Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Türkiye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
gaziantep

Gaziantep

Eski 11-26-2006   #1
Kaan

Gaziantep



Paleolotik çağdan bu yana çeşitli kültür ve medeniyetlere ev sahipliği yapan Gaziantep, Anadolu’nun ve Dünyanın en eski yerleşim yeridir
6000 yıllık tarihi geçmişi ile ilimiz, Tarihi ve kültürel zenginlikleri Antik Kentleri,Mozaikleri,camileri, Kiliseleri, Hanları,Hamamları, Bedestenleri ve pek çok yeraltı ve yerüstü zenginlikleri ile bir metropol kenttir Gaziantepliler bitmez tükenmez enerjisi, azmi ve girişimciliği ile kendi sanayisini kendisi kurmuş örnek bir sanayi ve ticaret kenti meydana getirmişlerdirGaziantep Güneydoğu nun en büyük Türkiye'nin ise 6 Büyük kentidirGüneydoğu Anadoluyu batıya bağlayan kara ve demiryollarının merkezi olması,Uluslarası havaalanı ile tam bir metropol kenttirGaziantep'in şu an 9 ilçesi 17 beldesi ve 616 köyü vardırİlin nüfusu 1450000 civarındadırGaziantep'in rakımı ise 850 metredir Gaziantep'in adı: Eskiden Ayıntap olarak adlandırılan Gaziantep adını tarihin derinliklerinden,sıfatını Milli Mücadeledeki kahramanlıklarla dolu müdafasından almıştır Ayıntap olan ismi daha sonra Antep olarak geçmeye başladı1921 yılında ise Gazi ünvanını alarak GAZİANTEP oldu






Nüfusu: 1450000 (2000 yılı)



Nüfus yoğunluğu: 150 (km2/kişi)



Konumu: 38° 28' - 38°01' doğu boylamı / 36° 38' - 37° 32' kuzey enlemi




İlçe sayısı: 9





Belde sayısı: 17



Köy sayısı: 616

Alıntı Yaparak Cevapla

Eski 01-22-2007   #2
Gözyaşı
Varsayılan


Paylaşım için sağol ben yemeklerini çok seviyorum
__________________
Alıntı Yaparak Cevapla

Eski 01-23-2007   #3
tatia27
Varsayılan


bnm memleketim gaziantep görmeden geçmeyin bence arkadaşlar çok güzel bi yer iiki buralıyım
__________________


Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Gaziantep

Eski 11-18-2008   #4
KRDNZ
Varsayılan

Cevap : Gaziantep



Mezopotamya’nın kan kırmızı toprakları, Fırat’ın sularıyla kucaklaşır Antep ovasında Bağlamanın, davulun, zurnanın eşliğinde yiğit erlerimiz diz vurur , sıcak kanlı kızlarımız zılgıt зalar
Tam orada Birecik durur

“Birecik’ten Mazmahor’a yol uzun
Mazmahor’dan цte giden yol uzun
Yьrь atım rahvan atım tez yьrь”

Ne gьzeldir Fırat’ın serin sularına karşı зay iзmesi Birecik’in o tatlı esintisini dinlemesi


Az beri gelin hele Burada bir tarih yatıyor Uyuyan bir şehir, ölümün nennisini Fırat’a karşı okuyor Binlerce yılın silip atamadığı, koca bir uygarlığın kalıntıları gömülü Antep ovasında Zeugma…


Kilikyalılar’ın eskimeyen gözleri şimdi Oğuz soyunun gözlerinin ta içine bakmakta Bu coğrafyaya aşık olmamak elde mi?

Geldik Barak eline… Türkmen’in oyalı gömleği, buğday tenine ne de güzel yakışmış Bağlaması elinde, türküleri tatlı dilinde… Davullar vursun, düğünümüz şen olsun…

“Oturmuş sevdiğim de gene yetmiyesice gelin
Benim yoluma bakar
Aman senin bir bakışın da güzel
Antep’i yakar
Yanağında yetmiyesice gelin
Şu Barak’ın gülleri kokar…”


Baharda fıstık ağaçları yeşerdiğinde, bir de toprağa ikindi yağmuru düşmez mi? Yollarından inip bağlara koşasınız gelir O koku, güneşte yanmış köy çocuğunun kokusu, minik ellerinde toprak kalmış Kapkara gözleri az sonra batacak kızıl güneşe bakmakta

İşte tam burada oldu Mercidabık Osmanoğlu, kanını bu toprağa akıttı Türkmen atlısının yay gerişi gözümüzün önündedir hala…

Nice ötede Yavuzeli oturmuş Oraya gitmeden Salkım’dan su içmemek olur mu?
Ya da Rumkale’ye uğramamak…


Rumkale’yi ve çevresini bir günde gezip görmek mümkün değildir Bu yüzden yöredeki Çepni köylerinde soluklanmak gerek Ev ekmeğiyle acılı yöre yemeklerini bir solukta yiyip üstüne buz gibi ayranı içmek gerek…


“Yavuzeli suyu bulanık akar
Öldüm aney öldüm, derdinden öldüm
Bir esmerin derdi sinemi yakar
Öldüm aney öldüm, derdinden öldüm”



Biraz dikkat edin göreceksiniz, bağlama ile semah dönenleri Narin adımlarla keklik gibi salınan kızları, erkekleri Biraz kulak verin duyacaksınız, “pirim Hacı Bektaş, şahım Ali” diyen dilleri…



Sarilar’dan, Rumkale’den, Yavuzeli’nden geçtim Yönümü kıbleye verip yürüdüm Geldiğim yer Gazi’in hemşerilerinin, gazilerin şehri

“ Ben Antepliyim şahinim ağam
Mavzer omuzlarıma yük
Ben yumruklarımla döğüşeceğim
Yumruklarım! Memleket kadar büyük

Hey hey”
Yine de hey hey
Kaytan bıyıklarım delişmen çağım
Düman kurşununa inat köprü başında memleket türküleri çağıracağım”

Yıldırımlar yaratan bir ırkın ahfadı, bir kez daha göğsünü ateşe verir destan yazardı, yazdı!

Anasının işlediği bir yün yelek omzunda Ayağında yırtık yemenisi, göğsünde al bayrağa sarılı Kur’an Bir de boynuna cevşen asmışlar, kurşun değmesin diye…

“ Sürerim sürerim gitmez gadana
Fransız’ın kurşunu da değmez adama
Kara haberim verin garip anama
Vurun Antepliler namus günüdür
Vurun Türk uşağı vatan günüdür ”


Ağıtlar yaktı analar, gelinler “ Şu Antep’in harbine on bir ay oldu”… on bir ay oldu Fransız toprağıma geleli Açlık vurdu, hastalık vurdu, yarimin hasreti vurdu, bir Fransız vuramadı beni!

Beyaz taş duvarlarda mermi ve top delikleri, o günlerden mirastır Antepliye… bir de göklerin al beyaz süsü…


“ Bir bayrak dalgalanır Antep kalesi üstünde
Alı kanımdaki al, akı alnımdaki ak
Bayraklar içindeki en güzel bayrak

Hey hey
Yine de hey hey
Albayraklar altında kara bir kartal gibi
Yaşamak ne güzel şey “
Geзmişten gelen birikimini Antepli hayata işlemiştir adeta
Oyaları, nakışları, kilimleri ve en цnemlisi tadına doyulmaz yemekleri…

Baklavacı Gьllь’nьn oğulları şimdi dьnyanın dцrt kцşesine gitmiş Ama gel gцr ki Antep’te yediğin baklavanın tadını hiзbir yerde alamazsın Toprağın sunduğu zenginliği olabildiğince değerlendirmiştir Antepliler Bir bir зeşit tatlı ve yemek зeşidi Antep mutfağını yalnız Tьrkiye’nin degil, dьnyanın en zengin mutfağı yapar Dьnya ьzerinde bu kadar tatlı ve yemek зeşidine sahip başka bir yцre var mıdır? Yemek Antepli iзin sanattır











Ben nenemin nakış kergahı başında büyüdüm Parmak kadar yeri işlemek için yüzlerce kez elini kaldırır indirirdi Bir masa örtüsünü yapması en az bir yıl sürerdi Bu yüzden Antep’te kız çocuğu doğar doğmaz çeyizi hazırlanmalıdır





Bakıra ruhunu işleyen zanaatkarlar, belki bir asıra ulaşmayacak ömürlerinde, koca bir tarih yaratırlar






El işi kilimleri görmeden olmaz Türk kültürünün vazgeçilmez parçası kilimler Antep’te bir başka güzeldir




Antep ağzı Anadolu ağızları içinde önemli bir yere sahiptir Genelde Antep ağzı ile Urfa ağzı birbirine karıştırılsa da biz “Geliyem, biye, siye” demeyiz Antep ağzındaki sözcükler çok öteki yörelerde pek rastlanan cinsten değildir Örneğim, Süllüm(Merdiven), Acur(Bir çeşit salatalık), Tağa(Pencere) Eşik(Kapı girişi), Hayat(Avlu), Bayak(Biraz önce), Zağar(Galiba) Kele-Taman(Hani, aslinda tam olarak karşılığı yok), Yoorum(Bir çeşit hitap)… Ayrıca Antepliler ağızlarını gererek ve yayarak konustukları için söyleyişler yöreye özgüdür

Buram buram tarih kokan şehirde kısa bir gezinti yapalım Önce Başbuğ Mustafa Kemal Atatürk’ün nufusa kayıtlı olduğu Bey Mahallesindeyiz Burada birbirine bitişik taş evler sokaklarında asırlık ağaçlar vardır



Oradan Karagöz’e yürüyelim Antep’in çarşısı burada başlar Aradığınız her seyi burada bulabilirsiniz




Şimdi Elmacıpazarı ve Şirehanındayız Burada o meşhur acı biberler, şire yani üzüm mamülleri ve bir çok bedesten içinde eski Antep kültürüne ait eşyalar satılır




Ünlü Tahmis Kahvesi de buradadır


Oradan Yazıcık ve Şehreküstü Mahallelerine geçiyoruz Buralar Antep’te ilk yerleşim yerleri olarak bilinir Şehreküstü’nün Antep’te bir de efsanesi vardır Rivayete göre Kral’ın kızı Şahra babasına küser ve bu günkü Şehreküstü Mahallesine ev yapar O günden sonra halk oraya Şahra küstü der…


Şehreküstü’nün hemen üstünde dar sokakları ve dik yokuşlarıyla ünlü Türktepe vardır Antep dilinde “Gasap şelliği” denen eski kasaplar burada otururlarmış Zaten mahallenin bir bölümüne Kasap Mahallesi denir





Tarihi Boyacı Camii Türktepe’nin hemen altındadır

Türktepe’den aşağı indik şimdi Kalealtı’ndayız Burası kebapçılarıyla ve Gaziantep Kalesiyle ünlüdür


Oradan Stadyumu geçerek Türkiye’nin en büyük Avrupa’nın üçüncü büyük parkı olan Atatürk Parkı’na geliyoruz Burası her yaz dolar taşar





Parkın sonunda Mehmet Akif Camii ve Batalhöyük bulunur


Daha oraya gelmeden Kavaklık Mahallesi başlar


Bu park ayrıca Antep’i ikiye ayıran Atatürk Parkı’nın devamıdır




Çok mu gittik ne? Eblahan’a ve Eyüpuğlu’na dönelim Burası eski Ermeni Mahallesi olarak bilinir Zaten Antep’in yerli halkı Ermeniler ve Türklerden oluşur Daha başka bir millet Antep il merkezinin yerli halkı değildir


Memleketin hası Gaziantep’imiz Atatürk’ün övgüsüne de mahzar olmuştur ki

"BEN GAZİANTEPLİLERİ GÖZLERİNDEN NASIL ÖPMEM Kİ;
ONLAR YALNIZ GAZİANTEP'İ DEĞİL TÜRKİYE'Yİ DE KURTARDILAR"

Sözleriyle Anteplileri selamlar

Her metrekaresi tarihle yoğrulmuş Gaziantep’ten ayrılmak zor Ay yıldız altında ebediyete kadar yaşayacak şehrimden ayrılırken köklerimin geldiği yere yöneliyorum Orası Oğuz’un obasıdır Adını verdiği toprağa, Oğuzeli’ne Türkistan’dan getirdiği köklerini salmıştır Avşar, Kızık, Beğdili, Çepni yüzyıllardır buralarda yaşar Ne yazık bir yanı yaban elde kalmış, Suriye’de!!!

Biz Halep’e, Halep bize bakar ağlar
Ezo Gelin olarak bilinen Zöhre Bozgeyik de burada doğmuştur Dizilere, filmlere konu olmuş ve bir çorbaya adını vermiş Ezo Gelin Beğdili boyundan bir Türkmen kızıydı(Ne yazık bazıları Ezo Gelin’i kürt sanar)

Oğuzeli’inden öte Karkamış konmuş Saymakla bitmez güzelliklere sahip Gaziantep yöresinin bu bölgesi yine antik uygarlıklara ev sahipliği yapar Dünyaca ünlü Belkıs Harabeleri buradadır




Karkamış’ın Yörük obalarından buz gibi Yörük ayranı içerek Üzüm bağlarından geçip, bir başka Yörük eline Nurdağı’na gidelim Nurdağı ilçesindeki Gavur Dağı Alageyiğin yurdudur Halil’i sevdiceğinden ayıran Alageyiğin…

“Ben de gittim bir geyiğin avına
Geyik çekti beni kendi dağına…

Kayanın dibinde çadır kursunlar
Çifte davul çifte zurna vursunlar
Nişanlımı gardaşıma versinler”

Nurdağı’nda ve çevresinde Yüreğir, Bayındır ve Kınık boylarından Türkmenler yer alır


Sıcağı daha çok hissetmek isterim derseniz O zaman İslahiye’ye uğrayın Antep’in batısına hakim karasal-bokır-çöl iklimi burada yerini nemli Akdeniz iklimine bırakır Burası Hatay’dan Osmaniye’ye kadar Toprakkale, Arapgir ve Saçıkara gibi Yörük oymaklarının yurdudur Bunlar tarihçilere göre bölgeye gelmeden önce Bozok obalarında(Yozgat’ta) yaşamışlar Güler yüzlü sıcak kanlı hoş insanlardır



Antik Yesemek harabeleri İslahiye sınırları içindedir



__________________

Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar,
'Medeniyyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?




Ey ŞaiR! Bana Yağmurdan bahsetme, yağdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.