arus) gibidir Bu bahtiyarların bir adı “Hak âşığı”, bir adı “ârif”, bir adı “vuslat ehli”dir Ölümü Hatırlamanın Faydaları Bugünün hakim anlayışı dünyayı ve insanın beden varlığını kutsadığı için ölümle asla barışık değildir Dinimiz ise ölümün uğursuz sayılıp, akla getirilmemesi fikrini kabul etmez Aksine sık sık hatırlanmasını, hatta buna zemin oluştursun diye kabir ziyaretleri yapılmasını önerir Bu mevzuda Sevgili Peygamberimiz sav’in, “Kabirleri ziyaret edin! Zira ölümü hatırlatır” (Hakim, Müstedrek) tavsiyesini çoğumuz bilir, bilmezse de yerine getirir Ölümü hatırlamanın bazı faydalarını şöyle sıralayabiliriz: Ölümü hatırlamak, en başta nefsani arzuların, kötü tutkuların yok olmasına vesiledir Bunun için Efendimiz sav kıymetli ashabına, “Zevkleri yok eden ölümü çok anın” (Tirmizî) diye telkinde bulunmuştur Yine ölümü hatırlamak kişiyi günaha girmekten koruyacağı gibi, dünyaya olan düşkünlükten de uzaklaştırır Nitekim hadis-i şerifte, “Ölümü çok hatırlayın Zira o, günahlardan korur ve dünyadan (yani onu sevip rağbet etmekten) yüz çevirtir” (Cem’ul-Cevâmi) diye bildirilmiştir İbrahim et-Teymî bu hadis-i şerifin faydasını ziyadesiyle görmüş olacak ki, ölümü hatırlamayı kendisini dünya zevklerinden alıkoyan iki şeyden biri olarak zikretmiş ve demiştir ki: “İki şey beni dünya zevkine kapılmaktan ayırdı Biri ölümü hatırlamak, diğeri de Allah Tealâ huzurunda hesap vermeyi düşünmek” Ölümün hatırlanmasındaki diğer bir fayda, şehitlerle birlikte haşredilecek olma şerefidir Hz Aişe ra Validemiz Hz Peygamber sav Efendimiz’e sormuştu: “Ey Allah’ın Rasulü, şehitlerle birlikte haşredilecek biri var mı?” O da şöyle cevap verdi: “Evet, bir gün ve gecede yirmi defa ölümü anan kimse şehitlerle beraber haşredilecek” (Gazalî, İhya) Ölümü hatırlamanın bir başka faydası da kalbin yumuşamasına sebep olmasıdır Anlatıldığına göre, kalbinin katılığından şikayet eden bir kadına Hz Aişe ra validemiz; “Ölümü çok an ki kalbin yumuşasın” buyurmuştu Gerçekten de kadın söyleneni yaptığında kalbi yumuşamış, bu yüzden Hz Aişe ra’ya gelerek teşekkür etmişti Ölümü çokça hatırlamak, kişinin hem kalbini uyandırır, hem de ölümünü kolaylaştırır Sevgili Peygamberimiz sav bu durumu; “Ölümü çokça hatırlayan hiç kimse yoktur ki, Allah Tealâ onun kalbini diriltmiş, ölümünü kolaylaştırmış olmasın” (Deylemî) diye haber vermiştir Tefekkür, yani düşünüp ibret almak dinimizce ibadet sayılır Kur’an-ı Kerim’de bizi tefekküre teşvik eden pek çok ayet vardır Allah Rasulü sav de bir hadisinde ümmetine, “ibadetin en faziletlisi olarak tefekkürü, zühdün en faziletlisi olarak da ölümü hatırlamayı” göstermiştir Şu halde ölümü hatırlamak da tefekkürdür, onu yerine getiren kimse her iki fazileti de elde etmiş sayılır Bu da ölümü düşünmenin bir diğer faydasıdır Sonuç itibariyle ölümü düşünmek, insana hem gayesini hatırlatan, hem de onu yaşadığı asrın gündelik dertlerine kapılmaktan koruyan çelik bir zırh gibidir Günahın kalabalık süvari orduları gibi üzerimize akın ettiği bir dönemde bu zırhı giyinmeye her zamankinden daha çok ihtiyacımız olduğu açık değil mi? |
|