Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Aşk & Sevgi - Bayanlar, Erkekler > Aşk & Sevgi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
aşklar, destan, dillere

Dillere Destan Aşklar

Eski 10-22-2008   #1
KRDNZ
Varsayılan

Dillere Destan Aşklar




Leyla ile Mecnun

Mecnun, bir kabile reisinin dualar ve adaklarla dünyaya gelmiş olan Kays adlı oğludur Okulda bir başka kabile reisinin kızı olan Leyla ile tanışır Bu iki genç birbirlerine aşık olurlar Okulda başlayıp gittikçe alevlenen bu macerayı Leyla nın annesi öğrenir
Kızının bu durumuna kızan annesi, kızına çıkışır ve bir daha okula göndermezKays okulda Leyla yı göremeyince üzüntüden çılgına döner, başını alıp çöllere gider ve Mecnun diye anılmaya başlar
Mecnun un babası, oğlunu bu durumdan kurtarmak için Leyla yı isterse de Mecnun (deli, çılgın) oldu diye Leyla yı vermezler Leyla evden kaçarak, Mecnun u çölde bulur
Halbuki o, çölde âhular, ceylanlar ve kuşlarla arkadaşlık etmektedir ve mecâzî aşktan ilâhî aşka yükselmiştir Bu sebeple Leylâ yı tanımaz
Babası Mecnûn u iyileşmesi için Kâbe ye götürür Duâların kabul olduğu bu yerde Mecnûn, kendisindeki aşkını daha da arttırması için Allahü Tealâya duâ eder:

"Ya Rab belâ-yı aşk ile kıl âşinâ beni
Bir dem belâ-yı aşkdan etme cüdâ beni"

Duâsı neticesi aşkı daha da çoğalır ve bütün vaktini çöllerde geçirmeye başlar
Diğer tarafta ise Leylâ da aşk ıstırabı içindedir Bir zaman sonra âilesi, Leylâ yı İbn-i Selâm isimli zengin ve îtibârlı birine verir Ancak, Leylâ kendisini bir perinin sevdiğini ve eğer kendisine dokunursa ikisinin de mahvolacağını söyleyerek İbn-i Selâm ı vuslatından uzak tutmayı başarır

Mecnûn, çölde, Leylâ nın evlendiğini arkadaşı Zeyd den işitince çok üzülür Leylâ ya acı bir sitem mektubu gönderir Leylâ da durumunu bir mektupla Mecnûn a anlatırKendisini anlamadığından dolayı o da sitem ederBir müddet sonra Mecnûn un âhı tutarak İbn-i Selâm ölür Leylâ baba evine döner
Bir çok tereddütten sonra her şeyi göze alarak, Mecnûn u çölde aramaya başlar Fakat Mecnûn, dünyadan elini eteğini çekmiş ilâhî aşk yüzünden Leylâ nın maddî varlığını unutmuştur Leylâ, çölde Mecnûn u bulduğu hâlde, Mecnûn onu tanımaz
Leylâ onun erdiğini anlarsa da yine onsuz yaşayamaz Hastalanıp yataklara düşer Kısa zaman sonra da ölür Mecnûn, Leylâ nın ölüm haberini öğrenir Gelip mezarını kucaklar, ağlayıp inler;

"Ya Rab manâ cism ü cân gerekmez
Cânânsuz cihân gerekmez"
Der, kabri kucaklayarak ölür

Bir müddet sonra Mecnûn un sâdık arkadaşı Zeyd rüyasında, Cennet bahçelerinde birbiriyle buluşmuş iki mesut sevgili görür Bunlar kimdir? diye sorunca, derler ki:

"Bunlar Mecnûn ile onun vefalı sevgilisi Leylâ dır Aşk yoluna girip temiz öldükleri, aşklarını dünya hevesleriyle kirletmedikleri için burada buluştular"

__________________

Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar,
'Medeniyyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?




Ey ŞaiR! Bana Yağmurdan bahsetme, yağdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Dillere Destan Aşklar

Eski 10-22-2008   #2
KRDNZ
Varsayılan

Cevap : Dillere Destan Aşklar



KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN İLE HÜRREM SULTAN

Ülkeler fatihi Kanuni Sultan Süleyman'ın gönlünü ı Hürrem Sultan fethetti Muhteşem Süleyman' ın Hürrem Sultan'a aşkı sevgili karısının kolları ve gözyaşları arasında ölmesine kadar sürdü ve ondan sonra da devam etti Aşk mı? Onların aşkı devlet erkinin üstünde bir aşktı

Kanuni'nin hareminde beyleri ve Kırım hanları tarafından sunulmuş pek çok cariye vardı Fakat Kanuni, Hürrem'i tanıdığı günden beri cazibesine kapılmış, ona aşık olmuştu
Osmanlı'nın en güçlü kadınlarından Hürrem Sultan'ın Slav asıllı olduğu söylenir Ukraynalılar ise Hürrem Sultan'ın Ukraynalı Roxelana olduğundan emin İlk kez saraya, bir yabancı kadın, padişah eşi olarak Hürrem Sultan'la girmiştir

Hürrem Sultan, Rus asıllı olan bu cariye Kanuni Sultan Süleyman'ın karısı olarak imparatorluk yönetimini etkilemiş, oğullarının taht mücadelesinde oynadığı rol, daha doğrusu oğlu 2'nci Selim'i tahta geçirme çabası ile Osmanlı döneminin en güçlü kadınlarından biri olmuştur Kanuni'nin aşırı güven ve sevgisini kazanarak onun nikahlı eşi olduktan sonra belli bir plan dahilinde çalıştı, el altından çeşitli entrikalar uygulayarak on altıncı yüzyıl Osmanlı tarihini olumsuz yönde etkiledi Kanuni'nin, Gülbahar Hatun'dan olan veliahtı Sultan Mustafa'yı ortadan kaldırmak için çeşitli entrikalar ile önce Gülbahar Hatun'u, ardından kırk yaşındaki veliaht Mustafa'yı boğdurttu Devlet yönetimine de hakim olan Hürrem Sultan, İran savaşını destekledi Ruslar ve Lehlerle barış içinde yaşanılmasını sağladı

İstanbul'da bugün Haseki olarak anılan semtte yaptırdığı külliye ile adına külliye tesis edilen ilk padişah eşi olma özelliğine de sahiptir
Osmanlının kudretli padişahlarından Kanuni Sultan Süleyman 'ın ''Muhibbi Divanı''ndaki aşk şiirleri, onun yalnız güçlü bir devlet yöneticisi ve imparatorluk kurucusu olduğu kadar, gönül dünyasındaki zenginliğini anlatmaktadır "Cihan Padişahı" aynı zamanda aşk şairidir Çıktığı uzun seferler sırasında çok sevdiği Hürrem Sultan'a aşk şiirleriyle bezenmiş mektuplar göndemiştir

N'ola baksam şem'i hüsnüne gönül pervaneveş
Dostum sen şem olacak âşıkım pervanedir
Gülşen-i hüsnünde dil mürgün yine saydetmeye
Zülfünün ağında Muhibbî hâli anın divanedir

Hürrem Sultan ise mektuplarına, "Hazret-i Sultanım" diye başlar ve "Yüz(ümü) yere koyup, kutsal ayağınızın bastığı toprağı öptükten sonra, benim devletimin güneşi ve sermayesi sultanım, eğer bu ayrılığın ateşine yanmış ciğeri kebap, göğsü harab, gözü yaş dolu, gecesini gündüzden ayırt edemeyen, özlem denizine düşmüş çaresiz aşkınız ile divane, Ferhat ile Mecnun'dan beter tutkun kölenizi sorarsanız, ne ki sultanımdan ayrıyım" diye dil döker, saraydan ve şehir ahalisinden yazmayı da ihmal etmez:

"Padişahım yine cariyenizi topraktan kaldırıp, tezkire gönderip, Mahmut Çelebi'den beş bin filori bağışlamışsınız Bir günün için Allah'ın bin yardımı olsun Şimdi benim sultanım, bu ne zahmet idi, kutsal bıyığınızın kılı bana beşbin filoriden değerlidir O bağış bize canımızdan fazla minnettir Benim sultanım, ondan sonra şehir etrafından sorarsanız, şimdilik hastalık vardır"

Hürrem Sultan'ın tarihte oynadığı rol, bu tatlı dil ile daha da anlaşılır hale geliyor
Topkapı müzesi arşivindeki mektuplar da bu aşkın kanıtlarından bazılarıdır

HÜRREM SULTAN DAN KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN'A MEKTUP

Sultanım, Padişahım;

Yüzümü yere koyup, mutluluk sığınağı ayağınızın topraklarınızı öptükten sonra, benim devletimin güneşi ve saadetimin sermayesi sultanım, eğer bu ayrılık ateşine yanmış, ciğeri kebap, sinesi harap,gözleri yaş dolu, gecesi gündüzü belirsiz olan, hasret deryasına gark bi-çare, aşkınız ile müptela, Ferhat ile Mecnun'dan beter şeyda kölenizi sorarsanız; ne zamandır ki sultanımdan ayrıyım, bülbül gibi ah u feryadım dinlemeyip, ayrılığınızdan dolayı öyle bir halim var ki, Allah, kafir olan kullarına dair vermesin

Benim devletim, benim sultanım, özellikle, bir buçuk ay olduğu halde sizden bir haber gelmemesi yüzünden, Allah biliyor ki , hiçbir şekilde rahatlık yüzü görmeyip, gece gündüz ağlayıp, kendi hayatımdan el çekip, cihan gözüme dar oldu Ne yapacağımı bilmeden ağlayıp gözyaşları içinde gözüm kapıları gözlerken, ol ferdü rabbü'l alemin, aleme rahmet eden subhan-ı Yezdan, cümle aleme inayet nazarın edip, fetih haberi ve müjdeli haberlerini yetiştirdi Ve bu haberi işitince Allah biliyor ki, benim padişahım, benim sultanım, ölmüş idim taze can buldum

���Benim Sultanım, şehir hakkında soracak olursanız; şimdilik henüz hastalık devam etmektedir Ancak önceki gibi değildir İnşallah Sultanım gelince, Allah'ın inayetiyle de geçer gider Azizlerimiz, hazan yaprağı dökülünce geçer derler

Benim Sultanım, sık sık mübarek mektubunuzu gönderirsiniz diye, tazarru ve iltimas ederim Zira ki, billah yalan değil, bir iki hafta geçip de ulak gelmezse alem gulguleye gelir Türlü türlü sözler söylenir Yoksa sadece kendi nefsim için istediğimi sanmayın

Hürrem

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Dillere Destan Aşklar

Eski 10-22-2008   #3
KRDNZ
Varsayılan

Cevap : Dillere Destan Aşklar



Aslı İle Kerem

İsfahan şehrinde çok âdil, halkı tarafından çok sevilen bir hükümdar ve bu hükümdarın bir de "keşiş"
hazinedarı vardır Onca varlığa rağmen çocukları yoktur, mutsuzdurlar Ne zaman ki Hanım Sultan ve
keşişin karısı, kudret elmasını bölüşüp yerler; hükümdarın bir oğlu, keşişin de bir kızı olur
Hanımlar daha elmayı dişlediklerinde, çocukları olursa birbirleriyle evlendirmeye ahdetmişlerdir
Fakat keşiş böyle bir beraberliğe razı değildir Daha kızı Aslı bebek yaştayken, ailece İsfahan'ı
terk ederler Hükümdar oğlu Ahmet Mirza büyür Rüyasındaki sevgilisinin aşkıyla yanmaktadır
Kardeşten daha çok sevdiği Sofu ile birlikte yollara düşer O, artık Âşık Kerem olmuştur

Kerem, Sofu ile birlikte Van'a gelir Atlarını hana bağlayıp kahveye misafir olurlar Akşam olunca
üç beş ahbap toplanır Hoş beşten sonra "Âşık bize hallerini de bakalım" diyerek türkü isterler
Kerem alır sazı eline, bakalım ne der:

Hey ağalar hangi derde yanayım / Yitirdim Aslı'mı gören olmadı / Pervâneler gibi yandım tutuştum /
Yandım alevimi gören olmadı

Aslı Han, Müslüman olmuştur Köşklerinin bahçesinde Kerem'le birliktedir Gece kaçmayı
kararlaştırırlar Kerem kahveye gelir Çevresindekiler bir türkü niyaz ederler Aklında kervan
kıranın erken batması ve sarı yıldızın geç doğması, gecenin uzun bir karanlığa dalması dileği
vardır

Sabah oldu şavkın batmaz / Döne kervan kıran döne / Aşk ateşi serden gitmez / Niye doğdun sarı
yıldız?

Yıldızlarda ne ruşensin / Alem içre perişansın / Garip yurduna düşmansın / Niye doğdun evler yıkan
beller büken?

Sana kervan kıran derler / Yâre ikrar veren derler / Bana Dertli Kerem derler / Niye doğdun sarı
yıldız?

Kerem, Aslı Han'ın yurtlarının Gence'ye göçtüğünü öğrenir ve Sofu ile yollara düşerler Yolda Kerem
görür ki gökte bir bölük turna uçup gitmekte "Sofu Kardaş, getir şu sazı; turnalara anamı, babamı,
Aslı'yı sorayım" der

Aşıp aşıp karlı dağlar gelirsin / Eğlen turnam eğlen haber sorayım / Bizim elden ne haberler
bilirsin / Eğlen turnam eğlen haber sorayım

Kerem ile Sofu, Gökbelen'e gelmişlerdir Atları handa, kendileri kahvede sabahlamışlardır Günün
mahmurluğunda kahvenin önünden güzeller geçmektedir İçlerinde biri vardır ki güzeller güzeli Kerem
onu Aslı'ya benzetir Alır sazı

Her sabah her sabah gel geç buradan / Gamı gasaveti kaldır aradan / Ne güzel yaratmış seni yaradan /
Ben de seni yaradanın kuluyum

Göy göy olur Gökbelen'in çınarı / Elinde olur yiğitlerin fermânı / Sana derim sana kahveci pınarı /
Benim yârim buralardan geçti mi?

Kerem ile Sofu yine yollarda Kelbe köyünde konaklarlar Köylülere buradan bir keşiş ailesinin geçip
geçmediğini sorarlar Kars'a doğru gittiklerini, ancak dört ay olduğunu öğrenirler Yolda yine turna
katarı görürler Kerem sazıyla buluşur:

Dertli Kerem der ki uğradım derde / Canım kurban olsun merd oğlu merde / Allı turnam ne gezersin bu
yerde / Yok mu sizin vatanınız eliniz?

Azerbaycan'a girmişlerdir, Şuşa yolundadırlar Yolda gördüklerine "Buradan bir keşiş, bir kadın, bir
de kız geçti mi?" diye sual ederler Ama hep "Görmedik" cevabını alırlar Şuşa'ya gelip kahveye
yerleşirler Akşam Kerem sazını alır, bağrına basar:

Ne vakit ki han Aslımdan ayrıldım / Beni öldürmeli döğmeli değil / Gece gündüz ah ederek yanarım /
Beni öldürmeli döğmeli değil

Yedi yıldır hatırını sormadım / Geçti ömrüm bir murada ermedim / Fırsat elde iken demler sürmedim /
Beni öldürmeli döğmeli değil

Keşişin karısı ve kızıyla Karapınar'a doğru gittiklerini öğrenirler Ertesi gün erkenden yola
düşerler Seher yeli esmeye başlayınca Kerem "Sofu eğlen hele, şu seher yeriyle sevdiğime bir selam
göndereyim" der ve sazına sarılır:

Eğer gider isen bizim ellere / Eğlen biraz burda dur seher yeli / Bir nâmem var göndereyim yarıma /
Götür Aslı Han'a ver seher yeli

Tercan yöresinde Şogun deresine geldiklerinde bir yaralı ceylan görürler O hâliyle yavrularını
emzirmektedir "İlâhi avcı kolun kırılsın Bu yavrulara da mı acımadın" diye kargışta bulunur Yola
devam ederken iki avcı ile karşılaşırlar Biraz sohbetten sonra avcılar türkü ister Kerem'in
türküsü ceylan içindir:

Süre süre avcı dağdan indirmiş / Kaç kuzulu ceylan kaç avcı geldi / Zalim avcı vurmuş seni sindirmiş
/ Kaç kuzulu ceylan kaç avcı geldi

Kerem ile Sofu, Ürgüp'e geldiklerinde, yanlarına üç beş ahbap gelir, bir türkü niyaz ederler Kerem
alır sazını, görelim ne der:

Şu dünyada üç nesneden korkarım / Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm / Hiç birinden asla gönlüm hoş
değil / Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm

Acı tatlı yıllar süren bir sürü maceradan sonra Aslı Han'a kavuşmak nasip olacaktır Ancak o gece
Aslı Han, babasının yaptırdığı makas değmedik, iğne dikmedik elbisesini giymiştir Güle benzemiştir
allar içinde, serviye dönmüştür dallar içinde Aslı'ya el ile değil, gül ile bile dokunmaya
kıyamayan Kerem, düğmeleri el ile mi, tel ile mi çözsem diye düşünür ve önce sazıyla "Çöz Aslım çöz
göğsün düğmelerini" deyişini söyler Ne dilde ne telde takat kalmıştır Düğmeler bir türlü çözülmez
El ile çözmeyi dener Düğmeler büyülüymüş meğer Bir taraftan çözülürken diğer taraftan
iliklenirmiş Kerem öyle bir "ah" çeker ki yetmiş iki bin tüyünün dibi birden sızlar Ah üstüne bir
ah daha çekince, üç yüz altmış altı damarına bir ateş yayılır, ağzından alevler çıkar Kül olur
Kerem Aslı vurulmuşa döner Sırma saçlarını süpürge ederek külleri toplamaya çalışır "Her ateş
söner de aşk ateşi sönmezmiş" ya, küller içindeki bir kıvılcımdan Aslı da tutuşur Gül Aslı
alevlerden bir dal olur, döne döne yanar Aslı ile Kerem'in elleri değil ama külleri kavuşmuştur

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Dillere Destan Aşklar

Eski 10-22-2008   #4
KRDNZ
Varsayılan

Cevap : Dillere Destan Aşklar



TAHİR İLE ZÜHRE HİKAYESİ

Geçmiş zaman ve eski günlerde zengin ve şöhretli bir padişah vardır Malı, mülkü, askere kısaca her şeyi vardır Ancak çocuğu olmamaktadır Doktorlara gitmiş derdine çare bulamamıştır Bunlardan fayda göremeyince kendisini eğlenceye verip ve yaptırdığı bahçeye gidip gelmeye başlar Bir gün veziri ile çarşıda dolaşmaya çıkar “her kim bana bir altın verirse tanrı onun muradını versin” diyen bir dilenciye para verir Oradan ayrılıp bahçeye doğru giderler ve bir ağacın altında otururlar İleride bir ağacın altında da yaşlı bir derviş görürler, onun yanına giderler Derviş “marifetlerim vardır” deyince, padişah gönlünden geçeni bilmesini ister Dervişte padişah ve vezirin çocuğunun olmadığını, evlat istediklerini bilir Bunun üzerine dervişten yardım isterler Dervişte cebinden cebinden bir elma çıkarır ve ikiye böler Bu elmaları yerlerse çocukları olacağını, padişahın kızı, vezirin oğlu olacağını, ama onları ayırmamalarını evlendirmelerini söyler Padişahta vezirde çok sevinir Akşam elmayı yerler ve dokuz ay on gün sonra padişahın kızı, vezirin oğlu olur Kızın adını Zühre, oğlanın adını Tahir koyarlar
Tahir ile Zühre birlikte büyürler En tanınmış hocalardan ders alırlar ve çok zeki olduklarından her şeyi öğrenirler Fakat on yaşında Zühre’nin gönlü Tahir’e düşer ve uyurken Tahir’i öper Tahir çok kızar çünkü kardeş olduklarını sanır Bir gün Zühre Tahir’i yine öper ve Tahir’de Zühre’yi döver Zühre o kadar üzülür ki Allah’a “Allah’ım benim sevgimin yarısını Tahir’e ver” diye dua eder Tahir’de Zühre’ye aşık olur Bu sefer Zühre kendini naza çeker Ancak kardeş olmadıklarını öğrenen Tahir ile Zühre günden güne bir birine daha çok bağlanırlar Sazlarını alıp bir birlerine türkü söylerler Bunları gören Arap köle padişahın karısına söyler Padişah kızını Tahir’le evlendirmenin zamanı geldiğini söyler Ancak karısı kızının padişah oğluyla evlenmesini istemektedir Padişah kendi gözleriyle aşıkları görmek ister ve görünce de aşıkları evlendirmeye karar verir Bu arada Tahir rüyasında iki kara köpeğin kendisine saldırdığını görür ve rüyası çıkar Padişahın karısı, padişaha sihirbaz cadının yaptığı şerbeti içirince padişah Tahir'den soğur ve onu saraydan kovar Aşkı ile yanıp tutuşan Tahir Zühre’nin köşkünün önüne gelerek sitem dolu türküler söyler Zühre’de olayları dadısından öğrenir ve her şeyi Tahir’e açıklar Arap köle bunları görünce yine padişaha haber verir Bu sefer padişah onu Mardin’e sürer Mardin’de yedi yıl kalan Tahir bir gün Allah’a dua eder ve onu zindandan kurtarmasını ister Duası kabul olur zindanın açılan kapısından siyah atıyla Hızır gelir ve onu atına alıp, o uyurken Zühre’nin köşkünün önüne bırakır Zühre Tahir’i dadısına gönderir O günden sonra her gece gizli gizli buluşup zevk ve sefa eylerler Fakat bir gün Tahir rüyasında yine kara köpeklerin etrafını sardığını görür Rüyası yine çıkar çünkü Arap köle onları yine görmüştür Bunu padişaha haber verir ve Tahir, üstü açık bir sandıkla Şat suyuna bırakılır
Şat suyu kenarında da Göl padişahının sarayı vardır Zühre bunu bildiği için Göl padişahının kızına mektup yazar ve göl padişahının kızları da onu bulurlar Göl padişahın üç kızı da Tahir’i sevmektedir ve bir gün onu paylaşamadıkları için kavga ederken, Tahir bunları duyar ve kaçar Bir çeşme başında dua eder ve uyur At sesiyle uyanınca, yanında bir derviş görür Yine ata biner ve gözlerini kapatır Derviş “aç” dediği zaman Tahir kendisini Zühre’nin köşkü önünde olduğunu görür Dadısına gider Dertleşirler Bir gün Tahir davul zurna sesleri duyar ve dadısından Zühre’nin evleneceğini öğrenir Kadın esvabı ile düğüne gider Kendini Zühre’ye tanıtır Ertesi gün Zühre ile anlaşırlar Hamama gitmek için çıkıp kaçmaya karar verirler Ancak Arap köle de kadın kılığına girmiş ve onları görmüştür Arap köle durumu padişaha haber verir Padişah Tahir’i yakalatır Mecliste onu ve kızını anmadan üç hane türkü söylerse affedeceğini söyler Tahir iki haneyi söyler fakat üçüncü hanede Zühre'nin içeri girdiğini görünce onun ismini kullanır Padişahta onun boynunu vurdurmaya karar verir Cellat Tahir’in boynunu vurmadan Tahir namaz kılıp Allah’a ruhunu alması için dua eder ve hemen ölür Bunu gören Zühre aklını kaçırır Hekimler çare bulamaz hatta Tahir’in etini yedirmeye çalışırlar ama dadısından bunu öğrenen Zühre’de çok kızar, Tahir’in mezarına gider Allah’a ruhunu alması için dua eder ve ölür Mezara gelen Arap köle de Zühre’ye aşık olduğu için kendini hançerle öldürür Padişah kızını Tahir’e vermediği için pişman olur ama iş işten geçmiştir
Bir süre sonra aşıklara mezar yapılır Arap köle de başuçlarına gömülür Oradan geçenler Zühre'nin mezarında beyaz bir gül fidanı, Tahir’in üzerinde ise kırmızı bir gül fidanı görürler Arab’ın mezarında da kara bir çalı bitmiştir Her sene aşıklar baltalarla o çalıyı keserler ancak çalının yine bittiğini görürler Ziyaretgah olan mezarı da aşıklar ve bağrı yanıklar sürekli ziyaret ederler

TAHİR İLE ZÜHRE

Tahir olmak ta ayıp değil
Zühre olmakta
Hatta sevda yüzünden ölmek te ayıp değil
Bütün iş Tahir ile Zühre olabilmekte
yani yürekte
Mesela bir barikatta döğüşerek
Mesela Kuzey Kutbu'nu keşfe giderken
Mesela denerken damarlarında bir serumu
ölmek ayıp olur mu?
Tahir olmak ta ayıp değil
Zühre olmak ta
Hatta sevda yüzünden ölmek te ayıp değil



Seversin dünyayı doludizgin
ama o bunun farkında değildir
ayrılmak istersen dünyadan
ama o senden ayrılacak
yani sen elmayı seviyorsun diye
elmanın da seni sevmesi şart mı?
Yani Tahir'i Zühre sevmeseydi artık
Yahut hiç sevmeseydi
Tahir ne kaybederdi Tahir'liğinden
Tahir olmak ta ayıp değil
Zühre olmak ta
Hatta sevda yüzünden ölmek te ayıp değil

Nazım Hikmet Ran ( 1902 - 1963 )

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Dillere Destan Aşklar

Eski 10-22-2008   #5
KRDNZ
Varsayılan

Cevap : Dillere Destan Aşklar



YUSUF İLE ZÜLEYHA

Divan edebiyatında birçok şairin mesnevilerine de konu olan bu aşk öyküsü Kur'an-ı Kerim'de "öykülerin en güzeli "diye isim bulmuştur Yusuf sûresinde 98 âyet (4-101), Yusuf Peygamber'in ibretli hayat hikâyesinden söz eder

Buna göre Yusuf Peygamber'in on bir erkek kardeşi vardır Olağanüstü bir güzelliğe sahip olan HzYusuf babası tarafından çok sevilmektedir Onu kıskanan kardeşleri gezinti için kıra Küfür Yasakürürler ve kuyuya atarlar Babalarına ise kanlı elbiselerini gösterip, onu kurdun yediğini söylerler Yoldan geçen bir kervan, su çekerken Yusuf'u bulur ve Mısır'da Hazine Bakanı olan Azîz'e köle olarak satarlar

Sarayda ihtimamla yetişen HzYusuf 'a Azîz'in karısı Züleyha aşık olur ve onu yasak ilişkiye çağırırHzYusuf ona şöyle cevap verir: "Allah'a sığınırım Efendim bana iyi baktı Doğrusu zulüm yapanlar kurtuluşa eremez" Yüce Allah, o arada HzYusuf'un da Züleyha'yı arzuladığını, ancak ihlâslı bir kul olması yüzünden Yusuf'un bu kötülük ve fuhuştan korunduğunu belirtir

Eşinin haksız olduğunu tespit eden Azîz, olayın hiç bir şey olmamış gibi kapanmasını istemişse de, dedikodunun önü alınamamıştır Bunun üzerine Züleyha dedikodu yapan hanımları yemeğe davet etmiş ve Yûsuf'u onların yanına çağırarak, şaşkınlık içinde meyve bıçakları ile ellerini kestiklerini görmüştür Bununla, âşık olmakta haklı olduğunu göstermeye çalışan Züleyha, Yusuf'un kendisine ilgi göstermemesi üzerine onun hapse atılmasını istemiştir

Güzel bir bayanın cinsel isteklerine uymak yerine yıllarca hapiste kalmayı tercih eden HzYusuf bu konuda şöyle dua etti: "Rabbim, bana göre zindan, bunların beni çağırdığı şeyden iyidir Eğer onların düzenini benden savmazsan onlara kayarım ve câhillerden olurum" Rabbi onun duasını kabul etti ve onların düzenlerini ondan savdı

Mısır hükümdarı bir gece rüyasında yedi zayıf ineğin yedi semiz ineği yediğini ve yedi yeşil başakla yedi kuru başak gördü Yorumcular bu rüyaya anlam veremediler Bu arada zindanda bulunan HzYusuf isabetli rüya yorumları ile ün yapmıştı Kral onu yorum için saraya çağırdı Ancak Yusuf, Züleyha konusunda iftiraya uğradığını, bu eski davanın görülerek sonuca bağlanmasını istedi Böylece temize çıktıktan sonra rüyanın yorumunu yapabileceğini söyledi Gerçekten sorguya çekilen Züleyha ve dedikoducu bayanlar doğruyu söylediler HzYusuf belge ve delillerle temize çıkınca rüyayı şöyle yorumladı:

Yedi yıl çok bolluk, ondan sonra da yedi yıl kıtlık yılları gelecek Kral, tedbir olarak ne yapmak gerektiğini sorunca HzYûsuf, ekonomik ve mali işlerin başına kendisi getirildiği takdirde bu kıtlık ve darlık yıllarına çare bulabileceğini söylediBu göreve getirilen HzYusuf , ilk bolluk yıllarında halkı tasarrufa teşvik etti, tüm fazla hububatı depolara yerleştirdi Bu arada, halk ellerindeki altın, gümüş gibi değerli eşyasını da HzYusuf 'un emanet depolarına teslim etmişti Bunların eline emanet bıraktıkları şeylerin miktar ve niteliklerini belirten makbuzlar veriliyordu İşte bu makbuzlar J Dobretberger gibi iktisatçıların belirttiği gibi M Ö 1600 yıllarında Ortadoğu' da elden ele kâğıt para gibi dolaşmaya başlar

Rivayete göre Mısır Melik'i Hz Yusuf'a taç giydirmiş, kılıç kuşatmış ve inci ile yakut işlemeli bir taht yaptırmıştır Ancak HzYusuf son ikisini kabul etmekle birlikte, taç giymeyi kendisinin ve atalarının giydiklerinden olmadığını söyleyerek reddetmiştir Ülke kısa sürede HzYusuf 'un adaletli yönetimi ile onun nüfuz ve iktidar alanına girmiştir Bu arada Hazine Bakanı Aziz vefat etmiş, eşi Rail, diğer adı ile Züleyha, Melik tarafından Yusuf'la evlendirilmiştir Bir mucize olarak gençleşen Züleyha, kocası iktidarsız olduğu için kız olarak Yusuf'la gerdeğe girmiştir Bunun üzerine Yusuf Züleyha'ya "Bu şekilde meşru olarak evlenmemiz senin haram olarak istediğinden daha iyi değil mi?" diyerek helal ile haram arasındaki farka dikkat çekmiştir Züleyha'nın Yusuf'tan Efrâim ve Menşa adlarında iki oğlunun dünyaya geldiği nakledilir

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Dillere Destan Aşklar

Eski 10-22-2008   #6
KRDNZ
Varsayılan

Cevap : Dillere Destan Aşklar



FERHAT İLE ŞİRİN

Ferhat, nakkaşlık yapan, Şirine sevdalı yiğit bir delikanlıdır Saraylar süsler, fırçasından dökülen zarafetin Şirine olan duygularının ifadesi olduğu söylenir

Amasya Sultanı Mehmene Banuya, kız kardeşi Şirin için, dünürcü gönderir Ferhat Sultan; Şirini vermek istemediği için olmayacak bir iş ister delikanlıdan Şehir'e suyu getir, Şirin'i vereyim der, demesine de su, Şahinkayası denen uzak mı uzak bir yerdedir

Ferhat'ın gönlündeki Şirin aşkı bu zorluğu dinler mi? Alır külüngü eline, vurur kayaların böğrüne böğrüne Kayalar yarılır, yol verir suya Zaman geçtikçe açılan kayalardan gelen suyun sesi işitilir sanki şehirde

Mehmene Banu, bakar ki kız kardeşi elden gidecek, sinsice planlar kurarak bir cadı buldurur, yollar Ferhata Su kanallarını takip edip, külüngün sesini dinleyerek Ferhata ulaşır Ferhatın dağları delen külüngünün sesi cadıyı korkutur korkutmasına da, acı acı güler sonra da Ne vurursan kayalara böyle hırsla, Şirin'in öldü Bak sana helvasını getirdim der Ferhat bu sözlerle beyninden vurulmuşa döner Şirin yoksa dünyada yaşamak bana haramdır der Elindeki külüngü fırlatır havaya, külüng gelir başının üzerine bütün ağırlığıyla oturur Ferhat'ın başı döner, dünyası yıkılmıştır zaten ŞİRİN ! seslenişleri yankılanır kayalarda

Ferhat'ın öldüğünü duyan Şirin, koşar kayalıklara bakar ki Ferhat cansız yatıyor Atar kendini kayalıklardan aşağıya Cansız vücudu uzanır Ferhat'ın yanına

Su gelmiştir, akar bütün coşkusuyla, ama iki seven genç yoktur artık bu dünyada İkisini de gömerler yan yana Her mevsim iki mezarda da birer gül bitermiş, sevenlerin anısına, ama iki mezar arasında bir de kara çalı çıkarmış iki sevgiliyi, iki gülü ayırmak için

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Dillere Destan Aşklar

Eski 10-22-2008   #7
KRDNZ
Varsayılan

Cevap : Dillere Destan Aşklar



Asuman ile Zeycan

Ayni elmadan yiyerek çocuk sahibi olan iki ana babanin biri kiz, biri erkek çocuklari arasindaki aski anlatan Türk halk öyküsü Erzincan beyi Kaleli Bey ile kahyasi Dervis Ahmet"in çocuklari olmamaktadir Bey ve kahyasi, kilik degistirerek geziye çikarlar Bir yaylada karsilastiklari bir dervisin verdigi elmayi esleriyle birlikte yiyen babalar, çocuk sahibi olurlar Beyin kizi, kahyanin oglu olmustur Dervis, kizin adini Zeycan, oglanin adini da Asuman koyar, onlarin birbirleriyle besik kertmesi nisanli olduklarini, büyüdükleri zaman evlendirilmelerini söyler Çocuklar büyüyünce birbirlerini severler, ancak Zeycan"in annesi, Kaleleli Bey"i etkileyerek iki gencin evlenmesini engeller Asuman ve Zeycan, düslerinde bade içerek asiklik gücü kazanmislar, saz çalarak deyisler söylemeye baslamislardir Asuman kilik degistirerek beyin huzuruna çikar ve ondan atismak için asik ister Kaleli Bey, Asuman"in karsisina, asik olarak kendi kizini çikartir Bu atismada kaybeden, kazananin kölesi olacaktir Iki sevgili arasindaki sazli sözlü mücadeleyi Asuman kazanir Ama Kaleli Bey, sözünde durmadigi gibi, Asuman"i da öldürtmek ister Sevgilisinin yardimiyla kaçip kurtulan Asuman, Basra"ya gider, bir kahvede asiklik yapmaya baslar Asiklikta gösterdigi basari, Basrali asiklarca kiskanildigi için bir kuyuya atilan Asuman"i, dügünde elinden bade içerek asik oldugu dervis kurtarir, Erzincan"a getirir

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Dillere Destan Aşklar

Eski 10-22-2008   #8
KRDNZ
Varsayılan

Cevap : Dillere Destan Aşklar



Arzu ile Kamber

Birbirlerini kardeş sanarak büyüyen iki gencin asklarini anlatan ve 17 yüzyilda ortaya çiktigi sanilan Türk halk öyküsü Konusu söyledir: Bir kervan, yolda eskiya baskinina ugrar Baskindan yalniz küçük bir erkek çocugu sag olarak kurtulur Bir aile tarafindan evlatlik olarak alinan çocuga Kanber adi verilir Bir süre sonra bu ailenin bir kiz çocugu olur, adini Arzu koyarlar Iki çocuk birbirlerini kardeş sanarak büyürler Bir süre sonra aralarında ilgi veyakınlık başlar Kardeş olmadiklarını ögrenince de evlenmek isterler Arzu"nun annesi bu evlilige karsi çıkar ve kızını zengin bir tüccarla evlendirir Ama adam kisa bir süre sonra ölürArzu ile kanber evlenmek için yeniden uığrasırlarsa da, anne engel olur Asıklar bir rastlantı sonucu birbirlerini bulurlar Kavusmanin heyecaniyla ikisi de bayilir Sürekli olarak kızını izleyen kötü yürekli anne onlari gene ayırmak ister, ama gençlerin çevresi su ile kaplandigindan yanlarina ulasamaz Az sonra iki sevgilinin gögüslerinden birer güvercin çikarak uçar ve böylece ikisi de orada can verirler

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.